Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 EYLUL 1999 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Rengim Gökmen, her ülkede devletin sanatı desteklemesi gerektiğini savunuyor
*Bir şefin düşleyebileceği orkestra, en fazla bütünleşebileceği, tüm ticsıri ve zamansal kaygılardan annmış, sadece daha iyi müzik vapmaya yönelmiş bir toplulukrur." (Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK)
'Sanat güdümlenmemeli'FECtRALPTEKtN
Devlet Sanatçısı. tzmir Devlet
Senfoni Oıkestrası 'nın genel müzik
direktörû Rengim Gökmen. Istan-
bul Devlet Opera ve Balesi'nin
depremzedeler yaranna düzenle-
nen 1999- 2000 sezonu açılış kon-
serini yönetmek üzere Istanbul'day-
dı.
- Konserin programı nasıl ohış-
tunıktuvedepremzedeleriçin baş-
ka konserler >önetecek misiniz?
GÖKMEN -Requıem. genellik-
le, öncesınde başka eserler seslen-
dirilen bir yapıt olduğundan, mü-
zik izleyicisinin de hoşlanacağını
düşündüğümüz, Albinoni'nin 'Ada-
gio'su veFaure'nın 'Pnane'ını da
konser programına almayı uygun
bulduk. Adagio. dünyada ilk kez
koral düzenlemeyle, Pavane da
Türkiye'de ilk kez koroyla seslen-
dirildi. tkisi de küçük ve sevimlı
yapıtlar... Depremzedeler yaran-
na yöneteceğim iki koral yapıt da-
ha var. Önümüzdeki hafia İZD-
SO'nun açılış konserinde Beetbo-
ven'ın '9. Senfoni'si ve koral 'Fan-
tezi'sini, tzmir Devlet Opera ve
Balesi'yle de 'Carmina Burana'yı
sunacağız.
- Son olarak Fransa ve İtalya'da
konserter yönettiniz. Yurtdışında
yeralacağınız yeniprojeler olacak
inı?
GÖKMEN - Bu yıl bitmeden
Amerika ve Portekiz'de, 2000 yı-
lının ilk konserini de Paris'te yö-
neteceğim. Yazın ise önce Fransa'da
Mozart'ın Requiem'ini yönettim;
ardından da ftaJya'da geniş halk
kitlelerine seslenen, yerel yöne-
timlerin egitim amaçlı olarak dü-
zenlediği bir dizi açık hava kon-
seri gerçekleştirdik. Bizde opera ve
senfoninin kültürümüze yabancı
olduğu düşünülür. Oysa ki klasik
mûzık tüm dünyada üst kültürle-
re hitap eder. Bu yüzden Ameri-
ka da, Ingıltere de. Italya da büyük
paralar harcayarak; ancak rasyo-
nel biçimde harcayarak, kendi hal-
kını eğitmeye çalışıyor. Sanata mü-
dahaleetmek için değil, doğru hız-
met götürebilmek için yapıyor bu-
nu. Her ülkede sanat devlet tara-
findan destekJenmeli. ama güdüm-
lenmemelidir.
11K ve Ferrari kullanmak
-Konserprogramlarmıhazırtar-
ken öiçütleriniz nefcr?
GÖKMEN-Çok değişik ölçüt-
Jer var. Bir. programa alacağımız
yapıtlann izleyici tarafından nasıl
kabul göreceği; iki, bu yapıtlann
Türk sanatye küjtür yasanhsına ne
türbirkatkıdabulunabileceği; üç, •
orkestraya ne gibi teknik yararlar
sağlayacağı ya da orkestranın, o
günkü teknik özellikleriyle yapı-
tın üstesinden gelip gelemeyece-
ği, programın süresi ve tarihsel
içeriği... Kendilerini iyi tanıyan
orkestra şefleri iyi program seçer-
ler. Aynca orkestra şefınin başa-
nsının yüzde 50'sinin de iyi prog-
ram yapmaktan geldiği söylemr.
- Sidn için, opera yönetmekle
konser yönetmek arasında ne gibi
farkJılıklar var?
GÖKMEN - Opera yönetmek
çok zevkli, ama son derece uzun
bir zaman dilimine yayıhyor. ıki-
sinde de direksiyon sizde; ancak
senfoni orkestrasını yönetirken
çok hızü biryanşarabası. diğerin-
deyse arkasında iki tane treyler ta-
kılı büyük bir TIR'ı kullanıyorsu-
IUZ. Senfoni orkestrası ise ortala-
na 220 km hızte giden bir Ferra-
i gibi... Çok hassas, o denli de
zevkli bir > üksekten uçuş...
- Milli Reasürans Oda Orkest-
•aa'yla kaydettiğiniz CD hakkın-
la biraz bügi verir misiniz?
GÖKMEN - Milli Reasürans.
on yıllarda fstanbul'da çok başa-
ıb etkinliklere imza atan oda or-
:estralanndan biri. Geçen yıl ilk
:ez gerçekleştirdiğimiz romantik
yaşylı sazlar yapıtlanndan oluşan bir
demet olan CD, özellikle orkest-
ranın yorumlama anlayışı bakı-
mından çok üst düzeydeydi.
- Son yıllarda Ankara'da pek
konser yönetmemeniz müzikse-
verleri meraklandınyor_.
GÖKMEN-Bilkent Senfoni Or-
kestrası'ndan 5-6yılönce birçağ-
n almıştım; ancak tarih uyuşmaz-
lığı nedeniyle bu konseri gerçek-
leştırememiştik. Daha sonra her-
hangi bir davet gelmedi. Bu yıl
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrası'ndan tek bir konser tekli-
fi aldım. ama yıne tarihler turma-
dı. Öte yandan Ankara'da Devlet
Konservatuvan orkestralanyla ça-
lışmalanm çok etkin biçimde sü-
rüyor. Bunlardan biri, genç lise
öğrencilerimizin orkestrası: biri
de, Büyük Senfoni Orkestrası. Ben.
genç orkestralarla çalışmaktan bü-
yük keyif duyuyorum. Geçen yıl
birlikte Belçika. Hollanda ve Lük-
semburg'u kapsayan başanlı bir
turne getçekksştirdik. Böyle coş-
kulu bir topluhıkla. verdiğinizin
alındığmı görmeniz çok güzel. Son
olarak yepyeni birprofesyonel oda
orkestrası oluşturulmaya başlandı.
Adı, Ankara Devlet Konservatu-
van Hacettepe Ünıversitesi Oda
Orkestrası. Başmda bulunduğum
ve çok değerli genç sanatçılanmı-
zın da yer aldığı bir ekip çalışma-
sı bu. Kısacası Ankara podyumun-
f
rkestra şefi bir yöneticidir, ama bir
diktatör değildir. Gençlerle çahştığınızda
verdiğinizin alındığını görmek çok güzel. Kısa
bir süre sonra şeflik kariyerimi ikinci plana
itmeyi düşünüyorum; çünkü hem bestecilik
çahşmalanma ağırhk vermek hem de gençlere
birikimlerimi aktarmak arzusundayım.
da çok fazla görünmememe kar-
şın etkinlik dışı kaldıgımı söyle-
mek doğru olmaz.
Genç bestecikr ve şefler
-Ankara'da gençmüzisyenlerye-
tiştiren Lir'deders vermeyi sürdü-
rûyor musunuz?
GÖKMEN-Çalışmalanmın yo-
ğunluk kazanması nedeniyle Lir'de
çok kısıtlı dönemlerde ders vere-
bilıyorum. Bu yoğunluktan mut-
luluk duysam da. bk> süre sonra
şeflik kariyerimi ikinci plana ıtme-
yi düşünüyorum: çünkü hem bes-
tecilik çahşmalanma ağırlık ver-
mek hem de genç sanatçılara bi-
rikimlerimi aktarmak arzusunda-
yım. Kesin bir tarıh vermek iste-
mem. ama bir dönem sonra pro-
fesyonel şeflik etkinlikienmi çok
aza indıreceğim.
-Sizce başardı orkestra şefleri ve
besteciler nası! yetişririlir?
GÖKMEN -"Orkestra şefi ola-
bılmek için çok iyi bir müzik ye-
teneği \ e çok iyi bir düşünsel ye-
tenek gereklidır, ancak yeterli de-
ğildir. Bir şef, çok değişik alanlar-
da etkılı ve bilgili. çalışkan ve sa-
bırlı olmalıdır. Podyumda ön plan-
da yer almanın tüm cazıbesıne kar-
şın. mesleki zorluklar gençler için
yıldıncı olabilir. Avrupaida şeflik
bölümü mezunu her 100 öğrencı-
den ancak iki üç tancsının şeflik
kariyerine yöneldığini düşünür-
sekbuyılgmlığın derecesinı anla-
yabiliriz. Söz konusu yılgınlık Tür-
kiye'de ise çok daha büyük boyut-
larda: çünkü yaptığınız egıtime ve
verdiğıniz emege oranla fazla bir
kazanç ya da manevi ödül elde
edemıyorsunuz. Ne yazık ki son
yıllarda Türkiye'de parmakla sa-
yabileceğiniz birkaç genç isim var
ve onlara da orkestralanmız tara-
fından son derece az olanak tanı-
nıyor. Şef yetiştirebilmek için or-
kestralanmız. opera ve baleleri-
mizın özvende bulunması. dene-
yimsiz şeflere olanak tanınması
gerekiyor. Öte yandan genç bir
besteci kuşağı oluşturulabilmek
amacıyla son yıüarda AnkaraDev-
let Konservatuvan 'nda Muammer
Sun'un başkanlığında bü>ük birça-
ba var. Biz de okul orkestramızla
her yıl genç bestecilerimızin ya-
pıtlarını seslendıriyoruz.
Şef de insandır, hata yapar
- Ev rcnsel ölçütierde bir orkest-
ra düşii kursanız.-
GÖKMEN - Tıcarı kaygılann-
dan annmış. yalnız ve yalnız mü-
zik için bir araya gelmiş bir mü-
zisyenlertopluluğudüşlerdîm. Or-
kestra şefinin en önemlı aracı ar-
kadaşlık, dostluk ve diplomasidir
tabii... İnsan materyaliyle birlik-
te çalışıyorsunuz; karşınızdakile-
nn psikolojisi çok önemlidir. Qn-
larla birlikte yaşamayı öğrenmek
gerekir. Bir şef ın düşleyebileceği
orkestra. en fazla bütünleşebilece-
ği, tüm ticari ve zamansal kaygı-
lardan annmış. sadeee daha iyi
müzik yapmaya yönelmiş bir top-
luluktur.
- Türkiye kosuliannda böyle bir
düşün gerçekleşmesi olasılığı nedir
sizce? 2000'li>illardaTürkrve'de
senfoni orkestralan nasıl bir yapı-
lanma içinde olmalıdıriar?
GÖKMEN-2000'li yıllarda da-
ha çağdaş ve verimli bir ortama ka-
vuşabılmemiz için devlet. yerei
yönetimler ve özel kuruluşlann
gerçek sanata, yaratıcılığa maddi
ve manevi destek vermesi gerek-
mektedir. Devletin desteklemesi,
ama güdümlememesı temel pren-
sibine dayanan, elıminasyon özel-
liği taşımayan bir rekabete dönük
ve sanatçılann kendilennı gelişti-
rebılecekleri bir ortam oluşturul-
malıdır. Bunun için de öncelikle
sanat kurumlanmız, sanatçılanna
gelişim ve ilerlemeye açık bir sis-
tem sunmalıdır.
-Sizi "en sevılen ve en uyumlu
şef olarak nitelendirivoriar. _
GÖKMEN - Teşekkür ederim,
ilk sızden duydum bunu... Arka-
daşlarım teveccüh göstermişler.
Orkestralardakı çoğu müzisyen
arkadaşımdır çünkü. Bu sevgi de
karşılıklı dostluk ortamının bir so-
nucudur sanınm. Podyuma çıktı-
ğımız anla, konserden sonra dışa-
ndaki yaşantımızı ayırt edebıli-
riz. Orkestra şefi bir yöneticidir,
ama bir diktatör değildir. Ben de
orkestralanmı çok sever. onlara
karşı davranışlanma eleştirel bak-
maya çalışınm. Şef de insandır,
hata yapar. Önemli olan hatasını
kabul etmesidir: çünkü orkestra
vutmaz!
6. ULUSLARARASI İSTANBUL BİENALİ ÜZERİNE - 2
J.ya trini'nin
ancak çok güçlü
sanat yapıtlanna
kendisini açan
garip bir özelliği
var. Sergilenen
işlerin sayıca az
olmasına
rağmen birkaç
örnek dışında,
mimari ile
çağdaş sanat
arasında
"verimli" bir
diyaloğun
kurulamadığını
görüyoruz.
Mimari ve sanatyapıtı arasındakiUişküer
NECMİSÖNMEZ
FRA.NKFURT - Bugüne dek gerçek-
leştırilen tüm bıenallerin en etkileyici bö-
lümü olan "Aya Irini KiBsesfnin ancak
çok güçlü sanat yapıtlanna kendisini açan
garip bir özelliği var. Bir yanda yalın Bi-
zans mimarisinin öte yanda ise mekânın
ruhuna sinmiş olan mistik atmosfer, an-
cak kendisine saygı duyulduğunda. kalp
atışlan dinlendiğinde sergilenen çalışma-
larla 'fc
verimli''birdiyaloğa"gırebiliyor. 6.
bienal çerçevesinde bu mekânda sergile-
nen işlerin sayıca az olmasına rağmen
birkaç örnek dışında. mimari ile çağdaş
sanat arasında "verimli'' bir diyaloğun
kurulamadığını görüyoruz.
Apsis bölümünde sergilenen Rondino-
ne'nin konuşan ağaçlan mekânın akusti-
ği üzerinde olumsuz bir etki yarattığı için.
Aya Irini'de istenmeyen bir fon müziği üret-
mekten öteye geçemiyor. Kilisenin nef-
lerinde, emporesinde (balkon) de duyu-
lan sesler, diğer işleri rahatsız ediyor. Fer-
nandez'in sıradanın sıradanı fotoğrafları
için küçük bir galeri haline getirilen Ap-
sis'in sağındaki bölüm (Prothesis), W>-
ol'un resimlen için sanat fuarlanndaki
gibi küçük odacığa dö-
nüştüriilen kısım, ser-
gi yapımcısırun bu soy-
lu mekânı müzevari bir
sergi alamna dönüştür-
me çabasını gösteriyor.
Bu yüzden de mekâna
uyum sağlayan Kheb-
rezadeh'in çizgi fılmiyle Munoz'un cü-
cesinin yerlerinin tasarlanarak değil, sı-
kışık bir zamanda çözüm olarak bulun-
duğu onaya çıkıyor. Ferreira'nın zayıf
video çalışmasıyla aynı kaderi paylaşan
Cardiff+MiBerçiftinin sesli video make-
ti, Coiombo'nun video alanında da inişli
çıkışlı bir beğenisı olduğunu duyumsat-
tığı için üzerinde dikkatle durulması ge-
reken işlerden. Çünkü böyle işlerle Troc-
kel'ın ve Breitz'ın başanlı v ideo çalışma-
lannı birkaç adım ötede görmek izleyi-
ciyi oldukça şaşırtıyor. Son Venedik Bi-
enali'nde gösterilen videosunda Trockel
güncel hayatı büyüteç altına alırken Bre-
ta ünlü pop sanatçılannın kliplerinde bir
heceyi yüzlerce kez tekrarlayan bir yak-
laşımla etkileyici bir iş oluşturmayı ba-
şamıış. Ma, Mu. Be. Ne. Ne seslerinin ade-
ta çınladığı büyük salona girildığinde gü-
nümüze. bugüne ait
bir atmosferle karşıla-
şıyor ve *"Nihayetsal-
dırgan bir iş" diyebi-
liyor izleyici.
Yezzoü'nin kelime-
nin tam anlamıyla
"'kitsch''e sığındığı vi-
deo projeksiyonu, Gastaldon+VYîckler
çiftinin yüzlerine gözlerine bulaştırdığı
ka\Tamsal heykel konstruksiyonuna Ber-
kani'nın dekoratif renkli fotoğraflan da
eklenince sağ balkonun çaresizliğini gö-
rüyoruz. Sol tarafta ise Onurile OzseçeıTın
birbirinden etkileyici işlerine Oursler'm
küçük kubbeye yansıtılmış başanlı bir vi-
deo projeksiyonu eşlik ediyor. Oursler'ın
insan gözünün kubbeye taşıması Aya fri-
ni'de görülen en yetkin "sanat yapro-mi-
mari" birlikteliği durumunda.
Onur'un 'Opus İM etkileyici
Özseçen'in "Şeker Avizesi", tuğla kap-
lı küçük bir kubbeyle etkileyici bir diya-
loğa gırmekle beraber, statikbirçahşma.
Türkıye'ye özgülüğü üstü kapalı bir şe-
kilde aktaran bu iş, sanatçının daha ön-
ceki yerleştırmeleriyle birlikte düşünül-
düğünde, genç sanatçının kendisine be-
lirli kavramlar etrafindan dönen temala-
n konu edindiğini düşündürüyor.
Taşıdığı müzikalite ve duyarlı malze-
me yaklaşımıyla Onur'un "Opus 1", ben-
ce sanatçının son on yıl içinde gerçekleş-
tirdiği en etkileyici çalışmalardan birisi.
Sanatçının öteden beri severek kullandı-
ğı malzemelerini (tûl, altm, renkli kumaş,
cam vb.) burada veniden yorumlayarak
adeta bir senfoni sesliliğine taşındığını
görüyoruz. Geçmişle bugün arasında bir
diyalog kurmak yerine kendisine özgü
bir mitolojinin izini süren Onur, genelde
Bizans Kral ailesi tarafından kullamlan bu
mekânlarda gerçekleştirdıği yerleştirme-
sinde, "akandiişünceüedurandüşÜDce"
arasındaki ılişkileri büyüteç altına alma-
yı başarmış. İki ayn bolümden oluşma-
sına rağmen iş hiçbir yerinden sarkmıyor.
Binnci katla ikinci kat arasındaki ba-
samaklar arasında konumlanan yerleştir-
mesinde Alys müzikle görüntü arasında-
ki birlikteliği, Coiombo'nun tasarladığı
"duyarhlık'' boyutundan yakaladığı için,
sergi yapımcısıyla sanatçının işi arasın-
daki birlikteliğin gözden kaçmayan kesiş-
me anlannı ortaya çıkarmayı başanyor.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDLR
Ortaya Karışık
Amerika Birleşik Devletleri'nde başkanlık seçimi
yaklaştkça adaylar belirlenmeye başladı. Demok-
ratlar ile Cumhuriyetçiler birkaç kişi arasından ken-
di adaylannı seçecekler, sonunda iki adaydan biri
Amerika'ya başkan olacak. Bu aday adaylarının
ekonomi, eğitim. sağlık hizmetleri. vergi yasalan,
dış politika gibi alanlarda değişik, birbirine benze-
mez düşünceleri var görünüşte. Ama bir tek konu
var ki onun üstünde bütün adaylar fikir birtiği için-
deler. Adaylann tümü de bu konu üstünde bir şey-
ler söylememeye kararlılar. Bu konu Charles Dar-
vvin'in Evrim Kuramı'dır. Yapılan anketlere göre çey-
rek milyan aşkın nüfuslu ABD'nin yurttaşlanndan
yalnızca yüzde onu Darvvin'in evrim kuramının doğ-
ru olduğuna inanıyor. Yüzde kırk dörtlük bir kesim-
se evrim mevrim dinlemeyip. işlerin Incil'in yaratılış
bölümünde yazılı olduğu gibi olup bittığine inanıyor.
Geriye kalan yüzde kırk ise yaratılışın ulu bir güç ta-
rafından yönetildiğıni söylüyor. Vaziyet böyleyken bi-
le bir ya da iki adayın çıkıp 'evrimsel biyolojinin öğ-
retisini' savunmasını beklemek enayilik olmaz mı?
Olmaz. Çünkü eyalet okullannda, ders kitaplannda
Darvvin'in kuramı öğretiliyordu yıllardır. Şimdi bu da
ufak ufak değişmeye başlamış Amerika Birleşik
Devletleri'nde.
Kansas Eyaleti Eğrtim Kurulu geçenlerde aldığı bir
kararla evrim teorısini okullardaki bilim ögretimi
programlarından çıkarttı. Başkan Yardımcısı Al Go-
re bile, isteyen yaratılış kuramını öğretsin, isteyen
Darvvin'i demiş. Demokrasi var ya! Oralı hukukçu-
lar bunun Amerikan Anayasası'na aykırı olduğunu
gösterince de hık ve de mık diyerek geçiştirmiş ko-
nuyu. Cumhuriyetçilerin güçlü aday adayı George
W. Bush ise apaçık söylüyor yaratılışın din kitabın-
da yazıldığı gibi öğretilmesinde bir sakınca olmadı-
ğırtı. Diğer adaylar da her eyaletin kendi karannı
vermesine taraftarlar. Ömeğin New York eyaletinde^
Evrimsel Biyoloji öğretilirken Virginıa'daki bütün
okullarda Incil'e göreyaratılış kuramı öğretilecek. Was-
hington Post gazetesinde çıkan bir yazı "Böylesine
belkemiksiz, omurgasızpolitik liderierie, Amerika hal-
kı matematik ve kimya gibi konulann hâlâ geçerli ol-
duklanna sevinmelidir" diye bitiyordu. ABD'de Dar-
win karşıtı yayınlann sayısı çok fazla. Bundan kim-
senin gocunduğu yok. Ama eyalet meclisi kararla-
n ne olursa olsun, bu krtapların devlet eğitim siste-
mi içindeki okullara girmesi, kilıse ile devlet arasın-
daki aynmı zedeleyeceği için anayasaya aykın. Bu-
na rağmen Ohio'daki bir okul. bu kitaplardan altmış
tanesini bir lıse kitaplığına kabul etmiş. Bilim kitap-
lığına koyduk, sınıfta öğretmiyoruz diyorlar. Mem-
leket neresi olursa olsun gericiler, yobazlar ne ka-
dar birbirlerine benziyorlar!
• • •
Uğur Mumcu Araştrmacı Gazetecilik Vakfı - um.ag,
Ankara'da eylül ayı sonunda yazma seminerlerine
başlıyor. Ugyulamalı Yazarlık, Radyo/TV Metin Ya-
zarlığı, FelsefeyeGiriş/Felsefe-Yazın llişkisı, Sinema
Tanhi/Senaryo Yazma Teknikleri. Toplum Önünde Söz
Söyleme gibi konularda yoğunlaşacak bu ilginç se-
minerlere katılmak isteyenler Pans Caddesi on dört
numara, Kavaklıdere Ankara adresine başvursun-
lar. Vakfın galerisinde ise yıl boyunca son derece il-
ginç sergiler açılacak. Onları da Kuşbakışı köşesin-
den duyuracagım.
• • •
ilginç, birbiriyle ilgisiz gibi görünen ama pek de
öyle olmayan kitaplann arasında bir ay geçti. Biyo-
loji ve fizik okumalanndan fırsat buldukça Cevat Ça-
pan'ın nefis Türkçesinden Yorgo Seferis'in güze-
lim şiirlerini okudum. Destansı Öykü.
"üç yıl boyunca
Hiç durmadan haberciyi bekledik,
l
Gözlerimizi dikip
Çamlara, kıyıya, yıldızlara."
Böyle başlayıp gidiyor bu olağanüstü güzellikte-
ki şiırler. Sonra Sayın Taha Parla'nın bizde yayım-
lanalı on yıl olmuş "Ziya Gökalp, Kemalizm ve Tür-
kiye'de Korporatizm" başlıklı önemli yapıtını yeni-
den okudum. Bugünün gözlükleriyle. Türkiye'de ba-
şından beri yürürlükte olmuş belli başlı ideolojik söy-
lemlerin hangi modelden üretildiğini merak edenle-
rimiz varsa, Sayın Parla'nın bu yapıtını okumak ge-
rekiyor. Merak edenlerin dışında kalan yurttaşlık bil-
gisi hocalanmızm da okumasında yarar olabilir bel-
ki.
Timur Ertekin bir diş hekimı. 12 Mart tutuklula-
nndan. Yazdığı ilk roman, Şamanın Üç Soygunu
geçenlerde yayımlandı, kısa zamanda ikinci basımı
yapıldı. O dönemin kargaşasını anlatan ilginç bir kitap.
CSO sezonu depremzedeler
için 2 Bcim'de açıyor
• ANKARA (AA)-Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası (CSO), 1999-2000 sanat sezonuna
depremzedeler yaranna vereceğı konserle başlayacak.
CSO Müdürü Nedim Tannkulu, konserin tüm gelirinin
depremzedelere aktanlmasının planJandığını belirtti.
Atatürk Kültür Merkezi Tören Alanı'nda (eski
hipodrom) 2 Ekim'de verilecek konserde orkestrayı
konuk şef Konstantin Krimetz yönetecek. Balalayka
Grubu ve soprano Elena Scholnikova'nın solist olarak
katılacağı konserde Anton Borodin'in "Poloveç
Danslan'. Bizet'nin 'Carmen" ve 'L'Arlesienne' adlı
yapıtlannın suitleri. Brahms'ın 'Macar Danslan',
Dvorak'ın 'Slav Danslan" ile Çaykovski'nin 'Uyuyan
Güzel' ve 'Kuğu Gölü' balelerinden bazı bölümler
seslendirileceL Açılış konsennde Balalayka Grubu da
solo programla başkentli sanatseverleri selamlayacak.
TYS'nh kampanyası sürüyor
• Kültûr Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası'nın
deprem bölgesinde kuracağı kıtaphklarla ilgili olarak
başlattığı çocuk kitaplan ve okul gereçlen toplama
kampanyası, isteklerin yoğunluğu nedeniyle 18 Ekim
tarihine dek uzatıldı. Kampanyaya, ilköğretim
düzeyinde eski ders kitaplan, kültür kitaplan.
ansiklopedi, sözlük vb. ile çanta, defter, suluboya gibi
okul gereçlen bağışlamak isteyenler bağışlannı,
Türkiye Yazarlar Sendikası-Yıldız Sarayı Dış Karakol
Binası-Barbaros Bulvan'Beşiktaş adresine
ulaştırabilirler. İsteyenler aynca Sarraf Ali Sokak No
31< 1 Kadıköy adresinde bulunan Yazı Kitabevi'ne de
bağişlannı verebilirler.
BMC Fotoğraf Yarışması sonuçlandı
• tZMİR (AA) - BMC Otomotiv Sanayı ve Ticaret
AŞ tarafindan düzenlenen 2. Ulusal Fotoğraf
Yanşması sonuçlandı. 'Ülkemiz ve BMC Ürünleri'
konulu yanşmada sergilenmeye değer bulunan
yapıtlar arasında yapılan seçimde Hakkı Değirmen'in
'Pikink' adlı yapıtı, Neyzen Cömert'in 'lsimsiz' adlı
yapıtı ve Mehmet Dilcı'nin 'Çocuklann Dünyası' adlı
yapıtı ödülü paylaştı. Serkan Emiroğlu'nun 'lsimsiz'
adlı yapıtı da BMC Özel Ödülü'ne değer bulundu.