25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-BNİSAN 1999SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Büyiikada'da Büyükada'daki vapur iskelesinin tarihi binast onanlıyor. Tarihi yapı tüm güzelliği ile ortaya çıkıyor. Binanın önüne yerieştirilmiş ve görûntü kirliliği yaratan gazete kulübesi teröre karşı önlem gerekçesiyle kaymakamhk rf tarafından -J '-~ kaldırılıyor. Başka bir yer beğendirmek mümkün olmuyor. Sonra ne oluyor? Adalar Kaymakamı Mustafa Farsakoğlu, promosyon gazetecileri tarafından "Terör konusundamadem birikimlisin, Şırnak'ta görev yapmaya talip misin" diye sürgünle tehdit ediliyor... Devleti kimler yönetiyor! Bektronik posta: som@posta.cumhuriyeLconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - Milletvekili adayına ayı saldırmış... "Köprüvü geçmesini bilmivorsan ne işin var secim aezisinde!" T ürkiye'nin tütün ve sigara pazarında büyük bir vurgun yaşanıyor... Yıllarını tarım sek- törüne veren usta kalem Sadullah Usumi. tütündeki vurgunu anlattığı kitabına "Yağ- ma" adını vermiş.. Çağdaş Yayınlan'ndan çıkan ki- tap, "yağma"nın kökleriyle başlıyor: "Osmanlı Imparatorluğu 1880'li yıllarda iç ve dış borç batağına sürüklendiği zaman, tütün ticareti ya- bancılar tarafından 1883 yılında kurulan 'Reji' şirke- tine verilmişti. Böylece, devletin gerek tütün üreti- minde, gerekse pazarlamasında hiçbir etkinliği kal- mamıştı. Reji Idaresi'nin astığı astık, kestiği kestik- ti. Tütün üretiminde her türlü karar yetkisi tamamen reji yönetiminde idi. Reji yönetimi, tütünleri üreticilerin elinden son de- rece düşük fiyatlarla satın alıyor, yüksek flyatlarla ih- raç ederek büyük paralar kazanıyordu. Tütün para- larını aylarca, hatta yıllarca ödemediği de oluyordu. Tütünlerini düşük fiyatla satan, paralarını zamanın- Yağma da alamayan üreticilergeçim sıkıntısı çektikleri için, kaçak tütün satışlarına başlamak zorunda kalmış- lardı. 1913 yılında Osmanlı hükümetinden yeni imtiyaz- lar daha sağlayan reji idaresi bu kez de 'silahlı ko- rucu' birlikleri kurdu. Zamanla, rejinin emrinde7 bin kişilik silahlı bir güç oluştu. Çoğu cezaevi kaçkınıy- dı, katildi. Adam öldürmek, dövmek, korkutmak on- ların olduğu işlerdi. Tütün uğruna ölenlerin sayısı 60 bini geçmişti." Usumi'nin yazdıklartndan bir kez daha anlıyoruz ki yağma için her devirde "çete" gerekiyor... Usumi devam ediyor: "Osmanlı Imparatorluğu'nun yüz karası hatta in- sanlık tarihinin yüz karası olan reji dönemi 4 Mart 1925'te Atatürk'ün kurdurttuğu TEKEL ile sona er- dirilebildi." Ya sonra? Sonrasında yağmacılar beklemeye baş- lıyor. 12 Eylül'e kadar bekliyoriar: "12 Eylülcüler devleti ele geçirir geçirmez, hemen sömürü çarklarını işletecek ortamı hazırladılar. Tur- gırt Özaî, 12 Eylülcülerden daha becerikli ve hızlı çıktı. 12 Eylül 1980 tarihine kadar Türkiye'ye sokul- mayan Amerikan, Ingiliz ve Fransız tütün ve sigara şirketleri, Turgut Özal'ın çıkardığı yasa ve kararna- melerle Türkiye'ye girebildiler. Sigaralannı ithal et- tik. Ardından sigara fabrikalarını kurdurttuk. Yetme- di... Heryıl dışarıdan bir kilo tütün almadan, 500 mil- yon dolarlık tütün ihraç eden Türkiye'yi. Amerika'nın tütün pazan haline getirdik. Şimdi 100 milyonlarca dolarlık tütün ithal ediyoruz." Ve bugün TEKEL'in parçalanıp yabancı şirketlere peşkeş çekilmesi hedefleniyor. Sil baştan "reji"ye dö- nüyoruz... Ayrıntılar "Yağma"da... Turizm Turizm Bakanı Ahmet Tan, altına adını yazıp imzasını atmadan gönderdiği açıklamada, turizmdeki sıkıntılan aşmak için charter uçaklannın benzin fiyatlannda yapılan yüzde 50 indirimin, THY'yi zor durumda bırakmayacağını, THY'nin de charter uçuşlarında aynı indirimden yararianacağını bildiriyor ve sektörün sorunlannı çözmeye yönelik çalışmalann sürdürüldüğünü anlatıyor. SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKÛRTCEBE Köy Enstitüleri'nden Tonguç'un okuluna Imece yoluyla Izmir Urla'da adına okul yaptırılacak Ismail Hakkı Ton- guç için Köy Enstitüleri'nin kurucusu dediğimiz için Kadıköy'den bir oku- rumuz, "Köy Enstitüleri'nin kurucusu Hasan Ati Yücel'dir; hatanızı düzel- tin" diyor. Köy Enstitüleri'nin temeli 1926'da Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin açtığı köy öğretmen okulları ile atılı- yor. Amaca ulaşılamayınca 1932'de kapatılıyor. 1936'daTanm Bakanlığı ile Milli Eği- tim Bakanlığı "uygulamalı tarım okul- ları" projesini hazırlıyor ancak haya- ta geçirilemiyor. Aynı yıl Milli Eğitim Ba- kanı Saffet Ankan, askerliğini çavuş ve onbaşı rütbesiyle yapmış gençler- den eğitimci olarak yararlanıp, köy öğretmen okullarını yeniden açıyor. Bu okullar, Köy Enstitüleri'nin çekir- değini oluşturuyor. 1938'de Hasan Ali Yücel'in Milli Eği- tim Bakanı olmasıyla biriikte, Ismail Hakkı Tonguç köy öğretmen okulla- nnı geliştirip Köy Enstitüleri projesini hazırlıyor. 1940 yılında Köy Enstitüleri Kanunu'nun çıkışıyla biriikte Ton-, guç genel müdür olarak projenin başına geçiyor ve kırsal kesimde yep- yeni bir eğitim dönemi başlıyor. Tür- kiye'nin aydınlık geleceği siyasileri ür- kütüyor; çok partili sisteme geçilince CHP iktidan Tonguç'u görevden alı- yor, DP iktidan da Köy Enstitüleri'ni kapatıp Kuran kurslarını özendirerek Türkiye'yi karanlığa gömüyor! Bugün, Izmir UriaZeytinalanı'ndaya- pılacak Ismail Hakkı Tonguç llköğ- retim Okuluna katkıda bulunmak is- teyenler 0.232'den sonra telefonda 381 44 06 numarayı çevirip Süleyman Koyuncu'dan ayrıntılı biigi alıyor. OKUR MEKTUPLARI İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 İstanbul Bizim dünyamız 2000 yılı savaşlar yılı olacak. de- niliyor! Doğru... Uygarlıktan söz ediyoruz. Hem de ne uygarlık. Bugün en uygar. çağ- daş dediğimiz toplamlara bakjyoruz, din. mezhep. ırk avınmı yapıyorlar. •HSûnya dSndükçefiffdeÇaTfîedecegt f: 9 ' benziyor. Hâlâ bir arada yaşamayı *"' öğrenemedik. Karşimızdakıne ba- karken 0 - Acaba ne kusuru var? -• - Benden neyi eksik. neyı fazla? - Üstün özellikleri neler? - Bu niye böyle. niye şöyle? gibi sorularla doluyor kafamız. Dünyayı paylaşmayı, bütnrimıze kat- lanmayı bılemedik. Bu bizim dün- yamız. Tuhaf! Biz böyle yaşamaya alıştık. Bir yerde bombalar patlaya- cak. soykınm. vahşet... Ağlamadan. ağlatmadan; gülmüyoruz, gülemi- ypruz. Bir kahkahayı binlerce göz- 'yaşfyiâ Öduj'6 r ruz. Öünyah'ın bir ko^ 1 şesinde kan akıyor. umursuyoruz ama elimiz kolumuz bağlı. Uzaktan seyrediyoruz. Içimiz kan ağlıyor. Bir- birimizin yüzüne gülüyor, arkasından söylemediğimizi bırakmıyoruz. tn- sanoğlu kadar karmaşık yaratık yok- tur. Bunu gün geçtikçe daha iyi an- lıyorum. Emine Öztürk Açık ilköğretim Ben, 1980 Tokat; Çarşamba doğumlu genç bir kızım. Ilkoku- lu köyümde bitirip üç yıl önce Is- tanbul'ageldim. îlkokulubitirdik- ten sonra babam beni "kız oldu- ğum" için ortaokula göndermedi. Şimdi ben de orta ve liseyi dışar- dan bitirmek istiyorum. Bunun için de geçen sene mayıs ayı için- de Milli Eğitim'in yapmış olduğu ilköğretimı dışardan bitirme oku- luna kayıt yaptırdım. Yaklaşık on gün önce, bana Ankara'dan bir bel- ge geldi. Belgede hangı sınıfa kay- dımızı yaptırdıysak o sınıfin ki- taplannı almamtz söyleniyordu. Ben üç ya da alh ay aralarla 6.-7. ve 8. sınıfi bir yıl içinde bitirmek istiyordum, tabii çok sıkı bir çahş- mayla. Kendi çabalanmla orta- okul kitaplannı aldım ve hazırlan- dım. Ama ne yazıkki dün telefon- la Ankara'dan öğrendiğime göre; 6. sınıfi bu sene, 7. sınıfi önümûz- deki sene ve 8. sınıfi da üçüncü se- ne bitirecektim ve ancak üç yıl sonra ortaokul mezunu olacaküm. Yani ben altı yıl sonra lise me- zunu olabileceğim. Ama benim ve benim gibi 140 bin kişinin is- tediği çok çalışmayla bu yıl için- de ortayı bitirmekti. Benim yaşım küçük, ama kaydmı yapnranlann içinde 18 yaşından 40 yaşma ka- dar insanlar var. Hepsinin isteği de bu sene ortaokulu bitirmek. Açık ilköğretim uygulaması çok güzel, ama bence düşünülmeden yapılmış. Ben bu sene ortaokulu, önümüzdeki üç yıl içerisinde dı- şardan liseyi bitirmek. daha son- ra da üniversiteye gitmek istiyorum. Senelerdir bitmeyen, hatta gün geçtikçe artan bu okuma istegimi tahmin bile edemezsiniz. Nazlı lşddak / fstanbul Sokak çocukları Geçen ay Cumhuriyet gazetesin- de "Uçucu madde bağımlısı ço- cuklara özel merkez" başlıklı bir yazı okudum. Söz konusu yazıda özetle "sokak çocuklarının özel merkezde toplanacağı, bu amaç- la toplanan çocuklann bir nevi ço- cuk hapishanesi oiacak bu merkez- de, yiyecek. içecek, bakım ve her türlü ihtiyaçlarının giderileceği" belirtilmektedir. Benim düşüncem, bu tür bir ça- lışma, sokak çocuklannın sorunla- rına çözüm getirmeyecek. sorunun giderek büyümesine neden olacak- tır. Bu çocuklann ailelerine teslim edilmesi ve ailelerine mali yardım- lar yapılarak sorunun çözülmesi da- ha uygun olacaktır. Yazıda bahsedi- len çözüm tarzı bataklığı kurutmak- tan çok, sivrisinekle mücadeleye benzemektedir. Çocuklanmıza sahip çıktığımız- da, sokaklar. kimsesizçocuklara has- ret kalacaktır. Gelişmiş ülkelerde, böyle bir çözüm tarzı olduğunu da sanmıyorum. Bu çözüm tarzı, ilköğ- retim okullanna yeni toplama mer- kezlerini alternatif olarak sunmak- tan öteye gitmez. Zaten devletimizin Çocuk Esir- geme Kurumlan vardır. Bu kurum- lann bütçedeki paylan arttınldığın- da sorun giderilmiş olacaktır. Bu çocuklardan ailesi olanlann ailelerine teslimi sağlanıp, okullan- na devam etmeleri için gerekli ortam oluşturulursa sorun belki bir nebze daha giderilecektir. İlkokul öğrencisi olduğum dö- nemlerde, 1950 yılına kadar, okul çağına gelmış çocuklannı okula gön- dermeyen ailenin evine güvenlik güçleri, yetkililergidip, anne ve ba- basına çocuğu okula göndermeleri konusunda gerekli olan ihtan yapar- dı. Aile, bu nedenle çocuğunu oku- la göndermek için bütün imkânlan- nı zorlardı. Biz ıleriye gideceğimi- ze, geriye, geçmiş yıllardaki uygu- lanan yöntemlere dahi gidemiyoruz. Enteresan çözümlerle sorunlan da- ha da büyütüyoruz. Aradan geçen za- man içerisinde araıe ve baba sevgi- sine muhtaç bu çocuklan yuvalan- na kazandıracağımıza, Roma döne- minde çocuklara uygulanan tecrit sistemini oluşturmaya çalışıyor ve bu- nunla övünmeye çalışıyoruz. Bunun için ilköğretim ve tevhidi tedrisat, Devrim kanunlanndaki yaptınmla- rın uygulanmasınm çözüm olacağı- nı düşünüyorum. Aynca okul aile derneklerinin, müdürlerinin okula gelmeyen veya okula çocuğunu gön- dermeyen aileleri takip etmesi, ilgi- li mercilere bildirilmesi, ilgili mer- cilerin çocuklann okula devamını sağlamalan gerekir. Çocuklann sokaklara düşmesi. ai- lesinden, okulundan aynlması ısla- hını, topluma kazandınlmasını güç- leştirir. Çocuklan sokağa düşüren nedenleri ortadan kaldırmak en iyi çözümdür. Ismail Dirinı / Kuşadası HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ r 2«>OO./|L/ I AV£UPA ; NIN "ÇİZGİLtK K.İMÎL MASARACİ sfî? f-""•»-"•'•??• HARBİ SEMİH POROY O X BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇİ MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 13 Nisatt SÜLEYMAN ASKERÎ'NİN İMr/ 're BusûM, y*G6Ay sûıeyMAtJ As/ce/zF, t*At: TA rMTİHA/Z CTM/fTİ. Z-OÛNYA SAVA& StKAS/lV- PA İHGİÜZL£fi. , ÜĞ (RAK'A 'İAJ, SİLAH AAAN ASKe& SSY PE . BAS/SA'HM OL/4AI SÛt-£Y- GÜNEYİtJDE GÖ_ CA/C, SİRfCAÇ GÛA/ SOMISA, /NGiUZLS/e. ÜS- O/VUJfC SMĞLAMA** &AÇLAy/A/C4, SÜİjEyMAN SKS&Î seei çşKiiMe/a~EAiSE luriHAK erMe Yİ YE~ĞL£MİŞTİ/. Saşda, bir ı*zlduk>u o&rıilCfJor GÖRÜŞ Dr. NECMETTtN AKTEN Kaptan Paça Kaptırmak Haydarpaşa, izmir, Ambarlı, Gemport gibi li- man terminallerine yolu düşenler, yoğun sayıla- bilecek konteyner hareketine tanık olacaklardır. Ya- naşma yerlerine aborda olmuş (yanaşmış) sayı- sız konteyner gemileri, dünyanın dört bir yanın- dan limanlarımıza gelmiş konteynerleri yükleyip boşaltmaktadır. Ama bu gemilerin içinde Türk bayraklı olanlarının payı yok denecek kadar az- dır. Biroran vermekgerekirse, yüzde 5'in hayli al- tındadır. Türkiye limanlarında 983.179 adet TEU (20 ka- demlik konteyner) eileçlenmiş: Türk gemilehnin bu taşımalardaki payı ise dışsatımda yüzde 3.7, dı- şalımda yüzde 2.9 olmuştur (1997). Bir başka de- yişle bu, Türkiye'nin konteynerli yüklerinin yüzde 96-97'sinin yabancı gemilerle taşınması demek- tir. Konteyner taşımacılığı Türkiye'nin dış ticare- tinde de iyice egemen olmaya başlamıştır. Bu ko- nudaki gelişmeler "doğal seyre" bırakılmış; hiç- bir önlem düşünülmemiş; strateji oluşturulma- mıştır. Konteyner taşımacılığı navlunu yüksek taşıma- cılıktır. Yani getirisi diğer denizyolu taşıma sis- temlerine göre fazladır. Türkiye, bu dalda geliş- meleri görerek zamanında organize olmak yerine. hammadde taşımacılığında kullanılan navlunu dü- şük dökme yük gemileri (tanker, dökmeci gibi) yatınmlarına yönelmiştir. O kadar ki layner piya- sasında hizmet sunan kamu armatörü Deniz Nak- liyatı TAŞ, bu türyatırımlann üstlenicisi olmak ge- rekirken nep kösteklenmiştir. Gerçi bu kamu ar- matörümüzün elinde konteyner taşıyabilen ge- miler vardır; ama bunların hiçbiri ne işin tekniği- ne ne de ekonomisine uygundur. Türkiye, ekonomisi denizle iç içe olan, sanayi- leşme yolunda bir ülkedir. Bu ekonomı -neredey- se son on beş yıldır- ürünierini ihraç edebilme uğ- runa bir seferberlik de başlatmıştır. Bu seferber- liğin başansı düzenli, ucuz, seçenekli ve güvenli bir taşıma ağıyla bağımlıdır. Dışsatım seferberliğini terennüm etmiş Türkiye ekonomisi çok stratejik bir kesimde, yani taşıma- cılık alanında, paçayı yabancılara kaptırmıştır. Pa- zarlarımızı ve taşıtanlarımızı ne çeşit oyunların beklendiğini, mallarımızın nasıl taşınamadtğını ya- şadıkça biriikte göreceğiz... Türkiye'nin geleceği açısından güncel bir sorun, konteyner ulaşım zincirinde stratejik konum ka- zanma savaşıdır. Konteyner elleçlemesi konusunda Türkiye'nin kuzey terminalleri canlılık içindeyken aynı olgu güney limanlannda görülememektedir. Bunda da Güney Kıbrıs'taki Limasol konteyner terminalinin güney terminallerimizin rakibi olması etkilidir. Konteyner taşımacılığında ilke olarak. kontey- ner kapasitesi büyük (yani 3000 ilâ 4500 TEU konteyner taşımaya elverişli 3, 4 ve 5. kuşak) ge- milergüzergâhları üzerindeki aktarma terminalle- rine konteynerleri bırakır; bırakılan konteynerler de daha küçük kapasiteli "aktarma" gemUeriyle ci- var terminallere taşınır. Limasol teıminali de işlev olarak Uzakdoğu'dan gelen konteynerlerin Karadeniz, Ege ve Marma- ra'daki terminallere dağıtılmak üzere depolandı- ğı aktarma terminalidir. Limasol, bu işlevini Isra- il'in Ashdod limanı ile paylaşmaktadır. Türkiye özellikle Süveyş trafiğinin uğrağı olma açısından aktarma teıminali oluşturma konusun- daki şansını şimdilik Limasol'a kaptırmıştır. Dola- yısıyla dünyayı etkisi altına almış konteyner taşı- macılığında ulaşım zincirindeki stratejik kontrol Limasol sayesinde Güney Kıbns'a, dolayısıyla Yu- nanistan'a geçmiştir. Mevcut ambargoya rağmen Türkiye'nin kon- teyner yüklerini bilegizli biçimde elleçleyen Lima- sol terminaline karşı Türkiye -tarife, liman yöne- timinde otonomi, civar ülkelerle ticari ilişkileri ge- liştirmek ve ikili anlaşmalar yapmak dahil- her tür- lü çağdaş ve ekonomik rekabet araçlarını da kul- lanarak Mersin konteyner terminalini Uzakdoğu ve Akdeniz içi yüklerin aktarma noktası haline ge- tirmek için kolları ciddi biçimde sıvamalıdır. Paçayı daha çok kaptırmamak için gaflet uyku- sundan uyanmak gerek. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Kadınların çarşaf yerine kullandıklan, başörtüsüyle bir- likte giyilen ha- fıf üstlük. 2/ Iz- mir"in bir ilçe- si... "Uzunça- lar" da denilen 33 devirli plak- lan belirtmekte kullanılan kısalt- ma. 3/ Istan- „ bul'un bir sem- ° ti... Dantelyada g nakış ipliği yu- mağı. 4/ Şarkı. türkü... Tanelerin içini kurum ka- rası bir tozla dolduran ' ekin hastalığı. 5/ At eği- 2 timine ve bu efitimin ya- 3 pıldığı yere verilen ad... Israil yapımı bir taban- ^ ca. 6/ Köpek... Sahip. II 5 Bir aygıtın ya da bir dü- g zeneğin ana bölümünü oluşturan parçalann tü- ' mü. 8/ Çeçenlerin kendi 8 ülkelerine verdikleri ad. g 9/ Batı Anadolu'da ünlü bir antik kent... Doğaleazın önemli bir bileşeni olan gaz. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/ Vücudun yansına gelen inme. 2/ Jüpiter gezegeninin biruydusu... Fas'm kuzeyindeki sıradağlar. 3/ Misket li- monu da denilen. küçük bir limon cinsi... Ösmanlılann Avus- turya'ya verdikleri ad. 4/ Saz takımmda usul vaırmaya ya- rayan tef... Dingil. 5/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanılan araç... Yerinde duramayan kimse. 6/ Dans... Adalet. II Sümerlerde güne| tannsı... Dinsel tören ve ku- rallan. 8/ Orhan Kemal'in bir romanı... Şaşma belirten bir ünlem. 9/ Asva'da bir ülke. TÜRK ŞİLAHLI KUVVETLERtNİ GÜÇLENDtRME VAKFI MADDİVE MANEVİ KATKILARINDAN DOLAV1YÎCE TÜRK MİLLETİNE ŞLKRAN XS. SAYGILARIM SINAR. VAKFIN BAMC\ BAĞIŞ HESAP MJMARALARI HOLLANDAFLORtSİ T C ZiraatBankası Yeni5<hir'AnkaraŞubesı471MDo'luhesap AMERİKAN DOLARI T C Ziraat Bankası Yenijehir Ankara Şubesı 64826 no'luhesap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear