Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20ŞUBAT 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Merkez solda
dupum
Apo 'nunyakalanması seçimlere nasılyansıyacak"?
Kimi.erine bahlırsa, operasyon Bülent Ecevit'in
Başbakınlığı döneminde gerçekleştigi için DSP ovsıç-
•uması vapacak. DSP'li TBMM Başkan Vekili'Uluç
Gürkan. bu görûşü savunanlardan: "Kamuoyuyok-
lamalannda bu olaydan önce yüzde 20 oranını aş-
mapotonsiyeline sahip tekparti gibi gözüküyorduL
Şimdi bu oranı aştık ve birinciparti durumundayız,
1989 seçimlerini hatırlayınız. ASAP bütün beledi-
yeleri aiacak derken, SHP 40 belediyede seçim ka-
zandL Aynı başarıh sonucu bu kez DSP aiacak..."
Bu savını güçlendirmek için Gürkan, kendi tanık-
hğına başvuruyor: "Apo'nun Türkiye'yegetirildiği-
nin açıklandığı gün Meclis 'eyürüyerekgeldim. Yak-
laşık 1 saat boyunca uzaktan yurttaşlar selam ver-
diler, yakınlık gösterdiler. Sevinçlerini, ilgilerini
abartmıyor, sarılıp öpmüyorlardı ama, çok mutlu
olduklarını gözteriyle sessizce hissettiriyarlardı."
Gürkan. birbaşkagözlemim deileüvor: "Türkiye'ye
karşı yürütülen ırkçı nefrete dayalı bir terör hare-
ketini tersine istismareden yapdarm, siyasi partile-
rin de seçimde avantaj elde edebileceğini sanmıyo-
rum, Geniş kitleler, ırkçı nefrete dayalı bir milliyet-
çilik anlayışı yerine bizim uzun süredir savunduğu-
muz Atatürk milliyetçiliği etrafinda toplanacaktır."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracı-
başı 'nın değerlendirmesi isefarkh: "Apo meselesi Tür-
kiye'nin meselesidir. Böyle bir katilin ele geçirilme-
sinden dolayı bütün herkes sevinmiştir. Beklenen,
arzu edilen bir olaydu Ama bu, siyasi çıkar vasıtası
olarak kullamlamaz. Bir devlet operasyonudur. Sa-
vaş kazanılması gibi bir şeydir bu. Bundan çıkarsağ-
lamaya çalışanlar olabilir, ama bunlar oya dönüş-
mez."
Kumbaracıbaşı 'na, "CHP'nin barajaltı kalacağı
yolundaki söylentileri" anımsatıyoruz. Şu karşılığı
veriyor: "Bu, laikliğe karşı olanlann, çetecilerle,
mafyayla, sermayeyle özel ilişkileri olanlann arzu-
sudur. Bunlar CHP'nin olmamasını isterler. Kesin
olan şudur: CHP'nin olmadığı Türkiye'de cumhu-
riyeti, dentokrasiyi ve laikliği ayakta tutmak son de-
rece zordur. Çünkü CHP, reiimin temel taşıdır. Ör-
neğin Ankara 'da, tzmir 'de, htanbul 'da, Kocaeli 'de,
Gaziantep 'te, Samsun 'da, Antalya 'da, Mersin 'de bü-
yûkşehir belediyelerini biz kazanacağız. Bu yerel
yönetimlerde güçlü olan bir partinin, genel seçim-
de baraj altı kalmasının olanağı var mıdır? "
Seçime iki ay kala merkez soldaki iki partinin bek-
lentileri özetle bövle...
ISIK KANSl
Başarıyı surdurmek için"Emperyalist güçle-
rin oyuncağı olmuş
adam "ın Türkiye 'ye
getirilmesi. içeriden,
dışandan Se\r koşul-
larımn yeniden devre-
yesokulması dayatma-
larına karşı yurtsever
asker ve sivil kadrola-
rın sürdürdüğüzorlu ve
ıızun soluklu miicade-
le sonucu elde edilen
çok önemli bir başan-
dır.
Operasvonu gerçek-
leştirme biçimi de özle-
nen "devlet ciddiyeti"
açısmdan dikkaı çeki-
cidir. Eski tçişleri Ba-
kanı Hasan Fehmi Güneş 'in kö-
şemize yaptığı yorum çokyerinde:
"Kenya 'daki operasyon, bu tür
girişimlerin mafyactya, uyuştu-
rucu kaçakçılarına, katillere, es-
kifasistlere ihale edilmeden dev-
letin gücüyie ve ciddiyetiyle ba-
şarüabileceğini göstermiştir. Su-
suıiuk'ta ucu ortaya çıkan reza-
letin bu ihale anlayışından doğdu-
ğunu hepimiz büiyoruz. Bu açıdan
bakıldığında operasyon önemli
bir başandır."
SBF öğretim üyesi Prof. Dr. Bas-
kın Oran 'a göre ise işin sonunda
değil, başındayız:
"Artık bu süreç Türkiye için na-
sıl iyi bir biçimde sonuçlandırıla-
bilir, bunu düşünmenin zamanu
Aksi takdirde, ulaşılan takiik za-
ferstratejik bozguna dönüşebilir.
Unutmayalım, Abduliah Öcalan 'ın
Suriye'den çıkartılmasmda Tür-
kiye taktik zafer kazanmıştı ama,
öbür yanda Kürt sorunu bütün
dünyada bir numaralı gündem
maddesi oluvermiştt Ancak Ame-
rika 'nın bastırması sonucu Avru-
pa ülkeleri Öcalan 'ı kabul etme-
yince bir stratejik bozgun engel-
lenmis oldu."
Baskın Oran, Türkiye 'nin, aşa-
ğıdaki beş konuyu çözümlerse işi
tam anlamıyla zafere dönüştüre-
bileceği kamsında:
1- tdam cezasım kaldırmak: Mev-
cut yasalara göre Apo 'yıı idam et-
mek zonmdasın. Bu durumda dün-
ya ayaga kalkar, adam da evliya
olur. Zaten Türkiye'deidam ceza-
sıflilen bitti.
2- DGM 'leri sivilleştirmek: As-
keri yargıçiı DGM'lerin verdiği
her karar, Avrupa Konseyi 'nde Tür-
kiye 'yi tazminata mahkûm ediyor.
Yani, geçersiz. Alınacak kararın
hiç itiraz çekmeyecek cinsten olma-
sı şart.
3- Başka suça karışmamışsa, si-
lahını bırakan PKK 'lilere afilan et-
mek: Bu insanlann teslim
olmak için tünelin ucun-
da bir umul ışıgı görme-
si lazım. Eğer. adam öl-
dürmek, yaralamak gibi
başka bir suça karışma-
mışsa. sadece daga çık-
mışsa bımlara afgetir-
mek lazım. ateşi söndür-
mek için.
4- Güneydoğu için bü-
vük bir ekonomik, sosyal
paket ilan etmek: Bu iş as-
lında şimdive kadar tam
sekiz kere yapıldı. Yani
laçka oldu. Bu sefeHd cid-
di olmakzorunaa. Kuşku-
suz buraya devlet eliyle.
devletçiplanlamayla eğil-
mek esas. Ama neden teşvik verip
özel teşebbüs fonları o yöre için
kullanılmasın' Özel teşebbüsü de
katmak gerekir.
5- Herkese kültürel haklar ver-
mek: Resmi dil avnı, bayrak aynı,
üniter devlet aynı. Resmi dil Türk-
çe ileyapılacak temel eğitimin dı-
şında, zorunlu ders saatlehnin dı-
şında, isteyen özel Kürtçe kursla-
n açsın. Insanlar çocuğunu Türk-
çe değil, Ingilizce okutan okulla-
ra yollarken, bir de Kürtçe oku-
nan kursa yollasa çocuğun ne işi-
neyarayacak? Ayrıca vakıf, radyo-
televizyon kurmalarına izin veril-
meli. Bunlar hem Türkiye ye bir
zarar vermez, hem herkesi sustu-
rur.
Baskın Oran a göre bu beş öne-
rinin gerçekleşmesi halinde Türki-
ye bu işten yararlı çıkacak:
"Dünya kamuoyu baskı yap-
maz. Kürt sorunu yeniden aztnaz,
Demokratikleşme gerçekleşir."
Dr. Cumhup
Akpmar'dan mektup
1994-96 yılları arasında Anka-
ra Tabip Odası Yönetim Kurulu nun
Insan Hakları Komisyonu 'naan so-
rumlu üyeliğini yapan ve geçen
ocak ayında "örgût mensuplan-
naAdli Ttp Kurumu 'nda taraflı ra-
por vererek yardım ettiği" savıyla
tutuklanan Dr. Cumhur Akpı-
nar dan mektup aldık. "Görüldü "
damgalı mektup Kırşehir Ceza-
evi'ndenpostalanmış. Dr. Cumhur
Akpınar şunlan yazıyor:
"Ben, bir cumhuriyet kuşağı
hekimiyim. O nedenle ne yaptığı-
mı biliyorum, kafam karışık de-
ğiL Cumhuriyetin en bûyük uz-
laşma zemini olduğunu ve onu ko-
rumamızın da çok emek istediği-
ni biliyorum. Hekim, gazeteci, mi-
mar, öğretmen, işçi olmamız, so-
rumluluğumuzu değistirmiyor. He-
pimiz, yaptığımız işi iyi yapmak,
onurlu olmak, çalışkan olmak zo-
rundayız. Güzelolan da budur za-
ten. Bu zorunluluğun bilincindeol-
mak, özgürlüktür.
Cumhuriyete ve tabii ki bizlere
her yerden satdınhyor. Sanılma-
sın ki, dengeler bozulmaz bir bi-
çimde bizden yana. Hayır, denge-
ler filan yok, Demokrasi tam an-
lamıyla oluşupyerleşmedikçe den-
geleryok. Daha uzun zaman da ol-
mayacak.
Dr. Akpınar. mektubunuşöylebi-
tirmiş:
"BizJer, Cumhuriyet gazetesini,
ciddi olduğu, kitap eki verdiği, ay-
dın olduğumuz izlenimi uyandır-
dığı için değil. Cumhuriyetçi oldu-
ğumuz için okuyoruz."
Türk Tabipler Birliği nden edin-
digimiz bilgiye göre Dr. Cumhur
Akpınar 'ın iİk duruşması mart ayı
başmda yapılacak. Dileriz, Akpı-
nar 'ın suçsuzluğu mahkemece an-
laşılır. kendisi özgüriügüne kavuşur
da gazetemizin Ankara Bürosu nda
Cumhuriyetçilerin bir koyu kahve-
sini içer.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT OZDEMtROGLU
Bir Zîpve Defteri, Şark
Köşesi ve Macar Gulaş!
Birkaç ay önce
Cumhuriyet'te küçük ve
ilginç bir haber okudum.
^.HangLdağ olduğiiBik. ^ ^
hatırlamıyorum,
yurdumuzdaki dağlardan
birinin zirvesinde bulunan
zirve defterinde, o zirveye
çıkmayı başaran
dağcılann yazdıklarının
dışında, yöredeki
çobanların da düştüğü
birtakım notlara
rastlanmış! Zirveye ulaştığı
için mutlu olan ve bu
hissiyatını tahminen "Şu
kadar süre içinde zirveye
çıkmış bulunuyorum,
mutluyum!" türünde
cümlelerle deftere aktaran
dağcılara karşılık, yöre
çobanları zirve özel
defterine, "Buraya çıktık
diye ne seviniyonuz, biz
her gün çıkıyoz" cümlesini
kaydetmişler!
Durum, dağcılar için "şok"
yaratıcı ve umut kıncı.
Senin bir sürü alet
edevatla becerdiğini,
çoban elini, kolunu,
kavalını sallayarak
yapıyor!
Çünkü oradaki çoban, o
zirveyi çok da
önemsemiyor.
Onun işi bu. Günlük rutin
güzergâhı, işe gidiş-geliş
yolu, kentli dağcı için
mükemmel bir başarı
sayılınca çoban elbette
bozuluyor ve zirve
defterine Dağcılık
Federasyonu'ndan gizli
not düşerek bu yaman
çelişkiyi belgeliyor.
Aynı şekilde köylerde
yokluktan, parasızlıktan
kullanılan birtakım
eşyaların, "standart üstü"
kentli evlerde "Şark
Köşesi" adı altında bir
araya toplanması da
moral bozucu. Sen
hayatına otantik bir tat
katmak için Şark Köşesi
yapıyorsun, öbür tarafta
adam o eşyayı kullanmaya
mecbur.
Onlarla yaşıyor. Başka bir
seçenegi yok. Olanaklan
olsa, o da evinin bir göz
odasına çek-yat, zigon
sehpa, müzik seti vs.
koyup bir "Garp Köşesi"
oluşturacak ama.. yok
işte! Zaten bu otantik
takıntılar oldum olası
canımı sıkar. Üstten
bckarak, "Ay, ne ilginç bir
giğürn, mutlaka alalım eve
ö/,-te/7e"diyene, "E, al
bekalım. Fakat o güğümde
ayran yapacaksan al! Süs
olarak alıyorsan güğüm
buna çok üzülür!" diyesim
g
Aynı mantık,
sofralanmızdaki
y.emeklere de yansımıştır.
Örneğin, Macar gulaş
denilen sosyetik yemek,
bizim Vcu/aş/'ndan
gitmedir. Osmanlı'nın
Avrupa deplasmanları
sırasında Yeniçerilere
tabldot olarak çıkarılan
kulaşı, rosto ve patates
püresinden ibarettir.
Benzer içeriği banndıran
Macar gulaş, işte buradan
gelmektedir. Kulaşı
zamanla gulaş olmuş,
"Made in Hungaria "
patentiyle dünyaya
sunulmuştur. Da, bu
değişim nasıl olmuştur?
Avusturya - Macaristan
Imparatorluğu ile Osmanlı
savaşıyor, savaşa yemek
molası veriliyor, her iki
ordu da meydana yayılıp
sefertaslarını çıkarıyor,
yemekten sonra savaşa
devam edilecek!
O sırada bir Macar askeri,
bizimkilerin yanına geliyor:
- Pardon, tuzunuz varsa,
komutan biraz rica etti!
Bizde hiç kalmamış da!
Macar askerine poşet tuz
aranırken, askerin gözü
bizim kulaşı'na takılıyor:
- Birader. o yemeğin adı
nedir?
Palabıyık Yeniçeri, özgün
yorumuyla yanıtlıyor:
- Gulaşı la, gulaşı!
Tuzu alıp cephesine
dönen Macar asker,
hemen arkadaşlarına
durumu aktarıyor.
- Oğlum, Türkler'de bi
yemek var, çok şahane
görünüyo! Rostonun
yanına patates püresi
koymuşlar!
- Hadi yaa? Adı neymiş?..
- Gulaş falan gibi bi şey...
- E, biz de yapanz, ne var
onda?.. Adına da Macar
gulaş deriz, olur biter.
- Tamam lan! Şu savaş
bitsin, hemen yapalım.
isimler zaman içinde, niçin
ve nasıl değişmiş? Engürü
nasıl olmuş da Ankara
olmuş? Engürü demek
çok mu zormuş? Acaba
zaman içinde isim
değiştirmeyen bir belde
var mı? Koymuşlar adını,
kimse bozmamış, öylece
kalmış! Var mı?
Yaşar Nuri Öztürk beni
aydınlatsın!
"Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş"
Kampanyası-15
Susurluk çetesi cezalandırılsın!
HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak@tuik.net
h ftcdlı VC erfcv Vcrc/i.
i
ÇİZGİLİK KÂMtL MASÂRACI
H A R B İ SEMİH POROY
TARİHTE BüGLN MÜMTAZ ARIKAN 20 Şubat
Dinî biryapı olan Ur-Mmmmu
ilk dura
rrnınu yansıham
bir res/m.
BİR MEZ0P0TAMYA KENT/.UR
196O'λ 8UGÜN, VAPVĞI KAZIlAKLA, Uft AOLI MEZOKJmM-
YA KENTİNİ OTOM ÇlttfBAU İN6İÜZ Aeti£OUO6U,SIK
awei£S LEONAKD WOOLLEY ÖUHİ. M M ÖNCE, ati
İUJÇÛK &*& mftLAU yeece, eeu/ç ÇAPTA SIR /»Ç.
TIZMAYA GlRıŞEN W0OLLEt, 1322. - iSS* YlLtABI
ABASlNDA, &IR SUMeB KBNTİ OLAN Ug'ü OSTAYA
ÇlKARMlÇn. IfMK TOP&VaA&UOAKİ BU ESJCİ
KENT, MitATTAN ÖNCE 4. YÛZ/ILDA SÜrÜK. BİR SEL
F€LAK£TtNE üSeAYfP YOKOLMUÇTU. (BU SEÜhl, ÜN-
ui uun nifAHi outsiteceĞi söyLet/AietcrEPi/eŞ
O &4MANIN SUMEe Ur&VZU&NI X>4A/£V7/4A/ UR.
neuTi, pMDire peeiN ottmyA ÇMARILMIŞ e»
iyi DURUMPAKİ zJG&ueAn ofi içeeiyonpu. YA-
PAİ BİR DAĞ GÖRÜNüMÜNDBld Zi66ueAT, K&\L
RA TARAFIUDAU İNfA 6TTHÜCMfŞTİ.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
28 Şubat Sürecî
Sona mı Erdi?
Sık sık vurguladığım gibi; Türkiye'de birileri,
toplumun unutkanlığına çok güveniyor. Herhangi
bir olayı ya da sorunu "zamana yaydıklan" zaman,
halkın bunu unutacağını, ya da en azından ayrın-
tılannı anımsamayacaklannı sanıyoriar. Kimi zaman
da haklı çıkıyorlar. Ama 28 Şubat 1997'de MGK'nin
verdiği "muhtıra"n\n unutturulması konusundaki
çabalar, şimdilik (çok şükür) sonuç vermiyor. Ay-
nca bizlere de bunun unutturulmaması için gay-
ret etmek düşüyor...
Yeniden anımsatalım. Türkiye'de Refah Partisi
ve Doğru Yol Partisi'nin kurmuş olduğu ve Sayın
Erbakan'ın başbakanlığındaki hükümet; Türki-
ye'nin başta dış politika olmak üzere, tüm temel
politikaları değiştirme çabasına girişince, toplum-
da ciddi bir tepki uyandı. Elbette; Susurluk kaza-
sının ortaya saçtığı pislik ve ekonomik sorunlar da
bu tepkinin nedenleri arasındaydı.
28 Şubat muhtırasını, salt MGK'nin ve özellikle
MGK'nin asker kanadının eseri saymak, yanlış bir
yaklaşımdır. Eğer toplumdaki sivil tepki olmasay-
dı ve bu sivil tepki, böyle bir muhtıranın "zemini-
ni oluşturvnasaydı", hiçbir biçimde muhtıra verile-
mezdi.
Peki, 28 Şubat muhtırasının, günümüzde de de-
ğerini koruyan "içeriği" ne idi? Bu konuda çok
şey söylenebilir ama, en önemli husus, toplumu-
muzda yükseliş halinde olan "şeriatçı akımlann",
kesin bir biçimde engelleneceginin mesajının ve-
rilmesiydi.
Geçenlerde "Toplumsal Araştırmalar Kültür ve
Sanat İçin Vakıfm düzenlediği bir panele katıl-
dım. "Türkiye'ye Soldan Bakış", genel başlığı al-
tında düzenlenen bir program içinde, "Siyasal Is-
lam ve Laiklik Sorunu" başlıklı bir paneldi bu.
Panelde üzerinde en çok durulan ve en çok so-
ru yöneltilen konu, 28 Şubat sürecinin sürüp sür-
mediği, başarıh olup olmadığı ve genel olarak ni-
teliği idi.
Bu tür toplumsal konularda, bir günden öbür gü-
ne sonuç alınması mümkün değildir. Ancak; Tür-
kiye'de "yüksden" şeriatçı akım, ciddi bir biçim-
de "çevrelenmiş" ve gelişimi durdurulmuştur.
Toplantıya katılan konuşmacılardan birinin, çok
isabetle belirttiği gibi; Türkiye'de son 20 yılda dev-
let eliyle desteklenen ve körüklenen "Türk-lslam
Sentezi" görüşünden, kesin bir biçimde vazgeçil-
miştir. Tabii bu arada, PKK terörüne tepki nede-
niyle deyükselen bir "Türklük" politikası, kimi za-
man ciddi sakıncalar ortaya çıkartsa bile, Refah'ın
"Islam şeriat" umutlan, suya düşmüş oldu.
Türkiye'de, "dinci" olarak isimlendirebileceğimiz
grupların tümü, Refah'ı desteklememişlerdi. Ör-
neğin Nakşibendilerin bir bölümü ANAP'ı, Nurcu-
ların önemlice bir bölümü, DYP'yi desteklemişti.
Zira Türkiye'deki kimi tarikatlar ve cemaatler için,
"iktidara yakın" olmak çok önemliydi. Ve REFAH-
YOL kurulanadek, "Türkiye'deRefah'aiktidartes-
lim edilmez", düşüncesi yaygtfM^- \ vtK M >• ı r <;
Ancak, REFAHYÖL'un kurulmasıyla birlikte, 'Re-
fah iktidar olabiliyor" anlayışı egemen olmaya baş-
ladı ve o zamana dek Refah'a pek- "yüz vermeyen"
kimi gruplar, Refah'a yaklaşmanın yollarını arama-
ya başladilar.
28 Şubat muhtırası ve bunu izleyen gelişmeler,
kimi dinci gruplardaki "Refah'a yakın/aşma" ça-
balannın da sonu oldu. Ve tüm bunları, 28 Şubat
muhtırasına borçluyuz. Ve bana öyle geliyor ki: Fa-
zilet Partisi, Refah'ın 1995'teki başansını yakala-
mak için çok uğraşmak zorunda. Her ne kadar Sa-
yın Kutan; "çıtayı" biraz yükselterek, yüzde 30'lar
düzeyine çıkarttıysa da santyorum bunu, örgüt ve
yandaşlanna moral vermek için yaptı. Zira Recai
Kutan, toplumdaki eğilimleri izleyebilecek düzey-
de bir poiitikacıdır.
Ama kimi siyasetçilerimiz ve özellikle kimi ya-
zarianmız, sanki 28 Şubat hiç yaşanmamış gibi dav-
ranmaya çalışıyorlar. Gönüllerinin bir köşesinde,
REFAHYOL günlerinin rahatlığının umudunu ye-
şertiyorlar. 18 Nisan seçimlerinden sonra, aynı
günlere geri dönebileceklerini sanıyoriar. Sansın-
lar bakalım...
Kimi "demoKraf arkadaşlanmız, 28 Şubat sü-
recine karşı çıkıyorlar. (Doğrusu ben de "içime
sindirme" konusunda epey zorlandım ama, o bam-
başka bir mesele.) Toplumdaki "dinci" gelişmele-
ri, "cihet-iaskeriye" ile değil, sivil toplum kuruluş-
lannın muhalefet ve çabalanyla durdurmanın da-
ha iyi olacağını dile getiriyorlar.
Doğrudur. Ama siyasal yaşamda ortaya çıkan
olumlu bir gelişmeyi, sırf bu işin ardında "ünifor-
malılar" var diye eleştirmek de pek mantıkh değil.
Umalım askerlerimiz, siyasal yaşama bir kez
daha "müdahale etmek" zorunda kalmazlar...
BULMACA SEDAT YAŞAYAS
SOLDAN SA- 1 2 3 4 5 6
ĞA:
1/ Erkeklerde yaş
dönümü. 2/Uzak-
lık anlatmaktakul-
lanılan söz...Dağ-
keçisi. 3/ Boyun
egen, kendini baş-
kasınınbu^Tuğuna
bırakan..."—Sü-
men": Balerini-
miz. 4/ El ya da
yüz hareketleriy-
İegösterme...Biz-
mut elementinin
simgesi. 5/ Bozuk-
luk, yanlışlık. 6/ Içine yün,
pamuk gibi şe>ler doldu-
rulan beyaz yastık ya da
yorgankılıfi... Mezopotam-
ya'dakurulmuş en büyük si-
telerden biri. 7/ Bir nota...
Büyûk Sahra'da kumullar-
la örtülü bölge. 8/ Eski Mı-
sır'ın üç büyûk piramidin-
den biri. 9/ "Eserler, yapıt-
lar" anlamında eski söz- Q
cük...0kyanusyahalkları- n
nın erkeklik ve bereket tan-
nsı.
YHCARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Eski Roma mimarhğında üstü açık avlu... Fas'ın plaka işa-
reti. 2/Ölen kimsenin vücudu... Eski Mısır inanışında ana tan-
nça. 3/ Sakızla tatlandınlmış rakı. 4/ Bir nota... Cezayir'de do-
ğan ve Arap müzığiyle rock, punk, reggae'nin kanşımı olan mü-
zik türü... Yiğit. 5/ Meksika'da büyûk bir uygarlık kurmuş es-
ki halk. 6/ Hıristıyan sanatında ölü Isa'nın vücudunu kolların-
da tutan Meryem Ana betimlemesi... Dinsel tören ve kuralia-
n. 7/ Aşıboyası... Kanuna benzer eski bir çalgı. 8/ Avrupa'da
büyük bir yarımada... llkel bir silah. 9/ Alkolsüz içecek... Ha-
tay ilinde bir ırmak.