Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 HA2İRAN 1999 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Annemle Siyasa ve Seçim Üzerine...
Tevfîk ÜNAYDIN / Emekli Büyükelçi
T
ann sağhklı ömür versin, an-
nem 91 yaşındadır. Ailesi, Os-
manh"nın Rumelfden çekilme-
siyle geçenyüzyılda Türkıye'ye
gelip îzmir'e yerleşmiş.
Son seçimden sonra, uzun ömrü boyun-
ca ülkemizin geçirdiği badireleri yaşarnış
olan, Osmanlı doğup Türkiye Cumhuriye-
tı yurttaşı olarak yaşamını sürdüren anne-
min sıyasal yaşamımıza ve seçimlere iliş-
kin düşüncelerinı öğrenmenin ilginç ola-
cağını düşündüm.
Şunlan anlattı: Oğlum, sızler Cumhuri-
yet çocuklan olarak doğdunuz; şanslıydı-
nız, sıkıntı çekmediniz. Ailenin erkekleri
art arda gelen savaşlara katıldılar. Göç eder-
ken getirebildikkn bir miktar geçimİik pa-
rayla annemin bizlere bakmak, büyütmek
için ne biiyük sıkıntılara katlandığını hâlâ
dûn gıbi hatırlanm.
Bizimkiler Rumeli'den gâvurdan kaçö-
lar. Anadolu'da huzur içinde, gûvenle ya-
şanz diye düşünüyorlardı. Yunan îzmir'e
gel ınce artık gidecek başka yerimiz de kal-
mamıştı. Korku, umutsuzluk içerisinde ma-
nen ve maddeten çökmüştük. Artık nere-
ye gidecek. neredebannacaktık... Tann'ya
dua etmekten başka çaremiz kalmamıştı.
Acılanmıza, güçlüklere sadece umutla da-
yanabiliyorduk. lzmir'ın işgalinden hemen
sonra Mustafa Kemal Paşa'nın ortaya çık-
masıyla beliren umutlar gıderek güçlen-
meye başladı. Işgalden 3 yıl sonra Türk or-
dusunun Îzmir'e ginşiru görmenı isterdim.
Umutsuzluğun umudadönüşüp gerçekleş-
mesi. ölümü beklerken yaşama dönüşün
tarifı imkânsız sevincıydi bu. Acılanmızın
döktürdüğü gözyaşı, seller gibi akan se-
vinç gözyaşma dönüştü. Bizi kurtaran Mus-
tafa Kemal'ı, savaş arkadaşlan ve ordu-
muzu sevınç gözyaşlan dökerek tzmirbü-
yük coşkuyla bağnna bastı, günlerce şen-
lik yapıldı. Bunlan sana Cumhuriyetten
sonraki düşüncelerimi, duygulanmı daha
iyi anlatabilmek için söylemek istedim.
Osmanlı doğduk, onurlu Türkiye Cum-
huriyeti Devleti'nin insanlan olarak büyü-
dük ve yaşadık. Düşmanlanmızca hakir
görûlen Osmanh'dan sonra onurlu, saygın
Türkolarak yaşamanın duygusunu tarif et-
mek imkânsız. Fakir fukara idik, arka ar-
kaya gelen savaşlarnedeniyle ülke virane-
ye dönüşmüştü. Ama bizler bütün bu mah-
rumiyetlere rağmen mutluyduk, gururluy-
duk, onurluyduk. Huzur içinde yaşayaca-
ğımız birvatarumız vardı. Bizler vatan söz-
cüğünün gerçek anlamını o zaman anladık.
Daha önceleri vatan bizim için heT yerdi,
ama ashna bakarsan hiçbir yerdi. Hep göç
ediyor, her gittiğimiz yere yerleşiyor, ora-
yı da vatan sanıyorduk.
Atatürk'ün erken ölümü bizi büyük ma-
teme boğdu. Mılletçe ağladık, yas tuttuk.
O sadece Türklerin değil, bütün dünyanın
hayran oldugu büyük bir insandı. Dünya-
nın her tarafindan gelen devlet başkanlan-
run, yabancı askerlerin kahldığı böyle muh-
teşem bir cenaze töreninin bir daha gerçek-
leşebileceğinı sanmıyorum.
Sonra İsmet Paşa cumhurbaşkanı oldu.
Bu büyük adam Atatürk'ün yolunda gitti.
Bizi II. Dünya Savaşı'na sokrnadı. Daha ön-
ceki savaşlann felaketini yaşamış bizler
için savaş dışında kalmanın nimetini bugün-
kü kuşaklara anlatmak zor. Ama ne yazık
ki sonlannı, hiç savaş yaşamamış ya da kin
güden siyasetçilerimız îsmet Paşa'yı sava-
şa girmemekle ve savaşta çekılen sıkıntı-
lann sorumlusu olarak suçladılar. Bütün
dünyanın savaşta oldugu dönemde biz de
ister istemez bazı yoksunluklara katlandık,
ama bunlar savaşanlann acılan ve daha ön-
ce bizim yaşadığımız felaketler yarunda
hiçbir şeydı. Buna rağmen bazı insanlan-
mız kinlerini açığa vurmaktan çekinmedi-
ler. Yakın geçmişi unuîup, sıkinülanmızı
abartıpbütün bunlann sorumlusunun tsmet
Paşa olduğunu söylemek nankörlüğünü,
hayasızlığını gösterebildiler.
Daha sonra çok partili düzene geçtik.
Hepimiz Atatürk'ün hedef gösterdiği çağ-
daşTürkiye'ye emin adımlarla ileriendiği-
jti görüyor, dünyanın da bunu değerlendir-
diğıni bilerek onur duyuyorduk. Ama bu
güzel duygulanmız uzun sürmedi. Kendi-
lerine *demokrasi havaıüeri" deyimini ya-
kıştıran kimseler. tertemiz ülkemizi, onur
duyduğumuz siyasetımizi yozlaşürmaktan
geri kalmadüar. Halkımızı dinci ve dinsiz
diye ikiye böldüler. Tahkikat komisyonla-
n, vatan cephesi kuruldu ve kendilerine
karşı olanlar hapislere gönderildi. İsmet
Paşa'ya reva görûlen davranışlan utana-
rak, üzülerek seyrettik. Oğlum, annem, ba-
bam beş vakit namazında, dindar insanlar-
dı. Senın babanın sülalesi de önce Anado-
lu'da sonra Köprülü'de üç asırdan (yüzyıl-
dan) fazla Harvetişeyhüği yapmış insanlar-
dı. Gerek benim ailem gerekse babanın ai-
lesi tertemiz dindarlığın dışında hiçbir aşı-
nlığa kaçmadı. Babanın görevi nedeniyle
Anadolu'da çok dolaştık. Kimse kimsenin
dini vecibelenni yerine getirip getirmedi-
ğine, Anadolu şehirlerinde bizim Batılı ka-
dınlar gibi giyinmemize, dolaşmamızakim-
senin kanşüğını görmedim. Camiye gide-
ne oldugu gibi gitmeyene de kimse kanş-
mazdı, kimse kimseye yobaz demez, kim-
se de öbürlerinedinsiz, Allahsız, gâvur gö-
züyle bakmazdı.
Bazı siyasetçilerin oy uğruna halkı ya-
nıltarak bizi kurtaranlara yaptıklan iğrenç
iftiralan, önce Inönü'ye, sonra daha da ce-
saret bulup Atatürk'e saldırmalan, onun
yaptıklannı inkâr etmeleri, hatta küfretme
küstahhğını, hayasızlığını göstermeleri kar-
şısında bir Türk olarak büyük utanç duy-
dum, ıstırap çektim. lçimizden böyle nan-
körler ve alçaklann çıkabileceğini hiç ak-
lıma getirmezdim. Vatanı kurtararak dini-
mizi de korumuş olan Atatürk'e ve onun
arkadaşlanna yapılan nankörlük, dinimiz-
le nasıl bağdaştınlabilir? Bunlan yapanlar
dindar değil, dar kafali, kinci din sömürü-
cüleri ve bence vatan hainleridir
BizimdemokrasigalibaahLakszhk. nan-
körlük. saygısıziık ve yalan üzerine getişti.
Şimdıye kadar kaç defa oy verdiğimi ha-
tırlamıyorum. Birsürü seçim geçirdik. Her
gelen güllük gülistanlık vaat etti. Ama her
defasında daha kötüye gittik. Bu arada din
sömürüsü de aldı yüriidü. Seçimlerde "Ge-
çim dertteriniz bıtecek" dediler, ancak her
seçimden sonra geçimımiz daha da zorlaş-
h. Hele son yıllarda ahlaksızlık, hırsızlık diz
boyu oldu, devlet çetelerle yönetilmeye
başlandı. Ne diyeyim oğlum, her seçimde
hep hayal kınklığına ugradım.
Atatürk, Türk kadınına kişilik kazandır-
dı. Şimdi her yerde kadınlanrruz başany-
la çalışıyor. Hatta bir hanımımız başbakan
bile oldu. Bu, biz Türkler için ne kadar
onur, gurur vericiydi. Ama bu hanıma bağ-
ladığımız umutlar boşa çıktı, en Atatürk-
çü olması gereken bu hanım, onun eserle-
rine en çok zararveren insan oldu. Keza Ata-
türkçü sandığımız ve hep Atatürk'ün izin-
de olduklannı uluorta iîeri süren siyaset-
çilerimız Atatürk Türkiyesi'ne yakışır ola-
madılar ve bugünkü varlığımızı ona borç-
lu olduğumuzu göz ardı edıp kişisel çıkar-
lannı ülke çıkarlannın üstünde tuttular. tşin
tuhafi bu arada Atatürk düşmaru, dinci bir
partinin lideri de kendini Atatürkçü ilan
etme ikiyüzlülüğünü gösterebildi.
Ülkenin bir sürü sorunu çözüm bekler-
ken türban diye bir sorun yaratıldı. Bunu
siyasetlerinin başlıca hedefı olarak gören
siyasetçilerin bu yöndeki ısrarlı çabalan-
nı, laikliği benimsemiş görünen öbür siya-
setçiler yineoykaygısıyla, bilerek ya da bil-
meyerek desteklediler ve onlann bu amaç-
lanna alet oldular. Sonuçta, 18 Nisan se-
çimlerinde kazanan din sömürücüsü, şeri-
atçı birpartiye mensup genç birbayan Mec-
lis'te Cumhuriyetinbize kazandırdığı çağ-
daş değerlere, hatta Atatürk'ün kurduğu
devlete meydan okur duruma geldi. Şeri-
atçı olduğunu saklamayan bu hanım Mec-
lis kürsüsüne çıkıp laiîdik üzerine yemin
edecekti. Üstelik şimdi bu bayanın Ame-
rikan vatandaşı olduguda ortayaçıkn. Ame-
rikan vatandaşlığı için bu ülkeye bağhlık
yemini etmiş olan bu bayan kalkıp aynı ye-
mini Türkrye için de yapacaktı. Böylece din-
dar geçinen bu bayan Amerika'ya bağhlık
yeminınden sonra hem laikliğe hem de
Türkiye'ye bağhlık yemini edecekti! Yani
üç defa yalan yere yemin etmiş olacaktı. Bu
ne biçim dindarlık, ne biçim Müslümanlık-
tır? Ya onu kullananlara ne demeli? Her se-
çim sonucu ortaya çıkan bder ve hükümet
beni hayal kınklığına uğrattı. Mustafa Ke-
mal'ler, İsmet Paşa'lar gibi insanlar çıka-
ran ülkemizden neden artık doğru dürüst
lider çıkmadı?
Hangi partiye oy verdiğime gelince...
Bize bugünleri gösteren Atatürk'tür. Ben
onun sayesinde yaşadım, bugünleri siz ev-
latlanmla birlikte görebildim. Atatürk'ün
partisinin son yöneticilerine kızgındım,
hep tutarsızlık içinde oldular ve halkın gü-
venini yitirdiler. Kazanamayacaklan belliy-
di.
Ancak Tann'ya kavuşmadan gözlerim ge-
ride kalmasm diye oyumu yine onun kur-
duğu partiye verdim. Seçim sonuçlan el-
bette beni hüsrana uğratû. Partinin ileride
yetenekli ellerde düzebnesini, eski parlak
günlerine kavuşmasını candan ve gönülden
diliyorum.
Şimdi yeni birdönem başlıyor. Dileğim,
milletvekillerimizin, kurulacak hükûme-
tin Atatürk ıdeallenne bağlı kalarak ülke-
yi ve ulusumuzu yüceltmesi ve huzuraka-
vuşturmasıdır.
EyHalkım...
TaüpAPAYDIN
U
ğur Vlumcu, "Senin için öldük ey hal-
kım, unutma bia" diyordu. Ölüm va-
nlacak en son nokta, oraya kadar daha
neler oldu. Sürülmeler, açığa alınmalar,
aç kahnalar, görülmedikbaskılar... Kim-
lere yapıldı bu? Halkını ve ülkesini candan seven,
aklı %e yüreği ıle ona bağlı olan, kendi çıkarlannı de-
ğil halkının çıkarlannı öne alan gerçek yurtseverle-
re... Atatürkçülere, solculara... Binlerce örneği var.
Yıllar yılı turucu ve gerici iktidarlar, ülkenin bu en
iyi yetişmiş, en yetenekli insanlannı saf dışı etmek
için her yola başvurdular, zulmettiler. lpleri kendi el-
lerinde tuttular, yetki yerlerine kendi adamlannı ge-
tirdiler. Halkı kendi karanhğında tutmak ve işlerini
rahat yürütmek için yaptılar bunu. Çıkarcı yönetim-
ler, çıkarcı kadrolarla işbirliği içinde Türkiye'yi ge-
ri kalmışlık çemberi içinde tuttular. Halkın uyanma-
sına, çağdaş bilince kavuşmasına engel oldular. Bu
çabalannı bugün de sürdürüyorlar. Tam bir arsızlık
ve sorumsuzluk içinde din duygulannı sömürerek,
milliyetçilik kavramını yanlış yollara sürükleyerek
halktan oy almayı beceriyorlar. Asıl kimliklerini sak-
lıyorlar. Halkı aldatıyorlar. Halkın kolay aldatılacak
düzeyde kalmasını, bunun sürüp gitmesini istiyor-
lar.
Birhalktürküsüderki: "Seniseven çok olur/Can-
dan seveni tam."
Cahil bırakılmış acemi bir köylü kızı gibi halkı-
mız kendisini asıl seveni bir türlü anlayamıyor. Ya
bıçkın köy ağasınm oğluna, ya içten pazarlıklı sa-
kallıya vanyor. Sonra başına gelenlere ağlayıp sız-
lanıp duruyor.
Bir seçim daha geçirdik. Büyük paralar harcandı.
Büyük dalavereler döndü. Ortalık gürültüye boğul-
du. Seçilmek için kimileri canhıraş kavga verdi. Ne-
dirbu kav ganın arka yüzü? Neden bunca seçilme is-
teği? Seçilince ne olacak? Vatana millete hizmet mi?
Yok canım, o işin örtüsü. Asıl niyetleri başka. tşte
bu iki yüzlülüğü halkımız bir türlü göremiyor. Bü-
yük kesimı hep aldanıyor. Verdiği oy kendi çıkanna
oy değı 1. Bakmayın "milli irade", "halkın terdhi" gi-
bi deyimlerin çekicıliğine. Pek çoğu ağasınm, beyi-
nin, şeyhinın, kasabadaki akıldanesinin isteği doğ-
rultusunda verilmiş oy. Anımsayalım halkımızın eği-
tim düzeyini. Nüfus başına 3.6 yıl öğrenim. O da na-
sıl bir öğretım? Nereden baksanız, nıteliksiz, yeter-
siz... 75 yıllık cumhuriyet, halkımıza daha beş yıl-
lık bir ilkokul öğrenimi bile veremedi. 3.6 yılda kal-
dı. On milyon insanımız hâlâ okuryazar değil. Okur-
yazarlann çoğu kendi oyunu kullanacak bilinçten
yoksun. Şimdi buna gerçek seçim denebilir mi? Gö-
nül huzuru ile, "ben milli iradeyi temsil ediyonım,
haUan ojnınu akbm" demek olası mı? Diyorlar. de-
sinler. Bize göre değil bu iş...
Kâğıt üstünde, sanal bir demokrasi bu. Seçimle-
rin nasıl yapıldığı, ne paralar harcandığı da düşünü-
lürse, seçilenlerin kendi çıkarlan dışında sevinecek-
leri fazla bir şey yok.
Seçim sonuçlan ortada. Halkımızın yaşamını dü-
zeltecek, ülkemizin uzun dönemde yazgısını değiş-
tirecek, cumhuriyetin temel ilkelerini yaşama geçi-
recek bir işaret görühnüyor. Yönetim daha da sağa
kaydığına göre, incir çekirdeğini doldurmayan kü-
çücük sorunlarla, günlük kavgalarla zaman yitirile-
cek. Belki halkımız deneye yanıla doğru seçmeyi öğ-
renecek. Kendisini asıl sevenleri yönetime getirecek.
Bu kolay olmayacak elbet. Elli yıldır çok partili dö-
nemde yaşananlar gösteriyor ki, demokrasiye geç-
tik demekle demokrasi gerçekleşmiş olmuyor. He-
le altyapısı yoksa. halk doğru dürüst bir eğitimden
geçirilmemişse boşlukta kalıyor her şey!
Umut bitmez. Umut gelecek bahara...
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Giinün Komriarı...Şehit anaJarı; kayıp yakınlannı arayıp bulamayan cumar-
tesi anaları... Ne çok ana var acılar içinde çırpınan! Kimi
ogiunu çarpışmalarda yitirmiş, kimı oğlunu, ktzını, karde-
şini ne oldugu bilinmeyen yollarda kaybetmiş, kimi de
dağlara çıkan ya da zoria çıkanlan gencecik çocuklannın
yasını tutmakta... Hepsı ana! Dokuz ay yüreğinın içinde
taşımış, yirmi yıl üstüne titremış... Sonra kimi birtakım çe-
kimlere kapılıp dağlara çıkmış, kimi düğün dernek toren-
leriyte savaşa çağnlmış... Kimi o yolda yok olmuş, sakat
kalmış, kimi bu yolda! Şehit analan, eşleri, evlatlan adı ver-
diklerimiz kent sokaklannda, duruşmalarda, alanlarda..
Ötekiter ıse kapalı yerterde için için ağlayıp acılannı içle-
rinegömmekte...
OUiz bin şehit!.. Er, subay, polis, jandarma, öğretmen,
korucu, çocuk, kadın, erkek, ihtiyar, otuz bin... Ya karş»-
dakıler? Onlar da bu yurdun çocuklanydı, onlar da binler-
ce kurban vermediler mi? Hem de özyurtlanna karşı sa-
vaşım vererek... Bu kanayan yara on beş yıldır sürdü, sü-
rüyor da... Ocalan "Beni bırakın, ben bu işi önlerim, dağ-
dakileri indiririm" diyor. Ama her gün Güneydoğu'dan ge-
len haberter bu sözü doğrulamıyor. PKK denen çete yine
saldınyor, yine öldürüyor, yine ölüyor.
Çare, belki de çare çıkanlması beklenen, epeyce de ge-
ciken yasada, pışmanlık yasasında... Çıktıklan yolun çık-
maza girdığini gören insanlara bir kurtuluş kapısı açılma-
malı mı? Banşçt bir anlayışla eski düşmanlıklar, eski kin-
ler bir yana itilmeli, itilebilmeli...
• • •
Başbakan Yardımcısı Bahçeli, "Geçmişe takılıp kalma-
malı" diyor. O geçmiş denen zaman parçasında nice suç
ve suçlu, nice cinayet varsa, nice çözülmemiş olay var-
sa, geçmiş kolaycacık unutulur mu? Hele o geçmişte et-
kin işler becerenler bugünlerde de aynı kafada, aynı an-
layışta direnmekteyseler geçmiş bir kalemde silinip atılır
mı? Politikaya giren her yurttaşın geçmişte yaptıklan et-
tikleri niye incelenmesin? Dünkü kuşkulu kişiler bugün kal-
kıp da yurtsever, banşsever maskeler takınmışsa, takını-
yorsa, gerçeklerin ışığı neden üstlerine çevrilmesın? Ön-
ce de yazdım, kim çıkıp da avukat, yazar, gazeteci, siya-
set adamı, sorumlu kişı olarak ülke yönetiminde etkin oj-
mak ısteyenlerin tek tek geçmişlenni kanştınp, dünkü ki-
şiliklenyle bugünlerde takındıklan kişilik arasındaki uçu-
rumu sergileyecek? Hangi araştırmacı, Uğur Mumcu'nun
izinden giden hangi gazeteci, yazar, hangi aydın?
Geçmişe takılıp kalmayalım, ama o yakın geçmişi de
didik didik edelim, dünkü olaylann çözümlenmesi yapıl-
madıkça bugünlerimiz aydınlık olabilir mi, gerçek banş,
güvenli bir toplum yaratılabilir mi?
_•••
Sevgili dostum Altan Oymen'in lidertiğindeki CHP'nin
yeni başarısı, yıllardan bu yana ilk başan son mini seçim-
de yaşandı: Genel seçimde yüzde 8.7 olan oran, bu kez
yüzde 27'ye çıktı! CHP tabanı her zarnan uyanıktır, her za-
man yurt gerçeklerinin bilincindedir. Bunu hep yazdık,
ama tavandaki 'hizip'e bunu kimse anlatamadı. Işte so-
nuç, Meclis'te bir tek CHP'Iİ yok!...
Altan Öymen, CHP için bir kurtana olabilir mi? En az
otuz yıldırtanıdıgım Öymen soğukkanlı, bilgili, dengeli bir
kişilikle tanınmıştır. Batılı bir politikacı örneğidir. Dbğrusu
ya CHP için bir umut ışığıdır, bir güç kaynağıdır. CHP Ku-
rultay'ı toplayıa, birieştirici, Atatürk devnmınin ızleyicisi
bir nitelikle toplum karşısında başanlı bir sınav verirse, mil-
yonlarca CHP'linin, CHP'ye içtenlikle bağlı seçmenlerin
yeniden sevgilisi olacaktır.
• • •
Şu Osmanlı Imparatorluğu'nun kuruluşunun 700. yılı kut-
lamalarını anlamak güç! Neyi, nesini kutluyoruz Osman-
lının? Doğuşunu mu, yıkılışını mı? Osmanlı imparatorlu-
ğu altı yüzyıl yaşadı, elbet bu süre içinde yasananlann öy-
küsünü yazmak, anlamını, nedenini, niçinini ortaya dök-
mek gerek... Ama bunun adı 'kutlama' değil 'anma' ol-
malı. Olmayan bir şeyi kutlamak epeyce gülünç değil mi?
Osmanlıyı bugüne getirmeye çalışanlann kişıliklerine bir
bakın, bu girişımin nedenini anlarsınız. Atatürk cumhuri-
yetınedüşmanlık!..
Kumtel'den, mutfağmıza lâyık bir ürün: Kumtel Borbekü. Yiyecekleri besin
değerlerini ve doğal özelliklerini azaltmadan pişirdiği için sağhkhdır. Eriyen
KB 6000
yağlar özel hoznesine ekleyeceğiniz suya damlayacağmdan, koku ve duman
yopmaz. Paslanmaz krom rezistanslan kolayca temizlenir. Kumtel Barbekü,
conmızm çektiği her an size mangol keyfi yaşatmaya hazırdır. İşinin ustası olon
bu mangaldan, her mutfakta bir tane
bulunmah.
KUMTEL
KF3125 LJC401 LX7020
„ 2) BAKEU£VUK»MIKK;OCfV<;f*fÇlf« 556 6217. IAĞCHM ! İOrLU LTU. ŞTI. 659 2303» BerOGLU 1MJKY G1DA 243 5574. ESENLE* / G0wra TKL 628 502» • OUNGOKK / M K U U OC 553 3082
• MERTIR y Û2AK L7D 571 539 7269 • SÜLEYMAMYf ' KAMCA ZÛCCAOYi 512 9961 • SJSHÂfC / KAPTSİ PA2AMAMA 251 5937 • ZTrTINBUftMJ /A/COY TtC ITD 664 7457 • (AMAOOIU YAKASI] (0216} RKlSTîPt ICOXA 338 7978 • KÜÇOKYALJ / T0M7R
PA1AHMM 489 08O9 • MALTtPf -' HfMF T«C «42 2-"63 MKA: (02241 TAfÇ LTD $Tt 225 3279
;0f 'û2VE«7HAUCr>C572 4848* ÇAÛLAYAN/KAMNMJ224 5208» CATMCA1MASHHUİ7D. 789 Sfi37<ESaii]t/ GttlCUMGÛIÛZ&45 3824» SBtOMEürntC451 8425*
E f OfiDCU TUHAfM 2« 4S^İ • METTHI/FUKJUlITtt 641 3165 • SMİVUII/İÛOH(VGeiCÇUM652 3744• 2Frr»«U»»)(BBOyaa7Wr 547 7517 .«C«fTa«7«*!510 1049-
NOKT*UUIIST/
O&i. HAJ ÇEY1Z
BanC25S
«0OO«i/TIC214
6 t G
LTİK' OĞOOJ ,. . , . - . .
1«" • «BT»€'«UCUIÇITB355 t922>KBia«Ar/M0OONUO6W416 7636 •MOinc 3K3890• ICMTAL
a 7)C «13 1354 • PU& f MCT^
OBCTKSMUJU22-İ\X-UIK
BI 2542253CİHIM3A2l7a5CrlCS73 2261 O I H B U t S S S J ^ ^
fC4266266-GBZE/««T1IOH«U64224551Ml»>tB2aitHKE7^ 03^2) (A'CUtu
5 D g » » T K l S5t71»G0ÇE»ElinTİynp^51210C5TOSa«;tOp«MO«IL>M63»40(ieMB«Mn'>Tlll«26e3654
PENCERE
Anadolu Insanı
Tuzağa Düşmedi..
Giresun'dan Özden Ergö'ün mektubunu okur-
ken kimi satıriann altını çizdim.
Okurum diyor ki:
"37 yaşındayım, 25 yıllık Cumhuriyet okuruyum.
Kaleme sanlmamın nedeni ülke sorunlannı tartış-
mak değil; zaten her gün her konuda bu sorunlan
sizlerie tartışıyoruz. Sormak istediğim: Yazılannız-
da ve konuşmalannızda sürekli vurguladığınız ve
çok güvendiğimiz 'Anadolu Insanı'...
Evet, yıllardır hep ona güvendik...
Ama hele son zamanlarda çokgüvendiğimiz Ana-
dolu halkı kimleri seçerek Meclis'e gönderdi?..
Nerede Anadolu halkı llhan abi?.."
"Lakin düşünüyorum da Anadolu halkının ne gü-
nahı var?..
'Din elden gidiyor"yalanlanna kandı Anadolu hal-
kı!.. Anadolu'nun göbeği Ankara'da ülkeyi ortaçağ
karanlığına sürükleyecekkafalann bir örneğini seç-
medi mi Anadolu halkı?... Istanbul'da kime oy ver-
di?.. Futbol maçlannda sokağa dökülüyor Anado-
lu halkı, birbihni öldürebiliyor, bol acılı arabesk mü-
zikle yatıp kalkıyor.
Lafı fazla uzatmak istemiyorum...
Inşallah düşüncelehmde yanılıyorumdur, ama,
ben artsk eskisi kadargüvenem'ıyorum Anadolu hal-
kına...
Sizden ricam, tekraryazın köşenizde, inanmam
gerektiğini yazın, umudumuzu yazın; çünkü inan-
mak, güvenmekistiyorum..."
•
Sevgili okurumu çok iyi anlryorum; insan, umutla
umutsuzluk arasında gidip gelen bir salıncakta ko-
lan vurarak yaşar, ben de okurum gibiyim.
Güzel gelecektere inanmak umudu, muöulugun içe-
riğini oluşturur, ancak boş yere umuda kapılmak da
gerçekçiliğin dışına düşmez mi?..
"Anadolu insanı" ya da "Anadolu aydını" drye
boş yere mi konuşuyoruz?..
Hayır...
Seçim sandığı sonuçlannı, partilerin yozluğunu, ir-
tica karanhğını, devletin içine düştüğü durumu bir
yana bırakıp daha büyük ve çarpıcı bir göstergeye
bakmak, gerçeğin özünü yakalamakta bize yardım
edebilir.
Son on yılda Anadolu büyük bir sınavdan geçti.
Anadolu'yu parçalamaktan da ötede, laik Türkj-
ye Cumhuriyeti'ni de yıkmak amacında birleşen iç
ve dış güçler, ülkeyi iç savaşa sürüklemek istediler...
Ellerinden ne gelirse yaptılar...
Sonuç?..
Anadolu halkı bu tuzağa düşmedi..
İnsanlar birbirterine düşmanlaşmadılar.
Anadolu insanı -etnik kimliği ne olursa olsun- Ana-
dolu insanıdır. Çerkez, Abaza, Arap, Rum, Yahudi,
Ermeni, Boşnak, Türk, Kürt; kim olursa olsun, ister
Istanbul'da yaşasın, ister Diyarbakır'da, isterse ül-
kenin bir başka yerinde, ortakyaşama bilinci her şey-
den ağır basar.
Yoksa30 bin insanın canına kryılan bir ülkede düş-
manlık güdüteri tohumlanmaz mıydı?..
•
"Anadolu insanı" bütün güçlüklerini aşabilecek bir
tarihsel birikimin mirasını taşıyor; "Anadolu aydını"
ancak bu birikimi değerlendirdiği zaman aydın kişi-
liğineerişiyor...
Yoksa yaşadığı topraklara yabancılaşıyor.
Yaşadtgı topragayabanolaşrnası, biraydîn için mut-
suzluklann en büyüğüdür.
• * * •
IVleri
ÖL Ü D E N Î Z
" T a t i I d e k i e v i n i z "
* Tamamen yenilenmiş klimalı odalar. asansor, sauna,
havuz, ozel plaj ve deniz akliviteleri
* Dınlenmek, başınızı ddnlemek, tatili talil gibi yaşamak için.
* Doğa harikası Ölüdeniz'de hizmetinizdectir.
* Çocuklara, balayına gelenlere, gnıplara ve müdavimlerimize
özel indirimler.
Internet : www.hotelıneri com.tr.
E-Maü : hotelmeri ©hotelmeri.com.tr.
Rez.Tel:0_£52. (PBX 8 Hat) Fax: 61700 10
Doğanın cenneti
EHA TATİL KÖYÜ
Tatilinizi, orman içinde;
deniz, nehir ve göl ile çevrili
EHACLUB'tegeçirin.
1 KİŞIHAZIRAN
9.250.000
EYLÜL
15.000.000
TEMMUZ
15.000.000
AGUSTOS
15.000.000
EKİM
12 500.000
0-12 Yaş Free (2 Büyüğün Yanında)
SNG. Oda Fark %50 / 3. Kişi %50 tndirim
Tıtreyengöl Mevfoi Side - Manavgat /Antafya
Rezervasyon Tel: 0242 756 90 50-51,53
Fab:7569052
ŞİŞLİ1. ASIİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1998/1002
Davacı Veysel Pak vekili tarafindan davalı Saliha Pak aley-
hine açılan boşanma davasında: Davalı Saliha Pak'ın Yeni
Mah., Tuğrul Bey Sok. N: 11 Samsun adresine gönderilen
tebligatın bila teblığ iade edildiği, yaptınlan zabıta tahkikatın-
da davalmm belirtilen adreste ikamet etmediği, adresinin
meçhul oldugu bıldirilmiş olmakla, dava dilekçesinin ilanen
tebliğıne 07.05.1999 tarihinde karar verildi. Bu itibarla, du-
ruşma günü olan 01.07.1999 günü saat 10.00'da davalı Saliha
Pak'ın duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile
temsil ettirmesine, aksi takdirde duruşmarun yokluğunda de-
vam edeceğı, yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi ye-
nne kaim olmak üzere ilan olunur. Basuı: 27203