Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 1998 PAZARTESİ
HABERLER
Demirel
Eskişehir'e
gidiyon
• ESKİŞEHİR(AA)-
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. bazı açıhşlar ve
temaslarda bulunmak üzere
bugün Eskişehir'e gidecek.
Askeri havaalanında
karşılanacak olan Demirel,
Anadolu Üni\ ersitesi 2 Eylül
Yerleşkesı'ndeki
Mühendislik-Mımarlık
Fakültesi ıle Beden Eğitimı
ve Spor Yüksekokulu'nun
açılışına katılacak. Anadolu
Üniversitesi'nin Yunus Emre
Yerleşkesı'ndeki 1998-99
eğitim ve ögretim >ılı açılış
lörenine katılacak olan
Demırel'e. üniversıtenin40.
yıl kutlamalan kapsamında
"fahri doktora" unvanı
verilecek.
Kutiamalar
için uyarı
• İZMİR(AA)-
Cumhunvetin 75. yıl
kutlamalan için bazı
kuruluşlann "iponsorluk"
adı altında, logoyu kullanmak
isteyen kurumlardan para
lalep ettığıne ılişkin
duyumlar alındığı bildirildi.
Başbakanlık Müsteşan Yazar
Yazıcıoğlu'nun ımzasıyla
ilgilı birimlere gönderilen
yazıda, bu kutlamaların temel
hedefinin. katılimcı zihniyet
ile toplumun her kesiminin
kutlamaların ıçinde yer
alması olduğundan. tiim
faalıyetlerin bedelsız olarak
yürıitüldügü belirtildı.
Yerel yönetimler
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Etımesgut ılçe
örgütü tarafından duzenlenen
"Yerel YönetimJer ve
Demokrası" konulupanel
dün yapıldı. CHP Ankara II
Başkanı Haydar Yılmaz'm
yönettiğı panele konuşmacı
olarak, CHP Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş,
Gazetemızm Ankara
Temsilcisi Mustafa Balbay ile
Elvan- Koop Üst Bırlik
Başkanı Ismet Yılmaz
katıldı. Ateş konuşmasında
1994 seçimlerinde yaşanan
hüsranınbırdaha
yaşanmaması için çaba
harcayacaklann; belirtirken
Balbay da, demokrasinin
yerel yönetimlenrı rayına
oturmasıyla istenen yapıya
kavtışacafını söyledı.
Gemici'den
çete açıklaması
• ÇAYCUMA(AA)-
Devlet Bakanı Hasan
Gemıcı, 55. hükümetin
kararlı şekilde mücadele
ederek çetelen dağıtmaya
ba^ladığını söyledı. 55.
hükümetin göreve gelmesınin
ardından, çetelerle ilgili
kararlı şekilde çalışmalar
başlatıldığını anlatan Gemici,
"Geçmiş dönemlerde
çetelerin yetennce üzerine
gidemeyenler, bu çeteleri
besleyenler ve çetelerin
gelişmesi için gerekli ortamı
yaratanlar. şu anda çeteleri
dağıtan hükümetimizi
neredevse suçlar duruma
geldıler" dedi.
8 yıl
değerlendirmesi
• MANİSA(AA)-
Manisa'da. 8 yıllık kesinrisiz
zorunlu temel eğitim
uygulamasının bırinci yılmın
başanlı geçmediği öne
sürüldü. Eğirim-Sen
Sendikası Mantsa Şubesi'nce
yapılan açıklamada,
kesıntısiz temel eğitime yön
veren idan kadrolann, bu
uygulamaya geçmişte karşı
çıkan ve halen ınanmayan
kadrolar olduğu kaydedildi.
Bu kadrolarla kesintisiz
temel eğitimin başanlmasuun
mümkün olmadığının
vurgulandıği açıklamada,
"Bu yönetıcıler. özellikle
üniversıte smavlan ölçü
alınırsa. Manısa'nın Türkiye
sıralamasındaki olumsuz
yerinın de sorumlusudur"
denildi.
• ANKARA (AA) - Çeşitli
işkollarında çalışan toplam
işçi sayısında 1993-1998
döneminde yaklaşık yüzde
16. sendikalı işçi sayısında
ise yüzde 22 artış kaydedildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlık
Bakanlığı venlenne göre,
1993 yılında çeşitli
işkollannda çalışan işçi sayısı
3 milyon 685 bin kişi
olurken, bu sayı 1998 yılı
ocak ayı itibanyla yüzde 16
oranında artarak yaklaşık 4
milyon 266 bin kişiye çıktı.
Bu gelişmeleTe paralel olarak
sendikalı işçi oraru 1993
yılında yüzde 63.6 cıvannda
bulunurken, bu oran 1998
başında yüzde 67'ye ulaştı.
Milli Eğitim Bakanlığı, direnen 60 öğretmenin görevine son verdi
Türbanla öğretmenlik yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli
Eğitim Bakanlığı. 48'i ilköğretim
öğretmeni olmak üzere toplam 60
türbanh öğretmeni görevinden aldı.
"Hiç kimseyi zoria memur yapmıyoruz.
Herkes yasalarla konmuş kurailara
uymak zorunda" açıklamalanyla
türbana karşı kararlılığını koruyan Milli
Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın,
Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nden ödün
vermeyeceği bildirildi.
-Kurailara uyulmazsa anarşi olur"
diyen Uluğbay'm, tüm uyanlara karşın
türbanını çıkarmayan öğretmenlerin
görevden alınmasını istediği belirtildi.
Son yapılan teftişlerle ülke genelinde
toplam 60 türbanlı öğretmenin görevden
• Türbana karşı kararlılığını koruyan Milli Eğitim Bakanı
Hikmet Uluğbay, Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nden asla ödün
verilmeyeceğini söyledi. Uluğbay "Kimseyi zorla memur
yapmıyomz. Herkes yasalarla konmuş kurailara uymak
zorundadır" dedi.
alındığı öğrenildi. Türbanlı
öğretmenlerin 48'inin ilköğretim
öğretmeni olduğu ve görev yerlerinin
Istanbul, Ankara ve Konya'da
yoğunlaştığı kaydedildi.
Geçen hafta yeni öğretim dönemine
başlayan üniversiteler. türban sorununu
yeniden gündeme getirdi.
Üniversitelerin kayıt yenileme işlemleri
sırasında da başörtülü fotograflann
kabul edilmeyeceğini açıklayan
rektörler, türbanlı öğrencilerin
protestosuyla karşılaştılar. Türbanlı
öğrencilerin en çok yoğunlaştığı eğitim
fakültelerinde "ikna yöntemi ile"
uzlaşma arayışlan sürerken; başta
Afyon Karatepe, Inönü, Selçuk, Erciyes
olmak üzere pek çok taşra
üniversitesinde Kılık Kıyafet
Yönetmeliği deliniyor.
REFAHYOL döneminde örgütlenen
Türk-lslamcı kadrolar ise etkinliğini
sürdürüyor. Ankara ve Konya il milli
eğitim müdürlüklerinin yoğun
çalışmalanna karşın, dinci kadrolann
hâlâ temizlenemediği kaydedildi.
Mamak Refet Bele îlköğretim
Okulu'nda cami imamının din
kültürü ve ahlak bilgisi dersinden sonra
sosyal bilgiler dersine de girmeye
başladığı öğrenildi. Üreyil İlköğretim
Okulu'nda ise bazı öğretmenlerin
Fethullahçı-tarikatçı olduğu ve kendi
oluşturduklan kütüphanelere çocuklan
yönlendirerek, Atatürk karşıtı
düşünceler aşılamaya çalıştıklan
öne sürüldü.
Hukukdışı imar uyğulamalan da kent rantını şeriata 'finanskaynağı'yaptı
Erdoğan, kente karşı da
suçluydu, sorgulayan olmadıOKTAVEKİNCf
Recep Tayyip Erdoğan de-
mokratik rejime karşı yasalarda
"suç" sayılan konuşmalanndan
ötürü cezalandınldı. Siyasal ya-
şamıylabirlikte Istanbul Büyük-
şehir Belediye Başkanlığı göre-
vi de sona eriyor.
Şimdi hem yandaşlan hem de
onu başanlı bir belediye olarak
görenler ve "gösterenler", böy-
lesi bir yargı karannın özellikle
"seçim öncesinde" verilmiş ol-
masını hukukun değil "siyase-
tin" sonucu olduğunu savunu-
yorlar. Açıkçası, Erdoğan'ın ce-
zalandınlmasını "politik bir en-
geUeme" olarak tanımlıyorlar...
Aslına bakılırsa Erdoğan.
1994 yılından beri doğrudan
"belediye başkanlığı" görevine
bağlı olarak yine soruşturma
açılması ve hatta "yargılanma-
st"'ğ*tekert birçok yasadışı uy-
guhfıAânm da'sorumlusu oldu.
Özellikle "hnar" alanında ve
birçok yatinm projesinde hem
hukuka açıkça aykın hem de
"kente karşı suç" niteliğindeki
tutumlar sergiledi.
Ne var ki lstanbul'u kuşatan
kaçak kentleşmenin yarattığı
a
't-
mar rantlannın" doğrudan ve
planlı olarak "şeriatçı örgüüen-
meye aktardmasını" da sağlayan
bu uyğulamalan için soruştur-
ma açılması şöyle dursun, fark-
lı görüşlerdeki hükümet çevrele-
rinden. siyasetçilerden ve elbet-
te ki "yaünmcı çevreterden" giz-
li ve açık "destek gördü." Aynı
şekilde hıçbir yetkilı de imar,
kent, çevre ve kültür yasalannı
çiğnemesine karşı "yetkisini"
kullanıp gerekli yasal işlemleri
devreye sokmadı. Böylece Re-
cep Tayyip Erdoğan, sadece
"okuduğu bir şiir yüzünden"
yargılanıp ceza alan ve belediye
başkanlığını da (kente karşı suç.-
lan dururken) yine sadece siya-
sal söylemi nedeniyle son veri-
len bir "mağdur" durumuna ge-
tirildi.
Şimdi Erdoğan v e yandaşlan,
bu "tekyönlüyargılamaıun'' di-
ğer suçlan gözardı eden sonuç-
lannı sonuna dek kullanıyorlar.
"Dürüst" ve "çahşkan" bir yö-
neticinin aslında bu niteliklerin-
den ötürü cezalandınldığını bi-
le söyleme firsatmı bulabiliyor-
lar.
IstanbuTa Şaptıklan'
Recep Tayyip Erdoğan'ın Is-
tanbul'a karşı işlediği, ancak ne
yargı landığı ne sorgulandığı ne
de eleştirildiği suçlannın arasın-
da, "SÎT alanlannda kaçak inşa-
attaru içmesuyu havzalaruu ima-
ra açmaya kadar" hemen her
boyutta hukuk dışı davranışlan
• lstanbul'u sarmalayan kaçak camilerin "minareleri" aslında yağmacılığın
simgesi ve "güvencesi" olurken, "kubbeleri miğfer yapan müminler" de aynı
yağmanın "imar neferleri" olarak tarihe, doğaya, ormanlara ve havzalara
saldırdılar. Ne var ki bu büyük kuşatmayı sorgulamak yerine sonunda sadece
"şiiri" yargılandı ve îstanbul'un talan edilmesine gösterilen geleneksel siyasi
hoşgörü yüzünden kente karşı suçlar yine "sanıksız" bırakıldı...
İstanbul'daki eski RP'H belediyeler Taksim Gezisi'ne cami yapmak için mimarlan "yanştırnıak
n
is-
tediler. Mimarlar bu oyunu bozunca, oturup kendfleri planlamaya başladılar.
görmek mümkün...
Yine hemen her seferinde
meslek odalan ve uzman çevre-
lerce tepki gösterilen, hatta da-
valar açılarak bazılan da yargı
kararlanyla durdurulan bu dav-
ranışlann sonucunda "İstan-
bul'unuğradığı tahribaa" gider-
mek ise artık çok zor.
Örneğin, Kavacık-Beykoz
bölgesindeki ormanlan ve SİT
alanlannı yağmalayan Nâzım
Plan'a aykın yapılaşmaya götür-
düğü •'yasadışı yol hizmeti" ve
benzer şekilde Maltepe'deki E-
5 karayolu ile sahil yolunu bağ-
layan ve siyasal yandaşı olan fir-
malara büyük paralar ödenerek
yaptınlan yine Nâzım Plan'la
çelişen yol inşaatı gibi sayısız
"gösterişJi" uygulamalar, ihale
aşamasmdan yapım aşamasına
kadar ve kentin plansız büyüme-
sini de özendirici nitelikleriyle
başlı başına birer yargılama İco-
nulanydı.
Ya da Yenikapı'ya "kaçak"
olarak inşa ettirdiği ve hem Su-
riçi'nin otomobil baskısından
kurtanlması yönündeki koruma
Baran: trûca devleteliylebeslenmesin
İstanbul Haber Servisi - Mustafa Kemal
Derneği Genei Başkanı Kamran Baran
Türkiye'nin hızJa Atatürk ilkelerinden
uzakJaştığım ve irticanm devlet
yönetiminde güçlendigini belirterek
"Tarikatlaria ve din taciri kara yobaz
çeteleriyle iç içe geçmiş siyasetçiler,
etnik bölücüler ve 2. cumtauriyetçiler,
devlet y önetiminin yozlaşmasından da
cesaret alarak Türldje'yi endişe verici
bir ortama sürüklemişlerdir" dedi.
Mustafa Kemal Dernegi Genel Kurulu,
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan
Felek Konferans Salonu'nda yapıldı.
Çok sayıda akademisyen ve emekli
generalin dâ katıldığı genel kurulda
kongre başkanlıgına Prof. Dr. Vakur
Versan seçildi.
Dernek başkanı Baran, cağdaş uygarlık
düzeyine ulaşmanın tek yolunun
Atatürk ilke ve devrimlerine ödünsüz
ve kiskanç bir şekilde sanlmak
olduğunu belirterek Atatürk'ün
yaşayan ve sonsuza dek yaşayacak olan
bir Iider olduğunu söyledi.
Atatttrkçti çizgi
Atatürkçüleri zor günlerin
beklediğine dikkat çeken Baran şöyle
devam etti:
"tkiyüzlü, riyakâr poütikacılardan
cesaret alan din sömürücükıi, 2.
cumhuriyetçUer ve etnik bölücüler
çabalannı vogunlaşörnnşlardır.
Öğretim buüği ve dil birliginin
bozulmasına göz yumulması
Türkive'vi çok tehlikeH bir noktaya
getirmiştir. Türkiye'nin hemen
Atatürk'ün aydmlık >^>luna yeniden
girmesi, dinci akunlann devİet etiyle
beslenmesinin önlenmesi, başta Milli
Eğitim Bakanlığı ve üniversrteler olmak
üzere tora anayasal kurumiann
Atatürkçü çizgiye yönelmesi şarttır."
Kamran Baran. 7. Cumhurbaşkanı
Kenan Evren'in yaptığı bir
Atatürk portresini Mustafa Kemal
Demeği'ne hediye ettiğini, bu
portrenin
bir süre sonra açık arttırmayla
satılarak derneğe bir lokal
kazandınlacağını açıkladı.
Seçimler sonucunda Baran yeniden
genel başkanlığa seçilirken yönetim
kurulu şu isimlerden oluştu:
Rezan Batum, Prof. Dr. Durmuş
Dündar. Prof. Dr. Erol Cihan. Aftnan
Enson, Güner Kırşan. Prof. Dr. Vüral
Savaş, Şefîk Toprak, Kudret Ünal,
Rtthi Yüdınrn. Çetin Y ırmener.
planı ilkelerine hem de StT ala-
ru olduğu için koruma mevzuatı-
na aykın olan "feribot isketeteri"
için (eski Ulaştırma Bakanı Nec-
det Menzir'in de katıldığı) açı-
lış törenlenni alkışlamak yerine,
bu yasadışı davranışı için de so-
ruşturma açılabilirdi...
Hele, Turing'den devralanı-
nan Boğaziçi korulan ve saray
bahçeleri içindeki tarihi köşkler-
de yine kaçak ve doğrudan eski
eserlere zarar verici inşaatlan
herhangi bir kişi ya da kurum
yapsaydı-, "2863 sayılı koruma
yasasına muhalefetten" çoktan
cezalandınlmıştı.
Aynı şekilde Beykoz Çayı-
n'nda Koruma Kurulu'nun
olumsuz karanna rağmen inşa
ettirip törenle hizmete açtığı ka-
çak spor tesisleri; okul bahçele-
rini ve yeşil alanlan "cami arsa-
suıa" dönüştüren sayısız imar
planı değişikliği; cadde ve so-
kaklann tarihten gelen isimleri-
nin iptal edilip yerine kendi si-
yasi hedeflerine uygun isimle-
rin konulması; Kasimpaşa-Piya-
lepaşa'nın tarihi dokusunu ve
semt halkmı yok sayan rant
planlannın devreye sokulması..
bütün bunlar "kente karşı saygı-
n bir hukuk devletinde" acaba
mümkün olabilir miydi?..
Denetimden kaçıyor
Recep Tayyip Erdoğan,
1994'te daha koltuğuna oturur
oturmaz meslek odalannm pro-
jeler üzerindeki gözetimlerini
sağlayan eski işbirliği protoko-
lünü iptal ederek duyarlı ve uz-
man kurumiann denetiminden
kaçmayı yeğledi.
Son 4 yıldır İstanbul'un tari-
hini ve doğasını imar yağmasın-
dan konımayı amaçlayan tüm
SİT kararlanna iptal davası açtı,
kenti tahrip eden spekülatif ya-
tınm projelerine karşı çıkan Ko-
ruma Kurullan'nı "lağvetmeye''
dönük yasalar önerdi. Taksim'e
cami yapmak için meydanın tü-
münü tahrip edecek proje oyun-
lanna girişirken, şu son haftalar-
da da kuzeydeki ormanlarm tü-
münü yok edecek Beykoz-San-
yer arasındaki 3. köprü projesi-
ne ve aynı ormanlann içinde ta-
sarlanan "uydu kentfcri'' besle-
yecek "kuzey çevreyohı" öneri-
lerine "sıcak baknğun" ilan et-
ti.
Zaten, aynı şekilde vaktiyle bu
kentin tarihini ve doğasını pa-
ramparça eden Adnan Mende-
res'in demokrasi adına "hayra-
nı" olduğunu açıklamamış mıy-
dı?..
Işte bütün bu ve bunlara ben-
zer kente karşı suçniteliği taşı-
yan ve birçoğu da açıkça yasa-
dışı olan tutumlar ve uygulama-
lar "bir belediye başkanı için"
asıl soruşturma ve yargılama ko-
nusu olması gerekirken, sadece
bir mitingdeki konuşması nede-
niyle cezalandınlması ve hatta
belediye başkanlığı görevine de
son verilmesi, yasal olsa bile ge-
niş bir kesimdeki "hukukun da
yıpratdmasr çabalanna firsat
sağlamış oluyor...
Sözün kısası, lstanbul'u sar-
malayan kaçak camilerin "mi-
nareleri'' aslında yağmacılığın
simgesi ve "güvencesi'' olurken,
kubbeleri miğfer yapan "mû-
minler" de aynı yağmanın "i-
mar neferleri" olarak tarihe, do-
ğaya ve ormana saldırdılar.
Ne var ki bu büyük kuşatma-
yı sorgulamak yerine sadece "şi-
iri'' yargılandı ve Îstanbul'un ta-
lan edilmesine gösterilen gele-
neksel siyasi hoşgörü yüzünden
kente karşı suçlar yine "sanık-
HZ" bırakıldı...
BİZBİZE
ERDAL ATABEK
Once Değer Yargıları
Değişir...
Sevgili Oktay Akbal'ın klasiği olan bir başlıktı:
Önce Ekmekler Bozuldu. Öykü adından çok du-
rumu özetleyen bir saptamaya benzeyen bu baş-
lık arkadan nelerin bozulduğunu çağrıştınyordu.
"önce ekmekler bozulmuştu", artık her şey bo-
zulabilirdi.
Toplumlann değişiminde de "önce değeryargı-
lan değişir", sonra her şey değişmeye başlar, öy-
le ki bir süre sonra kendinizi bile tanıyamaz olur-
sunuz.
Değer yargılannın çarpıcı bir değişim örneğini
özel bir reklam sloganı veriyor: OKULUN EN GOZ-
DE ÖĞRENCİSİ OLMANIN ALTIN KURALI. "Ne-
dir" diye merak ediyorsunuz. Sahi, "okulun en
gözde öğrencisi olmanın altın kuralı" ne olabilir,
ne olmalıdır? Çalışkanlık mı? Sporculuk mu? Sos-
yal aktivitelerde öncülük mü? Yakışıklılık mı, şirin-
lik mi, popülerlik mi, sosyal gelişkinlik mi? Hayır,
bunların hiçbirisi değil. Reklam, bu sorunun yanı-
tını veriyor: "BirAmerikan ayakkabısının sahibi ol-
mak." Işin önemli yanı, sorunun yanıtında rekla-
mının haklı olması. Nicedir öğrenciler arasındaki
"prestij değerieri", giysi markalarına bağlanmış
durumda. Oyle ki, marka meraklılarının bulundu-
ğu okula giden bir öğrenci şöyle yakınıyor "Evet,
saçma olduğunu biliyorum, ama dışlanm'amak
için ben de marka giymeye kendimi mecbur his-
sediyorum." "Marka prestiji" sadece giysilerle sı-
nırlı kalmıyor, fast-food yiyecek kafeleri, gezinti
yerteri, birlikte zaman geçirme biçimi, biitünüyle
"yaşama, umut etme, sıkıntı duyma biçimi" bir
markaya dönüşüyor.
Değer yargılan "üretim değeheri"nöen "tüketim
değerleh^"netaşınıyor. "Yarariı insan", "verimliin-
san", "üretici insan", "yaratıcı insan" artık değer
endekslerinde yer almıyor. Bu değer endekslerin-
de "marka giyen", "spor arabası olan", "kimseyi
takmayan", "ne başkası ne kendisiolan", "nehe-
defı ne tasası olan" yeni bir tüketim toplumu üye-
si biçimleniyor.
Tüketim toplumu, kendi simgeleriyle yeni bir "ai-
diyetdeğeri "yaratıyor: Reklamlarla süpermarket-
lere yöneltilen, kredi kartlarıyla parasızlığı unuttu-
ran tüketim kölelerine özgü yeni bir değer, "Sen
iyi şeylere layıksın". Bireyselleştirilmiş, kışkırtıcı,
hep bir başkasına bakarak kendini arayan hasta-
lıklı birtüketici. Yeni Dünya Düzeni'nin evrensel he-
defi, insanlan bu "prototip"e uydurmak, onlann
eliyle de bütün dünyayı çokuluslu şirketlerin pa-
zarı yapmak. "Sen iyi şeylere layıksın." Senin dı-
şındakiler mi? Onlan düşünmek senin işin değil.
Onlar iyi şeylere ulaşamıyorlarsa bu kendi kusur-
larıdır. Onlar kusurlu, fakir ve kötüdür. Senin işin
onlara acımak değil, layık olduğun iyi şeylere ka-
vuşmaktır.
• • •
önce değer yargılan değişir.
Sonra insana bakış d e ğ i ş e c e k t i r . ^ ^ b
Hedeflerdeğişecektir. '' %•. ... . ,,,
llişkiler değişecektir.
Davranışlar değişecektir.
Umutlar değişecektir.
Sıkıntılar değişecektir.
Mutsuzluk nedenleri değişecektir.
Ve insanlar en kısa zamanda zengin olmanın
kendileri için kaçınılmaz olduğunu düşünecekler-
dir. En kısa zamandâ zengin olmak, onlar için ya-
kjcı bir hedef olacaktır. Bunun için kimi kullanmak
gerekirse kullanacaklardır. Kimi ezmek gerekiyor-
sa ezeceklerdir. Kimin eteğini öpmek gerekiyorsa
öpeceklerdir. Kimin çanağını yalamak gerekiyor-
sa yalayacaklardır.
En kısa zamanda zengin olmak için ne yapılma-
sı gerekiyorsa sadece onlan yapacaklardtr. Geri
yanına hiç önem vermeyeceklerdir.
Tek sorumluluklan, "enkısa zamanda zengin ol-
mak" içindir. Kendilerinden başka hiçbir şeye
önem vermeyecekler, yalnız kendileri için yarariı
olana değer vereceklerdir. Çünkü artık değer yar-
gılan değişmiştir.
Onlann zengin olmalan gerekmektedir, zorunlu-
dur.
Zengin olacak, iyi yaşayacak ve herkese "bunu
göstereceklerdir."
Yaşamlannın tek anlamı artık bu olm'uştur.
Çetelere neden kızıyorsunuz?
Çetecilerle konuşan politikacılara neden kjzî-
yorsunuz?
Çetecileri kullanan devlet yetkilisine, işadamına
neden kızıyorsunuz?
Önce değer yargılan değişir.
Sonra değişmeyen hiçbir şey kalmaz...
Yalçın
Beşiktaş'ta 28 Eylül
1994 günü poüsin
yaptğı baskında
avukat Fuat Erdoğan
ve İsmet Erdoğan ile
birlikte öldürülen eski
Bem-Sen Genel
Başkanı Elmas Yalçın,
ailesi ve dostian
tarafindan mezan
başında anıkh. Feriköy
Helvacıdede
Mezarhğı'ndaki kabri
başında, Bem-Sen
imzah "Ebnas Yalçın
mücadelemizde
yaşıyor" yazıh pankarü
açan topJuluk, Yalçın
vetüm "devrim
şehitieri"' için bir
dakikalık saygı
duruşunda bulundu.
aıııı
Bem-Sen Genel
Başkanı tbrahim
Sönmez,Ehnas
Yalçın'm kamu
emekçflerinin önderi
olarak ölümsüzleştiğini
vurgulayarak "Bem-
Sen, her zaman
kurucusu Yalçm'uı
izinden jürüyecektir"
dedi. Grup Ozgürlük
Türküsü'nün
seslendirthği "Bize
ÖlümYok"ve"Haklıyız
Kazanacağız''
marşlannın ardından
"Elmas Ysdçm
ölümsüzdür"
sloganlan atan
topluluk olaysız dağıldı.
(Fotoğraf: ÂLPER
TURGUT)