23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2000 SALI HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Mezarcı Mesih mi Yoksa Deli mi? Bir sabah sarsılan topraklar üzerinde uyansa- ntz, aniden baksanız ki, beton sandıklannız hel- vaymış meğer üstünüze yıkılıyor, helva diye ısır- dığınız betonmuş dişinizi kınyor, o sırada dışan- da tavukiar tükileri kovalıyormuş pireler filleri yu- tuyor ve siz beşiğini sallarken babanızın, deve- ler tellai oluyor, danalar insanlara taam yoluyla deiilik aşılıyor, çay içerek radyasyon alınıyor ve sonra kitleler halinde garibanlar arenalann yolu- nu tutuyorlar, "Ölmeye... ölmeye... ölmeye ge- eeldik!", süslü dükkânlaria çevrili caddelerde ölüm yanşları yapılıyor, türedizadelerin adrenal- leri yükselsin diye, iki İokma baklava çalan ço- cuklar içeri atılıyor, ama banka hortumlayanlar, "Ekonomik suçun cezası ekonomiktir" diye pa- ra karşılığı salıverilmeye çalışılıyor, sağlık ve eği- tim kamu hizmeti olmaktan çıkıyor, paralar ba- tanlan kurtarmaya aynlıyor, bombasızbombada- vasının sanığı hâlâ içerde yatıyor, ama bir kadı- nın düşü yüzünden 10-15 kişiyi öldürenleri salı- verecekformül hanl hanl aranıyor; banka vezne- leri hortum olmuş, devletin memesinden türedi- lere servet sağlıyor, dızdızcılar, zarfçılar, hortum- cular, aşırementocular, zirvede "baba "lannın çev- resinde toplanmış aile fotografı çektiriyor; kadı- nın biri bir parti toplantısında, çıkmış, siyah üni- formasını, "Biz üniformaya karşıyız" diyerek ha- ki üniformaya karşı kalkan yapıp toplu katliama vardığı geçmiş olaytan bilinen yobazlığını çoğul- culuk diye savunuyor, koca koca adamlar gâvu- ra kızıp oruç bozuyor, 400 milyon dolan hortum- layan, 1 milyon dolan siftindiği iddia edileni etik değerier diyerek kendi içinden çıkanyor, ramazan ayında içinde "hortumlama suresi" bulunan kut- sal kitap ilaveleri dağtılıyor, bir toplum ki, hem tö- re cinayetıne, hem kadın dövmeye hem de çağ- daşlığa aynı hevesle "heee" diyor, Çankaya te- pesindeki amcayı herkes baba sanıyor, bir uya- nık biçare o sırada "amcam nerde amcam, ben gösterinm size!" diye bağırıyor, mahkûm emre- diyor, hapishane müdürü başüstüne çekryor, lüp- çülüğün, avantacılığın sıfatı oluyor namus, şeref- sizlik onur oluyor; evet helvadan bina, betondan helva dökülüyor, şapkalar kıça iniyor, donlar ba- şa taç oluyor ve bir adam durmadan, tek başına umutsuzca yürüyor, "güller solmasın, yaşamlar sönmesin, umutlarölmesin " diye, bu arada dev- let kasasından resmi mesihe ayda bir milyardan fazla para veriliyor ve koca bir toplum koro ha- linde yavşak yılışık kıntıyor: - Bişiiiy olmaz abiii, idare et abiii!.... Söyler misiniz, artık doğru nerededir, yanlış ne- rede? ••• Şu sıralarda herkes kafasını takmış soruyor, "Hasan Mezarcı mesih mi, yoksa deli mi" diye. Akıl gibi deliliğin de çok çeşitli türleri ve tanım- lan var. Bir genelleme yaparsak en basit tanımı "doğrv ile yanlışı, gerçek ile düşü birbirinden ayıramayıp kanştırarak topluma ters düşen kişi" olarak verebiliriz. Peki bu ortamda doğru ile yanlışı, gerçek ile dü- şü nasıl ayıracağız bırbirlerinden? Hasan Mezarcı nın boy attığı topraklar, ço- ğunluğun kendisi gibi edilgen tepkisiz olanlan akıllı, tepkisini göstereni deli sandığı, asıl delile- rin ise evliya diye mezanna çaput bağladığı bir diyardır. Hasan Mezarcı, mesih mertebesine varmadan önce mebustu, yine aynı görüşlerie insanları kur- taracağını söylüyordu. Kimi inandı ona, kimi demokrasi adına deliliğe ya da ahmaklığın üstüne taht kurmuş üçkâğrtçı- lığa özgürlüğü savundu. Kara üniformalı kadırnn, karşı olduklannın bas- kısıyla burada pabucun pahalı olduğunu gören Mezarcı Almanya'ya tüydü, Metin Kaplan'ın kendini halife ilan ettiği diyarda mesihliğe soyun- du. Mesih ve halife olmak kolaydır, güçlük cema- at bulmaktır normal zamanda. Ama "Bisiiy olmaz abiii" diyerek sebep-sonuç ilişkisini reddettiğini her gün her vesileyle açıklayan insanlann diya- nnda bu konuda da "no problem". Sebep-sonuç ilişkisini reddeden bir yerde ak- lı nasıl bulacaksın ki, deliliği tanımlayabilesin? Bu yüzdendir ki, bu ortamda Hasan Mezar- cı'nın mesih mi, deli mi olduğuna kimse kesin bir yanıt veremez. Budalası mebzul, hamakatın egemen olduğu diyarlann mesihleri de halifeleri de boldur... iskence davası Getiren, polisleri teşhis edecek SİBELKIZIL1ŞIK tstanbul Terörle Müca- dele Şube Müdürlü- ğü'nde görevli komiser Hüseyin Gelener ile polıs memuru Mustafa Ka- ra'nın, Mavı Çarşı Sabo- tajı operasyonlan sırasın- da yakalanan Neytullah Getiren'e "işkence" yap- tıklan gerekçesıyle yar- gdandıklan davaya, ceza- evinde "örgütüyeJiği'' su- çundan tutuklu bulunan Getiren ılk kez katıldı. tstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava- nın dünkü oturumuna, kamuoyuna Mavi Çarşı sabotajının sonımlusu olarak lanse edilen, an- cak davaya dahil edilme- yen IÜ Edebiyat Fakülte- si öğrencisi Neytullah Getiren katılırken, sanık polisler oturumda hazır bulunmadı. Gözaltında 6 arkadaşıyla birlikte fizıki ve manevi işkenceye ma- ruz kaldığını söyleyen Getiren,"Işkenceyapan- larm ismini bilmiyorum ama teşhis edebüirim" dedi. Mahkeme başkanı, Getiren'in teşhis yapabil- mesi için bir sonraki cel- se sanık polislerle birlik- te hazır bulundunıhnası- na karar vererek duruş- mayı erteledi. Oturum sonrası gaze- tecilere açıklama yapan avukat Getiren'in avuka- tı Gülizar Tuncer, ceza- evi idaresi ve jandarma- lartarafindan müvekkili- nin bir buçuk yıldır otu- rumlara katılarak polisle- ri teşhis etmesinin engel- lendiğini öne sürdû. Eğitim-Sen, velilere mektup göndererek cuma günkü eyleminin gerekçesini anlatacak: Çoculdarı okııla göndertneyinANKARA (ANKA)- Öğretmenler, eylem sürecine öğrenci ve velileri de katacak. Eğitim-Sen velilere bir mektup göndererek, Cuma günü yapılacak iş bırakma eyleminin gerekçesini anlatacak, velüerden çocuklanm bir gün okula göndermeyerek eyleme destek olmalannı isteyecek. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 1 Aralık Cuma günü, tüm kamu çalışanlan ile birlikte öğretmenlerin de bir günlük iş bırakma eylemi yapacağuu bildirdi. Hafta •Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, öğretmenlerin eylemlerinin yalnızca 3-5 kuruş zam almak için olmadığnıı, kaliteli, parasız eğitim mücadelesi verildiğini, buna velilerin de katılması gerektiğini söyledi. boyunca, öğretmenlerin velilerle toplantılar yapacağını ve eylemlerinin gerekçesini anlatan metuplar dağıtacağını belirten Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Neden bir gün iş bırakacağımızı veülerimize, öğrencilerimize anlatacağız. Bizi anlayışla karşılamalannı isteyeceğiz. Bu eylem sadece 3-5 kuruş zam almak için yapılmıyor. Bu eylem nrtelikli. kaliteli, bilimseL demokratik, parasız eğitim mücadelesidir aynı zamanda. Bunlâr veflierimia de Dgilendiriyor ve eğirimin sorunlarına onlann da taraf olmasını istiyoruz. Belki bu eylem çocuklann bir gün eğJtimden uzak kalmasına yol açacak ama, bizim amacımız eğitim yapmamak değiL Nitelikİi eğitim mücadelesine veBlerimizin de desteğini istiyoruz. Bu iki türlü olabitir. Bir gün çocuklanm okula göndermeyebüirler ya da çocuklan ile birlikte alanlarda bizlerle biıükte olabinrler." Sorunun basit bir öğretmen ücreti olmaktan çaktığmı, bütün toplumu etkileyen bir hal aldığmı kaydeden Dinçer şunlan söyledi: "Halk yoksuOuk, sefalet içinde. Aynca eğhime bütçe yok deniyor ve her gün velüerden değişik adlar alnnda paralar toplanıyor. Ancak birileri de halkın vergilerini, banka bortumlayarak götürüyor. Halk bunlan içine sindiremiyor ama, örgütlü olmadığı için tepki gösteremiyor. Biz onlann da sesi olacağız. Bu noktadada veUIerimizi yanunızda görmek istiyoruz." iitçef sokaktcı protesto TBMM'de Baymdııtk ve İskân Bakanhğı bütçesi görüşülürken KESK'e bağh Enerji-Yapı Yol Sen üyesi çahşanlar yurt çapında protesto eytemleri yapülar. Enerji-Yapı Yol Sen Genel Başkanı Cengiz Faydah, Bayındırtık ve İskân Bakanhğı önûnde yapngı acıktamaria, tüm eylemlere rağmen "seslerini duymayan'' hükümeti protesto etmeyi sürdüreceklerini ifade etti. Bakanhğuı önünden Kızılay Postanesi'ne kadar yürüyen memurlar, taleplerini TBMM'ye faksladılar. Enerji- Yapı Yol Sen Sendikası'na bağh memurlar dün saat 1230 sıralannda tstanbul Zincirtikuyu'daki KarayoDan 17. Bölge binası önünde "LMFye değil çahşana bütçe" sloganlan atarak toplandılar. Seodikanın tstanbul Şube Başkanı Erhan Karaçay fan»fınHan yapılan ayıklama^a hükümetin 2001 yih bütçesinde terdhini ranttan yana yapnğı behrnldL Sendika'nın Adana Şubesi de Adana Baymdutk Ü Müdürmğü önûnde eylem Adalet Bakanlığı, Osmanağaoğlu'na mahkeme izni vermedi Bahçelievler davasına engelleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bahçelievler'de, Türkiye Işçi Partisi (TlP) üyesi 7 öğrenciyi 1978'de öldürdükleri için 7'şer kez ölüm cezasına çarpnnlan, Metris Cezaevi'ndeki sanıklardan Ünal Osmanağaoğhı, Adalet Bakanlığı'nın izin vermemesi nedeniyle Ankara 3. Ağır Ceza' Mahkemesı'ndeki yargılamaya katılmadı. "Bahçeüevlerkadiamı'' davasının Yargıtay'ın bozma karanndan sonra Ankara 3. Agır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen üçüncü oturuma tutuklu sanık Bünyamin Adanah ve sanık avukatlanyla müdahil avukatlan katıldı. Adanalı'nın ayukatı Selçuk Sunay, müvekkili Ünal Osmanağaoglu'nun mahkemeye getirümesi için Metris Cezaevi'ne yazı yazddığını, ancak cezaevi yönetiminin Adalet Bakanlığı'na izin için 3 kez yaptığı başvuruya yanıt verilmedığini öne sürdü. Savcunn, sanıklann tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesinı ıstemesinin ardından söz alan müdahil avukatlanndan Erşen ŞansaL Osmanağaoglu'nun 8 Eylül 2000 tarihindeki oturumda, beraatla ilgili etris Cezaevi'ndeki sanıklardan Ünal Osmanağaoğhı, Adalet Bakanlığı'nuı izin vermemesi nedeniyle Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamaya katılmadı. talebinin saklı kalması kaydıyla bozma ilamına uyuhnasını istediğini belirterek sanığın huzurda bulunduruhnasını gerektiren bir hususun bulunmadığını, yokluğunda karar verihnesini istedi. Bozma ilamına karşı diyecekleri sorulan Bünyamin Adanah, "Ben huzurunuza merhamet af istemeye gelmedim. Suçsuzum, adalet istiyorum" dedi. Adanah. bozma karanna uyuhnasını istedi. Mahkeme, sanıklann tutukluluk halinın devamına, duruşmaya getirümeleri için "acü" kaydıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcıhğı'na yeniden yazı yazıhnasına karar vererek duruşmayı erteledi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Ünal Osmanağaoğlu ve Bünyamin Adanalı'yı, "7 TİP'li öğrenchi taammüden öldünnek" suçundan 7'şer kez ölüm cezasına çarptırmıştı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, yerel mahkemenin bu karannı, "Sanıklann asli fafl gibi cezalandınlmalannın vasa ve usule aykın olduğu" gerekçesiyle oybirliğiyle bozmuştu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Ozellestirmeye tepki FP, Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, ırti- cacı memurlann görevden uzaklaştı- nhnalannı kolaylaştıran yasa tasansı- nuı TBMM'den geçmemesi için elle- rinden gelen çabayı göstereceklerini belirterek "Bu teklif, gerçek anlamda irticadır" dedi. Kutan, kamu banka- lannın özelleştirilmesine ilişkin ya- sanın iptali için Anayasa Mahkeme- si'ne başvurabileceklerini bildirdi. 'Memur kıyımı' FP Genel Başkanı Kutan, dün Sağ- lık-Iş Genel Başkanı Mustafa Başoğ- lu'nu ziyareti sırasında ülkede çarpık bir ekonomik düzenin bulunduğunu, yurttaşlar arasında adaletsiz gelir da- ğılımı olduğunu savundu. Kutan, irti- cai faaliyetlere kanştıklan belırlenen memurların ihracını öngören düzen- lemenin TBMM'ye geldığını belirte- rek "Memur kıyımı yasateklifinin çık- maması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bu teklif gerçek anlam- da irticadır. Bizim ölçülerinuze gıire ir- tjcanıntanınu, hukuk devleti tatbıka- tı seviyesini kim geriye götürmek is- terse bu irticadır' Bu yasa teklifi anti demokratik. hukuk de\letine uyma- >an bü- tekliftir, yani irticadu-* dedi. FP Genel Başkanı Kutan. kamu ban- kalannın özelleştırilmesiyle ilgili ya- sa hakkında da partisinin hukukçu milletvekillennin inceleme yürüttü- ğünü, büyük bir olasılıkla yasanın ip- tali için Anayasa Mahkemesi'ne baş- vuracaklannı bildirdi. 'Sözü eyleme dönüştürüıT Sağlık-lş Genel Başkanı Başoğlu da, Recai Kutan ve Necati Çeük'ın 54. hükümette bakan olarak göre\ aldık- lannı anımsatarak o dönemde "seçim- le iktidara getenlerin iktidardan zorla göfürülmemesi" gerektiğini ifade et- tiğını dıle getirdi. 54. hükümetin "ir- tica bahanesiyle" düşürüldüğünü ıle- ri süren Başoğlu, demokrasinin, sivil toplum örgütlerinin gelişmesiyle var- hğını sürdürebileceğini kaydetti. Ba- şoğlu, FP'nin sözlü muhalcfetini ey- leme dönüştürmesi gerektiğini belir- terek siyasi partiler hakkında açılan kapatma davalannı eleştırdi. Hekimlerden toplu bütçe nöbeti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabip- leri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, 29 Kasım Car- şamba günü TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülecek Sağlık Bakanlığı Bütçesi öncesinde Türkiye çapında toplu nöbet tutma karan aldı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Füsun Sayek ve konsey üyeleri, TTB'de dün düzenledıkleri basın toplanösmda, bu gece Türkiye çapında tüm he- kimlerin işyerlerinde veya odalannda uyumadan nöbet tutacaklannı açıkladılar. Hekimlerin eyle- mi Ankara'da bugün saat 18.00'de Numune Has- tanesi'nde başlaülacak. Uyan eylemlerinin "protesto'' amacıyla başla- tılmadığını ve amaçlannın, istemlerini gerçekleş- tirmek olduğunu anlatan Merkez Konsey üyesi Harun Bakıoğiu. "Uyan eylemlerinin ne zaman sonlanacağuun muhatabu ülkemizin \etkili ve so- rumlulandır. Taleplcrimizinönünde hiçbirteknik engel bulunmamaktadu'. Bu, 22 Kasun Çarşam- ba günü 5 siyasi parti grup başkanveküiyle yapü- ğunız görüşmekrde de ortav'a çıkmışür" diye ko- nuştu. Balcıoğlu, Türkiye bütçesi konusunda IMF'nin bütçeye ılışkın yaklaşımlarının esas alı- namayacağmı, siyasi iradenin ülke insanı lehinde tercihlerde bulunması gerektiğini vurguladı. oralcalisJar@yahoo.com Avrupa Birliği Katılım Ortak- lığı Belgesi'nın (KOB) günde- me gelmesinden bu yana bir telaş bir telaş. Herkes Avru- pa'yı yeniden keşfediyor. Av- rupalılann ne kadar ikiyüzlü, kendi çıkarian peşinde koşan bir topluluk olduğu üzerine "derin" incelemelerle her gün yeniden aydınlanıyoruz. Bana her şey tıyatro gibi ge- liyor. Avrupa bizi tanıyor, biz de Avrupa'yi- Geün görün ki sanki iki taraf da birbirini yeni tanı- yormuş gibi hareket ediyor. Biz Avrupa Birliği içinde yer almak istiyor muyuz? Aslında bu, "b/z"in kim olduğu sorusuna da çok bağh. ömegin MHP'li- ler, DSP'liler, ANAP'lılar, FP'liler, milrtarizm yanlılan, şoven milli- yetçiler, demokrasi düşmanla- n, Islamcılar... Daha açıkçası, iç gerilimden ve iç gerilikten güç alanlar Avrupa Birliği'ni ne- den istesin? Onlann bu işten ne gibi çıkaMan olabilir ki! AvrupalıiarTürkiye'yi istiyor- lar mı? Hangi Türkiye'yi diye sorabilirsiniz? Adam başına yıllık geliri 3000 dolar civann- da olan, yani Yunanistan'ın bi- le yıllık ortalama gelirinin üçte biri gelire sahip bir Türkiye'yi AB'yi de F Tipine Kapatalım Avrupalılar ne yapacaklar? Idamı bile kaldırmak konusun- da ayak sürüyen, yasalan dü- şünceyi yasaklayan maddeler- le dolu olan, karakollannda hâ- lâ sistematik işkence yapılan ve bu işkencelerin peşine dü- şen milletvekilini komisyon başkanlığından tasfiye eden Türkiye'yi Batılılar neden iste- sinler ki! Güney Kıbns'ta bütün dün- yanın meşru kabul ettiği, bizim Kıbns Rum Cumhuriyeti adını verdiğimiz devletin, Türki- ye'den önce Avrupa Birliği'ne alınmak istenmesi Türkiye'nin uykulannı kaçınyor. Ecevit bu- na tepki gösteriyor. "Avrupa uğnına Kıbns'tan vazgeçeme- yiz" diyor. Aslında Kıbns konu- su, Türkiye'de hâlâ "milli bir konu" olarak kabul edildiği için üzerinde kimse tartışmıyor. Kıbns, 1974 müdahalesin- den bu yana iki ayrı devlet gi- bi hareket ediyor. Türk tarafı, bütün çabalanna rağmen ken- di kurduğu cumhuriyeti meşru hale getiremedi. Daha da ko- tüsü, bu cumhuriyet, ekono- mik ve sosyal olarak tam bir başansızlık sembolü haline dö- nüştü. Kıbns'ın Rum kesimin- de adam başına düşen yıllık gelir 15 bin dolar düzeyinde iken, Kıbns'ın Türk kesimi vur- gun ve talan merkezi olarak beş kuruşluk bile bir gelir yara- tamaz duruma düsürüldü. Tür- kiye'nin gönderdiği yardımlar- la ayakta duran Türk tarafı, bu kadar bağımlı olmanın da acı- sınt çekiyor. Türkiye'nin Kıbns politikası ve Kıbns'taki Denktaş önder- liğindeki Türk yönetimi bir ba- şansızlık simgesidir. Bunu ka- bul etmeden bir adım bile ileri atılamaz. Ecevit'in "Avrupa Birliği için Kıbns V feda edeme- yiz" sözünü duyunca, "Neyi fe- da etmek istemiyorsunuz" di- ye sormak geldi içimden. Kıb- rıs, aslında bir fiyaskodur. Bu siyasetin artık değişme zama- nı gelmedi mi? 20 yıldır aynı çizgide ısrar edildi ve sonuç or- tada. Avrupa Birliği'nin ne de- diği, ne yaptığı da önemli de- ğil, biz kendimiz Kıbns'ta 20 yıldan bu yana gelinen duru- mu tartışsak ve duygusallıktan uzak bir şekilde gerçeği ara- maya çalışsak diyorum... Dönelim AB ile ilişkilere. AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler, bir bağımsızlık sorunu mu? Sanki birileri sorunu öyle anlı- yor. Deniyor ki "Avrupa bizim iç işlehmize kanşamaz." Siz, hem birliğe giden ve giderek para birimini bile ortak hale ge- tinneye çalışan, yasalannı eşrt- lemeye çalışan bir ortaklığın içinde yer almak isteyeceksi- niz hem de bu biriiğin hiçbir şeye kanşmayacağını söyle- yeceksiniz. Avrupa bize karşı iyi niyetli mi, değil mi diye sorarsanız, tabii ki onlann içinde de çok çeşitli niyetleri olanlar var. Bir kısmı, Hıristiyan dünyasına Türkiye'yi istemiyor. Bir kısmı ekonomik nedenlerie Türki- ye'nin başlanna dert olacağını söylüyor. Bir kısmı ise demok- rasi, insan haklan standartlan- nın değişmesini istiyor. Yani bir tek Avrupa yok, değişik Avru- palar var. Şurası bir gerçek ki Türki- ye'nin Avrupa Birliği içinde yer alması, geniş yığınlann çı- kanna. Elde edilecek özgürtük normlan, ekonomik çıkarlar Türkiye'yi Batı'yla daha derin bir işbiriiğine zoriuyor. Ermeni sorunu, Kıbns sorunu, idam, düşünce özgürlüğü gibi konu- lann da artık bir çözüme doğ- ru ileriemesi gerekmiyor mu? Bu konuda Türkiye'nin yap- ması gereken şeyler yok mu? Görünen o ki Batı'ya doğru yapılan yolculuk zahmetli ve zorolacak. Bunu baştan bilmi- yor muyduk? Ancak, asıl sorun Türkiye'deki siyasi statüko. 12 Eylül'de pişirilmiş, Güneydo- ğu'daki "düşükyoğunluklu sa- vaş"\a güçlenmiş bir rant siste- minin mirasçılan, durumun de- ğişmesini isterler mi? Bunun AvTupa'yla ilişkisi, bizimle iliş- kisinden daha önemli değil ki! Rantiyeleri biz istemiyoruz. Av- rupa da istemiyorsa bunun ne- resi kötü. Benim anladığım, Türk siya- si eliti AB'ye, F tipine baktığı gi- bi bakıyor. Ben de diyorum ki AB'yi de bataktaki Ceylan Hol- ding'in yaptığı F tipine kapata- lım, sesleri soluklan kesilsin, biz de rahat edelim... Telekom Öksüz satışı 'ibretle seyrediyor' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ulaşnr- ma Bakanı Enis Öksüz, Türk Telekom'un özel- leştirilmesı tartışmala- nnı "ibretle sejTettiği kör dövüşû" olarak ni- telendirdi Öksüz, "Te- lekom için şu fiyatla şu hokünge söz verildi" savlannın kendisine de aktarıldığını \"urgulaya- rak "Bahsedilen holdin- gin adını da saym ba- kaıüann yüzüne söyie- dün" dedi. TBMM Plan ve Büt- çe Komisyonu'nda dün Ulaştırma Bakanlığı 2001 yılı bütçesi görü- şüldü. ANAP'h Nesrin Nas, Öksüz'e "Saym bakan, Telekom'u peş- keş çektirmem,diyorsu- nuz. Kim bu kurumu peşkeş çekmek istiyor" sorusunu yöneltti. Ök- süz, Telekom tartışma- lannı ibretle seyrettiği- ni, belirli merkezlerin bu kuruluşun satışını önlemeye çalıştığını söyledi. Öksüz. Nas'ı yanıt- larken şunlan söyledı: "Beürsizlikler içinde sa- nş yapıyonız, derseniz kimse para vermez. Şimdiye kadar Özefleş- tinne tdaresi'nin gere- kenleri yapması gere- kirdi. Şimdi niye ben suçlu oluyorunı? Çan- şacaklan yerde basın kanabyla, böyie özelles- tirme olmaz. haberleri yayıuyor. L laştırnıa Ba- kanhğı bv- pass ediunek isteniyor. Bizi du var ye- rine koymaya çahşıyor- lar. Hangi holdinge söz verdiniz, diyorlar bize. • Şu holdinge sö/ verildi, deniyor. Bahsedilen hol- dingin aduıı da saym ba- kanlann yüzüne söyle- dim."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear