02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Sezep, Çeliker'i kabul etti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. dün Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Zeki Çeliker ve beraberindeki heyet ile görüştü. Anayasa ile Siyasal Partiler Yasası ve seçim yasasında değişildik yapılmasını istediklerini anlatan Çeliker. Cumhurbaşkanı Sezer' in, dile getirdikleri görüşlerin onayladığını kaydetti. Sezer'in bu konuda önerilerini beklediğini söylediğini belirten Çeliker. çalışmalan sonucu hazırlanacak raporu Cumhurbaşkanı'na sunacaklanm vurguladı. Erbakan: Af çıkmalı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin 14 Ocak 2001 'de cezaevine girmesi beklenen siyasi yasakh genel başkanı Necmettin Erbakan, dün sözcülüğünü Şanar Yurdatapan'ın yaptığı ve çeşitli uluslararası insan haklan kuruluşlannın temsilcilerinden oluşan 'Düşünce Suçuna Karşı Girişim Grubu' üyeleriyle görüştü. Erbakan, af yasasının bir an önce çıkmasını isterken. Anayasa Mahkemesi'nin. RP'nin devamı olduğu gerekçesiyle kapatılması istenen FP'yle ılgili davayı reddedeceğine inandığını belirtti. Erbakan, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ni de(AlHM) beğenmeyerek '"Hantal çalışıyor" eleştirisinde bulundu. Milletvekillepine tepki MUĞLA (Cumhuriyet) - Yatağan halkının termik santraldaki inversiyon nedeniyle hayati tehlike yaşadığı günlerin ardından geçen pazar günü düzenlediği mitinge hiçbir Muğla mületvekilinin katılmaması tepki çekti. Muğla Milletvekillerini Izleme Komıtesi (MUMlKOM) tarafından yapılan açıklamada, Muğla siyasi tarihinde ilk kez seçmenlerden milletvekillerinin tamamına tepki geldiği belirtilerek "MUMÎKOM'a bu konuda sayısız başvuru yapıldı" denildi. Bankacılar yemin etti • İstanbul Haber Servisi - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na de\Tedilen bankalardan 8'i için oluşturulan ortak yönetim kurulu üyeleri, dün mahkemede yemin ederek göreve başladı. İstanbul Adliye Sarayf na gelen Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Altınok, Yönetim Kurulu Üyeleri Tanju Polatkan. Hasan Ulukanlı, Adlan Özen ve Hasan Eken, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mehkemesi'nde "bankanın işlerini dikkat ve dürüstlükle idare edeceklerine, kanun hükümlerine aykın hareket etmeyecek ve ettirmeyeceklerine yönelik namus ve vicdanlan üzerine" yemin ettiler. DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit, aynmsız af istedi 'Tiim suçlara 10 yıl ındırim'ORAL ÇALJŞLAR/TÜREY KÖSE Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk'ün hazırladığı af taslağı, hükümet ortaklan- nın yanı sıra DSP içinde de rahatsızlık yarattı. DSP Genel Başkan Yarduncısı Rahşan Ecevit'in Adalet Bakanı Türk'le görüşmediği ve taslağa tepki gösterdiği- ne dikkat çekilirken Başbakan Bülent Ecevit'in de yeni bir taslak hazırlanması talimatı verdiği öğrenildi. DSP yönetimi, banka batıranlann "borcun tamanunıtek kalemde ödemeteri" koşuluyla af kapsa- mına alınması istiyor. DSP taslağında, Eş- ber Yağmurdereİi'nin de af kapsamına alınması öngörülüyor. Adalet Bakanı Türk, "horhımcuya af"la ilgili sorular üzerine, "Teknik düzeyde hazırlanan 5 taslaktan birinde bu var" dedi. Türk, u Rahşan Ecevit'in taslaktan memnun ol- madığuıuT anımsatılması üzerine. "Ben de memnun değüim** açıklamasını yaptı. DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan • Kamuoyuna yansıyan aftaslağınınDSP'nin görüşlerini yansıtmadığım belirten Rahşan Ecevit, "Çıkartılabilecek en adil af, aynmsız bütün suçlara 10 yıl indirim getirilmesiyle sağlanabilir" dedi. Ecevit, gazetemize yaptığı açıklamada yapılacak af kanununun en doğrusunun, aynm gözetmeksizin her suçun af kapsa- mına alınarak eşitlikçi bir çözüm getiril- mesi olduğunu belirterek, "Siyasi amaçb cmayetişleyenlerinteksuçtanolursa, 10yı) indirinıden yararlanması makuL ancak çok sayıda adam öldürmüş ve ayn ayn ce- za alniış olanlann bu afla dışan çıkması- na karşıyun. Şu anda çıkartılabilecek en adil af, aynmsız, bütün suçlara 10 yıl in- dirim getirilmesiyle sağlanabilir'' dedi. Basında yer alan ve " Af Taslağı'' diye adlandınlan taslakla. kendilerinin bir il- gilerinin olmadığını söyleyen Rahşan Ecevit, başından bu yana afta indirim ta- raflısı olduklarını kaydederek, "Bunun gerçekkşmesi için destek isthoruz. Çok sayıda siyasi cinayct işjemiş mahkûmlan ve çete suçlannı kapsam dışı bırakmakta ısraruyız" diye konuştu. Rahşan Ece- vit'in, Adalet Bakanı'yla doğrudan gö- rüşmeyi kabul etmediği bildirildi. DSP kulislerinde, Türk'ün istifaya zorlandığı değerlendirmeleri de yapıldı. Başbakan Bülent Ecevit'in önceki gün Rahşan Ecevit ve partili hukukçularla yaptığı değerlendirme toplantısında, ay- n bir taslak hazırlanarak Adalet Bakanı Türk'e verilmesi kararlaştınldı. Cumhu- riyet'in edindiği bilgiye göre, taslaktay- er alan bazı öneriler şöyle: Hortumcuya koşullu af: DSP içinde ya- pılan değerlendırmelerde, banka batıran- lann "Borcun tamamının bir kalemde ödemesi" koşuluyla ceza indiriminden yararlanması benimsendi. EşberYağmur- dereli'veözgürlük: DSP taslağında, Eşber Yağmurdereli'nin de af kapsamına alın- ması öngörülüyor. RahşanEcevit'tenKır- cı ödününe hayır: Rahşan Ecevit'in ülkü- cü katil Haluk Kıra ile benzer durumda- ki 40 kişi konusunda ödün verilmesini is- temediği bildirildi. DSP'nin, 70 yıl yata- cak olan Kırcı'nın toplam cezasından 10 yıl düşühnesini yeterli gördüğü kaydedil- di. Kapsam daramlacak: DSP'nin yeni taslağında. Türk'ün taslağındaki kapsam dışı suçlara ek olarak; Atatürk aleyhine işlenen suçlar, Orman Yasası yla ilgili ba- zı suçlar, tarihi eser kaçakçıhğı, mal bil- dirimi ve rüşvetin önlenmesine ilişkin ka- nun ile 4422 sayılı çıkar amaçlı suç örgüt- leriyle ilgili yasanın da kapsam dışında kalinasının istendiği öğrenildi. Meclis cezaevlerini görüştü Affa'F tipi' gerekçesi • Cezaevlerinin, tarihinin en kalabalık günlerini yaşadığıru belirten Bakan Türk, afta ısrarlı ol- masının bir gerekçesini de, F tipine ilişkin inşaat çahşmalanna bağladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cezaevle- rındeki olaylar konusunda TBMM Genel Kuru- lu'nda genel görüşme açılması istemi, hüküme- tin çoğunluğuyla reddedildi. Adalet Bakaıu Ifik- met SamiTürk, değişik cezaevlerinde 857 tutuk- lu ve hükümlünün açlık grevinde bulunduğunu, F tipi cezaevine dönük altyapının tamamlanma- sı için affın çıkması gerektiğını söyledi. Cezaevi sorununa ilişkin genel görüşme açıl- ması istemiyle DYP grubunun verdiği önerge- nin öngörüşmeleri, dün TBMM Genel Kunı- lu'nda yapıldı. Adalet Bakanı Türk, 556 ceza ve ıslahevindeki tutuklu ve hükümlü sayısının, , cumhuriyet döneminin en yüksek rakamına u- lastığını belirtti. Kapasi- telerini çok aşan cezaev- lerindeki mahkûm sayı- sının ayda ortalama 372 kişi arttığmı kaydeden Türk, "Cezaevleri ide- oiojik eğitim için alan olarak kullanıhnakta- dır" dedi. "Cezasının beşte ikisini çeken hü- kümlünün şartia salrve- rilmesi, caydıncüığı or- tadan kaldırmaktadır" diyen Adalet Bakanı, di- ğeryandan afta ısrarh ol- masınm birgerekçesini, F tipine ilişkin inşaatça- hşmalanna bağladı. "Açhkgrevierininölümoru- cuna dönüşmesi tehlikesi var" diyen Türk, ey- lemdekı mahkûmlara çağnda bulundu. Öngörüşmede DYP Antarya Milletvekili Ke- malÇeffik'in suçlamalan üzerine tartışma çıktı. Çelik'ın. "Bir mafyatideri,bir bakanla işbirliği ya{Hyor" demesi üzerine sataşma olduğu gerek- çesiyle söz alan ANAP Grup Başkanvekili Bey- han Aslan. "Sayuı Çefik, Sayın Mesut Yümaz'ı mafyayla irtibam göstermeye çahşmışnr. Herke- si,asılSHSuçlamalar\6nettmekyermenebflryor- sa ihbar etmeye davet ediyorum" dedi. DYP Genel" Başkan Yardımcısı Hayri Kozak- çıoğhı da cezaevlerinin mafyanın eline geçtiği- ni, suç örgütleri tarafmdan parsellendiğini söy- ledi. FP Adıyaman Milletvekili Dengir Fırat, devletin cezalandırma yetkisinin af düzenleme- leriyle "hor kuUaıuldığıtu" 7 kaydetti. Fırat, "Bir tercihte bulunnuışsunuz, adli hizmetleri değüpo- lisi>e tedbirleri öne çıkanmşsuuz. Siz bataklıkta sivrisinek avlamakla meşgulsünüz" dedi. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN 'Çocuklarımız bizimle görüşerek ölüm orucuna başladı' Ölüm onıçlan üçüncii gününde ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türkiye'nin çeşitli cezaevle- rinde yatan yaklaşık 1300 tutuklu- nun başlattığı açlık grevleri ölüm orucuna dönüştürülürken, süren ölüm oruçlannda 3'üncü güne gi- rildi. Tutuklu yakını aileler, hüküme- tin F tipi cezaevi uygulamasından vazgeçmesi için her gün Ankara Sakarya Caddesi'nde toplanarak protesto gösterisi düzenliyorlar. Türkiye genelindeki 17 ceza- evinde yaklaşık 1300 tutuklunun başlattığı açlık grevlerini "Tutuk- lulan örgütler yönkndiriyor" şek- linde yansıtanlara karşı çıkan tu- tuklu yakınlan, "Çocuklanmız ölüm oruçlanna birimle görüşerek karar verdiler" görüşünü dile ge- tirdiler. Çankın Cezaevi'nde tu- tuklu bulunan ve ölüm orucuna başlayan Özgür Soner'in babası Abdullah Soner, ölüm oruçlanna yatan tutuklulann kendi kararlan ile bu eyleme başladıklannı belir- terek "Çocuklarimız kendi irade- lerinin de ötesinde bizlerle görüşe- rek bu karan aldüar" dedi. ^Ifim oruçlan çarprtılryor' Tutuklu yakmı aileler, ölüm oruçlannın 1996 ölüm oruçlannda olduğu gibi çeşitü çevreler tarafin- dan çarpıtılmaya çalışıldığma dik- kat çekerek, tutuklulann "Hücre- de öhnektense kendi irademizle öl- meyitercih ederiz" yaklaşımı için- de bulunduklannı dile getirdiler. Ulucanlar Cezaevi'ndeki olaylar ile 1996 ölüm oruçlannın bazı çev- reler tarafından yanlış aktanldığı- nı belirten tutuklu yakını Suhan Mercan, kendi oğlunun Ulucanlar Cezaevi'nde çıkan olaylarda gö- zünü kaybettiğini ve bu nedenle açlık grevine başlamadığını söy- ledi. Mercan, "Arkadaşlan başla- masına izin vermedi. Sağhk sorun- lan nedeni üe rahatsız olan çocuk- lanmız açhk gre\ lerine katdmıyor- lar. Bu işin örgütierle ilgisiyok" de- di. Aileler, F tipi cezaevleri ile ilgi- li olarak yapılan bazı yayınlann gerçekleri çarpıtma amacım taşıdı- ğını savundular. Cezaevi inşaatmı yürüten müteahhitlerin bile "Beni buraya koyun 5 dakika dayana- mım" dedikleri belirtildi. SlFIR NOKTAS1 /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Açftk grevini ölüm orucuna dö- nüştürmeye hazırlanan Bayram- paşa Cezaevi'ndeki tutuklu ve mahkûmların aileleri her gün ga- zeteye geliyor. Dün bir baba gel- di. Sessizdi ve ne yapacakları konusunda çaresiz bir yüzle ba- ı ıa bakıyordu. Eşinin Maraş olay- lannda dedesini, 12 Eylül'de de cezaevlerinde hastalanan kar- deşini yitirdiğini söyledi. Acılar bir aile geleneğiydi. Görüştengelmişti. "Cumarte- si günü 10 genç ölüm orucuna başlayacak" dedi. Yani ölümün sınınna yaklaşılıyordu. Sordu: "Birşeyleryapamaz mısınız?"... ! lafta başında Ankara'day- dım. Meclis'te milletvekillerine anlattım, tepkilerimi dile getir- dim. Ben de onlara "Bir şeyler yapamazmısınız" sorusunu sor- dum. Türkiye, çeteleıin cezaevinde neleryaptığını öğrendikçe şaşkı- na mı dönüyor, yuksa normal mi karşılıyor? Müdürün odasından küfürier ederek konuşan çete başları, gittikleıi ner cezaevinde istediklerini yapabilıyorlar. Her- kes bu ürkfıtücü manzaraya ba- Bir Babayla Ölüm Sohbeti... karak "Ne olacak bu cezaevleri- nin hali" sorusunu sorarken çö- züm bulunuyor: F tipi cezaevleri. Kabak sonunda siyasi tutuklu ve mahkûmlara patlayacak gibi görünüyor. Çünkü onlar F tipini reddetmek uğruna ölüme gidi- yorlar. Aileler çaresiz, bir oraya bir buraya koşturuyorlar. Bizler çaresiziz, konuya duyarlı insan- lann sayısı o kadar az ki! Af kanunu kapsamına siyasi- ler ginmeyecek. MHP bunu iste- miyor. Ama banka hortumlayan- lar girecek, katiller girecek. Ce- zaevlerinde siyasi tutuklu ve mahkûmlann ölüme yolculuğu sürüyor. Yann çok geç olacak, ölümler başlayacak. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e buradan çağn yapıyo- rum. Ölüm oruçlannı durdurabi- lecek bir çözüm bulmak gereki- yor. Tutuklu ve mahkûmlann ta- leplerini dikkate alıp bir çözüm üretmek için zaman geçirmeden harekete geçilmeli. fnsanlar sa- kat kaldıktan, öldükten sonra bulunan çözümler ne işe yaraya- cak? Bilgisayann başına oturuyo- rum, farklı bir yazı yazmak istiyo- rum. Ya bir aile anyor ya da ge- len bir mektubu okuyorum ve yeniden cezaevleri dışında bir yazı yazmaya elim varmıyor. Af kanunu için hazırlanan taslak si- nirimi bozuyor, cezaevindeki genç insanlann ölüme doğru yolculuklan yüreğimdeki acıyı arttınyor. Ailelerin çaresizlikleri karşısında kendi çaresizliğime kızıyorum. Sonra yeniden bilgisayann ba- şına geçip yazıya başlıyorum. Banka hortumlayanlar, Öca- lan'ın Strasbourg'da görülen davası, bu arada büyük gazete- lerimizin birinci sayfasını süsle- yen güzeller. Bu güzellerin incir çekirdeğini doldurmayan öykü- leri, danışıklı tartışmalan arasın- da kaybolup gidiyorum. Banka hortumlayan medyada açlık grevlerine ilgi yoktu. Ahmet Kaya'nın yurtdışında ölümüne yamyorum. Onun kade- rini Nâzım Hikmet'e benzetiyo- rum, bir grup okuyucu bu yoru- muma kattırken bir kısmı "tâmet vatan hainiydi, Nâzım Hikmet'e benzetemezsin" diyerek kızgın mektuplar yazıyor. Sanki bu memlekette Nâzım Hikmet'e va- tan haini denmemiş gibi. Nâzım, "Vatan hainliğine devam ediyo- rum hâlâ" diye şiir bile yazdı. O gün Nâzım'a kızıyoriardı, dün Yılmaz Güney'e bugün de Ahmet Kaya'ya. Isimler değişti ama, ne yazık ki anlayışlar değiş- medi. Dün Nâzım'a yapılanları eleştirenlertepki görüyordu, bu- gün Ahmet Kaya'ya. Zannedili- yor ki, Nâzım masumdu, ama Ahmet değildi. Aslında, bu ülkenin şanssızlı- ğı herzaman yönetenlerin yöne- tilenleri istedikleri gibi yönlendir- me yeteneğine sahip olmalan. Her üikede yönetimler bir ölçü- de toplumunu manipüle ederler, ama bizimki farklı. Muhalif olanı cadı kazanına atmak ve sonra- dan toplumu onlara taşlatmak her ülkenin harcı değil. Bizimki- ler bunu becerebiliyorlar. ••• Karşımda bir baba oturuyor. Yann-bir gün çocuklan ölüme yü- rüyecek. Yüzüme bakıyor, ben de onun yüzüne. Meclis, hırsız- lan, banka soyanları affetmek için hazırlık yapıyor. Bir grup genç insan ölüme hazırlanıyor. Sorunlannı ölümle çözeceklerini söylüyorlar. Baba bana bakıyor, ben ona. Yanımdan ayrılırken, "Aman Oral Bey, bir şeyler yapın. Ada- let Bakanı'yla konuşun, aydınlar bir araya gelip harekete geçin" diyor. Sonra çantasını alıp gidi- yor. Nereye gidiyor. Çocuklan ce- zaevinde ölümün yanıbaşında iken nereye gidebilir. Çaresiz, kı- sık sesiyle dertlerini anlatıyor. Eşinin sinir krizlerinin eşiğinde ol- duğunu söylüyor. El sıkışıyoruz. Ben yeniden yazının başına geçiyorum. Yüreğim sıkışıyor. Ankara'ya telefonlar ediyorum. Ulaşabildiğim insanlara bir şey- ler yapın diyorum. Baba, gaze- tenin kapısında kayboluyor. GLOBALPOLTltKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Barış Savaş I Sürecinden SürecineşIsrail pazartesi gecesi Filistin hedeflerine havadan ve denizden yoğun bir saldın düzenledi. Saldın okul otobüsüne yönelik, iki ögretmenin ölümüne ve 35 ögrencinin yaralanmasına yol açan bombalı saldm- ya misilleme olarak yapıldı. İlk haberiere göre saldı- nda iki kişi öldü, en az 60 kişi de yaralandı. Aralann- da Arafat'ın bürosunun da bulunduğu birçok bina ağır hasar gördü. Böylece yaklaşık iki aydır süren ça- tşmalarda ölenlerin sayısı 250'ye ulaştı. Ölenlerin ço- ğu Filistinli gençler ve çocuklar. Uluslararası Af Ör- •gütü'nün, basında ilgi görmeyen bir araştırmasına göre Filistin ve Israil kayıplannın oranı 15'e 1. Çatışmalann son günlerde yoğunlaşmasının salt ni- celiksel bir artıştan öte bir anlamı var. El Aksa inti- fadasının, tarafların belirgin bir şekilde taktik değiş- tirmeye başlamasıyla biriikte yeni bir aşamaya girdi- ğini, "banş sürecinin" bir "savaş sürecine dönüş- tûğünü" söyleyebiliriz. Pazar günü The Observer gazetesinde yayımla- nan bir araştırma, her ne kadar hem Filistin hem de Israil tarafının, intrfada başlamadan çok önce, böyle birsüreci planlamakta olduklarını ileriye sürdüyse de eğer gerçekten bir hazırlık var idiyse bunun Israil ta- rafından yapıldığı ve olaylann planlı bir şekilde baş- latılaraktırmandınldığını düşündüren kanıtlarçok da- ha güçlü. Hatırlanırsa El Aksa intifadası, Barak hü- kümetinin, olay çıkacağını bilmesine ragmen, Ariel Şaron'un 1000'den fazla Israilli polis nezaretinde Ha- ram ül Şerif'i ziyaret etmesine izin vermesiyle baş- ladı. Filistin halkı özellikle gençler ve çocuklar aracı- lığıyla, ziyareti protesto ettığinde, Israil, sokaklarda taş ve sapanlarla gösteri yapan çocuklara, ateşli sHah- larla, keskin nişancılann nokta atışlanyla cevap ver- di. Bu konuya ilişkin bir önceki çarşamba yazımda, in- tjfada ilerledikçe her iki tarafta da radikal unsurlann güçlenmesinin beklendiğine değinmiştim. Gerçekten de ölü sayısının artmaya ve Israil'in uluslararası plat- formda yalnız kalmaya başlamasına paralel olarak, Filistin tarafında daha radikal unsurlann etkinlikleri arttı. Bunlar Arafat'ın talimatlarına karşın Israil hedef- lerine saldınlar düzenlemeye, intifada sırasında za- man zaman ateşli silahlan da kullanmaya başladılar. 2 Kasım'da Kudüs'te bir otomobile konulan bomba iki Israilliyi öldürdü. 13 Kasım'da Israilli yerleşimcile- rin bir konvoyuna düzenlenen saldında üç kişi öldü. 13 ve 19 Kasım'da Israil hedeflerine saldınlar sürdü. İlk intrfadanın liderlerinden ve halen Fatah'ın askeri kolu Tanzim'in örgütçülerinden Tefik Ebu Kosa, ge- lişmelere ilişkin olarak Le Monde'a verdiği bir de- meçte "Intifada yetmiyor, mücadeleyi Israil'e ta- şıyacağız" diyordu. (20/11) Israil kamuoyunda da bir değişiklik yaşandı. Düne kadar banş sürecinden yana ve askeri çözüme kar- şı olan liberal-demokrat çevrelerden intifadaya yöne- lik "askeri çözüm" talepleri gelmeye başladı. Liberal Ha'aretz gazetesinin 9 Kasım'da yayımladığı bir yo- rumda "Bu sorunun mutlaka askeri bir çözümü vardır" deniliyordu. 13 Kasım'da Danny Rubinste- in imzalı bir başka yorum, "Adını koymak gerekir, bu bir intifada değil savaştır" diyerek buna uygun bir tepki gösterilmesini istedi. Ha'aretz'in 15 Ka- sım'daki bir başka yorumunda da, israil'in bu güne kadar hep savunmada kalmasından yakınılıyordu. Israil liberal kamuoyunda bu değişiklik yaşanırken Israil ordusunun da taktik değiştirdiği görüldü. Israil ordusu artık bir taraftan Filistin yerieşim bölgelerine roketle ve top ateşiyle saldınlar düzenleyerek bilinç- li bir tahribat yaratıyor, diğer taraftan da intifadada önemli rol oynadığını düşündüğü bazı kişilere yöne- lik olarak infaz eylemleri gerçekleştiriyordu. 9 Ka- sım'da Gazze'de bir Fetih görevlisi ve arabasındaki iki kadın helikopterden atılan bir roketle öldürüldüler. The Economist'in bildirdiğine göre Israil daha son- ra iki Fetih görevlisini daha öldürdü (18/11). The Eco- nomist'e göre Israil "Lübnan taktiğini" uygulama- ya sokmuştu; direnişi bastırmak için liderlerini yok et- meyı amaçlıyordu. Haftalık El Ahram'ın yorumu da The Economist'in yaklaşımına benziyordu. Helikop- ter saldınsı sırasında Gazze'de olan Graham Us- her'e göre "Israil intrfadayı ezmek için ikinci aşa- maya geçmiş, Güney Lübnan'da yaptığı gibi lider- leri öldürmeye başlamıştı" (Al Ahram 16-22/11). Çok farklı siyasi eğilimdeki yorumcular bir konuda bir- leşiyorlar: Israil'in kendi istediği koşullarda masaya oturmasını sağlamak için Arafat üzerinde askeri bir basınç oluşturmaya çalışıyor. Filistin tarafı ise Israil'in kayıp vermeye ve taş atan çocuklan öldürmeye da- ha fazla devam edemeyeceğini hesaplıyor. Her iki ta- raf da yanılıyor olabilir. önümüz ramazan, Arap dünyasında ve diğer Müs- lüman ülkelerde dini duyarlılıklar bu dönemde daha da artacak. Geçen intifadadan farklı olarak bu kez Arap ülkelerinin, Filistin yönetimi de dahil, bölgede çok sayıda tetevizyon muhabiri ve uydu yayını var in- tifada tüm Arap ülkelerinde yakından izleniyor. Ru- binstein'in Ha'aretz'deki yorumunda saptadığı gibi yeni bir Arap ve Müslüman kuşağı özellikle El Aksa bağlamında Filistin sorunuyla tanışıyor. Bu koşullar- daîsrail-Rlistin çatışması hızla "Islamlaşabilir" (20/11) Bu süreç içindeki olası gelişmelere ilişkin en kor- kutucu yorum ise Israil Genelkurmay Başkanı Şaul Mofaz'dan geldi. Mofaz, başına verdiği bir demeç- te "çatişmalann bir yıl içinde herkesi kapsayan bir bölgesel savaşa dönüşmesini" beklediklerini, "buna hazırlandıklannr söyledi (Ha'aretz 9/10) Adalet Bakanlığı butcesi görüsüldü 6 Terörle Mücadele Yasası değişmeli' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Adalet Ba- kanı Hikmet Sami Türk. F tipi kapalı cezaevleri- nin yakında hizmete açı- lacağını söyledi. Türk. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesiyle ilgili görüşmeler sırasın- da F tipi cezaevlerinde tutuklu ve hükümlüleTİn, biriikte etkinliklere katı- labilecekleri mekânlar bulunduğunu, ancak Te- rörle Mücadele Yasa- sı'nın (TMY)bumadde- den hüküm giyenlerin bir araya gelmelerine olanak vermediğini vurguladı. Türk, "TMYDecezaevle- rinin mimarisi arasında çeöşki var" dedi. TBMM İnsan Hakla- nnı tnceleme Komisyo- nu'nun MHP'li Başkanı Hüseyin Akgül de basın önündeki ilk açıklama- sında F tipi cezaevini sa- vundu. Alman Yeşiller Partisi'nden Oandia Roth başkanlığındaki AP insan hakları heyeti dün TBMM komisyonu- nu ziyaret etti. Roth, gö- rüşmede, Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'ne ek 6. protokolde ölüm cezası nedeniyle Türki- ye'nin koyduğu çekince- ye ilişkin kaygılannı ilet- tiğini bildirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear