25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 AĞUSTOS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI /cumek@turk.net 11 SAP'ta sanayi geüşiyor İAÎNKARA(AA)- jüneydofu Anadolu Projesi capsamında sulu tanmm gün ;eçtikçe gelişmesiyle tanm iretimindeki artışı. tanmsal irüne dayah sanayi de takip :tmeye başladı. Bölgede /atırım yapmak isteyen /atınmcılar için en gözde ılanı tekstil oluşturuyor. faüpım teşvikleri ırüyor • ANKARA (AA)-Çeşıtli «ktörlere, 1990-1997 yıllan ırasında 25 bin 531 yatınm eşvik belgesi verildi. Aynı iönemde imalat sektörü 16 )in 435 belgeyle en yüksek eşviği alırken hizmetler «ktörü 6 bin 649 belgeyle kinci, tanm sektörü de 1.915 jelgeyle üçüncü sırada yer ıldı. Aynca, temmuz ayı çinde 24 yabancı sermayeli /atınm teşvik belgesi verildi. yönetmeliği • ANKARA (AA) - Toplu <onut Kredileri Uygulamaya Y'önetmeliği'ne göre açılacak <redi işlemlerinde teminat lişkileri yeniden saptandı. •lesmi Gazete'nin dünkü iayısında yayımlanan Toplu <onut Idaresi Başkanlığı'run ieğişiklik yönetmeliğiyle, ıçılacak kredi işlemlerinde eminat ilişkileri doğrudan <redi kullananlar ile banka ırasında kurulacak. sunıyop • ANKARA (AA) - Ekmekte îorunJu ambalaj aygulamasına 20 Ağustos 1998 tarihinde geçilmesine carşın, ambalaj malatçılannın çoğunun, ;tandartlardan haberi Dİmadığı ortaya çıktı. Ankara'da birçok ambalaj ireticisinin standartlann jışında baskılı ve baskısız .*kmek ambalaj ı ürettikleri <aydedildi. Karpuzsudan UCUZ • ANKARA (AA) - Aşın /ağışlar nedeniyle pamuk arlaianna karpuz ekilince, alebi aşan ve ieğerlendirilemeyen üriin ireticinin başına dert oldu. Jretici "sudan ucuz" jlmasına karşın satamadıgı <arpuzu tarlada bırakıp layvana yediriyor. lzmir'in Fire ilçesinde kurulan pazarda 10 ton karpuzun 10 milyon iraya satildığı bildiriliyor. Marka ve patent başvuruları • ANKARA (AA) - Türkiye eknolojik gelişmişliğın jöstergesi olan patent «musunda fakir, ancak marka <onusunda oldukça zengin Jurumda. Türkiye Patent înstitüsü yetkilileri, 1992- 1997 yıllan arasında, toplam 1 bin 450 adet patent. 101 bin 532 adet marka başvurusu /aptıgını bildirdi. Mali milat öncesi emlak alarak yatınm yapanlann kârlı olacağı belirtiliyor Gayrimenkıılde doğru zamanNİLÜFERŞENSÖZ Piyasadaki durgunluktan dolayı fiyatlar yerinde sayarken yatınmcılara gayrimenkul almalan öneriliyor. 30 Eylül'den itibaren "ne- reden buldun" hesabının verilecek olması- nın yanı sıra yeni vergi yasasının ne getire- ceğinin henüz anlaşılmamasından kaynakla- nan tedirginlik piyasada durgunluğa yol ac- mış durumda. Ancak şu anda "nereden bul- dun" açıklamasını yapmanm zorunlu olma- dığını anımsatan uzmanlara göre durgun ya- şanan geçış döneminden yararlanılması ge- rekiyor. Geçiş dönemi yaşandığı için şu anda fiyat- lann yerinde saydığına dikkat çeken emlak- çiler "alım zamanT derken, vergi uzmanla- n emlak vergisinin binde 4'ten binde 1 "e dü- şürülmesinin gayrimenkul sektörünü ekono- miye kazandıracağını söylüyor. Piyasada mali milat günü bekleyişinin ya- şandığına dikkat çekilirken kaynagı gösteri- • Yeni vergi yasasının yarattığı belirsizlik piyasayı durgunluğa sürüklediği için emlak fiyatlannın yerinde sayması, alım için uygun zaman olarak nitelendiriliyor. Emlakçiler ve vergi uzmanlan 'nereden buldun' uygulamasına geçmeden gayrimenkule yatınm yapmanın avantajlı olduğunu belirtiyorlar. kazançiıçıkacak" diyor. Fiyatlann yükselme- mesini 30 Eylül bekleyişine bağlayan Medin, "Tedirgjnlik icerisindefivadardabir flerleme ofaıadı. Ancakyasanın çıkmasıyla herşey net- leşmeye başladı" açıklamasındabulunuyor. Medin. vergi yasasının bütün gelirlerden ver- gi almayı öngördüğünü belirterek "Halkiçin cskisi gibi bir rahadıkyok. AJsatvearada kâr et. Vergisini verme dij e bir şeysöz konusu de- ğil" şeklinde konuşuyor. Türkiye Serbest Muhasebeciler, Mali Mü- şa\irler \e Yeminli Mali Müşavirler Odası (TÜRMOB) Başkanı Mustafa Özyürek de gayrimenkul almanın avantajlı olduğunu söy- lemeyen paralann bankalara bloke edilece- ği 30 Eviül öncesinde "Naktimi elimde tu- tup banka\a mı Mokeetsem.yoksa gayrimen- kule mi >aWrsam" >oruları kafalan kurcalı- \or. Lzmanlar alım satım \ergilerinin düş- mesinin sektördeki herkeseavantajlargeti- receğini. ancak gerçek rayiç bedellerin otur- masneavantajL'nnsomutiaşmasıiçinzama- tıa ihtiyaç duvıılduğunu belirtiyorlar. Fiyatlar yerinde sayıyor Ulusal Lmlakeiler Derneyı Bai,kanı Reha Mednı şu andu gu> nnıenkul (lyatlannın yük- selııvılığını belirterek "Bugünlerde alanlar lerek "Gctecek yıl gayrimenkul ahndığuıda bedelini ödediğiniz paranın kaynağını gös- termeka)rundasınız.O>saşimdiböylebir/o- nınlulukyok" diye konu$uyor. Geçiş döne- minden yararlanmanın akıllıca olacağını ifa- de eden Özyürek, "Satanlar açısından gelir vergisi uygulaması söz konusu degii" diyor. ABD'Ii gaynmenkul şirketi Rema.x Tür- kiye Genel Müdürü MuratGoidaştayn ise gay- rimenkul sektörü için tapulardaki değerlerin artmaya başlayacağinı söyleyerek tapu harç- lannın ve emlak vergi lerinin düşmesinin ya- rarlı olduğunu dile getiriyor. Makro ekonomide yaşanan sıkıntı ve pi- yasalarda yaşanan durgunluk nedeniyle mülk almanın şu sıralaravantajlı olduğunu söyle- yen Goldaştayn, şöyle konuştu: "Sıkınünın oJduğu dönemlerdefivatlardüşüvor. Birçok sektnrde özellikle tekstil sektöründe prob- lemler \aşanı>or. Baa teksü'lciltr fabrikala- nnı. arsalannı, «lerini satmava mecbur ol- dular. Şimdi piyasada faziasıyİa arz var." DUNYA EKONOMÎSfNE BAKIŞ ERGtN YILDIZOĞLU /LOSDRA ABD. devletlerarası hu- kuka bir by-pass çekerek Sudan ve Afganistan'ı vur- duğundan beri, Avrupa, Amerika ve Asya'nın bütün ingılizce ve Franazca çıkan "addi" gazetelerini okuma- ya, CNN ve BBC'yi izleme- ye çalışıyorum. Olup biteni anlıyor muyum? Ne gezer. Üstelik, hızla Beckett'in Molloy'una benzemeye başladım. Ne kadar çok düşünürsem o kadar az anlıyorum. Operasyonun, çok elve- rişll bir şekilde, Levvins- ki'nin, Clinton'ınkiyle çe- lışmesi beklenen ikinci ifa- desini verdiğı güne gelme- si şüphemi çekti. Ama, doğ- rusu, Clinton'ın, operasyo- nu açıklarken ileri sürdüğü gerekçelerden etkilendim. Iki sağcı fanatik senatörün ısrarla "Clinton, saldınlan Lewinski olayını başlıklar- dan ka/dırmak için yaptı" demeleri, beni içgüdüsel olarak, (Clinton Demokrat ya) bu olasılığı görmezden gelmeye zorladı. "Yok ca- nım" dedim daha geçen- lerde vizyona giren "Wag the dog" isimlı fılmin konu- su, yaşamda bu derecede kendini tekrarlar mı? Savunma Sekreteri'nin basın toplantısını, Clinton'ın ikinci konuşmasını. diğer ABD yetkililerinin verdikle- ri demeçleri izleyince olan- laroldu. Mantıksistemlerim dağıldı. Şimdı neye inana- cığımı bilmiyorum. Tanzanya ve Kenya'da patlayan bombalar çok kö- tü. Bunu yapanlann yaka- lanması. yargılanması ge- rekiyor. Bu kadar çok insa- nın öldürülmesinin biraçık- laması, bu kadar güçlü bir ABD düşmanlığının da ba- zı gerekçeleri olsa gerek, değil mi? Ama ABD'nin uluslararaa hukuku hiçe sa- yarak, iki ülkenın toprakla- nna toplam 76 füze gön- dermesine yol açan bu olay- ların gerekçeleri, ne ABD yönetimi ne de ABD basını tarafından sorgulandı. Söy- Bir Garip Olay ABD'nin saldırısı Sudan'da gösterilere yol açtı. lenen şu: Bazı fanatik, "akâ- sız" insanlar. hatta deliler (terörist artık siyasi bir kav- ram olmaktan çıktı, bu tür anlamlara geliyor) ABD'ye saldınyorlar. ABD, eğergön- derdiği fuzelerle hedefi ara- sındaki ılışkiyi gösterebilir- se, saldınlannı haklı bulmak- tan başka çare yok. Düşun- meden edemiyorum: Hem davacı, hem şavcı, hem hâkim, hem jüri, hem de infazcı aynı olursa ortada hukuk kalır mı? Peki şuna ne dersiniz? Daha düne kadar admı kın- senın duyınadıgı bir Suudi işadamı. Osama bin La- den, Dizzat Clinton taıafm- dan uluslararaa terorzmm liderı, Cihad'ın öndei'i oia- rak sunuldu. Osama bir. La- den'in, Papa'yayapılan su- ikastdadahil, son yıüan." bu- tün terör olaylannda par- mağı olduğunu öğrendik. Tam, "adam da kaşınmış canım" dıyecekken, ABD Genelkurmay Başkanı General HenryShekton'ın açıklamasıyla ağzım açık kaldı: "Bızzaten Osama bın Laden 'in peşinde değiliz." lyi ama, bu adam, hani... Duruma, açıklık kavuştur- mak üzere devreye gıren FBI Direktörü Louis Fre- T.C. BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRMEİDARESİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkaniıgı'nca (Idare), aşagıda isimleri belirtilen sigona şirketierindeki kamu hisseleri blok saüş suretiyle özelleştirümek üzere ihale edilecektir. ŞirketAdı l.AnkaraAnonim Türk Sigora Şirketi 2. Güven Sigorta T.A.Ş. Idare'nin Şirketteki Hisse Oranı (%) 84,50805 90,65 Satışa Konu Sermayedeki Nominal Pay (000 TL) 845.080.500 1.195.800.000 Geçici Teminat (000 TL) ! 00.000.000 100.000.000 1. thaleler, kapalı zarf içerisinde teklif almak ve görüşmeler yapmak suretiyle pazarlık usuiüyie gerçekJeşürilecektir. İhale Komisvonu'nca gerekli görüldügü takdirde ihaie, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile açık arıırma suretiyle sonuçlandınlabilir. 2. Satışa konu Şirket hisselerinin birine teklif verilebilecegj gibi iki Şirket için de ayn ayn teklif verilebiür. 3. Söz konusu Şirketler hakkında hazırianan İhale Şartlan Belgeleri ve Tanıüm Dokümanlan, İdare'nin aşağıda belirtilen adresinden, T. Haik Bansası A.Ş. Bakanlıklar Şubesi-ANKARA nezdinde bulunan 28072029 No.lu hesaba her biri için 50.000.000.- jellimilyoni TL yatnlarak "İhale Şartlan Belgesi ve Tanıtım Dokümanı Karşüığı Olarak* ifadesini içerir şekilde alınacak makbuz karşılığında temin edilebilir. Ihaleye kaülabilmek için İhale Şartlan Belgesi ve Tanıüm Dokümanı alınmaa zorunJudur. 4. Teklifler, ihale Şartian Belgesi ve Tanıtım Dokümanı'nda belirüler. hususlar dikkate alınarak hazırlanıp, en geç 14/09/1998 Pazartesi günü saat 18.00'e kadar İdare'nin aşağıda belirtilen adresine teslim edilecektir. Son teklif verme tarih ve saatinden sonra İdare'ye intikal edecek teklifler değerlendirmeye alınmayacaktsr. 5. Idare, 2886 sayu Devlet ihale Kanunu hükümlerine tabi olmayıp, ihaieyi yapıp yapmamakta, diledigine yapmakta, teklif verme süresini uzatmakta serbesttir. c f T C. 8AŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME İ D A R E S İ B A Ş K A N L I Ğ I Hflscym Rahli Gürpma: Sokak No. 2 Çankaya 06680 ANKARA Tei: ı'O-312ı 441 15 Û0 Faks: ,0-3121 440 32 71 eh'in demecine ne deme- li? Freeh, Nairobi ve Da- rüsselam bombalamala- nyla, ABD'nin füze saldırıla- n arasındadoğrudan bir ıliş- ki olmadığını vurguladıktan sonra ekledi: "Birsürüyer- de bir sürü insan Nairobi ve Darüsselam bombala- malanndan sorumlu olabı- lir?" Ama, ellerinde Laden hakkındaki "çokinandıncı" kanıtlar vardı. Adam. son yılların bütün felaketlerın- den sorumlu, "uluslararası ierönst kornplonun". Ba- tı'ya açılmış birCıhad'ın ba- şı (Ya SSCB'ye karşı sava- şanlar? Amma yaptınız ha, "şeytan ımparatorluğuna" karsı savaşanlara terörist demr mı?). Öyleyse neden ABD bu kamplara. Kenya ve Tanzanya dan önce bir saidtn düzenlemedi? "Wag the dog'' filminde ABD Devlet Başkanı bir skandalın etkılennden kur- tulmak ıçın, dünyanın uzak bir köşesınde ufak bir savaş çıkarır. James Bond'un duşmanıysa. her zaman. bir dunya egerrenııgi kurma- ya çabalayan çok zengin, amadeh, megaloman ve In- gılizce'yı yabancı aksanıy- ia konuşan bir ışadamıdır. Gel de paranoyak olma? Birind filmle benzerlik çok açık. ikincısıyle benzerlik. f.lmı bile yaya bırakır. Bu se- ter işadamı. koyu renkli bi- ri (ge'çok.filmdekındenda- ha abartılı, fılmde bu kada- n düpedüz ırkçılık sayılırdı): Ingilizce konuşamıyor. ga- rıp elbiseler giyip. tüm ABD ve Israil vatandaşlarının öl- dürülmesını istıyor. Aaam, BM'nm Güney Lübnan'da- ki Kana kamoında, 1996 da, Israil'ın gerçek- leşürdığı katlıama kafayı tak- miş bir kere. Halbukı israıl bunun bir "hata". Clinton da 'birtrajedi'' (zelzele. sel felaketi gibi bir şey) oldu- ğunu kabuletmedı mi?Suç- lular bulunmuş muydu? Bana. bütün bu olanlar- dan en çok Osama bin La- den faydalandı gibi geliyor. Adam. önce Suudi Arabis- tan'dan ve Sudan'dan ko- vulmuş. Afganistan'a sı- ğınmak zorunda kalmış. Tanrının unuttuğu bir dağ başında yaşıyor. Tüm Batı dünyasına, "kutsal savaş" ilan etmişama. Batının bun- dan haberi yoktu. adını kim- seduymamıştı. Şimdi Laden, ABD'nin. "uzun süreli" bir dünya sa- vaşı açmak zorunda kaldı- ğı, gazabından korktuğu için vatandaşlarını Ortado- ğu'dan çekmeye. birçok ül- kede konsolosluklannı ka- patmaya başladığı, bol göl- geli, mahzun bakışlı roman- tik portrelerinin CNN, BBC gibi küresel kanallarda gün- de bilmem kaç kere sergi- lendiği dünya çapında birli- derhalinegelmedi mi? Oar- tık siyasal Islamın mitoljik bir kahramanı değil mi? Baş düşmanının ise "ahlaksız", "zinacı", "yalancı" bir dev- let adamı olması "ilahi bir adalet"; adamın davasının haklılığının bir başka kanıtı değil mi? Ortadoğu politika- sı tamamen iflas etmiş ABD'yi. ilk önce köktendin- ci Yahudi sektlerinin kukla- sı Netanyahu kutlamadı mı? Netanyahu bu kargaşa- dan, Golan Tepeleri'ni yer- leşime açacağını açıklaya- rak. "Banş Sürec/"nin ta- butuna son çiviyı de çakmak için faydalanmadı mı? Ya bunların bir mantığı varsa? Bu kadar paranoyak bir ortamda insan isteristemez komplo teorilenne daha bir ilgı göstenyor. Düşünüyo- rum: "Soğuk savaş" bittik- ten sonra, tarif edilebilir bir küresel düşmandan yok- sun kalan ABD, ilk kez, bu role aday bir hareket ve bu- na datanınabilir bir yüz bul- du. Serveti, nereden bakıl- sa, 300-400 mı\yon doları geçmeyen bir fanatiği, sa- yılan en fazla binierle ifade edilebılen kadrolara sahip ve gevşek bir koalisyondan oluşan hareketı abartarak küresel düşman ilan etmek, ABD'nin lideriigini, bir kez daha dayatma planının bir parçası olabilir mi? Bu yüz- den mi Osama bın Laden'in bir süre daha yaşama- sı.ABD'ye sald/rmas*, ce- setlerin birikmesi gereke- cek? ABD, bir gün Laden'i öldürdügünde, bunun ger- çek bir zafergibi görünme- si için bu adamın gücünün ıvice abartılması, bir süre siyasal Islamın en radikal kanadının onuru haline ge- tirilmesi mi gerekiyor? Böy- lece ABD'nin yenilmezliği bir kere daha mı vurgulan- mış olacak? Bu ateşle, kan- la oynamak, zaten patla- maya hazır bir karışıma, Dir de TNT eklemek değil mi? Işte bundan, geçen hafta olanlann böyte bir mantığı ol- masından korkuyorum... Turkkent, orta direge yöneldi 'Halkalı ve Eryaman projeleri start alıyor' FATMA KOŞAR Toplu Konut Idaresi (TO- Kl) Ba^kanı Mehmet Kc- mal Lnsalın Türkkem \e Türkkonut'a dc\ rcdılcccğı- niduyurduğu Istanbul Hal- kalı veAnkara Er>amanda- ki arazilerin, söz konusu ko- operatiflere devri kesinlik kazandı. Geçen günlerdc Arsa Ofı- si'nin kararı onayladığını söylcyen Turkkent Başka- nı Oguz So\dan. bugıin ler- de anla^ınanm yapılacağı- nı ve projelere ba^latıalaca- ğırıı ifade ediyor. Türki- ye'de ilk defa — — denenen bir model geliş- tıren Turk- kent. müteah- hitfirmülarla da göriişnıe- lerini sürdii- riivor. Halkah \e Eryaman'da altve orta ge- lir grubuna yönelik top- ^ ^ - ^ ~ ^ lanı 12 bin konut üretmcyı planlayan Turkkent. yeni sistemle kaliteyi viikselterek yapım süresini kısaltnıayı ve 200-250 milyon lira ge- lirc sahıp ailelere hıuıp et- meyi aınavlıyor Yeni modelle. nuıhase- be. idari \e teknik hizmet- lerin merkezi bir\crden >îi- rekli denetim altında yürü- tülmesi sağlanarak dûzenli ödeme sistenıi oturtulacak. Bunun için teknoloji kul- lanan, bankast ve televiz- yon ya da gazetesj olan. kent i$letmeciliği konûsunda de- neyimi olan nıüteahhit fir- • Türkiyc'de ilk defa denenen bir model geliştiren Turkkent Başkanı Oğuz Soydan, yeni girişilen projede özürlülere \e yaşlılara da konut aynlacağını ' belirtti. maaradıklannı belirten Soy- dan. Türkiye'de bu nitelik- lere s;ıhip bütün müteahhit- lerle görüştüklerini ifade et- tı. Yeni modelde TOKİ. Turkkent. birlikler, banka \ealıcınınbirbirinikontrol edeceğini dile getiren Soy- dan. "Sonra kooperatifyö- ni'timinin ona\ını bekle»e- cek. Talebin çok olrnası ha- Bndekuraçekileeek. Ödeme- ler hirlik merke/jnde ban- kada i/lcnccek" diye konuşuyor. Cyelerin kabul edilme- mesi durumunda parasını hemen alacağını belirten - ^ ^ — Soydan, "Ka- bulcdSldikten «Hiraise ban- ka, üyeye, ödediği para- nın en azın- dan iki katı kredi verecek. C\esıkışıpda aidaûnı öde- yemediği za- manlarda da bankadevre- _ >e girecek. İ '\enin kredisindtn gerekli nıiktaralınarak kooperati- fe aktanlacak" dıvor. Soydan, ayn lan olursa da parasının ödeneceğine. üye- lerin >atıracağı paranın ban- ka garantisinde olacağına dikkat çekiyor. Aranan şartlara sahipolan müteahhit firmalar arasın- da ihale yapılacağını belir- ten Soydan, projenin yakla- şık 40 trilyon lıraya mal ola- cağını söylüyor. Bu mode- lin uygulanmasının koope- ratiflerin banka isteğinden \azgeçmesi anlamına gel- mediğinı söyledi. Çocuğunuzun yarınlarını düşünürken keyfinizi kaçırmayın! Diploma Hesabı Diploma Hesabı, çocuğunuzun eğitim harcamalarını güvenceye alıyor. Şimdiden. Diploma Hesabı. iktisat Bankası'nın Ozel sonınlara getırdiği 6zel çözümlerden sadece biri. Gelin konuşalım. Sıze en uygun çözümü sunalım. İKTİSAT Memnuniyetle • Nakit Alışveriş • Nakıt Ev • Nakit Ihtiyaç • Nakıt Otomobıl • Nakıt Tatıi • Nakit Çek • Naklt Hesap • Otomalık Ödeme ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Gerçekten Kesıntisiz Olmalı Sekiz yıllık temel eğitim uygulaması biryaşını dol- durdu, ikinci yılına giriyor. Çok geç kalmış olmak- la biıiikte ülkemizde temel eğitimin süresinin se- kiz yıla çıkanlması, kuşkusuz önemli ve çok olum- lu bir gelişmedir. Sorun, uygulamanın gerçekten kesintisiz olmasıdır. Temel eğitimin kesintisiz olması, biri genel, öbü- rü de özel olmak üzere iki önkoşula bağlıdır. Genel koşu, sekiz yılı kapsayan çağ nüfusunun yani 6-14 yaş grubunda bulunanların, tamamının okula kavuştunjlmuş olmasıdır. Bundan daha do- ğal ne olabilir sorusu akla gelirse de ülkemizde il- köğretime devam zorunluluğuna ilişkin uygulama, önceki deneyimlerin de kanıtladığı gibi hiç de do- ğal değildir. Güneydoğu'da olağanüstü koşullar ne- deniyle geçen ders yılında 1300 dolayında oku- lun kapalı kalması geçici sayılsa bile, süreklilik ka- zanan başka devamsızlık göstergeleri vardır. Ista- tistikler, ülkemizde kız öğrencilerin okula gönde- rilmesinin göreli olarak daha sınırlı olduğunu ka- nıtlamaktadır. Gerçekten de 12 ve dahayukan yaş nüfusu içindekadınlannyüzde 20'den, erkeklerin de yüzde altıdan çoğu okur yazar değildir. Bun- lara, toplam nüfusun içinde ayrıca yüzde altıya yaklaşan diplomasız okur yazar olanlar da ekle- nebilir, çünkü bunlann çoğu zorunlu eğitimi ta- mamlamayanlardır. Kısaca, eğitim düzeni beş yıl- lık temel eğitimi gerçekleştirmede de başanlı sa- yılamaz. Cinsiyete dayah bu aynmcılığa ek olarak bir baş- ka okuldan uzak kalma nedeni vardır: Çocuk iş- çiliği. Ülkemizde çocuk işçiliği yaygındır. Büyük kent- lerin en işlek caddelerinde el işi yapılan yerlerden özellikle araba bakım ve onanm birimlerine dek çok sayıda iş alanında çocuklann çalıştırıldığı kolayca gözlemlenebilir. Kasabalarda ve özellikle de kırsal kesimde ise çocuklann çalıştınlması olağan sayıl- maktadır. Çocuk işçiliğinin hem bireyhem de toplum için çok büyük bir kayıp olduğu açıktır. Çalıştırılan ço- cuk, yaratıcı yeteneklerini eğitim yoluyla geliştir- me olanağından uzak tutulmaktadır. Bu olgu, salt ekonomik açıdan okuldan uzak kalan çocuk, bu- , günkü çok küçük bir gelir için -bu gelirin kendisi- ne bırakıldığı varsayımıyla- gelecekte elde edebi- leceği çok daha yüksek gelirden vazgeçmektedir. Bununla da kalmamakta, eğitim sonucu gelecek- te elde edebileceği mesleğini elde etme olanağı- nı da yitirmektedir. Kaldı ki çocuk işçiliği göreli olarak ucuzdur; çoğu kez, çocuk işçinin sosyal si- gorta ödemeleri yapılmaz; çocuk işçiliğinde, kat- ' ma değer- ücret farkı, yani sömürü oranı, yetişkin- lerin işçiliğine göre çok daha yüksektir. Eğer böy- le olmasaydı, işverenler okul çağındaki çoculan de- ğil, sayıları milyonları bulan yetişkinleri işe alırlar- dı. Toplumun ekonomik kaybı da buradan kaynak- lanıyor; bireylerin yetenek ve üretkenliklerinin ge- liştirilmemesi, toplumsal üretimin olması gereken düzeyinin altında kalması anlamına gelir; toplum- sal üretkenlik geri kalır. Kuşkusuz ekonomi dışı kayıplar ekonomik ka- yıplardan daha az önemli değildir. Okul yerine işe giden gencin, bedensel ve ruhsal sorunlarla kar- şılaşması giderek bunların önce aile içi, sonra da toplumsal sorunlara dönüşmesi, kaçınılmazdır. • • • Temel eğitimin gerçekten kesintisiz olmasını sağlayacaközel koşul, öğretimin niteliğine ilişkin- dir. Türkiye, ilköğretimde, en ileri ile en geri olanı birlikte uygulama başansını gösteren az bulunur ülkelerden biridir. Kimi okulların kitaplık, araç-ge- reç, laboratuvar ve öğretmen bakımından duru- mu, Afrika ülkelerinin okulları düzeyindedir; bunun tam tersi de geçerlidir, öyle okullar vardır ki ola- naklan çoğu gelişmiş ülke okulunda bulunmaz. Yan- lış anlaşılmasın, bu olağandışı nitelik farklılaşma- sı, özel-kamu ayınmına dayanmıyor; kamu okul- larının kendi içinde de geçerlidir. Bu noktada hü- kümete çok önemli bir görev düşmektedir: ll- köğretim okullannda eği- tim altyapısını güçlendir- mek ve eğitimin niteliği- ni yükseltmek. Eğitimin niteliğinin yük- seltilmesi, hiç kuşkusuz yalnızca nesnel altyapı ile sınırlı değildir. Öğretmen- lerin niteliği ve okutulan kitaplann içeriği de eği- timin niteliğinin belirlen- mesinde birinci derece- de önemlidir. Nitelikli öğ- retmen sağlanması, uzun dönemli insan gücü prog- ramı yapılmasını gerekti- rirse de kısa dönemli meslek kurslan ile bu açık, bir ölçüde de olsa kapa- tılabilirdi; bu doğrultuda yoğun bir çaba gösteril- diği söylenemez. Ek olarak öğretmenle- rin örgütlenmesi ve te- mel eğitime uygulamaya etkin bir biçimde katıla- rak sahip çıkmaları ko- nusu da gündeme gei- memektedir. Okullarda kullanılan kitap, dergi gi- bi basılı araçların, laik ve çağdaş bir eğitimin ge- rektirdiği özelliklere ka- vuşturulması çok daha kısa surede yapılabilirdi. Öğrencilerin yaratıcılık yeteneklerinin geliştiril- mesi, karşılaştıkları her konuyu eleştirel bir yak- laşımla ele alma alışkan- lığı kazanmalan, kısaca, temel eğitimin düşünsef yapısının özgürleşmesi- nin sağlanması, başanlı sonuç alınması açtsmdan çok önemlidir. Temel eği- timin gerçek anlamda ke- sintisiz olması için dinsel eğitimin baskısından kur- tulması ise ayrı bir önce- lik taşımaktadır. Geçen yıl bu cioğrultuda kimi çok sınırlı iyileştirmeleryapıl- dıysa da çok daha kök- lü ve kahcı değişikliklere gereksinim vardır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear