22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 AĞUSTOS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kaynaklarmı Ziraat Bankası'na yatırma zorunluluğunun üniversiteleri zora sokacağı bildirildi YOK yüksek faiz istiyor• YÖK,birrapor hazırlayarak üniversitelerle ÖSYM'nin kaynaklannın, düşük faiz uygulamasına karşın Ziraat Bankası'na yatırma zorunluluğunun sürdürülmesinin üniversiteleri zora sokacağını bildirdi. ANKARA (ANKA)- Kaynak ye- terstzliği nedeniyle yatınmlannı ta- mamlayamayan ve bilimsel yayın- lan izlemekte zorlanan üniversite- ler, faizgelirlerini de kaybederek ye- ni bir darboğaza girdi. YÖfC, üni- versitelerle ÖSYM'nin kaynakla- nnın, düşük faiz uygulamasına kar- şın Ziraat Bankası'na yatırma zo- runluluğunun sürdürülmesinin, üni- versiteleri zora sokacağını bildir- di. YÖK, bir raporhazırlayarak üni- versite ve ÖSYM'nın gelirlerinin Zi- raat Bankası 'nda tutulması uygula- masına karşı çıktı. Raporda üniver- sitelerin öğrencilerden aldıklan kat- kj paylan, döner sermaye işletme- leri, araştirma fonlan ıle diğer kay- nak ve faaliyetlerden elde ettıkleri gelirlerle ÖSYM'nin gelirlerinin kullanılmayan bölümlerınin Ziraat Bankası'na yatınlması zorunlulu- ğu getirildiği hatırlatılırken uygu- lamanın üniversitelerin ve ÖSYM'nin faaliyetlerini aksataca- ğı uyansı yapıldı. Bugelirlere yüz- de 50 oranında faiz uygulanması önerisinin de Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nce kabul edilmediği- ne dikkat çekilirken faiz gelırlerin- de yaşanan bu kaybın öğrenciye yö- nelik sunulan hızmetlenn ve üniver- sıte ginş sınavmın maliyetini arttı- racağı bildirildi. Üniversitelerin, fa- iz gelirleriyle yeni kaynak yarat- maya yöneldiği ve bütçe ödenekle- rinin yetersiz kaldıgı alanlarda açık- ları kapattıkları kaydedilirken uy- gulamanın bu çalışmalan da engel- leyeceği v urgulandı. Uygulamanm gelecek yıldan itibaren değiştiril- mesı ıstenılen raporda, "Üıûversi- telerin ve ÖSYM'nin geürterinin, hem öğrenciye yönelik hizmetlerin hem de ünKershegirişsınavının da- ha düşük ücrede vapılabilmesi için nemalandmlmasında zorunluluk vardır. Bu uyguiamayaönümüzde- ki yıllarda da devam edümesi duru- munda. üniversitelerin ekkav nak ya- ratmaiarı için hiçbir teşvik unsuru kalmayacaktır" denildi. YÖK yetkılileri de üniversitele- nn faiz gelirleriyle nefes aldığını ve ellerine geçen kaynaldan değerlen- direbilmelerine izin verilmesi gerek- tiğini belirtirken "Kaynak sıkınnsı yaşayan ünhersitek?r. biraz rahatia- ma sağlayan gelirini de kaybediyor. Ünhersiteler,yüksekenflasvon kar- şısında eriyen gelirlerini korumaya çaltşırken bunu engeliemek ya da geürieri aıaltmak ü niversitelerzora sokmaknr" görüşünü dile getirdiler. Anadolu lisesi kayıtlan bitiyor 'Zorunlu bağış' devam ediyor ANKARA (ANKA) - Ortaöğretim Kurum- ları Ögrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OÖSYS) iie öğrenci alan fen. Anadolu, Ana- dolu imam-hatip ve Anadolu mesleki teknik li- seler için kayıtlar sona eriyor. 1998 OÖSYS'yi kazanan ve kayıt hakkı ka- zanan adaylann kayıt işlemleri yann tamamla- nacak. Belirlenen kontenjanlarda boş kalması durumunda, bu kurumlara ön kayıtla öğrenci alı- nacak. Okul müdürlükleri, kesin kayıt yaptıran Öğrenci sayılan ile boş kalan kontenjanlannı bir tutanakla belirleyerek, tutanağı veîilerin gö- rebileceği yerde ilan edecek. Boş kalan konten- janlar için 31 Ağustos-4 Eylül günleri arasın- da ön kayıt başvurusu alınacak. Ön kayıt için "kesin kayıt hakkı kazandığı halde km ıt vaptır- mayan", "tercih ettiği okuilardan herhangi bi- rine kesinkayıt hakkı ka/anamavan " \ e "biroku- la kayıt yaptırmasına ragmen kayıtiannı geri aldıklannı belgelendiren" adaylar başvurabile- cek. Ön kayıt başvurulan. Anadoiu liseleri için il-ilçe milli eğitim müdürlüklerine, diğer okul- lar için iseolcul müdürlüklerine yapılacak. Aday- lar. fen liselerine Fen Ağırlıklı Toplam Standart Puanı, diğerokullara ise Toplam Ağırlıklı Stan- dart Puanı ile yerleştirilecek. Ön kayıt hakkı kazanan adayiann kayıt işlemleri 7-11 Eylül günleri arasında gerçekleştirilecek. İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Milli Eği- tim Bakanlığı 'nın yayımladığı genelgelere karşın, Izmir'deki bazı okullara yapılan kayıtlarda zorun- lu bağışlann devam ettiği öne sürüldü. Eğitim- Sen'den yapılan açıklamada "\fefflerin yolunacak kaiögretmenJerindetahsildar" olmadıSı belirtil- di. Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasına az bir süre kala, Izmir'deki bazı okullara yapılan ön- kayıtlarda zorunlu bağtş istendiği ileri sürüldü. Eğitim-Sen 5 No'lu şube üyesi ve Öğrenci Velıle- ri Derneği Buca Şubesi Geçici Başkanı Mehmet Gölbahçe. kendilerine son günlerde bu konuyla ıl- gili şikâyetler geldiginı belirterek "Şikâyette bu- lunan vrifler. bağışolarak kendikıinden 40-50 mS- >on fira gibi rakamlar istendiğini öne sürûyoriar. KoauyiaUgili arasörmavapıyoruz" dedi. Yîne ay- nı şubeden bir yetkili, Buca Endüstri Meslek Li- sesi'nde önkayıt başvuru tbrmu için 500 bin lira alındığını bildirerek "Müdür muavininin konıma derneği üyesinlduğu biryerde budurumun yaşan- ması doğaldır" diye konuştu. Eğıttm-Sen 1 No'lu §ube Başkanı Busen AJ- parslan da kendilerine şikâyetler gelmeye başla- dığını söyleyerek "Hacı ŞaJdr Eczaabaşı CAat- lu'na kayıtiçin 100 mih on btendiğine dairduyum- lar aldık. Bi/ Ögrenci Velileri Derneği'yle birfikte çeşitli okullara baskınlar düzenleyeceğiz " dedi. ıcakhava bunalttiTüm >urdu etkisi alüna alan sıcak hava sürüyor. Özellikle batı bölgelerimizde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı yaşamı olumsuz yönde etkiihor. İstanburda30derece>iaşansıcaJdık yüksek nemle biıieşince dün de bunaJocı bir gün yaşandı. Kentin büyük çoğunJuğu deniz kenanna ve havuzlara akın ederken şehir içinde kalanlar 'serin mekânlar" bulmakta zorlandı. Hafta sonunu evlerinde gecirmek istemeyen İstanbulluiar 'soluk' almak için çıktıkları sokaklarda sıcak hava ve yoğun trafîk nedeniyle zor saatler geçirdi. Meteoroloji yetkilileri sıcak havanın önümü/dcki günlerde de etkisini sürdüreceğini bildirdi. (gotoğraf: LGLRGLNYLZ) Deri-ls 'Serbest bölgeye direneceğiz' AMsL4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-lş'e bağlı Den-lş Sendıkası, Tuzla'da- ki Organize Den Sanayi Böl- gesi'nin "serbestbölge'' ya- pılmasına yönelik girişim- lere karşı mücadeleyi sürdü- rüyor. Deri-Iş Genel Başka- nı Yener Kaya. Tuzla'daki serbest bölge gırişimlerinin yaklaşık bir yıldır gizli ça- İışmalarla yürütüldüğünü belirterek "Onlarmtekama- cu sendikayi yok ederek iş- çileri sömürmek. Buna izin vermeyeceğiz" dedi. Kaya. Türkiye'de 12 sana- yi bölgesinin serbest bölge haline getirildiğini vurgu- layarak işverenlerin Tuzla'yı da buna eklemek istedikJe- rini söyledi. Yalnızca Tuz- la'nın serbest bölge haline getirilmesine degil, serbest bölge uygulamasına da kar- şrolduklannı kaydeden Ka- ya, serbest bölgelerin çoğal- tıknasına ve Tuzla Organi- ze Sanayi Bölgesi'nin ser- best bölge yapılmasına izin vermeyeceklerinı belirtti. Kaya, geçen hafta içindebu- nunla ilgiü eylem yaptıkla- nnı anımsatarak eylemleri- nin ve mücadelelerinin sü- receğinibildirdi. İşverenle- rin geri adım atmak zorun- da olduğunu savunan Kaya şunlan söyledi: "Geriadunatacaklar.çün- kü başka hiçbir çaresi yok. En sonujıda uretimedayana- cak iş. O zaman da orası ça- üşma ortanundan çıkar, iş banşı bozuhır. Bizim eyiem- lerimizin amacu onlara 'bu sevdadan vazgeçin' demek. V'azgeçmezlerse eylemleri- mizedevam edeceğiz. Sendi- kayı yok etmeye çalışıyorlar, başka amacı >ok. Gerekir- se Ankara'ya, yetkililere ge- tireceğizbuişi. Hükümetyet- kililerine, muhalefetvetkiU- lerine götüreceğiz." Serbest bölge oluşumu- nun 1985 yılında çıkanlan bir yasayla gündeme geti- rildiğini anlatan Kaya. bu- nun özelleştırmenin bir aya- ğı olduğunu vurguladı. Ka- ya, "Yabanasermayeyiçek- mek. teknolojiji gefirmek gibi laflaria başiıyor,ama iş- çiler kayba uğnıyor" dedi. t GU]\LUK de D ı z ı Büyük Zengin, ünlü, şanslı bir aile olan AZERAC ailesinin öyküsü... Heyecan dolu bir dizi... irımr kaliteli bizcLer ıçin *bo<xriA Crev sürüyor ABD'liler yasalan hiçe sayıyor SA.VIİH AZMİ EZER ADANA - Türkiye'dekı ABD üs ve işyerlerınde 23 Temmuz'dabaşlayan grev sü- rerken Türk Harb-Iş Sendika- sı yetkılilen. ABD'lileri Türk yasalannı tanımamak ve hi- çe saymakla suçladılar. Sen- dika Genel Başkanı İzzetÇe- tin. "Kaçak ABD'lileri çalıs- ttrmaksuçtur" derken 2. Ge- nel Başkan NejatEren, işve- renlerin mahkeme kararları- nı uygulamadıklannı vurgu- ladı. Incirlik Hava Üssü ile An- kara ve Izmir'de bulunan ABD işyerlerinde ABD Hava Kuv- vetleri(39. WG),VBR.AA- FES-EUR-Türkiye ile ITT- FSIC bünyesinde çalışan Türk Harb-Iş üyesi yaklaşık 1.800 işçinın grevinde bir ay geri- de kaldı. Grevin bitirilebil- mesi amacıyla bugüne dek yürütülen görüşmelerdeolum- lu bir sonuç elde edilemedi. Sendika ile işveren temsılci- leri arasındaki görüşmelerde. ücret ve ış güvencesinin ya- nı sıra kaçak ABD'lilerin is- tihdamı da önemli anlaşmaz- lık noktalaruıdan biri. Her üç konuda da geri adım atmalannın kesinlikle söz ko- nusu olmadığını belirten Türk Harb-İş Sendikası Genel Baş- kanı İzzet Çetin, işveren tem- silcilerinin, kaçak ABD'li ça- lıştınlmasının toplu iş sözleş- mesiyle ilgısi bulunmadığı yolundaki görüşlerinin "ya- lan" olduğunu belirtti. lncir- lık'tekı kaçak işçi sayisıra tam bilemediklerini, ancak 500'ün üzerinde olduğunu tahmin et- tiklerini bildiren Çetin, şun- lan söyledi: w Kaçak ABD'Iikrin çalış- ünlması sorununun toplu iş sözleşmesi göriişmelerinin kapsamındaobnavacaprasöy- lemek. ülkemizde > ürürlükte bulunan hukuksal gerçekleri çarpıtmaktır. Türkiye'nin ta- raf olduğu ikili v« çok taraflı anlaşmatara göre ülkemizde konuşlandınlan kuvvet un- - surlanrun eş. çocuk ve yakın- lan çalışma izni olmadan is- tihdam edflemezler. Bunuyap- makaçıkçasuçişlemektir. Ya- sadışdığa izin vermeyeceğiz. Buralar ABD'nin topraklan değildir." AYDINLANMA EMRE KONGAR Çok Ama Çok Önemli Bir Koıtu Insanlararası bölünmenin, düşmanlığın, savaş- lann dinamiği nedir? Bütün insan ilişkilerini, önce insan-doğa, son- ra da insan-insan çelişkisinin oluşturduğunu bi- liyoruz. İnsan-doğa çelişkisi sırasında ortaya çıkan tek- noloji ve bunun sonunda oluşan ınsan-insan çeliş- kisinin ürettiği ideoloji, neden bölünmüşlüğe ve sa- vaşlara yol açıyor? Evrensel olarak iki kavram önümüze çıkıyor; "bö- lünmenin" nedenleri olarak: "Farklılık" ve "gelirbö- lüşümü kavgası." Çoğunlukla da "farklı kimlik sorunu" ile "ada- letsiz gelir paylaşımı ya da bölüşüm" sorunu birieşiyor ve bütünleşiyor. Belli bir kimliğe sahip oldukları için içinde yaşa- dıklan toplumdan farklı olduklannı düşunenler, bu nedenle kendilerine ortak üretimden adaletsiz ve ek- sik pay verildiğini öne sürûyoriar. Ya da tam tersi: Kendilerinin farklı ve bu neden- le de üstün olduğunu düşunenler, kendilerinden farklı olduğuna inandıkları insanlaria birlikte yaşa- mak ve üretimlerini onlarta paylaşmak istemiyorlar. • • • Çağımızdaki siyasal "birimler" hâlâ "ulus-dev- tef" mantığı üzerine dayalı yapılarını sürdürmekte. Dolayısıyla, "bölünme"yada"bölücülük", "ulus" kavramı ekseninde ortaya çıkıyor. Bir siyasal "birim" içinde, birlikte yaşadığı insan- \ardar\"farklı" olduklannı ve bu nedenle kendilerine "gelir bölüşümünde" haksızlık edildığını düşunen- ler, "biz ayn bir ulusuz" diye ortaya çıkarak kendi- leri için "ayn" bir siyasal birim istediklerı zaman, için- de bulunduklan birim açısından "bölücülük" yap- mış oluyortar. * • • Siyasal bölünme hiç kuşkusuz sonuç olarak bir güç, bir ekonomik, siyasal ve askeri güç sorunü- dur. Gücü olan belli birtoprak parçasını zorla ışgal edi- yor. Gerek askeri eylemin, gerekse ekonomik ve si- yasal gücün ardında da başta, tartışmaya konu olan siyasal birimin yani devletin komşuları olmak kay- dı ile "uluslararası camianın" da yargıları ve deste- ği çok önemli. farih bize gösteriyor ki "ekmek kavgasına" da- yalı "farklılık" ya da "farklılığa" dayalı "ekmek kav- gası" iddiasında bulunmak için bir grubun, sadece içinde yaşadığı büyük toplumdan farklı dile. farklı dine ve farklı kültüre sahıp olması yetmiyor. Bu "farkh" insanlarm, bağımsız bir siyasal bi- rim altında birieşebilmeleri için gerekli olan asıl öğe, bunlara, kendilerinden değişik ve daha güçlü toplum tarafından baskı yapılması ve zul- medilmesi olarak ortaya çıkıyor. Daha açık terimlerie konuşalım: Sadece günümüzdekı "geç kalmış uluslaşma sü- reçlerinin" değil, tarihteki pek çok örneğin de ayn bir siyasal birim içinde kendi devletlerini kurmala- nnın, hem sosyal psikolojik hem de siyasal ve kv\r türel koşullannın başında, bir başka ulus tarafından baskı altında tutulmak ve zulüm altında olmak ya- tıyor. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti'nin bölün- mesi de PKK teröründen çok "çoğunluk" duru- munda olanlann, kendilerinin "farklı" olduklannı ve bu nedenle baskı altında tutulduklarını öne süren- lere karşı gerçekten baskı ve zulüm uygulaması ve "azınlık" olduklannı düşunenlerile birlikte yaşama- yı reddetmesi ile gündeme gelebilir. Yani kaçınılmaz olarak siyasal bölünmeyi getire- cek olan asıl kültürel ve duygusal bölünme, ancak sayısal "çoğunluğu" teşkil eden Türkiye Cumhuri- yeti vatandaşlannın bir bölümünün, kendilerinden "farklı" gördükleri insanlarta birlikte yaşamayı red- detmeleri ile gerçekleşir. Askeri bakımdan pek biranlamı olmayan, bü- yük kentierdeki kör ve vahşi PKK terörünün asıl amacı, toplumun geniş kesimlerinde Kürt kö- kenli vatandaşlanmıza karşı bir kin ve nefret yaratıp, bu "duygusal bölünmeyi" gerçekleştir- mektir. • • • Son günlerde basında bir ilimizin valisinin, Türkı- ye'nin belli biryöresinde doğmuş olan vatandaşla- nmızın o ile girmesını yasakladığına ilişkin bazı ha- berler yer aldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin hem bugünü hem de ge- leceği açısından, bundan daha etkıli bir bölünme sü- reci başlatılamaz diye düşünüyorum. web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html Promosyon yine mahkemelik MERtHAK İZMİR- Beyaz eşv a pro- mosyonu gerçekleştıren ga- zeteler, yıne mahkemelik oldu. Izrnir Beyaz Eşya Sa- tıcılan Dayanışma ve Yar- dımlaşma Derneği, Milli- yet, Sabah. Hürriyet gaze- teleri hakkında suç duyuru- sunda bulundu. Gazetelerin verdikleri promosyonla haksız rekabet oluşturdu- ğu savunuldu. 1996'da yine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapan Ya- hm Erez, promosyon konu- sunda yasal bir düzenleme gerçekleştirmişti. Erez. ba- sının temel işle\ inin haber verme olduğunu, basın öz- gürlüğü iletencere. tava da- ğıtma ticaretınin birbinne kanştınlmaması isteyerek "Basının temel işlevi tence- re ve tava ticareti yapmak da degüdir" demışti. Erez,tüketici şikâyetle- rinin yüzde 50'sinin pro- mosyondan kaynaklandı- ğını ve tüketicinin yanıltı- lıp, aldatıklığını savunmuş. 1995 yılında Türkiye por- selen tüketiminin yüzde 60'ının bir gazete tarafın- dan ithal edildiğini savun- muştu. Erez, "Benim görevim Fransız porselencisini ko- rumak ve teşv ik etmek de- ğildir" demiştı. Yasanın çıkmasından sonra h?z kesen promos- yonlar. Yalım Erez'in Sana- yi v e Ticaret Bakanlığı dö- neminde yeniden hız ka- zandı. 1996'da promosyo- na karşı çeşitli eylemler gerçekleştıren ve seslerini duyurmava çalışan tzmir Beyaz Eşya Satıcıları Da- yanışma ve Yardımlaşma Derneği. yoğunlaşan pro- mosyon çalışmalanna kar- şı mahkemeyegittı. Dava dilekçesınde ayrı- ca "Vapacaklan haberİeri promosyon eşvamn refaka- rinde sıınmaw fercih erme- leri ve gazeteciliği promos- yon tki durumuna getiren anla>ışı kaldırmav ı veözel- likle KDV'si ve kurumlar vergisinden devletimizin kaybettiği ve kavbetmeye devam ettiği trilvonlarca vergi kaybını da engelleme- yi basın sektörii içinde hak- sız rekabet ve tekelleşmeyi önJevemeyi sağlamak anıa- cıylaçıkartılan 4226/1 sayı- h \asa. kanuna karşı hile yapıiarak aşılmava çalışıl- maktadır^denıldı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear