23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 EYLÜL 1998 PAZARTESİ HABERLER Demirel Eskişehir'e gidiyon • ESKİŞEHİR(AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. bazı açıhşlar ve temaslarda bulunmak üzere bugün Eskişehir'e gidecek. Askeri havaalanında karşılanacak olan Demirel, Anadolu Üni\ ersitesi 2 Eylül Yerleşkesı'ndeki Mühendislik-Mımarlık Fakültesi ıle Beden Eğitimı ve Spor Yüksekokulu'nun açılışına katılacak. Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre Yerleşkesı'ndeki 1998-99 eğitim ve ögretim >ılı açılış lörenine katılacak olan Demırel'e. üniversıtenin40. yıl kutlamalan kapsamında "fahri doktora" unvanı verilecek. Kutiamalar için uyarı • İZMİR(AA)- Cumhunvetin 75. yıl kutlamalan için bazı kuruluşlann "iponsorluk" adı altında, logoyu kullanmak isteyen kurumlardan para lalep ettığıne ılişkin duyumlar alındığı bildirildi. Başbakanlık Müsteşan Yazar Yazıcıoğlu'nun ımzasıyla ilgilı birimlere gönderilen yazıda, bu kutlamaların temel hedefinin. katılimcı zihniyet ile toplumun her kesiminin kutlamaların ıçinde yer alması olduğundan. tiim faalıyetlerin bedelsız olarak yürıitüldügü belirtildı. Yerel yönetimler • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Etımesgut ılçe örgütü tarafından duzenlenen "Yerel YönetimJer ve Demokrası" konulupanel dün yapıldı. CHP Ankara II Başkanı Haydar Yılmaz'm yönettiğı panele konuşmacı olarak, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, Gazetemızm Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile Elvan- Koop Üst Bırlik Başkanı Ismet Yılmaz katıldı. Ateş konuşmasında 1994 seçimlerinde yaşanan hüsranınbırdaha yaşanmaması için çaba harcayacaklann; belirtirken Balbay da, demokrasinin yerel yönetimlenrı rayına oturmasıyla istenen yapıya kavtışacafını söyledı. Gemici'den çete açıklaması • ÇAYCUMA(AA)- Devlet Bakanı Hasan Gemıcı, 55. hükümetin kararlı şekilde mücadele ederek çetelen dağıtmaya ba^ladığını söyledı. 55. hükümetin göreve gelmesınin ardından, çetelerle ilgili kararlı şekilde çalışmalar başlatıldığını anlatan Gemici, "Geçmiş dönemlerde çetelerin yetennce üzerine gidemeyenler, bu çeteleri besleyenler ve çetelerin gelişmesi için gerekli ortamı yaratanlar. şu anda çeteleri dağıtan hükümetimizi neredevse suçlar duruma geldıler" dedi. 8 yıl değerlendirmesi • MANİSA(AA)- Manisa'da. 8 yıllık kesinrisiz zorunlu temel eğitim uygulamasının bırinci yılmın başanlı geçmediği öne sürüldü. Eğirim-Sen Sendikası Mantsa Şubesi'nce yapılan açıklamada, kesıntısiz temel eğitime yön veren idan kadrolann, bu uygulamaya geçmişte karşı çıkan ve halen ınanmayan kadrolar olduğu kaydedildi. Bu kadrolarla kesintisiz temel eğitimin başanlmasuun mümkün olmadığının vurgulandıği açıklamada, "Bu yönetıcıler. özellikle üniversıte smavlan ölçü alınırsa. Manısa'nın Türkiye sıralamasındaki olumsuz yerinın de sorumlusudur" denildi. • ANKARA (AA) - Çeşitli işkollarında çalışan toplam işçi sayısında 1993-1998 döneminde yaklaşık yüzde 16. sendikalı işçi sayısında ise yüzde 22 artış kaydedildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlık Bakanlığı venlenne göre, 1993 yılında çeşitli işkollannda çalışan işçi sayısı 3 milyon 685 bin kişi olurken, bu sayı 1998 yılı ocak ayı itibanyla yüzde 16 oranında artarak yaklaşık 4 milyon 266 bin kişiye çıktı. Bu gelişmeleTe paralel olarak sendikalı işçi oraru 1993 yılında yüzde 63.6 cıvannda bulunurken, bu oran 1998 başında yüzde 67'ye ulaştı. Milli Eğitim Bakanlığı, direnen 60 öğretmenin görevine son verdi Türbanla öğretmenlik yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlığı. 48'i ilköğretim öğretmeni olmak üzere toplam 60 türbanh öğretmeni görevinden aldı. "Hiç kimseyi zoria memur yapmıyoruz. Herkes yasalarla konmuş kurailara uymak zorunda" açıklamalanyla türbana karşı kararlılığını koruyan Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın, Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nden ödün vermeyeceği bildirildi. -Kurailara uyulmazsa anarşi olur" diyen Uluğbay'm, tüm uyanlara karşın türbanını çıkarmayan öğretmenlerin görevden alınmasını istediği belirtildi. Son yapılan teftişlerle ülke genelinde toplam 60 türbanlı öğretmenin görevden • Türbana karşı kararlılığını koruyan Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nden asla ödün verilmeyeceğini söyledi. Uluğbay "Kimseyi zorla memur yapmıyomz. Herkes yasalarla konmuş kurailara uymak zorundadır" dedi. alındığı öğrenildi. Türbanlı öğretmenlerin 48'inin ilköğretim öğretmeni olduğu ve görev yerlerinin Istanbul, Ankara ve Konya'da yoğunlaştığı kaydedildi. Geçen hafta yeni öğretim dönemine başlayan üniversiteler. türban sorununu yeniden gündeme getirdi. Üniversitelerin kayıt yenileme işlemleri sırasında da başörtülü fotograflann kabul edilmeyeceğini açıklayan rektörler, türbanlı öğrencilerin protestosuyla karşılaştılar. Türbanlı öğrencilerin en çok yoğunlaştığı eğitim fakültelerinde "ikna yöntemi ile" uzlaşma arayışlan sürerken; başta Afyon Karatepe, Inönü, Selçuk, Erciyes olmak üzere pek çok taşra üniversitesinde Kılık Kıyafet Yönetmeliği deliniyor. REFAHYOL döneminde örgütlenen Türk-lslamcı kadrolar ise etkinliğini sürdürüyor. Ankara ve Konya il milli eğitim müdürlüklerinin yoğun çalışmalanna karşın, dinci kadrolann hâlâ temizlenemediği kaydedildi. Mamak Refet Bele îlköğretim Okulu'nda cami imamının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden sonra sosyal bilgiler dersine de girmeye başladığı öğrenildi. Üreyil İlköğretim Okulu'nda ise bazı öğretmenlerin Fethullahçı-tarikatçı olduğu ve kendi oluşturduklan kütüphanelere çocuklan yönlendirerek, Atatürk karşıtı düşünceler aşılamaya çalıştıklan öne sürüldü. Hukukdışı imar uyğulamalan da kent rantını şeriata 'finanskaynağı'yaptı Erdoğan, kente karşı da suçluydu, sorgulayan olmadıOKTAVEKİNCf Recep Tayyip Erdoğan de- mokratik rejime karşı yasalarda "suç" sayılan konuşmalanndan ötürü cezalandınldı. Siyasal ya- şamıylabirlikte Istanbul Büyük- şehir Belediye Başkanlığı göre- vi de sona eriyor. Şimdi hem yandaşlan hem de onu başanlı bir belediye olarak görenler ve "gösterenler", böy- lesi bir yargı karannın özellikle "seçim öncesinde" verilmiş ol- masını hukukun değil "siyase- tin" sonucu olduğunu savunu- yorlar. Açıkçası, Erdoğan'ın ce- zalandınlmasını "politik bir en- geUeme" olarak tanımlıyorlar... Aslına bakılırsa Erdoğan. 1994 yılından beri doğrudan "belediye başkanlığı" görevine bağlı olarak yine soruşturma açılması ve hatta "yargılanma- st"'ğ*tekert birçok yasadışı uy- guhfıAânm da'sorumlusu oldu. Özellikle "hnar" alanında ve birçok yatinm projesinde hem hukuka açıkça aykın hem de "kente karşı suç" niteliğindeki tutumlar sergiledi. Ne var ki lstanbul'u kuşatan kaçak kentleşmenin yarattığı a 't- mar rantlannın" doğrudan ve planlı olarak "şeriatçı örgüüen- meye aktardmasını" da sağlayan bu uyğulamalan için soruştur- ma açılması şöyle dursun, fark- lı görüşlerdeki hükümet çevrele- rinden. siyasetçilerden ve elbet- te ki "yaünmcı çevreterden" giz- li ve açık "destek gördü." Aynı şekilde hıçbir yetkilı de imar, kent, çevre ve kültür yasalannı çiğnemesine karşı "yetkisini" kullanıp gerekli yasal işlemleri devreye sokmadı. Böylece Re- cep Tayyip Erdoğan, sadece "okuduğu bir şiir yüzünden" yargılanıp ceza alan ve belediye başkanlığını da (kente karşı suç.- lan dururken) yine sadece siya- sal söylemi nedeniyle son veri- len bir "mağdur" durumuna ge- tirildi. Şimdi Erdoğan v e yandaşlan, bu "tekyönlüyargılamaıun'' di- ğer suçlan gözardı eden sonuç- lannı sonuna dek kullanıyorlar. "Dürüst" ve "çahşkan" bir yö- neticinin aslında bu niteliklerin- den ötürü cezalandınldığını bi- le söyleme firsatmı bulabiliyor- lar. IstanbuTa Şaptıklan' Recep Tayyip Erdoğan'ın Is- tanbul'a karşı işlediği, ancak ne yargı landığı ne sorgulandığı ne de eleştirildiği suçlannın arasın- da, "SÎT alanlannda kaçak inşa- attaru içmesuyu havzalaruu ima- ra açmaya kadar" hemen her boyutta hukuk dışı davranışlan • lstanbul'u sarmalayan kaçak camilerin "minareleri" aslında yağmacılığın simgesi ve "güvencesi" olurken, "kubbeleri miğfer yapan müminler" de aynı yağmanın "imar neferleri" olarak tarihe, doğaya, ormanlara ve havzalara saldırdılar. Ne var ki bu büyük kuşatmayı sorgulamak yerine sonunda sadece "şiiri" yargılandı ve îstanbul'un talan edilmesine gösterilen geleneksel siyasi hoşgörü yüzünden kente karşı suçlar yine "sanıksız" bırakıldı... İstanbul'daki eski RP'H belediyeler Taksim Gezisi'ne cami yapmak için mimarlan "yanştırnıak n is- tediler. Mimarlar bu oyunu bozunca, oturup kendfleri planlamaya başladılar. görmek mümkün... Yine hemen her seferinde meslek odalan ve uzman çevre- lerce tepki gösterilen, hatta da- valar açılarak bazılan da yargı kararlanyla durdurulan bu dav- ranışlann sonucunda "İstan- bul'unuğradığı tahribaa" gider- mek ise artık çok zor. Örneğin, Kavacık-Beykoz bölgesindeki ormanlan ve SİT alanlannı yağmalayan Nâzım Plan'a aykın yapılaşmaya götür- düğü •'yasadışı yol hizmeti" ve benzer şekilde Maltepe'deki E- 5 karayolu ile sahil yolunu bağ- layan ve siyasal yandaşı olan fir- malara büyük paralar ödenerek yaptınlan yine Nâzım Plan'la çelişen yol inşaatı gibi sayısız "gösterişJi" uygulamalar, ihale aşamasmdan yapım aşamasına kadar ve kentin plansız büyüme- sini de özendirici nitelikleriyle başlı başına birer yargılama İco- nulanydı. Ya da Yenikapı'ya "kaçak" olarak inşa ettirdiği ve hem Su- riçi'nin otomobil baskısından kurtanlması yönündeki koruma Baran: trûca devleteliylebeslenmesin İstanbul Haber Servisi - Mustafa Kemal Derneği Genei Başkanı Kamran Baran Türkiye'nin hızJa Atatürk ilkelerinden uzakJaştığım ve irticanm devlet yönetiminde güçlendigini belirterek "Tarikatlaria ve din taciri kara yobaz çeteleriyle iç içe geçmiş siyasetçiler, etnik bölücüler ve 2. cumtauriyetçiler, devlet y önetiminin yozlaşmasından da cesaret alarak Türldje'yi endişe verici bir ortama sürüklemişlerdir" dedi. Mustafa Kemal Dernegi Genel Kurulu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'nda yapıldı. Çok sayıda akademisyen ve emekli generalin dâ katıldığı genel kurulda kongre başkanlıgına Prof. Dr. Vakur Versan seçildi. Dernek başkanı Baran, cağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın tek yolunun Atatürk ilke ve devrimlerine ödünsüz ve kiskanç bir şekilde sanlmak olduğunu belirterek Atatürk'ün yaşayan ve sonsuza dek yaşayacak olan bir Iider olduğunu söyledi. Atatttrkçti çizgi Atatürkçüleri zor günlerin beklediğine dikkat çeken Baran şöyle devam etti: "tkiyüzlü, riyakâr poütikacılardan cesaret alan din sömürücükıi, 2. cumhuriyetçUer ve etnik bölücüler çabalannı vogunlaşörnnşlardır. Öğretim buüği ve dil birliginin bozulmasına göz yumulması Türkive'vi çok tehlikeH bir noktaya getirmiştir. Türkiye'nin hemen Atatürk'ün aydmlık >^>luna yeniden girmesi, dinci akunlann devİet etiyle beslenmesinin önlenmesi, başta Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversrteler olmak üzere tora anayasal kurumiann Atatürkçü çizgiye yönelmesi şarttır." Kamran Baran. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in yaptığı bir Atatürk portresini Mustafa Kemal Demeği'ne hediye ettiğini, bu portrenin bir süre sonra açık arttırmayla satılarak derneğe bir lokal kazandınlacağını açıkladı. Seçimler sonucunda Baran yeniden genel başkanlığa seçilirken yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Rezan Batum, Prof. Dr. Durmuş Dündar. Prof. Dr. Erol Cihan. Aftnan Enson, Güner Kırşan. Prof. Dr. Vüral Savaş, Şefîk Toprak, Kudret Ünal, Rtthi Yüdınrn. Çetin Y ırmener. planı ilkelerine hem de StT ala- ru olduğu için koruma mevzuatı- na aykın olan "feribot isketeteri" için (eski Ulaştırma Bakanı Nec- det Menzir'in de katıldığı) açı- lış törenlenni alkışlamak yerine, bu yasadışı davranışı için de so- ruşturma açılabilirdi... Hele, Turing'den devralanı- nan Boğaziçi korulan ve saray bahçeleri içindeki tarihi köşkler- de yine kaçak ve doğrudan eski eserlere zarar verici inşaatlan herhangi bir kişi ya da kurum yapsaydı-, "2863 sayılı koruma yasasına muhalefetten" çoktan cezalandınlmıştı. Aynı şekilde Beykoz Çayı- n'nda Koruma Kurulu'nun olumsuz karanna rağmen inşa ettirip törenle hizmete açtığı ka- çak spor tesisleri; okul bahçele- rini ve yeşil alanlan "cami arsa- suıa" dönüştüren sayısız imar planı değişikliği; cadde ve so- kaklann tarihten gelen isimleri- nin iptal edilip yerine kendi si- yasi hedeflerine uygun isimle- rin konulması; Kasimpaşa-Piya- lepaşa'nın tarihi dokusunu ve semt halkmı yok sayan rant planlannın devreye sokulması.. bütün bunlar "kente karşı saygı- n bir hukuk devletinde" acaba mümkün olabilir miydi?.. Denetimden kaçıyor Recep Tayyip Erdoğan, 1994'te daha koltuğuna oturur oturmaz meslek odalannm pro- jeler üzerindeki gözetimlerini sağlayan eski işbirliği protoko- lünü iptal ederek duyarlı ve uz- man kurumiann denetiminden kaçmayı yeğledi. Son 4 yıldır İstanbul'un tari- hini ve doğasını imar yağmasın- dan konımayı amaçlayan tüm SİT kararlanna iptal davası açtı, kenti tahrip eden spekülatif ya- tınm projelerine karşı çıkan Ko- ruma Kurullan'nı "lağvetmeye'' dönük yasalar önerdi. Taksim'e cami yapmak için meydanın tü- münü tahrip edecek proje oyun- lanna girişirken, şu son haftalar- da da kuzeydeki ormanlarm tü- münü yok edecek Beykoz-San- yer arasındaki 3. köprü projesi- ne ve aynı ormanlann içinde ta- sarlanan "uydu kentfcri'' besle- yecek "kuzey çevreyohı" öneri- lerine "sıcak baknğun" ilan et- ti. Zaten, aynı şekilde vaktiyle bu kentin tarihini ve doğasını pa- ramparça eden Adnan Mende- res'in demokrasi adına "hayra- nı" olduğunu açıklamamış mıy- dı?.. Işte bütün bu ve bunlara ben- zer kente karşı suçniteliği taşı- yan ve birçoğu da açıkça yasa- dışı olan tutumlar ve uygulama- lar "bir belediye başkanı için" asıl soruşturma ve yargılama ko- nusu olması gerekirken, sadece bir mitingdeki konuşması nede- niyle cezalandınlması ve hatta belediye başkanlığı görevine de son verilmesi, yasal olsa bile ge- niş bir kesimdeki "hukukun da yıpratdmasr çabalanna firsat sağlamış oluyor... Sözün kısası, lstanbul'u sar- malayan kaçak camilerin "mi- nareleri'' aslında yağmacılığın simgesi ve "güvencesi'' olurken, kubbeleri miğfer yapan "mû- minler" de aynı yağmanın "i- mar neferleri" olarak tarihe, do- ğaya ve ormana saldırdılar. Ne var ki bu büyük kuşatma- yı sorgulamak yerine sadece "şi- iri'' yargılandı ve Îstanbul'un ta- lan edilmesine gösterilen gele- neksel siyasi hoşgörü yüzünden kente karşı suçlar yine "sanık- HZ" bırakıldı... BİZBİZE ERDAL ATABEK Once Değer Yargıları Değişir... Sevgili Oktay Akbal'ın klasiği olan bir başlıktı: Önce Ekmekler Bozuldu. Öykü adından çok du- rumu özetleyen bir saptamaya benzeyen bu baş- lık arkadan nelerin bozulduğunu çağrıştınyordu. "önce ekmekler bozulmuştu", artık her şey bo- zulabilirdi. Toplumlann değişiminde de "önce değeryargı- lan değişir", sonra her şey değişmeye başlar, öy- le ki bir süre sonra kendinizi bile tanıyamaz olur- sunuz. Değer yargılannın çarpıcı bir değişim örneğini özel bir reklam sloganı veriyor: OKULUN EN GOZ- DE ÖĞRENCİSİ OLMANIN ALTIN KURALI. "Ne- dir" diye merak ediyorsunuz. Sahi, "okulun en gözde öğrencisi olmanın altın kuralı" ne olabilir, ne olmalıdır? Çalışkanlık mı? Sporculuk mu? Sos- yal aktivitelerde öncülük mü? Yakışıklılık mı, şirin- lik mi, popülerlik mi, sosyal gelişkinlik mi? Hayır, bunların hiçbirisi değil. Reklam, bu sorunun yanı- tını veriyor: "BirAmerikan ayakkabısının sahibi ol- mak." Işin önemli yanı, sorunun yanıtında rekla- mının haklı olması. Nicedir öğrenciler arasındaki "prestij değerieri", giysi markalarına bağlanmış durumda. Oyle ki, marka meraklılarının bulundu- ğu okula giden bir öğrenci şöyle yakınıyor "Evet, saçma olduğunu biliyorum, ama dışlanm'amak için ben de marka giymeye kendimi mecbur his- sediyorum." "Marka prestiji" sadece giysilerle sı- nırlı kalmıyor, fast-food yiyecek kafeleri, gezinti yerteri, birlikte zaman geçirme biçimi, biitünüyle "yaşama, umut etme, sıkıntı duyma biçimi" bir markaya dönüşüyor. Değer yargılan "üretim değeheri"nöen "tüketim değerleh^"netaşınıyor. "Yarariı insan", "verimliin- san", "üretici insan", "yaratıcı insan" artık değer endekslerinde yer almıyor. Bu değer endekslerin- de "marka giyen", "spor arabası olan", "kimseyi takmayan", "ne başkası ne kendisiolan", "nehe- defı ne tasası olan" yeni bir tüketim toplumu üye- si biçimleniyor. Tüketim toplumu, kendi simgeleriyle yeni bir "ai- diyetdeğeri "yaratıyor: Reklamlarla süpermarket- lere yöneltilen, kredi kartlarıyla parasızlığı unuttu- ran tüketim kölelerine özgü yeni bir değer, "Sen iyi şeylere layıksın". Bireyselleştirilmiş, kışkırtıcı, hep bir başkasına bakarak kendini arayan hasta- lıklı birtüketici. Yeni Dünya Düzeni'nin evrensel he- defi, insanlan bu "prototip"e uydurmak, onlann eliyle de bütün dünyayı çokuluslu şirketlerin pa- zarı yapmak. "Sen iyi şeylere layıksın." Senin dı- şındakiler mi? Onlan düşünmek senin işin değil. Onlar iyi şeylere ulaşamıyorlarsa bu kendi kusur- larıdır. Onlar kusurlu, fakir ve kötüdür. Senin işin onlara acımak değil, layık olduğun iyi şeylere ka- vuşmaktır. • • • önce değer yargılan değişir. Sonra insana bakış d e ğ i ş e c e k t i r . ^ ^ b Hedeflerdeğişecektir. '' %•. ... . ,,, llişkiler değişecektir. Davranışlar değişecektir. Umutlar değişecektir. Sıkıntılar değişecektir. Mutsuzluk nedenleri değişecektir. Ve insanlar en kısa zamanda zengin olmanın kendileri için kaçınılmaz olduğunu düşünecekler- dir. En kısa zamandâ zengin olmak, onlar için ya- kjcı bir hedef olacaktır. Bunun için kimi kullanmak gerekirse kullanacaklardır. Kimi ezmek gerekiyor- sa ezeceklerdir. Kimin eteğini öpmek gerekiyorsa öpeceklerdir. Kimin çanağını yalamak gerekiyor- sa yalayacaklardır. En kısa zamanda zengin olmak için ne yapılma- sı gerekiyorsa sadece onlan yapacaklardtr. Geri yanına hiç önem vermeyeceklerdir. Tek sorumluluklan, "enkısa zamanda zengin ol- mak" içindir. Kendilerinden başka hiçbir şeye önem vermeyecekler, yalnız kendileri için yarariı olana değer vereceklerdir. Çünkü artık değer yar- gılan değişmiştir. Onlann zengin olmalan gerekmektedir, zorunlu- dur. Zengin olacak, iyi yaşayacak ve herkese "bunu göstereceklerdir." Yaşamlannın tek anlamı artık bu olm'uştur. Çetelere neden kızıyorsunuz? Çetecilerle konuşan politikacılara neden kjzî- yorsunuz? Çetecileri kullanan devlet yetkilisine, işadamına neden kızıyorsunuz? Önce değer yargılan değişir. Sonra değişmeyen hiçbir şey kalmaz... Yalçın Beşiktaş'ta 28 Eylül 1994 günü poüsin yaptğı baskında avukat Fuat Erdoğan ve İsmet Erdoğan ile birlikte öldürülen eski Bem-Sen Genel Başkanı Elmas Yalçın, ailesi ve dostian tarafindan mezan başında anıkh. Feriköy Helvacıdede Mezarhğı'ndaki kabri başında, Bem-Sen imzah "Ebnas Yalçın mücadelemizde yaşıyor" yazıh pankarü açan topJuluk, Yalçın vetüm "devrim şehitieri"' için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. aıııı Bem-Sen Genel Başkanı tbrahim Sönmez,Ehnas Yalçın'm kamu emekçflerinin önderi olarak ölümsüzleştiğini vurgulayarak "Bem- Sen, her zaman kurucusu Yalçm'uı izinden jürüyecektir" dedi. Grup Ozgürlük Türküsü'nün seslendirthği "Bize ÖlümYok"ve"Haklıyız Kazanacağız'' marşlannın ardından "Elmas Ysdçm ölümsüzdür" sloganlan atan topluluk olaysız dağıldı. (Fotoğraf: ÂLPER TURGUT)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear