23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 1 EYLÛL 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / cumek(g turk.net 11 Dünya Baıtkası'mn sağlığa katkısı • ANKARA (AA) - Dün> a Bankasf r.ın Türkiye'dekı sağlık projelerine katkılan 239.5 mılyon dolara ulaştı. Halen uygulamada olan 3 projeye Tiirkiye'nin katkısı ise 126 mılyon 470 bin dolan buluyor. L'ygulamasına başlanan toplam 18.5 milyon dolar tutanrıdaki Temel Sağlık Hizmetleri Projesi'nin ise 2000 >ıhna kadar tamamlanması öngörülüyor. Rusya piyasasma Doğu çıkarması • Ekonomi Ser\isi - Ekonomik kriz nedeniyle Rus pazarlannı terk eden Batı mallanndan kalan boşluğu. yedı yıldır yatınm yapılmayan yerli sanayi yerine. Asya mallan doldurmaya başladı. AFP'ye göre; piyasada gıda maddeleri. tekstil ve tekel ürünlerinde yüksek kalitede ve pahalı Batı mallannm yerini, ucuz Asya kökenlı mallar almaya başladı. 2020'de dünya ekonomisi • ANKARA (AA)- Türkiye'nın de üyesi bulunduğu Ekonomik lşbirligı ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülkeler. 2020 yılına kadar, yıllık ortalama yüzde 3 oranında büyüyecek. Kararlı politik yaklaşımlar sürerse. OECD üyesi olmayan ülkelerin yıllık büyüme oranı da 2020'de yüzde 6.7'ye ulaşabilecek. Çukobirlik: Pnim sistemi yararlı • ADANA (Cumhuriyet Güney tUeri Bürosu) - Çukobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Şen. hükümetin yeniden başlattığı pamukta prim sisteminin, dış alımda ise "fon kesintisı"nin üreticiler ile ülke ekonomisi için yararlı olacağım belirtti. Şen. "'Geçen dönemlerde -altyapı uygun değil" denilerek yaşama oza zn\c. geçirilmeyen bu uygulamanın üretici. dolayısıyla ülke çıkarlan içın ne kadar yararlı olacağım hep birlikte görecegiz" dedi. Toptancı Haller Yasası • ANKARA (AA) - Yaş sebze-meyve ticaretinde kayıt dışını önlemek için çıkanlan Toptancı Haller Yasası'nın uygulanmasına ilişkin mevzuatm tamamlanmasına karşın teknik ve eleman eksikliğinden kaynaklanan sorunlar giderilemedi. Toptancı hallerle ilgili yasanın uygulanmasına ilişkin olarak öngörülen tüm yönetmelikler çıkanldı. JATA Türkiye'de toplandı • Ekonomi Servisi - Her yıl yönetim kurulu toplantısını farklı bir ülkede gerçekleştiren Japon Seyahat Acenteieri Bırliği (JATA), bu yıl Türkiye'de toplandı. Turizm Bakanlığı Müsteşan Fermani Uygun'un da katıldığı toplantıda. ikı ülke arasında turizmin geliştirilmesi karan alındı. Otomotivcilep direniyor • ANKARA (AA) - Otomotiv Sanayi Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezler. 2000'li yıllarda bu sektörün 4-5 milyar dolarlık bir ihracat noktasını yakalayacağını belirtti. Tezler. iç pazardaki bütün olumsuzluklara rağmen sektörün direndiğini ve ihracatla ilgili yatınmlara devam ettiğinı \-urguladi. Sheraton'da grev • ANTALYA(AA)- Antalya'da 5 yıldızlı Sheraton Oteh'nde çalışan DİSK'e bağh OLEYÎS üyesi yaklaşık 230 işçi bugün greve başhyor. Otel yönetiminin müşterilerini başka otellere kaydırdığı ve rezervasyon kabul etmediği bildirildi. Fndığa destek • ANKARA (AA) - Bakanlar Kurulu. fındıgın fijat değişimlerinden korunması amacıyla Destekleme ve Fiyat Istikrar Fonu"ndan (DlFlF) Ziraat Baıkası'na 150 trilyon lira kaynak aktanlmasım kararlaştırdı. Yaşlan 55'in üzerinde Avrupalılarm gelişi, turizmcilerin yüzlerini güldürdü Güneyi6 eski çınarlar' doldııruyor NİLÜFERŞENSÖZ Avrupalı emeklilerin yazın son günlerin- de güney sahillerini doldurmaya başlama- sı. zor geçen sezon ertesınde tunzmcilerin yüzlerini güldürüyor. Tehlike sinyalleri \eren ve ertesinde son dakikasatışlarınıngelmesiyle "turizm pat- ladT haberlenyle bir sezonu tamamlamak üzere olan sektör. vaşlan 55'in üzerindeki 3. yaş grubu olarak adlandınlan turistlerle umutlanıyor. Sektör temsilcıleri geçen yıla göre gelen turist sayısında azalış yaşanmasına rağmen temmuz ayından itibaren sezonun iyi geç- tiğini belirtiyorlar. Türkıye'ye en çok turis- tingeldiği Avrupa'da. yaşlı nüfusun ağırlık kazanmasının turizm endüstnsini etkıledi- ği ifade edilıyor. Turizm Yatınmcılan Der- neği Genel Sekreten Sunuk Pasiner. özel- • Avrupalı emekliler, sonbahar ve kış aylannı ülkelerindeki normal geçinme masrafından çok daha ucuza kalabildikleri güney sahillerinde geçirmeyi tercih ediyor. Eski çınarlann bu tercihi sezon sonunda turizmcilerin de yüzlerini güldürüyor. likle emeklilerin güney sahillerini doldur- maya başladığını dıle getirerek "Birkısmı uzun süre konaklıyoriar. Hatta bütün kışı güneydegeçirenlervar. Kış sezonunda kış fi- yatianyla AntaKa'da kalrnak Almanya'da kalmaktan çok daha ekonomik" dıye konu- şuyor. Almanya \e Avusturya başta olmak üzere Kuzey Avrupa ülkelerinden emek- lilerin talep gösterdiğinı belirten Pasiner, "Tur operatörleri \e tesisler 3. yaş grubu- nun ihtiyaçlannı göz önünde bulunduru- yor" diyor. Kemer'deki Simena Tatil Kövü Genel Müdürü Adil Gürkan da Aimanya'dan Tür- kiye've yıllık ortalama 1.5 milyon turistin geldiğine ve bunun 500-600 bin kadannın da 3. yaş grubunun oluşturduğuna dikkat çekiyor. Gürkan, seyahat programlannın ve tesislerin ağırlıklı olarak 55 yaş üzeri insan- lann hayatını kolaylaştıracak şekilde dü- zenlendigini belirtiyor. Belek Cesars Otel Müdürü Serdar Baş ise 1000 marka kalınabilecektesislerde kış sezonunda 299 marka kalınabileceğine dik- kat çekerek "Avusturya'da bir emeklinin ay- lık nıasrafı yaklaşık olarak 1500 mark. An- taha'da 15 giin kaldığında 450-500 mark ödüyor" diyerek. sözlerini şöyle sürdürü- yor: " 3. yaş grubu turistlerin geldiği turlar daha çok ahşveriş ttırlan olarak adlandın- hyor. Turistlerin ahşveriş ertikkri mağaza- lar, seyahatacentelerinisübvanseediyor. Fi- yatlann düşük olması karşısında seyahat acentelerinin zarannı mağazalar karşüıyor." Side Seven Seas Resort Hotel Genel Mü- dürü Nail Şahoğlu da fıyatlann düşüşüne paralel olarak 3. yaş grubu turistlerin Tür- kiye'ye geldiğini söyieyerek "îklim koşul- lannın da etkisi var. Bu aylardan sonra da- ha az sıcak oluyor. Aynca tesislerin tenha- laşması bu grubun en bü>iik beklentisi olan dinlenmek için bire bir" diye konuşuyor. 2000 yılında Avrupa nüfusunun üçte bi- rinin 3. yaş grubu denilen 55 yaş üstü kişi- lerden oluşacağı tahmin edilirken bu de- mografik yapıdaki değişiküğin seyahat en- düstrisini şekillendireceği belirtiliyor. D U N Y A E K O N O M I S I N E B A K I Ş / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA (ergin(aergin demon.co.uk.) Cuma günü, 2000 Ha- mas mılitanının yaptığı pro- testo göstenlenne Israii as- kerten ateş açtı. 100 Rlıstın- liyaralandı. "Intikam", "In- tikam" sloganlarıyla yürü- yen gösterıcıler, öncekı haf- ta Israii komandolan tara- fından evlerınde öldürülen ikı Hamas lidennın ceset- lerinın iade edılmesinı talep ederlerken, bırABDtemsıl- cisi, Ortadoğu zıyaretınin 9. günüde Arafat'la görüşü- yor, banş sürecıni canlan- dırmaya çabalıyordu. (In- ternational Herald Tribu- ne). Ne kı banş sürecı, uzun bir süredir ölümcül bir ko- mada. 1994 Oslo Anlaşması'yla başlayan Israil-Filistin ba- nş süreci, Netanyahu 1996'da başbakan olduk- tan sonra gıderek tıkandı. son aylarda da komaya gir- dı. Netanyahunun iktıdara gelmesinde köktendlncı hareketin 1990'larda Isra- il'deki yükselişı belırleyıcı rol oynadı. Ironık olan şu kı. bu gün, banş sürecinın Netan- yahu tarafından güvenlık gerekçeleriyle çıkmaza so- kulması. Arafat ve El Fe- tih'in sıyası otontesının za- yıflamasına, Oslo Anlaş- ması'nın lyımser ortamında etkisi zayıflayan Hamas'ın tekrar yükselmesıne yol çy 1977 seçımlerinde Likud ilk defa İşçi Partisi'ni yene- rek hükümet olduğundan bu yana Israil'de siyasi coğ- rafyanın, kabaca, ıki taraflı bir kamplaşmaya dayandı- gı görülür. Bir tarafta Isak Rabin ve Şimon Perez li- derlığınde İşçi Partısı, Isra- ıl'in güvenliğıni sağlamak için Filıstin'le, toprak verme tamelinde bir uzlaşmadan yanadır. Diğer tarafta, 1967 Altı Gün Savaşı'ndan sonra gıderek güçlenen "sağ blok" ve bunun Menahem Begin ve Isak Şamir lıder- liğindeki en büyük partisi, Likud, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Israii yerleşim merkezlennın yaygınlaşma- sını, bölgenin tümüyle ilhak edilmesini savunur İşçi Partisi bloku ulusal- cı ve laıktır. Likud blokunun da genel karakten ulusalcı ve laik olmakla birlikte, için- de çoğu güçlü köktendinci öğeler de vardır. Bu ikı par- tiye ek olarak. sagda Mole- ted, Tsomet, Ulusal Dinci Parti, yerleşımcılenn ana temsılcısı Guş Eminum ve Arap düşmanlığı üzerine kurulu Kaç gibı daha ufak partı ve gruplaşmalar soz konusudur. Prof. Sprin- zak'ın da tespıt ettigi gıbi bu radıkal sağ, ükud'a gö- re çok daha militandır ve parlamento dışı etkinlıkiere hatta şiddete eğtlımlidtr. Güçleri hemen hemen br- Zıtların Birliği Filistinli göstericiler Amerikan bayrağı yaktılar. bmne eşit olan bu ikı partı lı- derliğindeki ıki kanattan bi- rının ıktidara gelmesi ise hep köktendinci kesimin oluşturduğu ufak bir blokun seçimlerden sonra meclıs- te yaptığı tercıhe bağlı ba- ğımlı olmuş. Son seçımler- de, "sağ" bu bloku oluştu- ran partı ve akımların. tum aralarındakı farklara rağ- men laısızm, sol ve Arap düşmanlığı temelınde önce birbirlenne yakınlaşmalan, sonra da Arapların işbırlık- çısı olarak gördükleri solun iktidara gelmesinı engelle- mek içın Likud'u destekle- meye karar vermeleri yatı- yor. (Ehud Sprinzak, "Ate- tanyahu's Safety Belt". Fo- reign Affaires, Temmuz Ağustos, 1998). Köktendinci blok Bu köktendinci blok, 1980'ler boyunca. Israii hal- kının dıni yaşamı üzerinde soz sahibı olma tekelint elin- de tutmaya devâm ettiği, dini eğitim kurumları için (Tevrat öğrenme/okuma kurslan, Yeşivalann, vakıf- lar vb.) yardım almaya de- vam ettiği sürece, sistema- tik olarak hep seçimlerde en yüksek oyu alan partiyi destekledi. Böylece hem herzaman iktidann yakının- da kalmaya, nimetlerinden faydalanmaya hem de bü- yümeye devam etti. Üstelik din eğitimi görmek istediği için askere gitmek isteme- yen (ya da askere gitmek- ten kurtulmak için din eğiti- mi görmeyi tercih eden) gençlerin sayısı arttıkça Ye- şivalann öğrenci sayısı da özellikle son yıllarda hızla arttı. 1997 sonunda yapılan bir kamuoyu yoklaması Israii nüfusunun yüzde 17'sinin geçen 6 yıl içinde dine yak- laştığını, diöer bir deyışle 13.000 laik îsraillinın hare- dim'ler (inananlar) safına katıldığını, 24.000'inın dini icaplara uymaya başladığı- nı, 130.000'ınin geleneksel- ci olduğunu gösterıyor. Ka- muoyu yoklamasına göre, ankete katılanların yüzde 55ı ise hazara batşivayı (inanca dönüş hareketi) ge- nelde çok olumlu bir geliş- me olarak görüyor. (Le Monde Diplomatiuque, Şubat 1998). Gözlemciler bu haredim harekettnin ar- kasındakı önemli denenler- de BUGUN i Bölümleriyle Ekranknmzda... Yönetmen: Tülip Karamanbey Oyuncular Üstün Asutay, Neriman Köksal, llhan Daner, Neslihan Acar, Osman Yağmurdereli, Nilgün Belgün, Bilge Zobu, A.Ihsan Bozdemir, Mert Asutay, Sibel Yörükoğlu, Tuvana Coşkun, Hikmet Taşdemir, Koray Özdemir Bizim Mahalle'de günlük hayat, mutlulukla, sıkıntıyla, acı ve sevinç dolu olaylarla sürüyor... TRT h\aLitcii hczcLcr tçtn hotfru ekranbaşınLZ den birinin, yönetici Eska- nazi elitine karşı son yılar- da gelişen Safardik tepki olduğunu, bunun arkasın- da da esasen şehirlerdeki yeni yoksullann, bu nüfus- tan kaynaklanan yerieşim- cilerin ve gecekondu nüfu- sunun tepkisinin yattığını tespit ediyoriar. 'Gerçek Yahudi kim?' Diğer taraftan köktendin- ci yükseliş, Israil'in ulusal ve kültürel yaşamında büyük bir istikrarsızlık yarattı. Tür- kiye'deki "gerçek Müslü- man kim" tartışmasına ben- zeyen birtartışmayı Israii de toplumun gündemıne getir- di. Böyle bir tartışmanın ne kadar patlayıcı olabileceği- ni görebilmek için Israil'in, dini, kültürel yapısına bak- mak yeterli. Batı'dan gelen ve devleti kuran Eskenazi (laik siyonist) Israilliler; Or- tadoğu'lu, genellikle Fas kökenlı Safardik Israilliler; SSCB'den gelmiş olanlar, Mısır kökenliler ve nihayet Etiyopya'dan getirilen Ya- hudiler... Bu dini yeJpazeyi bir arada tutmak ise devle- tin kurduğu bir çerçevede etkinlik gösteren Büyük Hahamlık Konseyi'nin gö- revi. Bu Büyük Hahamlık ku- rumunun başında biri Es- kanazi diğeri Safardik ıki haham oturuyor ve sırayla konseyın başkanlığını üst- leniyor. Bu konsey halaka alanında (tüm dini ve dinle il- gili sivıl konularda) mutlak otorite olarak kabul ediliyor. Konseyin devlet işleri ala- nında da özel bir etkisi ve prestıji var. Şimdi köktendinci ha- hamlar, "Yahudikimedenir" konusunda tek karar orga- nı olmak istiyorlar ve bunlar güçlendikçe de Israil'de bir kültür-kimlik krizi de derin- leşiyor. Diğer taraftan bu "Yahudi kimdir" sorusunun cevabı. salt dini alanlarla sı- nırlı değil. Bu köktendinci hahamlar Israil'i salt bir "Yahudi devleti" olaraktarif etme eğiliminde oldukları için kimlik saptama yetkile- ri hem bir taraftan Israii top- raklan üzerinde yaşayanla- nn sosyal, ekonomik, hatta genel olarak vatandaşlık haklannı belirleyecek, hem de evlilikleri daha önce bu koşullara göre yapılmamış olanlan, bunlann çocuklan- nı, Yahudiliği daha sonra ka- bul etmiş olanlan, Mısır ve Etiyopya'dan gelmiş olan- lan, ABD kökenli liberal Ya- hudileri çok olumsuz bir ko- numa itecek (Le Monde Diplomatique). Köktenciler "Yahudi kim- dir" sorusuna kendi cevap- lannı egemen kılmak için si- yasi, dini ve kültürel örgüt- lenmelerini geliştirmeye de- vam ediyor. Oruç ve bay- ram günlerinde, dükkânlan kapanmaya, domuz satışı- nı fiilen yasaklamaya zoriu- yor, yoldan gelipgeçenlere, polise, araba sürücülerine vb. taş atarak çalışmayı ve alet kullanmayı engelleme- ye çalışıyor; kendi yaşam biçimlerini şiddet yoluyla dayatmaya çabalıyorlar. Halbuki ısraii toplumunun çoğunluğu henüz hâlâ ulu- salcı laik Siyonizmi benim- siyortar. Bu din devleti kur- mayı amçlayan köktendin- ci azınlığın etkisi, hüküme- tin de desteğiyle arttıkça is- rail'in toplumsal dokusun- daki çatlaklarderinleşmeye devam ediyor. Natenyahu'yu iktidara getiren ve banş sürecinde- ki tutumunu büyük ölçüde belirleyen etken, Araplara, laisizme ve solculara düş- man köktendinci blokun tu- tum değıştirmesıydi. Bu blok toplumda azınlığı oluş- turmakla birlikte, sağın si- yasi iktidan açısından anah- tar bir role sahip. Sağı ikti- darda tutmanın fiyatını ise bizzat Israii toplumu bir kimlik kriziyle; tüm Ortado- ğu halklan da yenı bir böl- gesel siyasi krize sürükle- nerek ödeyecek gibi görü- nüyorlar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Doktor Diyor ki... Küresel ekonomik bunalımın giderek yaygınlaş- ması ve derinleşmesi ilginç tartışmalara neden olu- yor. Olgular ve tartışmalar bir noktayı doğruluyor: Yeni Dünya Düzeni henüz biçimlenmiş değildir. Son yıllarda, Doğu, Güneydoğu Asya ülkelerinin gelişme merdiveninin üst basamaklarına doğru hız- la tırmandığı görülmekteydi. Bunlara Asya kaplan- lan denilmesi de ekonomik gelişmedeki bu sıçra- ma başanlarına dayanıyordu. Gerçekten de bu ül- keler, dünya büyüme hızı ortalamasının iki-üç katı bir oranda ekonomik büyüme sağlıyordu. Çünkü, ulusal gelirierinin yüzde otuzdan fazlasını, yeniden üretim amacıyla ayırmaktaydılar. Enflasyon, yok de- necek düzeydeydi; bütçe açığı sorun değildi; hızla artan dış ticaret, döviz sıkıntısından uzak bir ortam yaratıyordu. Ekonomikbüyüklüklerin bu çok uygun özelliklerine karşın, bu ülkelerde tam bir yıl önce başlayan bunalım, sona ereceği yerde dünyayı sa- nyor, daha doğrusu sarsıyor. Buradan kimi ilk ders- ler çıkarılıyor. Önce, 1980'lerden sonra giderek yaygınlaşan ve 1990'larda en aşın uçlanna götürülen para serma- yenin dolaşımında tam serbestlik sağlanmalıdır gö- rüşü artık bir kaçınılmaz zorunluluk sayılmıyor; gi- derek temelinden sarsılıyor. Oysa, sermayenin ser- best dolaşımına ulus devletlerin kanşmaması gerek- tiği bunun kutsal piyasanın bir emri olduğu görü- şü, yıllarca, IMF'nin azgelişmiş/gelişmekte olan ül- kelere bir dayatmasıydı. Yalnız ve ancak sermaye- ye kayıtsız-koşulsuz dolaşım serbestliği sağlayan; faizleri yüksek, döviz kurunu da istikrarlı tutan ül- ke, dışardan borçlanabilirdi. IMF'nin, para spekü- latörlerinin ve özellikle de gelişmekte olan ülkelerin alacaklılarının çıkarlarını korumayı amaçlayan bu yaklaşımı, bunalıma çözüm olmadığı gerekçesiyle bir yana bırakılıyor. Sonra, buna bağlı olarak, düzenli işleyen, istikrar- lı bir dünya ekonomik düzeninin, var olan uluslara- rası kuruluşlann, özellikle de IMF ve Dünya Banka- sı'nın geleneksel politikalarıyla sağlanamayacağı, bunlann yerine yeni kurumsal^ düzenlemelere gidil- mesi gerektiği vurgulanıyor. Örneğin, geçen hafta Ingiltere'de yayımlanan haftalık Economist dergi- sine küresel kapitalizm konusunda çağn üzerine yazı yazan Jeffrey Sachs, yeni kurumlaşmanın al- tını çiziyor. Dünyayı, Washington'ın çıkar gözlüğü ile yöneten gelişmiş ülkeler, bilindiği gibi G7 ya da G8 olarak bir grup oluşturuyor. Sachs, önde gelen ge- lişmekte olan ülkelerin de katılımıyla, G8'lerin sayı- sının 16'ya çıkarılmasını savunuyor. Uluslararası borçlanma ve kredi akımının bu yeni üst kurulca düzenlenmesini istiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin borç yükünün azaltılması için yeni düzen- leme gereğini gündeme getiriyor. Bunlaria da yetin- miyor, ulus devletlerin, özellikle sıcak para da de- nilen kısa dönemli para sermayenin dolaşımında denetim yapabilmelerini öneriyor. Şili'nin bu sıcak para akışını vergilendirdiğini sergiliyor. Sachs yalnız değil, küresel kapitalizmi veri alan pek çok iktisatçı benzeri öneriler yapıyor. Özetle, en hızlı küreselleşme savunucuları ya da bunlann en önde gelen sözcüleri düzenin yeniden yapılanma- sı gerektiğini özenle vurguluyor. Düzenin kendi so- rumlu doktortan, hastanın şimdiye dek verilen ilaç- larla iyileşmeyeceğini yüksek sesle belirtiyor. ••• Böyle bir ortamda Türkiye ne yapmalı? Türkiye, öncelikle uluslararası düzeyde çok borçlu ülkelerle birlikte davranmalı; yeni biçimlenişleri kendi çıkan- na nasıl kullanabıleceğini tartışmalı; o düzlemde et- kin yer almanın yol ve yöntemi oluşturulmalıydı. Bu yapılmıyor. Anlaşılan IMF'nin verdiği komutlar ile aşın parasal serbestliğe ta on yıl öncesinden geç- tikten ve yıllardır bu işleme alıştıktan sonra, hükü- met edenlerin böyle birçok sınırlı yarı bağımsızlık adımını atmalan bile kolayolmuyor. Bağımlılık, alış- kanlık yapmış bulunuyor. Hükümet, ağlayan para sermaye kesimlerine ver- gi kolaylıkları sağlayan günlük yöntemlere başvu- ruyor; banka ve borsa gelirlerini kolluyor ve de işin kolayına kaçıyor. Paradan para kazanımı vergilen- mezse, bunalımdan uzak kalınır sanıyor ve yanılı- yor. Ek olarak, bu uygulamanın yeniden kanıtladığı gibf bunalımın yükü, enflasyon ve alım gücü kay- bıyla, yine ücretli ve maaşlılara yükleniyor. Örgütlere birlik çağrısı Tarmısal sorunlar çözüm bekliyor .\NK\RA (Cumhuri- yet Bürosu) - Tarım-Iş Sendikası ile Türkiye Zi- raatçılar Derneği, Türk ta- nmının önemli sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek tarımsal alanda faaliyet gösteren tüm kitle örgütlerine "bir- Ukte hareket etme" çağn- sında bulundu. Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin ve Tanm- İş Sendikası Genel Sekre- teri Baki Başdemir. dün düzenledikleri ortak basm toplantısında, tanm kesi- minin sorunlanrıa dikkat çektiler. Tanm ürünlerinin taban fıyatlannın belirlen- mesi ve destekleme alımı konusunda bilgi \eren Yetkin. "Üreticiye ve tan- ma yapılan desteğe bazı kesimler karşı. Bu bilerek yapılıyor" dedi. Dünyanın hiçbir yerin- de maliyetin altında taban fiyatı verilmediğini belir- ten Yetkin. "Taban fiyan maliyet Ozerinden yüzde 20-25 kâr marjı hesaba ka- tılarak ayarlanmalıdır" diye konuştu. Yetkin ve Başdemir, tanmsal alanda karşılaşılan sorunları şöy- le sıraladılar: - Altyapının ucuzluğu. önemli yol güzergâhları- na ve kentlere yakınlığı nedeni ile belli başlı tanm alanlan sanayi kuruluşla- rının tehdidi altındadır. Çukurova başta olmak üzere Bursa, Adapazarı, Turgutlu ve Trakya bölge- lerindeki tanm arazileri, sanayi kuruluşlannın za- rarlı atıklanyla verimsiz- leşmektedir. - Çevre kirliliği sorunu- nu çözmeden tanmsal fa- aliyetlerde başanya ulaşı- lamaz. büyük şehirleri- mizde evsel \e endüstri- yel atıklar bilimsel bir şe- kilde işlenmemekte, yok edilmemektedır. - Kaliteli tohumluk ve damızlık üretmek amacıy- ia kurulan TİGEM ve di- ğer tanmsal kamu kuru- luşlannın. sahip olduğu arazıler ve pazar paylan- nm yüksek olması sebe- bivle çokuluslu şirketlerin iştahını kabartmakta ve bunlann özelleştirilmesi için çaba gösterilmektedir. Poşetli ekmek uygula- masını sonuna kadar des- teklediklerini belirten Yet- kin. bazı çev relerin naylo- nu bahane ederek amba- lajsız ekmek sattnak iste- diğinı belirterek "Eğer naylon sağhğa zararlıysa farkh bir maddeyle amba- lajlanabilir" dedi. Ekmeğin ambalajlan- masının israfı önleyeceği- ni söyleyen Yetkin. amba- lajlarda dönüşümlü mad- de kullanımı ve prim sis- temi ile çevre kirliliginin engellenebileceğini kay- detti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear