25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 1999 PAZAR**** CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TÜRKIYE Istanbul Edırne Kocaeli Çanakka'e Izmir Manisa Aydın Denizli Y PB Y Y Y Y PB 6 10 11 16 15 15 11 PB 12 Sinop PB 8 Adana B 16 Samsun B 10 Mersın B 16 _B 12 Diyarbakır B 8 Giresun B 12 Şanlıurfa B 10 16 Ankara PB 9 Mardin B Eskişehir PB 7 Siirt Konya 8 PB 6 Hakkân Sıvas PB 2 Van Zonguldak PB 10 Antalya PB 18 Kars B -5 Marmara'nın batısı ile kıyı Ege yağmur ve y- er yer sağanak yağışlı, otekı yefier az bulutlu geçecek Yurdun ıç ve Helsınki DIS MERKEZLER K 3 Berlin K doğu kesımlennde yer Stockholm K 3 yer yoğun ofrnak uze- Londra Y 8 resısgörulecek.Hava A m s t e r d a m Y 3 sıcaklığı artacak. Ruz- 5—r—r gâr, güney ve doğu ö r u K S e l Budapeşte PB -3 Madnd B 12 Viyana PB -1 Belgrad K 1 yonlerden hafıfyurdun r d r l s Y 8 Sofya Y 12 Roma Y 14 batı kesımlennde orta Bonn kuvvetle esecek. Münıh 9 Atina K 3 Zunh PB -1 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre PB B PB PB PB Y B PB -8 6 -6 4 8 12 7 19 B 13 0AC* Parçalı Dulutlu : Sıslı ^ Çok bulutlı. Yağmuriu Ka/iı jkar k Gok gürultı^u GÜNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Kurulu'nu oluşturacağı söylenen ANAR DSP ve CHP'ye verilecek bakanlıklar sayısını üç aşağı beş yukan ilan eylemelerinden sonra, hoşgörü dolaba kaldiFildıve... Erez, "bazı gazetelerin bakan olmasını istedikleri kişileri bakan olmuş gibiyazmalanndan ve hatta ka- binedekı koltuklann gerçek olmayan dağılımını yap- malanndan fevkalade rahatsız" olduğunu beyan ey- ledi. Ne çare, her şey olmuş bitmiş, iş sadece törene kalmış gibi demeçler veren Yalım Erez. bir büyük ga- zeteden çıkıyor. bır diğerinin kapısını çalıyor. Oysa, sürekli olarak söylediklerini sağır sultan bi- le duydu: Kabineyi parti liderieriyle bire bir konuş- malarla kuruyordu. Buna karşın; Erez, partiler kadar medya koridor- lannda da gezdiğine göre büyük gazetelerin danış- manlığını gereksiniyor. Büyük gazeteler; kendine demokrasimizin "son kurtancısı" gözüyle bakan Erez'i dinliyor, belki laf arasına öğütler sokuşturuyor, ama ertesi günü baş- lıklannda. haberterinde Erez'in yakındığı öğeleri peş- peşine sıralryortar. Erez'in bakanlık dağılımının görüşmelerde asla ele alınmadığını söylemesinden bır gün sonra aynı ga- zetede şu büyük başlık okunuyor "Sayı pazariığı". Üstelik haberlerde Erez'in gazetelerin tutumunu eleştiren. sayısal haberlen yalanlayan sözlerinden tek sözcük yer almıyor. Ortada -düne göre- fol yok yumurta yokken; Erez, hükümetı çarşambadan önce Çankaya'ya sunaca- ğından söz etmeye başladığına göre, bir olasılık ak- la geliyor: Listeyi Çankaya'ya verirken, ANAR DSR CHP ve DTP'den güvenoyu alacağına "kesin gözle baktığım" söyleyecek... Ve Çankaya, Erez'den aldığı güvenceye dayana- rak, bundan sonrası TBMM'nin işi" deyip listeyi onaylayacak! Ancak yadsınamayan gerçek ortada: CHP ve DSP liderleri; Erez'in "her şey tamam" dediği saat- lerde "hiçbirşeyin tamam olmadığını" soylüyoıiar. Bir yere gitmez Ecevit, "hiçbir yeni gelişmenin olmadığının "al- tını çiziyor. Baykal ise, Erez'in işbaşı yaptığı günden beri ne söylüyorsa, bunları yineliyor. Erez ise bu demeçleri duymamazlıktan geliyor. Baykal, partilerin hükümette eşit sayıda temsil edit- melerini mi istiyor; Erez, "bakanlık sayısı konusun- da kimsenin bir eksik veya bir fazla diye 'diretme- mesi' lazım" diye konuşuyor. Üstüne üstlük bu hükümette -bırakınız hangi par- tilerin yer aiacağının henüz kesinleşmediğı gerçeği- ni bir yanâ- katılacak partilerin hangi bakanlıklan 1 üstlenecekleri konusunda da en ufak bir işaret yok! Pazariıklarda bir de "olmazsa olmaz" dayatması var. Liderierin demeçlerindeki özgün ifadelere bakı- lırsa; ömeğin Mesut Yılmaz için DSP'nin hükümet- te bulunması "olmazsa olmaz şart". Baykal da aynen şoyle diyor " 'Eşit temsil' koşu- lu olmazsa olmaz koşuldur". En azından bu iki "olmazsa olmaz" ile bir hükü- met nasıl olacak? Güncel sorun bu. Ama Erez'in de "olmazsa olmaz" koşulu var. Hü- kümet kurulmaz ve ciddi önlemler alınmazsa "eko- noml çöker" diyor. Ardından son olarak gittiği büyük bir gazetenin yö- neticisi, yazar çizeri aracılığıyla son kurtancı son da- yatmasını duyuruyor: "Türkiye gider beyler!" Türkiye hiçbir yere gitmez beyim! Partiler desteğinin henüz kristalize olmadığı şu sı- ralar, Erez'i kollayan demeci bağımsız Adalet Baka- nı Hasan Denizkurdu veriyor. "Pariamento kendi içinde bir hükümet kuramaz veya kurulan hükümete güvenoyu vermezse, bu parlamentonun siyasal açıdan bir anlamda intihan olur" diyor. Ne kı, siyasal bir intihar için daha çoook vakit var. Cumhurbaşkanı seçim hükümeti kurmayacağını açıklayarak parlamentoya 18 Nisan'a kadar zaman tanımış oluyor. Erez olmazsa; kayıkçı kavgası sürer gider! Ardahan'dan yarcbm çağnsı• Baştarafi 1. Sayfada halen eksikkrimiz \ar." Nasuhbeyoğlu, kaynakla- nn yetersızlığı nedeniyle aşılamayan sorunlar için ise ülke genelınde yardım kampanyası başlattı. Nasuhbeyoglu kentırı sorunlannı şöyle dile getır- di"İlkemizin sınır vilayeti Ardahan'da yaşayan vatandaşlanmızın en önemli sorunu içme suyu, ta- nmsal amaçlı sulama suyu ve hayvanlara verilecek sudur. Bu konudaki tespitimiz. mevcut sulann ve- rimli olarak kullanılmadığı yönünde. Su getirme- nin maiiyetinin laslık ve kayalık arazi yapısı nede- niyle yiiksek olması ve kış şartiannda ekjsi 40'lara varan soğuk hava koşullanndan su kaynaklannın donması ve suyun azalması büyük sıkınn yarat- maktadır. Bu durumda ber tüıiü olağanüstü kış şartlanna rağmen ilimizin 2000 ile 2400 rakımlı yerieşim birimlerinde yaşayan ve sınırianmızı terk etroeyen vatandaşlanmızın su sorunlannı çözüm- lemek hem özel bir devlet politikası uygulaması hem de hayırsever vatandaşlanmızm bu sorunla- nnı çözümleraeye yönelik yardunlar yapmalan ile mümkündür." Valı Nasuhbeyoglu daha sonra şu çağnda bulun- du: "Ardahan"daki gelişme sürecini başlattığıniız kaynaklannuan sonuna geklik. Bu sürecin ükan- maması ve gelişmenin sürmesi için yardımsever kunımlanmıza ve vatandaşlanmıza müracaat cdi- yoruz. İlimizde işsizlik had safhadadır. İnsanlan- mız özellikle kırsal kesimden iktisadi ve sosyal zo- runluluklardan kaynaklanan bir kaçış içindedir. Getin bu nüfusu küçük katkılanmızla küçükel sa- natlanna yönelterek bulunduklan mekânlarda tu- talun. Su. yol, eğitim ve sağhk sorunlannın çözü- müne yapacağunız katkılarla mevcut nüfusu yerin- de tutalım. Gelin bu açtığımı/ kampanyamıza ka- tılın. Yardımlanmızuı somnlann çözümlenmesine yönelik projelerin geliştirilmesine harcanacağına güvenin. 7§. Uimiz Ardahan'a Cumhuriyetimizin 75. yılında eğitim. sağhk ve içme suy u hizmetlerin- de kullanmak üzere yapacağınız yardımlar mutiak surcttc yerine ulaşacaktır. Burada bu sınır şehri- mizde sorunlanmızla yaşarken yardımlannıza ih- riyatimız olduğunu goz önünde bulundumrsanız, bundan biz Ardahanlılar büyük bir mutluluk du- yacağtz." Valı Nasuhbeyoglu yardım için Ardahan Valilı- ği'nın (0 478) 211 30 02 ve 211 34 01 numaralı telefonlarına başvurulabileceğini ya da Ardahan tlıni Kalkındırma ve Gelıştirme Vakfı'na ait Ar- dahan Halk Bankası Şubesı'ndekı '58660200' No'lu hesaba para yatmlabileceginı belırttı. 'Kıbns'ta çözüm konfederasyon' H Baştarafi 1. Sayfada ye, bunalımın başından itibaren, •'S-300'ter bizim mesclemu değil. Bu sorunu nastl açtdarsa çözüm getirmekdeonlannsorunudur'" tezinı işledi. M- san sonunda ABD'li "sorun çözücü" olaTak ad- landınlan diplomat Richard Hoolbroke'un Kıb- ns konusunda çözüm arayışlan başansızlıkla so- nuçlandı. Hoolbroke. topiumlar arası görüşme- lerin yeniden başlablmasını hedeflıyordu. KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş. adadaki Türk var- hğmın tanınmasindan varhğın kabulüne kadar gerilediği halde Rum yönetimi Kıbns'taki Türk yapısını hiçbir şekilde kabul etmedi ve adadaki Türkleri temsil ettiği iddiasını sürdürdü. Hoolb- roke, başansızlığtn sorumlusu olarak "Denk- taş'ın uzlaşmazhğı"nı gösterdi. AB Dönem Başkanı lngiltere. Rum yönetimi- nin Kıbns Türklerinin de AB müzakerelerini yü- riiten Rum heyetine katılması yönünde hazırla- dığı öneriyi KJCTC'ye sundu. Oneri reddedıldi. KKTC Türkiye'siz AB'ye girmenin Türk-Yunan dengesıni bozacağını vurguladı. AB, Rum yöne- timi ile üyelik görûşmelerini 30 Mart'ta başlattı. AB'nin bu tavn üzerine Türkiye ile KKTC iliş- kilen derinleştirme karan aldıklannı açıkladılar. Türkiye ile KKTC arasında kurulan ortaklık kon- seyi çalışmalan çerçevesinde ekonomik ilişkiler derinleştirildi. Gerginlik, haziran aymda Rumla- nn kullanıma soktuğu Baf hava üssüne Yunanis- tan'm 4 adet F-I6 indirmesi ve 2 adet F-16 uçağinm da Baf üssünde gecelemesiyle yoğun- laştı. Yunanistan'a sert bir misilleme yapan Tür- kiye. 6 adet F-16 uçağını Geçitkaleye indirdi. Uçaklardan 3'ü geceyi Geçitkale'de geçirdı. Denktaş, ağustos ayında konfederasyon öne- risini gündeme getirerek "bu önerinin son çareol- duğunu" söyledi. ABD'nin üzerinde durulmaya de|er buIduğu öneriyi Rum tarafı reddetti. Cum- hurryet'e Kıbns sorunu konusunda 1998'i de- ğerlendiren Gürel, Türkiye'nin birkaç önemli adım attığını belirterek şu noktaların altınt çizdi: • AB"nin K.ıbns konusundaki yanhş tutumu- nu ve Kıbns konusunun herkesin içine sinen bir son noktaya götürülmesini nasıl zorlaştırdığını herkese anlatmayı. kabullendirmeyi başardık. ABD dahil Kıbns'la ilgilenen bölge dışı güçler, üyeler de dahil, kendi kararlarıntn sakıncalannı gördüler ve açığa vurdular. AB tutumunun, yani Kıbns Rum Yönetimi'ni Kıbns'ı temstl eder ka- bul edip onlann başvurulanyla Kıbns Türk hal- kını da bir azınhk olarak AB içine sürükleme ve Kıbns' 1 Türkiye'den uzaklaştırma tasansının ger- çekçi olmadığını gördüler ve bunu açıkladılar. • Konunun gerçekçi bir bakışla ancak herke- sin içine sinen bir son noktaya götürüiebileceği- ni herkese kabul ettirmeyi başardık. tki devletli- lik esasım getirdik. KKTC'yi her bakımdan güç- lendirmeyi, Kıbns Türk halkının geleceğe ilişkin umut ve güvenini arttırma>ı başardık. KKTC ekonomisini eskisine göre kıyaslanmayacak ka- dar güçlü hale getirdik. Bu konuda daha ileri adımlar atılmasının temellerini sağladık. Ulusla- rarası alanda Kıbns konusunda gerçekçi temel- ler kabul edilirse, işin ancak konfederasyon yo- luyla son bir noktaya götürülebileceğini yavaş yavaş herkesin göz ardı edemeyecek olmasını da sağlaidık. • Hiçbir hükümet Kıbns'ın kendisinden uzak- laşmasına izin vermeyecektir. Kıbns Türk halkı- nı yalnız bırakmayacaktır. KlKTC'yle sağlam iliş- kilerin temellerini sarsmaya kalkışmayacaktır. Bu temeller üzerinde yürüyecek herhangi bir Türk hükümeti konuyla ilgili herkesin Kıbns konusunda hayalci bakışlardan uzaklaştığını görecektir... ortamın • Baştarafi 1. Sayfada seçeneklerdeyeralıyor. Söyleşi say- falan kaçak âşıkların, birbirlerini ta- nımadan. birbirlenni görmeden ya- şadıklan birer merkez oldu. Kimse bu ilişkiyi yadsımıyor, kimi aşk di- yor, kimi ise tanımlayamıyor. Birchat kurdu. bu olayı. "Çoksaç- ma bir şey diye düşünüyorum. Bu- nun aşkolduğunu sanmıyorum. ama beBrtileri öyle" diye özetliyor. Evet bilgısayarda kurulan dıyalog tamamen açıklık zemıninde. Hiçbir sınır tanınmıyor. Belki en yakınımı- za bile söylenmeyecek sözler par- maklann ucundan daha cesurca ek- ranayazılıyor. Karşıtarafadahaaçık olunuyor. tüm pişmanlıklar bir ka- lemde anlatılıyor. Paylaştıkça dost- luklan, aşklar doğuyor Internet hat- larında. Aşklar rumuzlar arasında uçuşuyor. Rumuz Macbeth" ın sayfa- sında aşk şöyle tanımlanıyor' " Yaşadığım şey, biriç ses gibi. Ken- dimle hesaplaşıyorum sanki. Ama karşımdakinin de aynı duygulan pay laşması beni şaşırtıyor. Bazen gel- mediklerinde. keşke diyorum telefon numaramı verseydim. bugün beni ni- ye aramadv yanhş bir şey mi yapbm. diye sorguluyonım kendimi. Bir ru- hafduy^u bu. Aşıklargibibirbirimi- ze canım, bir tanem diye seslenebili- yoruz. Sabah Uk işim b'ılgisayan aç- mak oluyor. Onu n işe geüşini, işten ÇH kışınu işten eve gidişini. evde işlerini bitirip bilgisayannı açışını, yabşını anbean i/Jiyorum. Anbean. Onun, bilgisayan açüğı zaman beni bulma- sını istiyonım karşımda. Aşk değilse Talihlilerden biri Samandağ'dan S.4MANDAĞ - Milli Piyan- go"nun yılbaşı çekilişinde dörde bölünen büyük ikramiyenin telih- lilennden biri Samandağ'dan çık- tı. 300'e yakın bilet alan Saman- dağ Hıristiyan Cemiyeti Başkanı MahirHilenoğhı(38) büyük ikra- miyenin yanı sıra teselli ödülünün de sahibi olacak. Kuyumculuk ya- pan ve narenciye fabrikası sahibi de olan Hilenoğlu, bu yıl kötü bir sezon yaşadıklannı belirterek. "Bu para btze ilaç gibi geldi'" de- di. 1999'a şanslı giren kişilerden biri de Samandağh Hilenoğlu. 1987 ve 1989'da da büyük ikrami- jçyi tek rakamla kaçırdtğmı belir- ten Hilenoğlu. "Buseferşansba- na güldü. Her yılbaşı çok sayıda Mifli Piyango bfleti alırdım. Bu kez de Samandağ'daki se\\ar bir ba- yiden 300*e yakın bilet akfam. Bü- yük ikramiyenin banaçıkbgını öğ- İeden sonra gazetelere bakınca ^)rdüm" diye konuştu. Son yaşanan ekonomik krizden çok etkilendıklenni ve piyasaya borçlannın bulunduğunu dile ge- tiren Hilenoğlu, öncelikleborçla- rau kapatacağını. paranm bir bö- lümüyle Milli Eğitim 'e katkıda bulunacağını ve bazı hayır ku- rumlanna bağış yapacağını söyle- di. bunun adı ne?" Pekı nasıl âşık olunuyor. bilgisa- yann ruşlanna ve soğuk ekranma ba- karak? Karşıdakini görmeden. nasıl büyük bir tutkuyla bağlanabiliyor- sun, nasıl fıziksel olarak bir etkile- şım yaşanıyor? Bir lnternet gezgini, "Ne isen 0 olmak zorundasın. Baa- lan rol yapıyor ama bunu sürdürme- leri zor. Karşılıklı gecilen mcsajlarla birbirlerini tanıyor insanlar. Farklı konularda bir araya gelemeyecek in- sanlar için sadece ve sadece bireysel gerçekler kapılar açıyorinsanlar ara- sında. Sonra. sonra insanlar arasın- da garip bir bağ oluşuyor. Delice gel- se de manoksı/ca olsa da. Ama aşkın temelinde mantık da işlemiyor za- ten" diyor. Bazılan. "Kimin eli kimin cebin- de belli değir görüşünden hareket edıyor. "Tanımadan. dokunmadan reel düzey de yaşananlar aşk olamaz. İnternet'te de aşkın olması mümkün değil" diyorlar. İnternet'te ganp şeyler oluyor. ln- ternet kullanıcıları sanal yaşamlann- da artık sanal aşklar yaşıyorlar... G U N D E M MUSTAFA BALBA^ I Baştarafi 1. Sayfada ' mak istiyor. Zaman geçırmeden ayrıntılara girdi. ' Yaşımı, daha önce ciddi bir hastalık geçirip ge- çirmediğimi sordu. Yanıtları aldıktan sonra sapta* ma yaptı: ' "Sen normal ölmezsin..." * Ölüm zaten normal bir şey değil ki, demeye kal'r madan ekledi: "Ama gazetecilik çok riskli bir meslek. Stresli bir ortamda çalışıyorsunuz. Stresin vücudunuzun ne- resini etkileyeceği belli olmaz..." Bedenimde hafif bır ürpertı hissettim ama. çak1 tırmadım. Devam etti: "Seyahat eder misiniz?" Birkaç tümceyle gezi tutkumu anlatmca yüzü gül1 dü. Hamamda tasın yüzüşünü görmüş Arşimet edasıyla, "Tamam"dedi, "enbüyükriskburada..." Doğal bir durum aktanrmış gibi sürdürdü konuş- masını: ', "Her an birkazada bedeninizin bırparçasmı kay- bedebilirsiniz..." "Ne içersiniz" soruma karşılık vermeden önce sözünü bağladı: "Yazı yazan bir insansınız, bu kolunuz da olabh- lir..." Sigorta ederken mesleklere göre aynmlar yap^ mışlar. Kişi. işinde hangi organını daha çok kullant- yorsa o organını kaybetmesi durumunda daha bCP- yük bir ödeme yapmaya yönelik seçenekli prog- ramlar yapmışlar. Elindekı lısteden bana seçenekler sundu. Kolgiderseşu kadar... Parmak küçülürse cüzdarj büyüyecek... Bacak giderse durum değişik... Bunun çok demokratik bir sigortacılık sistemi ol- duğunu söyledim. Aynı gazla devam ettı: "Sizi sigortaladık. Diyelim ki bir yıl süreyle başı- nıza hiçbir olumsuzluk gelmedi. Ödemeniz gere* ken primi azaltıyoruz." J Paranızı kime verelim? <_ Şirket temsilcisi ölüm seçeneklerinı sundu. lyi de öğrenmiş. Takdir etmemek elde değil. Sonra sorr du: "Diyelim ki öldünüz, paranızı kime verelim?" Takıldım: ' "Usulen de olsa bir, 'Allah gecınden versin' falah deseydiniz..." Hakkını yememek gerekir. Düzgün bir tümceyle bunun olabildiğince ileri bir tarihte olması dileğini ilettı. Ölüm faslını kapattık. "Gelelim hastaneye" dediı Önce hastaneye nasıl gidebileceğimi, sonra oradâ başıma gelebilecekleri anlattı: - ; "Bir yeriniz kınldı. Hastaneye kaldınldınız. Sakın endişelenmeyin. Biz yanınızdayız. Her türlü tedavi giderinizi biz karşılıyoruz. Hastane içinde bir ope- rasyon ya da kontrol için bir bölümden başka bö- lüme götürülüyorsunuz. Karşıdan gelen bir sedy$ ya da benzer bir hastane içi araç-gerece çarpıyor- sunuz. Ve siz sedyeden düşüyorsunuz. Bir yeriniz daha kınlıyor ya da rahatsızlığınız ağırlaşıyor. Biz böyle bir durumda da sizin tedavinizi üstleniyo- ruz." -1 Biraz büyümüş gözlerle bakmış olmalryım ki açıkr lama getirdi: "Kimi sigorta şirketlen sadece hastane dışında başınıza gelenlerden sorumlu olur. Hastane içinde olanda sorumluluk almaz. Ama biz oradaki her tür- lü kazadan da kendimizi sorumlu hissediyoruz." 1 "Çok naziksiniz, beni duygulandırdınız" dedirri ama, son dönemdeki moda deyimle vücut kim- yamda da garip değişiklikler hissettim. Ayağa kalk; tı içimdeki alyuvarlar, akyuvariar: "Senin el bu kişiyi yuvaıiar..." \ Arkadan dalak: "Sen bir şey yapmayacaksan bırak da biz da} lak..." Hepsini sakinleştirdim. Şirket temsilcisi sağlayaT caklan öteki olanakları sıralarken sordum: "Şırketinizin Azrail'le arası nasıl?" l Temsilci aynldıktan sonra, kolumu, bacağımı bü> tün organlarımı yokladım. Hepsi yerlı yerinde. Vah- şi bir ormandan çıkıp kuytu bir limana gelmiş gibi hissettim kendimi... ; Derin bir ohh çektim... ' Cumhuriyet k i t a p 1 a r 1 £n«l Hokk'.n Hokkı İlhon Sel^uk Bir Günlük Dost Üstün Akmen Sosyal Denokraside Tenei EğÜhnier Deniz Kavuk<uoğlu Hacı uektaş: Efsaneden Gerçtğe lren« Mtlikoff Torkfye'nin Şeytan Üçgeni Hikmet Çetinkaya Sırtındaki Dünya ve fûrkiye Erol Manisalı Gönül Dönmez Colin Ua> GÜI KMMbra Muzaffer Buyrukçu OSflNMİI ğ ve Çokvs Dimitri Kantemir Yay. Haz. Neda Arat snz uclun, yazı burç/aıı *r Cumhuriyel Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitap kulübû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Cvmiıoriyetn Bkeyi Oİmak Türkân Saylan Sozüdan YozıBnrdan Feridun Andaf
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear