25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ŞUBAT1399 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Çarkıfelek - .V olur be Güner Abicin, kardeşımyc'alak, anam katı- rakt. B;r .'crdımcık... "IMF heyeti, bütçe disipli- ni adı aittada sosyal devlet uvgulamalarmdan ödiin is- tedL" - \fehmet Ali Bey karde- şim. ricj edyorum.. Babam !0 vıl önce iizlere ömür. Deden desen, 50 yıl önce... Anlayı- cagın yetinim, yetim. Azyar- d heyeti, kredi mm- luklarım açntak için 30 mil- yonayakın işçi, emekli, dulve yetimden sarumlu SSK'nin reforma ihayacı olduğunu bil- dirdi..." - Yasemin Hanımcığım, "Ce" desem çıkarmı mihar- lar? Ne desem de, yardım et- sen... "IMF heyetinin çantasuı- dan acı reçete çıkn..." - Yapma Güner Abey, çok zor buldum seni zalen... Bak sorduğun dandik sorulara ji- pın ışi vamt verdim. Kulun kö- len olayım abey. yardım... "IMF heyeti, Türkiye'yi başanlı buldu..." - \fehmet Ali oğlum. zalen feiek çarkımıza okudu, bir de sen vurma bari... Bir gtdım yardım... "IMF, istikrar programı- nın sürdürülmesini önerdL." "B" büyükbabam, "Ç" Ça- nakkale de, "D" Dumhıpı- nar'daişgalcılere karşı savaş- mıştı. "S" Sakarya'da ycıra- lanmış. "A" Afyondan. "/" Izmir'e uzanmıştı. "Z." Lo- zan'da, "K" kapitülasvonları "R " reddettiğimızde "G "gö- nenmişti. Yaşasın buldukgizli sözcük- leri! Çoluk çocuk. konıı kom- şu, hepimiz, ama hepimiz bul- duk! Birlikte okuvoruz: "U- Y-L-T-M-A- Y-I-.\ B-t-Z-I" Bunalımın suçlusu bulunmuş Ulıtsalplanlama yapma işlevi açısından kötürümleştirilen, ama adı hâlâ "Devlet Planlama Teşkilatt " olan DPT'nin Özal hayranı bürokratları düşünmüşler taşınmışlar, içinde bulunduğumuz ekonomik bunalımın sorumlusunu bir çırpıda buluvermişler: "İşçi ücretlerinin yüksekliği..." Bu nadide saplama, DPT'nin 2 Şubat 1999 tahhini taşıyan rapoıimda şu "teknik" dille ifadesini bulmuş: "1998yılında ihracatta rekabet gücümüzü olumsuz etkileyen faktör, birim işgücü maliyetindeki yükselme olmuştur. 1998 yılında ülkemizdeki birim işgücü maliyeti, gerek ihraç pazanmız olan ülkelerden, gerekse rakip ülkelerden daha hızlı artmıştır. 1998 yıhnda Türkiye'de dolar cinsinden ücret artışlarının sürmesi ve üretimin yavaşlaması bizim işgücü maliyetlerinin artmastnda etkili olmuş ve bazı sektörlerde ihracatperformansını olumsuz etkilemiştir." DPT bürokratları, savlarım güçlendirmek için OECD verilerine dayanarak raporlarına bir de tablo eklemişler. Tabloya göre; Türkiye 'deki birim işgücü maliyeti endeksi ] 998'de 91.6 iken, halya'da 76.3, hpanya 'da 90.7 düzeyinde kalmış. Hazretlere, biz de Uluslararası Metal tşçileri Federasvonu 'ndan bir tablo sunalım: 1998 'de Türkiye de makine imalatında çalışan bir işçinin "1 kilo " et alabilmesi için 2 saat 12 dakika çahşması gerekmiş. DPT'nin birim işgücü maliyetinin Türkiye'den daha düşük olduğunu ileri sürdüğu halva'dakibir işçi "1 kilo " et için 1998'de 1 saat 15 dakika, tspanya daki ise 49 dakika çalışmış. DPT'de bu raporu hazırlayan bürokratları toptan IMF ye transfer etmeli. Hem IMF Ankara "ya heyet gönderme zahmetinden kurtulur, hem de devletin işgücü maliyeti düşer. "Kentin sakini değil, sahibi olmak istiyoruz " ilkesinden hareketle oluşturulan Ankara Kent Konseyi Oihşimi. zatnan zaman hazırladığı dosyalan kamuoyuna duyuruyor. Sekretaryasım Mafa'na Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarlan Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, DfSK Genel-Iş ve Anakent Belediyesi bağımsız meclis üyesi Muzaffer Saraç 'ın yürüttüğü konsey, son olarak Ankara daki yerel yönetimlerde çalışanlar açısından bir dönemin perde arkasım işleyen altıncı Kentin sahibi olabilecek miyiz? dosyaya imza attı. Tüm Bel-Sen Ankara Şubesi Basm Yayın Sekreteri Mümtaz Başar 'ın kathlarıyla gerçekleşen dosyada, 2 7 Mart 1994 'ten bugüne FP (RP) ve MHP 'liler tarafindan yönetilen Ankara Anakent, Sincan, Keçiören, Altındağ, Etimesgut belediveleri ile EGO, ASKİgenel müdürlükleri ve Anakent Belediyesi 'ne bağlı Bel- Beton, Belpa, Belko, Metropol AŞ, tmar AŞ, Halk Ekmek'te çahşanlarm başına gelenler şöyle özetlenmiş: "4 bin işçi ve memurun işine son verildL 4 bin çalışan sendikal faaliyetleri nedeniyle sürgün edildi. 1500 çalışamn kadrosu elinden ahndu 700'eyakın zabıta ve itfaiye çalışanı hak kaybma uğratıldu 4 bin memura düzmece soruşturmalar açıldu Bin memurun sicili bozuldu. Sayısız işçi ve memura dÖnük dövme, yaralama, silahlı tehdit, taciz ve hakaret olağan hale getirildi Yüzlerce insan istifaya zorlandu Sendika temsilcilik odaları tahrip edildi, levhaları sö'küldü. Mahkeme kararlan, toplu iş sözleşmesi hükümleri ve müfettiş raporlan hiçe sayıldu tşinden, ekmeğinden edilenlerin yerine paravan şirketler yoluyla kendi yandaşları dolduruldu." Seçimde sol oylar paramparça olur, sağ kadrolar bir kez daha işbaşına gelirse, binlerce çalışamn çektiği çileleryine kötülükyapanlann yanına kârkalacak. Neyazık!.. Kim kimin adayı Seçime az kaldı. Kime sorsak, ya- mtı aşağı yukarı aynı: "Yav, nereye oy vereceğiz? Par- tilerin çoğu birbirinin kopyasu.." Ya da: "Kafam karısık arkadaş. Kimin eli kimin cebinde beüi değiL" Nasılyani? Daha düne kadar DSP 'yi emekli vaiz Fethullah Gülen 'iö\tnekle suç- layan CHP. 1995 te Gülen cemaati- nin görkemli iftar yemeğine salon- lannı açan PolatRönesans Oteli 'nin sahibiAdnan Polat'ı tstanbul Bele- diye Başkanlığı için adaygösteriyor. Solda politika yapan Murat Ka- rayalçın 'ın gerek Ankara Belediye Başkanlığı, gerekse Başbakan Yar- dımalığı döneminde damşmanhğı- nı üsdenen Yüksel Türkili nın eşi Berna Serdaroğlu Türkili sağcı ANAP tan ÇankayaBelediyeBaşkan adayı oluyor. Çok değil, bundan yaklaşık 2 yıl önce "Ecevit'in solla Ugisiyok,ye- terince düzene karşı çıktmyor. So- luparçalı tutmakta inat ederekpar- çalı sağın iktidarını sağlamaktadır. Ecevit artık siyaseti bırakmalıdır " diyenler, bugün Ecevit e alkış tutup DSP sajlannda yerierini ahyoriar. Son bir örnek daha: Tek Gıda-lş Sendikası Başkanı Orhan Balta 'yı aradık: • Başkan, ANAP'tan adaymışsı- nız, öyle mi? • Böyle dedikodular var, ama be- nim böyle bir başvurum olmadı. • Olsaydı garipserdik zaten... • Niyeymiş o? • Miye olacak... TEKEL'in özel- leştirümesine karşı çok sert muha- lefet eden bir kişinin, TEKEL'in özelleşmesiprogramını uygulama- ya koyan ANAP 'tan milletvekiliol- ması sizce garipsenmez mi? Orhan Balta, görüşmenin bu bö- lümünde birkaç saniye duraksadı ve ağzımızm payını verdi: "Yokyok, ben oLsaydım, önlerdim o olayu." Böylesi bir ortamda, seçmenin kafasımnyalnvzca kanşık olmasına da şükür. lyi kafayı üşütmüyor... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU 'Sözde' Bağımsız Türkiye! Devlet büyüklerinin paçasına yapışıp cenaze törenlerine gitmek, dünya liderierini yakından gördüğü için çılgınlar gibi sevinmek, kronik 'seçkincilik' hastalığına tutulmak yerine "rçincteknşrttryı yitirmeden işini yapan 'trend' kollamadan meslek onurunu koruyan gazetecilerden biri, Milliyet yazarı Melih Aşık, 23Ocak1999tarihli "Bombardıman Kapıda" başlıklı yazısında UPI Ajansf nın şu haberine yer veriyordu: "VVash/ngton-ABD yetkilileh, Pentagon'un Kuzey Irak'taki hava savunma üslerine karşı büyük bir bombardıman kampanyası planlandığını bildirdiler. Bilindiği gibi bu üslerden Amerikan uçaklanna karşı üç gün üst üste ateş açıldı. Yetkililer bombardımanın Ramazan Bayramı'ndan hemen sonra başlayabileceğini eklediler..." (14 Ocak 1999). Haber 'doğru' çıktı. ABD'nin füze saldınlan sürüyor. Irak'ta siviller ölüyor. Ölen siviller Batılı, zengin, emperyalist ülkelerin yurttaşları olmadığı için 'global' dünyanın gündemine giremiyor. Melik Aşık, aynı yazının devamında "8u bombardımanın haklı bir gerekçesi var mı" diye soruyor ve New York'taki Uluslararası Eylem Merkezi Koordinatörü Sara Flounders'in sözlerine yer veriyordu. Bakınız, 'hukuk' ne diyor. "Uçuşa kapalı bölge ABD ve Ingiltere'nin yapay icadıdır. Birieşmiş Milletler veya benzeri bir uluslararası organın izniyle kurulmamıştır. Bu yüzden Birieşmiş Milletler beyannamesi ve uluslararası hukuka aykındır. Bu bölge üzerinde uçuş yapmak bir savaş eylemidir. Irak'ın hava sahası egemenliğini açıkça ihlal etmekîir. ABD, sonuçta Irak'ın kendi hava sahasının üçte ikisini kullanmasmı yasaklamıştır. Bu alan sivil havacılığa da kapalıdır. Ticari uçuşlar yalnızca 33 ve 36'ncı paraleller arasında yapılmaktadır. CNN Televizyonu 26 Arahk'ta (1998) 'Irak'ın Batılı uçakları tehdit ettiği' savlannın anlamsız olduğunu, zira Irak uçaksavar ateşinin ancak 10 bin feete ulaşabildiğini, oysa ABD uçaklarının 30 bin feet yükseklikte seyrettiğini bildirmiştir. ABD'nin uçuşa kapalı bölge üzerinde uçuşları yeni bombardımanlar için . provokasyondur. Bombalama eylemi durmalı, Irak'a uygulanan ambargo kaldınlmalıdır..." -IM nrt m Bu çarpıcı alıntının ardından Aşık yazısını şöyle bitiriyordu: "... Türkiye kendi topraklannın kendi aleyhine kullanılmasına seyircidir. Yerle bir olmuş Irak, bağımsızlık onurunu son kurşununa kadar savunurken, Türkiye tek kurşun atmadan ABD'ye teslim olmuş olmanın acı sonuçlannı yaşıyor. Ve ABD'nin Irak'a yaptığı haksız saldınlara Türk kamuoyundan ABD'deki kadar bile muhalefet yükselmiyor. Sormaz mısınız? Atatürk bu ülkeden mi geçti?" Ne yazık ki, bu tavrı devlet politikası' olarak göremiyoruz. Üstelik böyle düşünenlere omurgasız medya laleleri tarafindan 'dinozor' deniyor! Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Tank Aziz, pazartesi günü Ankara'ya gelecek. ABD, bu konudaki 'endişelerini' bildirdi. 'Düşman devlet adamının', 'Ortadoğu'daki eyaletlerine' davet edilmesi 'âlemin kralını' kızdırdı. Çünkü ABD, özgürlük ve demokrasinin ve insan haklarının ve serbest girişimin önciisü! Liberal Tanrı! "Büyük ve legal" olduğu için yaptığı teröre, işlediği cinayetlere hiçbir güç ses çıkaramıyor. Oysa ABD'nin demokratlığı da tıpkı Kürt parlamentosu gibi 'sözde!' Terörist Öcalan için savunma hakkımızı kullanarak Suriye'yi uyarıyor ve sözde Kürt parlamentosu yüzünden Ispanya ile gerginlik yaşıyoruz ama 'sözde' demokrat, 'sözde' özgürlükçü, 'sözde' barışçı, 'legal' terorizmin merkezi ABD'nin topraklarımızdan havalanıp Iraklı sivil insanlan öldürmesine ses çıkaramıyoruz. Sömürge ruhunu koruyor ve yataklık yapmanın kişiliksizliğini yaşıyoruz. Mumcu'nun 'Sesleniş'te yazdığı gibi "Emperyalizmin ahtapot kollanna teslim edilmiş bağımsızlığımız". Amerikan uçakları Iraklı sivilleri, Amerikan uşaklan bağımsızlığımızı öldürüyor! "Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş." Kampanyası-14: Susurluk Çetesi cezalandırılsın! HAYVANLAR ISMAIL GILGEÇ KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK*•*M n**çt HA .ti.'seM »39Vİ .iSfUJo ;^.iiS>. behicak@turk.net!' ÇİZGİLÎK KÂMÎL MASARACI O HARBİ SEMtH POROY TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAS 13 Şubat SERÜVENCİ BİR SANATÇI: ÇELLINI.. fS?f OE BlTGÜM, ÜMLÜ İrAİ.»ıfAI KUYUMCU, İ-IEYKBLCİ \SE yAZAK/ gEA/fENUTD CELLM/ QÇELLİNı'J, W' M4'- ŞIH0A ÖLMÜŞTÜ. KUYUMCULUĞA İS, HEYtCELC/Ll- ĞE 4O, YAZAiectĞA İS£ 6O M4Ş/A/0A BAÇLAMN CELLINI, İTHLYAN RÖNESANSlMM EAJ TfPfK SA- , 8İRİYOİ. AÇKLAKIj KAV6ALAKI, \l DE r*N/fiJAN SANATÇI,ZAAAA- MfŞ, BİRÇOK K£Z yA&4{j<*/AA(fTr. GEHÇİ rÛM 8U SS.RÜVENLER İÇ.İU TEK KAYHAK,KEN T/LI A/V/O4£/y£>/ AA^Aj 8lt BlL£ O ÇAĞfM Ö &NPES4Dİ. BÜyÜ/£ HEYKELCJ MlCHELAMSELO GÖL&ESİNPE KALASAKLA BigLİKTE, YALNIZCA 'PER.SEUS, MEDUSA SA$I İLE "ADU B/SOıVZ HEY- İ StLE.ONUH YETENE6İNÎ KANITIAMAYA GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Aday Olma Etiği Türkiye seçim havası soluyor. Ama ekonomik yaşam bunun tam tersi, nefes darlığı çekiyor. Ge- nelbirtanımlamaylapiyasalardayaprakoynamı- yor. Sayın Başbakan enflasyonun yüzde ellilere gerilediğini söylüyor. Ölmüş bir pazar ekonomi- si için bu sonuç doğru. Ünîü bir iktisatçının be- timlemesiyte, Hastanın ateşini düşürdük, ama kendisini yitirdik' benzetmesine bu durum çok uygun düşüyor. toplumdaki bütün beklentilersandığaendeks- lenmiş durumda. Her seçimde olduğu gibi, sihirbazın torbasın- dan çıkan kuş gibi, bu seçimlerde de sandıktan mucize çıkacağı bekleniyor, yine. Oysa 12 Eylül yasaları ile bugüne değin başvurulan sandık de- mokrasisi çözümü değil, büyük ölçüde çözüm- süzlüğü üretmedi mi? Bu sözlerimize bakarak sakın hiçbir kimse bi- zim seçimlere karşı olduğumuz sonucunu çıkart- masın. Biz, 12 Eylül yasalarıyla seçime gitmenin sonuçlarından şikâyetçi olduk hep. Demokrasi- yi halk için seçimden seçime sandık başına git- mek olarak sınıriamış bir siyasal anlayışa, bir de, 12 Eylül ürünü seçim ve siyasal partiler yasaları kılavuzluk edince, kaçınılmaz olarak, gerek yerel yönetimlerde, gerekse merkezi yönetimlerde içi boşalmış, niteliği tartışılır duruma gelmiş erk odak- larının basiretsiz yönetiminde geçmedi mi son beş-on yılımız?.. 18 Nisan seçimlerinde de sandıktan dünden fark- lı bir sonuç çıkmayacağına ilişkin özellikle toplu- mun duyarlı ve örgütlü bütün kesimleri görüş bir- liği içinde değil miydi? Var olan yasalarla seçim- lere gidilmesinin yaşanan bunalımı çözmesi şöy- le dursun daha da derinleştireceğini söyleyenle- rin başında bu parlamento da yok muydu? Peki ne değişti de bunca toplumsal ve siyasal istemler bir tarafa bırakılarak bunca eleştiri ve çabalar unutularak var olan yasalarla seçime gi- dilmesini herkes kabullenir duruma geldi. Bu af- fedilebilir bir kusur ya da kabahat değil ki, özür dileyiverirsin olsun bitsin. Çocukluğumuzda bir kusurumuz olsa ya da bir suç işlesek açığa çıktığını duyumsarsak yüzü- müz kızarırdı. Hatta büyüklerimiz, bunu gizleme eğilimi içine girdiğimizi sezince "Boşuna sakla- ma yüzün seni ele veriyor" diyerek kızaran yüzü- müze, kaçırmak istediğimiz gözbebeklerimize dikkatle bakarlardı. Hata yapılabilir, kusur işlenebilir.. bunlar anla- şılabilir ve doğal olgulardır. Ve özellikle bu süreç yaşanırken kişinin yüzünün kızarması etikanlam- da olumlu bir tepkimedir. Bir başka anlatımla yü- zün kızarması, utancın fiziksel olarak dışa vuru- mudur. Ama bir toplum utanma duygularını, 18 Nisan seçtmlerindeki tutumunda görüldüğü gibi yitirebiliyorsa, asıl tehlike budur. Siyasal partilerin hemen hemen tümü geçmiş- te şikâyetçi oldukları, en acımasız biçimde eleş- tirdikleri yasalan değiştirmeden seçime gidiyor ol- makla, parlamentoda kendini ifade edemeyecek yaklaşık yüzde 30'a varan seçmen kitlesine kar- şı büyük bir suç daha işlemiş oluyorlar. Ama ço- cuklar kadar bile olamıyorlar, çünkü yüzleri bile kızarmıyor. Partilgr dışında kaian toplum kesimlerinde du- rum pek mi farklı? Sendikalar, oda ve meslek kuruluşlan, sivil top- lum örgütleri de bir duyarşızlık içinde. Duyarsız- lık şöyle dursun, yukardaki örgütlerin herhangi bi- rinde yönetici olmak sanki kendilerine otomatik bir hak sağlıyormuşcasına şu ya da bu parti lis- tesinden belediye başkanı ya da millet vektli ada- yı olabilmek için adeta takla atıyorlar. Bugüne değin şöyle bir itiraz duydunuz mu: Bu yasalar var olduğu sürece ben hiçbir seçim için aday adayı olmayı düşünmüyorum. Duymak şöyle dursun, seçilme şansını yük- seltmek için parti değiştiren siyaset bezirgânları kervanına, aynı amaç uğruna parti değiştiren si- vil toplum kuruluşu yöneticilerinin de katıldığına tanık oluyoruz. Yakın bir zamana değin mensu- bu bulunduğu partisinin merkez organlannda gö- rev yapmış, hatta bu partinin son genel kurulun- da divan başkanlığına aday olmuş bir sendika kon- federasyonu başkanı, bir gecede, uzun yıllar kar- şısında durduğu bir partinin saflarına katılarak milletvekili olma şansı arıyor... Aday olmanın da bir etiği olmaiıdır diye düşü- nüyorum. Ve bunu seçimlerden daha çok önem- siyorum. Bugüne değin seçmenin önüne istenci dışında listeler kondu. Kirli çamaşırlar içinden en az kirli bulduğunu al üstüne giy dercesine, seç bunlardan istediğini dendi. 18 Nisan seçimlerinde durum bu açıdan daha da düşündürücü. Çünkü dava daha başından, aday olma aşamasında yitirilmiştir. Kirli çamaşırlar de- ğişik ambalajlarla siyaset pazarına sürülmüştür sadece. Ne diyelim; vatana millete hayırlı olsun!.. BULMACA SEDAT YAŞAYAI* 1 2 1 2 3 4 SOLDAN SAĞA: 1/ tnsan bilgisi- nin, teknik, eko- 1 nomik ve sosyal alanlardakı iletışi- min otomatik ma- kınelerde akılcı olarak işlenmesi- ni konu alan bi- lim. 2/ Binicilik- te atın bayağı >ii- rüyüşüne verilen ad... Lezzet. 3/ Palamut. torik gi- bı balıklardan dı- " lim dilim kesilerek yapı- lan salamura. 4/Şarkı, tür- kü... Şöhret... Uaç. 5/ "-- ' - et aklından çıkarma be- 2 ni / Ağla gözyaşını sil me- 3 lûl melûl" (Karacaoğ- 4 lan)...Oylumlu. 6/Laha- g na, turp, şalgam gibi bh- kilerde hastalık yapan bir tür mantar. 7/ Soy... De- 7 nizayısı da denilen bir fok 8 türü. 8/ tçine çeşitli ka- 9 tıklarkonarakhazırlanan ve bayramdakonuklara ikram edilen birtür kokulu çörek... Borsada belli miktardaki bisse senedini belirtmekte kul- lanılan işlem birimi. 9/ Donuk renkli... Konya'nın Kara- pmar ilçesi yakınlannda küçük bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Deniz kıyılannda yaşayan uzunca gagalı ve çatal kuyruk- lu bir kuş. II Yönetim... Sert bir içki. 3/ Arnavutluk'un pa- ra birimi... Eski dilde büyücü. 4/ Piston... Utanma duygu- su. 5/ Karayollannın kenannda, yol düzeyinden aşağıda ka- lan böliim. 6/ Bir Avrupa ülkesinin parasmı simgeleyen harfler... Bir hayvan. II Madencilikle ilgili kuruluşumuzun kısayazılışı... Âkıtma, dökme. 8/ Yiğit... Satrançta özel bir hareket. 9/ Alıcı ve satıcılann fiyatlan tek başlanna et- kileyemeyecek kadar çok sayıda olduklan piyasa sistemi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear