Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA
14 iJ. LJJtl. kultur@cumhuriyet.com.tr
Felice Laudadio'nun yöneticiliğini üstlendiği Taormina Film Festivali, 45. yılını kutluyor
On ildfilmdenfldsiTürldye'den
GÖNÜL DÖNMEZrCOLIN
Italya'nın en eski kültürel olay-
lanndan sayılan Taormina Film
Festivali temmuz sonunda 45.
yıiım kutluyor. Gerek îtalya'dan,
gerekse dünyanrn diğer ülkelerin-
den yenı yetenekler bulma ıddı-
asına karşın lüks bir turizm mer-
kezı olarak yaz eğlencelerine çeş-
ni arayanlann kısa soluklu dik-
kat sürelerini de göz ardı etme-
yerek "her nabza şerbet veren"
bir program hazırlamaya çahşmış
bu yıl Taormina. Bunda geçen yıl
Venedik' i son bir kez yöneten ve
adı ve görüş açısı uzun süre tar-
tışılan Felice Laudadio'nun başa
getirilmesının bir rolü olabilır.
Gerçı Taormina ve Venedik, ge-
leneksel olarak bir yönetıcı de-
ğış tokuşunda. Örneğin Istanbul
Film Festıvah'nin yıllardır "mü-
daviırriennden olan GugUelmo
Biraghi uzun yıllar Taormina 'yı
yönetmiştı. Venedik ıle yanşacak
kadar iddıalı olmasa da Venedik
festivali ardından Italya'nın en
önemlı festivali olmakla övünü-
yor Taormina. Ve son yıllarda
turizm festivali imajını değiştir-
mek amacı ile yeni film diline
ağırlık vermeye ve daha çok iz-
leyicı toplayan kocaman perde
filmien ıle sanat filmleri ve de-
neysel filmler arasında bir den-
ge kurmaya çalışılıyor.
Avrupa ağırlıklı on ikı film.
yedi kişıden oluşan uluslararası
jüri tarafından en iyi film, en iyi
yapımcı, en iyi oyuncu (kadın-er-
Lvrupa ağırlıklı on iki film, yedi kişiden oluşan uluslararası jüri tarafindan en iyi film, en iyi
yapımcı, en iyi oyuncu ve jüri özel ödülü için yanşacak bu yıl. Canan Gerede'nin 'Split'
(Parçalanma) filmi ile Sinan Çetin'in 'Propaganda' filmi yanşma filmleri arasında. Özellikle ABD
filmlerini içeren Taormina 99 görkemli sinema yanşmasız bölümü Yunan Roma Tiyatrosu'nda
izlenebilecek. Yanşmalı 'Laboratuvar' bölümü de on yönetmenin deneysel yapıtlannı içeriyor.
kek) ve jün özel ödülü için ya-
nşacak bu yıl. Tony Kaye'in Ed-
ward Norton'un başrolünü oy-
nadığı Birleşık Devletler'in kir-
li çamaşırlannın dökümünü ya-
pan "American History X" filmi,
Finlandıvalı Mika Karusma-
ki'nın özgürlük ve aşk arayışın-
da çelışen değerlen ırdeleyen
"Higv\ay Society" yapıtı. Fransız
Jacques Doillon'un genç, suç eğı-
limli ve genellikle Arap olarak
toplumun uçlannda yaşayanlan,
yine gerçekçi biraçıdan sergile-
diği "PetitsFreres" filmi, Iran'ın
önemli kadın yönetmenlerinden
Tahmineh MHani'nın son zaman-
larda bıraz gevşeyen sansür kıs-
kacından yararlanarak gerçek-
leştirdiğı "DoZon" (İkı Kadın)
filminin yanı sıra Canan Gere-
de'nin "SpBt" (Parçalanma) fil-
mi ile Sinan Çetin'in "Propa-
ganda" frlmi bunlann bazılan.
Özellikle ABD'den tantanalı
filmleri içeren Taormina 99 gör-
kemli sinemayanşmasız bölümü,
Yunan Roman Tiyatrosu'nda iz-
lenecek. Bu bölüm. festivalın da-
ha sonra Venedik'e geçen Birag-
hi tarafından yönetıldığı 70-80
yıllannı anımsatacak biçimde
hazırlanmış bu yıl. John Turtel-
taub'un Antnony Hopkinsve Cu-
ba Gooding Jr. ıle anımsanacak
"tçgudü" filmi, John Rusmak'ın
(Mncent D'Onofrio başrolde)
"Blade Runner"la yansan bılım-
kurgu filmi "13. Kat", Stephen
Sommers'ın "Mumya" filmi ve
dünyanın birçok ulkesınde gişe
rekoru kıran u
Dört Nikâh ve Bir
Cenaze" filmi yapımcılan ıle yö-
netmen Roger MicheU'in Julia
Roberts ile Hugh Grant gıbı gi-
şe başansı yüksek iki oyuncuyu
bir araya getirdiği, kansından
boşanmış Londralı sakin sessız
bir kıtapçı ıle bir gün dükkânına
gelip onu öperek tüm yaşammı
altüst eden ünlü yıldız arasında
gelişen peri masalı türünden en
az Julia Roberts'i belleklere yer-
leştiren "PredyVVoman" fılmı ka-
dar yapay ve inanılması güç bey-
hk bir aşk öyküsü "NottingHffl",
bu bölümün filmleri.
Retrospektif bölümü
Yanşmalı 'Laboratuvar' bö-
lümü (sanan laboratuvara koymak
ne denli garip gelse de) yeni bir
dil arayışı peşinde on genç yönet-
menin artistik ohnası beklenen en
azından deneysel yapıtlannı içe-
riyor. Alain Belgei'ın Paris sine-
malannda ilgi toplayan "Mille
Bornes" filmi umut verici.
Gece yansına yerleştirilmiş
•Retrospektif bölümü, yakmlar-
da onanlan sekiz filmi Yunan ti-
yatrosunda gösterecek. Bunla-
nn arasında Mario Monketti'nin
"L'armata Brancaleone". Fran-
cesco Rosi'nin "Salvatore GiuB-
ano", Mkhaei Ciraino'nun "D
Cacciatore".EttoreScola'nın "II
Commissario Pepe" yapıtlan ile
Sergio Leone'nin onuncu ölüm
yıldönümünüdeanarak "Perun
pugno di doiiari" filmi izleyıci ile
buluşuyor. Bırdizi onanlmış film
Messına'da da gösterilecek. Bun-
lann içindeJohn Landis'in "Bhı-
es Brothers" filmi ile Vlartin
Scorcese'nm u
Taxi Driver" fıl-
mı göze çarpıyor.
Tecimselden sanata açıkça bir
eğilim sergilemeyi amaçlayan
Taormina bu yıl ilk kez, ama de-
neme olarak 'Uluslararası Eleş-
tirmenler Jürisi'ni de konuk ede-
cek
• 6.
Uluslararası
Caz
Festivali'ne
neler sığdı?
Bazen bir
festivalin yan
dakikalan,
ana
saatlerinin
çok önüne
geçebilir.
Caz sadece
sahne
üzerinde icra
edilmiyor.
Detonehayaûar...
SADETTtS DAVRA.N
Caz şenlığı bitti. Ama caz sürüyor. Kon-
serlere gidenler gitti, gıdemeyenler gide-
medi. Festival bir kez daha gösterdi ki caz
afıyette. Oysa şenlik başlamadan önce ca-
zın bittiğini ilan etmıştim, ama bitmemiş,
yanılmışım. Buna ne zaman, festivalin ka-
çıncı kılometresinde karar verdim? Bunu fes-
tivalin ortalannda, "Arifiye''yı geçmiştik ki
fark ettim. Sanki gecenin koyu sessizliğin-
de ıssız bir istasyonda
durmuştreninçıtçıkma- B<PfflS
yan bir kompartımanın- VjvfffS İSTAÎYBIII
da uyanmıstım. Oysa de-
mıryolundan çok uzakta.
"İstanbul'un orta-
sTndaydım. lstanbul'un
ortası neresi
0
Bizanslı-
lara göre Saraçhane taraf-
lannda birnoktadır. Ama
bana soracak olursanız, lstanbul'un ortası
biz nereye gıdersek oraya gelir.
6. Uluslararası Caz Festivali 'ne neler sığ-
dı? Bazen bir festivalin yan dakikalan. ana
saatlerinin çok önüne geçebilir. Caz Festi-
valı'ne bu dünyanın başlıca kişilikleri ka-
tıldı. Baş döndürücü sololar atıldı, ama gün-
düzler de vardı. Sabahlar, öğle sonlan...
"Dağ dağa kavuşmaz" cinsinden karşılaş-
malar. kucaklaşmalar. Caz sadece sahne
üzennde ıcra edilmiyor. Konserlere gide-
memış olabilırsiniz. Ama caz sizi bırak-
maz.
Gece vakti Taksim'in ortasında ıçinız
boşalabilir. Roxy'nin sahnesinde. kulübün
FESTİ¥AIİ
bulunduğu bınayı temelinden sallayan bır-
birine senkronize iki büyük davulcunun
(Gregorv Hutchinson-Eric Hardlander)
önünde. elindeki çalgıdan istedigi bütün
sonuçlan alabilen genç trompetçi Can Ça-
ğatay, bana çok iyi geldı. En az Dave Hol-
land'ın solosu kadar. BranfordMarsalis in
genç sayılacak yaşta ulaştığı dinginlik ka-
dar.
En sev dığim birkaç davulcudan biri olan
Jeff VVatts'un denetim altında tutulan bü-
yük güçlere özgü sükû-
neti kadar. Başka bır
gece baktığımda, bu
defa "Yasemin" söylü-
yordu Roxy'de. Yase-
min Bozbeyoğlu Nevv
York'ta ışletme oku-
muş. Ortagı Mehmet
Can ise Philadelphıa'da
müzik... Yasemin Boz-
beyoglu, Cold House'un solisti. Mehmet
Can'a göre Bozbeyoğlu ilk kayıtlan "Swim
With Me"de "çok hafifçe detoneymiş. ama
yeniden kaydetmeyi veya sesini makineden
geçirip düzeltmeyi'" hıç düşünmemişler.
"BöyielikJeCoİd House'un derinliğini çok
daha iyi vansıtnklan" kanısındalar. Aktü-
el dergısinde Ersin Akman'a anlatmışlar,
orada okudum. Henüz Yasemin Bozbeyoğ-
lu ile tanışamadım. Ama Mehmet Can'a
"Bügge" akşamı Roxy'de rastladım. Ayak
üstü orijinal kayda dokunmamakla, "ben-
cedecokiyiettiklerinr söyledım. Hayat pe-
kâlâ "hafiften detone" de yaşanabiliyor.
Yeter kı dışandan çok belli olmasın.
'İnanılmaz alışveriş var'
Eric Truffaz, Avrupa cazının Amerikan
cazıyla aynı düzeyde olduğunu düşünüyor
AHSEN ERDOGAN
Eric Truffaz Dörtlüsü. lstanbul
Caz Festivali'nın son gününde Dul-
cinea'da sahneye çıktı. Dulcınea'run
bu yıl başlattıgı nevvjazz-line prog-
ramı içerisinde iki gece üst üste
sahne alan Fransız grup, "caz ne-
reye gkli>ıor''un yanıtını öğrenmek
isteyenlenn dinlemeyi yeğledıgi bir
gruptu. Trompet ve kornet sanatçı-
sı Eric Truffaz'ın dışında Patrick
MuUer (piyano ve elektrikli pıya-
no), FenderRhoders (piyano), Mar-
ceüo Giuüani (elektro akustik bas,
kontrabas) ve Marc Errbetta'dan
(davul, vurmalı çalgılar) oluşan top-
luluk, programlanrun önce caz stan-
dartlannı, daha sonra kendi beste-
len arasından klasik caza daha ya-
kın olanlan, son olarak da drum'n
bass'a kadar kadar uzanan bir çiz-
gide yeni cazın ömeklenni sundu.
Avrupa cazının en önemli temsil-
cılerinden bin olarak kabul edilen
Truffaz. bugün Avrupa cazının
Amenka cazıyla rahatlıkla boy öl-
çüşebılecek konumda olduğunu dü-
şünüyor: "Avrupa'da bugün caz mü-
zigiv le UgUenmek istevenkr için en
az Amerika'daid kadar çok olanak
var. Dünyanın en önemli caz festi-
vttfleriAvnıpa'da.vapı)ı\or«bure-
larda inamlmaz büyük çapta müzik
aiışverişi sağlanıvor. Tamam, caz
ABD'de doğdu ama cazı bugün yai-
nızcaoraya maletmekçokyanhşohıc
Caz Avrupa'ya yıliar önce gekfi ve
Avrupa cazı diye yadsınamayacak
kadar önemli bir oigu var arbk."
Kendine özgü ses yaratmak
"Avrupa cazı ABD'de nasıl kar-
şılani)t)r" sorusuna ise topluluğun
bütün üyeleri hep bır ağızdan "Bu-
nu Branford Marsalis'e sormalısı-
nız" yanıtını veriyor Söyledikleri-
ne göre Marsalis, Avrupa cazından
pek hazzetmiyormuş. Truffaz, "Bu-
nun nedeninipek anhmıyonım doğ-
rusu. Bugün Avrupa cazı ve Ame-
rikan cazı arasında çok kesin suur-
lar yok kL. Üstelik ABD'Ii pek çok
caz sanatçısı Avrupa'da yaşıyor, bu-
rada müzik yapryor. Kendi ülkeie-
rinden çokAvrupa 'da,Japonya'da,
Türkiye'de konserler veriyorlar''
dıyor.
Cazın ABD'de doğmuş olmasm-
dan dolayı caz standardı denılen
parçalann da ABD'li sanatçılara aıt
olduğunu söyleyen Truffaz. caz
standartlannı çalarken bır anlamda
ABD ekolünü de yansıtmış olduk-
lannı belırtiyor. Ancak bugün Av-
rupa'nm da kendi müzik köklerine
inerek kendme özgü bir ses yarat-
ma çabasında olduğunu belirten
Truffaz, "A>rupa caa Doğu ülkele-
rinin müziklerh le ABD'y egöre da-
ha çok etkileşim içinde. Bu neden-
le Hint, Afrika. Japon. Çin vb. ül-
kelerin geleneksel müziği Avrupa
cazında daha fazla hissediliyor" di-
yor.
Türkıye'ye ilk kez gelen Truf-
faz, toplulugunu dinlemeye gelen
dinleyicınin niteliginden ve sayı-
smdan çok memnun. Yeniliğe me-
raklı ve yapılan işe önyargısız yak-
laşan bır dinleyıcıyle karşılaştığını
belirtıyor: "Ancak her zaman bu
kadar şansb olmuyoruz tabii.Örne-
• "Dünyanın
en önemli caz
festivalleri
Avrupa'da
yapılıyor ve
inamlmaz
büyük çapta
müzik
alışverişi
sağlanıyor.
Caz ABD'de
doğdu ama
yalnızca
oraya mal
etmek çok
yanhş.
Avrupa cazı
yadsınamaz."
ğn ksa birsüreönceTayiandya kon-
ser verdik. tnanır mısınız, insanlar
progranumızın tekbir dakikasmdan
ze\ k almadılar, bunun ötesinde zevk
abnaya da çalısmadüar. Ama bunu
oranın bir Asya ülkesi olmasıyla
açıklayamayiz. Çünkü, örneğin İs-
rail ve Japonya'da muhteşem bir
dinleyiciyie karşılasük."
Çağdaş caza bugünün elektronik
müzik egılımlerinden de esinuler ka-
tarak yeni bir yorum getiren Truf-
faz, bugüne kadar 'Out of A Dre-
am', 'TheDown' ve 'SweetMercy'
adlannda üç albüm yaptı. İlk albü-
mün dışında digerlenni şimdiki
dörtlüsüyle yapan sanatçının son
albümü 'SweetMercy' piyasaya sü-
rülmedi henüz. Topluluguyla bir
jaz-band gibi degil de bir rock gru-
bu gibı müzik yaptıklannı belir-
tiyor Truffaz: "Herşe>ibirlikteya-
pıyoruz. Benim yönetimim. benim
fistünlüğüm, benim bestelerimin
önceükiioiarak çahnmasıgibibir du-
runı yok. Parçalanmızı bile hep bir-
Bkteortayacıkany'onız.FıkirJerimi-
zi birbirimizle paylaşıyoruz."
Rumeli Hisan'nda ihale, 'bağış'la desteklendi
Mazhar - Fuat - Ozkan, 10 ve 11 Ağustos'ta konser verecek.
Kühür Senisi-Dokuz yıldır
Most Production'ın
düzenlediğı Rumeli Hisan
Konserleri bu yıl, Jstanbul
Production tarafından
yapılıyor. 29 Agustos'a dek
sürecek olan konserlerin
sponsorluğunu ise Motorola
üstleniyor.
ilk kez bu yıl Kültür
Bakanlıgı tarafından ihaleye
açılan Rumeli Hisan
konserleri için, lstanbul
Production, Tarabya
İşletmecilik ve IDOBAY
Müzik Yapım ve Kasetçilik
Ltd. Ştı. başvurdu.
lstanbul Production 15
Haziran-15Eylül 1999
dönemi için kira karşılığı 20
milyar TL'nin yam sıra, Gar
Atölyelerinin restorasyonda
kullanmak koşuluyla
Kültür Bakanhgf na 4 eşit
taksitle 1 milyon dolar bagış
yapmayı. aynca Ankara'da
Güzel Sanatlar Müzesi
yapılması için açılacak
kampanyaya Star ve Kral
televizyonlan ile Star
Gazetesi'nin destek
verecegini taahhüt ederek
ihaleyi kazandı. Rumeli
Hisan'nda yıllardır konser
düzenleyen Most Production
ise mekânın ihaleye
açılmasını protesto ederek
katılmadı. Rumeli Hisan
konserleri çerçevesınde; 21
Temmuz'da Kayahan. 22
Temmuz'da Nüket Duru, 23-
24 Temmuz'da Yaşar. 25
Temmuz'da Hülya Avşar. 26-
27 Temmuz'da Âjda Pekkan.
28-29-30 Temmuz'da Cem
Yılmaz. 31 Temmuz'da ise
Ege'nin konserleri olacak.
Agustos ayı içinde ise; 1
Ağustos'ta Atilla Taş, 2
Ağustos'ta Edip AkbayTam.
3 Ağustos'ta Arif Sağ/
Belkıs Akkale, 4 Ağustos'ta
Teoman. 5 Ağustos'ta Musa
Eroğlu, 6 Ağustos'ta
Athena, 7 Ağustos'ta tzmir
Senfoni Orkestrası ve Okay
Temiz, 8-9 Ağustos'ta Beyaz,
10-11 Ağustos'ta MFÖ, 12
Ağustos'ta Şebnem Ferah,
13 Ağustos'ta Zerrin Özer,
14 Ağustos'ta Yeni Türkü.
15 Ağustos'ta tzd, 16
Ağustos'ta EmreAltuğ, 17
Ağustos'ta Erkan Oğur/
Ismail Hakkı Demircioğlu,
18 Ağustos'ta Kubat, 19
Ağustos'ta Rafet El Roman,
20-21 Ağustos'ta Mustafa
Sandal, 22-23-24-25-26
Ağustos'ta Sen Hiç
Ateşböceği Gördûn mü?, 27-
28 Agustos'ta Brooklyn
Funk Essentials & Laço
Tayfa ve 29 Ağustos'ta
Yeşim Sallam sahneye
çıkacak.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Ülkesini Tanıyan •
Edebiyat
Bir ülke ne zaman bizim olur?
Toprağını bugünüyle geçmişiyle tanıyıp işleye-
bildiğimiz zaman.
D. H. Lavvrence, daha 1922'de gittiği Italya'da
insan eli değmemiş tek kanş toprağın bulunma-
dığını yazmıştı.
Bizim böyle bir noktaya ulaşmamıza daha çok
var. Kilometreler boyu Anadolu toprağı kimsesiz
hâlâ.
Anadolu toprağını çağdaş anlamda bir edebi-
yat konusu yaparak yazmanın ilk örneklerinden
birinin Falih Rıfkı Atay'ın Bizim Akdeniz'\ oldu-
ğunu söyleyebiliriz. Toprak ve doğa bir sevgili
varlık olarak görülür bu kitapta.
Sonraları Halikarnas Balıkçısı ve Azra Erhat,
Ege kıyılarının destansı anlatımlannı sundular.
Doğu Anadolu ıse daha çok Yaşar Kemal ile
Fikret Otyam'ın röportajlannda yer buldu ken-
dine.
Çukurova ise Yaşar Kemal'in romanlannda baş-
lı başına bir kişilik olarak çıktı karşımıza.
Uğur Kökden'in yeni kitabı Düşlerin Günbatı-
mt'nı (Yapı Kredi Yayınlan) bu türde yeni bir hal-
ka olarak nitelendirebıliriz.
Düşlerin Günbatımı, anlattığı yerierin hem ta-
rihi, hem de coğrafyasıyla ılgilı. Bu tarih ve coğ-
rafya anlatımı, insanın öyküsüyle de bir1eşen9k
kutsal bir bütünlüğe ulaşıyor.
Kitabın ilk yazısı "Yaşamı Kemiren Keçiler" ka-
zıbilimsel biryolculuk boyunca, günümüzden üç
bin yıldan daha eski Anadolu devleti Hitıtler'in, Çu-
kurova'daki sınır kenti Karatepe'yı anlatıyor.
Buradaki yazıtta, "Ben banşı kurdum" demiş
Kral, "Ülkedeyoksulbırakmadım. Buğdaydepo-
lannı doldurdum. Herkes bol bolyedi, içti, huzur
içinde yaşadı."
Günümüzde hangi yönetici söyleyebilirbu söz-
leri?
Mayakovski'nin "Gezmek, benim için bir ge-
reksinim. Canlı nesnelerie ilişki kurmak, benim
açımdan hemen hemen kitap okumaya eşdeğer.
Insanı bıktıran uydurma ilginç konular, imgelerve
eğretilemeler okumak yerine, gezerek kendili-
ğinden ilginç şeylehe karşılaşıyorsunuz" sözle-
riyle açılan "Utopyaiı Haritalar", Odysseustan Se-
zar*a, Kâtip Çelebi'den Piri Rers'e, insanlığın ara-
yış biçimlennden biri olarak yolculuğa, çeşitli ta-
rihsel dönemlerden yaklaşıyor.
"Erythrai'de Dolunay", bugünkü Urfa yakınla-
nndaki antik liman kenti Erythrai üstüne. "İnsan,
dünyadaki her şeyin ölçüsü" demiş buralı düşü-
nür Protagoras.
"Tarih Üreten Kent", Istanbul'u anlamak ve an-
latmak amacıyla yola çıkan bir yazı. Bunun için
kuruluşundan gelişim yıllanna, Bursa, Iznik gibi
çevre merkezlerle de kıyaslanarak nasıl bir yer-
yüzü merkezi durumuna gelişi irdeleniyor.
lstanbul üzerine başka yazılar da var kitapta:
"GüzelcehisarMartıian", Boğaz'daki Anadoluhi-
san'nın doğa ve tarih öyküsünü anlatıyor. "Pen-
ceredekiDefne" iseyıne Boğaz'ın incelikleri için-
de dolaşan bir yazı.
Kitabın ağıriıklı bölümleri ise, sanki Atay'ın Bi-
zim Akdeniz'\ne karşılık olsun diye yazılmış bö-
lümler. Antalya'dan başlayıp Alanya ve Ana-
mur*dan Silifke'ye uzanan kıyı boyunca Akdeniz
bölgesinin anlatıldığı sayfalar.
Bu bölümler benceson dönem edebiyatmız için
birtekniğin de göstergesi. Üzerinde yaşadığımız
toprak, nedense edebıyatın dışına düştü nicedir.
Edebiyat elbette öncelikle insanı anlatır, ama ya-
şadığı çevrenin, bastığı toprağın dışında insan
olabilir mi?
Uğur Kökden'in Akdeniz'i anlattığı elli sayfada
(ss. 100-149) doğanın, tarihin ve insanın soluğu
duyuluyor. Ağacı, kuşu, meyvesiyle ırmaklan, yol-
lan, dağlanyla, hayvanlan, çiçekleri, yemekleriy-
le, tarihiyle, güneşiyle, yapılanyla...
Kitapta yer alan "Italya Albenisi" ve "Üç Ant"
başlıklı yazılar ise uzak coğrafyalann kültür rüz-
gârlannı taşıyor okurlara.
"Bir bahçesiyle bir kitaplığı olan insanın başka
bir şeye gereksinimi olmaz" demiş Konfıçyüs.
Şu güzel yaz günleri içinde ne tatlı bir düş de-
ğil mi?
Oysa günümüz dünyasında, insanlar sokaklar-
da geleceklerini onun bunun elinden kurtarma
savaşımı verirlerken böylesi düşlere dalmak ko-
lay mı? • - , - '*, - -; -
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M t L M A S A R A C I