Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 ŞUBAT1399 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Çarkıfelek
- .V olur be Güner Abicin,
kardeşımyc'alak, anam katı-
rakt. B;r .'crdımcık...
"IMF heyeti, bütçe disipli-
ni adı aittada sosyal devlet
uvgulamalarmdan ödiin is-
tedL"
- \fehmet Ali Bey karde-
şim. ricj edyorum.. Babam !0
vıl önce iizlere ömür. Deden
desen, 50 yıl önce... Anlayı-
cagın yetinim, yetim. Azyar-
d
heyeti, kredi mm-
luklarım açntak için 30 mil-
yonayakın işçi, emekli, dulve
yetimden sarumlu SSK'nin
reforma ihayacı olduğunu bil-
dirdi..."
- Yasemin Hanımcığım,
"Ce" desem çıkarmı mihar-
lar? Ne desem de, yardım et-
sen...
"IMF heyetinin çantasuı-
dan acı reçete çıkn..."
- Yapma Güner Abey, çok
zor buldum seni zalen... Bak
sorduğun dandik sorulara ji-
pın ışi vamt verdim. Kulun kö-
len olayım abey. yardım...
"IMF heyeti, Türkiye'yi
başanlı buldu..."
- \fehmet Ali oğlum. zalen
feiek çarkımıza okudu, bir de
sen vurma bari... Bir gtdım
yardım...
"IMF, istikrar programı-
nın sürdürülmesini önerdL."
"B" büyükbabam, "Ç" Ça-
nakkale de, "D" Dumhıpı-
nar'daişgalcılere karşı savaş-
mıştı. "S" Sakarya'da ycıra-
lanmış. "A" Afyondan. "/"
Izmir'e uzanmıştı. "Z." Lo-
zan'da, "K" kapitülasvonları
"R " reddettiğimızde "G "gö-
nenmişti.
Yaşasın buldukgizli sözcük-
leri! Çoluk çocuk. konıı kom-
şu, hepimiz, ama hepimiz bul-
duk! Birlikte okuvoruz:
"U- Y-L-T-M-A- Y-I-.\
B-t-Z-I"
Bunalımın suçlusu bulunmuş
Ulıtsalplanlama yapma işlevi
açısından kötürümleştirilen, ama adı
hâlâ "Devlet Planlama Teşkilatt " olan
DPT'nin Özal hayranı bürokratları
düşünmüşler taşınmışlar,
içinde bulunduğumuz ekonomik
bunalımın sorumlusunu bir çırpıda
buluvermişler:
"İşçi ücretlerinin yüksekliği..."
Bu nadide saplama, DPT'nin
2 Şubat 1999 tahhini taşıyan
rapoıimda şu "teknik" dille
ifadesini bulmuş:
"1998yılında ihracatta rekabet
gücümüzü olumsuz etkileyen
faktör, birim işgücü maliyetindeki
yükselme olmuştur. 1998 yılında
ülkemizdeki birim işgücü maliyeti,
gerek ihraç pazanmız olan
ülkelerden, gerekse rakip ülkelerden
daha hızlı artmıştır.
1998 yıhnda Türkiye'de dolar
cinsinden ücret artışlarının sürmesi
ve üretimin yavaşlaması bizim
işgücü maliyetlerinin artmastnda
etkili olmuş ve bazı sektörlerde
ihracatperformansını olumsuz
etkilemiştir."
DPT bürokratları, savlarım
güçlendirmek için OECD verilerine
dayanarak raporlarına bir de tablo
eklemişler. Tabloya göre;
Türkiye 'deki birim işgücü maliyeti
endeksi ] 998'de 91.6 iken, halya'da
76.3, hpanya 'da 90.7 düzeyinde
kalmış.
Hazretlere, biz de Uluslararası
Metal tşçileri Federasvonu 'ndan bir
tablo sunalım: 1998 'de
Türkiye de
makine imalatında çalışan
bir işçinin "1 kilo " et
alabilmesi için 2 saat 12 dakika
çahşması gerekmiş.
DPT'nin birim işgücü
maliyetinin Türkiye'den daha
düşük olduğunu ileri sürdüğu
halva'dakibir işçi "1 kilo " et için
1998'de 1 saat 15 dakika,
tspanya daki ise 49 dakika
çalışmış. DPT'de bu raporu
hazırlayan bürokratları
toptan IMF ye transfer etmeli.
Hem IMF Ankara "ya heyet
gönderme zahmetinden
kurtulur, hem de devletin
işgücü maliyeti düşer.
"Kentin sakini değil, sahibi
olmak istiyoruz " ilkesinden
hareketle oluşturulan
Ankara Kent Konseyi
Oihşimi. zatnan zaman
hazırladığı dosyalan
kamuoyuna duyuruyor.
Sekretaryasım Mafa'na
Mühendisleri Odası, Peyzaj
Mimarlan Odası, Mimarlar
Odası Ankara Şubesi, DfSK
Genel-Iş ve Anakent
Belediyesi bağımsız meclis
üyesi Muzaffer Saraç 'ın
yürüttüğü konsey, son olarak
Ankara daki yerel
yönetimlerde çalışanlar
açısından bir dönemin perde
arkasım işleyen altıncı
Kentin sahibi olabilecek miyiz?
dosyaya imza attı.
Tüm Bel-Sen Ankara Şubesi
Basm Yayın Sekreteri
Mümtaz Başar 'ın
kathlarıyla gerçekleşen
dosyada, 2 7 Mart 1994 'ten
bugüne FP (RP) ve
MHP 'liler tarafindan
yönetilen Ankara Anakent,
Sincan, Keçiören, Altındağ,
Etimesgut belediveleri ile
EGO, ASKİgenel
müdürlükleri ve Anakent
Belediyesi 'ne bağlı Bel-
Beton, Belpa, Belko,
Metropol AŞ, tmar AŞ, Halk
Ekmek'te çahşanlarm
başına gelenler şöyle
özetlenmiş:
"4 bin işçi ve memurun
işine son verildL 4 bin
çalışan sendikal faaliyetleri
nedeniyle sürgün edildi.
1500 çalışamn kadrosu
elinden ahndu 700'eyakın
zabıta ve itfaiye çalışanı
hak kaybma uğratıldu 4
bin memura düzmece
soruşturmalar açıldu Bin
memurun sicili bozuldu.
Sayısız işçi ve memura
dÖnük dövme, yaralama,
silahlı tehdit, taciz ve
hakaret olağan hale
getirildi Yüzlerce insan
istifaya zorlandu Sendika
temsilcilik odaları tahrip
edildi, levhaları sö'küldü.
Mahkeme kararlan, toplu iş
sözleşmesi hükümleri ve
müfettiş raporlan hiçe
sayıldu tşinden,
ekmeğinden edilenlerin
yerine paravan şirketler
yoluyla kendi yandaşları
dolduruldu."
Seçimde sol oylar
paramparça olur, sağ
kadrolar bir kez daha
işbaşına gelirse, binlerce
çalışamn çektiği çileleryine
kötülükyapanlann yanına
kârkalacak. Neyazık!..
Kim kimin adayı
Seçime az kaldı. Kime sorsak, ya-
mtı aşağı yukarı aynı:
"Yav, nereye oy vereceğiz? Par-
tilerin çoğu birbirinin kopyasu.."
Ya da:
"Kafam karısık arkadaş. Kimin
eli kimin cebinde beüi değiL"
Nasılyani?
Daha düne kadar DSP 'yi emekli
vaiz Fethullah Gülen 'iö\tnekle suç-
layan CHP. 1995 te Gülen cemaati-
nin görkemli iftar yemeğine salon-
lannı açan PolatRönesans Oteli 'nin
sahibiAdnan Polat'ı tstanbul Bele-
diye Başkanlığı için adaygösteriyor.
Solda politika yapan Murat Ka-
rayalçın 'ın gerek Ankara Belediye
Başkanlığı, gerekse Başbakan Yar-
dımalığı döneminde damşmanhğı-
nı üsdenen Yüksel Türkili nın eşi
Berna Serdaroğlu Türkili sağcı
ANAP tan ÇankayaBelediyeBaşkan
adayı oluyor.
Çok değil, bundan yaklaşık 2 yıl
önce "Ecevit'in solla Ugisiyok,ye-
terince düzene karşı çıktmyor. So-
luparçalı tutmakta inat ederekpar-
çalı sağın iktidarını sağlamaktadır.
Ecevit artık siyaseti bırakmalıdır "
diyenler, bugün Ecevit e alkış tutup
DSP sajlannda yerierini ahyoriar.
Son bir örnek daha:
Tek Gıda-lş Sendikası Başkanı
Orhan Balta 'yı aradık:
• Başkan, ANAP'tan adaymışsı-
nız, öyle mi?
• Böyle dedikodular var, ama be-
nim böyle bir başvurum olmadı.
• Olsaydı garipserdik zaten...
• Niyeymiş o?
• Miye olacak... TEKEL'in özel-
leştirümesine karşı çok sert muha-
lefet eden bir kişinin, TEKEL'in
özelleşmesiprogramını uygulama-
ya koyan ANAP 'tan milletvekiliol-
ması sizce garipsenmez mi?
Orhan Balta, görüşmenin bu bö-
lümünde birkaç saniye duraksadı ve
ağzımızm payını verdi:
"Yokyok, ben oLsaydım, önlerdim
o olayu."
Böylesi bir ortamda, seçmenin
kafasımnyalnvzca kanşık olmasına
da şükür. lyi kafayı üşütmüyor...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
'Sözde' Bağımsız Türkiye!
Devlet büyüklerinin
paçasına yapışıp cenaze
törenlerine gitmek, dünya
liderierini yakından gördüğü
için çılgınlar gibi sevinmek,
kronik 'seçkincilik'
hastalığına tutulmak yerine
"rçincteknşrttryı yitirmeden
işini yapan 'trend'
kollamadan meslek onurunu
koruyan gazetecilerden biri,
Milliyet yazarı Melih Aşık,
23Ocak1999tarihli
"Bombardıman Kapıda"
başlıklı yazısında UPI
Ajansf nın şu haberine yer
veriyordu:
"VVash/ngton-ABD yetkilileh,
Pentagon'un Kuzey Irak'taki
hava savunma üslerine karşı
büyük bir bombardıman
kampanyası planlandığını
bildirdiler. Bilindiği gibi bu
üslerden Amerikan
uçaklanna karşı üç gün üst
üste ateş açıldı. Yetkililer
bombardımanın Ramazan
Bayramı'ndan hemen sonra
başlayabileceğini
eklediler..." (14 Ocak 1999).
Haber 'doğru' çıktı.
ABD'nin füze saldınlan
sürüyor. Irak'ta siviller
ölüyor. Ölen siviller Batılı,
zengin, emperyalist ülkelerin
yurttaşları olmadığı için
'global' dünyanın
gündemine giremiyor.
Melik Aşık, aynı yazının
devamında "8u
bombardımanın haklı bir
gerekçesi var mı" diye
soruyor ve New York'taki
Uluslararası Eylem Merkezi
Koordinatörü Sara
Flounders'in sözlerine yer
veriyordu. Bakınız, 'hukuk'
ne diyor.
"Uçuşa kapalı bölge ABD ve
Ingiltere'nin yapay icadıdır.
Birieşmiş Milletler veya
benzeri bir uluslararası
organın izniyle
kurulmamıştır. Bu yüzden
Birieşmiş Milletler
beyannamesi ve uluslararası
hukuka aykındır. Bu bölge
üzerinde uçuş yapmak bir
savaş eylemidir. Irak'ın hava
sahası egemenliğini açıkça
ihlal etmekîir. ABD, sonuçta
Irak'ın kendi hava sahasının
üçte ikisini kullanmasmı
yasaklamıştır. Bu alan sivil
havacılığa da kapalıdır. Ticari
uçuşlar yalnızca 33 ve 36'ncı
paraleller arasında
yapılmaktadır.
CNN Televizyonu 26
Arahk'ta (1998) 'Irak'ın Batılı
uçakları tehdit ettiği'
savlannın anlamsız
olduğunu, zira Irak
uçaksavar ateşinin ancak 10
bin feete ulaşabildiğini, oysa
ABD uçaklarının 30 bin feet
yükseklikte seyrettiğini
bildirmiştir. ABD'nin uçuşa
kapalı bölge üzerinde
uçuşları yeni
bombardımanlar için .
provokasyondur.
Bombalama eylemi durmalı,
Irak'a uygulanan ambargo
kaldınlmalıdır..." -IM nrt m
Bu çarpıcı alıntının ardından
Aşık yazısını şöyle
bitiriyordu: "... Türkiye kendi
topraklannın kendi aleyhine
kullanılmasına seyircidir.
Yerle bir olmuş Irak,
bağımsızlık onurunu son
kurşununa kadar
savunurken, Türkiye tek
kurşun atmadan ABD'ye
teslim olmuş olmanın acı
sonuçlannı yaşıyor. Ve
ABD'nin Irak'a yaptığı haksız
saldınlara Türk
kamuoyundan ABD'deki
kadar bile muhalefet
yükselmiyor. Sormaz
mısınız? Atatürk bu ülkeden
mi geçti?" Ne yazık ki, bu
tavrı devlet politikası' olarak
göremiyoruz. Üstelik böyle
düşünenlere omurgasız
medya laleleri tarafindan
'dinozor' deniyor!
Irak Başbakan Birinci
Yardımcısı Tank Aziz,
pazartesi günü Ankara'ya
gelecek. ABD,
bu konudaki 'endişelerini'
bildirdi. 'Düşman devlet
adamının', 'Ortadoğu'daki
eyaletlerine' davet edilmesi
'âlemin kralını' kızdırdı.
Çünkü ABD, özgürlük ve
demokrasinin ve insan
haklarının ve serbest
girişimin önciisü! Liberal
Tanrı!
"Büyük ve legal" olduğu için
yaptığı teröre, işlediği
cinayetlere hiçbir güç ses
çıkaramıyor. Oysa ABD'nin
demokratlığı da tıpkı Kürt
parlamentosu gibi 'sözde!'
Terörist Öcalan için
savunma hakkımızı
kullanarak Suriye'yi
uyarıyor ve sözde Kürt
parlamentosu yüzünden
Ispanya ile gerginlik
yaşıyoruz ama 'sözde'
demokrat, 'sözde'
özgürlükçü, 'sözde' barışçı,
'legal' terorizmin merkezi
ABD'nin topraklarımızdan
havalanıp Iraklı sivil insanlan
öldürmesine ses
çıkaramıyoruz. Sömürge
ruhunu koruyor ve yataklık
yapmanın kişiliksizliğini
yaşıyoruz. Mumcu'nun
'Sesleniş'te yazdığı gibi
"Emperyalizmin ahtapot
kollanna teslim edilmiş
bağımsızlığımız".
Amerikan uçakları
Iraklı sivilleri, Amerikan
uşaklan bağımsızlığımızı
öldürüyor!
"Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş."
Kampanyası-14:
Susurluk Çetesi cezalandırılsın!
HAYVANLAR ISMAIL GILGEÇ
KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK*•*M n**çt HA .ti.'seM »39Vİ .iSfUJo ;^.iiS>.
behicak@turk.net!'
ÇİZGİLÎK KÂMÎL MASARACI
O
HARBİ SEMtH POROY
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAS 13 Şubat
SERÜVENCİ BİR SANATÇI: ÇELLINI..
fS?f OE BlTGÜM, ÜMLÜ İrAİ.»ıfAI KUYUMCU, İ-IEYKBLCİ
\SE yAZAK/ gEA/fENUTD CELLM/ QÇELLİNı'J, W' M4'-
ŞIH0A ÖLMÜŞTÜ. KUYUMCULUĞA İS, HEYtCELC/Ll-
ĞE 4O, YAZAiectĞA İS£ 6O M4Ş/A/0A BAÇLAMN
CELLINI, İTHLYAN RÖNESANSlMM EAJ TfPfK SA- ,
8İRİYOİ. AÇKLAKIj KAV6ALAKI, \l
DE r*N/fiJAN SANATÇI,ZAAAA-
MfŞ, BİRÇOK K£Z yA&4{j<*/AA(fTr. GEHÇİ rÛM 8U
SS.RÜVENLER İÇ.İU TEK KAYHAK,KEN
T/LI A/V/O4£/y£>/ AA^Aj 8lt BlL£ O ÇAĞfM Ö
&NPES4Dİ. BÜyÜ/£ HEYKELCJ MlCHELAMSELO
GÖL&ESİNPE KALASAKLA BigLİKTE, YALNIZCA
'PER.SEUS, MEDUSA SA$I İLE "ADU B/SOıVZ HEY-
İ StLE.ONUH YETENE6İNÎ KANITIAMAYA
GÖRÜŞ
SONMEZ TARGAN
Aday Olma Etiği
Türkiye seçim havası soluyor. Ama ekonomik
yaşam bunun tam tersi, nefes darlığı çekiyor. Ge-
nelbirtanımlamaylapiyasalardayaprakoynamı-
yor. Sayın Başbakan enflasyonun yüzde ellilere
gerilediğini söylüyor. Ölmüş bir pazar ekonomi-
si için bu sonuç doğru. Ünîü bir iktisatçının be-
timlemesiyte, Hastanın ateşini düşürdük, ama
kendisini yitirdik' benzetmesine bu durum çok
uygun düşüyor.
toplumdaki bütün beklentilersandığaendeks-
lenmiş durumda.
Her seçimde olduğu gibi, sihirbazın torbasın-
dan çıkan kuş gibi, bu seçimlerde de sandıktan
mucize çıkacağı bekleniyor, yine. Oysa 12 Eylül
yasaları ile bugüne değin başvurulan sandık de-
mokrasisi çözümü değil, büyük ölçüde çözüm-
süzlüğü üretmedi mi?
Bu sözlerimize bakarak sakın hiçbir kimse bi-
zim seçimlere karşı olduğumuz sonucunu çıkart-
masın. Biz, 12 Eylül yasalarıyla seçime gitmenin
sonuçlarından şikâyetçi olduk hep. Demokrasi-
yi halk için seçimden seçime sandık başına git-
mek olarak sınıriamış bir siyasal anlayışa, bir de,
12 Eylül ürünü seçim ve siyasal partiler yasaları
kılavuzluk edince, kaçınılmaz olarak, gerek yerel
yönetimlerde, gerekse merkezi yönetimlerde içi
boşalmış, niteliği tartışılır duruma gelmiş erk odak-
larının basiretsiz yönetiminde geçmedi mi son
beş-on yılımız?..
18 Nisan seçimlerinde de sandıktan dünden fark-
lı bir sonuç çıkmayacağına ilişkin özellikle toplu-
mun duyarlı ve örgütlü bütün kesimleri görüş bir-
liği içinde değil miydi? Var olan yasalarla seçim-
lere gidilmesinin yaşanan bunalımı çözmesi şöy-
le dursun daha da derinleştireceğini söyleyenle-
rin başında bu parlamento da yok muydu?
Peki ne değişti de bunca toplumsal ve siyasal
istemler bir tarafa bırakılarak bunca eleştiri ve
çabalar unutularak var olan yasalarla seçime gi-
dilmesini herkes kabullenir duruma geldi. Bu af-
fedilebilir bir kusur ya da kabahat değil ki, özür
dileyiverirsin olsun bitsin.
Çocukluğumuzda bir kusurumuz olsa ya da bir
suç işlesek açığa çıktığını duyumsarsak yüzü-
müz kızarırdı. Hatta büyüklerimiz, bunu gizleme
eğilimi içine girdiğimizi sezince "Boşuna sakla-
ma yüzün seni ele veriyor" diyerek kızaran yüzü-
müze, kaçırmak istediğimiz gözbebeklerimize
dikkatle bakarlardı.
Hata yapılabilir, kusur işlenebilir.. bunlar anla-
şılabilir ve doğal olgulardır. Ve özellikle bu süreç
yaşanırken kişinin yüzünün kızarması etikanlam-
da olumlu bir tepkimedir. Bir başka anlatımla yü-
zün kızarması, utancın fiziksel olarak dışa vuru-
mudur. Ama bir toplum utanma duygularını, 18
Nisan seçtmlerindeki tutumunda görüldüğü gibi
yitirebiliyorsa, asıl tehlike budur.
Siyasal partilerin hemen hemen tümü geçmiş-
te şikâyetçi oldukları, en acımasız biçimde eleş-
tirdikleri yasalan değiştirmeden seçime gidiyor ol-
makla, parlamentoda kendini ifade edemeyecek
yaklaşık yüzde 30'a varan seçmen kitlesine kar-
şı büyük bir suç daha işlemiş oluyorlar. Ama ço-
cuklar kadar bile olamıyorlar, çünkü yüzleri bile
kızarmıyor.
Partilgr dışında kaian toplum kesimlerinde du-
rum pek mi farklı?
Sendikalar, oda ve meslek kuruluşlan, sivil top-
lum örgütleri de bir duyarşızlık içinde. Duyarsız-
lık şöyle dursun, yukardaki örgütlerin herhangi bi-
rinde yönetici olmak sanki kendilerine otomatik
bir hak sağlıyormuşcasına şu ya da bu parti lis-
tesinden belediye başkanı ya da millet vektli ada-
yı olabilmek için adeta takla atıyorlar. Bugüne
değin şöyle bir itiraz duydunuz mu: Bu yasalar
var olduğu sürece ben hiçbir seçim için aday
adayı olmayı düşünmüyorum.
Duymak şöyle dursun, seçilme şansını yük-
seltmek için parti değiştiren siyaset bezirgânları
kervanına, aynı amaç uğruna parti değiştiren si-
vil toplum kuruluşu yöneticilerinin de katıldığına
tanık oluyoruz. Yakın bir zamana değin mensu-
bu bulunduğu partisinin merkez organlannda gö-
rev yapmış, hatta bu partinin son genel kurulun-
da divan başkanlığına aday olmuş bir sendika kon-
federasyonu başkanı, bir gecede, uzun yıllar kar-
şısında durduğu bir partinin saflarına katılarak
milletvekili olma şansı arıyor...
Aday olmanın da bir etiği olmaiıdır diye düşü-
nüyorum. Ve bunu seçimlerden daha çok önem-
siyorum. Bugüne değin seçmenin önüne istenci
dışında listeler kondu. Kirli çamaşırlar içinden en
az kirli bulduğunu al üstüne giy dercesine, seç
bunlardan istediğini dendi.
18 Nisan seçimlerinde durum bu açıdan daha
da düşündürücü. Çünkü dava daha başından, aday
olma aşamasında yitirilmiştir. Kirli çamaşırlar de-
ğişik ambalajlarla siyaset pazarına sürülmüştür
sadece.
Ne diyelim; vatana millete hayırlı olsun!..
BULMACA SEDAT YAŞAYAI*
1 2
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/ tnsan bilgisi-
nin, teknik, eko- 1
nomik ve sosyal
alanlardakı iletışi-
min otomatik ma-
kınelerde akılcı
olarak işlenmesi-
ni konu alan bi-
lim. 2/ Binicilik-
te atın bayağı >ii-
rüyüşüne verilen
ad... Lezzet. 3/
Palamut. torik gi-
bı balıklardan dı- "
lim dilim kesilerek yapı-
lan salamura. 4/Şarkı, tür-
kü... Şöhret... Uaç. 5/ "-- '
- et aklından çıkarma be- 2
ni / Ağla gözyaşını sil me- 3
lûl melûl" (Karacaoğ- 4
lan)...Oylumlu. 6/Laha- g
na, turp, şalgam gibi bh-
kilerde hastalık yapan bir
tür mantar. 7/ Soy... De- 7
nizayısı da denilen bir fok 8
türü. 8/ tçine çeşitli ka- 9
tıklarkonarakhazırlanan
ve bayramdakonuklara ikram edilen birtür kokulu çörek...
Borsada belli miktardaki bisse senedini belirtmekte kul-
lanılan işlem birimi. 9/ Donuk renkli... Konya'nın Kara-
pmar ilçesi yakınlannda küçük bir göl.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Deniz kıyılannda yaşayan uzunca gagalı ve çatal kuyruk-
lu bir kuş. II Yönetim... Sert bir içki. 3/ Arnavutluk'un pa-
ra birimi... Eski dilde büyücü. 4/ Piston... Utanma duygu-
su. 5/ Karayollannın kenannda, yol düzeyinden aşağıda ka-
lan böliim. 6/ Bir Avrupa ülkesinin parasmı simgeleyen
harfler... Bir hayvan. II Madencilikle ilgili kuruluşumuzun
kısayazılışı... Âkıtma, dökme. 8/ Yiğit... Satrançta özel bir
hareket. 9/ Alıcı ve satıcılann fiyatlan tek başlanna et-
kileyemeyecek kadar çok sayıda olduklan piyasa sistemi.