01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 1998 CU 14 KULTUR Cal Tjader anısına konser CRR'de, Brooklyn Funk Essentials & Laço Tayfa Açıkhava'da Flamencodan Türkmotiflicaz-fiınk'aLALE KL'YUCL' Festival yavaş yavaş yeni yön- lere doğru yol alıyor. EUa Fitzge- raJd'a ithaf edilen efsanevi kon- serden, yann söz edeceğiz. Bugün- se başka bir ithaf konseri var. Fes- tivalin ei üstünde tuttuğu v ibrafon- culardan biri de Cal Tjader. Ed- die Palmieri, DaveValentin ve Da- ve Samuels bugün saaı I9.00'da Cemal Reşit Rey'de Trajer anısı- na bir konser için bır araya gele- cek. fsveçli vibrafoncu Tjader. Avrupalı kökenine caz sevgisini eklemekle kalmayıp müziğini mambo. conga, bolero, cha- cha- cha ve diğer Latin ritimleriyle şe- killendirmişti. Cal Tjader'in gönlünü calan ri- timlerin asıl vatanı Meksika. 1949'da George Shearing beşlisin- de yer alan Tjader, bu grubun ye- tiştirdiği önemli vurmalı üstatla- nndan biri. Tjader'in başka bir özelligı de Latin kökenli olmak- sızın Latin Amerika esintili mü- zik geliştiren birkaç ayncalıklı müzisyenden bin olması. Cal Tjader" ı anmak için bir ara- ya gelen müzisyenlerden Dave Sanıuels'ı. kuruculanndan biri olup daha sonra aynldığı Spyro Gyra'nın konserinde izlemiştik. Hızlı, keyifli ve ekonomik bir v ib- rafoncu Samuels. Gary Burton'la İSIHNIOI KULTÜR »[S«1»I »»«II r/11 8UISUUMIMSI İSTMIIUl CUFESTlVMJ • Cal Tjader'i anmak için Dave Samuel, Eddie Palmieri ve Dave Valentin bugün saat 19.00'da CRR'de bir araya gelerek bu yıl dünya caz festivalleri sahnesindeki ilginç buluşmalardan biriyle karşımızda. Konserin şenlikli akşamı flamencodan sonra Brooklyn Funk Essentials ve Laço Tayfa'ya sürecek. Türk melodilerinin içinde gizli kalmış vuruşlan funkla birleştirip bize geri gönderecekler. çalıştı ve daha sonra o da Berk- lee'nin eğitimcileri arasına katıl- dı. FrankZappa,Ger>Mulligan. Oscar Peterson, Paquitu D"Rive- ra, Andy Narrell \ e Da\ id Fried- man'la bırlikte çaldı. Özellikle David Friedman'la v aptığı ka> ıt- larda v ibrafon v e manmbanın eş- sesli gücüyle öne çıktı. Samuels da anısına sahneye çıkaeağı Cal Tjader gibi müziğe davulla baş- lamıştı. Samuels ve Tjader arasın- daki başka birbenzerlik de Latin müziğine yakınlıklan. Eddie Palmieri. Nevv York do- ğumlu bir Latin müzisyeni. Tja- der'la birinci elden anıları \ar. Kübalı köklerinden getirdiği mi- rasla Bill Evans, McCoy Tyner, Horace Siher, Herbie Hancock \ e MilesDavisetkılerinı birleştirdi. Latin müziğinin sağlam kökle- nni serbest doğaçlama ve deney- sellıkle kaynaştirdıgı için alkışlan- dı. Afro- Karayibve Afro-Küban ritımlerini düzenlemelerınde us- taiıkJa kullandı. Otuzyılıaşkınbir süredır Latin müzık öğelerinin hıç bilinmeyen vedüşünülmeyen bıçimleriyle izleyenleri şaşırtıyor. Cemal Reşit Rey'deki konserin ilgi odağı olacağı kesın. Konse- rin üçüncü ismi Dave Valentin de Latjn müziğine gönül verip yola \ urmalılarlaçıktı. HubertLaws*u dinledikten sonra müziği flütle sürdürdü. İlk eğitimini de Lavvs'dan aldı. Dave Samuels gi- bı eğıtimciliği seviyor. 1996'da yayımladığı Primitive Passions albümüyle çok ilgi gördü. Bu kon- serinde de dünyanın değişik kö- şelerinden topladığı flütlen ko- nuşturacak. Elindeki her flütün kültürünü ortaya dökecek. Dave Samuels, Eddie Palmieri ve Dave Valentin bu yıl dünya caz festivalleri sahnesindeki il- ginç buluşmalardan biriyle karşı- mızda olacak. Onlardan aynldık- tan sonra, Açıkhava'da tsveç'ten Ispanya'ya doğru süzülecegiz. Jorge Pardo ve Cartes Benavent'in öncülük ettiği bir büyük orkest- rayla caz flamencosu dinleyece- ğiz. Benavent'i daha önceki fes- tivallerde Pacode Lucia'nın arka- sında çalan isım olarak izlemiş- tik. Bu büyük orkestra izleyicile- ri hiç kuşkusuz vurmalılarla çar- pacak. Konserin şenlikli akşamı fla- mencodan sonra Brooklyn Funk Essentials ve Laço Tayfa'yla sü- recek. Grubun ikinci albümü kon- serden kısa bir süre sonra Istan- bul'da çıkacak. Yüzünüzü caz- funk esintilerine vermek istiyor- sanız, bu konsertam size göre. La- ço Tayfa tümüyle Türk müzis- yenlerinden oluşuyor. Türk melo- dilerinin içinde gizli kalmış vu- ruşlan funkla birleştirip bize ge- ri gönderecekler. Festivalin Türk motifli konserlerinin ilki bu. Bu- luşmalanmız sürecek. wff a> ax Poetic benim için ilginç bir grup. kolektifbir ruh var. Gruptaki bütün elemanlar müziğe bir şeyler ekJiyor. Modern ve çağdaş bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Kolektif parçalar var. Her akşam farklı bir biçimde çalacağız. 'Hissettiğim melodiyle doğaçlama yapıyorum' ESRA ALİÇAN UŞOĞLU Müzik yaşamını Nevv York'ta sürdüren İl- han Erşahin. Türkiyeli müzikseverlerin ya- kından tanıdığı genç bir müzisyen. 10 yıIı aş- kın süredir Nevv York'un gece kulüplerinde. dünyanın önde gelen caz müzisyenleriyle birlikte aynı sahneyi paylaşan tenor saksofon- cu. Wa.\ Poetic'le birlikte çarşamba ve per- şembe gününden sonra bugün de Roxy"de izleyicilerlebuluşacak. 5. L'luslararası tstan- bul Caz Festivali kapsamında sahne alan sa- natçı. Doublemoon Records için hazırladığı 'Three' albümünün tanıtım konserlerine Is- tanbuPdabaşlıyor. Sanatçı bualbümdecazın türevleri sayılan hip-hop. acid jazz. groove, drum'n bass ve trip-hop gibi akımlar üzeri- ne yoğunlaşıyor. Fujifilm-Türkiye sponsor- luğunda gerçekleşen albümdeki bütün bes- teler îlhan Erşahin'e ait. Jki aylık bır stüdyo çalışmasıyla kaydediien ve ilk olarak İstan- bul'da çıkanlan albüm, Amerika ve Avru- pa'ya da dağıtılacak. 'Klüplerde çalmayı yegUyorurrT Sanatçı. geleneksel caz geleneğıni yeni müzikal formlara taşıdığı grubu Wax Poetic ile farklı bir sound yakalama çabasında. İl- han Erşahin. kendıne aıt bestelen ve yorum- lanyla Amerika'da çok başanlı olan caz al- bümü Home'un hemen ardmdan oluşan Wax Poetic"de NevvYorklu funk. soul. caz ve trip- hop ustalan yer alıyor. Erşahin, Wax Poetic ile gerçekleştirdikleri albümü değişik bir pro- je olarak görüyor. İlk albümü 'She Said'den sonra 'Home' albümüyle geniş bir dinleyici topluluguna seslenen sanatçı, yeni albümün- de değişik enstrümanlarkullandıklannısöy- lüyor: "Home'da akustik caz, davui ve sak- sofon vardı. Ancak \Vax Poetic, sekiz kişilik bir grup. Dj 1er, şarkıcıiar var™ Triphop var. Enstrümanlar değişik. İyi şeyler vapmak is- tiyoruz." Bu albümde 'Selim' dışında bütün parça- lann adlan Ingilizce. •Three'de Türk motif- leri yok ama grupta Dj'lik yapan Mısırlı sa- natçı. albümü gerçekleştirirken oryantalist motiflere yer vermiş. Son iki üç yıldır Istan- bul'da gerçekleştirilen festivallere katılan İl- han Erşahin. böylece Türkiye'de de dinlev i- cileriyle buluşmuş oluyor. "Ashnda kulüpler- de çalmav ı tcrcih ediyorum. Kulüplerde din- leyicivle daha vakın olabiliyorsunuz. Doğaç- lama olanağınız daha fazla ve sahnede beür- tenen süreden daha fazla kalabilıŞorsunuz. Konserler bövledeğil.- ,\ncakfesthallerde ve konserierde daha çok insanJa birlikte olabiü- \orsunuz. Bu açıdan festivallere katılmayı yeğliyorum. Festhallerin farklı bir havası var." Türkiye'de gençlerin müzısyenlere büyük ilgi gösterdiğını savunan Erşahin. yabancı- lann da bu durumdan son derece hoşnut ol- duklarını vurguluyor. Şimdilik tstanbul'da uzun vadede bir projesi yok Erşahin'in. Yı- lın belirli günlcrinde konserler veren sanat- çı bunlardan bınnı 13 Temmuz'da Bodrum'da gerçekleştirecek. İlhan Erşahin ve Wax Po- etic Bodrum Sağlık \akfı-Spastik Çocuklar Merkezı varanna Bodrum Halıkarnas Disko'da bir konser verecek. îlhan Erşahin'in ücretal- madan \ ereceği konserin geliriyle çağdaş bir merkez vapılmaM planlanıyor. Kendi hissettiği melodiyle, içinden gelen şeyleri v apmak ıstıyor Erşahin. Konserlerin- de ve çaldığı kulüplerde doğaçlamaya ağır- lık venvor. Şu an birlikte çalıştığı \V'ax Po- etic'le doğaçlamanın daha sınırlı olduğunu söyleyen sanatçı, bunu grubun kalabahk ol- masına bağlıvor l 'VVa\ Poetic benim için il- ginç bir grup. kolektifbir ruh var. Gruptaki bütün elemanlar müziğe bir şeyler eldij-or. Grubun içinde soul, trip-hop. etnik müzik tûrleri var. Modern ve çağdaş bir şeyler yap- mava çalışıvoruz. Kolektif parçalar var. Her akşam farklı bir biçimde çalacağtz. Parçala- nn mutlaka belli bir v apısı var ama bunun dı- şına çıkmak da ınümkün." İstanbul'u büyük bir şehir olarak tanımla- yan sanatçı. "İstanbul'dayoğun bir dinleyici kitlosi var. Çok ilguıç bir şehir. Herkesçok me- raklı. Her türden müzikyapan insan var. Kon- ser ve festivallerin yoğun olduğu bir şehir ol- ması da müzik açısından İstanbul'u zengiıı- leştirivor'" dıyor. Nevv York'ta değişik yerlerdeçalışıyorEr- şahin. Düğunlerdede. kulüplerdedeçalıyor. Hocalık yapmayı bırakmış. çünkü öğrenece- ğı daha çok şey olduğunu düşünüyor. 10 yı- lı aşkın süredir çalıştığını ancak son dört beş yıldır müzıkten para kazandığını söylüyor sanatçı. Şimdilik Türkiye'ye dönmeyi dü- şünmeyen İlhan Erşahin. bir süre daha izle- yıcilenvle festivaller aracılığıylabuluşmayı amaçlıyor. Pollock-Krasner Vakfi Türkiye'ye açılıyor Kültür Senisi-Tüm dünyada re- sim. heykel vekâğıtüzerineçalışma alanlannda kendıni kanıtlamış sa- natçılara > ılda toplam 2.6 mılvon do- lar tutannda burs sağlayan Pollock- Krasner VaklVnm Başkan Yardımcı- sı CharlesC.Bergman. Istanbul Kül- tür ve Sanat Viıkfi'nın gırişırnivle. Türk sanatçılanna vakfın amaçları- nı anlatmak ve tanıtımını yapmak amacıyla ülkemize geldi. Pollock-Krasner Vakfı. 1985 yı- lında kendi alanlannda yctenekleri- ni kanrtlamış bağımsız sanatçılara destek olmak amacıyla. önde gelen soyut. dışavurumcu bir ressam olan Jackson Pbllock'ın dul eşi Lee Kras- ner'm (1908-1984) bağışlarıyla ku- ruldu. Pollock'la tanışmadan önce sanatıyla ün yapan Krasner. Pollockla tanıştıktaıı sonra onunla evlenmeye karar verir. Krasner, hasta. alkolik a>Tiı zamanda birdâhi olan Pollock'la birlikte kısa bir dönem geçirir Pol- lock. genç > a^ta trajık bir biçimde tra- fık kazasinda ölür. Krasner. Pol- lock'ın geride kalan toplam 20 mil- yon dolardeğerindeki yapıtlannı ve yatınmlannı bağişlayarak vakfı ku- rar. 52 ülkeden 1600 sanatçı Bergman. vakfın elinde bugün top- lam 61 milyon dolarolduğunu belirt- ti. Vakıf. kuruluşundan bugüne dek 52 farklı ülkeden toplam 1600 sa- natçıya destek verdi. Poliock- Kras- ner Vakfı burslan. sanatçıların yeni yapıtlar yaratırken gereksınim duy- dukları maizemeleri alabilmelerini, stüdyo kiralannı ödeyebilmelerini. kişısel giderlerinin yanı sıra sağlık gı- derlerini de karşılamalannı sağlıyor. Vakfın kııruluş amacı gereğı para • Vakfın Başkan Yardımcısı Charles C.Bergman, iKSV'nin de aracılığıyla Türk sanatçılarla daha yakın ilişkilcr içinde bulunmak istediklerini belirtti. yardımlan sadece ressamlara, hey- keltıraşlara ve baskı sanatçılanna saglanıyor. N'akfa destek amacıyla başvuracak olan sanatçılar için tek- nik, konu. çalışma ortamı açısından öngörülen koşullar yok. Sanatçının çalıştığı alanda kendini kanıtlamış olması yeterli. Her ülkenin sanatçı- lanna açık olan burs için ilk adımda vakfın Nevv York'taki merkezine başvurmalan gerekiyor. İngilizce olan başvuru formu İKSV tarafından Türkçeye çevrilerek Türk sanatçılannm kendi dillerinde bu for- mu doldurmalan sağlanacak. Sanat- çı tarafından gönderilen 10 dia, ara- lannda 4 uzmanın bulunduğu ve ad- lannın açıklanmadığı seçme komite- si tarafından değerlendirilıyor. Berg- man. bugüne dek kendilerine gönde- rilen dialann yüzde 90'mın berbat olduğunu, gen İcalan yüzde 10'luk ya- pıtlardan ise ancak yüzde 75'ine des- tek verebıldikleriniüzülerekdilege- tırdi. Sanatçıya verilen para yardımı 1000-30 bin dolar arasındadeğişiyor. Bergman, bu yıl Lee Krasner Ödülü adı altında üç yıl süreli yeni bir ka- tegori oluşturduklannı, bu desteğin toplam 75 bin dolarlık bır bütçeye sa- hip olduğunu açıkladı. Yaşam boyu başan niteliğini taşıyan bu ödül. özel- likle daha yaşlı ve seçkin sanatçıla- ra verilecek. Türkiye'den başvunı az Vakıf. destek vermeyi değer gör- düğü sanatçılardan yıl sonunda, ya- pılan maddi desteğin nasıl değerlen- dirildiği, yıl içindeki çalışmalann ne şekilde gerçekleştirildıği konusun- da kısa bir rapor talep ediyor. Sanat- çı başv urusunu yaptıktan sonra tale- binin kabul edilmesi durumunda vak- fın destegini 6 ile 9 ay gibi bir süre içinde elde ediyor. Ancak sanatçının AIDS, kanser, felç ya da benzeri her- hangi bir sağlık sorunu söz konusuy- sa burs iki gün içinde de sağlanabi- liyor. Sanatçının ailesi içinde butür- de sorun yaşayan başka birisi varsa aynı şekilde onlara da yardım sagla- nıyor. Bergman, Türkiye'den çokaz başvurunun yapıldığinı, sadece An- kara'dan bir sanatçının burs almaya hak kazandığını belirtti. Vakfa baş- v urmak isteyen sanatçılar için vak- fın adresi ve telefon numaralan şöy- le: 863 Park Av^nue. New York, NY 10021; website:w>*"w.pkf. org; (212) 5H-5400: faks (212) 288-2836. 12. Uluslararası İzmir Festivali sürüyor Soprano Cecilia Gasdia Efes'te Kültür Servisi - Dünya- nın en ünlü opera sanatçı- lanndan İtalvan soprano Cecilia Gasdia, bu akşam 2l.30'da Antik Efes Bü- viik Tiyatro'da Egeli sanat- severlerle bulusuyor |2. Uluslararası İzmir Festiva- li'nin konuğu olarak ilk kez ülkemize gelen Cecila Ga- sıda. pıvanist Paola Balla- rin eşliğinde; Gluck'un 'Orfeo ed Euridice' opera- sından 'Lascia ch'io pian- ga', Rossini'nın "SevilBer- beri"operasından 'LnavD- cepocofa'. A.Llyod- \\eb- ber'ın •Cats'müzıkalinden 'Memory' adlı aryalar ile Rossini'nin 'PechesdeM- eillesse'nden 'Bebeğin Şar- kısı", Mascagni'nın 'Son Cecila Gasdia 'ya pn anist Paola Bailarin eşlik edecek. pochi fiori' adlı serenadı ve F.P.Totsi'nin Malia' ad- lı şarkısını seslendirecek. Cecilia Gasdia. 1980 yı- lında yirmi yaşında ıken efsane opera sanatçısı Ma- ria Callas adına düzenle- nen' YeniSeslerOpera Ya- nşması'nda birincilik ala- rak tanınmaya başladı. İlk olarak Floransa'da 'lCapu- letie I Montecchi' operasın- da sahneye çıktı. Sanatçı, ası! ününü La Scala'da Do- nizetti'nin 'Anna Bolena' operasınm başrolünde, son dakıkada Monserrat Ca- balle'nin yerine geçmesiy- le elde etti. Scala'daki bu çok büyük başan, onun bir anda tüm dünyada tanınma- sını sağladı. 80'li yıllarda Cecilia Gasdia. Floran- sa'daki Teatro Comunale'de çeşıtli rollerde sahneye çık- tı. Bunlar arasında Franco Zefirelli'nin sahneye koy- duğu 'La Traviata', Caıİo MariaGuiüni'nin yönetti- ğı 'FalstafT operasında Na- netta rolü. Ken Russel'ın sahnele koyduğu, Rkcar- do Chailly'nin yönettiği Stravinski'nin TheRakes Progress'indeki .Anna Tru- lov e rolü sayılabilir. Sanat- çı, Paris'te Rossini'nin 'Moise'operasında, Zubin Mehta'nın yönettiği son opera olan 'La Traviata'da rol aldı. Riccardo.Mutiyö- netimınde Philadelphia ve NevvYork'ta Verdi'nin 'Ri- gotetto'sunda ve Edinburgh Festivali'nde Rossini'nin 'Stabaf Mater'inde rol al- dı. Rossini'nin eserlerini yorumlamada dünyada en çok tanınan ve beğenilen sanatçılardan biri olan Ce- cilia Gasdia, I994'ün ha- ziran ayında Saraybosna Ulusal Kitaplığı'nda Zu- bin Mehta yönetıminde, Jose Carreras ve Ruggiero Raimondi ile birlikte. Mo- zart'ın 'Requiem'inde gö- rev aldı. Eski Yugoslav- ya'daki savaş faciasında ya- şamını yitirenlerin anısına düzenlenen konser. televiz- yonlarda yayımlandı. Ce- cilia Gasida, çeşitli opera- larda üstlendiği başrolle- rin > anı sıra. piyano ve or- kestra eşliğinde resitaller ve konserler yapıyor; bun- ların önemli bir bölümü plak ve CD olarak yayım- lanıyor. YAZI ODASI SELİM İLERİ Yanı Başımızdaki Sait Fai Öyle anlaşılıyor ki, Orhan Kemal okunmadığı bi, Sait Faik de eskisi kadar okunmuyor, dün ününü korumuyor. "Dünkü ünü"diyorum; benim kuşağım, bend beş on yaş büyüklerin coşkun tanıtmalanna boı lu olarak, Saik Faik'in tutkunuydu. Altmışlann s nunda, sözgelimi, Ayhan Bozfırat'ın ya da Me metcan Köksa/'ın Sait Faik'ten hikâyeier okum larını hatırlıyorum. Böyle okumalı geceler olurdu. Şimdi hâlâ ol yor mu, bilmiyorum. Sevdiğimiz yazarlardan sı açıldı mı, biri kalkar, kitaplıktan o yazann eserı bulur, ille birkaç sayfa okurdu. Ayhan Bozfırat, Sait Faik'i andırır öyküler ya mazdı. Alman edebiyatının bazı yazarlarında ras ladığımız alegorik bir öykü dünyası vardı onu Gelgelelim söz Sait Faik'e gelince, dediğim git Sait Faik'ten birkaç sayfa okurdu Ayhan Bozfıre Sonra uzun uzadıya Sait Faik konuşurduk... Lisede öğrenciyken Varlık Yayınevi Sait Faik' bütün hikâyelerini yeniden yayımlamaya başlî mıştı. Bu girişimi sonraki yıllarda Bilgi Yayınevi üs lendi ve Muzaffer Uyguner'in emeğiyle Sait FJ ik'i okura tümden sundu. Birer ikişer bu kitaplar, yeniden yeniden basıl yor; Sait Faik günün okurlarına ulaşıyordu. Ama bı gün öyle değil galiba: Gençlere, "Kimı okuyorsunuz?"diye sorduğum da, uzun süredir, Sait Faik adıyla karşılaşamıyo rum. Dahası, bu adı hiç işitmemiş olanlar var. "fi değerii hikâyecilerimizden, yazartanmızdan" de diğinizde inanmamış gözlerle bakıyorlar. Belki severler umuduyla kimi öykülerini okuyo rum Sait Faik'in, "Hahtada Bir Nokta"yı, "Mahal leKahvesi"r\ı yüksek sesle okuyorum. Beklediğin ilgiyi göremeyince küsüp kalıyorum. Bir genç, "Diliçokağır"dedi. Gerçekten dili ağı mı Sait Faik'in? Gerçi bu "ağır" tanısından çok açıl seçik bir anlam çıkarabilmiş değilim. Osmanlıca söz cüklerle yüklü mü denmek istendi, tümceler zor luyor, anlatım savruk mu denmek istendi... He neyse. Çok sevdiğim, çok önemsediğim Ahmet Ham di Tanpınar'ın tuhaf bir yargısı vardır, Sait Faik'ir atası olarak Esendal'ı görür. "Türk Edebiyatınd, Cereyanlar" adlı uzun yazısında, Tanpınar, Sait Fa ik'i Esendal hikâyeciligi ardında yürürken görür: "Filhakika ilerde bahsedeceğimiz Sait Faik git genç nesil hikâyecilerinin çoğunun eseri yerti te sir olarak ona (Memduh Şevket Esendal'a) bağlı dır tarzında bir iddia hiç de mübalağalı olmaz." Tanpınar bunu ileri sürerken, Esendal hikâyesi nin hayatın herhangi bir yerinden yola çıkışına, gi rişti- başlangıçtı-serimdi- düğümdü-sonuçtu ara mayışına bağlanmaktadır. Evet ama, öylesi tercihler taa Samipaşazade 'dı de karşımıza çıkabilir... Sait Faik için Tanpınar şunu da söylüyor: "Tabiatı parça parça keşfettikçe mesut oluyor du. En trajik hikâyesinde bile bu yüzden bir aşı nağmesi edası vardır" Bana sorarsanız, o "aşk nağmesi edası" yalnız ca dış görünümdedir. Iç görünümde, derinde, aşl duygusu daima trajik olana yenik düşer. Tabiatın keşfine gelince, bu çabayı, Sait Faik'te ki bu, endişeli, huzursuz, içten içe kırgın ve öfke! çabayı ilk kez yorumlayan yazarımız Vedat Gün yol: Dile Ge/se/er'deki olağanüstü incelikli "Yalnız lığın Yarattığı Adam" yazıları... Toplumsaldan bireysele, bireyselden kişisel* bütün perspektifler Sait Faik'te iç içedir. Onun hi kâyesini bambaşka kılan perspektif bolluğu olsi gerek. Tanpınar, son öykülerini "sürrealisme" bitiştiri yor. Belki yola çıkış olarak. Yoksa son öyküler, he leAlemdağ 'da Varbir Yılan 'da yer alanlar, içsel sı zının hikâyeye getirdiği sayıklamalar olarak alım lanabilir. Sayıklama ve sabuklamadan bir şiir-hikâ ye yaratılmış gibidir. Günümüzden yarına Sait Faik üzerine çok baş ka yorumlar akacak. Onun, tabiatı "parça parça keşfetme çabası, 'varlıksebebiniarayan adamV, birleştirilecek belki. Sanrılar, acı hayaller, karabasanlarortasındavar lık sebebini arayan adam... Takvimde İz Bırakan: "Bir ahlâkımız olacak ki, hiçbir kitap daha yaz madı. Bir ahlâkımız, bugün yaptıklanmıza, yapa caklanmıza, düşündüklerimize, düşüneceklerimi ze hayretler içinde bakan bir ahlâkımız. O zamaı seninle daha uzun dostluklar ederiz patlak göz. C zaman hiç merak etme." Sait Faik, "Öyle Bir Hi kâye" (Alemdağ'da Var Bir Yılan), 1954. Hamiyet Yüceses bugün anılıyor • Kültür Senisi - İki yıl önce aramızdan aynlan Türk sanat müziğinin güçlü sesi Hamiyet Yüceses bugün saat 15.30'da Karacaahmet'teki mezan başında sevenleri tarafından anılacak. Hamiyet Yüceses adına önümüzdeki günlerde bir vakıf kurulması planlanıyor. K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C l SfvM r r
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear