25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4AĞUSTOS1998 12 KÜLTÜR PORTAL DİKMEN GURUN 2000'li yıllaradoğru tiyatro^2000'li \ ıllara Doğru Tiyatro'1 Zeh- ra İpşiroğlu'nun çeşitli deneme, ıncele- me \ e eleştiri yazılannı topladığı son ki- tabı geçen günlerde Mitos Bo> ut Ya- vınlarfndan çıktı. Bir bakıma. "Tiyat- roda Yeni Arayışlar'ın (1992) dev amıol- duğu söylenebilir. Ancak arada bir fark \ar "2000'li\ıJlaraDoğruTnatro"ge- nelde Turk tıvatrosundaki gelışmeler üzerinde duruvor \e çeşitli okuma ör- nekleri vererek dramaturginin temelinı olıışfuran yaratıcı okuma. yorumlama kav ramlanna açıklık getirmeye çalışıyor. Tüm sanatlan kucaklavan tiyatronun eğitimdeki işlevinin altını çiziyor. Da- hj çok sorı bölümde odaklaşan eleştiri vazılamsa İpşiroğlu'nun >urtdışında gördüğü ov unları kapsıyor. - Kitapta sö/ünü ettiğiniz "yaratıcı okuma" kavramı bana Tiyatro Festiva- li'ndei/lediğimiz "Denizden Gelen Ka- dın"ı çağnştırdı. Öncelikle Susan Son- tag'ın.Robert VVilson'ıa.oyunculann,E- ieyicinin fbsen'in metnivlegidereksah- nevle kurdukları çok vönlü bağlantıtan düşündürdü. Z,İ.-~Yaratıeıokuma",okuyucunun oyun nıetnini iyice çözümleyerek. di- dik didik ederek okuduktan sonra met- nin içerdiği çeşitli olanaklan keşfetme- ye çalışması. başka deyişle mefni çok yönlübirbiçimdekuşatabilmesi vedo- ğal olarak metnin bugün bize ne söyle- diğini yani vaşamla bağlantısını çıkara- bilmesidir. Ancak böylesi birokumaya- ratıcılıgın kapjJarını açabiliyor. Drama- turginin ABC si... "DenizdenGeJen Ka- dın") ne yazık kı izleyemedim. ama el- bette böylesi birçalışma yönetmene de. oyuncuya da kendi yaratıcı gizilgücünü keşfederek kendi yorumunu getirme ola- nağını tanıvacaktır - Yaratıcı okuma eleştirinin de kapı- larını açmıyor mu? Kuşkusuz övle. Bir örnek vereyim. Dev let Tiyatrosu'nda geçen sezon sah- nelenen "Ay Işığında Şamata"\a gitti- ğimde büv ük bırdüş kmklığına uğramış- tım. Çünkü böylesi birsahnelemenin ti- jatromuzda gerçekten önemli gelişme- lereyolaçmışolan HaJdunTaner'ehak- sızlık oldugunu düşünü>ordum. Önce eleştiri vazmak istedim. sonra vazgeç- tiııı. Haldun Taner'in nıetninenaMİ vak- laşılabileceğini irdeleyen biryazı >az- mayı tcrcih ettım. Ancak bu yazıda oyun • "Tiyatronun tüm sanatlan edebiyatı, görsel sanatlan, müziği bütünleştiren bir yanı olduğu için eğitimdeki işlevi çok önemli." • "Kitabımda kullandığım bir imgcyi 'yolculuk imgesini' kullanacak olursam, çıktığım okuma yolculuğuna dileyen okuyucu katılabilir. Bu yolculuğun sonunda belli kazanımlar elde eden okuyucu, gördüğü sahnelemeyi eleştirebilecek bir aşamaya gelmiştir." üzerinde olabildiğince eleştirel ve çok yönlübirbiçimdedüşünnıeyeçalışırken. okuyucuvadabenimle birlikte düşiine- bilmesi için bazı ipuçları \ermeye çalı- şıyorum. - Burada "davatma" sınınnı aşma- mak çok önemli tabii. Kitabımda kullandığım bir imgeyi "yolculuk imgesinP kullanacak olur- sam. çıktığım okuma yolculuğuna dile- ven okuyucu katılabilir. Bu yolculuğun sonunda belli kazanımlarelde eden oku- yucu. gördüğü sahnelemeyi eleştirebi- lecek biraşama>a gelmiştir. Bu okuyu- cuya bir şevleri da>atmak >a da öğret- mek anlamına gelmiyor. çünkü okuvu- cu gibi beıı de ögrenen konumdayını. Bir yol çizivorum, okuyucu o volda benım- le birlikte ilerleyebilir. ya da sapıp yeni yollar keşfedebilir. bu ona kalmış bir şey - Yaratıcı okuma bağlamında Adalet Agaoglu nun o\unlarına farklı birvak- laşım getirijorsunuz. Bundan bir süre önce çok sevindiğim bir şev oldu. Adalet Hanım bana tele- fon edip o> unlannda kendisinin bile hiç görmemiş. düşünmemiş olduğu bazı noktalan keşfetmiş olduğumu sövledi. Sanınnı onu etkileyen a>n zanıan dilinı- lerinde yazılmış olan ovunlarda ortak noktalar butınam olnıuştu. Bunu başa- rabildımse bu çok heyecan verici bir şey! Bunabenzerbirşeyibukezvorum- layan değil yazan açısından kendi kita- bım "Gergedan Oyunu^nda da çok kı- sa bir süre önce yaşadım. Almanvada bu kitap üzerine vapılan birrad>oprog- ramının nıetnini okuduğumdagerçekten şaşırdım. çünkü kitabın çözümlenmesin- de ve yorumlanmasında benim bilinçli olarak yaptıklanm(kitabın simgeselbo- yutu. kurgusu \b.)en küçükayrıntılan- na değin saptandığı gibi. benim hiç dü- şünmemiş olduğum, ancak metinde var olan bazı noktalara da değinilmişti. Jj- te yaratıcı okuma... Bir oyun, birkitap birden canlanıyor. yaşamaya başlıyor. Bir yazar için bundan heyecan verici bir şey olamaz bence. - Kitabın ikinci bölümünde yer alan yazılar "Türk tıvatrosunda gülmece ve taşlama" başlığı alrında toplanmışfar. Gülmecenin bi/iın thatromuzdazengin gelenegi »ar. Gülmece oldukça geniş bir kavram. Burada gülmece ve taşlama başlığıyla bir karşı çıkışı dile getiren oyunlardan söz ediyorum. Başta AzizSesin olmak üzere çeşitli yazarlann yapıtlarını bu açıdan incelediğimizde hem Çağdaş Ba- tı Tiyatrosu'nun etkisini. hem de gele- neksel halk güldürülerınin izlerini gö- rüyoruz. Metinlerarası etkile^im özellik- le bu tür oyunlarda çok çarpıcı bir bı- çimde ortaya çıkıyor. Ben bu bölümde sadece birkaç örnek üzerinde durdum. ama gelecekte bu alandaki çalışmalan- mı gelıştirmek ıstıyorum. - Kitabınızda eğirim konusuna özel bir yer veriyorsunuz. Tnatro sanatının eğfâme katkısı üzerindeduru\orsunuz. Tiyatronun eğitime katkısına gerçek- ten inanıyorum. DörtvıldırTivatro Bö- lümü'ndekı (İÜ Edebivat FakülteMi) genç arkadaşlanmızın Kasımpaşa. Kocamus- tafapaşa gibi semtlerde çeşitli v aş grup- lanyla sürdürdüklen yaratıcı drama ça- lışmalannın bu çalışmalara katılan kü- çükler üzerinde derin izler bırakacağı- na inanı>orum. Baskıcı ve otoriter bir eğitim sistemine karşı yapıcı bir alter- natif oluşturuyor bu çalışmalar. Bu tür çalışmalara küçüklerden gelen ilgi ve ıs- tek inanılmayacak kadarçok. Bu çalış- maların amacı küçüklere de düşünme- yi. görmev ı duyma> ı. birbinni dinleme- yiöğretme. onlanndüşgüçlerinı vedu- yarlılıklanm geliştirme. - Bu alandaöğrencilerle birlikte birki- tap çalışması da var. değil mi? ÇYDD'nin (Beyoğlu) yayınlan ola- rak Nazan İpşiroğlu ile birlikte hazırla- dığımıziki kitabımızvar. "\arancı Oku- ma" v e "Gelüı Çocuklar Birlikte Düşü- nelim" yakın gelecekte vayımlanacak. "VaratıcıOkuma" Tiyatro Bölümüöğ- rencileriyle birlikte oluşturulan bir ki- tap, bir proje çalışması kapsamında yap- tıgımız ilginç birdeneyi gündeme geti- riyor. "Gelin Çocuklar Birfikte Düşü- nefim" çocuklan çocuk haklan. çevre so- runlan, kadın erkek eşitliği, savaş ve şiddet. medya, demokrasi \b. sorunlar üzerinde çeşitli açılardan düşündürme- yi amaçlavan bol görsel malzemeyle ko- tarılmış bir alternatif kitap. vardımcı ders malzemesi niteliği taşıvor. - Bu kitaplarda da sanınm yine ">ol- culuk" imgesi kendini befliediyor. Evet. Okuyucu ister çocuk ister bü- yük olsun. pek bu bağlamda fark etmi- yor. Bir çocuk okuyucu da yetişkin oku- yucu gibi ciddiye alınarak, önemsene- rekdüşünselbıryolculuğaçıkmayaçağ- nlı\or. Tiyatponun bütçesi tükenme noktasmda Devlet Tiyatroları perdelerini açmak içinpara istiyor • KültiirBakanlığı, Devlet Tiyatrolarrnın Cumhuriyetin 75. yıl kutlamalan çerçevesinde düzenlediği tiyatro turneleri için ayrılan 80 milyar iiralık ödeneği vermiyor. ANKARA (Cumhu- riyet Biirosu) - Kültür Bakanlığı. Dev let Tiyat- ro Ian Genel Müdürlü- ğü"nce Cumhuriyetin kuruluşunun 75. yıldö- nümü kutlama projele- ri içinde düzenlenen ti- yatro turneleri için ay- rılan 80 milyar İiralık ödeneği vermedi. Devlet Tiyatroları (DT). !998"inı: !k6ayın- da yurtiçi ve dışı turne- ler ile 4 iIde açıian tiyat- rolar için yaklaşık 600 milyar lira harcarken kurum bütçesinde sıkın- tı yaşanması nedeniyle Maliye Bakanlığı'ndan 500 milyar İiralık ek ödenek istendiği öğre- nildi. Kültür Bakanhğı Müsteşar Vardımcısı Te\fik Ketencioğlu'nun başında bulunduğu "75. Vıl Kutlama Komite- si"nin belirlediği prog- ram içinde Devlet Ti- yatroları'nca Büyük Anadolu Turnesi v e Ço- cuk Ovunlan Festiva- li'nin yanı sıra vurtdışı turneleri de düzenlen- di. Van. Sı\as, Erzurum v e Konya'da yeni tiyat- ro açılması, turneler ve diğer nıaliyetler için ku- rum bütçesinden bugü- ne kadar yaklaşık 600 milyar lira harcandı. 75. Yıl Kutlama Ko- mitesi tarafından 80mil- var İiralık kaynak sağ- İanması öngörülen tur- neler yaklaşık 130 mil- yar liraya mal oldu. Dev- let Tiyatroları"nca bu- güne kadar turneler için 75. yıl kutiama progra- mı içinde aynlan ödene- ğin verilmesi yönünde Kültür Bakanlığı'na bir- çok kez yazı yazıldığı, ancak olumlu yanıt alı- namadığı belirtildi. Alman bilgiye göre Kültür Bakanı tstetni- han TaJay ın onay ver- mesine karşın, Tevfik Ketencioğlu'nun yetki- sinde bulunan ödenek konusunda ilerleme kay- dedilemedi. Müsteşar Yardımcısı Ketencioğlu ise bu haf- ta, komite ile tiyatro yet- kililerinin bir araya ge- lerek ödenek konusunu görüşecekJerini bildir- di. Ketencioğlu, harca- malann beklenenden yüksek çıkmasına kar- şın, projelerde belirti- len rakamm üzerine çı- kamayacaklannı söyle- di. Ankara Devlet Tiyat- rosu'nun "Vatan Yahut NanukKemal" ile yapa- cağı Erzincan turnesi ve Sıvas Devlet Tiyatro- su'nun "Yunus Emre" ile gerçekleştireceği Ha- cıbektaş turneleri için ödenek arandığı bildi- rildi. Aynca Çayyolu'nda inşaatı süren yeni bina için de 200 milyarlık ödeneğe gereksinimi bulunan Devlet Tiyat- rolan'nın bütçesinin yı- lın ilk yansında yapılan harcamalar nedeniyle tükenme noktasına gel- diği kaydedildi. Devlet Tiyatroları için Maliye Bakanhğı'ndan 500 mil- yar İiralık ek kaynak is- tendiği bildirildi. • Sanatçılarbu sergiyle küreselleşmeyi; sanayileşme, günümüz dürnası \e emek sömürüsüyle gündeme getirdiler. 17-31 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen serginin küratörlüğünü Ali Akay üst- lendi. Sergi mekânı olarak PalazzoSpinelli'ninkütiiphanesi kullanıldı. Rönesans kütüphanesinde Türk sanatçılanndan çağdaş sanat sergisi... ESRA ALİÇA\ L ŞOĞLl Ali Aka.v ın küratörlüğünü yaptı- ğı 'Ekoloji \e Periferi' başhklı ser- gi. Italva'da P-31 Temmuz tarihle- ri arasında ızleyicilere sunuldu. Ak- deniz Kültür Cemiyeti (Associa zi- one Culturale Mediterranee) ve sa- nat tarihçi Mareella Guerrieri'nın önerisivle açıian sergive Emre Ze>-. tinoğlu. Incı Eviner. MüşerrefZej- tinoğlu. Hüsev in Alptekin. Nilüfer Er- gin. Tav fun Erdoğmuş v eŞe>ma Re- isoğluNalçakatıldı. Rönesans ın be- şiği olarak tanımlanabilecek olan Floransa'da böyle bir sergiyı açmak oldukça ilginç. Avnca çe\re sorun- larına haylı ilgisızolan Türkiye'den sanatçılann ekoloji sorununtı ele alı- yor olmaları da sergiye bambaşka biranlam vükltivor kuşkusuz. Hümanizma sonrası Floransa'ya gidip. post-hümanist bir sergi yap- manın çok ilginç olacağını düşündük- lerini belirten Ali Akav. bu sergi için çoğunlukla başka sergilerde de bir- likte çalıştığı sanatçılan seçmi^. Mar- eella Guerrieri "nın vardımlanvla düzenlenen serginin eylül avında Italva'da bir sıyasi partinin şenligin- de de ızleyicilere sunulması planla- nıyor. Ünlii Santa Maria Novella Kilise- si'nin hemen karşısındaki Palazzo Spınelli'nin kütüphanesine yerleş- tirilen işler. mekânın içeriğiyle de bağiantılı. Geçmışten izler taşıyan Pa- lazzo Spinelli. çalışmalara farklı an- lanılar da vüklüyor. Hazırlık süresi altı a> süren sergi öncesi mekân gö- rülmemiş. ancak mekân üzerine bil- gı edinilerek işlerin mekânla ilişki kunnası sağlanmış. Birrestorasyon okulu olan ve içinde Rönesans dö- nemınden kalma büyük tııvaller olan Palazzo Spinelli, Tayfun Erdoğ- mıış'un yapmış olduğu haritav la da bağiantı sağlanıış. Harita üzerinde, fotoğraflarla kirlenmeyi gösteren Er- doğmuş. görüntü olarak tlulaşmış olan haritayla tlulaşmış olan Röne- sans figür tuvalleri arasında tuhaf bir ilişki kuruvor. İnci Eviner, cinsellik \e erotizm arasnıda 'dümayı kurtarmaprojele- rinin' dinsel vanına değindiği işin- de. perrolden v apılma bir malzemey- le insan bedenlerını estetize ediyor. Görünmeyen bir kadın bedeni vevi- nc bunun altında görünmeyen bir çocuk ellerinde iki balık tutuyor. Şevma Reisoğlu, medya kirlen- mesinidoğakirlenmesıyle birlikte ele aldığı çalışmasında. Körfez krizı sı- rasında petrole bulanan karabarak- ların nasil simııle edildiğini ve asıl görüntünün Fransa'nın Bretanya'da- kı kirlenme ile alakalı olduğunu ha- tırlatırken simülasyon dünyasının gerçeği nası) çarpıttığını ve kirletti- ğini ele alıyor. Reisoğlu çalışmasını fbtokopiden yaptığı Barok çerçevelerle sunuyor izlev icilere. Emre Zev tinoğiıı hem iç mekânı hem de bahçeyi seçiyorça- lışmalan için. Zevtinoğlıı'nun And> Hârhol'un Campbells çorbalann- dan yola çıkarak yaptığı çorbalar ise hem tüketim toplumunu. sanayileş- mevi ele alıvor hem de estetik soru- nu irdelivor. Siyah. kadife kutulara yerleştirilen çorbalar, Floransa'nın dinsel mekânının kutsallığına dagön- dermeleryapıyor. Hüse>in Alptekin, tüketim kültürü ve temizlenme ile kir- lenen doğa arasındaki ilişkiyi ele ah- vor. Alptekin. Kahramanmaraş'tan getirttiği plastik masa örtüsü ile po- püler kültür objelerinedikkatçeker- ken kilise apsislerine konan bevaz ör- tüler üzerine v azo v e futbol topu yer- leştirerek.popülerkültüreeleştirelbir vaklaşımgettirivor. NilüferErgia sanayileşme ve eko- lojik kirlenme arasındaki ilişkiyi so- runsallaştınyordu busergideki işin- de. Daha önce yapmış olduğu çalış- mayı birsinemaşeridigibi kullanan sanatçı. üç tekstil masasının üzeri- ne paslanmazçelik yüzeyi kullana- rak üzerine de tekstilde emek gücü olarak kullanılan çocukların üretim sırasında kullandıkları bezlerı geti- riyor. Atölvenin seslerini de mekâ- na taşıvan sanatçı: böylece, ekoloji ve sanayileşmenin hem doğavı hem denıüstehcen bir şekilde çocuk eme- ğinı kirleten yanını izlevenlere sunu- vor. Zihinsel kirlenme sorunuııu temel alan Miişerref Ze>tinoğlu. sergi me- kânının bahçesıneverleştirdiği işin- de Türkive'deki ağaçlara asılan kur- ban kancaları ve akıtılan kanlarla. geleneklerin ınsan zihninde açtığı kirlenmeyi gözlerönüne seriliyor. Ali Akay sergi için şunları söylü- yor:" Türkive'den kaynaklanan bir sergi gitti Floransa'ya. Aslında kiire- selleşme:sana>yeşmf.günümüz dün- vasıvla. emek sömüriisüvle günde- me geldi. Floransa'da baskın bir ta- rib var. Birkaç İtahan çağdaş sanat- çı Floransa'da bö> le bir sergi açma- nın zoriuğuna değindi. Bi/rm Santa Maria Notelia Rilisesi'nin karşısın- da böyle bir sergi acrtııs olmamız il- ginç bir tesadüf oldu. Yapmak iste- diğinıizşe>le Rönesans mekânı ara- sında bir ilişki de kurulmuş oldu." Türkiye'den gelen bu sergi için yereî basının da hayli ilgı gösterdi- ğini belirtivor Ali Akav. "MdeoFri- enze ve Tele Regione sergiv le ilgilen- di. Tele Montecarlo ve Radyo 3 söy- leşivaptı. Bütün bıınlar beklemedi- ğimizşevlerdi." Akay sanatçı seçimıni ise şöyle açıklıvor: "Büyükşirketlerle, spon- sorlaıia çalışılan bir anlav ış değil be- ninıki. Dolavısıvlaanlaşabildiğinıve varsavdığım insanlaria. sanatçı sez- gilerinegüvendiğim insanlaria çalış- ma>ı>eğlhorum. Si>asusosvolojik so- runları estetik açıdan gündemegeri- rebilen ve bunlan görsel olarak or- ta>a kovabilen kişiler, bu sergi>e ka- tılan sanatçılar." Akay, bu serginin mekân bulun- ması halinde Türkive've de taşına- bileceğini belinirken Floransa'da ol- duğu gibi birkütüphane mekânı bul- manın çok zor ofduğuııu da \ urgu- luyor: "Bambaşka bir mekânda bam- başka bir sergi \a da a\ nı işlerolabi- lir. Bazen tesadüfleriv iişliyor. Alekân hem işleri hem de serginin vapılışını etkiledi. Burava giderken ve gelirken aynı şevleri düşünmüvorduk." YAZIODASI SELİM İLERİ "Ben de Öğrendim:" "Ben de öğrendim: "Scherk, tesirini derhal gösterir!" 21 Şubat 1958 tarihli Hayat mecmuasındaı satıriar. Değerli okurum Sacit Sencer göm mişti. Sn. Sencer'in gönderdiği sayfalarda h veSulh filminin istanbul'daki, Yeni Melek Sineı sı'ndaki sosyetik galası yer alıyor. Bense Scherk ilânına kapılıp gittim: "isabetli bir kararı asia yarına bırakmamalı. rından itibaren teniniz ve yüzünüz herkesi hay edecek bir berraklık ve tazeliğe kavuşacak. L günden itibaren bir şişe Scherk (Lotion Facii yüz iosyonu alırsanız, derhal göreceğiniz sihirli sirine şaşacaksınız. "Zira Scherk (Lotion Faciale) yüz İosyonu d* hal cilde nüfuz eder, mesamelerde biriken kirl kökten temizler ve cildin her hücresine yepyt bir hayatiyet bahşederek tene harikulade bir l zelik verir. "Teninıze bu imkânı vermekte geç kalmayın Sizi derhal inandıracak olan Scherk tecrübesı bugünden deneyiniz." Gözümün önünde şişe şişe Scherkler, Kurb; ğalıdere'ye yakın, Şifa'daki evde, teyzemin od< sında. Teyzem o yıllarda şıklıgına, güzelliğine, bakım na olağanüstü önem veriyor. En iyi terzilerden gi^ siler, çoğu kez Avrupa'dan kürkler, Nazaryan v Hayko'dan ısmarlama iskarpinler, zarif çantala Makyaj masasında göz kalemleri, rujlar, duda kalemleri, farlar. Ve daima bir şişe Scherk. Scherk bizim eve, Cihangir'e de gelecek. An nem mi kullanıyor? Sanmam. Belki ablam; gen^ kızlık hevesi. Tuvalet ispirtosu gibi bir şeydi Scherk. Keskir kokusu vardı. Ne var ki ellili, belki altmışlı yıllanr hemen hemen tek yüz losyonuydu, hanımlar için. Sonra salatalık sütleri filan çıktı. Beni şaşırtan şu ilân, daha bitmedi, devamını a/ıntılıyorum: "Işte inandıncı Scherk tecrübesi! "Yüzünüzü mutadınız veçhile iyice yıkayıp te- mizleyiniz. "Sonra birparça pamuğa biraz Scherk (Lotion Faciale) yüz İosyonu katınız ve yüzünüze ovarak sürünüz. "Pamuk kirlenir, cildiniz tertemiz olur! Yüzü- nüzde fevkalâde bir rehavet hissedersiniz." Bugünün reklamcılığında artık asla rastlanama- yacak bir ilân bu. Koskoca bir roman sayfası ade- ta. Fotoğrafta Gina Lollobrigida'yla Ava Gardner karışımı bir genç kadın büyük beyaz havlusuna yan sarınmış, yan yüzünü kuruluyor büyük bez yaz havlusuyla. Dalgın, hülyalı bakışlar. O hanım da değışecekti bugün tabii. 'Cinsîca- zibeslni' değil, 'cinsellığini' gözlerönüneserecek, havlusunu adamakıllı açacak, yüz İosyonu rekla- mında bacaklarını göstermeyi ihmal etmeyecek- ti. Sonra tanıtım hepi topu iki üç cümleden ibaret otacak; günümüzüfi"öz"o1<uyan ya da hiç okuma- yan insanı vurucu cümlelerle tavlanacaktı. Kırk, elli yıl öncesinın nüfusu az Türkiye'sinde popüler romanlann, ister aşk, ister polisiye, ister macera romanı olsun, basım adetleri bugünden en az beş kat fazla. Bugünün nüfusuna bir de siz oranlayın. iyi kötü 'okuyan' bir Türkiye söz konusu. O yüz- den o tumturaklı Scherk cümleleri. Hanımlar oku- yacak, losyonun edebî(!) anlatımından tat alacak, sonra da eczaneye, ıtriyatçıya koşup Scherk sa- tın alacaklar. Yalnız Scherk ilânı değil böyle uzun uzadıya olan. Kafes romanına çalışırken roman kişisinin belleğinde yanıp sönecek ilânlar, duyurular aran- mış, ellili yılların, hatta kırklı yılların dergilerini ka- rıştırmıştım: Ne uzun Arpege. ne uzun Tokalon, ne uzun Pu- rosabunu ilânları öyle! Kısaca, çarpıcı başlıklar de- ğil; tam tersi, dedim ya. roman sayfasını hatırla- tır, bol tasvirli, bol sözcüklü ifadeler... 1930'lann romanı Hıçkınk, 1970'lerin sonuna ka- dar üst üste basılıyor, yeni yeni okurlar ediniyor. Ama onar yıl- onar yıl bu bu yeni basımların ara- sı gitgide açılıyor. Kerime Nadir'in dünyası mı es- kiyor, yoksa aşk, karasevda romanı okumak ihti- yacı mı ortadan kalkıyor. ne oluyorsa oluyor, iki ro- man okumak alışkanlığı da siliniyor. Ve tabii dü- nün Scherk ilanı bugün bize artık moda dışı, gü- lünç geliyor. Fakat yalnız 'gülünç' mü? Takvimde İz Bırakan: "Karşısındakini yok etmekten çok, hiç var ol- madığını düşleyen birinin bakışlanydı bunlar. Ya- şamın karşısında kepenkleriniçoktan indirmiştiPor- tekizli."Aslı Erdoğan, Kıımızı Pelerinli Kent, Adam Yayınlan, 1998. Kanada'daki ulaşım araçlarında şiir • Kültür Servisi - Toronto Beledişesıııııı. kent ulaşım yönetiminin \e Torontolu ozanların ortak çabasıyla oluşturulan "Yolda Şiir' kampanvası. büyük ilgi gördü. Çağdaş Kanada şiirinin örneklerini içeren eserlerotobüs. tramvay ve tünel araçlarında. panalorla sergilenivor. İlginç desenlerele örgülenen panolarda Don Coles. Louis Dudek. Pat Lovvther. Gvvendolvn Mavevven. Ann Michaels ve RK. Page gibi ödül kazanmış ünlü inızalann vapıtları sunuluyor. Her 2 avda ad ve içerik değişinıiv le. başka şairlerin de yer alacağı şiir panolarına. sanatçılan destekleyen devlet kurumu Canada Council. parasal vardımda bulıındu. Daha önce Londra. Dublin ve Nevv York kent ulaşım araçlannda da rastlanan şiir panolarında. şairlerin yaşamövküsüde yer alıvor. Diğer büyük Kanada kentlerinde de ilgi duyulduğu belirtilen panolar ABD'de Chicago. Boston ve Los Angeles'daki ulaşım araçlarına da gelecek a_v kontılacak. Ereğli'de yeraltı şehri • EREĞLİ (AA)- Konya'nııı Ereğli ilçesinde bir >eraltı şehri ortaya çıkanldı. Ereğli Müze Müdürü Mehmet Bilıcı. ilçeve 45 kilometre uzaklıktaki Karacadağ'da. yöre halkı tarafından bulunan yeraltı şehnnin. MS ". va da 8. vüzvıla ait olduğunun sanıldığını söyledi. 400-500 kilo ağırlığında taştan bir kapının hareket ettırilmesivle girilen yeraltı şehri. 8 kattan ve çok sayıda odadan oluşuvor ve odadan odaya kapılarla geçişler bulunııyor. Yeraltı şehrinde Selçuk Üniversitesi ve İngilizbirarkeolog da incelemelerde bıılunacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear