25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet lmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinka\a • Yaziışleri Müdürü. Ibrahim Vıldız • Sorumlu Müdür Fikret llkiz # Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser lstıhbarat Cengiz Yıldınm# Ekonomı Özlem Yüzak • Kultür: Handan Şenköken • Spor Vbdülkadir Yücelman # Makaleler. Sami Karaören • Düzeltme Ahdullah Yazıcı • FotoSraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yun Haberlen: Mehmet Faraç Yajın Kurulu tlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktav Kurtböke. Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun Balcı, tbrahim Ylldız. Orhan Buruüı, Maslafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No. 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020 (7 hat), Faks-4195027 •IzmırTemsilcisı SerdarKızık, H.ZıyaBlv 1352 S.2/3 Tel:4411220, Faks 4419117 • AdanaTemsilcısrÇetinYiğeııoğln, lnönüCd. 119 S.No:l Karl.Tel:363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Müdunı Üstün Akma • Koordınalor Ahmet Koruban 9 Muha- sete Bûknt Yener • Idare Hiseyin CflrerC Bılgı-lşlem N»İJ lnal«Bılgı- sayarSıstem Mürüvet ÇikrCSauş MEDYA C: • Yönetim Kurulu Başkanı - Genel Müdür Gülbln Erduran # Koordınatör Reh» Işıtman # Genel MûdürYarduncısı SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 V a>ımla)an \e Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A Ş Turkocağı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lsl PK:246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hall Faks (0 212)513 85 95 27ŞUBAT1999 İmsak:5J0 Güneş: 6.36 Öğle: 12.24 ikindi: 15.26 Akşam: 17.58 Yatsı: 19.19 Patinaj • Spor Servisi - Halifax"ın Nova Scotia kentinde devam eden 4 kıta Artıstik Patinaj Şampiyonasf na dün yapılan yanşmalarla devam edildi. Bayanlar kısa programda Özbekistan'dan Tatiana Malinina birinci olurken ABD'li Amber Convin (üstte) ikinci ve yine aynı ülkeden Angela Nikodinov da ûçüncü oldu. 'Viagra, yeşil reçeteyte saülmair • AıNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık Bakanı Mustafa Güven Karahan, llaç ve Ruhsatlandırma Bilimsel Komisyonu'nun değerlendirmesi sonucu izin verilen Viagra'nm zor ve karmaşık prosedür nedeniyle satışının zorlaştınldığına ilişkin iddialan yanıtladı. Viagra'nm heyet raporu ve yeşıl reçeteyle satılmasının doğru olduğuna inandığını belirten Karahan 'İlacı ihtiyacı olan kişilerin kullanması lazım. Ölümle sonuçlanan durumlar ortaya çıkabılir. İlaç firması fazia para kazansın diye bunun sorumluluğunu alamam" dedi. 'Vejetaryen diyef sakıncası • LONDRA(AA)- lngiltere'deki Bristol Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma. hamilelik döneminde "vejetaryen diyet" uygulayan kadınlann doğurduğu erkek bebeklerde genital bozukluklara rastlanma oranının yükseldiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre "Hypospadias" adı venlen cinsel organdaki şekil bozukJuklan hamilelikte etten, özellikle kırmızı etten uzak duran kadınlann doğurduklan erkek bebeklerde görülen anomalilerin başında geliyor. Erozyonla savaşım • TRABZON(AA)- KTÜ Reşıt Tarakçıoğlu Amfisi'nde düzenlenen Erozyonla Mücadele Eğitm Semineri'nde konu>an TEMA Vakfı EğitİTi Bölüm Başkanı Celal Ergün, erozyonla mücadelenin 'milli bir mücadele' olduğunu belinerek herkesin bu konula üzerine düşeni yapnası gerektiğini bildiîdi. Cinsel isteksizlik, uyku ve yeme bozukluklan, aşın yorgunluk hastalığın belirtilerinden... Yoğun stres bıınabma sokuyorÇeviri Servisi - Gelişmiş ül- kelerdeki kayıtlara göre her üç ki- şiden birinde görülen ve en sık yaşanan psikolojik rahatsızlıklar- dan biri olarak nitelenen depres- yon, genellikle yoğun stres yaşa- nan süreçlerde ya da bu süreçle- rin sonunda ortaya çıkıyor. Dep- resyon uzmanlan bunun nedeni- ni çağın sorunu olarak bilinen strese baglıyorlar. Dünyanın en ciddi psikoloji der- gilerinden Psychoiogie Heute'de yayımlanan habere göre uzun yıl- ,1ar baskı altında yaşayan insan beyninin bazı sistemlerinde olu- şan biyolojik yaralar, ileriki yıllar- da yaşanan ani ve yoğun stresler altında (yakınlardan birinin ölü- mü, boşanma, işini kaybetme, ağır hastalık, aynlıklar ve yaşanan or- tarrun değişmesiyle yalnız kalma gibi) depresyon olarak ortaya çı- kıyor. Depresyon, sûrekli üzgünlük, çaresizlik ya da umutsuzluk du- • Depresyon halindeki hasta, sürekli olumsuz deneyimleri ve sorunlan üzerinde duruyor, çevresinde sadece olumsuz oluşumlan algılar hale geliyor ve kendini 'hiç' olarak tanımlıyor. rumu olarak niteleniyor. Ancak uzmanlar bu hastalığın aynı za- manda insanın bilinçaltında ken- dine yönelttiği bir agresyon (sal- dırganlık) olduğunu da belirtiyor- lar. Ağır depresyon hastalannda- ki yüksek intihar eğilimi bu sal- dırganlıktan kaynaİdanıyor. İnsanlardan kaçıyor Depresyon halındeki hasta, sü- rekli olumsuz deneyimleri ve so- runlan üzerinde duruyor, çevresin- de sadece olumsuz oluşumlan al- gılar hale geliyor ve kendini "hiç" olarak tanımlıyor. Bu süreç içeri- sinde karar vermekte, tercihleri- ni belirlemekte zorlanmaya, in- sanlardan (arkadaşlar, dostlar, ak- rabalar) kaçmaya ve kendini izo- le etmeye başlıyor. Cinsel sorun- lar (isteksizlik), uyku ve yeme bo- zukluldan ve aşın yorgunluk his- si, huzursuzluk ve korku depres- yon semptomlan arasında bulunu- yor. Psıkologlar, bu belirtilerin birkaçını kendilerinde görenlerin hemen bir uzmana başvurmalan gerektiğini vurguluyorlar. Birçok uzman depresyon teda- vilerinde, beyinde düzeyi düşen se- retonin oranlannı yeniden yük- selten antidepresan ilaçlarla bera- ber psikoterapi de önenyor. An- cak terapi süreci içinde stresten uzak durmak gerekiyor. İnsan beyni, baskı ve stres kar- şısında salgıladığı hormonlar (CRH) aracılığıyla, kalbin daha hızlı çarpması, dikkatin toplan- ması ve kan basıncının yüksel- mesine yol acan doğal bir tepki ve- riyor. Evrim biyologlannın ifade- lerine göre ise, beynin insan var olduğundan bu yana işlettigı bu ko- rumasistemi, insanı 'zararlı' ola- rak algıladığı durum karşısında kaçmaya ya da saldırmaya hazır- lıyor. Tehlikeden kurtulduğunda böbrek bezleri devreye girerek salgılanyla insanı eski sakin ha- line döndürüyorlar. Stresten kurtulamıyor Oysa bugünün insanı kimi du- rumlardada kaçarak ya da saldı- rarak stresten kurtulamıyor. Böb- rek bezleri tehlike asla geçmedi- ği için insanın gerginliğini gevşet- me görevlerini yerine getiremi- yor, stres sürdükçe salgılanan hor- monlar uzun dönejnde beynin kim- yasını bozuyor ve depresif tepki- lerin yolunu açıyorlar. Depresyon tedavisi gören kişilerin mümkün oidu- ğunca stresten uzak durmalan gerekiyor. Paltıwv9 dan vazgeçilmezÇeviri Servisi - Gwyneth Paltrovv yakında Türkiye'de gösterime girecek olan ÂşıkSha- kespeare adlı filmde sergılediği güçlü oyu- nuyla, Altın Küre ödülünü aldıktan sonra, şim- di de 'En ryi kadın oyuncu' Oscar ödülüne aday gösterildi. 25 yaşındaki genç oyuncu Yedi(Seven), Em- ma. Mükemmd Gnayetve son olarak Âşık Sha- kespeare filmlerindeki üstün perfonnansıyla Hollywood'un yeni yıldızı olarak görülüyor. Sektörün önemli film şirketlerinden Mira- max'ın 'arök vazgeçeroeyiz' dediği Paltrow, Hollyvvood'da uzun yıllar aradan sonra Grace KeDy ve Audrey Hepburn ün bıraktıgı boşlu- ğu dolduran isim olarak da niteleniyor. Hollyvvood, Paltrovv dan önce. JuUa Roberts, Sandra Bullock, Nkoie Kklman ve Cameron Diaz'da aradığı asil aristokrat tarzı Paltrow'da yakaladığına inanıyor. Amerika'nın ve Avru- panın önde gelen sinema eleştirmenlerinin de katıldığı bu görüş, Time Magazinec göre, Ja- ne Austen'in ünlü esennden uyarlanan Emma filminde yaşama geçiyor ve Paltrovv, "Zara- feti Amerikan sinemasına yeniden kazandın- yor". Çevresinde gelişen ünü henüz tam olarak kav- ramadıgını veherşeyinadetakendidışındaoluş- tuğunu söyleyen Paltrow, olduğu gibı kalma- ya kararlı. Şöhretten başının dönmesinden ya da ünün kendisine zarar vermesinden kork- muyor. Bilinçli tavırlan, genel kültürü ve ken- dine güveniyle 2000'li yıllann kadını olarak da nitelenen genç oyuncu, çevresinde özellik- le dengeli ve sağlam kişiliği ile tanınıyor. Gwvneth Paltnrw. ünün kendisine zarar \ermesinden korkmuvor. U l u s l a r a r a s ı k o n f e r a n s b a s l a d ı 'Küresefleşme ıılus devleti zayıflath' tstanbul Haber Servisi - Küreselleşme sürecinin ulus devleti zayıflattığı belirti- lerek bu sürecin sonuçlannm henüz tam ola- rak kestirilemediği vurgulandı. Goethe Enstitüsü, Fnedrich Ebert Vak- fi, Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araş- tırmalar Vakfı (TÜSES) ve Sosyal De- mokrasi Vakfi (SODEV) tarafindan birlik- te düzenlenen "Küreselleş- me Süreci ve Demokrasinin Gefeceği'' konulu uluslara- rası konferans The Marma- ra Oteli'nde başladı. Marma- ra Üniversitesi öğretim üye- si Dr. Mensur Akgün, ege- menlik ilkesinin erozyona uğramasının ülkeleri bırbi- rine daha bağımlı hale ge- tirdığini belirtti ve küresel- leşme sürecinde iletişim tek- nolojisinin katettiği yola dikkat çekti. K.üreselleşmenin tek birtanımının olma- dığmı vurgulayan Akgün, artık yönetici sınıflann uluslararası alanda da bir meş- ruiyet aramalan gerektiğini savundu. Ak- gün, "KüreseDeşıneninkendisibirsüriidert yaratn. Merkezin değerierini çe\rc>e da- yaoyor. Toplumsal huzursuzluğu tırman- dınyor. Sömürüyü açıklık adı altında ko- laylaşünyor. Ama küreselleşmenin boyut- lannı da abartmamak iazun^ dedi. • MÜ öğretim üyesi Dr. Mensur Akgün egemenlik ilkesinin erozyona uğramasının ülkeleri birbirine daha bağımlı hale getirdiğini belirtti. TÜSES Vakfı Başkanı ve gazetemiz ya- zan Prof. Dr. Taner Berksoy da yaşamın tüm alanlanna bulaşan bir küreselleşme di- namiğinin olduğunu belirtti ve küreselleş- meyi "ekonomik olarak iktisadi faaliyetin uluslararasıdüzJemetaşınnıasr şekîinde tanımladı. Bu durumun kapitalizmin tari- hi kadar eski olduğuna dikkat çeken Berk- soy, mallann uluslarara- sı pazarda ticaretinin ve sermayenin uluslararası hareketinin yeni bir şey olmadığını kaydetti. Berksoy şöyle devam et- ti: "Ekonomik küresel- leşme, henüz bebeklik evresinde. İktisadi an- bundaküreseBeşme Tür- kiye'de emekleme aşa- masuıda bile değfl. Küre- sefleşme kapitalizmin krb aşmarefleksLBiz- de devlet ve shaset küreselleşme için gere- ken temel zihinsel uyumu vapamadı." Belçika Üniversitesi Avrupa Araştırma- lan Enstitüsü'nden Dr. Bahadır Kaleağa- sı ıse küreselleşmenin giderek daha kar- maşık hale gelen bir süreç olduğunu söy- ledi. Kaleagası, ulus devletin rolünun azal- makta olduğunu, yerel ve bölgesel yönetim- lerin güçlenmesine olan talebin arttığını ıfade etti iSOdaki toplantıda son 6yılda 100'eyakın deniz kazası gercekleştiginedikkat cekildi ^Boğazlardaki tehlike artıyor'fstaabul Haber Servisi - Boğaz- lardakı bir kazadan kaynaklanabi- lecek olası felaket riskini azalta- bilmek için, bölgesel ve uluslara- rası bir güç birliği oluşturulması. afet planı yapılması, deniz itfaiye- si kurulması ve boğazlann sorum- lusunun tek otoriteye indirilmesi önerildi. Istanbul Sanayi Odası'nca (ISO) Odakule Meclis Toplantı Sa- lonu'nda düzenlenen toplantıda, boğazlardaki bir kazadan kaynak- lanabılecek olası felaket riskini azaltıcı önlemler tartışıldı. Toplantının açılışında konuşan ISO Çevre Ihtisas Kurulu Başkanı Yenal Oktuğ, Karadenız, Marma- ra ve boğazlarda her geçen gün ar- tan deniz trafiğinin. özellikle Is- tanbul içinçok büyük bir felaket ris- ki oluşturduğunu kaydetti. Yılda • ISO'nun düzenlediği toplantıda, boğazlardaki bir kazadan kaynaklanabilecek olası felaket riskini azaltıcı önlemler tartışıldı. tSO Çevre Ihtisas Kurulu Başkanı Oktuğ, İstanbul Boğazı'nda meydana gelebilecek bir felaketin, onanmı imkânsız can ve mal kaybı getireceğini ifade etti. yaklaşık 50 bin geminin geçiş yap- tığı bu su yolunda. son 6 yıl için- de 100'e yalcın deniz kazasının meydana geldiğine işaret eden Ok- tuğ, tstanbul Boğazfnda meydana gelebilecek bir felaketin. İstanbul ve ülkeye çok büyük boyutlarda. onanmı imkânsız can ve mal kay- bı getireceğini ifade etti. Türkiye Denizcilik tştetmeleri Genel Müdür Yardımcısı SafanOğu- zülgen de artık harekete geçme za- manı olduğunu vurgulayarak böl- gedeki tehlikenin her geçen gün arttığına dikkat çekti. Doğa ile Banş Derneği Başka- nı Yüksel l stün de konunun, baş- ta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerini yakından ilgilendirdiği- ni vurguladı. Üstün. Türkiye'den başlayarak yaşanabilecek bir fela- kette zarar görebilecek ve etkili olabilecek herkişi veya kuruluşun katkısı ve katılımı ile bölgesel, ulus- lararası bir güçbirliği oluşturmak için 1995 yılından beri çalışmalar yapıldığını bildirdi. Türk Deniz Araştırmalan Vakfı üyesi BülentTopaloğlu da İstanbul Boğazı'nı kirleten en büyük etke- nin Karadeniz olduğunu belirterek Avrupa'dan gelen kırlilik engellen- meden, boğazlardaki çevre felake- tinin önlenemeyeceğini söyledi. Denizciler Dayanışma Derneği Başkanı Varol Atala> - da boğazlar- da bir güç bırlığınin şart olduğunu. aynca bir afet planı yapılması ge- rektiğini kaydetti. tstanbul .Büyüksehir Belediye- si Çevre Koruma ve Geliştirme Da- ire Başkanı Mustafa Oztürk ise Tu- na'dan gelen kirliliğin önJenmesi ge- rektiğini dile getirdi. Öztürk, "Bo- ğazdaki tankerie taşıma, boruvia taşıma) a ka> dınlmalı, radar ve de- niz itfai>esi kurulmata" dedi. Denizternız TURMEPA Derne- ği Kurucu Üyesi Yılmaz Dağcı da boğazlardan sorumlu 11 otoritenin teke indirilmesini istedi. e-posta: tan (a prizma. net tr Türk Telekom '2000 sorunımu şirketler çözsün' BANU SALMAN ANKL\RA - Türk Tele- kom Genel Müdür Yardım- cısı Emin Akata. yazılım sistemlerinin tarihte son 2 rakarru esas alması nedeniy- le yaşanacak "2000 yın so- rununun" üretim kusuru ol- duğuna dikkat çekerek bu- nun maliyetini ticari gele- nekJere göre üretici şirketle- rin üstlenmesi gerektiğini bildirdi. 2000 yılı sorunuy- la büyük bir kâr kapısının açılmaya çalışıldığım, bun- dan birilerinin para kazana- cağını söyleyen Akata, Te- lekom'un buna ilişkin gön- derdikleri iki taahhütname- yi kabul etmeyen şirketleri kara listeye alarak ihalelere sokmayacakJannı açıkladı. De\let Planlama Teşkila- h (DPT) "Llusal 2000 Yıh Projesi"ni geliştinneye ça- lışırken bu sistemin üretim sorunu olduğu ve şirketlerin bu sorunu gidermesi gerek- tiği görüşü dikkat çekiyor. Türk Telekom Genel Mü- dür Yardımcısı Emin Akata Cumhuriyet'e yaptığı açık- lamada, "Konu yazıhm ko- nusu, donaıum değiL Kimi yaztlımlar donanıma gömü- lüdür. Ama özde yazıhm so- runu" dedi. Akata, 2000 yı- lının gelişinin olağanüstü bir durum, doğal afetolmadığı- nı, ne zaman geleceği bili- nen bir şey olduğunu vurgu- ladı. Akata, 2000 yılı sorunuy- la panik yaratıldığını, herke- sin elini cebine ahp sorunun çözümünü sağlamayaçalış- tığına dikkat çekerek "Bir büyük kâr kapısı çıkacak. Kimsenin elini cebine aüp düzeltmesi gerekmez. Bü- yük paralar aynlacak. On- dan da birileri paralar kazanacak. Pazar doğal olarak oiuşuyor" dedi. Pentium ııi İntemet'te yapılan işlemler izlenecek Ekonomi Servisi- Dünya- nın önde gelen mikroişlem- ci üreticisi lntel, tnternet'i daha verimli kullanmak için geliştirdiği Pentium III iş- lemcisini dünyayla aynı an- da Türkiye'de de satışa sun- du. Kod adı Katmai olan işlemcinin önemli özelliği olarak sunulan seri numa- rasıyia, kişinin Jnternet'te yaptığı tüm işlerin izlen- mesinin olanaklı hale geti- rilmesinin, ABD'de sivil toplum örgütlerinin tepki- sine yol açtıği belırtiliyor. tntel Türkiye Genel Mü- dürü Müge Tanık, dün yap- tığı basın toplanhsıyla tanıt- tığı Pentium III işlemcisi- ni bugünden itibaren satı- şa sunduklannı söyledi. Ta- nık Pentium IH'le donatıl- mış bir bilgisayann 2000 dolar düzeyinde Fıyatlarla alınabileceğini, 6 ay içinde tutann 1500 dolara kadar ineceğini kaydetti. MESELA DEDIKERDAL ATABEK Oi>asal partiler kendilerine şarkı kJ aıyormuş. Seçim toplantılann- da pa-tilileri coşturacak şarkılann arttırüğı heyecanla seçim kazanmak bırba,ka olmalı. Bu arada seçime öz- gü af şler ve sloganlar da belli olma- ya baladı. Biz de bu seçimlerde par- tilereuygun klasikleri bulalım di- yoruı Posacı kapıyı iki defa çala-... bu kitap Bülent Ecevit çin yazılmış gibidir. Biri Kıb- ns Hrekâtı, ikincisi de Abduilah Oeain'ın yakalanması olmak üze- re kaıer postacısı Bülent Bey'in ka- pısır iki defa çalmışör. Kapımn iki çalınji da Y'unanlılan perişan etmiş- tir ki u da *postaa"nın Yunanistan'a iyı tıberler getirmediğini gösterir. Kısknç komşu Yunanistan, Türki- jern kendisini mufassal bir dayak- la Vadolu'dan kovduğunu bir tür- lü ııntamamış, her fırsatta yeniden buraıra dönmek niyerini gösterme- Politika klasikleri.•• ye heveslenmiştir. Türkiye'yi Kıbns yoluyla sarmak planı suya düşünce de bu kez Apo cenahmı fîtil lemiş, Os- manh'ya yaptıklannı -o zamanki müttefikleriyle birlikte- bu kez Tür- kiye'yeyapmaya heveslenmiştir. Şu- nu açıkçabılmek gerekır ki Yunanis- tan hiçbir zaman dostumuz olmaya- caktır. Bunu bilince ne yapacağını bil- mek de kolaylaşır. Bülent Ecevit de talihin bir oyunu olarak Yunanis- tan'ın korkulu rüyası olmuştur. Bu durum bizim içimize su serpmiş olup Bülent Bey'e olan muhabbetimizi tazelemiştir. Şimdi DSP bu rüzgâr- la seçime girecektir. bu da puanla- nn yükselmesi demek olacaktır. Bu rüzgârda en büyük payın da Bülent Ecevit'in sade, ölçülü ve ağırbaşh tu- tumuna ait olduğunu belirtmek de- ğerbilirliğin bir ifadesidir. Kızgın damdakl kedi.... /^\ ^ndaki "kedi", güzel bir ka- (_>/dindır. Güzelliği yanında hırs- lı oluşuyla da dikkat çeken "kedi". hayatta istediklerini bulamaymca da- ma çıkarak ortalığı birbirine katan bir kedi olmuş, kimselerde uyku bırak- mamıştır. Şimdi bu ünlü oyundaki ke- di ile Tansu Hanım arasındaki ben- zerlik de dikkat çekicidir. Kendisini partiye sokan Süleyman Bey'i de, partideki arkadaşlannı da "işe yaradığı kadar önemli sa>an" Tansu Hanım'la kedilerin nankörlü- ğü arasındaki benzerliği nasıl gör- mezden gelirsiniz... Yanında yöresin- de kim varsa hırsı ile yakmaya ka- rarlı Tansu Hanım'ın bitmek bilme- yen doyumsuzluğu, dünya malı di- ye bilinen ne varsa hepsine sahip ol- ma tutkusu elbette kedileri çoktan geçmiştir. Çünkü, kedi. kamı doydu- ğu zaman bir rahat yere uzanıp ya- lanmasıyla, kendini temizlemesiyle ünlüdür. Ne ki, bu işlerde temizlenmek için kendi gibilere gerek vardır ki, Tan- su Hanım her keresinde bunlan bul- makta büyük bir maharet göstermiş- tir. Bir keresinde Refahlılara kendi- ni temizietmiş. bir başka sefer de Mesut Bey'le birbirlerini karşılıklı te- mizlemişlerdir. Fakat bu temizleme- ler asla bir vefa nedeni olmayacak- tır. Çünkü, güzel kedimiz vefasızlığı ile ünlüdür. Işine yararsa kendini sevdirir, işine yaramadığı an tırnak- lannı çıkanr. Onun için de "Kızgm Damdaki Kedi" oyununu Tansu Ha- nım'ın mutlaka görmesinde yarar vardır DYP'deki destekçileri de bu oyunu görürlerse kendileri için isti- fadeli dersler çıkarabilirler. Sessiz ve derinden git... Ty u klasik de deniz dibinden gitmek JJ için yazılmış bir kitap olup Me- sut Bey'e uygun düşmektedir. Zaten kendileri de aynı kanıda olup seçim sloganı olarak "Sessiz Çoğunluk, Se- ni DujTjyonım" sözlerini seçmiştir. Eğer o sessiz çoğunluk bir kere olsun dile gelse "İyi de biz seni duyamıyo- ruz" diyeceklerdir. ama ne çare ki, ANAP bu seçimde sinema oyununu seçmiş göriinmektedir. Sinema oyu- nu, biliyorsunuz, sessiz oynanan, ha- reketlerle bir filmin adını bulmaya yönelik biroyundur. Mesut Bey Baş- bakan olduğu zaman da "duyumlar" almakla ün kazanmıştır. Hemen her konuda duyumlar almış ama.. bu du- yumlan bir türlü ortaya çıkaracak gü- cü gösterememiştir. Çetelerle savaş- tığını söylemiş, ama gücünü ölçeme- diği için lafinı yanda kesmiştir. Geç ve güç konuşması yanında bakışlan- nı da yumuşatamayınca sessiz kal- manın erdemini anlamış görünmek- tedir. Onun için de "Sessiz ve Derin- den Git" kitabı bu tutuma çok uygun göriinmektedir. Bu tarz gidişin "Toz kakhrma", "Karda yürfi, izini belli etme", "Dumansız barut kuHan, an- iamasınlar" gibi \ aryasyonlan da var- dır. Çok sessiz ve derinden giderken varmak istediği yerin yanından ge- çip gitmek gibi bir riskin varlığı da unu- tulmamalıdır. Ama kaybetmek, bizim buralardariskdeğil, avantajdır. Seçim kaybedip de yenni bırakan bir lider bi- zim politika tarihinde henüz görül- memiştir. Haydi. hayırlı seçımler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear