07 Ocak 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10TEMMUZ 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Komisyondaki görüşmeler, milletvekillerinin tahkimi sorgulamalanna neden oldu MecBs'te muhalefet oluşuyor• TBMM Sanayi, Ticaret ve Enerji Tabii Kaynaklar Komisyonu'nun DYP'li üyesi Ali Rıza Gönül, tahkime ilişkin anayasa değişikliğini gerçekleştirmeden, TBMM'nin Avrupa Enerji Şartı'nı onaylamasmın hem anayasaya aykınlık oluşturacağını hem de Türkiye'nin hükümranlık haklanndan vazgeçmesi anlamına geleceğini söyledi. AYŞE SAYIN ANKARA - Enerji alanmdaki uyuşmazlıklarda yabancı yatınm- cılara "uluslararası tahkime gtt- me" yolunu açan Avrupa Enerji Şartı'nın onaylanmasına ilişkin yasa tasansını TBMM mercek al- tına aldı. TBMM Sanayi, Ticaret ve Enerji Tabii Kaynaklar Komis- yonu üyeleri, uluslararası tahkime ilişkin anayasa degişikliği gerçek- leştirmeden, TBMM'nin Avrupa Enerji Şartı'nı onaylamasmın hem anayasaya aykınlik oluşturacağı, hem de Türkiye'nin hükümranlık haklanndan vazgeçmesi anlamı- na geleceğini söylediler. Komisyon üyeleri, ertelemeye gerekçe olarak, tasanyla ilgili ye- terince bilgilendirilmemelerini gösterdiler. DYP'li komisyon üye- si Ali Rıza Gönül, "uluslararası tahkimer ilişkin anayasa değişik- liğinin tarttşıldığı bir dönemde Avrupa Enerji Şartı ile bu yolun açılmasının anayasaya aykınlık oluşturacağını söyledi. Anayasaya göre halen enerji ihalelerinin Da- nıştay denetimine bağlı olduğunu vurgulayan Gönül, "Avrupa Ener- ji Şartı ik bu ortadan kakiırüıyor. Bu şarOn kabulü, Türkiye'nin hü- kümranlık hakkından vazgeçme- si anlamına gelir" dedi. Gönül. ABD'nin bile uluslara- rası tahkim maddesine izin ver- mediğini anımsattı. Gönül, tahki- me ilişkin anayasa değişikliği ko- nusunda, parti grubu olarak he- nüz tavır belirlemediklerini de sözlerine ekledi. DSP'li komisyon üyesi HaHt Dikmen ise komisyon olarak ko- nunun çok duyarlı olması nede- niyle aynntılı bilgi ıstediklerini söyledi. Komisyona gönderilen bürokratın, kafalanndaki soru işa- retlerini gideremediğini aktaran Dikmen, "Elbette ki ülke menfa- aüannı gözeteceğiz. Oradaki ldm- setersineoykuuanmaz.Çûnkü ta- sanyı iyi okuyamadık. yeterince bilgilendirilmedik. Sanıyorum ge- lecek hafta. gerek bakan, gerekse ilgili uzmanlar aynnüh bilgi vere- cekter" dedı. Böylesine önemlı bir konunun "oldubittiye getirileme- y^ceğmi" aktaran Dikmen, ülke çıkarlanna aykın herhangi bir ka- rar almalannın söz konusu olama- yacağını da vurguladı. MHP'li komisyon üyesi Orhan Şen de tasanda "uluslararası tah- kimi'' anımsatan bazı maddeler olduğunu belirterek "Uluslarara- sı tahkimk Ugili anayasal probtem var. Eğer bugerçektentahkimige- tiriyorsa, bunun görüşmeleri ana- yasadeğişikliğisonrasına bıraküa- bilir. Ama henüz bu konuda da net bir şey yok. O nedenle uzmanlar- dan, Ogttilerden bilgi istedik, daha sonra tavnmızı befirleriz" dedı. Komisyon başkanı Oktay Viı- ral ise gazetelerde çıkan haberler üzerine basın toplanüsı düzenle- yerek tasannın reddinin söz konu- su olmadığını, komisyonun ge- lecek günlerde yeniden toplanarak konuyu yeniden değerlen- direceğini söyledi. Hukuk devletini sarsar' ÇYDD'den tahkim uyansı • Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği adına açıklama yapan Prof. Dr. Ibrahim Kaboğlu, zorunlu uluslararası tahkimin, Tûrkiye'deki demokratikleşme ve hukuk devletini temellendirme süreci üzerinde olumsuz etkiye yol açacağını belirtti. tstanbul Haber Servisi - Çok Taraflı Yatınm Anlaş- ması (MA1) çerçevesinde gündeme getırilen zorunlu uluslararası tahkimin, ulu- sal ekonomi üzerinde oldu- ğu gıbi. Türkiyedeki de- mokratikleşme ve hukuk devletini temellendirme sü- reci üzerinde de olumsuz et- kilere yol açacağı belirtildi. Çağdaş Yaşamı Destekle- me Demeğı (ÇYDD) adına yazılı bir açıklama yapan derneğın genel merkez yö- netım kurulu üyesi Prof. tb- rahim Kaboğlu, Türkıye'de siyasal liberalizm ve iktisa- di liberalizm arasında. birin- cisi çok katı kurallara bağ- lıyken ikincisi kimi zaman kuralsızlık derecesine varan çok gevşek kurallara bağlı olduğundan ciddi bir denge- sızlik bulunduğunu söyledi. • Bu nedenle Türkıye'de özel girişim özgürlüğü çer- çevesinde büyük iktisadi ya- tınmlann. ya gevşek bir de- netime tabi ya da yargi ka- rarlanna uyulmaması sonu- cu. çoğu zaman hukuka ay- kın olarak gerçekleştirildi- ğıni belırten Prof. Kaboğlu şunlan söyledi: "Çokuluslu şirketieri ulu- sal yargı denetimi dtşında tutmak, ûlkemizin doğal kaynaklannın ve ekolojik değerlerinin yokedilmesi ya- nında. temel taşını bağunsız yargı denetiminin oluşrur- duğu hukuk de\ leti sistemi- ni derinden sarsacaktır. So- nınyargı organının işleyişin- den kaynaklanan gecikme ise adaleti çabuklaştınnaya yönelik düzenleme yapma yetkisine sahip olan yasama orgam bunu her zaman ger- çekleştirebinr. Sorun eğer Türk hukuk sisteminden kaynaklanıyor ise mülldyet hakkı çerçevesinde korunan haklar. tnsan Haklan Avru- pa Sözleşmesi güvencesi al- tında olduğundan yabnmcı kuruluşlar bunu her zaman isletebUirter." Çokuluslu şirketlerin Tûrkiye'deki gevşek kural- lara btle tabi olmayı kabul etmek istemediklerini ifade eden Prof. Kaboğlu, "Doğal kaynaklann konınması ba- kımından Baüh devletlerde yereUeşme yönünde gelişme ve güçlenme eğilimi gözle- nirken Türkiye'nin bu alan- lan uluslararası yaonmcıla- ra teslim etmesi savu- nuiamaz" dedi. 5 yri sonrayeniden ormanlan yanan Geöbohı'da itfiuye eldpieri ve bölgede y^şan»anlarçahşmâlanmarahksusördûrfiyoriar.(Fotoğraf: AA) Geübolu ormanhmyamyor: 1 ölüGEIİBOLU-MARMARİS (Cumhuriyet) - Gelibolu Yanmadası'nda 5 yıl sonra yeniden or- man yangmı çıkarken Marmaris'te 10 Hazıran'da çıkan orman yangınmın 55 hektar ormanlık ak- m yok ettiği ve hasann da, 115 milyar lıra oldu- ğu belirlendi. Yetkililer, yaz aylanyla beraber ar- tış gösteren orman yangınlannda en önemli et- kenin dikkatsizlik ve ihmal olduğunu bildirdiler. Orman BakamNamiÇağan ve berabenndekı he- yet Gelibolu Milli Parkı'ndaki yangınla ilgili in- cetemelerde bulundu. -" - Gelibolu Milli Park alanında 5 yıl önce çıkan ve 4049 hektaı ormanın yanmasından sonra, dün saat 14.45 sıralannda Gelibolu Yanmadası'nda çıkan yangm yetkilileri ve bölgede yaşayanlan harekete geçırdi. Yangının söndürülmesi için Iz- mir'den yangın helikopteri ve çevre ilçelerden it- faiye ekipleri çağnldı. Yanmadada bulunan bir çiftlıkten çıktığı be- lütilen yangın, ekinlerin de tutuşmasıyla kısa sü- rede büyüdü ve çevreyi tehdit eöneye başladı. 10 hektarli bir alandaki ekinleri kavuran yangın daha sonra Kumkapı yakınlanndan ormana sıç- radı. Yangınm tehlikeli boyutlara ulaşması sonucu, yanmada elektirik enerjisi kesildi ve Orman Baş- müdürlüğü ekipleri olay yerine sevk edildi. Eki- li alan dışında şu ana kadar 15 hektarlık orman alanı yandı. Yangına 3 helikopter, 2 dozer, 5 gray- der yanında çok sayıda yangm söndürme görev- lisininkatılmasınakarşrnkontrblâltmaalıhâma-''' dı. Rüzgânn da etkisiyle giderek büyüyen yan- gın saat 17.00'de Alçıtepe Köyü'nü tehdit eöne- ye başladı. 10 Haziran'da Marmaris'te çıkan ve 109 hek- tar ormanm yanmasına neden olan yangınm, or- manlık alanda elektrik şasesinden çıktığı tespıt edıldı. Mahkeme tarafindan atanan bilirkişi rapo- runda, 109 hektarlık alan içinde yer yer yanma- yan orman adacıklan dıkkate alındığında, kesın olarak yanan alarun 55 hektar olduğu sonucuna vanldı. Parasal kaybın ise 1Î5 milyar lira oldu- ğu bildirildi. Ziraat Mühendisi Yavoz Ertoğhı başkanhğtn- daki bilirkişi heyeti, 55 hektar ormanlık alan için- de 8600 metreküp ağacın yandığını, bunun ise yüzde 20"sinin kullanılamaz durumda olduğunu tespit etti. Kullanılmaz hale gelen ağaçlar ile or- man yangmı sırasında ortaya konulap iggücü de- ğerinin de toplanmasıyla Marmaris orman yan- gınmın 115 milyar 320 milyon lira zarara neden olduğu tespit edildi. Yangınla ilgili soruşturma sırasında 6 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Yangına müdahale için gelen Cafer Vahşi adlı birdozer operatörü de kalp krizi geçirerek öldü. 39 yaşındakı Yahşi'nin mevsimJik işçi olduğu öğrenildi. Türk-lş raporunda, Çok Taraflı Yatınm Anlaşması koşullarmın dayatıldığı vurgulandı 4 MAI, spekülatif sermayeyi koruyacak'ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türk-tş, "Çok Taraflı Vaönm Anlaşma- sı'' (ÇTYA-MAI) ile spekülatif sermaye hareketlennın korunacağına, böylece "ulkelerin ekonomilerini aşın miktarda kısa \adeli sermaye akımlanndan koru- maya yönelik önlem almalannın yasak- lanacağma" dikkat çekti. Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) yalnız üretim ekono- TDB Başkanı Erdoğdu misiyle ilişkili olduğu, amaç ve yetki ba- kımından spekülatif sermayeyi koruyan MAI'yi kapsayamayacağı bildirildi. Türk-lş, "Türkiye'nin siyasi sorumlu- lannı, kaynak temini gibi kısa vadeti çö- zümler uğnına uzun vadeli çıkarlannuz- dan ödün vermemeje ve ÇTVA'vı red- detmeye çağuTyonız'' görüşünü bildirdi. Raporda. Türkiye'nin 1980'den beri içine sürüklendiği "mali iflas tablosu- nun" IMF görüşmelerinde, MAI'nin en önemlı bağlayıcı koşulu olan uluslarara- sı tahkimin dayatılmasını gündeme getir- diği kaydedildi. Raporda, "L'zun vadeli çıkarlanmızdan vazgeçme noktasına ge- tirümemiz. Atatürk'ün kurduğu Cum- huriyete ve onun bağımsızak ilkesine a> - kmdır" denildi. MAI'nin doğrudan yabancı sermaye hareketıne yönelik olduğu görüntüsünün aldatmaca olduğu belirtilen raporda, MAI'nin "Her taraf ülke, kendi egemen- lik sahasında bulunan w başka bir taraf ülkenin yabruncısma ait bir yannmla il- gili tüm ödemelerin. gecikme olmadan, sernestçeegemenlik sahasuıa girip çıkma- sını saglayacaknr" düzenlemesıne dikkat çekildi. Hazine Müsteşarlığı'nm da MAI'nin doğrudan yabancı sermaye ya- hnmlanna ilişkin düzenleme olduğu yö- nündeki sunumunu "hayret ve kaygıyla" karşıladığını bildiren Türk-lş, dünyada 30 yıl önce üretim ekonomisine ilişkin ser- maye akımlannuı tüm sermaye akımlan içindeki yüzde 90'lık payının bugün yüz- de 1 'e gerilediğine dikkat çekti. 'MAI tüketiciyi de tehdit ediyor' YUSUFOZKAN İZMİR-"Çok Taraflı Yatınm Anlaşması (MAI)", tüketici haklan- nı da tehdit ediyor. MAI'nin uygulandığı bir ülkede rekabetin gelış- mesinin mümkün ohna- dığına dikkat çeken uz- manlar. "Ulusalyasalaruı geçeriiliğini yitirdiği bir ortamda tüketicinin yasal yollardan hak araması mümkün degildir" görü- şünü savundular. Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) ve tzmir Dişhekimleri Odası Tü- ketici Haklan Komisyo- nu Başkanı, Tüketici Haklan Derneği tzmir Şubesi Başkan Yardımcı- sı OğuzErbatu, MAI'nin tüketicinin kazanılmış yasal haklannı tehdit et- tiğini söyledi. MAI'nin uluslararası şirketlere sı- nırsız avantajlar sunma- sına karşın ulusal yasala- n hiçe saydığını anımsa- tan Erbatu, "Clkede ya- pılacak yabancı sermaye yaûnmlanna en az yerti sermayeye tanınan avan- tajlar kadar olanak ta- nınmasını ön gören MAJ, zarara uğramalan. uğra- blmalan durumunda uluslararası tekellere, devletler aieyhine dava açma hakkı tanımyor ve bu da\ alarm uluslararası mahkemelerde görülme- si öngöriilüyor. Uluslara- rası tekellere tanınan bu avantaj ve ay ncahklann rekabetin korunmasmı engelleyecegi ortadadır. Oysa dün>-anm her yerin- de, tüketicinin, olabildi- ğince yûksek kaütede ürünü ucuza alabilmesi. her şeyden önce rekabe- tin korunmasına bağu- dır" dedi. Ulusal yasalann geçer- siz hale gelmesinin tüke- ticinin tazmin edilme hakkının; rekabetin ol- madığı bir ortamda MAI ve hizmetlerin kalitesinin düşmesı sonucunda sağ- lık ve güvenlik hakkının zedelenmesinin söz ko- nusu olacağını vurgula- yan Erbatu, ulusal yasa- lann geçeriiliğini yitirdi- ği bir ortamda tüketicinin yasal yollardan hak ara- masının mümkün olama- yacağını belirtti. MBBB Başkanı Sefa Sirmen, belediyelerin mali darboğazda olduğunu söyledi w Dler Bankası tefeci gibftstanbul Haber Servisi - Izmit Büyükşehir Belediyesi ve Eski Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birliği (MBBB) Başkanı Sefa Sirmen, belediyelerin yüzde 95'inin büyük bir darboğaz içinde olduğunu belirterek "İstediğimiz yasalar MecHs'ten çıkmazsa, belediy e başkanlan da yoUara dökûlecek" dedi. MBBB'nin Crowne Plaza Oteli'nde yapılan 1999 yılı 1. olağan meclis toplantısında konuşan Sirmen, belediyelerin içinde bulunduğu sorunlann herkes tarafindan bilinmesine karşın yıllardan beri siyasetçilerin "yerel yönetimler yasa tasansı"yla ilgili vaatlerini yerine getirmediklerini söyledi. Sirmen, şu anda daha önce hazırlanan yasa tasansının tçişleri Bakanlığı'nda olduğunu ve Bakan Sadettin Tantanın tasanyla ilgili çalışmalara Marmara ve Boğazlan Belediyeler Birliği'nin de katıhnası talimatmı verdiğini belirtti. Belediyelerin yüzde 95'inin büyük bir çıkmaz içinde olduğunu vurgulayan Sirmen şunlan söyledi: "lller Bankası tefeci gibi çahşıyor. Bir kere borç para aldığmız zaman faizini ancak ödeyebiliyorsunuz. Belediyelerin kaynak sıkıntısı var. Çıkacak reformda bunlann çok MtawSinanÜniversitea(MSİ5)Fen-Edel)i- ^ ^^^ ^ p r N u r AJJ^., darp ederek 5 gün rapor ahnasma neden olduğu öne sürüien fürbanlı öğrenci Döndü Çoban'ın, 6 ay ik 2 yıl 2 ay arasında hapis cezası istemivie yargılanma- sına başlandı. MSÜ Fen-Edtbiyat Fakültesi Vİatematik Bölümfi son sımföğ- rencisi Çoban. YÖK'ûn kılık-kryafet ırygulaması nedeniyie MSÜ'nün hırbanlı öğrenciler hakkmda somşturma başlatbgını belirterek ifade \ermek için Dekan ADaşilegörüşmek fetediğbıi söyledL Tûrbanlı öğrencikrin okula girmesinin ya- sak olduğunu, ancak bu görüşme için okula girdigini anlatan Çoban, Allaş't darp etmediğini öne sflrerek hakkındaki suçlamalan kabul ermedi. Mahkeme heyeti duruşmayi erteledL (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) iyi değeriendirUmesi lazun. Yeni hükümet yerel yönetimler yasa tasansuu kısa sürede çıkanrsa belediyeler rahatiar. Geçmiş dönemde bizier bu konuyia flgOi bir tepki ortaya koymadık. Ancak bu dönem istediğimiz, beklediğimiz yasalar MechVten çıkmazsa, belediye başkanlan da yoUara, me> danlara dökülecek." Yeni başkan Bahadırfa Toplantıda konuşmalann ardından 1998 yılı faaliyet raporu ile bilançosu okunarak onaylandı. Yeni belediyelerin birlik üyeliğine kabulünün ardından MBBB'nin başkan ve başkanvekilliği oylaması yapıldı. Iki listenin yanştığı oylamada, Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadıriı 255 oy alarak MBBB başkanhğına seçilirken birinci başkanvekilliğine de 259 oyla Çanakkale Belediye Başkanı tsmail Özay seçildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Hukukun UstünHiğü Bundan bir süre önce başbakan koltuğunda da oturmuş olan bir siyaset adamımız, 1 Mayıs'ta gösteri yapmak isteyen işçilerle ilgili düşüncesini soran gazetecilere, "Turk/ye bir hukuk devletidir" demişti, "Yasalara uymak koşuluyla istedikleri gi- bi gösteri yapabilirier." Daha sonra sendikalar valiliklere başvurarak izin istemişler, fakat bu talepleri reddedilmişti. Ve böy- lece yasalar uyannca, işçilerin kutlama hevesleri kursaklarında kalmıştı. Aslında anayasa uyannca böyle bir izin almalanna gerek yoktu. Sadece "ha- ber vermeleri" yeterliydi. Ancak "mevzuattaki" boşluklar valilere böyle bir yetki veriyordu. Böyle- ce hukuk devletinde yaşıyorduk... Bazı valilerimiz, bir zamanlar, kimi filmleri ya- saklamayı marifet sayıyorlardı. Son zamanlarda pek fılm çekilmediği için, bu yetkilerini kullanma- lanna gerek kalmıyor. Fakat aynı filmi bazı valile- rimiz, "seyredilebilir" buluyoüardı. Yasalar aynı yasa, ama valiler farklı... Ve bunlar hep, "yasalar uygulandığı için", bir hukuk devletinde oluyordu. (Tiyatro oyunlan için de aynı şey söz konusuydu). Başbakan konumunda olan siyasetçinin bu il- ginç yaklaşımı üzerine birkaç yazı kaleme almış ve bu sütundayayımlamıştım. Sanıyoaım okurtanmın bir kısmı anımsayacaklardır. Yasa devletiyle hukuk devletinin aynı şey olmadığını örnekler vererek an- latmıştım. Gerçekten, bir ülkede yasalann uygu- lanmasıyla hukuk devleti olmaz. Yasalann uygu- lanması "hukukun üstünlüğünü" sağlamaz. Yasalann uygulanması ancak "yasa devletini" ortaya çıkartır ki, dünya üzerindeki her devlet ya- sa devletidir. Bu durum bugün için de geçerlidir, dün de geçerliydi. Devlet olarak nitelendirdiğimiz her örgütlenmiş insan topluluğunun yasalan var- dır ve bunlan uygulartar. Hatta bunlar yazılı da ol- mayabilir. Ve eğer yürürlükteki yasalar, çağın ge- reklerine ve evrensel hukuk kurallarına uymuyor- sa hukuk devletinden de bahsedilemez, hukukun üstünlüğünden de. Bugün Iran Islam Cumhuriyeti de, Saddam'ın Irak'ı da yasalarla yönetilmektedir. Acaba bu dev- letlerde hukukun üstünlüğünden söz edilebilir mi? Suudi Arabistan'da zina yaptıklan gerekçesiyle in- sanlann taşlanarak öldürülmesi de (recmetmek) yasalar çerçevesinde yapılmaktadır. Böyle bir ce- za, "hukuka" uygun sayılabilir mi? Suudi Arabis- tan, böyle yasalarla bir hukuk devleti olabilir mi? Tüm bunlann aklımagelmesinin nedeni, geçen- lerde katıldığım bir toplantıda, toplantı başkanının, "Biz yasa ve yönetmelikleri uyguluyoruz ve huku- kun üstünlüğünü savunuyoruz" demesi oldu. Do- ğal olarak söz aldım ve bu yaklaşımın yanlışlığını ve teblikesini işaret ettim. Benden sonra söz alan bir değerli hukukçumuz, başkanı desteklemek amacıyla "kanun devletine geçmeden hukuk devletine geçilemeyeceğini" savundu ve devlet yaşamında "keyüliğin", ancak yasalara uyulmasıyla ortadan kaldınlabileceğini vurguladı. Toplantının bir münazara havasına sokulması yanlış olacağı için lafı uzatmadım. Ama eğer ya- salar "keyfı" ve hatta "maksatlı" olarak yapılmış- sa, bu yasalara uymak keyfiliği ortadan kaldırmaz ki... Toplumsal yaşamın "selameti açısından", be- ğensek de beğenmesek de, yasalara uymak ge- reğini kabul etmek zorundayız. Fakat bu zorunlu- luğumuz, o yasalan ve o yasalann ortaya çıkardı- ğı "yapılan" eleştirme hakkımızı elimizden alma- yacağı gibi, o yasalan değiştirme konusunda ça- balama hakkımızı da elimizden almaz. Hele hele, o yasalan bir zamanlar "antidemokratik" bularak eleştirenler, o yasalann "yaptınm gücünü" elde ettikleri zaman bunlan uygulamayı içlerine sindi- rebiliyorlarsa, elbette buna karşı çıkmak gerekir. ••• Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde çok dostum var. Başta ailem olmak üzere, hangi yakınım muhtaç duruma düşse, aklıma ilk orası gelir. Emre de ora- da dünyaya geldi, Ayşegül de. Geçenlerde bir televizyon programında, daha doğrusu reklamında şaşkına döndüm. Bir yatak firmasının yansını izleyebildiğim reklamına göre, "Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 150 hastaya bir test uygulamışlar ve bu fırmanın yataklannda ya- tan hastalann yüzde sekseninin, sabah kalktıkla- n zaman ağnları azalmış". Inanın, aynen böyle idi reklam... Bu reklama konu olmak, ayıbın çok ötesinde bir münasebetsizlik. Bu kadar ciddiyetsiz, sorumsuz ve yanıltıcı bir reklam, acaba ne karşılığı yaptınl- dı? Hangi serviste, hangi klinikte, hangi doktor bunu saptadı? Konuyu fazla deşmek istemiyorum. Fakat ina- nıyorum ki, kendisi de bir "Cerrahpaşalı" olan üni- versitemizin sayın rektörü, bu olayın üzerine gide- cek ve sorumlularını bulacaktır. Her şey öylesine ucuzluyor ki... Eskisehir özel Tip'te açlık grevi ÎHD'den cezaevi eylemlerine destek ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - tnsan Hakla- n Demeği (tHD) ve Çağ- daş Hukukçular Derneği (ÇHD), Yüksel Cadde- si'nde ortak basın açıkla- ması yaparak Eskisehir Özel Tip Cezaevi'nde tu- tuklu bulunan sanıklann Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne sevklerinin yapılması için başlattıkla- n açlık grevine destek ver- diler. SES Ankara Şubesi, THYDER ve Özgür Üni- versite Cezaevi Komisyo- nu'nun da kanldığı eylem- de, Eskisehir Cezaevi'nin hücre sistemi ile tüm insa- ni değer ve koşullardan uzak olduğu belirten pro- testocular, şu istemlerde bulundular: "Biz insan haklan savu- nuculan, tüm cezaevlerin- de devletin intikanıcı infaz anlayışuıa son vermesini, F tipi cezaevi inşaaüaruun durduruunasuu, Eskisehir tabuduklanmn ve Kartal Soğannk Cezae%i'nin der- hal boşalnlarak kapanl- masım, cezae\lerinde bu- lunan tutukhı ve hükümlü- lerin en doğal ve insani haklannın tamnmaslnı. cezaevlerinde insani ya- şam kosullannın iyiteşnn- lerek hasta tutuklu ve hü- kümlükrinin tedavilerinin geciktirilmeden yapılması- nı talep ediyoruz." Çankın Valısı Ayhan Çevik'e suikast davası ne- deniyle Eskisehir Ceza- evi'nde tutuklu bulunan sanıklar Kemal Ertürk ve Bülent Ertürk'ün günler- ce hücrede tutulduğunu, karşıt görüşlü kişilerce tehdit edildiğini öne süren İHD ve ÇHD temsilcileri, tehditlerin sürdüğü, sanık- lann can güvenliklerinin tehlikede olduğu uyansın- da bulundular.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear