Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 1 EYLÜL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Erken seçim is-
teyen bir parti ik-
tidara hazır oldu-
ğıtnu kanulamah,
halkın önüne di-
ğerierindenfarhm
koymalı değil mi'.'
Hem de busolpar-
tiyse eğer...
lki "sol" parti
CHP ve DSP bu
komıda neyapıyor, birgözatahm. CHP.
bir
kaç avdır kimi ana başhklarla "mo-
del ve projeler" içeren raporlan tar-
tışmaya açıyor. Ensonörnek, "L'lusal
Sosyal Güvenlik Sistemi Modeli."
Emek verilerek, iyi niyetle hazırlan-
mış bir raporolduğu kesin. Ancak, için-
de neo-liberal vükselen değercilerin
ağzında sakız olan "yeniden yapılan-
dırma " sözcüğünün yer aldığı bir ra-
poru mercek altına almakta yarar ol-
duğu da kesin.
CHP 'nin modelinde "yaşlılık, ma-
luliyet, ölüm sigortaları" ile "hasta-
lık, analık, iş kazası, meslek hastahğı
sigortaları "nin birbirinden ayrılması
önerisi ile "yeni sağ" rüzgânn etki
alanına girildiği gözleniyor. Piyasacı
KUllSl \m KANSU
Solun inandırıcılığıanlavışın. bu iki ana sigortavı ayırarak,
özelleştirmek istediğıyıllardır vazılıvor,
çiziliyor. Seo-liberulpolitikalunn. sos-
yalgüvenliği bir bütün olmaktan sıyı-
np çahşanlan emekliliklerınisatın alır
konuma getırmek istediği. hasıalıkla-
rmdu da müşıeri durumuna düşmele-
r'nn amaçludığı gün gibi ortada. Ama
olsıın! CHP raponmun 21. sayfasmda,
her ne kadar perdelenmeye çalışılsa
da asıl hedef açıkça sıntıyor:
"l'lusal Sosval Güvenlik Sigortası
Kurumu'nda (LSGK) - CHP. Emekli
Sandığı, SSK ve Bağ-Kur un tek çatt al-
tında toplanmasını ve L'SGKoluşturul-
masım öngöriiyor - sunulan yaşlılık,
maluliyet, ölüm sigortalannın sağla-
dığı hak ve menfaatler üstünde hak-
lar isteyen yurttaşlarımızın talepleri-
nin karşılanması, hem degönüllü ku-
rumsal tasarrufların güçlendirilmesi
amacıyla özel emeklilik fonlarının
oluşturulması özendirilecektir."
Raponm her satırında "sosyal dev-
let" vurgusu vapan CHP "özefemek-
lıliği özendirirken, veni sağa özeniyor.
DSP 'yegelince. DSP li Çalışma Ba-
kanı Sami Çağan. bir vılı aşkmdırgö-
revde. Ancak vumurta kapıva geldiğin-
de. vani seçim sandığı vatandaşın önü-
ne doğru itildiğinde "Sigortalıçalış, si-
gortalı çalıştır" kampanyasını başla-
tabildı. Bakanhk, Türkiyede "2.5-4.5
milyon kadar" sıgortasız çalışan işçi
bulunduğunu venimı öğrendi' Yooo...
SHP ve CHP nin iktidar olduğu dö-
nemdeki solcıı ba-
kanlar da DSP 7/
Çağan da bu gerçe-
ği yıllardırbilıyor-
lardı.
Peki bunun kar-
şılığında ne vapıl-
dı? Solun iktidarı
paylaştığı yıllar
boyunca sağın dü-
men sııyunagirilip
20 milyon yurttaşa hızmet götüren
SSK ye "kara delik " nuelemesi m gun
bulundu. IMF ve Dünya Bankası 'nınre-
çetelehne boyun eğıldi. kısa vadede
SSK 'ye hiçbir varar sağlamayacağı
anlaşdan "emeklilik yaşı" tartışması
ile zaman vitirildi.
tstense. sigortasız işçiler bugüne de-
ğin büyük ölçı'ide sigortalı vapılamuz
mıydı'.' Sayın Çağan. SSK Elbistun Has-
tanesi nin bir çırpıda özelleştirilmesi-
ne nasıl onav verivorsa. iş güvencesi
vasasını da avnı hızla gündemegetirir.
sorunu çözebilirdı. Kısacası. CHP ve
DSP erken seçime giderken. venisağın
etkisindeki kadrolarla halkın gözünde
ne kadar inandırıcı olacak? Sorun bu-
rada düğümlenivor.
Ifcari mümessil başka, gazeteci başkaBasında
alabora
yaşanıyor. Bir
yanda el
değiştiren gazeteler, televizyonlar. diğer
yandafutbolcular gibi yiiksek paralarla bir
gruptan öbür gruba transfer olan gazeteciler.
Düşünün, kişi başına düşen gayrisafi milli
hasılanın 3 bin dolar düzeyinde olduğu
Türkiye'de,bir tek gazeteci 1,5 milyon dolar,
bugünkü döviz kuruyla neredeyse
yanm trilyon, yaklaşık 400 milyar lira
transfer ücreti alıyor. "400 milyar nedir ki? "
diye soracak olursanız, bu rakam
6 bin 500 SSK emeklisinin bir aylık,
550'sinin de biryıllık; neredeyse Meclis 'te
yer alan tüm milletvekillerinin, vani yaklaşık
500 'ünün bir aylık, TBMMtie iki ayrı siyasi
grup kuracak kadarparlamenterin. vani 40
Ulusal
Kurtuluş
Savaşı nı ve
milletvekilinin biryılhk; 1300 birinci sınıf
hâkimin bir aylık, 110 birinci sınıf hâkimin
bir vıllık maaştdır.
Bu düzeyde transfer ücretini alan bir tek
gazeteci, evinin bahçesinde düzenlediği
kahvaltılarla Basbakan ile muhalefetpartisi
liderini bir araya getirip 60 milyonluk
Türkiye 'nin geleceğini etkileyecek seçim
protokollerini imzalatma hakkım kendinde
görebilir. Ekonomiden sorumlu bakanla,
her biri 15 milyon lira olan
Havana puroları içerek, kendisine
o transfer ücretini ödeyen grubun çıkarı
doğrultusunda enerji sektörünün
özelleştirilmesini gündeme getirebilir.
onun
önderlerini karalamak isteyen gericilerle kol
kola Bandırma l'apuru'nun "transatlantik"
olduğumı ileri sürebilir. 60 milyon liraîık
maaşla geçinen memurun, emeklinin
maaşına dahafazla zam yapılmasını isteyen
çevreleri "popülist "lik/e suçlavabilir.
Gelin, bunun adma "gazetecilik" deyin!
Gazetecilik, tekellerin "sanai"ve
"güdûmlü " haberciliği anlamına gelmez.
Kimse kendini aldatmasın.
Halk ve basın emekçileri; şirketlerin cüzdanı
vicdanımyutmuş "ticarimümessilleri"ile;
yaşamı. meslek etiği ve ilkeleri açısından
toplumdan soyutlanmamış gazetecileri
birbirinden avırıvor artık.
Calp'in sözleriEski Halkçı Parti Genel Başkanı Secdet
Calp. toprağa verildi.
Geçmişte Calp in siyasi çizgisine ilişkin en
çok ileri sürülen eleştiri şuvdu:
"Muvazaa."
Eski HPMillenekili Cüneyt Canver. Calp 'in
ölümünden sonra Millivet 'esu açıklamayıyap-
mış:
"Gerçekten HP'nin muvazaa olduğuna
inanıyor ve bizide inandırmak istiyordu. Eğer
Calp V dinleseydik SHP doğmazdu Türk si-
yaseti bir dönem de olsa gerçekten demokra-
tikleşmezdi Ancak, Türkiye bugün Calp'in
korumak istediği muvazaa döneminin tam
ortasında. Bu döneme ikinci Calp dönemi
diyebilirsiniz."
Anımsanacağı üzere bu sözlerin sahibi Sa-
yın Canver, bir dönem Turgut Özal'a çok va-
kınlaşmış, hatta Semra Özal ile de çanaklı
konken oynar olmuştu.
Bir de. Calp ile birlikte Halkçı Parti 'nin ku-
rucu kadrosu içinde yer alan Engin Aydın 'ı
dinleyelinv "Sevgili Calp, 12 Eylül sonrasısi-
yasete, siyasi bir ihtiras veya bir ikbal endi-
şesi ile katılmadı.
Başbakanlık Müsteşan iken kendisinima-
kamında sık sık ziyaret ederdim. Bana, Ge-
çen yıllarda. rahmetli İsmet Paşa bana ısrar-
la millenekilliğiönermiş. ben kabul etmemiş-
tim. Sa\ ın Ecevit. bir defa sahsen. bir defa da
Besim tstünelaracıhğı ilemillehekilliğiöner-
miş. vine kabul etmemiştim. Ancak, bu vöne-
tim avrılıp veniden demokrasive dönüldüğün-
de her münevversivasette göre\- almalıdır. Zi-
ra. çokyanlıs şeyleryapıldı veyapılıyor. Ger-
çek anlamda demokrasi için uğras vermek he-
pimiz için görev olacak' derdi."
Engin Aydın 'a göre Calp. 12 Eylülyöneti-
mi ile Turgut Özal ilişkisi üzerine görüslerini
şövle açıklamıştı •
"Bu yönetimin en büyük yanlıslanndan
biri de Özal'a fazla kendilerini kaptırmala-
rıdır. Bu tavırlart, ülkeye çokpahahya malo-
lacak. Gelecek kuşaklar, Özal'm uyguladığı
politikaların faturasını uzun süre ödeyecek-
ler."
Etrafımıza bakıp karar verelim: İkinci Calp
dönemini mi yaşıyoruz, Özal dönemini mi?
ÇALIŞANLARIN / SORULARI
SORUNLARI YILMAZ ŞJPAL
'Geçici görevle yabancı
ülkeye gönderilme'
SORU: 1985 yılında Türkiye'deki bir özel kuruımın Almanva'da-
ki işyerine işçi olarak çalışma>a gönderildim. 1985 yılından
bu yana. Almanya'da 13 yıldır a> nı işyerinin aynı işinde çalış-
maktayım. Bana Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi uy-
gulanmadı. Gerekçe olarak, Türki>e'den "geçici görevle"
yurtdışına gönderüdiğim \e bu nedenle de geçki görevle yurt-
dışına gönderilf nlere, Tfirk-Alman Sosyal GOvJnlik Sözleşme-
si'nin 6. maddesi 1. fıkrası gereğince sosyal güvenliğimin "Türk
mevzuatına göre" ve Türkiye'de karşılandığı gösterildi. So-
rulanm: 1) Türk-Alman Sosyal Gü\enlik Sözleşmesi'nin 6. mad-
de 1. fıkra içeriği nedir? 2) Almanya'da 13 yıldır çalıştığıma
göre, bu 13 yıllık süre "geçici göre\' tanımı içine girer mi? "Ge-
çici statü" hangi baller ve süre içinde, hangi koşullar dikka-
te alınarak belirlenmektedir? (D.T.)
YANIT: 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 7. maddesi "Geçi-
ci görevle yabancı ülkeye gönderilme" ile ilgilidir. "Madde 7- ış-
veren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigor-
talıların bu kanunda yazılı hak ve yükümleri bu görev i yaptıkları
sürece de devam eder."
Türkiye Cumhunyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında
Sosyal Gihenlik Hakkında Sözleşme'nin 6. maddesınin 1. fıkrasına
göre "İş merkezi akit taraflardan birinin ülkesinde bulunan bir
işverenin işçisi bu işverenin hesabına çalışmak üzere, geçici göre\-
le diğer akit taraf ülkesine gönderildiği takdirde. bu işçi hakkın-
da ikinci akit taraf ülkesinde çalıştığı sürece, sanki ilk akit taraf
ülkesinde çalışıyormuş gibi iş merkezinin bulunduğu akit taraf me\-
zuatı uygulanır."
Açık anlatımla. Türkiye"den yurtdışına geçici görevle gönderilen si-
gortalılara. gönderildikleri ülkelerin sosyal güvenlik yasalan (ya da mev-
zuatlan)defil. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasasf nda öngörülen hak-
lar ve yükümler uygulanır. Sorun. "geçici görev" süresinin ne oldu-
ğu ve nasıl saptandığıdır. Bu süre için Sosyal Sigortalar Yasası ile Sos-
yal Güvenlik Sözleşmesi'nde, belirlenmiş somut birsınır bulunmamak-
tadır.
Konuyla ilgilibiryargı karan bukonuyabir\orum veaçıklamage-
tirmiştir. "(...)Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almama Cumhu-
riyeti arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesi'nin 5. maddesi hük-
müne göre "6. ile 9. maddelerde aksine hüküm >oksa çalışanların
mecburi olarak sigortaya tabi rutulmaları ve iş münasebetlerin-
den doğan ve işverene ait olan hak ve vecibeleri bakımından işve-
renin ikametgâhı veya iş merkezi diğer akit taraf ülkesinde bulun-
sa dahi çalışrıkları ülkede yürüriükte bulunan mtvzuata tabidir-
ler." Sözleşmenin 5. maddesinde öngörülen istisna maddelerinden
6. maddenin 1. bendi hükmüne göre de "İş merkezi akit taraflar-
dan birinin ülkesinde bulunan bir işverenin hizmetindeki kimse
geçici olarak bir işin icrası için diğer akit tarafın ülkesine gönde-
rildiği takdirde, bu akit taraf ülkesine vardığı tarihten başlayarak
24 (yirmidört) ay müddetle kendi ülkesinde çalışıyormuş gibi. hak-
kında iş merkezinin bulunduğu akit taraf mevzuatı uygulanır."
Çalışma süresi yirmi dört ayı aştığı takdirde. işçi işverenin veya iş-
veren tşçinin muvafakatini almak şartıyla, önceden ıstekte bulunur ve
5. maddenin (i) fıkrası hükmünü uygulamak durumunda olan diğer Akit
Tarafın Yetkili Makamı buna muvafakat ederse. bu kimse hakkında iş
merkezinin bulunduğu akit taraf me\ zuatının uyguianmasına devam
edilir. O halde. davacının iş merkezi Türkiye'de bulunan... AŞ tarafın-
dan Almanya"ya geçici görevle mi. yoksa daimi görevle mi gönderil-
diği işyerinden yöntemince araştınlmalıdır. Daimi göre\le gönderil-
miş ise 6. maddedeki istisnadan yararlanamayacağından 506 Sayılı ka-
nun çevresinde sigortalı sayılmayacak. çalıştığı ülkenin yürürlüktekı
mevzuatına tabi olacaktır. Geçici görevie gönderildiğınin saptanması
halınde ıse yırmı dört aylık çalışma süresi yönünden davacı hakkında
iş merkezinin bulunduğu Türkiye'deki mevzuat uygulanacak. ne var
ki 24 ayı aşan süre için 506 sayılı kanuna tabi olma ancak sözleşme-
nin 6. maddesinde öngörülen şartın tahakkuku halinde mümkün ola-
caktır. (...)" (Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi. 28.6.1994 tarih. 1994 1892
esas ve 1994 13069 karar) Süresi on üç yılı bulan geçici bir görevin.
nasıl bir görev olduğunun yasal ve mantıksal açıklaması bizce merak
konusudur.
HAYVANLAR ISMAÎLGÎLCEÇ
KIM_KOI£ HUM.DUMA BEHIÇAK •ı ı J t r f *- \ behicak turkjıet
HARBİ SEMİH POROY
MIRMIRLAR IĞUR DIKAK
A-A l €iRMw. KA&Vl
İZMİR 8. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1995 1226 Esas 199g 215 Karar
Da\acı Abdullah Kepır tarafindan davalılar Şadan Özcan. Alı Tezcan. Abdurrahman
Yörükoğlu. Yüksel Nart \e ıntıfa hakkı sahibi Orhan Çınaralcyhlenne açılan ızale_\i şu>u
davasının >apılan vargılaması sonunda: Da\aya konupa>daşlan arasında taksimı mümkûn
olmayan tapunun izmır. Konak. Bozvaka Mahallesı. 21 M- i \'d pafta. 38445 ada. 8 parse-
tınde ka>itlı. 163 metrekare mıloarlı tas.ınmazın genel arasında açık arttınm suretiyle ınti-
fa hakkı ile yükümlü olarak satılmak \e satış bedehnin pa> \e haklan oranında. paşdaş \e
hak saJııplenne pavlastınlmak suretıvle ortaklığın bu şekılde gıdenlmesme. 7
^3.900 lira
harç. 21.0
7
5.0O0 lira mahkeme masrafı ile davacı \ekılı >aranna takdırolunan 5.000000
TL. ücretının davalılardan satış bedelı üzennden pa\lan oranında alınarak da\acıya venl-
mesıne. da\ alı Atatürk Bul. No: 19 B Karşıyaka Izmır adresmde mukım Alı Tezcan'a du-
nijma gününü bıldirir teblıgatm gazete ile ılan edılmış olması nedenıv le Yargıtav yolu açık
olnak üzere davacı vekılı ile ıntıfa hakkı sahibi Orhan Çınar'ın \üzlenne karşı da\alılann
yckluğunda açıkça venlen karar okunup anlatıldı: Işbu ılamn gazete ılanından 15 gûnlük
sirenın ilan sûresı \e 15 günü akıp eden 8. günlük süresınde kesınleşme süresi olduğu ka-
ra: yenne kaım olmak üzere ılanen teblığ olunur. 118.1998 Basın: 43313
TARİHTE BUGÜIV MLMTAZARIK.A\ 21 Eylül
^•* -•- w j S
BSDRİRAHMİ BYÛBOĞLU..
1975'T£BUeÛN,ÜNLÜ KeSSAM VBOZAN 8EDHİ
RAHMI EYÛ8O6LU 64. VAŞfNDA ÖLDÜ. GÜ2EL
SANATİAÜAkADBMİSlN/ gİTÎ#P/KTEM£OHI2A
1931'D£ PtigİS'E6İTUİŞ,AMOBİLHOTE ATELYE-
SİMDE2 yiL ÇM.l$M)?r/. PÖH&ÜKTSH SÛNIİ4,grf
S0e£ BATtU üSmiARfH ErKİSİNKRESİM MPAN
EYÜBOĞUJ, 1ASO'LE£P£ ANADOLU HALK SANA-
TINDAN ESİNLENMâYE8A$OU>/. YA2M1A, NAKI$,
KİLİU VE HATSANATIMH Ü8ÜNLEBİNİ VHPtTlA-
RtHDA IOJUANMAYA, yveuULAMO* KOYULPU.
AYRICA, MtOZAYDC.SEKİSKAPİ VE YA2M4 BASAC/
TEKNİKLE»/NI £>£ KULC4MA&AK, Sü£i^MECJ-
U&E AglKLIK ffieev YAPmA/i OKTArA ÇI&BPI.
&UNLAMN YANISm.HALKŞİ/Hİ IsG PEYI$LSRİ
OE $İİ8LERİNİ ÇOK ETK/LEMİÇTİ..
GÖRÜŞ
AHMET GURYUZ KETENCI
Istanbul Millenekili
Spor ve SiyasetTarih içinde spor bazen, halk yığınlarını uyutmak; ha-
yat pahalılığını, zulmü, işkenceyı, soygunu halkın gözün-
den saklamak; kitlelerde oluşan tepkıyı bastırmak için
kullanılmıştır. Bunun için spora, öncelikle futbola, çok
ülkede siyaset karışmıştır. Halk sporla depolitize edil-
meye çalışılmıştır.
2. Dünya Savaşı'ndan sonra iberik Yarımadasrnda 2
diktatör, Portekiz'de Salazar, ispanya'da Franko, Fut-
bol ve Boğa Güreşı sayesinde 40 yılı aşkın bir süre ül-
kelerini koyu birfaşızmle yönetmişlerdır. Hatta Salazar,
"Futbol olmasa idi ülkeyıyönetemezdım" demiştir. Sa-
lazar'ın bunu bılinçle söylemediğını hiç kimse iddia ede-
mez. Traktör fabrikası, demir çelik fabrikası, ılaç fabri-
kası yerine Portekiz'de futbol sahaları yapıldı. Sonun-
da Benfica, Porto gibi kulüpler doğdu. Portekiz'de fut-
bol gelişfi. Ne var ki Portekiz geri kalmışlık zıncırini kı-
ramadı. Stadyumlarda "En büyük Porto-Benfıca" diye
bağınldı ama, "Kahrolsun Diktatör Salazar - Kahrolsun
iaşizm" denmedi. Portekiz'in kalkınması, demokratik-
leşme sürecine girmesi ancak Salazar'ın ölümünden
sonra oldu.
Aynı şey İspanya'da da yaşandı. 120 bin kişilik stad-
yumlar, arenalar yapıldı. Makıne ithal edıleceği yerde ya-
bancı futbolcu ithal edildı. Real Madrid boyle doğdu.
Ünlü boğa güreşçısı El Kordobes'ın görkemli yaşamı,
aşk hikâyelen anlatılarak toplumun dıkkatı arenalara, fut-
bol sahalarına çekildı. Faşıst yönetıme karşı halkta olu-
şan birikim, yığınsal tepkı. "En büyük Real Madrid,
oley..." naralan arasında eridı gittı.
Halk gelir bölüşümündeki adaletsızliği, fukaraiığı dü-
şünmez oldu. Bir slogan toplumu haline gelen Ispanya
halkını Franko 40yıl yönetti. Ispanya iç Savaşı'ndaölen,
sakat kalan 2 milyon solcunun acısını böylece unuttur-
du.
Geçen süreçlerde ülkemizde de buna benzer yakla-
şımlar sergilenmedi değil. 12 Eylül sonrası oluşan hü-
kümetlerde bir basbakan stadyumlarda, güreş çayırla-
nnda amigoluk yapmaya kalkıştı. Karısı bir kulüpte, oğ-
lu başka bir kulüpte, kızı- damadı ise daha başka bir
kulüpte boy gösterdiler. Fizıklerine bakarsanız hıçbiri-
sinin sporla. uzaktan yakından ilgilen yoktu. Ama o dö-
nemln başbakanlarının bir büyük amacı, bir büyük bek-
lentisi vardı. Neydi o amaç?
Amaç; 12 Eylül darbecılennce. "Sosyal, sıyasal, eği-
tim, hukuk ve kültürel alanda" gösterilen tam bir karşı
devnm uygulaması karşısında halkta meydana gelen yı-
ğınsal kın. öfke ve tepkiyı söndürmek; öte yandan enf-
lasyon, hayat pahalılığı, ışsizlık ve açlıktan ötürü, söz-
de sıvıl olduğu ıddia edilen, mevcut ıktıdara karşı yük-
selen demokratik taleplerin sandıkta karşı oya dönüş-
mesine mani olmaktır.
Dönemın Başbakanı Özal, bu konuda başarılı da ol-
du. Hatta o dönemde, daha sonra Susurluk Dosya-
sı'nda adlan geçen, hayali ihracatçı, kara para aklayı-
cı, uyuşturucu kaçakçısı, pek çok çete ve mafya baba-
lan kulüplerde başkanhklar yaptılar. O mafya babaları
ki, kâh Başbakan'ın, kâh Cumhurbaşkanfnın yanında
maçlarda, şeref tnbünlerınde boy göstererek, ne kadar
güçlü ve itibarlı, şahıslar olduklannı çevrelerine, çete-
lerine ve de devlet bürokrasisine kanıtlamış oldular. Ka-
nıtladılar da ne oldu? Yeni rantlar, yenı ıhaleler peşine
koşma imkânı buldufar. Çete, mafya ve gladyonun top-
lum ve devlet düzenimizde boylesıne hızlı kurumlaşma-
sında dönemın etkisinin büyük olduğu tartışma götür-
mez bir gerçektir.
Dünyadan ve ülkemizden venlen bu örnekleri çoğalt-
mak mümkün. Ne var ki hepsinin ortak özellıği spora
sıyasetin bulaştınlmış olmasıdır. Görünen odur ki siya-
setçıler kitlçl^ri uyutmak, onların yükselen demokratik
taleplerinl BâSfırrnak içirısporu RullanabÜmişlerdlr. Kö-
tü emellerıne sporu alet edebilmişlerdir.
Oysa laık demokratik cumhuriyetimizin geleneğinde,
okula, camiye, kışlaya siyasetin sokulamayacağı ger-
çeği yatmaktadır. Bu nedenle, bir eğıtım aracı olan spo-
ru, siyasetin üstünde ve ötesınde tutmak gerekir. Tıp-
kı, dinin siyasetten uzak tutulması gibi: tıpkı, kışlanın içi-
ne siyasetin sokulmasına karşı çıkılması gibi.
Geçen yıl ülkemizde yaşanan rejim bunalımı, hep si-
yasete dinin bulaştırılmasından, 75 yıllık Cumhuriyeti-
mizin yerleşik rotasını Batı'dan alıp, Doğu'ya çevirme
işlemınden kaynaklandığı biliniyor. Yine askeri darbe-
lerden ülkenin ve toplumun ne ölçude zarar gördüğü ve
bundan da en çok siyasetin ve siyasetçinin zarar gör-
düğü yadsınamaz. Yaşanan ıstikrarsızlığın, siyasetteki
parçalanmışhğın kökünde 12 Eylül darbesinin yattığı
gerçeği ınkar edilemez.
Onun için bir eğitim aracı olan spor, siyaset üstü, si-
yaset ötesi tutulmalıdır. Tutulmalıdır ki hiçbir iktidar bir
daha spora siyaset bulaştırmasın. Bunun için sporu, her
türlü yasa ile tahkim ederek, yeniden yapılandırmak ge-
rekir. Yeniden yapılanma. sporu. bağımsız bir kurum
haline getirmek. onu yöneten bütün kuruluşlan özerk ha-
le dönüştürmektir. Devletı, sporu yöneten değil, ona
yön veren. yol gösteren. altyapı eksıkliklerinin giderile-
mesine katkı yapan, gönüllü kuruluşlan teşvik eden,
onlara önderlik eden konuma getirmek gerekli.
CHP bir süredir, "Türkiye Projesi" adı altında (19 de-
ğişik konuda) somut çözüm önerilerıni içeren ön rapor-
lar hazırlamış. Bunlan tartışılmak üzere belirli arahklar-
la kamuoyuna sunmaktadır. Bu raporlardan biri. 15 Ey-
lül 1998 günü Istanbul'da Olimpiyat Evı'nde. Türk ve ulus-
lararası kamuoyunun, akademisyenlerin ve ilgili çevre-
lerin ırdelenmesine ve değerlendirmesıne, bir basın top-
lantısıyla açıldı.
Türkiye'de bir siyasi parti ılk kez sporu bir eğitim ara-
cı görerek, onu ulus yararına, toplum yaranna ve de in-
sanalık yararına, ileriye, çağdaşlığa dönük nasıl kulla-
nabiliriz diye bir çözüm paketi ortaya koyuyordu.
Ne var ki pek çok magazin haberin arasında rapor,
maalesef istendiği gibi kamuoyuna duyurulamadı. Tür-
kiye'nin sorunları ile özellıkle sporla ilgilenen herkesin
bu raporu mutlaka okuması gerekir.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Tahtalıdadenı-
leniribırgmercin.
2/ Art\ın'ın eski
adı...Akıl.3/ln\e
siyah tanelı bir
üzümcınsı.4/Türk
müzığınde olduk-
ça kıvrakbırusul...
Coğraftadaki kıvı
tıplerinden biri. 5/ g
Kimse. kışı... Say-
dambırtabakaüze-
nne çekılen pozı-
tıffotoğraf.6/Ma-
lezyahalkınaözgü g
bırrüröldiirucüde-
lilik... Eskrimde kullanılan ii;
silahtan bin. II Eski Mısır'da
güneş tannsı.. "Ersın --":
Fotoğraf sanatçımız. 8/
15 P'de Osmanlılarla Mem-
luklar arasında yapılan \e
Mısır'ın Osmanlı toprakla-
rı arasına katılmasını sağla- 5
>an sa\aş. 9/Çürük. temel- 5
DIZ... Sert bir ıçkı.
V UK.\RIDAN AŞAĞIYA:
1/ XV yüz>ılda Ispanya'da 8
ınşaedı'lmışmiistahkemva- g
pılara \ enlen ad. 2/ Adlan sı-
fat yapmakta kullanılan bir yapım ekı... Gemılerde oda. 3/ Gös-
tenldıkçe ödenmesi aereken polıçelere yazılan \e "göriince" an-
lamına gelen tenm.. Köpek 4/"Hadı --". Heykelcımiz.. Şenat
mahkemesı yargıcı 5/ Damarlı \e yan saydam bırtaş... Samitde
denılen \e sözsüz oynanan köv seyırlık oyunlannın genel adı. 6/-~
Tavlada bir say 1... Luc Besson'un bir filmı. 7/ Malatya'nın bir il-'
çesi. 8/ Dnarbakır vöresme özgü bir tür hamur tatlısı... "Hayıf '
anlammda kullanılan söz. 9/ "Hiç şaşmayan — gibi işler durur
kader" (Yahya Kemal)... Ha\adakı su buhan.