17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 1999 PAZAR 6 HABERLERIN DEVAMI istanbul Edirne 28 Sinop A 25 Adana A 34 A 32 Samsun PB 24 Kocaelı A 27 Trabzon PB 23 Çanakkale A 31 Giresun PB 23 Izmır A 31 Ankara A 27 jHanısa A 33 Eskişehir A 28 A 29 •ftenızli A 36 Konva A 33 Sıvas A 25 A 25 Antalya A 31 Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A 30 A 32 A 34 A 30 A 30 B 28 B 22 PB19 Yurdun kuzey do- ğu kesimleri parça- lıbulırtlu.diğeryer- Oslo ler az bulutlu ve açık geçecek. Ha- va sıcaklığı biraz artacak. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif yer yer orta kuvvette esecek. Münlh Y 14 Berlin Y 20 Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y PB Y 12 14 19 18 22 22 20 PB 20 Zürih Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB PB PB PB Y A 27 23 26 30 30 27 30 Y 24 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y PB PB PB Y PB Y A 20 20 12 2/ 21 26 21 33 A 34 Farçalı bulutlu £2> t Çok bulutlu Yağmuriu . Gdkgörtütaü KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı fAldatmaeaya artık gelmeyiz'yŞERKAN DEMtRTAŞ / AYHAN ŞİMŞEK -Ii" ANKARA - KKTC Dışışlen ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu. Rum tarafı ile toplum liderleri if^düzeyınde 30 yıldır sürdürülen görüşmelerin 'KK- -rîTCye zaman kavbettirdiğini' belirterek "Uluslarara- ,: »camia Rumlan Kıbns hükümeti olarak tanıdığı sü- -ırece Kıbns sorununda banş sağlamak mümkün de- . - ğildir. tnsan haklan, özgürlükler edebiyan \ apan Ba- ., ü, Kıbns Türk halkının kendi özgür iradesi ile kur- , dugu KKTC'ye saygı göstermek zorundadır" dedi. Ertuğruloğlu. Yunan-Rum ikilisinın gerçekleştire- cekleri Nikiforos tatbikatınm 'ada>ı işgal planı' oldu- —ğunu belirterek 'buna karşı gerekli her türlü önlemin ahnacağını' söyledi. Kıbns sorununun çözümüne iliş- |in olarak uluslararası kamuoyunca başlatılan yoğun rişimlerin sürdüğü bir dönemde ABD'ye yapacağı liyaret öncesinde Ankara'da temaslarda bulunan Er- Uğruloğla. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. - Tüm dünya. adada sorunu çözmek için çaba gös- riyor. Bu çabalan nasıl değerlendirhorsunuz? -Güncel gelışmelerle dıkkatlenn gerçekJerden sap- tınlmasına izin vermememiz İazım. Kıbns konusunun ni- ye ortaya çıktığını, bunca yıldır yapılan görüşmelere karşın hâlâ daha sonuç alı- namamasının nedenini iyice analiz etmemiz gerekir. Ve üçüncü taraflann rolünün ne olması gerektiğıni iyice sap- tamamız İazım. Şunun veya bfunun -ABD dahi olsa- suni •''pianlarla konunun esasını •''"ğöz ardı ederek bir uzlaşma yolu açması mümkün değil. 1%8'den bu yana görüşme- leryapılıyor. Buokadarkar- maşık bir konu mu ki 30 yıl- da bir yere varamayacaksı- nız. Bunun kökeninde. Gü- * venlik Konseyi'nin 1964 !$Iartı'nda aldığı 186 sayılı karar yatıyor. O kararda ol- -^nıayan bir hükümetin varlı- V-ğınaatıfla, 1963 Aralık'mda tvflrtaklığın bitmesiyle yasallı- i'.^ı ortadan kalkan bir cum- ıi/hunyetin hâlâ var olduğu ve ilfonım yasal vârislerinin de ,i, Burnlar olduğu yönünde bır -cflolitika ızleniyor. Uluslara- ;, • psı camia bu kararı almakla ;,.,Kıbns sorununu kilitledi. . ..Ilumlan Kıbns hükümeti olarak tanıdığı sürece uluslararası camianın Kıbns so- rununda görüşmeler yoluyla banş sağlaması müm- kün değil. Çünkü bizim böyle bir muhatabı kabul et- memiz mümkün değil. - Basında baa planlardan söz edfliyor? -Son dönemlerde, özellıkle Rum ve Yunan basını kaynaklı bazı senaryolar ısrarla gündeme getirilıyor. ABD planı, dört maddelik plan, 10 maddelik plan, Albrightplanı denilen çok çeşitli senaryolar hazırla- nıyor. Bunlann hiçbirinin bir gerçek payı bizim bil- diğimiz kadanyla yok. Kıbns Türk tarafına veya An- kara'ya herhangi bir plan sunulmuş değil. - Denktaş'ın NCTV York görüşmelerinden hemen sonra üçlü çau denüen bir formül dile georUdi. Buna resmi tepkiler de geidi Ankara'dan ve Denktaş'tan. -Şimdi orada üç egemenlik diye bir tür görüş alış- venşleri oluyor. Ama burada bir aldatmaca var, o da egemenlik sözcüğünde yatıyor. Esas öngörülen Rum tarafuun büyük bir cömertlikle kabul edebileceği çer- çeve. Türk İcesimine geniş otonomi haklan vereceği bir sözde çözüm şekli bu üç egemenlik çözüm dedik- leri. Yerel idarelere yönelik yetkiler ne ise o tür bir egemenlik. Bizim anladıgımız anlamda egemenlik değil. O yüzden böyle bir formül içerisinde yer al- mamız mümkün değil. - ABD'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Birtakım yorumlar ABD'nin konfederasyona sıcak bakoğı şeklinde- - Burada yıne egemenlik unsuru üzerinde durmak istiyorum. Âyn egemenliğimizin tartışma konusu ol- mayacağı bir platformda bizler her türlü anlaşma ze- minini tartışmaya hazınz. Görüşme masasından kaç- mıyoruz. Ama göstermelik bir görüşmeyi çözüm ola- rak görmüyoruz. - Buradaki sıkmü azınlık şeklinde görülmek gaM- ba. - Tabii. Karşınızda oturan bir devletse, siz de bir toplum olarak otunıyorsanız o süreçten azınlık ola- rak çıkarsımz. Başka türlüsü mümkün değil. Biz Rumla masaya oturdufumuzda göz göze konuşmak gerek. Statü konusunda ısrar etmemizin nedeni o. Şımdi aynı süreci tekrarlamanın ne mantığı var, biz bunu anlamıyoruz. Eğer kalıcı bir banş anlaşması is- teniyorsa, bu Türk tarafinın ortaya koyduğu pozisyo- Denktaş. Kıbns Rum Yonetimi liderinin BM'deki açıklamalarına tepki gösterdi 'EJeridesy in konuşmasını esefle karşüadım' LEFKOŞA (AA) - KKTC Cumhurbaşkaru RaufDenktaş. Kıbns Rum Yönetırm lideri Qaf- kos Klerides'in. BM Genel Kurulu'nda yaptığı kontışmada. "kabul edflmez zthniyetinin adada- ki güvensizlik ortamım derinleştirdiğini ve iki taraf arasında ortak görüşme zemininin olma- (tağuu bir kez daha ortaya koyduğunu n belirte- rek ulusiararası camianın. bu durumdan gere- ken sonucu çıkaracağtm umduğunu kaydetti. Denktaş, yaptığı yazılı açıklamada, Kleri- des'in, 23 EylüTde BM Genel Kurulu'nda 'soz- de Kıbro' adma yaptığı konuşmayı esefle kar- şıladığını ifade ederek Klerides'in, gerek bu ko- nuşmasmda, gerekse yaptığı son açıklamalarda, Kıbns Türk halkına karşı baa koşullar ileri sür- düğüne işaretetti. Denktaş, Kterides'in 1963 *te Kıbns Türkle- rinin zorla dış,lanmalanyla Rum yonetimi halı- ne dönöştûrülen "Kıbns Cumhuri> ı eti''nın meş- ru olduğunu, Kıbns'ın tümûnü terrisil ettiğini îd- dia ettiğini ammsattı. • ' ' Silahsızlanmadan bahseden Klerides'in, Yu- nanistan ile askeri bütünleşmelerini tamamla- dıklannı kamufle etmeye çalıştığına işaret eden Denktaş, Klerides'in gerçekleri saptırma gayre- tinin en somut örneğinin, 1963'ten beri Kıbns Türk halkma karşı uyguladıklan siyasi, ekono- mik, kültürel ve sportif aianlardaki ambargola- nn sorumluluğunu başkalanna yükleme çabası olduğunu belirtti. Denktaş, Doğu Akdeniz'de istikrardan söz e- den Klerides'in aynı zamanda adaya Rusya'dan S-300 füzeleri getinne ve Yunanistan'a üs ver- me çabalarmm unutulmaması gerektiğinin altı- nı çizerek Rum yönetiminin, son 2 yıl zarfmda BM'nin önerdiği "gergiııliği düşürûcü tedbiıier paketini" dahi kabul etmediğıni kaydettı. Denktaş. "KJerides'in, yukandaki koşuflan dayaurken l%0 Kıbns Cumhurijeti'nin bir or- taklıkcumhuri\-edokhjğunu,ortaklığiüluşturan ild kurucu halktan birinin diğerine tahakküm etme hakkı olmadığını ve Rum tarafinın 1960or- taklıgmı so>kınmla yıkarak ga>rimeşru şekflde Rum cumhuriyetine dönüştünne gav-retini bü- yük bir pişkinlüdesürdükınekte olduğunu umıt- turmaya çahşnğını" ifade ederek şunlan söyle- di: u CkîrcekleritahrifedenKlerides,Kıbnsme- sefcsini baa anayasal dûzentemelerte halkdile- bDecekbir iç meseJc olarak takdim etmeye cahş- mıştır. Klerides, Kıbns Türkkrinden ne bekle- dikkrini Ğeaçıklamıştır. Kıbns Türklerinin.ege- menlikkrindcn ve KKTC'den va^eçerck ken- di zihniııdeki sözde çözüm çerçeveshıde bir ne- vivüayctyönetimiıti kabul etmelerini bekkmek- tedir. Bu boş bir hayaldH-." Klerides'in, aynca soykınmı önleyen, Eno- sis'i saf dışı bırakan ve 26 yıldır adaya banşı ge- tiren Tûrkiye'ye dil uzattığmı ve Kıbns Türk- lerini yok farz ederek Türkiye aleyhine açnğı ve görüşme sürecınin önüne engel olarak çıkarttı- ğı davalardan da vazgecmek niyetinde olmadı- ğını gösterdiğini ifade eden Denktaş şunlan söy- ledi: "Kkrides'in bu kabul edilmez rihniyeti ve sarf ettigi görüşier, adadaki gihensizük ortamı- nı derinleştirmektt veikitaraf arasuıda ortakgö- rüşme zemininin olmadığını bir kez daha orta- >a koymaktadır. l luslararası camianın bu du- rumdan gereken sonuçlan çıkaracağını ümit ediyonun. 1 ' nu kabul etmekle olur. Bu aldatmacaya artık biz gel- meyiz, bu lüksümüz yoktur. Gerek maddi. gerek in- sani kısıtlı olanaklanmızı bizim yönlendirmemiz ge- reken çok daha önemli konular var. KKTC'yi daha müreffeh bir ülke yapmak gibi görevimiz vsıdu. Ba- şansızlığı kanıtlaranış bir süreçte bizim zaman har- camamız kurmuş olduğumuz dev letımize zarar venr -Yunan-Rum ikilisi Nikiforos tatbikaünı gerceldeş- ürflecekler ve Yunan savaş ucaklan Baf L ssü' nde ko- nuşlanacaklar. Buna yönelik neler vapacaksınız? - Her zaman alınan önlemler yıne alınır. Deprem felaketi sonrası Yunanistan'ın çok dostane gibi görü- nen yaklaşımlan gündeme geldi. Eğer bu yaklaşım- lar samimi ise birkere Yunan uçaklannın Kıbns Rum- lan ve Yunanistan açısından bugüne kadar lanse edi- len politikası gereği uygulanan Nikiforos gibi tatbi- katlar yine kendi terminolojisi gereğince 'işgal alun- daki topraklarm kurtanlmasına' yönelik tatbikatlar- dır. Yunan ba>Tağının Gırne Kalesi'ne dikilmesini öngören tatbikatlardır. Türkiye ile dostane bir hava- ya girmiş gibi görünen Yunanistan'ın bu gibi tatbi- katlara girmesini değerlendirmesi gerekir. Gönül ar- zu ederki Yunanistan, Tûrki- ye'ye yönelik yaklaşımlann- da samimi olsun. Ama bu yönde şahsen benim endişe- lerim vardır, samimi olduk- lanna inanamıyorum. Varo- luş nedenlerini Türk düş- manlığı üzerine kurmuş bir yapırun, halkm deprem son- rasında bu denli dost görün- meye çahşması bana göre sa- mimiyeti açısından iyice de- ğerlendirilmesi gereken bir olaydır. lnşallah akıllı ohnaya ka- rar veririer. Kendi çıkarlan- nın da Türkiye ile iyi ilişki- ler içerisinde olmaktan geç- tiğinin bilincinin farkına va- nrlar. Umanm, ülkeler ve halklar arasında dostluk iliş- kisi başlar, devam eder ve gelişir. Bunun, Kıbns Rum- lan açısından henüz göster- melik olsa bile gündemde ol- madığını belirtmek istiyo- rum. Ve Nikiforos gibi tatbi- katlarla veya bunlara katıl-' ması ile Yunanistan'ın da Türkiye'ye yönelik dostane girişimlerinin en azından tar- tışma konusu olması gerek- tiğıni düşünüyorum. Türkiye ABD'ye taşımyor i'. | i Baştarafı 1. Sayfada -VBülent Atuk. EGS Holdingden Hasan Turhan. -«LBaşbakanlık'tan yapılan açıklamaya göre Ece- pbvit'in programı şöyle: Bugün saat 10.45'te Esen- «hboğa Havaalam'ndan hareket edecek olan heyet, -r-^aat 17.45'te Washington'a ulaşacak. Ecevit ve , -.^eyeti saat 14.00'te Türk işadamlanvla Mayflo- ,T>^er Oteli'nde yapılacak toplantıya katıldıktan sonra saat 15.30'da Meçhul Asker Anıtı'ru zi>a- . ret edecek. 4- Ece\it.28EylülSalıgünüsaat 11.30'daABD nBaşkan Yardımcısı M Gore ile Beyaz Saray'da ya- (pacağı görüşmenin ardından ABD Başkanı Bill Clinton ile öğle yemeği yiyecek. VVillard Intercontinental Oteli'nde saat '.") 6.50'de Washıngton Yakmdoğu Politıkalan Ens- ^'titüsü'nce düzenlenen toplantıdabirkonuşma ya- ' ûacak olan Ecevit. 29 Eylül Çarşamba günü saat nı '07.45'tekendisıneaynlanBlairHouse"da Dünya r 'uv Bankası Başkanı JamesUoMhenson'lakahvaltı- ""• ? da görüşecek. ardından saat 08.30'da IMF Baş- kanı MkhelCamdessus'u kabul edecek. The Wıl- lard Intercontinental Oteli'nde Ulusal Basın Ku- |Bubü'nün (National Press Club) saat 12.15"te dü- BKenleyeceği öğle yemeği ve toplantıya katılacak olan Ecevit. saat 15.30'da Temsilciler Meclisi Başkanı Dennis Hastert ile görüştükten sonra sa- at 16.00'da Senato Dış llişkiler Komıtesi Başka- nı Jesse Hems ve şenatörlerle görüşme yapacak. Alman sağcıları zorda • Baştarafi 1. Sayfada dan Almanya'ya iadesi ta- lep editen Karlheinz Schreiber'in elinde, Sto- iber \e CSU hakkmda ka- nıtlar bulunduğu yolunda- kı yorumlar ağırlığını ko- ruyor. Schreiber'in iddialannı önceki gün yanıtlayan Bavyera'nın muhafazakâr başbakanı, daha önce red- dettıği bazı suçlamalan kabul etti. Stoiber, özellik- le 1987yıhndaDemokra- tik Almanya'ya satılacak 3 Airbus ile ilgili olarak yapılan pazaıiıklann bilgi- sine sahip olduğunu kabul ederken. 16 milyon mark- bk birproviz>'on akışmdan ise haberi olmadığını söy- ledi. CSU Hderi Franz-Josef Strauss ve çocuklannın Latin Amerika, Suudi Arabistan ve Demokratik Almanya'nm da içinde bu- lunduğu silah satışlann- dan haksız kazanç sağla- dıklan yolundaki ıma ve iddialar CSU'nun imajını zedeledi. Strauss'un oğlu Max Strauss ve kızı Bav- yera Kültür Bakanı Moni- ka Hobimeier'in bu tür provizyonlaria Kanada'da emlak yatınmlan yaptık- lan yolundaki iddiaiara yönelik yeni belge ve iddi- alar ortaya çıkarken, iki isim de bu tür bağlantıla- nn kendileriyle bir ilgisi olmadığı görüşünüyinele- diler. "Süddeutsche Ze- ttung"da yayımlanan ha- berlerde, Alman Istihbarat Servisj (BND) ile çahşan Karlheinz Schreiber'in elinde CSU ve Franz-Jo- sef Strauss ailesini itham altında bırakacak kanıtlar olabileceği ileri sürüldü. Gazete. gelişmelerin, 1980'lerde Almanya'nın silah satışlanndaki rolüyle ilgili "yeni bflgfleri" de be- raberinde getirebilecegini kaydetti. Bavyera Başba- kanı Stoiber, bir süre önce de kendisine karşı çıkan ve bazı şirketlerle ilişkilerde bulunduğunu iddia eden Eyalet Adalet Bakam'nı görevden almışrı. Başbakan, 30 Eylül Perşembe günü saat 09.00'da Türk-Amerikan Dernekleri Asamble- si'ninyıllıktoplantısmınaçılışınakatıldıktan son- ra saat 11.30'da THY uçağıyla Washington'dan New York'a geçecek ve saat 15.00"te Amerika"da- ki Musevi lcuruluşlann temsilcilerini kabul ede- cek. Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu >ö- neticileri ve grup üyeleri ile saat 17.30'da toplan- tı yapacak olan Ecevit. prograrmnı, 1 Ekim Cu- ma günü saat 08.00'de eski ABD Dışişleri Ba- kam Henry Kissinger ve bazı 'opinion maker'lar- la (kamuoyu oluşturan ısimler) yapacağı kahval- tılı toplantısı, saat 10.30'da Türk Amerikan Kon- seyi ile Dış Ekonomik llişkiler Kurulu'nun (DE- lK)ortaklaşadüzenlediğitoplantı vesaat 13.15'te Foreıgn Policy Association (Dış Politika Derne- ği) ve TÜSİAD'ın toplantısına katılımla sona er- direcek. Başbakan Ecevit ve heyeti saat 16.30'da hareket edecek ve 2 Ekim Cumartesi günü saat 11.30'da Esenboğa Havaalanı'na inecek. Ece- vit'in gezisi sırasında Dünya Bankası ve Ulusla- rarası Para Fonu'nun 26 Eylül'de yapılacak yıl- lık genel kurul toplantılan gerçekleştirilecek. Yıllık toplantılannın gündemını 'MDemıımun (binyıl) Arifesinde Kalkinma ve Küresel Büyü- nıe' oluşturacak olan Dünya Bankası ve IMF yet- kilileriyle teknık düzeyde de ekonomi bürokra- sisi görüşmelerini sürdürecek. TÜSİAD'ın Was- hington Temsilciliği de, Ecevit'in ziyareti sırasmda '2000*B Yıllar- da Türkiye-ABD tlişkileri' konu- lu bir toplantı düzenleyecek. Washington Enstitüsü Türkiye Programlan yöneticisi Alan JVİa- kovsky bu toplantıya konuşmacı olarak katılacak. Ecevit'in gezisine eşi Rahşan Ecevit ile Dışişleri Bakanı Cem'in eşi Elçin Cem de katılır- ken Başbakarılık ve Dışişle- ri'nden heyette yer alması bekle- nen isimler şöyle: Ba$bakanllk: Başdamşman Emekli Büyükelçi Ertuğrul Çı- rağan. Başdamşman Büyükelçi Ümit Panıir, Özel Kalem Zeynel Yeşilay. Basın Danışmanı Cem Avcı. DlŞİŞlerİ: Müsteşar Yardım- cısı Uluç Özülker, Uluslararası Güvenlik Işleri Genel Müdürü Ömür Orhun, tkili Siyasi llişki- ler Genel Müdürü Tansu Okan- dan. tkıli Ekonomik fşler Genel Müdürü Soinç Dahanoğlu. tkili Siyasi lşler Denız Hava Genel Müdürü Ylğit ,\lpogan. Protokol Genel Müdürü İlhan Ylğitbaşıoğ- hı, Ortadoğu Genel Müdür Yar- dımcısı Oğuz Çelikkol. Enfor- masyon Genel Müdür Yardımcı- sı Sermet Atacanlı. Dışişleri Ba- kanlığı Müşaviri OğuzDenüralp, ABD Dairesi Genel Müdür Yar- dımcısı Virfahan Ocak, Özel Ka- lem Müdürü Murat Esenli. Darıca Huzurevi'ne buruk vedaTürkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce (TGC) yaptınlan Kocaeli Danca'daki Hikmet Memduh Kızılağaç Huzure\i Gölcük depreminde hasar gördüğü için işletmecisi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nca boşaltıldı. Huzurevinde kalan yaklaşık 40 yaşlı kadın \e erkek yurttaş, can güvenlilderinin sağlanması amacıyla Kırklareli"deki başka bir huzurevine götürüldü. Hasar görcn binadaki eşyalannı kamyona j üklejip KırkJareli'deki huzurevine taşıyan TGC Danca Hikmet Memduh Kızılağaç Huzurevi sakinleri, uzun süredir mutlu ve rahat bir yaşam sürdükleri deniz kıyısmdaki binalannı boşaltmanın hüznünü yaşadılar. Birçoğu çocuklan tarafından unutulan yaşlı huzurevi sakinleri, bir yuvadan aynlmanın burukluğunu, birbirlerine > aptıklan şakalaıia da dOe getirirken hasar gören binalannın bir an önce onanlmasını ve sıcak yuvalan olarak gördükleri bu binaya geri dönmeierinin sağlanmasuıı istediler. Universiteler arası anlaşmazlıklann bitirilmesi istendi 'Arar veSismik 1 işbirliğiyapsın y tstanbulHaberServisi- İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. AykutBarka, MTA'ya ait Sismik 1 'in yanı sıra Marmara Denizi'nin sığ bölgelennde araş- tırma yapan Istanbul Cniversite- si'ne ait Arar gemisinin yaptığı ça- lışmalann sonuçlannın önemli ol- duğunu söyledi. tstanbul Oniver- sitesi Öğretim Üyesı ve Jeofizik Mühendisleri Odası tstanbul Şube Başkanı Doç. Oğuz Gündogdu da Arar gemisinin sığ denizde Sismik I 'e orania daha iyi çalıştığını vur- gulayarak "Şündi akucı olan bir- likte iş yapmaknr. Bilim adamlan- nın göre\i halkı rahatlatmak değil, elindeki bilgileri açıklamaktır" di- ye konuştu. Türkiye Çevre Konıma ye Yeşil- lendinne Kurumu'nun (TÜRÇEK) düzenlediği ve Kadıköy Banş Manço Kültür Merkezi'nde yapı- lan "tstanbul'da deprem olur mu" konulu panelde konuşan Prof. Ay- kut Barka da Gölcük depreminden önce, Marmara Denizi'ne ilişkin yeterli veri olmadığını, ancak şim- di aynı şeyin söylenemeyeceğini belirterek üniversıtelerin işbirliği yapmasından yana olduğunu söy- ledi. Batılı bilim adamlannın "sö- perman" olarak gösterildiğine dik- kat çeken Prof. Barka, bu konuda yıllardır çalışan Türk bilim adam- lanna haksızlık edildiğini belirtti. Kendi bulgulanna göre Marmara Denizi'nde 4.5 metre atımlık bir birikim olduğunu ifade eden Bar- ka, Marmara Denizi 'nin sığ bölge- lerindeki deprem potansiyeli ile il- gili olarak Arar gemisinin yaptığı çalışmamn sonuçlarmı bekledikle- rini söyledi. Prof. Barka. Gölcük depreminin faturasırun ağır olma- sının nedeni olarak "kötü zemin ve kötü bina" koşullarmı gösterdi. Istanbul'da aktif fay olmadığını ve kentin her zaman, Marmara'da olan depremlerden zarar gördüğü- nü söyleyen Doç. Oğuz Gündogdu da yaptıklan incelemeler sonucun- da Gölcük depremini, Avcılar'ın 8, Kadıköy'ün 6 büyüklüğünde his- settiğini kaydetti. tstanbul Üniver- sitesi'ne ait Arar gemisinin çok önemli sonuçlar elde ettiğini ve bu- nun yetkililerce açıklanacağını ifa- de eden Doç. Dr. Gündogdu, uni- versiteler arasında işbirliği olma- masından yakmarak "Şimdi akıka olan birlikte iş yapnıaktır. Bilim adamlannın göre\i halkı rahatlat- mak degû. elindeki bilgileri açıkia- maktır" dedi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nden deprem uzmanı Doğan Kalafat da öncü depremle- rin tanımının, çoğu zaman ancak ana şoktan sonra yapılabildiğini söyledi. Kadıköy Belediye Başkanı Se- lamiOztürk de Gölcük depreminin imar konusunda yeni atılunlar ge- tireceğini vurgulayarak "Bu dep- remle, her şeyden çok çevrenin, si- yasinin. talebin, rantm değil, biü- min sesine kulak vermemi/ gerek- tiğini bir kez daha anlamış bulunu- yoruz" diye konuştu. _ • • G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Satanistler yakalandı! Elimde olmadan, "Vayy canma" dedim, "olabi- lir mi böyle şey!" Anlaşılan memleketi satan, onurunu satan, ne bi- leyim deprem yardımlannı satıp soğana çevirenler yakalandı, diye düşündüm... Belki bu satanlar, kendi aralannda toplandılar, başlarına bazı politikacılan, müteahhitleri getirdi- ler, "satanist" diye çokuluslu bir şirket, affedersi- niz örgüt kurdular, diye düşündüm... Bunlann yakalanması zordur, bunlar şeytana pa- bucunu ters giydirir, ama herhalde memlekette devran döndü, bu tür şeylerin hiç de toplum hay- nna olmadığı anlaşıldı, bu yüzden de ne kadar memleketi satanist varsa yakalandı, diye düşün- düm... Hal böyle olunca da veryansın ettim: Şeytan görsün bunlann yüzünü... Bunlar şeytanın arka bacağı... Şeytan örümcekleri... Çok geçmeden anladım ki, iş değişik. Satanist- ler bizim satanistler değil, şeytana tapanlar... Tüm Türkiye seferber olmuş, şeytana tapanlan anyor. Bu kez aldı mı beni başka bir şaşkınlık. Memle- kette yığınla şeytan var, şeytanlık var... Demek ki bir de ona tapanlar var... Polis de olağanüstü hal ilan etmiş, şeytana ta- pan anyor. - Kimi anyorsunuz? "Şeytana tapanlan..." - Içeride şeytan çok, ama tapanlan var mı bilmi- yoruz... "Şeytan bizi ilgilendirmez kardeşim, biz şeyta- na tapanlan anyonız..." Şeytanlar serbest, tapanlan anyoruz... Ne tapon bir millet olduk! Gençlere yaklaşım Işin şakası bir yana, gençlere yüklenmek için kulîanmadığımız bir şeytan kalmıştı. Polis nere- deyse yanşa girmiş: Her vilayette bir şeytana tapan grup yakalana- cak! Betki önümüzdeki günlerde, en çok şeytana ta- pan yakalayan polis ödüllendirilir. İş giderek Aziz Nesin'in Fil Hamdi'sine döner! Zaman zaman şu tür yorumlarla karşılaşıyoruz: Şizofrenik bir toplum olduk! Son yaşadıklarımız gösteriyor ki, bu yorumda haklılık payı az değil. Satanizmle ilgili kapsamlı değerlendirme yap- mak bilim adamlannın işi. Bu konuda kaynak sı- nıriı olmakla birlikte çeşitli. Güvendiğim kaynaklar- dan Orhan Hançerlioğlu'nun Islam Inançlan Söz- lüğü'ne başyurdum. Şeytan, Yahudi, Hıristjyan-, Is- lam geleneğinin bir parçası. Hançerlioğlu bu din- lerdeki ortak şeytan tanımı olarak şunu veriyor "Tannya başkaldıran metek." Daha sonra da Kuran'daki şeytanla ilgili ayetle- ri aktanyor. Nisa Suresi'nin 117. ve onu izleyen ayetlerinden bölüm aktanyor: "Gerçekten onlar Allah'ı bırakıp da yalnız dişi putlara tapahar, böylece de ancak o dik kafalı şey- tana tapmış oluriar. Allah onu lanetfedi. Şeytan da dedi: Ne de olsa ben senin kullann arasında pa- yıma düşeni alacağım, ne de olsa ben onlan yol- dan çıkaracağım..." Bugün Arap Yezidiler şeytana tapıyorlar. Hıristiyanlık kaynaklannda da ilk 17. yüzyılda şeytana tapanlara ilişkin belgeler var. 20. yüzyıla ilişkin örnek ise 1966'da ABD'nin San Fransisko kentinde Anton LaVey tarafından kurulan Şeytan Kilisesi... Kabul edilse de edilmese de konunun tarihsel, dinsel kökenleri var. Vurguladığımız gibi bunlar ko- nuyla özel olarak ilgili araştırmacılann işi. Türki- ye'de gençlerin bu tür eğilimlerinin olması ve bu- nun sonuçlan ise bambaşka bir araştırma konu- su. Gençlere kimi şeyter için "daha büyümedin ", ki- mi şeyler için de, "senin yaşın geçti" yaklaşımı, bel- ki de onlan toplum dışına iten önemli bir etken... Gençleri devlet yönetiminden üniversite yöneti- mine kadar her alana katmak gerekJi. Katmayınca boşluk olur... Şeytan doldurur! Haber kaynağı açıklandı BRT'de gazetecilik etiğine aykın uygulama ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-lşadamı Ka- muran Çörtük'ün sahibi oldugu BRT'de, gazeteci SonerAnkanoğlu'na, Ta- şanlar hakkında yaptığı haberin kaynağı zorla açıklattınldıktan sonra, kaynağın adı Çörtük ara- cıhğıyla Bursa Valisi Or- han Taşanlar'a iletildiği bildirildı. Gazetecilik eti- ğine aykın bu uygulama karşısında Ankanoğlu is- tifa etti. Çağdaş Gazeteciler Derneği'nden (ÇGD) dün yapılan açıklamaya göre, BRT'de görev ya- pan Soner Arıkanoğlu, Danıştay'ın sahte belge düzenlediği gerekçesiyle yargılanmasma karar verdiği Bursa Valisi Or- han Taşanlar'ın merkeze çekileceğine ilişkin haber yaptı. Haberin ardından Taşanlar, televizyon ka- nalının sahibi Kamuran Çörtük aracıhğıyla gaze- tecinin haber kaynağını öğrenmeye çalıştı. BRT'nin Ankara temsil- ciliği. Ankanoğlu'nu ha- ber kaynağını açıklamaya zorladı. Ankanoğlu'nun BRT yöneticilerine güve- nerek verdiği ad, yöneti- ciler tarafından Kamuran Çörtük'e iletildi. Çör- tük'ün de bu adı Taşan- lar'a ulaştırdığı öne sü- rüldü. Taşanlar'ın ise önce haberin kaynağı olan An- kara'da üst düzey emni- yet görevlisini aradığı, daha sonra bir televiz- yonda yaptığı konuş- mada, "Aramızda hainler var" dediği belirtildi. Haber kaynağının Ta- şanlar'a iletiknesi üzeri- ne gazeteci Ankanoğlu istifa ederken televizyo- nun Ankara Haber Mü- dürü Gürkan Zengin de görevinden aynlma kara- n aldı. ÇGD'nin açıkla- masında. "Bu geüşmeler, henüz duyarlı ve namus- lu gazeteciliğin, ölmediği- nin işaretidir. ÇGD, bu etikIdriilik karşısında ha- ber kaynağının deşifre edihnesine aracı olanlan derhal gazeteci kimlikk- rini bırakma> a ve gerekli duyarübğıgösterme>e ça- ğuir" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear