23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
' OCAK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Sigortasız öğretmenler Unutulmuş olmalı ama yaklaşık 1.5 yıl önce başbakan tarafından başlatılan "sigortalı çalış, sigortalı çalıştır" diye bir kampanya vardı. Kampanyanın ilk sonuçları Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden geldi! / Uzunköprü'deki okullarda dışarıdan görevlendirilen ve düzenli derse giren öğretmenlere ^ "sigorta istemiyorum" belgesi imzalatılıyor. Yaklaşık 30 kişi... Kaldı ki, öğretmen olarak görevlendirilen yüksekokul mezunlarının bir kısmının da eğitimci niteliği yok. Bir öğretmen soruyor: "Milli Eğrtim, onbir yıllık temel eğitime geçmeyi planlıyor ama sigortasız çalıştırdığı ve eğitimci olmayan öğretmenlerle Avrupa Birliği barajını nasıl geçeceğinin planlarını yaptı mı acaba?" Tef/Tül Ankara'dan Hamza Saykan diyor ki: "Aralık ayında TEFE 6.6, TÜFE 5.9... Eeee! Eeesi, tefe tüfe gidiyoruz işte!" Elektronık posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkiye'nin gözü para piyasalanndaymış... "Hükümetin aklı fikri de IMF'de!" lan oldu... Osmanlı'nın 700. kuruluş yılını Fransa'da kutlamak bahanesiyle Topkapı Sarayı Müzesi'nden çıkartılıp Versailles Sa- rayı'na götürülen "AJtın Taht" hasariı bir şe- kilde geri döndü! Paha biçilemeyen tahtın yanı sıra Topkapı Sarayı'ndan Versailles Sarayı'ndaki sergiye götürülen değerii taşlarla bezeli tarihi "Murassa Ka- ma" da hasar gördü! Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Fransa ge- zisi sırasında 4 Mayıs 1999'da Paris'te açılacak ser- gi için ilgilileri uyarmıştık; kamuoyunda yanlış bir bil- giyle "Şah Ismail'in Tahtı" olarak da tanınan "Altın Taht'ın götürüleceği mekândaki farklı ısı, ışık ve nem koşul- larından etkilenme ve altın varaklan ile ahşap kapla- malarının gittiği gibi gelmeme tehlikesinden söz et- miştik. Paris'teki sergi salonunun koşullanna ilişkin bir "tek- nik rapor" olmadığını yazmıştık. Kültür Bakanı Iste- mihan Talay umursamamıştı! Altın Taht Evet, olan oldu... 5 Mayıs'tan 15 Ağustos'a dek Versailles Sarayı'nda sergilenen Topkapı Sarayı Mü- zesi Hazine Bölümü'ne 2/2825 envanter numarasıy- la kayıtlı "Altın Taht'"ın ahşap kısımları Paris'teki ser- gi salonunda istenilen nem oranının oluşturulama- ması nedeniyle hasar gördü. Topkapı Sarayı Müzesi uzmanlannın raporuna gö- re sergi sonunda "Altın Taht" Türkiye'ye geldiğinde ön cephesindeki ahşap konstrüksiyonun esnediği ve iki altın paftanın yerinden çıktığı saptandı. Sergi ön- cesi 50 milyon dolara yaklaşık 27 trilyon liraya sigor- taJanan "Altın Tahftaki hasann onanlabilmesi için 1 milyon dolar yaklaşık 540 milyar liranın sigortadan ta- lep edilmesi önerildi. "Altın Tahf'la birlikte Fransa'ya gönderilen tarihi eserlerden değerii taşlarla bezeli bir kama da Türki- ye'ye hasariı döndü. Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Bölümü'ne 2/1137 envanter numarasıyla kayıtlı "Murassa Kama"nın kı- nını kaplayan kumaşın yırtıldığı ve ahşap kınının sırt kısmından yanldığı saptandı. 1 milyon dolara yakla- şık 540 milyar liraya sigortalanan tarihi kamanın ona- nmı için uzmanlar 30 bin dolar yaklaşık 16 milyar lira gerektiğini beliriedi. Topkapı Sarayı Müzesi Müdüriüğü, hasar gören ta- rihi eserlerin onanlabilmesi için Fransa'nın uzman konservatör göndermesini ve Istanbul Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvan Müdürlüğü'nce onanm- da ne gibi bir yöntem uygulanacağının ve ne tür mal- zemeye ihtiyaç bulunduğunun belirienmesini istedi. Hiç kuşkusuz, onanm işi uzun yıllar alacak ve bu iki tarihi eserimiz hiç bir zaman eskisi gibi olmayacak; hep "yaralı" kalacak... Osmanlı'nın sırtından siyasi kazanç peşinde koşanlara geçmiş olsun! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Gayrimüslimlere otobüs kantı konusu Istanbul'da belediye otobüslerin- de 65 yaş üstündekilere verilen üc- retsiz otobüs kartı almak için Be- şiktaş'ta sırada bekleyen Cumhuri- yet okuru bir vatandaş tanık olmuş- tu... Sıra önündeki yaşlı kişiye geldiğin- de İETT görevlisi, nüfus cüzdanına bakmış ve "Artık gayrimüslimlere kart verilmiyor" demişti. 75 yaşındaki gayrimüslim vatandaş da hiç sesini çıkartmadan sıradan ay- rılmıştı... Cumhuriyet okuru, lETTgö- revlisinden bu utanç verici karann "yu- kandan alındığınf öğrenmiş, 75 ya- şındaki vatandaşın peşinden koşup "Niye sesinizi çıkartmadınız" diye sor- muştu; yaşlı vatandaş "bilmiyorum" diyerek yoluna devam etmişti. Vaziyet'in gündeme getirdiği olay, bir gazetenin Istanbul ekine de konu ol- muş... Yetkililer, gayrimüslimlere ücret- siz kart verilmemesi gibi bir karar ol- madığını açıklamış... Konu, kamuoyuna yansıyınca or- tada yazılı bir karar olmayabilir; olsa da sümen altı edilebilir... Ancak, Beşiktaş'taki İETT görevlisi ya kendisine verilen bir "talimat" ya da kendi kafası doğrultusunda ve üçüncü şahısların tanık olduğu bir or- tamda 75 yaşındaki bir vatandaşa gayrimüslim olduğu için ücretsiz oto- büs kartı vermedi... Beşiktaş'taki görevli, konu kamuoyu- na yarisıdıktan sonra gayrimüslimlere nasıl davranıyor bilemeyiz... Bu arada, olayın tanığı Cumhuriyet okurunun kimliğini açıklamak ise mes- lek ilkemize aykın... Okurumuz, bu satırlan okuduğunda, eğer isterse ken- di kimliğini de lETTgörevlisinin eşkâlini de açıklayabilir! Atatürk'ten Uygulamalı Demokrasi Dersi CELAL TOPKAN Eski CHP Adıyaman Milletvekili Genç Türkiye Cumhuriye- ti'nin kuruluş yılları öncesi ve sonrasından başlayarak cum- huriyet yönetimini ve uygulama- lannı içlerine sindiremeyenler hep olmuştur, olmaya da de- vam edecektir. Cumhuriyetin kuruluş yılla- nndan başlayarak cumhuriyet ve demokrasi karşıtlarını iki grupta toplamak gerekmekte- dir. Birinci grubu oluşturanları karşı devrimciler, ikinci grubu oluşturanlan ise işbirlikçiler ola- rak nitelendirebiliriz. Laik demokratik hukuk dev- leti temeli üzerine inşa edilmiş genç cumhuriyetin karşıtlannı cumhuriyetin kuruluş yılların- dakiler ve bugünküler diye ay- rıca ele almak faydalı olur. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki karşı devrimciler, kul ve üm- met yönetim biçimini savunan- lardır. Bu kesim cumhuriyet devrimlerinin oluşturmak iste- diği çağdaşlaşmayı ve aydın- lanmayı kabul edememişlerdir. Kalkınmış ve uygar, dünya de- ğerlerini yakalamış, özgür dü- şünen, düşündüğünü ifade eden birey yerine ümmet ve kul olmayı yeğleyen toplum dü- zenini istemişlerdir. Bu amaç- la cumhuriyete karşı hep mü- cadele içinde olmuşlardır. Cum- huriyetin ilke ve değerleri ile savaşmışlardır. Atatürk düşmanı ve cumhu- riyet karşıtı işbirlikçilere gelin- ce. 1920'li yıllann işbirlikçileri çı- karlarını yabancı bazı güçlü devletlerin egemenliği ve hâki- miyeti altındaki bir yönetimde daha güvenceli gördükleri için cumhuriyetin kuruluşuna kar- şı çıkmışlardır. Mustafa Kemal Atatürk kar- şı devrimciler ile yerti ve ya- bancı işbiriikçilerinin bütün en- gellemelerini aşarak yoluna de- vam etmiş ve Türkiye Cumhu- riyeti'ni kurumsal anlamda ha- yata geçirmiştir. 10 Kasım 1938 günü sona eren yaşamı süresince genç cumhuriyeti ve Türk halkını çağ- daş dünyanın uygarlık değer- leri ile bütünleştirmeye çalış- mıştır. Bu bağlamda genç cum- huriyeti çağın en ileri yönetim biçimi olan demokrasiye ge- çirmeye çalışmış ve bu çaba- lan büyük oranda gerçekleş- miştir. 1931 yılında yapılan genel seçimler öncesi 20 Nisan 1931 tarihinde başkanı olduğu Cum- huriyet Halk Fırkası ikinci seçim- lerine aşağıdakı genelgeyi gön- dermiştir: 'Cumhuriyet Halk Fırkası'na Mensup Muhterem Müntehi- bisani Arkadaşlanma: Cumhuriyet Halk Fırkası na- mına bazı intihap dairelerinde noksan namzet göstereceği- medair 15/4/1931 tarihliRiya- sel Divanı kararı malumunuz olmuştur. Fırkamz namına nam- zetierimizi reylerinize arzettiğim bugün aynı noktaya temas ef- meği münasip gördüm: Fırkamızın millete arzettiği esas noktalar dahilindeki me- sai ve faaliyetin bizim fikrimize ve görüşümüze iştirak etme- yen millet vekilleri tarafından tahlil ve tenkit edilmesini ilti- zam ediyoruz. Bunda bilhassa beklediğimiz fayda fırkamızın candan, vatanperveranegayret- lerinin teşrihine, tevsiine fırsat bulmak ve ekseriya tahrip edi- len hakikatlann iyice anlaşılma- sını kolaylaştırmaktır. Yaptığını bilen ve hlzmetyo- lunda tedbirlerine inanan mef- kûreciler olarak kendimizi ten- kide muhatap kılmağı lüzumlu görûyoruz. Bu sebeptedirkisiz- den, fırkama mensup arkadaş- lanmdan bizim programımıza taraftarolmayan namzetlere rey vermeniz gibi ağır bir fedakâr- lık istedim. Bu fedakârlığın memleket idaresi için fırkamız- dan mebus seçmek vazifeniz kadarmûhim birmaksada ma- tufolduğuna emin olunuz. Baş- ka programdan seçeceğimiz mebuslar için fırkamın münte- hibi sanilerine dikkat noktası olarak gösterdiğim evsaf yal- nız laik cumhuriyetçi, milliyet- çi ve samimi olmaktır. Açık bı- raktığım yerler için hiçbir şah- siyet lehinde veya aleyhinde herhangi bir telkinim yoktur ve olmayacaktır. Açıkyerlere nam- zetlerini koyacaklar hakkında vicdani kanaatinize göre rey vermek hassatan rica ettiğim husustur." C.H.F. Umumi Relal Gazi M.Kemal Genelgenin ileriye dönük he- defleri incelendiğinde Ata- türk'ün en kısa sürede çok par- tili yaşama ve demokrasiye geçmek istediğinin önemli bel- gesidir. Atatürk ve arkadaşları ya- şamları boyunca kuruluşunu gerçekleştirdikleri cumhuriye- ti çağın en ileri yönetim biçimi- ne hazıriamaya çalışmış olma- lanna karşın yaşamlannı Atatürk düşmanlığı üzerine kurgulamış olan günümüz işbirlikçileri (Nu- maracı Cumhuriyetçiler) Ata- türk'ü demokratik olmamakla suçlama ve eleştirme zavallılı- ğına günümüzde de maalesef devam ediyoriar. isimlerinin başında prof., ga- zeteci, iş kadını ve işadamı un- vanı taşıyan bu insanlar araş- tırma ve inceleme yapmadan, yapılanlan anlamadan, kısaca- sı bilgi sahibi olmadan Ata- türk'ü demokrat olmamakla ve hatta diktatör gibi davranmak- la suçlayanlara bu önemli bel- geyi sunmayı bir görev bildim. Numaracı cumhuriyetçileri, diğer bir deyimle cumhuriyet karşıtı işbirlikçileri Atatürk ve yaptıklan konusunda daha cid- di araştırma ve inceleme ya- parak kasıtlı ve amaçlı davran- ma alışkanlığından uzaklaşma- ya, bilimsel ve tarihsel doğru- lan gözardı etmemeye çağın- yorum. HAYVANLAR ÎSMAIL CÜLGEÇ ÇlZGlLtK KÂMİL MASARACI BULUT BEBEK KÂMIL MASARACI OUDU, HÂL TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7Ocak BLANCNAKD BALONCULUK 6ELİSİYOR.. 1735'TB BU6ÜM, HİDROTEN DCLttJKULJUtUŞ ff«8A, LOMIA MANŞ DBN'tZİ ÜJC K£Z HAVADAH ApLDt. MONSOLF/e/t KA&De$l£XJN ÖNCÛLÜĞÜHD£M 2 yiL 5ONÜA GE£Ç£KL£$etJ BU YOLCULUK, FKflNSlZ BALONÜJ JBAKI-PıeeRE BLAHCHARO mKAF-INC*H KJICALI Dr.TOHNJ&FBieSDEVAKDI.BLANCHA&D Su •fOLCULUKT» ONU YANtUA ALMAK/STEMEMİfTİ- 3AL0HU AĞieiAÇnKMASlNPAN ÇOCrNiyoePU..YA- RISINA DE6İN OIAGAN 6EÇEhJ YOLCULUK,DA- HA SOHBA ÇOK 6ÜÇLEŞTİ. BALON, DBHİZE AL- ÇAIMAYA BAÇLAYINCA TVM AĞlRLIIOAIZI KT. TtLAÇ. BUNA ELgiS£LE£İ PE KATIL/NCA,8A- LONCULAR FBANSÂYA /Ç ÇAUMÇIEIA& /LE İHMEK ZDRUNDA A A R ÇARŞIBAŞI SULH HUKUK MAHKEMESt SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI DosyaNo: 1999/1 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedı. evsafı: Çarşıbaşı ilçesi Çarşıbaşı Mahallesı Çarşüçi mevkiinde kain tapuda ada 239, parsel 4 (2673)'te kayıtlı 32 m2 yûzölçümlü alt kat bodrum, sı- vası yapılmamış, yol cephesi karataş duvar, ara bölme ve arka cepheler biriket duvarla örülmüş, sıvasız ve badanasız zemin katla bodrum ka- tın ayoı 32 m2 yûzölçümlü sıvalı, boyalı, ön camekân ve kepenk bu haliyle 35-40 yıllık arsa ve bina değeri 2.784.000.000.-TL. (ikimilyarye- dıyüzseksendörtmilyon) Saöş şartlan: 1- Satış, 15.2. 2000 günü saat 10.00'dan 10.30'a kadar Adliye Yazıişleri Müdurlügu'nde açık artırma suretıyle yapılacaktır. Bu artırmada tanmin edilen kıymetin % 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 25.2.2000 günü Adliye Yazıişleri Müdürlüğü'nde sa- at 10.00'da ikinci artınnaya çıkanlacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında göstenlen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmın edilen kıyme- tinin % 40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevinne ve pay- laştırma masraflannı geçmesi lazundır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tanmin edilen kıymetin % 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankamn teminat mek- tubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. BirÛoniş vergiler satış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahibi alacâkhlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayana- ğı belgeler ile on beş gün içinde daıremize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bıra- kılacaklardır. 4- îhaleye katılıp daha sonra ihale bedelinı yahrmamak sureriyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedelı arasındaki farktan ve dığer zararlardan ve aynca temerrüt faızmden müteselsilen mesul olacaklardır. îhale farkı ve temerrüt fa- izi aynca hükme hacet kalmaksızın daıremizce tahsil olunacak. bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden ıtibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildıği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönde- rilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyı gönnüş ve münderecatım kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerm 1999/1 sayılı dos- ya numarasıyla memurlugumuza başvurmalan ilan olunur. 13.12.1999 (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basm: 66917 ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Bitmeyen Savaş Havada balonlar, umuda yolculuk çabalan, par- lak varsayımlar, iyimseryorumlar, ama ötesi de var, uçma gücünü bulamadan kınlıyor kanatlar. Dünya Sağlık Örgütü de bitmeyen bir savaşı getiriyor gün- deme. Veremle savaş yeniden başlıyor. Gazete- mizde okudunuz belki, her yıl 8 milyon kişi vereme yakalanıyor dünyamızda, 3 milyon kişi de yaşamı- nı yitiriyor. Veremlilenn büyük çoğunluğu geri kal- mış ülkelerde; sosyo-ekonomik nedenlerin etkisi var. Ülkemizdeki araştırmalar da çarpıcı boyutlarda. Aşı, onanm yeterli olamıyor. Vereme yakalananla- rın sayısı azalmıyor artıyor, savaş bitmiyor. • • • Veremle savaşın öncüsü Tevfik Sağlam Paşa'yı anımsıyorum. Cumhuriyet'm bulunduğu sokakta Süreyya Apartmanı'nda oturuyor o zaman. 1950'li yıllar; apartmanın öteki katlarında jeoloji profesö- rü Hamit Nafiz Pamir ve doktor Müfide Küley var. Paşa aşağıya, Pamirier'e iniyor akşamlan. Yemek yiyor, briç oynuyoriar. Arada bir ben de gidiyorum. Özellikle 6-7 Eylül olayları yaşanırken. Süreyya Apartmanfnda kaldım geceleri. Salondaki ampir kol- tukta yatardım, çok hoş vakit geçirirdim yaşlı dost- lanmla. Hepsi sevgiyle bakardı bana. Paşa, Verem Savaş'ın sosyal yardım kollarını açmak karannı açıkladı bir akşam. Bana da çalışmayı önerince Naime Hanım'la bir liste hazıriadık; Saliha Ünay- dın, Naciye Akbay Tugan, Melike Şasa, Ferhun- de Birkan, Belma Hamamcıoğlu'nu da SultanaTı- met kolunda çalışmaya çağırdık. İlk buluşma hay- li ilginç. Soğuk bir gün, Sultanahmet'te eski bir medreseye gidiyoruz. Veremli ailelerin yaşamını göreceğiz. Kimi kadınlar ilk kez böyle bir olay ya- şıyor, sırtında güzeVkürkü, ayaklannda çizmeterie eski medresenin merdivenlerini çıkarken neler his- sediyor kim bilir? Ya veremli aileler, analar, baba- lar, çocuklar, soluk yüzleri, ışıksız gözleriyle inceli- yor bizi, onlar da neler düşünüyor kim bilir! Oda- larda, sofalarda acı görüntüler, soğuk ısınyor, ya- tak yok, yerde yatıyor kimi aileler, tahtalar ıslak, ki- mi odalar küflü. Grubumuzdaki kimi kadınlar bay- gınlık geçiriyor; Istanbul'un göbeği, Sultanahmet'te bir sokakta, kocaman bir bina, neredeyse 40 aile oturuyor, ama yaşamıyor, sürünüyor. Bir utanç tab- losu gerçekten, sanınm şık ve zarif kadınlar da giy- silerinden, kürklerinden utandılar, akşam eve dö- nünce durumu kocalanna da anlattılar. Kimi saba- ha dek uyumuyor, gördüklerini unutamadığını söy- lüyor. Tevfik Sağlam Paşa da bunu istiyordu gali- ba, uykuları kaçarsa elleri veremlilere uzanır diye düşünüyor. O düşünce gerçekleşti, o şık sosyete kadınlan kollan sıvadı birden. Duvariaronanldı, Av- ni Şasa'nın işyerinden kereste geliyor, küflü döşe- meler değişiyor, yatak ve battaniye geliyor, yerde çıplak yatmaktan kurtuluyor veremliler. Bir de aç- lık var. Kapı kapı dolaşarak yiyecek satan, üreten kuruluşlardan yardım istedi Sultanahmet kolu. Pe- ra Palas salonlarında danslı yemekler düzenleye- rek kola gelir sağladılar. Veremli ailelerin iyi kalori alması için bir yöntem ürettiler; ayın ilk haftasında yiyecek paketleri hazırianıyor, veremli ailelere da- ğıtılıyor. Herkes çok mutlu. Paşa'ya rapor yeriyo- rum haftada bir akşam. Yiyecek paketlerinin verem- lilere ulaşamadığını anlatıyorum derken. Çünkü sa- tıyorlar, belli kaloriden yoksun kalıyoriar. Ben de ve- reme yakalandım, gözlemlerimle hasta oldum ne- redeyse! Tophane'de Ordu Ağası Çıkmazı'nda do- laştım günlerce. Yanımda Verem Savaş'ın Tak- sim'deki merkezinde çalışan sosyal asistanla, gü- zel bir Fransız kızı. Çıkmazdaki evlerde baştan so- na veremli aileler, 7 haftalık bebekten 70 yaşında- ki dedeye kadar. Aşı, ilaç yetmiyor. Yaşadıklan çev- re, evleri, yataklan veremi yenemiyor. Dernek kaç aile kurtarabilir? Gözlemlerim acı gerçeklere sap- lanıyor durmadan. Tevfik Sağlam Paşa yeni bir uy- gulamadan söz etti bir akşam. Veremli çocuklan, karanlık odalardan güneşe, oksijene kavuşturacak bir plan yapmışlar. Tatil aylannı Erenköy Sanator- yumu'nda geçirecekler. İyi beslenecek, havadan, güneşten yararianacaklar. İlk bakışta güzel, çekici bir plan, ama hayli acımasız. Olayi izledim. Verem- li çocuklar Erenköy'e geldi, sağlıklı koşullara kavuş- tu, kısa sürede soluk yüzlerine renk, gözlerine ışık geldi, kilo da aldı, ama üç ay sonra eski koşullara döndüler yeniden. Ben de Paşa'nın karşısına dikil- dim. lyilik mi yapıyoruz, kötülük mü, bu çocuklar bize teşekkür mü edecek, küfür mü? Bu çabalann uyan niteliğini anlattı Paşa. Ben de daha derin düşünmeye başladım artık. Verem sos- yal bir hastalık, bu hastalığı onarmak için daha kök- lü önlemler gerekiyor demek. Sağlıklı bir toplum oluş- turmanın yollannı bulmak gerekiyor. Sağlıklı bes- lenme, sağlıklı konutlar, çevre, belli bir gelir, der- ken gerçek çözüme yöneliyorum. Çözüm siyasal, insana sevgiyle yönelik bir düzen oluşmadan so- runlar düğümleniyor ancak. Savaşlar da bitmiyor. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kaş-Kalkan arasında. Mavi Mağarası ve do- ğal güzelliğiyle tanınmışplaj.2/ 3 "Başını taştan A taşa urup gezer - -su"(Puzuli)... "— Fleming": James Bond'u yaratan yazar. 3/ Sakızla tatlandı- nlmış rakı. 4/ Şarkının sert bir g biçimde vurgu- landığı disko müzik üs- lubu... Bir renk. 5/ Gös- teriş... Rusçada "evet". 6/Nikelinsimgesi...Sıt- ' ma mikrobunu aşılayan 3 sivrisinek. II Yapılrna- 4 sındasakıncaolmayan... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dakonar-göçer- " lerin kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesi. Q 8/ Bir tür balık ağı... g Meyve kurusu. 9/ Kaza- kistan'ın baskenti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Fethiye ilçesi yakınlannda, doğal güzelliğiyle tanın- mış bir koy ve ada. 2/ Tuzağa düşürülen şey... Izmir'in bir ilçesi. 3/ Güney Amerika'daki bozkırlara verilen ad... Soyaçekim. 4/ Karakter... Kitabe. 5/ "Gönlüme teselli ken- dimde buldum / Sabır ile — ettim özümü" (Âşık Vey- sel)... Eski dilde ayak. 6/ Ege Denizi'nde, Yunanistan'a ait bir ada. II "— söylerim saadete dair / Odarna misa- fir olduğun gece" (C.S. Tarancı)... Izmir'in bir ilçesi. 8/ Yüksekokul. 9/ Maksim Gorki'nin bir romanı... Akde- niz Bölgesi'nde bir akarsu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear