22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 EYLÜL 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER DİSK'ten ortak mücadele çağrısı • İstanbul Haber Servisi - Metal. tekstil ve bankacılık iş kollannda süren grup toplu iş sözleşmelerinde, MESS ve Tekstil işverenlerinin ortak hareket etmesi üzerine DlSK. konfederasyonlara ve meslek örgütlerine "Ortak mücadele" çagnsında bulundu. DİSK'ten yapılan açıklamada, Türk- Iş ve Hak-Iş'ten olumlu bir yanıt alınamadığı belirtildi. Güneydoğulu öğretmenlere seminer • Jstanbul Haber Servisi - Beykent Oniversitesi, cumhuriyetin 75'inci yılı kapsamında başlattığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi eğitimine destek programı dahilinde üniversitede düzenlediği "Personel Geliştirme Semineri"ne Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Sivas'tan da öğretmenleri davet etti. Seminerde 4 gün sürecek eğitim programjm bitiren öğretmenlere katılım sertifıkası verilecegi bildirildi. Refıa gazetesüıe tanama • Yurt Haberleri Servisi - Basın Konseyi, Cumhuriyet ve Dünya gazeteleri Şanlıurfa muhabiri Özcan Giineş'in bürosunu siyasi parti merkezi olarak niteleyen Şanlıurfa'daki yerel Reha gazetesinin kınanmasına karar verdi. Özcan Giineş'in baş.vurusunu değerlendiren ve haklı bulan konsey, Reha gazetesinin, "Kişileri eleştiri suurlan ötesinde kûçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez" şeklindeki 4. ilke ile "Soruşturulması gazetecilik olanakJan içinde bulunan haberler soruşturulmaksızın veya dogruluğuna emin olunmaksızın yayımlanamaz" şeklindeki 6. iikesini ihJal ettiğine karar verdi. Basın Konseyi, "Gazeteci. görevini taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlarla fgörev yapmaktan sakınır" biçimindeki 12. ilkeyi de ihlal eden Reha gazetesinin kınanmasına oy birliğiyle karar verdi. Kriztn nedeni Vepgi Yasası' • İstanbul Haber Servisi - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Türkiye ekonomisinin "beceriksiz bir idarenin ülkeyi adım adım içine soktuğu ertelenmiş bir krtzin içinde olduğunu" söyledi. Ekonomik krizin birinci nedeninin yeni Vergi Yasası olduğunu savunan Çiller, DYP'nin vergi kanunundaki birtakım maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağım bildirdi.Çiller, dün DYP fstanbul ll BaşkanlığYnda düzenlediği basın toplantısında, yeni Vergi Yasası'nın "varlık vergisi" anlayışında olduğunu öne sürdü. Çetin, Bir'i ziyaret etti • İstanbul Haber Servisi - TBMM Başkanı Hikmet Çetin, dün 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çevik Bir'e nezaket ziyaretinde bulundu. Çetin, Bir ile yakJaşık 45 dakika süren bir görüşme yaptı. Çetin, Hasanpaşa'daki Vatan Hastanesi'nde tedavi gören eski mesai arkadaşı eski Devlet Planlama reşkilan Genel Sekreteri Haydar Aytekin'i de îiyaret etti. rGC'den kınama • İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler remiyeri, yaptığı çıklamada Diyarbakır'da ir muhabirin gözaltına lınmasını, MIL-HA laber Ajansı Muhabiri Jimet Türk'ün saldınya ğramasını ve Türkiye azetesinin Cağaloğlu ürosu'na ses bombası ılmasını kınadı. emiyet, siyasal ve inetsel kimlik şıyanlan, bu tür şkırtıcı davranışlarda ılunmaktan kaçınmaya gırdı. CHP lideri Baykal, ekonomi ve siyasette ciddi bir bunalım yaşandığmı belirtti 'Çeteleri merkez sağ besledi'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL Türkiye'de ekonomi ve si- yaset alanında ciddi bir bunalım yaşandığmı ve bunu görmezden gelmenin olanaksız olduğunu söy- ledi. Hükümeti ve diğer sağ parti- leri sert bir dille suçlayan Baykal. "Çeteleri birtikte besleyip büyüt- tüİer. Devlet Çakıcı 'nın kullanabi- lecegi devlet haline gelmiştir. Bu- nun itirafinı da Başbakan'ın ken- disiyapmışür'" dedi. Baykal. çete- lerle mücadele etmesi gerekenle- rin. onlarla işbirliği yaptığı sürece CHP, çeteleri izleyecek ANKARA (Cumhuri- yetBüro$u)-CHP, Susur- luk olayından sonra AJa- artin Çakıa'nın yakalan- ması ile yeniden Türkiye gündemine oturan çete- mafya-devlet ilişkiierini dünkü Parti Meclisi'nde (PM) masaya yatırdı. Muhalif üyelerin önder- liğinde verilen önergev- le, "ÇeteJeri İzleme Ko- misyonu''' oluşturulması kararlaştınldı. Toplantı- da çetelerle ilgili bilgi ve- ren CHP PM üyesi ve es- ki tçişleri Bakanı Hasan FehmiGüneş,Omer Lüt- fü Topal cinayeti sanık- larınm sorgu bandının Emniyel Genel Müdürü Kemal Yancoglu nda ol- duğunu ve bir iddiaya göre de Alparslan Tür- keş'in talimatıyla \ok edildiğini söyledi. CHP PM'nin dünkü toplantısında üyeler ağır- lıklı olarak ülke günde- mine oturan mafya-çete- devlet ilişkileri konusun- da partinin daha somut girişimlerde buiunması gerektiği görüşünü dile getirdiler. Bu çerçevede bir grup PM üyesi, "Lde- me komitesi" oluşturul- ması için önerge verdi. Hasan Fehmi Güneş Mehmet Moğultav, Erol Tuncer,. Yaşar Seyman, Zülfü Livaneli, Bekir Yurdagül. Mehmet Kah- raman'ın da aralannda bulunduğu 19 üyenin im- za koyduğu önergede. devlet içine sızan çeteler konusunda partinin daha duyarlı olması gerektiği vurgulandı. Şimdilik yalnızca bir kısmı ortaya çıkan siya- set-ekonomi-mafya iliş- kisinin devletteki çürü- menin ibret verici göster- geleri olduğu belirtilen önergede, ülkenin karşı karşıya olduğu karanhk tablonun sağ iktidann eseri olduğuna ve bu ka- ranlıktan sağ partiler eliyle çıkmamn olanak- sızlığına dikkat çekildi. Toplantıda. dev let içindeki çeteleşmenin boyutları ile ilgili bilgi veren Güneş. Başbakan Mesut Yılmaz'ın Emni- yet Genel Müdürü yap- mak istediği Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu'nu sert bir dille eleştirdi. "Çeteleri tzleme Ko- misyonu" üyeliğine de Hasan Fehmi Güneş, Mehmet Moğultav. Si- nan Yeriikaya, Sabri Er- gül, Yılmaz Ateş, Gül Köksal. Fikri Sağlar ve Tuncay Karaytuğ seçil- diler. " • Hükümeti ve diğer sağ partileri sert bir dille suçlayan Baykal, çetelerle mücadele etmesi gerekenlerin, onlarla işbirliği yaptığı sürece sorunlann çözülmesinin olanaklı olmadığını belirtti. sorunlann çözülmesinin olanaklı olmadığını belirtti. CHP Parti Meclisi (PM), seçim sürecinde ilk toplantısını. genel merkezdeki yenilenen salonda dün gerçekleştirdi. Baykal. toplantıdan önce yaptığı konuşmada gerçekte çete tartışmasının Türkiye'de hiç bitmediğini. çetelerın bir siyaset sorunu olmasınm ötesinde bir hu- kuk sorunu olduğunu kayderti. Baykal. Türkiye'de demokrasinin ve hukuk dev letinin güvence altı- na alınması noktasında en büyük sorumluluğu üstlenen sistemin en kritık kuruluşlannın "çetelerin ci- rit atûgı ve parnıağında uvnatuğı birer çete karargâhı" haline gel- diğini belirtti. Çete sorununun "Id- şi" olayı olmaktan çıktığını, bunu yaratan "bir büyük sistem" oldu- ğunu söyleyen Baykal "Göriinen vahim birmanzaradır" dedi. CHP lideri şunlan kaydetti: "Türkiye'de bir kısun siyasi par- tiler var ki, onlann birbirlerine ce- teyle ilgili hiçbir; suçlamayapmav a haklan voktur. Öylepartiİervardır ki, çete konusunda hiçbir toplum- sal iddiayı söylemeye haklan vok- tur. Her biri o sistemin bir parçası- dır. biriikte beslevip bü)üttüler.Çe- teler, Türksivasetinin ve hukuk sis- Başbakan Yılmaz, gt^en hafta sonu bombalı saldın dü/enlenen ANAP Bakırköv tlçe Merkezi'ni dün ziv-aret etti Yılmaz, çetelerle mücadelede kararlı olduğunu söyledi 'DevlednbauTjnaflanohnuş'İstanbul Haber Servisi - Başbakan Mesut Yılmaz. çeteleri "böföcü çete- ler, anavasal düzeni değiştirmeye ça- üşan çeteler ve menfaat çetderi" ola- rak üçe ayırdı ve bunlann aralannda organik ilişki olduğunu söyledi. Yıl- maz, "Devletin bizden öncekidönem- de ban zaaflan olmuşturama biz çe- telerin üzerine sonuna kadar gidece- ğiz. Dev letgerçekten devletolursa, çe- telerin hiçbiri bannamaz" dedi. Başbakan Yılmaz, geçen hafta so- nu bombalı saldın düzenlenen ANAP Bakırköv Ilçe Merkezi'ni dün ziyaret etti. Kalkınmanın vegelişme- nin ilk şartının ülkede huzurun sağ- lanması olduğunu belirten Yılmaz. vatandaşın devlete güvenmesini is- tedi. \'ılmaz, ANAP Bakırköy Ilçe Merkezi'ne bomba koyanlann, ken- dılerine gözdağı vermek istedikleri- ni fakat beyhude bir çaba içinde ol- duklannı ifade ederek "Bu türsaldı- nlar aznıimizi azaltmaz, aksine art- ünr" diye konuştu. İstanbul polisi- nin çetelerle mücadelede çok başarı- h olduğunu ve bombalama olaviyla ilgili olarak da önceki akşam 6 şüp- heli kişinin gözaltına alınarak sorgu- lanmaya başlandığını söyleyen Yıl- maz, olayın en kısa sürede aydınlatı- lacağmdan emin olduğunu kaydetti. Yılmaz "Devlet geçmişteki zaaf- lanndan annnuşnr veçetelerle müca- delede kararhdır. Biz vasadışı işlere kanşanlara teslim olmalan ve adale- te sığınmalan çağnsını vapıyonız" dedi. Başbakan Yılmaz. ülkücü maf- ya babası Alaattin Çakıcı ile ilgili bir soruya ise "Bu kişiler kendilerine ya- pılan yanhf tasarruflan ko/ olarak kullandılar ve dev leti istismar ettiler. Bu kişilerden dev lete fayda gelmedi, tanı aksine devletin başına bela oldu- lar" yamtını verdı. Önceki gece Kartal'da öldürülen ve Çakıcı'nın sağ kolu olarak bilinen Şenol Türan'la ilgili olarak da Yıl- maz. "Şu an sorusturma sürdüğüiçin bilgi vermem yaıilış olur" dedi. Çe- te olaylanna kanşan herkes hakkın- da sorusturma başlatıldığını vurgula- yan Yılmaz sözlerini şöyle sürdür- dü: "Organizesuçörgüderininneka- dar yavgın olduğunu, Susurluk'tan biliyorduL Çetelerle mücadelede Piş- manlık Yasası'nın TBMM'den geç- mesi çok önemli. Çetelene kanşan ve baası devlet içinde olan kişiler arasın- da çıkar biıiiği var. Bunlaria mücade- lede sonuç almak bazen çok güç, ba- zen de tesadüflere hağlı. Bunlaria mü- cadele konusunda kimse benim ka- dar kararlı olamaz." Bu arada, ANAP Bakırköy Ilçe Merkezi'ne yapılan saldınnın ardın- dan gerçekleştirilen operasyonlarda 6 kişi gözaltına alındı. Emniyet yet- kilileri, DHKP-C örgütüne üye ol- dukları sav lanan 6 kişinin bombalı saldınyla ilgilerinin araştınldığını bildirdiler. teminin bir parçası haline dönüs- müştür ne yazık ki. Bu manzara karşısında Başbakan Devlet Ça- kjcı'yı kullanmadı' diyor. Sanıyor ki bÖyle derse devlet korunmuş olur. Farkındadeğil kl devletin Ça- kıcı'yı kullanmasının yaratacağı tahribattan daha fazlasuu, Çakı- cı'nın devleti kullanması yarat- maktadır. Dev let Çakıcı'mn kulla- nabüeceğidevlethaJintdönüşmüş- tür ve bunun itirafinı Başbakan'ın kendisi yapmaktadır." Baykal, isim vermeden Alaattin Çakıcı ile telefon görüşmesi yapan Devlet Bakanı Eyüp Aşik'ı da eleştirerek, "Çok roerak ediyorum: hükümetin en et- kili isimlerinden birisi, bir başbakan dostu. 1^ saat ne konuşur bir çete reisiyle?'' diye konuştu. 'Ekonomi ağır hasta' CHP Genel Başkanı, Tür- kiye ekonomisinin ciddi bir bunalım içinde bulundugu- nu belirterek, "Ekonomi ağır hastadır" dedi. Rus- ya'daki bunaJımın Türki- ye'yi etkilemesinin kaçınıl- maz olduğunu Ipelirten Bay- kal, kriz yokmuş gibi dav- ranmanın, iyimser tavırlar takınmanın doğru olmadığı- nı söyledi. Baykal. bunalı- mın yapay olmamasma ve gelip geçici görünmemesine karşın hükümetin "teUdnle tedavi yöntemi" izlediğini kaydetti. Kamu borçlanma- Jannın sürdüğünü. faizlerin tırmanışa geçtiğini belirten Deniz Baykal, döviz rezev- lerinin de tehJikeli biçimde erime kaydettiğini akîardı. Baykal, Rusya ve Uzakdo- ğu'da yaşanan bunalımm sı- cak para girişine dayalı eko- nomi politikası yürütmenin olanaksızlığını ortaya koy- duğunu ve Türkiye'nin izle- yeceği tutumu buna göre de- ğerlendirmesi gerektiğini kaydetti. Baykal, ekonomi- deki sorunlann gelecek gün- lerin ana konusu olacağını vurgulayarak şöyle konuştu: "CHP olarak her türlü iyi niyeti. yapıcı anlavişu katkı- yıvedesteği vermev'e hazınz. Yeter ki Türkiye bu krizin içindedahada perijan olma- sın, krizsahipsizolmasın.So- rumluluklarüstlenilsin vege- rekii adımlar, girişinıkr bir an önce ortaya konsun. Cid- di bir durumdayız ve ciddi tavırlar Ldenmesine gerek var. Bu ciddi tavırlanizteme- sigerekenlerin başındada ik- tidann kendisi var. Krizyok- tur yaklaşımu onlar bia et- küemezyaklaşunı geçersiz ve sorumsuz bir anlayışı ortaya koyuyor" Ateşkes çağnsı yapan FP Genel Başkanı Recai Kutan, sistemi eleştirdi 'Savaş baltalanııı gömmeliyiz9 SEBAHAT KARAKOV W KIZILCAHAMAM - FP Genel Başkanı Recai Kutan, cumhuriyetin demokratik yönden eksiklikleri bu- lunduğunu belirterek "Cumhurivet, laiklik. dia, asker gibi kavramlann siyasen'n malzemesi yapılmasına karşıyız. Cumhuriyet de laiklik de demokratikbiranlayışla yenidenyo- rumlanmabdu- n dedi. Kutan, 1 Ey- lül Dünya Banş Günü nedenivie toplumun tüm kesimlerıne "ateş- kes" çağnsı yaparken "Savaş bafta- laruu herkes. nepimiz toprağa göm- mefi.viz" diye konuştu. FPmilletvekilleri. seçim strateji- lerini belirlemek amacıyla Kızılca- hamam'da kampa girdiler. FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan, 3 gün sü- recek toplantının açış konuşmasın- da. ülkede "devletin nasıl bir çürü- müşlük ve kokuşmuşiukla karşı kar- şıya olduğunu gösteren olaylar ya- şandığını" vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu hükümetin işbaşında kalma- sı bu konunun aydınlatılması için başlı başına engekür. Çünkü hükü- metin bazj üyeleri çetelerie işbirliği içindedir. Hükümetin başı ve partisi bu işte taraftır. Altından kendUeri çı- kacakor." Hükümetin arkasmda güç odak- lannm ve çetelenn bulunduğunu öne süren Kutan. yapılacak seçim- lerin taşlan yerli yerine oturtmak için önemli bir tarihi fırsat olduğu- nu savundu. Seçimle işbaşına gelen- lerin seçimle'gideceğini kaydeden Kutan, bunun dışındaki yöntemlerin ülke yaranna olmayacağını belirtti. Türkiye'de 50 yıldan bu yana cum- huriyet, demokrasi, laiklik, iıtica ko- nulannm tartışıldığına dikkat çeken Kutan şunlan söyledi: "Geçen av Cumhurbaşkanı veik- tidardaki partiler tarafindan bu ko- nulartekrar ülke gündeminegetiril- di. Bazı çevreler tarafindan ordu düşmanhğı vedin isttsmarcılığı yapıl- dığı da iddia edildi. Bu anlamsız tar- nşmalarla sosyal banşın bozulaca- ğuıa inamyoruz. Bizegörecumhuri- yet mutlaka demokrasiyle taçlandı- nlmalıdır. Cumhuriyetsiz bir de- mokrasi olmaz. Ama demokratik ol- mayan bircumhuriyet de siyasal ge- ricilikton öte biranlam ifadeetmez." Kutan, ordunun siyaset malzeme- si yapılmasına karşı olduklannı, Atatürk'ün de askerin de siyaset dı- şı kahnasını savunduğunu vurgula- dı.Dinin de laikliğin de siyasete alet edilmemesi gerektiğini söyleyen Kutan, daha sonra seçimlere değin- di. Başbakan Mesut Yılmaz ve bazı ANAP'lılann "FP'nin seçimden en büyük parti çıksa da iktidar olama- yacağı'' yönünde propaganda yap- tıklannı öne süren Kutan, "Sandık- tan çıkacak sonuca herkes nza gös- termeyecekse. o zaman demokrasi- nin ne anlamı var?Hoşlanmadıkla- n partileri sistemden tasfiye etmeyi düşünen iktidar seçkinJeri asbnda demokrasiye ve ülkeye zarar veri- ytMİar" dedi. Kutan, FP'nin uzlaşmadan yana olduğunu da savundu. UZ YAZII ORHAN BİRGİT Günlendir, Enver Erdal Şim- şek adlı genç bir hukukçu oku- rumun bana gönderdiği iki say- falık mektubü nasıl değerlendir- mem gerektiğini düşünüyorum. Çoğu köşe yazarmın aksine, ben okurumdan gelen mektup- lan, herkesin olması gereken bu sütunlara almak yerine, sahiple- ri ile özel yazışmalarla sonuçlan- dırmak isterim. Ama bu kez, genç bir hukuk- çu olduğunu oğrendiğim Enver Erdal Şimşek'in, halkına adalet dağıtan bir yargıç olarak hizmet etmek istemesinden dolayı, kar- şılaştığını söylediği işlemin bu köşede açıklığa kavuşması, on- dan önce de tartışılmaanı sağ- lamak amacı ile bugünkü "Düz- yazı"y\, okurumun mektubuna açtım. Şimsek, Izmir'de avukatlık stajı yapıyor. Mektubuna Tuncelili olduğu- nu söyleyerek başlamış. 30 Ma- yıs 1998'deAdalet Bakanlıöı'nın açtığı Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Sınavı'nı kazanmış. Da- ha önceki yıllarda, on soru ve kompozisyondan oluşan bu ya- zılı sınav, Mesut Yılmaz'ın baş- bakanlığı döneminde ÖSYM'nin Bir Okur Mektubu... yönetimine bırakılmış. Sınavın, bakanlıkgörevlilerinin denetiminden ÖSYM'ye bırakıl- masının, kayırma beklemeyen her yurttaş gibi, okurumda da güven yarattığı, mektubunun ilk bölümündeki satırlardan anlaşı- lıyor. Okurum, "... böylelikle parti- zanlık ve torpil bir nebze değil, tamamen ortadan kaJkmıştı. ön- cekisınavlarda yapıldığı gibi alı- nan elli, altmış gibi notlann ba- raj olan yetmişe tamamlanması gibi olaylarda ortadan kalkacak- tı" düşüncesini bilınçaftına yer- leştirerek girdiği sınavda, 5000 meslektaşı arasından 77 puanla 200'üncü olmuş. 800 kişinin alınacağı sınavda sadece 496 hâkim adayınm ka- zanmış olması ve bunların ara- sında Enver Erdal Şimşek'in adı- nın da bulunmasının, okuruma özgüven getirdiği anlaşılıyor. A- ma o duygular içerisindeyken gazetesinde Adalet Bakanlı- ğı'nın üst düzey yöneticilerinin siyasal kimlikleri ile ilgili bir haber ilgisini çekmiş. "Haberde, ba- kanlık yöneticilerinin çoğunun Türk-islam fikrini ve idealinipay- laştığıyazılmaktaydı" diyor Şım- şek ve devam ediyor: "... Beklenildiğinin aksine ka- zanamadım demeyeceğim, çünkü sınavda hukuk bilgime yönelik iki soru soruldu ve bu sorulartarafımdan doğru birşe- kilde cevaplandı. Gerçi hepimiz de biliyoruz ki sırtımızı dayadığımız birdayımız veya tarikatımız olsaydı bu soru- laryanlış cevaplansa dahi sına- vı kazanacaktık. Komisyonu oluşturanlar verdiğim cevapları yeterlibulmamış olacaklarkiso- nuçlan gösteren listede başan- sızplduğum bildirildi.. Üyelerin, özgeçmişimianlatır- ken babam vekardeşlerimin gö- revlerine ilişkin bilgilendinve so- nucunda sordukları 'Terörden etkilenmediter mı' sorusu dikka- timiçekmişti. Ama üzehnde faz- la durmarnıştım." Enver Erdal Şimşek. kendisi ile biriikte ÖSYM sınavına giren arkadaşı Mesut Turhan'a da ay- nı türden bir sorunun mülakat sı- rasında yöneltilmesi üzerine du- rumunu aydınlatıyor. Vartolu olan arkadaşı, 9 Eylül Ünivers/tesi Hukuk Fakültesi'ni "ikincilikle" bitirmiş ve yargıçlık için katıldığı ÖSYM yazılısında da 55. sırada 88 puan almış. A- ma ona da sözlü görüşmesonu- cunda sınavı kaybettiği söylenil- miş. "Niçin Muş'ta doğdun? Niçin Izmir'e taşmdınız" sorulannın yö- neltildiği Mesut Turtıan gibi ken- disinin de Alevi ve Kürt kökenli olduklan için sınavı kaybettiril- diklerinı söylüyor Erdal. "Sırf Tuncelili ve Alevi olduğum için bana ve arkadaşıma sınavı kay- bettiren buzihniyetin, görevleri- ni yaparken tarafsız ve yansız davrandıklarına inanmamız mümkün olabilir mi? Bu insan- lar savcılık ve hâkimlik mesleği- ni ifa ederken, siyasal görüşle- rinden sıynlarak karar verebil- mekte midirler?" Başmda da söylediğim gibi, bu mektubu sıradan birokurgö- rüşü olarak değerlendirmiş ol- saydım, Erdal ın yazdıklannı Adalet Bakanlığı'ndan soruştu- rur ve kendisine özel bir yanrt ile görüşlerimi ulaştırma yolunu se- çerdim. Ama Enver Erdal Şimşek'in yazdıklannda, kendisini ikinci sı- nrf bir yurttaş kimliğine sokmak isteyen, ayrımcı bir zihniyetin Adalet Bakanlığı'nda köşe baş- lannı tuttuğu savı apaçık sırala- nıyor. Bu sav, yarın avukat olarak "Adalet mülkün temelidir" yazı- lı kürsülerin bazen sağ, bazen de sol ucunda ve karşısında vekâ- letlerini üstlendiği insanlann hak- lannı üstlenecek olan Erdal'ın, Mesut'un ve benzer başka yurt- taşlanmın bilinçaltlannı bir kurt gibi kemirirse, "temel" olduğu söylenen değer yıkılmaz mı? Hasan Denizkurdu'nun Ada- let Bakanlığfna umut bağlayan- \ar için, öyle sanınm ki Enver Er- dal'ın okur mektubu bile küçük bir test fırsatı olacaktır. Bakalım, o fırsat Sayın Bakan tarafindan nasıl değerlendirile- cek? Faks:0212-6770760 E-Mail:obirgjt@posta. cumhuriyetcom.tr. POLTltKA GÜNLUGU HtKMET ÇETİNKAYA 'Sömüpüsüz Bir Dünya../ Yerde sürüklenen, tekmelenen bir genç kız... Beş-altı polis, genç kızı iki kolundan tutmuş, gö- türmek istjyor... Genç kız direniyor... Tam o sırada bir başka polis geliyor ve önce tek- me atıp saçlanndan çekiyor... Koşuşmalar... Çığlıklar... Yeşil gömlekli bir delikanlı sırada şimdi. Ellerin- deki cop delikanlının başına, omzuna iniyor birkaç kez... Delikanlı direniyor... Sekiz polis üzerine çullanıyor... Bu olup bitenleri caddeden gelip geçen yurttaş- lar şaşkınlıkla izliyor... Burası Ankara'nın göbeği Kızılay... Bir başka görüntü... Elli-altmış kişilik bir topluluk... Barış Otobüsü'ne binmek için İstanbul Tepeba- şı'nda TÜYAP'ın önünde bekliyorlar... Polis önce çevrelerini kuşatıyor... Ardından "hücum" başlıyor... Tekme, tokat, küfür... Insanlar polis araçlanna dolduruluyor... Her hafta "Cumartesi Anneleri" Galatasaray'da polisçe coplanıp dövülüyor, gözaltına alınıyorfar... Burası Türkiye ve dün 1 Eylül Dünya Barış Gü- nü'ydü... Niçin banş? Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için... Televizyonlardan izlediğimiz görüntüler insanlık djşıydı, demokratik bir hukuk devletine hiç de ya- kışmıyordu... Polis örgütü eylem yapan memuru, işçiyi, öğren- ciyi neden potansiyel suçlu olarak görüyor; Barış Otobüsü'y'e Diyarbakır'a gitmek isteyen sendika- cılan, siyasi parti temsilcilerini, insan haklan savu- nuculannı "terörist" sanıyor? Türkiye bugünlere nasıl geldi? Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den Baş- bakan Mesut Yılmaz'a dek hangi görüşten olur- sa olsunlar tüm siyasetçilere soruyoruz: "Türkiye demokratik bir hukuk devleti değil mi- dir?" • • • Televizyon ekranlarında gördüklerimiz acaba Türkiye'yi yönetenlerin yüzünü kızartmıyor mu? Kongo'da, Somali'de, Uganda'da yaşananların bir kopyasını demokratik hukuk devleti olan Türki- ye'de seyretmek insanın yüreğini sızlatryor... Eli kanlı çetelerin "vatansever", hırsızlann, soy- gunculann "itibariı kişi" kimliğiyle dolaştığı Türki- ye'de insan haklan demokrasinin temel taşı olabi- lir mi? Dünya Banş Günü'nde çeteler çevremizi kuşat- mış, bizi izliyor... Dünyanın duyarlı bölgelerinde savaş k/şkirtıcılı- ğı sürüyor... Çokuluslu şirketlerin baskısı giderek artıyor... MuammerAksoy un. UğurMumcu nun, Bah- riye Üçok'un katilleri ise hâlâ aramızda dolaşıyor; 1980 öncesinin cinayet şebekeleri, ırkçı siyasetin göbeğinde görevine devam ediyor... 1991 seçimlerinde halkımızdan "demokratik- leşme" için ödünç oy isteyenler bu olup bitenleri gormüyor mu? Devlet erki gerici-faşist güçlerin elinde... Demokrasi, bağımsızlık ve özgürlük isteyen ay- dınlanmız tehdit altında... örgütlü toplum isteyenlerin üzerindeki baskıya ne diyorsunuz? Hukuk ve insanlık dışı uygulama- lan, sendikasızlaştırma girişimlerini nasıl karşılıyor- sunuz? Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Haluk Kırcı'nın arkasındaki güçleri görebiliyormusunuz? Tarikatçı sermayenin kuşatması, dinci vakrflann egemenliği, şeyh ve şıhlann siyasetteki etkinliğini hep biriikte izliyoruz... - Değişen nedir, söyler misiniz? • • • Yerde yatan genci tekmeleyen polisler, olaylan şaşkınlıkla izleyen yurttaşlar... Bu acımasızlık niye? Biz bugünlere nasıl geldik? Dünya Banş Günü dolayısıyla verilen demeçleri okuduk, siyasal erkin "demokratik Türkiye1 ' söz- lerini bir kez daha dinledik... Kosova'da Sırpiann Müslümanlara karşı uygu- ladıklan katliamın fotoğraflarına; Ankara'da vels- tanbul'da yaşanan olaylara; Uganda, Tanzanya ve SomaJi'deki vahşetin ekranlara yansıyan görün- tülerine ne diyorsunuz? Açlık ve yolsuzluk! Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar... Irkçılık! Kan ve vahşet! Nerede sevda, nerede mutluluk, söyler misiniz? Gözlerinizdeki aC ı, bir çocuğun ağlayışı, bir an- nenin haykınşı mıcfır bizi yaşamdan alıp bilinmeyen birevrenegötüren? Hüzün ve umutsuzluk!.. Gri bir yalnızlığm ortasında denizi, martılan hep böyle mi seyredeceğiz, sevdayı hep bilerek mi elimizden kaçıracağız? hckaya@posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramiî: 0212/ 513 90 98 TBMM yoisuzluğu Köprülii ve Mısırh'ya yargı yolu açıldı ANKARA (Cun,n u r i . yet Bürosu) - T I J M M Memurin Muhaltemat Komisyonu, Meclis Qe_ nel KuruJ Salonu ye n j. lenmesi ile ilgili y<>]suz- luk olayına adlan k^nşaj, eski Genel Sekreter Yar- dimcısı FanriKöprtijg j j e Tekmk Daire B;,> k a n l Mehmet Mıs«t hkiikjn, da "iflzumu muhJ yt e m e karan" verdi. Boyi e c e Genel Kurul SaİQDu j ! e ilgili keşif özetinit ^ y . bolmasından sorunj u tu_ tuJan Mısırlı ve K^prü. lü'ye yargı yolu açy, TBMM Memuri- |vfu. hakemat Konl s y o . nu'nun aldıgı kara, ^ rûlü ve Mısırh'ya o .Jf rilirken, i l i l i l ^ içinde karara itiraz hakla- n bulunuyor. îtirazın gö- rüşüleceği Danıştay 2. Dairesi de aynı yönde ka- rar verirse iki bürokrata yargı yolu açılacak. TBMM Genel Kuru] Salonu Yolsuzluğunu Araştırma Komisyonu raporunda, salonun yeni- lenmesiyle ilgili olarak Ural Mimarlık'ın gön- derdiği keşif özeti rapo- runun kaybolduğu ve bu konuda Meclis Başkanlı- ğı'nca idari sorusturma açılması önerisi yer alı- yordu. Meclis Memurin Muhakemat Komisyonu bu öneriyi değerlendire- rek karara bağlarken, Köprülü'nün karara iti- raz edeceği öğrenildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear