25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet * İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmem: Orhan Erinç T Genel Ya\ın Koordmatörü Hikmet Çetinkaya 0 Yazuşlen Mudüru Ibrahim Y ıldız 0 Sorumlu Mudür. Fikret llkiz Haber Merkezı Mudürü Hakan Kara # Görsel Yönetmen. Fikret Eser tstıhbarat. Cengiz \ ıldınm 9 Ekonomr Özlem Yüzak 0 Kultür Handan Şeoköken 0 Spor. Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotograf. Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yun Haberlen Vlehmet Faraç Yayın Kurulu. llhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç. Okta» Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şflkran Soner. Ergun Balcı, tbrahim Vıldız, Orhan Bursab, Mustafa Balbav. Hakan Kara. AnkaraTemsilcisı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 01zmırTemsücisr SerdarKıak, H ZıyaBlv 1352 S. 2 3 Tel-4411220, Faks.4419117 0AdanaTemsilcısı:ÇetinYiğenoğlu, tnonüCd 119 S No 1 Kat:l, Tei: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Mudunı Üstun Akmen 0 KoonJmatör Ahmet Kondsan 0 Muha- sebe Büknt Yener 0 Idare Hüseyüı Gûrer» Bılgı-Ulem Nail Inal • B:!gı- sayarSıstem Mürövrt ÇSer*Sadş FazüetKuza MEDYA C: • Yonetim Kunılu Başkanı - Genel Müdur GülbİD Erduran A Koordınator Reha Işıtman # Genel MûdürYardımcısı: StvdaÇoban Tel 514 07 53 - 5I3 958Ü-5I38*»«l,Fais.5l38<l63 >avınıU*an ve Basan: Yenı Gün Haber \jansı, Basm \e >aymcıhk A S "ürtociiıCad 39 4! Cağaloğlu *43"4!sı PK 246 Sırkecı Istanbul Tel {0 2121 512 05 05 <20 hal) Faks (0 212)513 85 95 26 NİSAN 1999 Imsak: 4.25 Güneş: 6.03 Ögle: 13.09 İkındi 16.55 Akşam: 20.01 Yatsı: 21.33 Laeütia plaida • Haber Merkezi - Ünlü top model Laetitıa Casta da Zeki Triko ailesine katıldı. Firmanın kataloğu için fotoğrafçısı Marc Kayne ıle Cancun'da yapılan çekimlere katılan 20 yaşındaki Casta, 1 71 cm boyunda ve 88-60-93 cm ölçülere sahıp. Çekici yüz hatlan ve parlak mavi gözleri ile dikkat çeken Casta, yakında firmanın yenilenecek olan Internet sayfalannda da yer alacak. MatematHc yarışması • İstanbul Haber Servi$i - MEF okullarımn düzenlediği Avrupa Uluslararası Birliği (ECIS) Liselı Gençler Matematik Yanşması sonuçlandı. 7 ülkeden 14okul ve71 ögrencinın katıldığı yanşmada, Izmır American Collegiate Instıtute'den Çağlar Ünlü genel birinciliği kazandı. Takım kategorisinde ise Ankara TED Koleji, lzmir American Collegiate Instirute ve MEF Schools of Turke> ile Ispanya'dan International Collage Spain ve Avusturya'dan Danube International School takımlan birincı oldu Kabataş üsesi genel kurulu • İstanbul Haber Servisi - Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı Olağan Genel Kurul Toplantısı dün Kabataş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıda eski Bayındırlık Bakanı Nurettin Ok başkanlığa seçilirken genel başkan yardımcılığına Erdal Dumanlı ve Erol Demirdöven getirildi. Üniyersiteler böliim kapatıyor • ANKARA (AA) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK), başta öğrenci sayısının azlığı olmak iizere çeşitli nedenlerle üniversıtelerdeki bazı bölümleri gelecek eğitim yılından ıtibaren kapartı. Alınan bilgiye göre. Atılım Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü, bazı bölümleri kapatmak için YÖK'ten ızin ıstedi. YÖK, halen okuyan öğrencilerin mezun oluncaya kadar öğrenimlerini sürdürmeleri şartıyla bu üniversitelere izin verdı. SSK sağlık tesisleri • ANKARA (AA)- Yaklaşık 25 milyon kışıye sağlık hızmeti veren SSK'nin sağlık tesıslerinde çalışan bir hekim. yılda 5 bin 324 hastaya, günde ortalama 26 hastaya poliklinik hizmeti (ayakta tedavi) verirken. bir hastaya ancak 18.5 dakika süre ayırabilıyor. SSK yetkilileri, 41 bin sağlık personeli ile nüfusun yaklaşık yüzde 43.5'ine hizmet verdiklerini vurguladılar. Personel sistemi • AJN'KARA (AA) - Posta tşletmesı Genel Müdürlüğü. personel sistemindeki değişiklikle yazılı sınavlar ıle unvan yükselrme sınavlannın Öğrenci Seçme ve Yerleştiıme Merkezi'ne (ÖSYM) yaptınlmasını kararlaştırdı. Edinilen bilgiye göre, sınav yönetmelığindeki değişiklik çerçevesinde, işletmeye eleman alımı için gerçekleştirilecek yazılı sınavlar. ÖSYM"ye yaptınlacak. Bu sınavı kazananlar, Posta Işletmesi Genel Müdürlüğü'nde sözlü sınava alınacak. Kazanm üzerinden 13 yıl geçti ama radyasyon bulutlarmın yaptığı tahribat bugün daha iyi anlaşılıyor ÇernobiPi unuttnak kolay değilÜMİT OTAN / AHMET ŞEFÎK İZMİR/ TRABZON - Çernobıl patlaya- lı 13 vıl oldu. Radyasyon bulutlannın yap- tığı tahnbat bugün daha ıyı anlaşılabıliyor. Çernobil unutturulmaya çalışılsa da tkitel- lı'de ikı küçük çubukla başa çıkamayışımız. yıllar önce gömülen radyasyonlu çaylann sızıntılarının derelere kanşması. Çernobil'i "unutmamıza" engel oluyor... 26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobıl kazasınm sorumlusu reaktörü ışleten opera- törlerdı. Belarus (Beyaz Rusya) ve Ukray- na en çok etkılenen ülkeler arasındaydı. Bız de etkilendik. Ama kimselerbize etkilendi- ğimizı söylemedı. Çaylardaki radyasyonu yıllar sonra ölçüp kamuoyuna duyuran Prof. Dr. İDd Gökmen, TAEK başkanlarınca aforoz edıldi. lncı Gökmen. bugün de korkunun sürdüğüne dikkat çekiyor: -ÖzeUUtk Doğu Karadeniz'de radyasyon yüklü buluüann yağmurolup çaylann üze- rine inmesi ve daha da kötüsü bu çav lann te- miz vagmurlarla vıkanıp temizlenmesine fir- satverilmeden toplanması ileTürkiye bu ka- • Çernobil faciası, Avrupa 7 dan daha çok ülkemizi etkiledi. tsveç tüm dünyayı ayağa kaldırmıştı, ama bizi hareketlendirmeye gücü yetmemişti. En yoğun etkilenen Karadeniz, Trakya ve Kuzey Ege'de hiçbir uyan yapılmadığmdan küçük bebekler ve hamile kadınlann korunması mümkün olmadı. zadan olabOeceğinden çok daha fazla etkflen- di. Zamanın politikacılan tetevizyonlarda te- miz çay içerek adeta çay reklamı vapnlar. O dönemde üretilen 140 bin ton ça>m yandan fazlası eldeld temiz çaylan da kjrletmek pa- hasına harmanlanıp iç piyasada saûldı." İkiteüi ders olur mu? Çemobil uzaktaydı, bize bir şey olmazdı, zaten o kazada topu topu birkaç kişi ölmüş- tü. Ikitelli'de radyoaktifkobaltın birhurda- cıda ortaya çıkmasıyla yaşanılan şaşkmlığı televızyon ekranlanndan tüm dünya canlı canlı izledi. Radyasyon kazalanyla ilgili lis- teye girdik, tarihe geçtik. tki aileden 15 ki- şi değişik dozlarda radyasyona maruz kal- dılar. Sonra kaynaklardan birinin kayıp ol- duğu açıklandı. Bir türlü bulunamıyordu. Tedavi içingetirilen kaynağın. işi bitince it- hal edıldiği ülkeye geri göndenlmesi gere- kiyordu. Onu bile başaramıyorduk. Radyas- yon yüklü kaynaklar üstelik bir hurdacıda bu- lunuyordu. Olayın ortaya çıkmasını da kendisine baş- vuran hastalanna hiç akla gelmeyecek teş- hisi koyan doktora borçluyduk. Parmak ka- dar iki radyoaktif maddeyi koyacak yer bu- lamayan Türkiye, nükleer santral kurmaya çabalıyor. Akkuyu'nun deprem kusagı üze- rinde olduğunu dünya âlem biliyor, bizirn yet- kililer görmüyor. UkraynaÇemobil'dekiRBMK-lOOOtıpin- deki nükleer santrahn 4 numaralı reaktörü "infılak'" ettığınde, "kalbindekT toplarn ya- kıtının yüzde 70'ini tüm dünyaya savurdu. lsveç, patlamadan 48 saat sonra ölçüm ci- hazlannın alarm vermesiyle olayın farkına vardı ve tüm dünyayı uyardı. Patlamanın üzerinden neredeyse ıki aya yakın bir zaman geçtikten sonra 13-22 Haziran 1986'da Ka- radeniz bölgemızde yapılan araştırmayla ıl- gili raporda. "Sezvıun izotop düzevi su için- deki partiküUerde ve sudaki tek hücreli can- hlarda doğrudan ölçülebikcek miktarda bu- lunmaktadır. Radvoaktivite miktannın bir bomba döküntüsünün iki katı düzeyinde ol- duğu belirlenıniştir*'dıyordu. Ukra>Tia Par- lamentosu Nükleer Güvenlik ve Enerjı Sek- törü Komisyonu Başkanı Vuri Stacberbak, "AvTupa'nın ortasuıda atom savaşı olmuş gj- bi" değerlendirmesinı yapıyordu. Çernobil faciası Avrupa'dan daha çok ül- kemizi etkiledi. lsveç tüm dünyayı ayağa kaldırmıştı, ama bizi hareketlendirmeye gü- cü yetmemişti. En yoğun etkılenen Karade- niz, Trakya ve Kıizey Ege'de hiçbir uyan yapılmadığmdan küçük bebekler ve hami- le kadınlann korunması mümkün olmadı. Radyasyonlu gıdalan yediren, başta zama- nın Atom Enerji Kurumu Başkanı Ahmet YükseJ Ozcınreolmak üzere hiçbir yetkili hak- kında soruşnırma açılmadı ve kimse yargı- lanmadı. Bilgisayar uzmanları uyardı Bugün 'Çernobü' virüsüne dikkat Haber Merkezi - ABD'li bilgisayar uzmanlan, Uk- rayna'nın Çernobil kentindeki nüîdeer santral patla- masmm 13'üncü yıldönümü olması nedeniyle Win- dows'95 ve '98 kullanan bilgisayarlarda bugün hare- kete geçecek şekilde programlandıği bildirilen "Çer- BobH" viriisü ile ilgili uyanda buiundu. Uzmanlar, Melissa'nm ardından "Çenjoba" adlı ye- ni ve tehlikeli bır virüsün, bilgisayarlann ana mekaniz- masını (hardware) tümüyle silebıleceği ve yeniden ça- lışmasını engelleyebileceğini bildirdi. Camegie Mel- lon Üniversitesi ndekı "BOgisayar Acfl Kanşıklık Eld- bi" Başkanı Kathy Fıthen. virüsün dığerierinden fark- h oknadığını vebir süredir etrafta dolaştığını belirtti. Fit- hen, virüse karşı önlem oiarak "antivirüs" programının bilgisayarlara yerieştirilmesi gerektiğiııi kaydetti. Spikerlikten sinemaya Almanya'nm sevilen haber spikerlerinden Susan Stahnke. HoUyvYOod'da aradığmı bulamadı. Çalıştığı kanalda haber müdürii olmak üzere>ken kariverini sinemada sürdürme havalkrine kapılarak ABD'ye yerleşen Stahnke, oynadjgı deneme filmlerinde uğradıği başansızlık sonucunda zor günler yaşıyor. Bir HoUy-Hood yapımında rol alabilnıe umudunu kestikten sonra .Almama'da çalışnğı kanallaria tekrar bağlantı kuran, ancak ohımsuz yanıt alan 31 yaşındaki spiker. çocukluğundan bu yana bale ve ınodern dansla da vakından iİgileniyor. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin araştırması 4 Kürtaj lıalâ günah' BAR\RTANR1SEVER ANKARA - Kaysen Erciyes Üni- versitesi Tıp Fakültesi tarafindan ilde yapılan araştırmalar, erkeklerin bü- yük çoğunlugunun kürtaja hâlâ "gûnah" gözüyle bak- tığını ortaya koydu. Aile planlamasına çoğunlukla "bügisizlik" nedeniyIe kar- şı çıkıldığı vurgulanırken. bu konudakı danışmanlık hızmetlerinin önemine dik- kat çekildi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana- bilim Dalı öğretim görev- lileri Fevzhe Çetinkaya, Ve- sfle Şenol, Melis Naçar ve Mümtaz Maacıoğlu tara- findan aile planlaması ko- nusunda il merkezindeki çeşitli bankalarda çalışan 115 evli erkeğe anket uy- gulanarak yapılan araştır- mada ilginç sonuçlar orta- ya çıktı. Erkeklerin yüzde 70.5"i aile planlaması sorumlulu- ğunu her iki eşin de tasıma- sı gerektiğini savunurken, yüzde 74.8'ı aile planla- ması için bır yöntem kul- landığını bildirdi. Yöntem malzemelerinin ise sağlık ocaklan başta olmak üze- re, sırasıyla hastaneler ve doğumev- lerinden sağlandıgı kaydedildi. Araştırmaya göre yüzde 75.3'ü 2- 3 çocuk sahibi olan erkeklerin yüzde 54.8'i eşlerinin tekrar gebe kalması du- e-posta : tan (a prizma. net. tr rumunda doğurmasını istiyor. Erkek- lerin yüzde 51.3'ü kürtajın günah ol- duğuna inanırken, çoğu yeterli çocuk sayısına ulaşıldıktan sonra bile hem kendileri hem de eşleri için gönüllü kı- sırlaştırmaya karşı çıkıyor. Arastırma kapsamına alı- nan erkeklerden aile plan- laması için daha önce da- nışmanlık alanlann oranı yalnızca yüzde 11.3'te kalı- yor. Bu konudaki bilgiler sı- rasıyla özel doktor, kitap, gazete-dergi ve televizyon gibi kaynaklardan edinilir- ken, erkeklerin yüzde 55.6'sı bilgılerini yeterli buluyor. Erkeklerin >r üzde 55.7'si ai- le planlaması konusunda doktorlardan bilgi almak is- terken 31.3'ü bunu isteme- diğini beiirtiyor.. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana- bilim Dalı öğretim üyeleri Yard. Doç. Dr. A. Öztürk, Melıs Naçar ve Prof. Dr. Yu- suf Oztürk tarafindan Kay- seri Doğumevi Aile Planla- ması Polikliniği'nde mart ayında yapılan çalışmada da gebelik ve kürtaj sayılannın eğitim düzeyi düşük kadın- larda daha yüksek olduğu saptandı. Sinop Çevre Dostları Derneği kentte miting düzenledi Nükleer santralkarşıtı eylemSİNOP (AA) - Sinop Çevre Dostlan Derneği, kente nükleer santral kurulması karannı protesto etmek amacıyla miting düzenledi. Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB) ile Mersın Taşucu Çevre Dostlan Derneği "nin katkılanyla Uğur Muıncu Parkı'ndadüzenlenen "Nükleer Santrala Hayır" mıtingıne, yaklaşık 600 kişi katıldı. Yerel sanatçılann şarkılan eşhğinde nükleer enerji karşıtı çeşitli sloganlar atan eylemciler, taşıdıklan pankartlarla da Inceburun yöresine yapımı planlanan nükleer santral karannı protesto ettiler. Sinop Çevre Dostlan Derneği Başkanı Hale Özen, Türkiye Enerji Şûrası'nda alınan karan eleştirdiği konuşmasında, karann iptaline kadar eylemlenni sürdüreceklerini belirterek şunlan söyledi: "Ukrayna'daki Çernobil kazasuun yıkunlan ve acılan hâlâ sürüyor. Aradan 13 yıl geçmesine ragmen insanlar ölmekte ve sakat kalmaktadır. Zaman içinde ölecek ve sakat doğacak çocuklann yanında toprak, su ve bitki örtüsû, kısaca yaşam tehdit altındadır. Bu nedcnle Sinoplulann geleceğini karartacak bu nükleer santral projesinin iptali için Sinop halkı oiarak vaşam hakkımız adına sesimizi duvurana kadar e> lemlerimiz sürecektir." Çeşitli gösterilerin yanında, katılımcılara, cenaze sonrası hazırlanan helvayı anımsatan ve üzerinde, "Bu herva, sizin helvanız olmasın" yazılı helvanın dağıtıldığı miting, olaysız sona erdi. SÖYLEŞİ ATTllA İLHAN Önce 'Otoriter', Sonra Totaliter'... Gâzi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden, Halk Fırkası'na ıntıkal ettığı sırada; Galiyefçı 'Maz- lum Milletler' teorisine uygun oiarak, 'içerde' bir 'sınt ( mücadelesi'ni değil; 'dışarda'ki 'büyük çeliş- ki'yi hesaba katmaktadır; çünkü ona göre, 'maz- lum 1 bir millete, çıkartan yekdiğerine karşıt sosyal sı- nıtlarnenüz oluşmamıştır, herkes 'fater'dir; o yüzden, 'mazkm millet'in bütününü 'halk' kavramı içinde top- lamaya çalışıyor; nasıl 'siyasi' bir Misâk-ı Millî ger- çekleştirdı; 'kurtuluşu' bununla başardı ise; öyle bir 'Sa'y (Emek) Misâk-ı MillTsı gerçekleştirip, 'kuru- luşu' onunla başaracak! Bu çabanın, 'dışa bağımlı' (İstanbul/İzmir) 'Li- man Burjuvazisi'ni, nasıl telâşlandırdığını bilir misi- niz? O çevrelere yakın, -yakm da lâf mı, onların 'has adamı'- Ahmet Emin bey; bu telâşı açıkça, şöyle di- le getirmiştir: "...Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, istikbâli ha- ztrlayabilecek en büyük kuvvettir. Bu kuvvet mil- lî mesainin başına geçecek yerde, bir 'halk fır- kası' kurarak sınrf mücadeleleri ihdas etmek is- tidadını gösteriyor. Bu çığır, mahdut milfî kuv- vetlerimizi, millî bir hedefte birleştirecek yerde, bu kuvvetterin birbirini muattal bırakmasına se- bep olmayacak mı?" (Vakit, 18 Ocak 1923). Gâzi, 'mazlum millet'i bir 'halk fırkası'nda bir- leştırerek, elbette 'emperyalizm'le mücadeleye ha- zırlıyordu, Ahmet Emin bey'in, satırlan arasından sı- zan endışeyse, Osmanlı'dan müdevver 'Liman Bur- juvazisi'nin, bu mücadelenin kendi aleyhine olacağı endişesıdir. Haklı birendişe: çoğunluğu 'gayr-ı müs- lim' ou burjuvazi', Devlet-i Aliyye'yi 'batıran' 'ec- neöf'sermaye'nin, yurt içindeki 'kollandır', ki aynı Ah- met Emin bey, 'Mütareke' yülannda onları, ülkeyi bir 'Amerikan mandası' altına vererek 'himâye al- tına aimayı' önermişti: "..yararlı ve pratik bir siyaset yolu aramaya- rak, sadece beklemeyi ve bu sırada 'bağımsız- lık isteriz' diye bağırmayı meslek edinenlerle; memleketin sayısız dertlerine pratik çare ara- yanlar arasındaki fark, bir tarafın teoriler üzeri- ne uzanıp yatmasından ve diğer tarafın büyük maddî ve manevî mes'uliyetten korkmayarak ve kaçmayarak pratik biryol bulmasından ibarettir. Birçoklan bizimle insanlık amacıyla ilgilenecek, sonra kendi kendine çekilecek bir deviet bulu- namaz diyoriar. Biz iddia ediyoruz ki, böyle bir dev- let vardır ve Amerika'dır..." (Vakit, Eylül 1919) Nasıl, 'çarpıcı' değil mi? Batı'lı ama. takllt' değil!. Gâzi, elbette Ahmet Emin bey'in 'pratikçaresi'n, daha 1919'da 'şayân-ı kabul' addetmerniş; 1923de ise, 'millî mesai' addettiği 'Komprador Li- man Burjuvazi'sinm başına geçmeyi düşünmemiş- ti: ama bu davranışı, 'erken' cumhuriyet dönemi 'dev.'etçıliğinin', bir halk devletçiliği manasına geldi- ğini göstermez: her Ulusal Demokratik Devrim gi- bi, bızimkisi de sonuç oiarak, liberal demokratik bir düzen peşindeydi; başkabirdeyrşle, 'o/mayan'sos- yal sınıfını (ulusal burjuvazisini) yaratmak istiyordu. "._örnek alınan model, endüstri devrimi son- rası ortaya çıkan, Batı tipi toplum yapısıydı. Fa- kat Mustafa Kemal, her türlü salt öykünmecili- ğe ttak(itçiliğe) karşıydı. Bu nedenle Batı'daki kurumlan Türkiye'ye aktarmak yerine, Batı uy- gaıiığının temelinde yatan ilkeleri uygulamak is- tiyordu. Bunlar ulusçuluk, ulusal ekonomi ve ya- şam görüşü oiarak, bilime dayalı (pozitivist) bir yaklaşımdı..." "._gerçekten de, 'bilimsel yöntemler'e karşı büyûk bir bağlılığı vardı (Tımur, 1968: 152) Ata- türk'e göre bilim evrensel olduğuna göre ve Ba- tı uygarlığı da bilime dayalı bulunduğu için, bi- limsel yöntemlere özel bir dikkat göstererek Ba- t uygariığının temel ilkelerinin alınması, devrim- lerin evrenselliğini sağlayacaktı (Mango, 1968:61) bu anlamda devrimler, salt öykünmeciliğin öte- sinde bir amaç taşıyordu..." (Emre Kongar, '21. yy'da Türkiye', s. 110. Remzi Kitabevi, 1998) İyi de, şimdi lütfen, 'I. Beş Yıllık Sanayi Plam'nın 'Stynuş'undan, şu satırlan okur musunuz? "...bu programa, hususi teşebbüs erbabı tara- findan tesisine imkân görülmeyen sanayi şube- leri rthal edilerek, deviet veya millî müessesele- rin teşebbüsleri oiarak kurulmalan düşünülmüş- tür. Ancak bu ana sanayi, hususi teşebbüs ve sa- nayi erbabına daha çok geniş ve faideli 'indust- rie' imkânlan bahşedecektir..." "...deviet teşebbüsü ile kurulacak olan ana de- mir sanayii, hususi müteşebbislerin yeniden te- sis edecekleri makine, tel, çivi, döküm, boru, cı- vata, vida vesaire fabrikalarına ve sanayie ucuz ve kolay tedarik edilir yan mamul emtia verecek- f r..." (Korkut Boratav '100 Soruda Devletçilik', s/160, GerçekYayınevi, 1976) Aynen öyle olmadı mı? Öyle oldu ama, 'içerde' da- ha uzun süre, bu 'ulusal sera Burjuvazisi' iktidaraağır- lığını koyamadı; 'ag//V(^/n/'gittikçeartıran 'Bürokra- si' ise, -özellikle, 'Fırka'ya egemen olan Inönü/Pe- ker 'takımı'- 'dışarda'ki bazı rüzgârlann burgacınata- kılmış görünüyordu... Eşrafın 'demirperdesi' kırılamayınca Önce bunun sebebine bir göz atalım mı? M ...asıl mesele, milliyetçi/devrimcilerin -yâni 'Kemalistler'in- zorlamalanna rağmen, Eşraf de- mirperdesini yıkarak, Hareket'i kütle mihverine oturtamayışlan noktasında toplanmaktadır. Buya- pılamayınca, Eşraf ve Bürokrasi düzeyinde ka- lan, halk kütlelerine ulaşamayan bu hareketin üstelik dünya şartlan da elverişsiz giderken, top- lumun çeşitli katlannda hoşnutsuzluk yaratma- sı doğaldır..." (Doğan Avcıoğlu, 'Türkiye'nin Düze- ni\ 1. Basım. s. 243. Bilgi Yayınevi. 1968) Hal böyle olunca, "...Kemalist deviet, otortter ol- muştur. Bu kaçmılmaz bir durumdu, tutucu Eş- raf desteği ile bir kurtuluş savaşı'nı gerçekleş- tirdikten sonra, toplum katlannda başka bir des- teği olmayan bir 'milliyetçi' kadronun Toplum- sal Devrim' isteği, otoriter bir devleti zorunlu kı- lardı. Karabekir Paşa ve Fethi Okyar'ın siyasî li- beralizmi, 'devrimciliğe' paydos deyip, eski dü- zene dönmekten başka sonuç vermezdi. Ne var ki bu sartlar artında yürütülen 'devrimler', üst/ ya- pı devnmleri oiarak kalmış; ortaçağdan kalma 'Eş- raf demirperdesi kınlarak, köylü kitlesine ulaşı- lamamıştır. Bunun da başlıca nedeni, bugün git- tikçe ağırlıklannı hissertirmeye başlayan işçi ve köylü kuttelerinin, o günlerde -tarihsel sartlar yü- zünden- hareketsiz ve tepkisiz oluşudur. Tutucu 'Eşraf desteği ile 'devrimcilik', olumsuz sonuç- lar yaratmıştır..." (Aynı eser, s. 242). Bu 'olumsuz sonuçlardan' biri de, 'otoriterliğe' yatkın çevrelerin, 'dışardaki' girdapa kapılmasıydı ki, bu fırtınanın bir çeşit totaliterlik fırtınası' olduğu- nu, yaşayanlar bilir; yaşamayanların da, mutlaka öğ- renmesi gerekiyor; zira, 'Paris Komünü'nden ilham alarak başlamış Anadolu Ihtilâli'nin, önce 'otoriter', gittikçe 'tota//fer'biraşamayageçmesini, başka tür- lü anlamak ve açıklamak kolay oimayacaktır. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http:ZAwvwY.eda.tr/-bilgiyay/Yazar/ailhan.htlm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear