Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 TEMMUZ 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ALLECRO EVİN tLYASOĞLU
Festival, çağımızın sesleriyle sona erdi26. fstanbul Müzik Festivali,
Ensembie Intercontemporain' in
çağdaş müzik konseri ile sona
erdi. Böylece 21. yüzyıla biraz da-
ha yaklaşırken bu yılki festival-
le çagımız müzik sanatına da bi-
raz daha yaklaşmış olduk. Pier-
re Boukz'in kurdugu Parisli 31
kişilik topluluk, değişik boyut-
larda yapıtlan seslendirebiliyor.
tstanbul'daki konserlerine Bo-
ulez'in 1955>
tetamamladığı "Le
Marteau sans Maitre" başlıklı
yapıtla başladılar. Rene Char'ın
gerçeküstü dizelerine dayanan
yapıt, dizisel yöntemin içinde,
ksilofon ve vibrofonlann döşedi-
ği bir ray üstünde ilerliyordu.
Mezzosoprano yer yer solist olu-
yor, yer yer orkestranın herhan-
gi bir çalgı üyesi gibi yer alıyor-
du. tç rutarlılıgı ve dengesi ile
çağımızın ikinci yansında bes-
telenen yapıtlar arasında bir te-
mel taşı sayılıyor.
Intercontemporain topluluğu-
nun başanyla sunduğu ikinci ya-
pıt, Macar asıllı György Lige-
ti'nın 13 çalgı için Oda Konçer-
tosu idi. 1970'de tamamlanmış.
Piyano, çelesta, org ve klavsen-
le birlikte üfleme ve yaylı çalgı-
lara yer veriyor. Bu yapıt. günü-
müz müziğinde alışageldiğimiz
melodi olmasa da çalgı renkleriy-
le işlenen bir müziğin etkili ola-
bileceğini karutladı. Akustik çal-
gılann yer yer eiektronik gibi tın-
ladığı, her bir çalgının kendi ses
rengine göre ince ince işlendiği,
soluk kesici bir çalışma. Konse-
rin son yapıtı ltalyan besteci Lu-
igi Berio'nun Haİk Şarkılan idi.
1964'teyaptıği bu 11 şarkılıkdü-
zenlemeler doga) ki Berio'nun
gerçek kimliğini sergilemiyor-
EnsemUe Intercontemporain
X>nsemble Intercontemporain'in konseriyle sona eren
festivalde çağımız müzik sanatına da biraz daha yaklaşmış
olduk. Suisse Romande Orkestrası'nın konserinde son derece
başanlı bir viyolacıyı Kim Kashkashian'ı tanımış olduk.
818SUMMS1
tSTMItffl
MtZİKfESThMlİ
Adnan Saygun'un eşi Nilüfer Hanım, Istanbul'da öldü. Saygun'lann
Ulus'taki evi ve tarihin bir sayfası da böylece kapanmış oldu.
du. Ancak böylesi bir konserde
çağdaş müziğe çok alışık olma-
yan bir ortam için doğru seçilmiş-
ti. Mezzosoprano Monica BaceJ-
IL gereğinde ses hacmıni küçük
rutarak yeni müziğin çalgılan ara-
sınakatılmayı başarmış. Şef Da-
vid Robertson \ e topluluğun üye-
leri yeni müzigin ustalan olmuş-
lar.
Suisse Romande Orkestrasf nın
ilk konsen belki de en çarpıcı et-
kinliği idi festivalin. Saydam bir
orkestra, net ve titiz bir şef (Fa-
bio Luisi) ve ateş gibi bir solist,
yiyolacı Kim Kashkashian! Bar-
tok'un viyola konçertosunda so-
list, çalgısını hiç elinden bırak-
ma fırsatı bulamaz. Ancak Kash-
kashian, notada yazıldığı için de-
ğil, kendi bedeniyle özdeşleştir-
diği için bırakamıyordu. Müzika-
litesi ve ritmik gücü ile son de-
rece başanlı bir viyolacı tanımış
olduk. İsviçreli besteci Arthur
Honegger'in üçüncü senfonisi de
tstanbul dinleyicisinin tanımadı-
gı bir çağdaş yapıttı. Öylesine
başanlı seslendirildi ki, donık-
larda değil kıyılarda sönerken
keşke biraz daha sürse, hiç bitme-
se, dedik.
Anlaşılan, çağdaş yapıtlar ni-
telikli seslendirildiğinde pekâlâ
geniş dinleyici kitlesinin de ilgi-
sini çekiyor. Gerek Suisse Ro-
mande Orkestrası'nın konserin-
de, gerekse Intercontemporain'in
konserinde son derece yoğun bir
ilgi vardı.
Amerikalı piyanist Andera
Watts, doruklara tırmanmış, ünü-
nü uzun süre gündemde tutmuş
bir sanatçı. Onun için piyano çal-
mak. sanki doğasında var olan
bir şey. Bu kolaylıgından yarar-
lanmayı ve tüm bedenini kullan-
mayı biliyor. Parlak bir teknik
sergiledi Schubertve Cbopin'in
yapıtlannda. Piyanoyu zengin bir
çalgı olarak sundu. Ancak ne
Schubert'in Viyanalı ezgisi ne
de Chopin'in Polonyah duygula-
n vardı. Bütün çaldığı parçalar
VVatts'ın kendisine ait olmuştu.
Mlûfer SayguıTu yitirdik
Ahmed Adnan Saygun'un eşi
Nilüfer Hanım. Istanbul'da öldü.
Saygun'lann Ulus'taki evi ve ta-
rihin bir sayfası da böylece kapan-
mış oldu. Neyse ki, şimdi o cad-
denin adı Saygun Caddesi ve kö-
şede kocaman bir heykeli dikili
bu öncü bestecimizin. Notalan.
piyanosu ve tüm özel eşyası da
Bilkent'in konıması altında bir
müze halinde sergileniyor. Nilü-
fer Hanım bütün bunlara sevin-
mişti. Ama kocasının yapıtlan
sık sık çalınmıyor ve onu artık
kimse aramıyor diye üzülüp dur-
du son yıllannda.
Macaristan'da dogmuş, Peşte
Müzik Akademisi'nde şan oku-
muş ve bir grup arkadaşıyla sa-
vaştan korkup 1936'da Türki-
ye'yegelmiş. Bir grup konserva-
tuvarlı genç kız... Kimi dans et-
miş, kimi tef çalmış, kimi şarkı
söylemiş. Bir topluluk oluştur-
muşlar. Neşeli klasik müzik par-
çalanyla Ankara'daki Karpiç'te
çalar söylerlermiş. Sonra Adnan
Bey gelip karşısına oturmaya baş-
lamış her gece. Ilk flört dönemi-
ni anlatırken. "Benim çokaz Fran-
socam,Adnan'ın da biraz Macar-
cası vardı. Yanımızda sözlük ta-
şırdık aniaşabilmek için" diyor-
du. 1940yılındaevlenmişler. En
yakın dostlannı anlatmıştı Nilü-
fer Hanım: Mithat Fenmen. Ah-
met Muhip Dıranas. Aüf Kap-
tan, Halii Bedii V önetken ve se-
fırler. O zamanın Ankara'sında-
ki aydın insanlar. Bela Bartok'la
yaşadıklannı, Hindemith'ı anla-
tıyordu. Tam otuz üç yıl Anka-
ra'da yaşamışlar, sonra Istanbul'a
taşınmışlar. Nilüfer Hanım 90'ına
dayanmıştı. Bir baştan bir başa
yirminci yüzyılı yaşayanlardan-
dı. Ve Berat Günçıkan'ın "Göl-
gedeki Kadınlar" kıtabının bir
kahramanıydı.
Cıımhuriyetimizin 75. yıhnda müzil
AHMETSAY
ANKARA-Cumhuriyetimizin 75. yı-
lı dolayısıyla gazetelerde, radyo ve tele-
vizyonlarda yer alan reklamlara dıkkat et-
tiniz mi? "Cumhuriyetinıiz 1 yaşuıda gi-
bi genç, 1000 yaşında gibi köklü ve güç-
lü~" Yakıştırmacı, biçimci biryaklaşım.
Yakıştırmanın daha güzeli, daha "yerine
oruran"ı da belki yapılabilir, bunu tartış-
mak istemiyoruz. Aynca, her biçimci
yaklaşım, "içerik" sorununu da birlikte
getirir.
Üç çeyrek yüzyıllık bir zaman dilimi-
ni kapsayan cumhuriyetimizin üzerine
yapılacak "içerik" irdelemesi, en başta bir
aynmı gerektirir: Ilk çeyrek yüzyıl ile
onu izleyen iki çeyrek yüzyıl, belki "bı-
çakla kesilmis"gibı değil. ama özü bakı-
• "Şanlıurfa konservatuvan mezunlannın opera ve bale gösterisi..." Ne dersiniz? 2023
yılında, cumhuriyetin 100. yılında böyle birgösteri gerçekleşebilir mi? Olabilir mi?
Yekten söyleyelim: Kültür politikalan açısından son 50 yıhn çizgisi izlenirse olamaz.
Bu bir yanılsamadır.
mından derin farklılıklar gösterir. Mü-
zikte de böyledir. Hatta müzikte, daha
kesin çizgilerle böyledir: "Kuruluş" dö-
neminde çağdaş anlamda müzikçi yetiş-
tirmeye ve müzik kurumlan oluşturma-
ya sıfirdan başlanmış. yokluk ve kıtlık yıl-
lannda atılımlar gerçekleştirilmiş, oysa
1950'li yıllardan günümüze aynı gelişim
çizgisi izlenmemiş. yapılanlarbozulmuş-
tur.
Çoksesli müziğin yaygınlaştınlması
ve benimsetilmesi yolunda atılan köklü
bir adım olan "Halkev1eri"nin kapatu
1
-
ması. sadece bu kıyıcılık bile değişen yö-
rüngenin göstergesı sayılmalıdır.
Pferşembenin gelişi...
Reklam spotlannda cumhuriyetin ge-
lişimini ve yapıcı gücünü vurgulamak
amacıyla umut aşilayan birdizi "projek-
siyon"a da başvuruluyor: Bunlarda bin
müziğe ilişkin: "Şanİıurfa konservatu-
van mezunlannın opera ve bale gösteri-
si..." Ne dersiniz? 2023 yılında. cumhu-
riyetin 100. yılında böyle birgösteri ger-
çekleşebilir mi? Olabilir mi?
Yekten söyleyelim: Kültür politikala-
n açısından son 50 yılın çizgisi izlenirse
olamaz. Bu bir yanılsamadır.
Öteyandan "kuruluş"döneminin kül-
tür politikalan sil baştan uygulanırsa olur
efendim, bal gibi olur!
Yoksa bu reklam spotu, kuruluş döne-
minin "kültürseferberliğTni mi öngörü-
yor? Meger ne güzel bir spotmuş bu!
Bilimsel biryöntem olarak geliştirilen
"projeksiyon'', mevcut verilerden yola çı-
kar. Şanlıurfa ve Anadolu'nun öteki kent-
lerinde gerçekliği yansıtan ne gibi veri-
Paris Orkestrası ve Academy ofSt Martin in the Fields îzmir'deydi
Iki cünletinin düşündürdükleri
lerden yola çıkıyor ki konservatuvann
"sahnesanaüan bölümü" mezunlan ope-
ra ve bale gösterisi gerçekleştirebilsin?
Halkevlerinin kapatılmasında bu yana,
Şanlıurfa îda müzik ve sahne sanatlan dal-
lannda konservatuvann açılmasınadaya-
nak olacak hangi gelişimler yaşandı?
Söyleyelim: 1990 yılında Kültür Bakan-
lığı tarafindan bu ilimizde bir TürkHalk
Vlüzigi Topluhığu" kuruldu. Oysa bu top-
luluk, o gün bugündür sıkıntılar çekmek-
te, halkla bütünleşme açısından bekle-
nen verimi sağlayamamaktadır. Bu dene-
me, kurucusu Kültür Bakanlıgı tarafin-
dan yeterince desteklenmemiş, amaçlan
bile belirgin biçimde saptanamamıştır.
Konservatuvan bırakalım, yöresel özel-
liklerin geliştirilmesi amacıyla Şanlıur-
fa'da bir "şan okulu"nun açılması bile
_ _ _ _ düşünülmemiştir. "Projek-
sKon"a halk dilinde "per-
şembenin geiişi çarşamba-
dan beüidir'' denmez mi?
ÖNDER KÜTAHYALI
tZMİR-Fransız müziğinden esen yel-
ler, 28 Haziran akşamı Efes'in büyük ti-
yatrosunu dolduran sanatseverlenn yürek-
lerini bir kez daha serinletti. Dinlediği-
miz topluluk. şef Rafael Fruhbeck de
Burgos'un yönettiği "Paris Orkestra-
s"ydı. Önce G. Bizet'nin Carmen süit-
lerini, ardından L. H. Berüoz'un "Fa-
ust'un Lanetienmesi"nden üç rjarçayı çal-
dılar. Söz konusu üç parçanm sonuncu-
su, ünlü "Rakoczi Marşı"ydı ve herkesi
coşturdu. Içeriği daha yüklü olan ikinci
yanda ise CA. Debussy'nin "Deniz" (la
Mer) başlıklı senfonisiyle M. Ravel'in
"DaphnisveChloe" balesinden 2. süiti ses-
lendirdiler.
"Paris Orkestrası"nın yaptığı müzik
kusursuzdu. Fransız sanatındaki incelik-
ler en küçük aynntısına dek yansıtıldı. Göz
doldurucu ve görkemli renkleri kullanma-
da eli sıkı davranan şef, yumuşak tmılar-
la ve esnek tempolarla yorumunu süsle-
di. Carmen süitlerindeki içtenlikle halka
yakınlık, Debussy'nin "Deniz"mdeki do-
ğa betimlemeleri heyecan vericiydi. Ra-
vel'in bale süitini başlatan "Gün Doğu-
şu" sahnesi resim gibiydi. Aynı süitin
"Pandomim" ve "GenelDans" kesimle-
rini dinlerken duyduğum mutluluk ise
sözle anlatılamaz.
Çalgılarda yûksek nitelik
Türkiye'de senfoni orkestrasıyla ilgili
ilk adımlar, 19'uncu yüzyılın ortalann-
da atıldı. Dört senfoni orkestramızın bu-
gün ulastığı sanat düzeyi oldukça yüksek-
tir, ancak daha da gelişmemiz gerek. "Pa-
ris Orkestrası"nın tarihçesi, özlemini
duyduğumuz gelişime ışık tutan özellik-
Ier taşımaktadır.
Topluluk 1967'de, dönemin Fransız
Kültür Bakaru, yazar Andre Malraus'nun
ve MarcelLandovvski'nin çabalanyla ku-
ruldu; ama değişik adlar altındaki geçmi-
şi. 1828'de etkinlige başlayan "Konser-
vatuvar Konseıieri Kurumu Orkesrra-
a'na dek uzanmaktadır.
Fransız hükümeti ile Paris Belediye-
si'nce desteklenen orkestranın amacı.
Raris Orkestrası'nın
yaptığı müzik
kusursuzdu. Fransız
sanatındaki incelikler en
küçük aynntısına dek
yansıtıldı. Eşsiz bir
topluluk olan Academy
of St Martin in the
Fields Orkestrası'nın
şefinin kurduğu ilginç
koro Efes'te bir
konser verdi.
"Paris'in ve bütün ülkenin yasamında ön-
cü görev yapmak ve ülke dışında Fran-
sa'nın müziksel varlığı üzerinde olumlu
izlenimler yaratmakr
'tır. Konuşmalanna
kulak misafiri oiduğum birkonuğun söy-
lediğine göre orkestraya değerli sponsor-
lar da destek \ ermektedir. Bu sayede en
ünlü sanatçılar, kunımun müzik müdür-
lügünü ya da danışmanlığını yapabilmiş-
tir. Listede, Charİes Munch'ün. Herbert
Vbn Karajan'ın. SirGeorgSolti'nin ve Da-
niel Barenboim'un adları var. Şimdiki
müzik müdürü ise Semyon Bychkov'dur.
Bu durumda orkestranın üyeleri de seç-
kin müzikçilerden oluşturulmuştur.
Topluluğun aldığı desteğin bence en
önemli belirtilerinden biri de çalgılarda-
ki yüksek nitelikti. Yaylılar, tahta \e ba-
kır üflemeler, en dolgun tınılarda bile yu-
muşak ve okşayıcıydı.
Bizdeki senfoni orkestralan devlet des-
teği ile yaşar; ancak fzmir'de tanık oldu-
ğumuz gelişmelere bakılarak önümüz-
deki yıllarda özel girişim ile sanat \akıf-
lanndan gelen desteğin artacağı düşünü-
lebilir. Bu durumda orkestralanmız, ka-
buk degıştirmenin yolunu aramalı. onla-
ra çağdaş görünüm kazandıracak olan
yeni bir yasa çıkanlmalı ve orkestralan-
mız. bürokratik engellerden anndınlma-
hdır.
Koro doyurucu değildi
Eşsiz bir topluluk olan "Academy Of
St Martin in The Fields Orkestrası"nın
şefi Sir .Neville Mariner, aynı güzellikle-
ri veren bir de koro kurmak istedi ve
1975'te amacına ulaştı. Sir Neville ile
Laszlo Heltay'ın yönettiği koro. Avru-
pa'da dinletiler vermektedir. Bach'ın si mi-
nör Missa'sıyla, Mendelsonhn'un Elijah
Orotaryosuyla ve VValton'un "Henry V
başlıklı yapıtıyla gerçekleştirilen CD ka-
yıtlan. koronun öbür etkinlikleri arasın-
dadır.
Bu ilginç koro, Efes tiyatrosunda Lasz-
lo Haltay yönetiminde verdiği dinletiyle
12. "Uluslararası tzmir Festivali''ne renk
kattı. Seslendirilen yapıtlar: Elgar'ın
"Ba^yera Ya\lalanndan" başlıklı şarkı
dizisi. Barber'ın "Üç Diriliş Şartası",
Rossini'nin "Din Dışı İki ŞarkTsı Rauta-
vaara'nın "Lorca Süiti", Brittenın "Dört
ÇiçekŞarkısı'" başlıklı süiti ve Brahms'ın
"Aşk Şarkılan Valsleri"ydi. Topluluğa,
Portenav* piyano ikilisi eşlik etti.
Parçalan teknik ve müzik yönlerinden
güzel söylemesine karşın koro beni do-
yurmadı. Bunun nedeni olarak sanatçı
sayısının azlığı ve Efes tiyatrosunun akus-
tik koşullan verilebilir.
Bizde 1970'li yıllarda. Walter Stra-
uss'unçalıştırdığı "TRT AnkaraRadyo-
su Çoksesli Korosu" ve kurulduğu ilk yıl-
larda "Ankara Devlet Çoksesli Korosu",
nitelik yönünden Efes'te dinlediğim top-
luluğun üzerindeydi. Adını verdiğim top-
luluklardan ilkinin üye sayısı iyice azal-
mıştır. İkincisini ise son zamanlarda hiç
dinlemedim. Öyle görünüyor ki tngiliz-
ler. orta karar bir ses topluluğu ile dün-
yayı gezerken biz. kendi sanat kaynakla-
nmızı eskitip yıpratmanın çabası için-
deyiz.
Helva?
Bursa, nüfusu ıki milyona
dogru hızla yol alan bir sa-
nayi kenti konumundadır, oy-
sa konservatuvan yoktur.
Uludağ Üniversitesi yöneti-
cilerinin girişimiyle Bursa da
konservatuvann kurulması
çalişmalanna yeni başlan-
mıştir. Daha da ilginç olanı.
kentsel olanaklarla kunılmuş
bulunan "Bursa Senfoni Or-
kestrasr'nın yasal ve aynı
zamanda müziksel bir çer-
çeve içinde "devlet senfo-
ni"ye dönüştürülmesindeki
gecikmedir. Kuruluş döne-
mindeki kültür politikası kav-
rayışı geçerli olsaydı, zaman
yitirilir miydi?
Bursa Senfoni, Bursa Bü-
yükşehir Belediyesi ile Ulu-
dağ Üniversitesi Rektörlü-
ğü'nün yapıcı destekleriyle
kurulmuştur. Üniversitenin
vebelediyenin sağladıgı kad-
rolardan yararlanarak orkest-
ranın çalgı sanatçılan bir yıl-
dan beri bu kuruluşu ayakta
tutmaktadır. Kurum için ge-
rekli olan çalgılar ahnmış,
hazır edilmiştir. Dinleyici
desteği, Bursa'ya yaraşan
boyutlardadır. Sözün kısası
yağ, şeker, un vardır, "helva-
yı yapan" yoktur. Kendili-
ğinden yükselen bu oluşu-
mun "devlet senfoni orkest-
raa"na dönüşmesi için neden
gecikilmektedir? Kültür Ba-
kanlığı'nın bu yolda Başba-
kanlık Devlet Personel Da-
iresi'ne öneride bulunduğu-
nu duyduk. Ötesi? "Bürok-
ratikprosedür" denen işlem-
ler yığını bakın nasıl işler:
Başbakanlık öneriyi onayla-
yacak, Devlet Planlama Teş-
kilatı da bu onayı destekle-
yecek. sonra Maliye Bakan-
lığı'ndan kadrolarçıkacaktır.
Acaba yine aylar, yıllar bo-
yunca beklemek mi gereke-
cektir?
Bu ülkede "kuruluş" dö-
neminin coşkusunu yaşayan
ilgililer ve yetkililer yok mu?
Bu ne biçim "perşembe?"
Leyla Pamir'den 'Müzikte Geniş
Soluklar'
• Kültür Servisi - Leyla
Pamir'in müzikte
yaratıcılığın geniş soluklu
evrimini izlediği; 18.
yüzyılın ortasından 20.
yüzyılın onalanna kadar
müziğin gelişimine.
değişimine, çağdaşlıga
dönüşümüne egildiği
'Müzikte Geniş Soluklar'
adlı kitabının
genişletilmiş ikinci
baskısı Boyut Kıtaplan
Müzik Dizisi'nden çıktı. Onat Kutlar, ilk baskısı
çıktıgında Pamir'in kitabını şu sözlerle
degerlendiriyordu: "Leyla Pamir 'Müzikte Geniş
Soluklar'... ile giderek bir ses çöplüğüne dönüşen
günlük müzik dünyamızda bir 'vaha', bu
yozlaşmadan ötürü sürekli 'getto'laşan kaliteli
müzik çevremize de bir geniş soluk alma fırsatı
oluşturuyor.Mutlakaöğrenilmesi. anlaşılması
gereken büyük çağdaş müzik yapıtlanna yaklaşmak
isteyenler, Leyla Pamir'in 'Müzikte Geniş Soluklar'
kitabını mutlaka okumalılar."
Ege'nin son yüzyılı belgeselde
• Kültür Servisi - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı.
Cumhuriyet'in 75. yıl kutlamalan kapsamında.
Cumhuriyet'i hazırlayan koşullar ve Cumhuriyet'in
kuruluş, gelişme dönemlerinde Ege'nin önemini
vurguluyan birbelgesel hazırladı. Dört bölümden
oluşan belgesel dizi, 19. yüzyılın son çeyreğinden
başlayarak, Izmir ve Ege'yi günümüze kadar
inceliyor. Savaş yıllan o günlere tanıklık etmiş,
dönemin ve günümüzün önde gelen isimlerinin
anılanyla seyirciye aktanlıyor.
Yönetmenliğini Enis Rıza. yapım yönetmenliğini
Nalan Sakızlı'nın üstlendiği Ege Belgeseli'ni Sacit
Onan seslendiriyor. Cengiz Onural'ın özgün
müziklerini yaptığı belgeselin danışmanlan ise
Boğaziçi Üniversitesi Oğretim üyesi Prof. Dr.Zafer
Toprak, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim
üyelerinden Yrd. Doç. Sabri Yetkin ve arkeolog
araştırmacı Şükrü Tül.
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri
• Kültür Servisi -Varlık Dergisinin bu yıl
sekizincisini düzenlediği Yaşar Nabı Nayır Gençlik
Ödüllen sonuçlandı. Hilmi Yavuz, Kemal Özer,
Sennur Sezer, Hulki Aktunç ve Enver Ercan'dan
oluşan şiir seçici kurulu Tarkan Çeper'i şiir ödülüne
değer buldu. Leyla Erbil, Adnan Özyalçıner, Orhan "
Duru. Sulhi Dölek ve Tank Dursun K.'dan oluşan
öykü seçici kurulu da Karin Karakaşlı'yı ödüle
değer buldu.
Madonna, tiyatro sahnesinde
• Kültür Servisi -
Ünlü pop yıldızı ve
oyuncu Madonna,
Londra'da
sahnelenecek olan
'Cat on a Hot Thin
Roof' adlı oyunda
rol alacak.
Madonna.
Fennessee
NVilliams'ın
yazdığı ojunda
'Maggie The Cat'
karakterini
canlandıracak.
Oyun önümüzdeki
yaz Piccadilly tiyatrosu tarafindan sahneye
koyulacak. Yapılan açıklamada Madonna'nın
oyunda rol almayı kabul ettigi ve alacağı ücretin
minimum düzeyde olacağı belirtildi.
Cezanne ve Van Gogh'un çalınan
tabloları bulundu
• Kültür Servisi - Roma Modern Sanatlar
Müzesi'nden mayıs ayında çalınan Vincent Van
Gogh ve Paul Cezanne'nin üç tablosu bulundu.
Tablolardan ikisi Roma'da, diğeri ise
Torino'da ele geçirildi. Van Gogh'un 'The
Gardener' ve 'The Woman From Arles' ve
Cezanne'nin 'Jourdan's Cabin' adlı tablolan mayıs
ayında kimliği belirlenemeyen üç kişi tarafından
çalınmıştı. Yapılan açıklamaya göre.
tutuklananlar arasında müzede çalışan bir
koruma görev lisi bulunuyor. Aynca çalınan
tablolara hiçbir zarar verilmemiş.
Italya Kültür bakanı VValter Veltroni'nin
önümüzdeki günlerde bu konuda bir açıklama
yapması bekleniyor.
BLGUIV
• .\KSANAT'ta saat 12.00 ve 18.00'de laserdiskten
Beethoven ve Brahms'ın yapıtlan dinlenebilir.
• BORUSAN KÜLTÜR \T. SANAT
MERKEZİ'nda saat 17.30'da videodan Bartokadlı
belgesel izlenebilir.
• NÂZIM KÜLTÜRE\l'nde saat 17.00"de Luis
Bunuel'in yönettiği "Burjuvazüıin Gizli Çekiciliği"
adlı fılm gösteriliyor.
5. ULUSLARARASI ISTANBUL CAZ FESTİVALİ
BUGÜN
• CRR Konser Salonu'nda saat 19.00'da Lee
Konnhz, Paul Bley ve Charlie Haden'den oluşan
Kenny VVerner Üçlüsü bir konser verecek.
• Roxy'de Ilhan Erşahin ve V\ax Poetic saat
23.30"da müzikseverlerle buluşacak.
• Gramofon'da saat 23.00'te Slide Hampton, Gradj
Tate, Hakan BehliL Davvn Thompson v e John
Nugent konser verecek. *
YARIN
• Harbiye Açıkhava Tiyatrosu nda saat 21,00'de
Terence Blanchard Quintet müzikseverlerle
buluşacak.
• CRR Konser Salonu'nda saat 19.00'da Dave
Holland Quintet konser verecek.
• Roxy'de tlhan Erşahin ve Wax Poetic saat
23.30'da müzikseverlerle buluşacak.
• AKMBüyükSalon'da KODO saat 19 00da
konser verecek.
• Gramofon da saat 23.00'te Tahsin İ nüvar
Dörtlüsü konser verecek.
12. ULUSLARARASI IZMİR FESTİVALİ
BUGÜN
• Çeşme Açıkhava Tiyatrosu "nda saat 21,30'da The
Blues Brothers Band konser verecek.