Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-BNİSAN 1999SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Büyiikada'da
Büyükada'daki vapur
iskelesinin tarihi binast
onanlıyor. Tarihi yapı
tüm güzelliği ile ortaya
çıkıyor. Binanın önüne
yerieştirilmiş ve
görûntü kirliliği yaratan
gazete kulübesi teröre
karşı önlem
gerekçesiyle
kaymakamhk
rf tarafından
-J
'-~ kaldırılıyor. Başka
bir yer beğendirmek
mümkün olmuyor.
Sonra ne oluyor?
Adalar Kaymakamı
Mustafa Farsakoğlu,
promosyon gazetecileri
tarafından "Terör
konusundamadem
birikimlisin, Şırnak'ta
görev yapmaya talip
misin" diye sürgünle
tehdit ediliyor... Devleti
kimler yönetiyor!
Bektronik posta: som@posta.cumhuriyeLconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- Milletvekili adayına
ayı saldırmış...
"Köprüvü geçmesini
bilmivorsan ne işin var
secim aezisinde!"
T
ürkiye'nin tütün ve sigara pazarında büyük
bir vurgun yaşanıyor... Yıllarını tarım sek-
törüne veren usta kalem Sadullah Usumi.
tütündeki vurgunu anlattığı kitabına "Yağ-
ma" adını vermiş.. Çağdaş Yayınlan'ndan çıkan ki-
tap, "yağma"nın kökleriyle başlıyor:
"Osmanlı Imparatorluğu 1880'li yıllarda iç ve dış
borç batağına sürüklendiği zaman, tütün ticareti ya-
bancılar tarafından 1883 yılında kurulan 'Reji' şirke-
tine verilmişti. Böylece, devletin gerek tütün üreti-
minde, gerekse pazarlamasında hiçbir etkinliği kal-
mamıştı. Reji Idaresi'nin astığı astık, kestiği kestik-
ti. Tütün üretiminde her türlü karar yetkisi tamamen
reji yönetiminde idi.
Reji yönetimi, tütünleri üreticilerin elinden son de-
rece düşük fiyatlarla satın alıyor, yüksek flyatlarla ih-
raç ederek büyük paralar kazanıyordu. Tütün para-
larını aylarca, hatta yıllarca ödemediği de oluyordu.
Tütünlerini düşük fiyatla satan, paralarını zamanın-
Yağma
da alamayan üreticilergeçim sıkıntısı çektikleri için,
kaçak tütün satışlarına başlamak zorunda kalmış-
lardı.
1913 yılında Osmanlı hükümetinden yeni imtiyaz-
lar daha sağlayan reji idaresi bu kez de 'silahlı ko-
rucu' birlikleri kurdu. Zamanla, rejinin emrinde7 bin
kişilik silahlı bir güç oluştu. Çoğu cezaevi kaçkınıy-
dı, katildi. Adam öldürmek, dövmek, korkutmak on-
ların olduğu işlerdi. Tütün uğruna ölenlerin sayısı 60
bini geçmişti."
Usumi'nin yazdıklartndan bir kez daha anlıyoruz
ki yağma için her devirde "çete" gerekiyor...
Usumi devam ediyor:
"Osmanlı Imparatorluğu'nun yüz karası hatta in-
sanlık tarihinin yüz karası olan reji dönemi 4 Mart
1925'te Atatürk'ün kurdurttuğu TEKEL ile sona er-
dirilebildi."
Ya sonra? Sonrasında yağmacılar beklemeye baş-
lıyor. 12 Eylül'e kadar bekliyoriar:
"12 Eylülcüler devleti ele geçirir geçirmez, hemen
sömürü çarklarını işletecek ortamı hazırladılar. Tur-
gırt Özaî, 12 Eylülcülerden daha becerikli ve hızlı
çıktı. 12 Eylül 1980 tarihine kadar Türkiye'ye sokul-
mayan Amerikan, Ingiliz ve Fransız tütün ve sigara
şirketleri, Turgut Özal'ın çıkardığı yasa ve kararna-
melerle Türkiye'ye girebildiler. Sigaralannı ithal et-
tik. Ardından sigara fabrikalarını kurdurttuk. Yetme-
di... Heryıl dışarıdan bir kilo tütün almadan, 500 mil-
yon dolarlık tütün ihraç eden Türkiye'yi. Amerika'nın
tütün pazan haline getirdik. Şimdi 100 milyonlarca
dolarlık tütün ithal ediyoruz."
Ve bugün TEKEL'in parçalanıp yabancı şirketlere
peşkeş çekilmesi hedefleniyor. Sil baştan "reji"ye dö-
nüyoruz... Ayrıntılar "Yağma"da...
Turizm
Turizm Bakanı
Ahmet Tan, altına
adını yazıp imzasını
atmadan gönderdiği
açıklamada, turizmdeki
sıkıntılan aşmak için
charter uçaklannın
benzin fiyatlannda
yapılan yüzde 50
indirimin, THY'yi zor
durumda
bırakmayacağını, THY'nin
de charter uçuşlarında
aynı indirimden
yararianacağını bildiriyor
ve sektörün sorunlannı
çözmeye yönelik
çalışmalann
sürdürüldüğünü
anlatıyor.
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKÛRTCEBE Köy Enstitüleri'nden Tonguç'un okuluna
Imece yoluyla Izmir Urla'da adına
okul yaptırılacak Ismail Hakkı Ton-
guç için Köy Enstitüleri'nin kurucusu
dediğimiz için Kadıköy'den bir oku-
rumuz, "Köy Enstitüleri'nin kurucusu
Hasan Ati Yücel'dir; hatanızı düzel-
tin" diyor.
Köy Enstitüleri'nin temeli 1926'da
Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin
açtığı köy öğretmen okulları ile atılı-
yor. Amaca ulaşılamayınca 1932'de
kapatılıyor.
1936'daTanm Bakanlığı ile Milli Eği-
tim Bakanlığı "uygulamalı tarım okul-
ları" projesini hazırlıyor ancak haya-
ta geçirilemiyor. Aynı yıl Milli Eğitim Ba-
kanı Saffet Ankan, askerliğini çavuş
ve onbaşı rütbesiyle yapmış gençler-
den eğitimci olarak yararlanıp, köy
öğretmen okullarını yeniden açıyor.
Bu okullar, Köy Enstitüleri'nin çekir-
değini oluşturuyor.
1938'de Hasan Ali Yücel'in Milli Eği-
tim Bakanı olmasıyla biriikte, Ismail
Hakkı Tonguç köy öğretmen okulla-
nnı geliştirip Köy Enstitüleri projesini
hazırlıyor.
1940 yılında Köy Enstitüleri
Kanunu'nun çıkışıyla biriikte Ton-,
guç genel müdür olarak projenin
başına geçiyor ve kırsal kesimde yep-
yeni bir eğitim dönemi başlıyor. Tür-
kiye'nin aydınlık geleceği siyasileri ür-
kütüyor; çok partili sisteme geçilince
CHP iktidan Tonguç'u görevden alı-
yor, DP iktidan da Köy Enstitüleri'ni
kapatıp Kuran kurslarını özendirerek
Türkiye'yi karanlığa gömüyor!
Bugün, Izmir UriaZeytinalanı'ndaya-
pılacak Ismail Hakkı Tonguç llköğ-
retim Okuluna katkıda bulunmak is-
teyenler 0.232'den sonra telefonda
381 44 06 numarayı çevirip Süleyman
Koyuncu'dan ayrıntılı biigi alıyor.
OKUR MEKTUPLARI
İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul
Bizim dünyamız
2000 yılı savaşlar yılı olacak. de-
niliyor! Doğru...
Uygarlıktan söz ediyoruz. Hem
de ne uygarlık. Bugün en uygar. çağ-
daş dediğimiz toplamlara bakjyoruz,
din. mezhep. ırk avınmı yapıyorlar.
•HSûnya dSndükçefiffdeÇaTfîedecegt
f:
9
' benziyor. Hâlâ bir arada yaşamayı
*"' öğrenemedik. Karşimızdakıne ba-
karken
0
- Acaba ne kusuru var?
-• - Benden neyi eksik. neyı fazla?
- Üstün özellikleri neler?
- Bu niye böyle. niye şöyle?
gibi sorularla doluyor kafamız.
Dünyayı paylaşmayı, bütnrimıze kat-
lanmayı bılemedik. Bu bizim dün-
yamız. Tuhaf! Biz böyle yaşamaya
alıştık. Bir yerde bombalar patlaya-
cak. soykınm. vahşet... Ağlamadan.
ağlatmadan; gülmüyoruz, gülemi-
ypruz. Bir kahkahayı binlerce göz-
'yaşfyiâ Öduj'6
r
ruz. Öünyah'ın bir ko^
1
şesinde kan akıyor. umursuyoruz
ama elimiz kolumuz bağlı. Uzaktan
seyrediyoruz. Içimiz kan ağlıyor. Bir-
birimizin yüzüne gülüyor, arkasından
söylemediğimizi bırakmıyoruz. tn-
sanoğlu kadar karmaşık yaratık yok-
tur. Bunu gün geçtikçe daha iyi an-
lıyorum.
Emine Öztürk
Açık ilköğretim
Ben, 1980 Tokat; Çarşamba
doğumlu genç bir kızım. Ilkoku-
lu köyümde bitirip üç yıl önce Is-
tanbul'ageldim. îlkokulubitirdik-
ten sonra babam beni "kız oldu-
ğum" için ortaokula göndermedi.
Şimdi ben de orta ve liseyi dışar-
dan bitirmek istiyorum. Bunun
için de geçen sene mayıs ayı için-
de Milli Eğitim'in yapmış olduğu
ilköğretimı dışardan bitirme oku-
luna kayıt yaptırdım. Yaklaşık on
gün önce, bana Ankara'dan bir bel-
ge geldi. Belgede hangı sınıfa kay-
dımızı yaptırdıysak o sınıfin ki-
taplannı almamtz söyleniyordu.
Ben üç ya da alh ay aralarla 6.-7.
ve 8. sınıfi bir yıl içinde bitirmek
istiyordum, tabii çok sıkı bir çahş-
mayla. Kendi çabalanmla orta-
okul kitaplannı aldım ve hazırlan-
dım. Ama ne yazıkki dün telefon-
la Ankara'dan öğrendiğime göre;
6. sınıfi bu sene, 7. sınıfi önümûz-
deki sene ve 8. sınıfi da üçüncü se-
ne bitirecektim ve ancak üç yıl
sonra ortaokul mezunu olacaküm.
Yani ben altı yıl sonra lise me-
zunu olabileceğim. Ama benim
ve benim gibi 140 bin kişinin is-
tediği çok çalışmayla bu yıl için-
de ortayı bitirmekti. Benim yaşım
küçük, ama kaydmı yapnranlann
içinde 18 yaşından 40 yaşma ka-
dar insanlar var. Hepsinin isteği
de bu sene ortaokulu bitirmek.
Açık ilköğretim uygulaması çok
güzel, ama bence düşünülmeden
yapılmış. Ben bu sene ortaokulu,
önümüzdeki üç yıl içerisinde dı-
şardan liseyi bitirmek. daha son-
ra da üniversiteye gitmek istiyorum.
Senelerdir bitmeyen, hatta gün
geçtikçe artan bu okuma istegimi
tahmin bile edemezsiniz.
Nazlı lşddak / fstanbul
Sokak çocukları
Geçen ay Cumhuriyet gazetesin-
de "Uçucu madde bağımlısı ço-
cuklara özel merkez" başlıklı bir
yazı okudum. Söz konusu yazıda
özetle "sokak çocuklarının özel
merkezde toplanacağı, bu amaç-
la toplanan çocuklann bir nevi ço-
cuk hapishanesi oiacak bu merkez-
de, yiyecek. içecek, bakım ve her
türlü ihtiyaçlarının giderileceği"
belirtilmektedir.
Benim düşüncem, bu tür bir ça-
lışma, sokak çocuklannın sorunla-
rına çözüm getirmeyecek. sorunun
giderek büyümesine neden olacak-
tır. Bu çocuklann ailelerine teslim
edilmesi ve ailelerine mali yardım-
lar yapılarak sorunun çözülmesi da-
ha uygun olacaktır. Yazıda bahsedi-
len çözüm tarzı bataklığı kurutmak-
tan çok, sivrisinekle mücadeleye
benzemektedir.
Çocuklanmıza sahip çıktığımız-
da, sokaklar. kimsesizçocuklara has-
ret kalacaktır. Gelişmiş ülkelerde,
böyle bir çözüm tarzı olduğunu da
sanmıyorum. Bu çözüm tarzı, ilköğ-
retim okullanna yeni toplama mer-
kezlerini alternatif olarak sunmak-
tan öteye gitmez.
Zaten devletimizin Çocuk Esir-
geme Kurumlan vardır. Bu kurum-
lann bütçedeki paylan arttınldığın-
da sorun giderilmiş olacaktır.
Bu çocuklardan ailesi olanlann
ailelerine teslimi sağlanıp, okullan-
na devam etmeleri için gerekli ortam
oluşturulursa sorun belki bir nebze
daha giderilecektir.
İlkokul öğrencisi olduğum dö-
nemlerde, 1950 yılına kadar, okul
çağına gelmış çocuklannı okula gön-
dermeyen ailenin evine güvenlik
güçleri, yetkililergidip, anne ve ba-
basına çocuğu okula göndermeleri
konusunda gerekli olan ihtan yapar-
dı. Aile, bu nedenle çocuğunu oku-
la göndermek için bütün imkânlan-
nı zorlardı. Biz ıleriye gideceğimi-
ze, geriye, geçmiş yıllardaki uygu-
lanan yöntemlere dahi gidemiyoruz.
Enteresan çözümlerle sorunlan da-
ha da büyütüyoruz. Aradan geçen za-
man içerisinde araıe ve baba sevgi-
sine muhtaç bu çocuklan yuvalan-
na kazandıracağımıza, Roma döne-
minde çocuklara uygulanan tecrit
sistemini oluşturmaya çalışıyor ve bu-
nunla övünmeye çalışıyoruz. Bunun
için ilköğretim ve tevhidi tedrisat,
Devrim kanunlanndaki yaptınmla-
rın uygulanmasınm çözüm olacağı-
nı düşünüyorum. Aynca okul aile
derneklerinin, müdürlerinin okula
gelmeyen veya okula çocuğunu gön-
dermeyen aileleri takip etmesi, ilgi-
li mercilere bildirilmesi, ilgili mer-
cilerin çocuklann okula devamını
sağlamalan gerekir.
Çocuklann sokaklara düşmesi. ai-
lesinden, okulundan aynlması ısla-
hını, topluma kazandınlmasını güç-
leştirir. Çocuklan sokağa düşüren
nedenleri ortadan kaldırmak en iyi
çözümdür.
Ismail Dirinı / Kuşadası
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ
r 2«>OO./|L/
I AV£UPA
;
NIN
"ÇİZGİLtK K.İMÎL MASARACİ sfî? f-""•»-"•'•??•
HARBİ SEMİH POROY
O
X
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇİ
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 13 Nisatt
SÜLEYMAN ASKERÎ'NİN İMr/
're BusûM, y*G6Ay sûıeyMAtJ As/ce/zF, t*At:
TA rMTİHA/Z CTM/fTİ. Z-OÛNYA SAVA& StKAS/lV-
PA İHGİÜZL£fi. , ÜĞ
(RAK'A
'İAJ,
SİLAH
AAAN ASKe& SSY PE
. BAS/SA'HM
OL/4AI SÛt-£Y-
GÜNEYİtJDE GÖ_
CA/C, SİRfCAÇ GÛA/ SOMISA, /NGiUZLS/e. ÜS-
O/VUJfC SMĞLAMA** &AÇLAy/A/C4, SÜİjEyMAN
SKS&Î seei çşKiiMe/a~EAiSE luriHAK erMe
Yİ YE~ĞL£MİŞTİ/. Saşda, bir ı*zlduk>u o&rıilCfJor
GÖRÜŞ
Dr. NECMETTtN AKTEN
Kaptan
Paça Kaptırmak
Haydarpaşa, izmir, Ambarlı, Gemport gibi li-
man terminallerine yolu düşenler, yoğun sayıla-
bilecek konteyner hareketine tanık olacaklardır. Ya-
naşma yerlerine aborda olmuş (yanaşmış) sayı-
sız konteyner gemileri, dünyanın dört bir yanın-
dan limanlarımıza gelmiş konteynerleri yükleyip
boşaltmaktadır. Ama bu gemilerin içinde Türk
bayraklı olanlarının payı yok denecek kadar az-
dır. Biroran vermekgerekirse, yüzde 5'in hayli al-
tındadır.
Türkiye limanlarında 983.179 adet TEU (20 ka-
demlik konteyner) eileçlenmiş: Türk gemilehnin bu
taşımalardaki payı ise dışsatımda yüzde 3.7, dı-
şalımda yüzde 2.9 olmuştur (1997). Bir başka de-
yişle bu, Türkiye'nin konteynerli yüklerinin yüzde
96-97'sinin yabancı gemilerle taşınması demek-
tir.
Konteyner taşımacılığı Türkiye'nin dış ticare-
tinde de iyice egemen olmaya başlamıştır. Bu ko-
nudaki gelişmeler "doğal seyre" bırakılmış; hiç-
bir önlem düşünülmemiş; strateji oluşturulma-
mıştır.
Konteyner taşımacılığı navlunu yüksek taşıma-
cılıktır. Yani getirisi diğer denizyolu taşıma sis-
temlerine göre fazladır. Türkiye, bu dalda geliş-
meleri görerek zamanında organize olmak yerine.
hammadde taşımacılığında kullanılan navlunu dü-
şük dökme yük gemileri (tanker, dökmeci gibi)
yatınmlarına yönelmiştir. O kadar ki layner piya-
sasında hizmet sunan kamu armatörü Deniz Nak-
liyatı TAŞ, bu türyatırımlann üstlenicisi olmak ge-
rekirken nep kösteklenmiştir. Gerçi bu kamu ar-
matörümüzün elinde konteyner taşıyabilen ge-
miler vardır; ama bunların hiçbiri ne işin tekniği-
ne ne de ekonomisine uygundur.
Türkiye, ekonomisi denizle iç içe olan, sanayi-
leşme yolunda bir ülkedir. Bu ekonomı -neredey-
se son on beş yıldır- ürünierini ihraç edebilme uğ-
runa bir seferberlik de başlatmıştır. Bu seferber-
liğin başansı düzenli, ucuz, seçenekli ve güvenli
bir taşıma ağıyla bağımlıdır.
Dışsatım seferberliğini terennüm etmiş Türkiye
ekonomisi çok stratejik bir kesimde, yani taşıma-
cılık alanında, paçayı yabancılara kaptırmıştır. Pa-
zarlarımızı ve taşıtanlarımızı ne çeşit oyunların
beklendiğini, mallarımızın nasıl taşınamadtğını ya-
şadıkça biriikte göreceğiz...
Türkiye'nin geleceği açısından güncel bir sorun,
konteyner ulaşım zincirinde stratejik konum ka-
zanma savaşıdır.
Konteyner elleçlemesi konusunda Türkiye'nin
kuzey terminalleri canlılık içindeyken aynı olgu
güney limanlannda görülememektedir. Bunda da
Güney Kıbrıs'taki Limasol konteyner terminalinin
güney terminallerimizin rakibi olması etkilidir.
Konteyner taşımacılığında ilke olarak. kontey-
ner kapasitesi büyük (yani 3000 ilâ 4500 TEU
konteyner taşımaya elverişli 3, 4 ve 5. kuşak) ge-
milergüzergâhları üzerindeki aktarma terminalle-
rine konteynerleri bırakır; bırakılan konteynerler de
daha küçük kapasiteli "aktarma" gemUeriyle ci-
var terminallere taşınır.
Limasol teıminali de işlev olarak Uzakdoğu'dan
gelen konteynerlerin Karadeniz, Ege ve Marma-
ra'daki terminallere dağıtılmak üzere depolandı-
ğı aktarma terminalidir. Limasol, bu işlevini Isra-
il'in Ashdod limanı ile paylaşmaktadır.
Türkiye özellikle Süveyş trafiğinin uğrağı olma
açısından aktarma teıminali oluşturma konusun-
daki şansını şimdilik Limasol'a kaptırmıştır. Dola-
yısıyla dünyayı etkisi altına almış konteyner taşı-
macılığında ulaşım zincirindeki stratejik kontrol
Limasol sayesinde Güney Kıbns'a, dolayısıyla Yu-
nanistan'a geçmiştir.
Mevcut ambargoya rağmen Türkiye'nin kon-
teyner yüklerini bilegizli biçimde elleçleyen Lima-
sol terminaline karşı Türkiye -tarife, liman yöne-
timinde otonomi, civar ülkelerle ticari ilişkileri ge-
liştirmek ve ikili anlaşmalar yapmak dahil- her tür-
lü çağdaş ve ekonomik rekabet araçlarını da kul-
lanarak Mersin konteyner terminalini Uzakdoğu
ve Akdeniz içi yüklerin aktarma noktası haline ge-
tirmek için kolları ciddi biçimde sıvamalıdır.
Paçayı daha çok kaptırmamak için gaflet uyku-
sundan uyanmak gerek.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Kadınların
çarşaf yerine
kullandıklan,
başörtüsüyle bir-
likte giyilen ha-
fıf üstlük. 2/ Iz-
mir"in bir ilçe-
si... "Uzunça-
lar" da denilen
33 devirli plak-
lan belirtmekte
kullanılan kısalt-
ma. 3/ Istan- „
bul'un bir sem- °
ti... Dantelyada g
nakış ipliği yu-
mağı. 4/ Şarkı. türkü...
Tanelerin içini kurum ka-
rası bir tozla dolduran '
ekin hastalığı. 5/ At eği- 2
timine ve bu efitimin ya- 3
pıldığı yere verilen ad...
Israil yapımı bir taban- ^
ca. 6/ Köpek... Sahip. II 5
Bir aygıtın ya da bir dü- g
zeneğin ana bölümünü
oluşturan parçalann tü- '
mü. 8/ Çeçenlerin kendi 8
ülkelerine verdikleri ad. g
9/ Batı Anadolu'da ünlü
bir antik kent... Doğaleazın önemli bir bileşeni olan gaz.
YUKARTOAN AŞAGIYA:
1/ Vücudun yansına gelen inme. 2/ Jüpiter gezegeninin
biruydusu... Fas'm kuzeyindeki sıradağlar. 3/ Misket li-
monu da denilen. küçük bir limon cinsi... Ösmanlılann Avus-
turya'ya verdikleri ad. 4/ Saz takımmda usul vaırmaya ya-
rayan tef... Dingil. 5/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte
kullanılan araç... Yerinde duramayan kimse. 6/ Dans...
Adalet. II Sümerlerde güne| tannsı... Dinsel tören ve ku-
rallan. 8/ Orhan Kemal'in bir romanı... Şaşma belirten
bir ünlem. 9/ Asva'da bir ülke.
TÜRK ŞİLAHLI KUVVETLERtNİ
GÜÇLENDtRME VAKFI
MADDİVE MANEVİ KATKILARINDAN DOLAV1YÎCE TÜRK
MİLLETİNE ŞLKRAN XS. SAYGILARIM SINAR.
VAKFIN BAMC\ BAĞIŞ HESAP MJMARALARI
HOLLANDAFLORtSİ
T C ZiraatBankası Yeni5<hir'AnkaraŞubesı471MDo'luhesap
AMERİKAN DOLARI
T C Ziraat Bankası Yenijehir Ankara Şubesı 64826 no'luhesap