23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 AĞUSTOS 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Trabzon'un Beşköy beldesini yok eden sel felaketinde bulunan ceset sayısı 12'ye ulaştı Selde 50 ldşi yaşanunı yîtirdi• Sel bölgesine giden Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, 50'nin üzerinde can kaybı olduğunu tahmin ettiklerini açıkladı. Bölgede arama çalışmalan sürerken sıcak hava yüzünden salgın hastalık tehlikesi başgösterdi. A H M E T ŞEFİK TRABZON-Trabzon'un altı ilçesinde cuma giinii meydana gelen ve gerçek bo- yutlan ICöprübaşı ilçesinın Beşköy belde- sine ulaşılmasıyla ortaya çıkan sel felake- tinde bulunan ceset sayısı I2'ye yiiksel- di. kayıp olanlardan 41 'inin kimlikleri saptandı. Bölgeye giden Başbakan Yardım- cısı Bülent Ece\it, 50'nin üzerinde can kaybının tahmin edildiğini belirterek de\- letin bölge msanına her türlü yardımı ya- pacağını açıkladı. Bölgede arama tarama çalışmalan sürdürülürken havalann sıcak olmasından dolayı bulaşıcı hastalık tehli- kesi başgösterdi. Başbakan MesutYılmaz da bugün bölgeye gidecek. Yetkılilerden alınan bilgilere göre sel fe- laketi sonrası yedisi Sürmene Devlet Has- tanesi'nde beşi de Köprübaşı'nda olmak üzere dün öğleye kadar 12 ceset bulundu. Selde büyük ölçüde yok olan Beşköy'ün Belediye Başkanı Dursun Karaman'ın 60 kişinin kaybolduğunuaçıklamasından son- ra çoğunun sel sırasında köy camisine sı- gındığı öğrenılen 41 kişinin adlan belir- lenebıldı. Kaybolanlardan isimleri tespit edılenler şöyle: HavrettinAydın(22), Fik- ret Görmüş (II). Ibrahim Yılmaz (40), Dursun Siier (60). AyşeSüer(50) (bulun- du). Hakan Süer( 13). MusaUluday(85), HaJiI Çakal (85), Adil Öztürk eşı ve bır çocuğu, IVlusa Karaaslan, Hamide Kara- aslan, Mevlüde Karaaslan, 2 çocuğu, yen- gesı ve 2 misafiri, Artvin Belediye Baş- kan Yardımcısı ve 8 misafiri (bulunan bir kışi 13 yaşındaki Anıl Taş), Farma Kah- veci ve çocukları Kenan \ e Süley man Kah- Cuma günii meydana gelen sel felaketi Beşköy beldesini bütünüyle yok etti. Yöre halkı iş makineleriyle dere yataklannda ölen yakınlanmn cesetterini aramayi sürdürüyor. (Fotoğraf: A A) Sel ve heyelanın bilancosu 70 yılda 343 ölü TRABZON (AA)- Doğal afetler bakımından ülke- nin en sorunlu kesimi kabul edilen Doğu Karade- niz'de, 70 yılda sel ve heyelan nedeniyle 343 kişi öl- dü. Karayollan Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmaya göre bölgede yer alan Trabzon, Giresun, Gümüşhane ve Rize illerinde 1929'dan bu yana mey- dana gelen seller ve buna bağlı gelişen heyelanlar ne- deniyle bugüne kadar, 3 gün önce meydana gelen selde ölen ve kaybolanlann dışında, toplam 343 kişi yaşamını yitirdi. Sürmene, Köprübaşı ve Of ilçelerinde 1929 yılın- da meydana gelen sel ve heyelan 146 kişinin ölü- müyle sonuçlanmıştı. Bunun, yörede en fazla ölüm- le sonuçlanan sel ve heyelan olayı olduğu belirtildi. Trabzon'un Maçka ılçesine bağlı Çatak köyünde 1988 yılındakı sel ve heyelanlarda ise 64 kişi yaşamını yi- tirmişti. Trabzon ve Rize yöresinde 1990'daki selde ise 47 kişi ölmüştü. Doğu Karadeniz'deözellikle 19-20 Haziran 1990 tarihinde meydana gelen ve 47 kişinin ölümüyie so- nuçianan sel felaketinden sonra DSİ ve Karadeniz Tek- nikÜniversitesi (KTÜ) tarafından araştırmalaryapı- larak, bölgede yapılaşmaya elverişli arazi sıkıntısı nedeniyle kullanılan dere yatak ve kenarlannda ya- pılaşmaya izin verilmemesi istenmişti. veci, Hasan Altun, YusufAydın (bulundu) eşi ve bir çocuğu, Ali Taş eşı ve üç çocu- ğu, Hüseyin Dağkuş ve kardeşi. Niyazi Ozgören, Zekeriya Özbek, Rrfat Kahveri, MehmetTellakoğlu." Ecevit bölgede Başbakan Bülent Ecevit dün sabah Dev- let Bakanlan HasanGemidve Mustafa Yd- maz'la birlıkte felaketin olduğu yöreler- de incelemelerde bulundu. Bülent Ecevit özellikle Beşköy beldesinde çok vahim bir durum olduğunu belirterek, 50'nin üzerinde can kaybının tahmin edildiğini söyledi. Ecevit şöyle dedı: "Beşköyveçevresindeki yerleşim birim- leri sele ve diğer afettere çok yakın. O böJ- genin halkı arnk oradayaşamak istemiyor. Evlerinin onanlmasını değil kendilerinin başka bir yere taşınmasını istiyorlar. An- kara'ya dönünce hemen ilgili bakan arka- daşlarla ola> ı görüşüp neler yapabileceği- mizi ortaya koyacağız." Ecevit, devletin bütün olanaklanyla hal- kın yardımına koşmaya çalıştığını ve yol bağlantısının sağlanması için elden gelen bütün çabanın gösterildiğini söyledi. Ön- celikle kayba uğrayan esnafa 2 yıl ödeme- siz 4 yıl süreli düşük faizli kredi verilece- ğini belirten Ecevit, alınan kredilerde de aynı yöntemin uygulanacağını açıkladı. Ecevit, 200 milyann acilen bölgeye gön- derildiğini söyledi. Ece\it, u Lzünrümüz çok büyük. Arnk gerekli önlemleri almak. yapdacakolanlamapmakvebundan böy- İe bu riir olaylara izin \ermemek için da- ha dikkatiiçauşmaktan başka yapacak bir şey yok" diye konuştu. Felaket bölgesine yardımlarda geliyor. 2 askeri helikopterle ulaşımda güçlük çe- ken yerlere yiyecek ve battaniye yardımı yapılırken, bütün yollann açılması için yoğun bir çalışma yürütülüyor. Başta Trab- zon Belediyesi olmak üzere çevre beledi- yelerden de yardımlar sürüyor. tstanbul Bü- yükşehir Belediye Başkanı R. Tayyip Er- doğan'ın bölgeye her türlü yardımın ya- pılması için talimat verdiği belirtiliyor. Bu arada sıcak hava ile birlikte bölge- de baş göstermesinden korkulan bulaşıcı hastalıklar için de önlem alınıyor. Bölge- ye ilaç yardımı başlatıldı. 168 bin 908 kaza oldu Traflktekan durmuyor:Beş uyda 1592 ölü • Trafik cezalannın arttınlması ve alınan önlemler kazalan önlemeye yetmiyor. Bu yılın ilk 5 ayında meydana gelen 168 bin 908 kazada 1592 kişi öldü, 39 bin 366 kişi yaralandı ve 28 milyar 530 milyon 880 bin 254 liralık hasar meydana geldi. İstanbul Haber Servisi - 1998"ın ilk 5 ayında meyda- na gelen 168 bin 908 kaza- da 1592 kişi öldü. 39 bin 366 kişi yaralandı, 28 mil- yar 530 milyon 880 bin 254 liralık hasar meydana geldi. Türkıye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Baş- kanı Hitay Güner, trafik ka- zalarını önlemek ve azalt- mak için eğitim, denetim ve mühendislik konulannın dik- kate alınması gerektiğini vur- guladı. Türkıye'de her gün yakla- şık 20 kişinin ölümüne neden olan trafik kazalannı önle- mek için yasalar da yetersiz Hepatit-B aşılan dağıtıldı ANKARA(ANKA) - SağJık Bakanlığı'nın günlerce kamuoyunu meşgul eden Hepatit- Başısınmilk 1.5 mil- yonluk bölümünü da- ğıtmaya başladığı bil- dirildi. Edinilen bilgilere göre Hepatit-B aşısı- nın ilk ihalesini yapa- rak 3 milyon dozluk aşı alan Sağhk Bakan- lıgı. bugüne kadar aşı- nın 1.5 milyonluk do- zunu tüm devlet ve üniversite hastanele- rinde kullandı. Hastanelerde yeni doğan bebeklere ya- pılan koruyucu aşı kapsamına alınan aşı, ilk aşamada 1 milyon 400 bin yeni doğan ço- cuğa yapıldı. Uç aşa- malı olarak yapılma- sı gereken asının do- zunun, 5 yaş üstü ço- cuklarda ve ergenler- de kullanılmak üzere hastanelerde 5 milyon 800 TL'den satıldığı bildirildi. kalıyor. Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Baş- kanı Hitay Güner, trafik ka- zalannın yüzde 90'ının sürü- cü hatalanndan kaynaklandı- ğını, ancak bunun "Kaza tes- pit tutanağTndaki sorulann doğrudan sürücüye yöneltil- mesiyle ilişkili olduğuna dik- kat çekti. Özellikle mühen- dislik alanmda daha iyi hiz- met verilmesinin gereklili- ğine dikkat çeken Hitay Gü- ner, "Kaza tespit hıtanagın- daki sonı tipi nedenh \een az hata payı yola düşmektedir. Ülkemizde >ola düşen hata payı jüzde 1. Ancak diğer ül- kelerin istatistikleri Ue kıyas- landığında gerçek oran en az yüzde lOolmab" diye konuş- tu. Güner. medyanın sürekli kampanya yapmasının ve si- vil toplum loıruluşlanran dev- letin yanında yer almasının da trafik sorununun çözüm- lenmesine katkı sağlayaca- ğını kaydetti. Kısa, orta ve uzun \adede yapılacak ça- lışmalann, soruna kesin bir çözüm getireceğini ifede eden Güner, şöyle devam etti: "Kı- savadede; sık v« sıkı denetim, mobil denetûni ca>dıncı pa- ra cezalan, hapis cezası. sü- rücü belgesi iptali. halka fah- ri trafik müfettişlikleri vermc. Orta vadede; me>-zuat deği- şikliği,teşkilatdeğişikliğiya- pılmaİL Uzun vadede ise tra- fik egitimcileriyetiştirilmesi. aitelerin.cocuklann vç ürdver- site öğrencilerinin eğitilmesi ile yüzde 95'i karayt)luyla ya- pılan yolcu ve yük taşımacı- tıgımn diğer ulaşım yolları> - la yapılması uygulamaları trafik sorununa getirilecek etkin çözümlerdir." Güner, geçmiş yıllann is- tatistiklerinde. ağustos ve eylül aylannda diğer aylara göre daha fazla trafik kaza- sı olduğuna dikkat çekerken kavşaklar, karayoluna hiz- met veren gıriş ve çıkışı olan tesislerin önü, karayollan- mn içinden geçtiği yerleşim yerleri, tepe üstleri ve viraj- lar gibi yol bölümlerinin de en fazla kaza yapılan kara noktalar olduğunu belirtti. 4. Kültür ve Çevre Şenliği'nde gündem kömür ocaklan ve mandıralardı Poyrah halkının doğa savaşıİstanbul Haber Servisi - Kırklareli'nın Pınarhisar' ilçesine bağlı Poyralı Kö- yü, bu yıl dördüncüsü dü- zenlenen Poyralı Kültür ve Çevre $enliği'nde bir kez daha doğa tahribatına "Ha- yır" dedi. Bergamalılann siyanürlü altını, Akkuyu halkının da nükleer santra- lı şenlikle protesto ettiği bu günlerde, Poyraiıhlar, 4 yıldır düzenledikleri "PoyTah Kültür ve Çevre Şenİiği" ile doga tahribatı- na karşı mücadele ediyor- lar. Istranca dağının etekle- rinde bulunan Poyralı Kö- yü halkı; çcvreye duyarlı. Köyün sınırlan içerisinde bulunan kömür ocaklan- nın koruyu yok etmesi ve antma tesisi bulunmayan mandıralann dereyi asite boğması Poyralı halkının en büyük sorunu. Poyralı Köyü'nün muh- tan AhmetSanoğlu şenli- ğin amacuıı şöyle anlaüyor "PoyTalılı olup da şehirde yaşamak zonında kalan- lar ile köyde oruranlann yeniden buluşup hasret gi- derdiği ve köyün sorunla- ruıı tartıştığı bir şenliktir bu." Kömür çıkartılan alana bu yıl köylüler tarafından 1500-2000 ağaç dikildiği- ni belirten Sanoğlu man- dıralarla ilgili olarak da şu bilgileri verdi: 6-9 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen 4. Poyrah Kültür ve Çevre Şenüği kapsanunda çesitli kültürel etkinlik- ler düzenlendi. Poy ralılar, kömür ocaklanmn meydana getirdiği doğa tahribaündan şikâyetçiler. "Mandıra sahibi, şu an- da aüklannı dereye saldı- ğı kısmm köy adına çıkar- tılmış tapusunun iptalini istiyor. Bu davanın iehimi- ze sonuçlanacağını mandı- ra sahibi de herhalde anla- mış olacak ki benimle bu alanın satılması veya kira- lanması konusunda görüş- rü. Köye ait olan bu alana ihtiyacı olduğu için de ona, örneğin yeni bir depo kul- lanılması konusunda yap- tınm uygulayabiliriz." Eğitim düzeyinin yük- sek olduğu Poyralı 'nın bir diğer sorunu da 30 kişilik barajı aşamaması nedeniy- le Poyralı Ukokulu'nun ka- patılması. Bir yıldır kapalı bulu- nan okulun öğrencileri Pı- narhisar'a gitmek zorun- da kalıyor. Ancak Poyralı- lılann bu konuda da bir önerisi var. ll Milli Eğitim Müdürü ile görüşen Ah- met Sarıoğlu. köylerinin bir merkez haline gelme- sini, etraftaki okulu olma- yan köylerin öğrencileri- nin Poyralı'ya gelmesini önermiş. Hatta Poyralı hal- kı, dışardan gelen öğrenci- lere öğle yemeği vermeyi, köylerden birinin öğrenci- lerinin taşınmasını bile ka- bul etmişler. TURKULER YOOADtM SANA S6t hKmk « öüıeniemt ADNAN C«M. W^" ENGEREK DÜNYA SEVDA SEVDA ÛSTONE Sfe w Mlölfc SAMU KIISAĞ 6EL (SelankTvrkMi) KARAHİSAR KALESt SSZ vt mz* AHOMM (Afyor Tûrkoai DAĞLAR i * l ( - MÜI*: BANU Kif&AĞ YUNUSMİSAÜ Söz w »W2*r ALMT0IUS 6 * ^ GÜLÜŞÛN KAUR BENDE OĞUL Sâı? tv Müzfk: MUSTAfA ATIO (OğugMmkaytecfenııaSm*) HACİ AÜ OBAS) HELEYAR MfldBR ÖZOON MOZİK YAPIM I TeJ! 0>2t2 - Ş27 6112 Bu yıl 6-9 Ağustos ta- rihlerinde gerçekleştirilen şenlik çerçevesinde Bedia Muvahhit Tiyatro Grubu "Kadınhk Bizde Kalsuı" oyununu sergiledi. Tanm söyleşisi Şenliğin ikinci gününde yapılan ve gazetemizyaza- n Sadullah l sumi'nin ka- nldığı "Tanm, Hayvancıhk ve Çe\Te" konulu söyieşi- de ise sorunlan aşmak için en kalıcı çözümün "örgüt- lülük" olduğu vurgulandı. AKÇrtak ise doğa fotoğraf- lannın ağırlıkta olduğu bir diagösterisi sundu. Cumar- tesi günü doğa tahribatmı teşhir etmek amacıyla köy- lülerden, konuklardan ve basın mensuplanndan olu- şan bir araç konvoyuyla kö- mür ocaklan gezildi. Aynı zamanda ev ve tanm araç- gereçlerinin, dondurulmuş hayvanlann, yöre mutfağı- nın örneklerinin sunuldu- ğu şenlikte, tüm halk ve konuklar köy parkında bir- likte akşam yemeği yedi. Folklor, dans ve Gfiltekin Tetik'in dia gösterisi ile de- vam eden gecede Poyralı- lı türkücü Hasan Öztürk ve Üç Deniz Grubu Poyra- lı halkını müzikleriyle coş- turdu. Gece geç saatlere kadar süren şenlikten son- ra halk ve konuklar parkta yakılan ateşin etrafında iç- kiler içip halaylar çekti. Sa- baha kadar ayakta kalabi- lenlerise Poyrah'nın tepe- sinden güneşin doğuşunu seyretti. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Cumhuriyet ve Demokrasi Geçenlerde "Demokrasi" başlıklı kitabımla ilgi- li olarak, "bir dostum"\a yaptığım sohbeti kaleme almış ve demokrasi tanımına biraz açıklık getirme- ye çalışmıştım. Bu yazımda "bir dostum" diye söz ettiğim kişi, benim de kurucuları arasında bulunduğum İstan- bul Eğitim ve Okul Yaptırma Derneği'nin öncüsü ve "banisi" Abidin Tekcan idi. "S/yasefç/likten gelen alışkanlığıyla, sıcağı sıca- ğınaaradı. "Eksikkalmış" dedi, "Bızo gün demok- rasi ve cumhuriyet arasındaki ilişkilerden de söz ef- miş ve cumhuriyet kavramının da belirsiz olduğu- nu vurgulamıştık." Haklıydı. Gerçekten o gün salt demokrasi çerçe- vesinde değil, belki de demokrasiden çok, cum- huriyet üzerinde durmuştuk. Ve bu sütunda "cum- huriyet" kavramını defalarca ele almama karşın, bu konuda yazmayı sürdürme sözü vermıştim. Bu- gün o sözümü tutuyorum. Cumhuriyet ve demokrasi, en üst düzeylerde bi- le çok karıştınlan kavramlardır. öylesine karıştırılır ki; kimi "bilim insanlarımız"', cumhuriyet adını taşı- yan Latin Amerikadiktatörlüklerindeki "istikran", de- mokrasi olarak değeriendirebilir ve isimlendirebi- lirter. örneğin bundan birkaç ay önce; Nazlı llıcak'ın bir televizyon programında, YÖK'te en üst düzey- de görevlerde de bulunmuş bir hukuk profesörü, "Kolombiya ve Venezüella'daki demokrasinin istik- rarından ve bu ülkelerin demokrasi geleneğinin Türkıye 'den ileri oiduğundan" söz edince, oturdu- ğum iskemleden düşüyordum. Müdahalem üzeri- ne bu görüşünde ısrar etmiş ve "Ben bunları yeni yayımlanan Ingilızce birkitaptan aktarıyorum" di- yerek beni çıldırtmıştı. Gerçekten çok kanşıyor bu kavramlar. Yukarda sözünü ettiğim meslektaşımızı şaşırtan şey de, ko- kain mafyasının mutlak egemenliği altında görece- li birdenge kurulmuş olunmasını, demokrasinin is- tikran olarak değeriendirmesıydi. Demokrasi, Yunanca kökenli bir sözcüktür. Eski Yunancada "halk" anlamına gelen "demos" ve "yö- netim" anlamına gelen "kratos" sözcüklerinin bir- leşmesinden oluşmuştur ve "halkın yönetımı" an- lamına gelir. Tabii bu kavram açıklanmaya muhtaç- tır ve bu nedenle kalemi eline alan herkes, kendin- ce bir demokrasi tanımı yapar. Ben demokrasiyi, "insanlann kendilerini ilgilendiren, ya da ilgilendi- rebilecek olan her konuda, karariarın oluşum sü- recine katılımları", olarak tanımlıyorum. Bu sütun- da defalarca yazdığım ve okurlanmın bildikleri bir tanım bu. Cumhuriyet sözcüğünün kökeni Latincedir. Hem tüm Indo-Germendillerindeki "republic"sözcüğü, Latincede "halk" anlamına gelen "publıc" ve "ai- diyet eki" olan "res "takısının birleşmesinden mey- dana gelmiştir ve "res publica", Türkçeye çevirir- sek "halka ait" anlamına gelmektedir. Türkçede kullandığımız "cumhuriyet" sözcüğü, "res pub//ca"nın Arapçaya tam bir çevirisidir. Zira Arapçada "cumhur" sözcüğü, diğeranlamlarının ya- nı sıra "halk" demektir; "/yer" eki de, aidiyet belir- leyen birtakı oiduğundan, "cumhuriyet", "respub- lica "nın tam tercümesidir. Biraz yukarda da değindiğinrgibi, demokrasinin binlerce "doğru tanımı" olmasına karşın, cumhu- riyet kavramının bir tek tanımı vardır. "Cumhuriyet monarşik olmayan tüm rejimlere verilebılecek ge- nel bir isimdir." Monarşik olmayan, yani bir hane- dan yönetiminde; babadan oğula, ya da kıza; kar- deşten kardeşe; ya da amca, dayı, teyzeden yeğe- ne devredilmeyen tüm yönetimler cumhuriyettir. Cumhuriyettir ama, nasıl bir cumhuriyet? Işte işin özü buradadır. Türkiye de bir cumhuriyettir, Fransa da, Çin de, Iran da, Kolombiya da. Ama bu rejimler arasında son derece ciddi farklar vardır. Belkı Türkiye ile Fransa arasında bazı amaç birlikteliklen bulunabi- lir ama, Iran Islam Cumhuriyeti ile Türkiye arasın- da hiçbir benzeriik, ya da amaç paralelliği yoktur. Aynı şeyi Çin Halk Cumhuriyeti, ya da Kolombiya Cumhuriyeti için söyleyebiliriz. Türkiye, "halk egemenliğine dayanan, laik ve çağdaş" bir cumhuriyettir. Bizim savunmaya ve yü- celtmeye çalıştığımız "cumhuriyet"', böyle bir cum- huriyettir. "Dinci" bazı siyasetçi ve yazarlarımız, "Bizlercumhuriyete karşı değiliz" dıyorlar. Doğru- dur. Belki birkaç istisnası vardır ama; onlann da, Os- manlı ailesini geri getirerek tahta çıkartma amaç- lannın olmadığına eminim. Fakat gönüllerinde ya- tan cumhuriyet, acaba nasıl bir cumhuriyet? Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurdukları "halk egemenliğine dayanan laik cumhuriyeti mi" dile getiriyoriar, yoksa "şeriat kurallannın geçerii ol- duğunun varsayıldığı, bir Islam cumhuriyetıni mi?" Bu arada Mustafa Kemal'in cumhuriyetinı. bir "çeteler cumhuriyetine" çevirerek, Kolombiya'ya benzetmek isteyenler de var. Olsun, bunların hep- sini aşanz biz. Cumhuriyet ve demokrasiyi birbiriyle karıştırma- mak gerek. Fakat "yetkisi kendinden menkul pa- dişahlarını kovalayarak" bir cumhuriyeti kuran ın- sanlar için, cumhuriyet ve demokrasi aynı anlama gelir. Yirminci günde gerginlik arttı Incirlik grevinde ldima tarbşması ADANA (Curahuriyet Bürosu)-lncirlik Üssü'nde grev yapan işçilerin. bozuk klimaian tamir etmek iste- yen ABD'lileri engellemek istemesi tartışmalara yol açtı. Harb-lş Genel Başka- nı tzzet Çetin. "ABD'liler yasatanımazta\irlannı her konuda sürdürüyorlar. İş- çi 40 derecenin üzerindeki sıcak altında grev yaparken onlar insanlık dışı ta\ırian- nın yanında bir de gre\ kı- ncıüğı yapmak isti\oriar" dedı. Grev 20. gününe girerken Incirlik Üssü'nde hava iyi- ce ısınmaya başladı. Hafta sonu ABD'lilerin, bozuk klimaian önce kendılennin onarmak istemelen ve be- ceremeyince dışanda yap- tırmak istemelen, grevde- ki işçilertarafından engel- lenmek ıstenince tartışma çıktığını belirten tzzet Çe- tin, ABD'lilerin gre\ kın- cı girişimlerinı eleştırdi. Çetin. u Gre\in başmdan beri işçimize her türlü zor- luk çıkanlıyor. A\ nca göz- dağı \erili\or. Klimalan ta- mir ettirmek istemeleri bi- le yanlış. Biz bir sandahe bile verilmeyen yerde grev gözcülüğü yaparken onla- nn klimalannı onarmak is- temesi bize hangi gözle bak- hklannın kanıtıdır" dı\e konuştu. Önceki gün încırlik Jan- darma Komutanlığt tara- fından ifadesine başvurulan Albay Remkes'ın. burada nasıl bir ifadeverdığini bıl- mediklerinı söyleyen Çe- tin ABD'lilerın bugün 14.00'te Konsoloslukta ya- pacakları toplantının ken- dilerini hiçbir şekilde bağ- lamayacağını yineledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear