23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 O C A K 2000 SAU • • • • CUMHURlYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Karan bekliyor. Asalım mı, as- mayalım mı? Toplum, idam karannın TB- MM'ye gönderilmesi veya Başba- kanlık'ta bekletllmesi ile ilgili ge- lişmeleri özenle izliyor. Ecevit, idam karannın TB- MM'ye gönderilmesine karşı. Ne ki, bu noktada Ecevit'in dosyası fazla temiz değil. Malumu ilan ola- cak, ama yineleyelim. Seçim öncesi kurduğu azınlık hükümetindeki bağımsız Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'nun idam cezasının kaldınlmasını içe- ren önerilerine Ecevit, sessiz kal- dı. Oysa Denizkurdu, idam cezası- nın kaldınlmasını sadece öca- lan'ın iadesini sağlamak için iste- miyordu. Avaıpa Birliği'ne üyelik peşinde koşan Türkiye'nin önüne eninde sonunda böyle bir koşulun konulacağını söylüyordu. Cumhurbaşkanımız Demirel'e gelince: Çankaya, dün de bugün de Başbakan'a koşut havada. Fakat dün: toplumun idam ce- zasını kaldıracak olgunluğa eriş- mediğini söyleyen Demirel; De- nizkurdu'nun AB'ye girmek için i- dam cezasını zaten kaldırmak ge- rektiği yolundaki gerekçesine ve girişimine bırakalım desteği bir yana, konuşmalannda değinmi- yordu bile. Fakat bugün: "idam cezasını kaldırmakla ocalan'/ asmanın bir- birinden farklı olaylar" olduğunu, infazdan önce AİİHM karannı -en az bir, en çok iki yıl- beklemek ge- rektiğini öne sürüyor. Çankaya'nın halkın nabzını kendine özgü yollardan tuttuğuna kuşku yok. Orneğin, öcalan'ın idamına yanlı bir hava venyor. "7a- bii ki, -şimdi dikkat ediniz; cum- hurbaşkanı olarak değil diyor- va- tandaş olarak bana sorarsanız benim de sokaktaki vatandaş gi- bi düşünmem gayet normaldir." Ancaaak, gözü kör olası şu dev- let adamlığından kaynaklanan yü- kümlülükleryok mu; Cumhurbaş- kanımızın elini kolunu bağlıyor. Avrupa'ya "entegre olmak istiyor- sak asmayalım Ocalan'/" demeye getiriyor. Devlet adamlığının verdiği "şevk ve gayretle" hükümetin ba- şı gıbı düşünmediğini pek çok kez açıklayan MHP lıden ıle -göruşme isteğinin Bahçeli'den geldiğini duyurdu ama, MHP kaynakları çagrıyı Çankaya'dan aldıklannı söylüyor- uzun bir konuşma yapı- yor- Daha çok konuşulur Görüşmedeki amaç; MHP'yi ocalan konusunda kendine ve Ecevit'e uygun bir siyasete "ikna etmek", tabii aslında zorlamak! MHP'nin üst düzeyinden edin- diğimiz izlenim; şu sıra öcalan'la ilgili tutumlanndan vazgeçecek- lerini duyumsatacak kıvamda de- 9 İ I X Oncelikle partilerini zora düşür- mek isteyen söylentilerie yazılan- lardan yakınıyorlar: Özetle, "öca- lan davası MHP'nin değil, Türid- ye'nin sorvnudur" diyorlar. öcalan'la ilgili iç hukuk yollan- nın bittiğini, yasalar gereği son sö- zün TBMM'ye art olduğunu ve bu nedenle dosyanın Parlamento'ya gönderilmesini istiyorlar. Peki ama, Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın sürekli dikkat çek- tikleri AB'nin öcalan'ın idamına karşı tutumunu nasıl değeriendi- riyorlar? MHP yanıtı; "Pariamento'nun onayından sonra ya Cumhurtıaş- kanı Demirel karan veto eder ya da infaz savcısı geciktirir. MHP kadrolanna göre her şeyden ön- ce vatandaşı tatmin etmek' gere- kiyor". "Yasal kademelerin üstlenme- diği sonımluluğu Çankaya niçin omuzlasın?" Bu da olası bir soru. Ne var ki; gürültünün büyüğü dün Adalet Bakanlığı'ndan Baş- bakanlık'a gönderilen infaz dos- yasının Bakanlar Kurulu'nda gö- rüşüldüğü sırada çıkacağa benzi- yor. MHP, Çankaya'ya da söylediği gibi hükümet görüşmelerinde dosyanın Başbakanlık'tatutulma- yıp derhal TBMM'ye gönderilme- sinde direnecek. Ya Başbakan dosyayı TB- MM'ye göndermez, Başbakan- lık'ta tutarsa? Birinci ve önemli olasılık: MHP, sorunu hükümetten aynlmaya dö- nüştümneyecek. Ne ki; Başbakan'ın dosyayı tut- ma yetkisi var mı yok mu tarbşma- sı gündeme girecek. Bunlar dün- kü saptamalar. Zira siyasal ahlakımızın gözde deyişini biliyorsunuz: Dün dündür, bugün bugündür! 'Avrupa'ya uymahyız' • Baştarafı 1. Sayfada nşmam. Her parti lideri kendi partisinin görüşünü ıstediğı ze- minde açıklar. Ancak biz hükü- metle ilgili kararlan hükümet ze- mininde alıyomz. Gerektiğinde liderler zirvesi yapıp yapılması gerekenleri kararlaştınyoruz. Ben o zeminde alınan kararlarla ilgiliyim. - Dosyanın Başbakanhk'ta tu- tulacağı yönünde haberkr var_ - Liderlerle görüşmeden bu ko- nunun aynntısına girmek iste- mem. - Hafta sonunda Davos zirvesi- ne ilişkin bir toplanü yapünız. Toplantrya Dışişleri Bakanı Cem'in de kablması, zirvede dip- lomasinin de öne çıkacağun gös- teriyor™ - Evet, öyle olacak. Zaten Da- vos, dünya ekonomik forumu di- ye geçer, ama içinde siyaseti, diplomasiyi de banndınr. Dün- yanın sayılı sermaye çevreleri de orada olacak. Biz de Merkez Bankası, Hazine temsücisi arka- daşlanmızla birlıkte katılacağız. Türkiye'ye özel bir ilgi var. Davos zirvesinin gündemini saptamak için Türkiye'ye üst düzey bir temsilcilerini gönder- diler. - Bunda IMF De yapılan anlaş- tnanın da rolü var mı? - 0nun yanı sıra hükümete du- yulan bir güven var. Aldığımız kararlan uygulayacağımızı bili- yorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptığı çahşmalan izliyorlar. Bütün bunlann bir ürü- nü. - Davos'tan ne bektiyorsunuz? - Orada Türkiye'yi anlatacağız. Önümüzdeki dönem yapılacak yabnmlar, gündemdeki projeler yabancı girişimcileri heyecanlan- dınyor. Kapsamlı bir çalışmayla gideceğiz. Davos'un yabancı sermayenin Türkiye'ye çekilmesinde önemli bir dönemeç olabıleceğıru düşü- nüyorum. -Cumhurbaşkanı'nın görevsü- resi konusunda yeni bir gelişme varmı? - Bir nabız yoklayacağim. Ko- alısyon ortağı arkadaşlanmla de- ğerlendirme yapacağım. Beriim bu konudaki görüşüm bellı, de- ğişmedi. - Demirel, bu MecnVin neyi ne kadar yapabileceğini bir an önce görmek mi istiyor? - Öyle, haklı tabü. Aslında faz- la da zaman kalmadı. Biraz süre var ama neyin olabileceğinı gör- mek onun da hakkı. - Neyin olabileceğini görmek derken, neyin olamayacağuu da görmek istiyor oimah? - Ee her şeye hazırlıklı olmak lazım... PTT 3.5 trilyon kâr etü • Baştarafi 1. Sayfada 1987 yıllan arasında başlatılan "2000 Yıhna Mekrnp" kampanyası çerçevesinde toplanan 15 bın kadar mektubun alıcılanna dağıtılmasına başlanması nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, Posta tşletmesi'nin 1999 yıhnı 3 trilyon 500 milyar üra kârla kapattığını söyledi. Telefon hizmetlerinin özelleştirilmesinden sonra Posta Işletmesi'nde kâr-zarar tartışmalannın başladığını belirten Dağaşan, "Telefon, PTT için önemli bir getir kaynağrydL 1994 yıhnda telefon hizmetlerinin özeOeştirilmesinden sonra iştetme sürekli zarar etti. Hiznıetlerin kazancı, gideıieri karşılayamadL Ancak bugün gururla ifade etmek istiyorum ki Kasun 1999 yüı itibanyîa kâr eder durumdayız" diye konuştu. Posta lşletmesi'run teknoloji bakımından yabancı işletmelerle yanşır durumda olduğunu söyleyen Dağaşan, ışletmenın ekonomik bakımdan eksik yanlannın olduğunu da sözlerine ekledi. Posta îşletmesi olarak,-nakit akışlanru kontrol alöna almayı hedefleyen bir kuruluşu yaşama geçirmeyi düşündüklerim belirten Dağaşan şunlan söyledi: "Hedeflediğimiz işJetmeııin benzerleri Fransa ve tsviçre'de bulunmaktadır. Bu ülkelerde Post-Bank olarak hizmet >eren bu kuruluşlar dışanya krediler vererek işletmelcri nakit akışı yönünden desteklhorlar. Post- Bank'ı konuştuğum zaman bana 'Devlet kamu bankalannı özelleştınyor, sen kamu bankası kurmaya çalışıyorsun. Bu bir çelışkı değil mı?' diye sorduiar. Devlet, bankalan özeDeştirryor, sonra içi boşalülmış olarak geri afayor. Ama kötüden emsal otmaz. Bûrokrattann engellemeleri sona erer ve srvusi irade beni desteHeme>e devam ederse Posta îşletmesi kendi nakit alaşını kendisi kontrol eder." Kamu tktisadi Teşebbüsleri'nin (KİT) devletin sırtında kambur olarak görüldüğünü vurgulayan Dağaşan,"Zarar etmek KİTİerin kaderi değfldir. 900 adama hiçbir hizmet »Imarian para öderseniz kâr edemezsiniz. lsletmeye, ihtiyaamızuı 3 kaü personel ahndığı ounuştur. Baa ' şehirierde personel yokluğu yüzûnden mektup dağınlamazken, beQj illerde personel \ığılması ounuştur. Bir çeşit boş müşaviriik gibi gereksiz ve işlevsiz unvanlar dağıolmışar. Bunlara ayda 750 milyar para ödeniyor. KİT'leri çiftMk zihniyetinden kurtarmaya çahşrvorum" diye konuştu. 2000 yılında mektup kampanyasmda toplanan mektuplann alıcılanna dağıtılmaya başlanacağmı açıklayan Dağaşan, 1986-1987 yıllan arasında devam eden kampanyada 15 bın 74 mektubun toplandığını söyledi. Mektuplann arasında 2000 yılının cumhurbaşkanına, başbakamna, meclıs başkamna, Kenan Evren'e, YÖK'e gönderilen mekruplar bulunduğunu kaydeden Dağaşan, "Bu mekruplar, ahasıyla suurlanduılamayacak kadar paylaşümayı hak etmiştir. Ben kendi hesabuna Başbakan'a, rahmetli Türkeş'e, Kenan Paşa'ya yazılan mektuplan bilmek isterdim. Lütfederlerse öğreneceğim 7 ' diye konuştu. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada - Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı, ken- disinin ömür boyu devlet başkanı kalmasını sağladı. Yeltsin'in 1991 'de halkın yüzde 57.3'lük destegiyle başlayan Rus- ya Devlet Başkanlığı, 1999'un son gününde sürpriz bir biçimde sona erdi. Yeltsin için iki tümce kurmak gerekirse şu söylenebilin - 1991'de darbeye karşı tankın üstüne çıkan muhalefet lideri. -1993'te kendi parlamentosunu bombalayan Devlet Başkanı! Nedıyelım? ikısi bırbirineyakışır. Ancak Yettsin'in istifa gerekçesin- deki şu sözler herkesi etkiledi: "Halkımın beklentilerinin tûmü- nü yerine getiremediğim için özür dilerim... İstifa etmem gerektiğinin farkındayım. Çünkü Rusya, yeni binytlayeni politikacılar, kişilikierve güçlü, akıllı, enerjik insanlaha gir- meliydi. Yıllardıriktidarda olan biz- ler ise gitmeliyiz..." Seçimle gelen bir devlet başka- nının seçimle gitmesi, o ülkede de- mokrasininyerieşmesi bakımından ilk koşullardan biridir. Yeltsin, veli- aht seçip aynldı, kendisini doku- nulmazlıkzımına koydurdu, bunlar ayn konu. Rusya, bir demokratik gelenegi yerleştirmekte olduğunu gösterdi. Aynı hafta içindeki öteki habere gelince... önce bir durumun altını çizelim: SSCB'de 1980'lerin ortasında Gorbaçov'la başlayan degişim, o dönemde biriiğe bağlı özerk cum- huriyetlerin kurulu olduğu Orta As- ya'yı da etkiledi. 80'lerin ortasına dek bu cumhuriyetlerin başındaki- ler 15-20 yıllık yöneticilerdi. Özbekistan'da Şerif Raşidov 1959-83 arası, Kazakistan'da Din- muhammed Kuhayev 1964-86 arası, Kırgızistan'da Turdakun Usabaliyev 1961-85 arası, Türk- menistan'da Muhammednazar Gapurov 1969-86 arası özerk cumhuriyetlerinin Komünist Parti- si birinci sekreterleriydi. Aralık 1991 'de Sovyetler Birii- ği'nin resmen dağılmasıyla ba- ğımsızlığını kazanan bu ülkelerin yönetimine yukandaki sırayla Ke- rimov, Nazarbayev, Akayev, Türkmenbaşı geldi. Aynı yönetici- ler bugün de ezici üstünlükle tek lider olarak seçilip ülkelerini yö- netmeye devam ediyorlar. Bir başka deyimle, bu ülkeler Gorba- çov dönemindeler. Seçeneği daha kötüydü Türkmenbaşı ıse ezici çoğunluk- la seçilme zahmetine de katlanmak istemedi, Türkmenistan'da hâlâ et- kinliğini koruyan geleneksel Yaşlı- lar Meclisi'nin de onayıyta, ömür boyu görevinde kalmayı garantile- di. Orta Asya cumhuriyetlerine bir bütün olarak bakıp şu soruya ya- nıt arayalım: - Bugünkü tablo olmasaydı ne olurdu? Daha kötü olurdu... Neden? Çünkü, bozkır devletlerinden Rus egemenliğine giren, 300 yildır da degişik biçımlerde Rus etkisi al- tında yaşayan bu cografyadaki in- sanların, bugünkü anlamda de- mokrasiyi yerleştirecek gelenekte- ri, kurumlan yok. Başta Iran ve Suudi Arabistan olmak üzere dini esasa dayalı dev- let yapısı ihraç etmek isteyenler aportta bekliyor. Beklemek bir ya- na, hertüriü fırsatı değerlendirme- ye çalışıyor. Orta Asya'nın en kalabalık ülke- si olan Özbekistan yönetimi, bu durumdan en çok tedirgin olan ül- ke. Bu coğrafyaya demokrafk ge- leneklerin yerieşmesine kim yar- dımcı olabilirdi? Türkiye... Başarabildi mi? Çabaladı. An- cak, Türkiye'den de bu ülkelere ilk aşamada, cebine 5 bin dolar koyup büyük işadamıyım diyen kapkaççı- lar, bölgeyi tanımayan Turanalar, Arap ülkeleri destekli şeriatçılargit- ti. Devlet kurumlan bu kesimlerin yer yer gölgesinde kaldı. Kimi za- man devlet adına giden kişiler bun- lann adamı çıktı. Şimdi her şey bi- raz daha netleşmiş görünüyor. Ülkelerin tarihi için on yıl uzun bir süre değil. Türkiye'nin bu ülkelere yapabile- ceği, bu ülkelerie yapabileceği çok şey var. Ama önce kendi sistemi- nin tartışmalardan uzak olması ge- rekiyor. Türkmenbaşı ömür boyu başkan seçilmiş... Türkmenistan'ın kendisiyle öz- •deşleştirip "iki ûlke-tek ulus"^dedi- ği Türkiye'de sistem kişilere daya- lı bir hal alırsa, olacağı bu... Ne demışler? Imam yellenirse, cemaat fırtına kopanr! TUM DINLEYICILERIMIZ İLE BİRLIKTE YENİ MILLENNIUMA. GÜZEL BİR BAŞLANGIÇ YAPMAK UMUDU İLE. IV'ı 517 SD MUZIK PRODUKSIYON
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear