25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2S HAZİRAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 TAI'den helikopter projeleri • ANKARA (AA) - TAI- Eurocopter ortaklığı ile Fransa'da üretilen Couger AS 532 helikopterlerinden ilk ikisi. gelecek yıl haziran ayında Türkiye'ye teslim edılecek. TAİ (Türk Havacılık \e Uzay Sanayii) yetkililerinden alınan bilgiye göre, Eurocopter ile TAI arasında 30 adet Couger AS 532 helikopterinin ortak üretimine yönelik olarak imzalanan sözleşmede, Eurocopter'nin, Fransa'da gerçekleştirilecek iki helikopterin üretimi süresince liderlik görevini yürütmesi ve daha sonra TAI'ye devretmesi öngörülüyor. TBCEden puro üretimi • ANKARA (AA) - Sigaradan sonra alkollü içkileri de özelleştirme karan alan TEKEL, puro üretimine ağırlık verecek. TEKEL Genel Müdürü Mehmet Akbay, puroya olan talebin büyümesinin ardından, üretimi arttırma hazırlığı yaptıklannı belirtti. Kübalılarla Türkiye'de ahnacak lisans çerçevesinde Küba purosu üretme ve Küba'da bu puro için özel tütün yetiştirme anlaşması çalışmalannın sürdüğünü kaydeden Akbay, Küba'da özel tütün üretimi için belli bir finansman gereksinimi olduguna dikkat çekti. İpekböcekçiliği bitiyop • BLRSA(AA)- Ortaçağda en büyük sir olarak saklanan ipek üretiminin. Çin'den asa içinde gizlenerek getirildiği Anadolu'daki ilk nokta olan Bursa'da ipekböcekçiliği can çekişiyor. Türkiye'de 1984yılrnda2milyon 147 kilogramı bulan yaş koza üretimi. geçen yıl 160 bin 765 kilograma kadar geriledi. İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü Müdürü Mümin Kara'nın verdiği bilgiye göre. bu yılki yaş koza rekoltesinin, geçen yıla oranla yüzde ' 15'lik azalma göstererek 136 bin 200 kilogram olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Ankara Hali etkilenmedi • ANKARA (AA)-Yeni Haller Yasası'nın yürürlüğe girmesinin üzerinden iki hafta geçmesine karşın Ankara'da sebze ve meyve fıyatlannda beklenen düşüş henüz gerçekleşmedi. Ankara Toptancı Hali'ndeki kabzımallardan alınan bilgiye göre. hallerde yaş meyve ve sebze arzında henüz belirgin bir artış gözlenmezken, buna bağlı olarak fiyatlarda da beklenen ucuzluk gerçekleşmedi. Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, komisyon oranlannın serbest bırakılmasından endişe edilmemesi gerektiğini belirttiler. PERPA elektrik üretecek • İSTANBUL(AA)-Bir zamanlar dükkânlan doldurmakta zorlanan Perşembe Pazan Ticaret Merkezi (PERPA) yönetimi. lstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce elektronikçilere satılan 2 bin dükkân dışındaki 2.500 dükkânın yüzde 70'lik bölümünü doldurdu. PERPA Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Yümlü, ısıtma ve aydınlatma sorunları bulunmadığını, jeneratörierin devrede bulunduğunu belirterek "Bu yıl sonunda kendi elektnğimizi kendimiz üreteceğiz. Teklifler aldık. Bununla yılda ortalama 30 milyar lira tasarruf sağlayacağız" dedi. TPAO'nun • ANKARA (AA)- Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Türkiye'de doğalgaz tüketimine olan talebin yerli üretimle karşılanması amacıyla doğalgaz üretim çalışmalanna hız verdi. Türkiye'nin doğalgaz üretimine katlu sağlamak amacıyla yeni sahalar devreye alınırken bu doğrultuda daha önce 600 milyon metreküp olan yıllık üretim de 1.5 milyar metreküpe çıkanldı. Toplama'dan montaja yönelen sektör, Türkiye'de üretim aşamasının henüz çok uzağında... Bilgisayarda kontroOü üretim FATMA KOŞAR Türkiye'de bilgisayar sektöründe kayde- dilen ilerlemeler. büyük holdinglerin yatı- nmlannı bu alana çekmeye başladı. Yılda 200-300 bılgisayarın satıldığı küçük bir pa- zar konumundan, yıllık 400-500 bin civa- nnda PC satışı gerçekleştirilen büyük pazar durumuna gelen Türkıye'de bilgisayar sek- törü "kontrollü üretim" dönemine giriyor. Sekiz yıllık kesintisiz eğıtime geçilme- siyle birlikte alınan. "her okulda bir bügi- sayar sınıfı oluşturulnıasr karan yanı sıra ileriye yönelik beklentiler de sektörü hare- ketlendirdi. Sektör temsilcileri uzun vadede Dünya Banka- sı'ndan alınacak 10 milyar dolar civanndaki kredinin eğitim alanına aktanlacağı beklentisi yanı sıra evlerde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasının da büyük yatınmları çektiğini belirti- yor. Elektronik ve beyaz eş- yada altyapısı, büyük yatı- nmlan ve deneyimi olan —•—•—— Koç Grubu'nun girmesiyle; elektronikte Vesterietanman Zorlu Grubu'nun yatınm- lanyla hareketlenen bilgisayar sektörü, ca- zibesi her geçen gün daha da artan bir alan durumuna geldi. Marka ve kalitenin önemi Elektronikte altyapısı olan büyük hol- dinglerin w bügisayar işine girmesinin'' tam anlamıyla yerli üretimin başlayacağı anla- mına gelmediğini belirten Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Başkanı ve Compucom Genel Müdürü Vural YıW maz, "Ancak, montajda kalitenin artöğını ve üretimin kontrollû yapdmaya başlandığı- nı söyleyebiliriz" dedı. Türk bilgisayar sektörünün oluşmasının çok uzun zaman alacağmı ifade eden Yıl- • Bilişim Sanayicileri Derneği Başkanı Yılmaz, ancak AR-GE'ye büyük pay aynhr ve ürünler Türkiye'de geliştirilirse farklı bir adım atılmış olacağını söyledi. maz. "15 yıl içinde sektörde inandmaz bir gelişme kavdedildiğini görihoruz. Bugün bü\ iikholdinglerin bu alanayaOnm yapma- sı da sektörün 'yatınm yapılabilir' imajını verdiğini gösteriyor. Ancak, teknolojinin Türkiye"de üretildiğinden bahscdcmeyiz. Iş- letim sistemini ve bunun gibi daha pek çok şeyi ithal etmek zorundasmız" dedi. Şu ana kadar kontrolsüz yapılan monta- jm, satış sonrası hizmetler konusunda so- runlar yarattığını belirten Yılmaz, bu alana kalite ve markanın girdiğini ifade etti. Gerek büyük holdinglerin. gerek küçük fırmalann ve kişilerin yaptığı işin, aslmda montajdan öteye gidemedi- ğini belirten Yılmaz, "YapK lan iş, parçalann büyük bir kısmını alıp Türkiye'de bir- leştirilmesi bilgisayarlar ha- linegenrilmesive montaj ede- nin adına saülmasıdır. Bu du- rum pazaragiren büyükkrin AR-GE'yeciddi paralar ayır- maya başlamasından uzun süre sonra değişebilir. AR- GE'ye para aynlır, ürünler Türkiye'de geliştirilirse o za- manTürkiye'defarklı biradım ablmışolur" dedi. 30 milyar dolarfak umut Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin sektöre yaşattığı umut kadar evlerde bilgisayann yaygınlaşmasının da önemli olduğunu ifa- de eden Yılmaz. "Önümüzdeki 10 yıl için- de sektöre 30 milyar dolar gjrecek" dedi. Yılmaz, cirolann konuşulduğu kadar bü- yük olmadığmı ifade ederek ciddi kuruluş- lann girmesinin ardından yasal düzenleme- lerinde hızlandınlması gerektiğini söyledi. Escort tstanbul Bölge Müdürü Mehmet ÇerengU, toplama bilgisayarlann uzun sü- redir, Türkiye piyasasında olduğunu belir- terek satış sonrası hizmette olumlu geliş- meler olduğunu kaydetti. A s y a ü l k e l e r i e n ü s t s ı r a l a r d a Yazılım korsanlığında 6. sıradayız Ekonomi Servisi - Türkiye ticari ışlerde kullanılan yazılım korsanlığında dünya gene- linde 6. sırada yer aldı. Dünya genelinde ya- zılım korsanlığının ticari hacminin 11.4 mil- yar dolara (3 katrilyon liradan fazla) ulaştığı bildirilirken The Economist dergisinde yer alan bir araştırma. en çok korsan kullanım ya- pılan ülkenin Vietnam olduğunu ortaya koy- du. Derginın. Uluslararası Planlama ve Araş- tırma Ortaklığı adlı kuruluşun 1997 yılını baz alan araştırması kapsamında Hong Kong dı- şındaki tüm ülkelerde yazılım korsanlığının oranı 1994 yılına göre azalma gösterdi. Yüz- de kullanım olarak yapılan hesaplamalara gö- re Vietnam'da korsan kullanım oranı yüzde 100'e yaklaşırken, Türkiye'de ise 1994'te yaklaşık yüzde 90 iken geçen yıl itibariyle yüzde 84 düzeyinde seyretti. Araştırmada en çok yazılım korsanlığı yapılan ülkeler ara- sında Vietnam'ı sırasıyla Çin, Endonezya, Rusya ve Tayland izledi. 6. sıradaki Türkı- ye'yi Filipinler \e Yunanistan izledi. Dergi- de yer alan araştırmaya göre en az korsanlık yapılan ülkeler ise ABD, Britanya. Japonya, Almanya ve Güney Afrika oldu. ABD oran olarak yüzde 27 ile en az korsan yazılım kul- lanan ülke olmasına karşın yazılım piyasasa- nın dev hacmi nedeniyle parasal olarak kor- sanlıktan ötürü en çok kaybın yaşandığı ülke oldu. Sadece Asya kıtasında yazılım korsan- lığmdan firmalann kaybettiği para tutan ise yılda yaklaşık 3.9 milyar dolar, yani 1 katril- yon liranın üzerinde. YAZILIM KORSANLIĞI CT3 1994 1997 Vietnam HongKong Gürvey kore Arjantın Brezilya Meksıka ABD Irak akaryakıtına yeni düzeıdeme ANKARA (AA) - Sınır ticareti yoluyla getirilen akaryakıtın dağı- tım ve pazarlamasına dönük ön- lemlerin aynntılan bellı oldu. Sınır ticareti yoluyla Kuzey Irak'tan mo- torin getiren kuruluşlar, bir anonim şirket altında birleşerek getirilen akaryakıtın depolanması amacıyla TPAO'ya devredilen tesisleri kira- Jayacak. "" Maliye Bakanhğı konuyla ilgili. KDV getirilmesi ve fon artışı yö- nünde çalışmalaryaparken motorin getiren müteşebbisler, bir anonim şirket altında birleşme karan aldı. Buna göre bugüne kadar çok sa- yıda teşebbüs, Irak'tan motorin ge- tirilmesini organize ederken bun- dan böyle "Şırnak merkezJi'" oluş- turulacak anonim şirket, sınırda • Irak'tan getirilen akaryakıtın ayn depolarda bulundurulması ve daha ucuza satılması esası getiriliyor. Istasyonlarda Irak mazotunun satıldığı pompanın başında Sanayi ve Ticaret Bakanlığf nın, mazotun daha düşük kaliteli, ama daha ucuz olduğunu anlatan logosu olacak. motorin alım işlerini yürütecek. TPAO'nun depolama tesislerini de bu kurum devralacak. Böylece, anonim şirket statüsündeki toplayı- cı fırmadan, Türkiye'de kanunlara göre kurulmuş dağıtım şirketleri eliyle malın devredilmesi gibi bir statü getirilecek. Sanayi ve Ticaret Bakanhğı da içindeki kükürt oranı yüzde l 'ler düzeyinde olan Irak motorininin Türkiye'de satışı konusunda ayn bir düzenleme getirmeye hazırlanıyor. Türkiye'de satılan normal moto- rinden aynlması. ayn depolarda, ayn fiyatlarla satılması esası geti- rilen veni sistemde. isteyen kişi,ka- litesi düşük de olsa. ucuz olduğu için akaryakıt istasyonlanndan, sı- nır ticareti yoluyla getirilen Irak motorinini alabilecek. Tüketiciyi Koruma Yasası'nda, bununla ilgili bir uygulamanın var olduğu. Irak motorininin satışında datüketicininbilgilendirilmesişar- tıyla "defolu mallar ile ihraç fazla- sı maUann" satılmasına benzer bir uygulama getirildiği ifade edildi. Sarmalan durumunda akaryakıt istasyonlannda, pompanın başında "Irak motorini" olduğu yazısı ile birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı'nın, bunun düşük kaliteli, afna daha ucuz fiyattan satılabileceğine dair ifadesinin yer aldığı bir logo- su bulunacak. Irak motorinin normal motorine kanştınldığı veya normal motorin adı altında satılmasmın tespit edil- mesi halinde, bunu yapan akarya- kıt bayileri cezalandınlacak. Öte yandan l Temmuz'da yürür- lüğe girecek akaryakıtta otomatik fıyatlandırma sisteminde, Maliye Bakanhğı ile Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanhğı arasında uzun sü- redir sorun oluşturan alınacak ver- gi türü, Maliye Bakanlıği'nın iste- ği doğrultusunda çözümlendi. Fi- yatlandırmada mevcut uygulamaya devam edilecek. Dağıtım şirketlerinin de en bü- yük şikâyeti olan "kâr raarjlanmn düşük otduğtı* konusu yeniden gözden geçirilirken kâr maıjının benzinde 6.5 centten 8.5 cente çı- kanlması bekleniyor. Türkiye'de ay başında uygulanmaya başlanacak otomatik fıyatlandırma sisteminde de rafinerilerce belirlenecek tavan fiyat, Türkiye'nin her yerinde yü- rürlülükte olacak. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ ERGtNYILDIZOĞLU LONDRA Geçen haftalarda Rusya'da; borsa, yüzde 50 değer kaybetti. Piyasalarda Asya krizine benzer bir erime olasılığı tartışılmaya başlandı. Rusya Başbakanı Ser- gey Kriyenko'nun hazırladığı is- tikrar programının, bu krizin aşıl- ması için gerekli IMF desteğini sağlamak, piyasalara güven ver- mek açısından çok önemli oldu- ğu söyleniyor. Bu yüzden, "re- form karşıtı" panamento çoğun- luğunun direncini kırmak için ge- çen salı günü Boris Yeltsin, par- lamento ile hükümetin birleşik toplantısında "Ya reform paketi- ni geçirirsiniz ya da.." diyerek üyeleri erken bir seçimle tehdit etti. Geçmiş deneyler, bu tür ça- tışrnalarda parlamentonun he- men her seferinde, Yeltsin'e bo- yun eğdiğini, bu sefer de benzer bir gelişmenin yaşanacağını dü- şündürüyor. Ne kı Rusya'nın so- runları Kriyenko'nun paketiyle çözülecek gibi degil. Ekonomi- nin "aşil topuğu" ruble krizi baş- ladığında Rusya ekonomisinin durumu, ilk bakışta hiç de o ka- dar kötü görünmüyordu. Enflasyon, ilk defa yüzde 10'un altına düşmüş, bütçe açı- ğı 1997'de GSMH'nin yüzde 8.5'inden, bu yıl, mayıs sonu rti- banyla yüzde 4.4'üne gerilemiş- ti. Vergi toplanamadığından yakı- nılan Rusya'da vergi gelirleri, il- ginç bir şekilde, GSMH'nin yüz- de 34'üyie Japonya. Brezilya ve ABD'den dahayüksekti. (Finan- cial Times 22/06). Ancak bu olumlu gelişmenin birde "aşil to- puğu" vardı. Kriz (daha doğrusu uluslararası mali sermaye) Rus- ya'yı tam da buradan vurdu. Türkiye dahil birçok gelişmek- te olan ülkede görülen bu "aşil topuğu", esas olarak ekonomik büyümenin kamu borçlanyla fi- nanse edilmesinden kaynaklanı- yor. Nrtekim Rusya'nın ruble cin- sinden kamu borçlan. 1995'te sı- fır noktasından, 1997 sonunda GSMH'nin yüzde 17'sine yüksel- mış. Bu sürecin arkasındaysa, büyük bankaların. devletin ve uluslararası mali sermayenin arasında oluşan bir "saadet zin- cıri yatıyor". Financial Times'ın aktardığına göre Rusya'da ban- kalar, uluslararası pıyasalardan yüzde 10 faizle kredi alıyorlar, bu- nu rubieye çevirip, yüzde 60 ci- vannda gelir getiren kamu kâğrt- ı vatınyorlar. Böylece hem Rusya'da ICrizin Arka Planı Yeltsin, reform paketinin geçirilmesi için hükümeti erken bankalann döviz pozisyonları hem de kamu borçlan katlanarak artıyor. Sürekli bir devalüasyon beklentisi ve rubieye güvensizlik ekonomiyi giderek daha fazla dolara bağlıyor. Bunun ulaştığı düzeyi, devletin hazine bonosu borçlannın halentoplam mevdu- atlann yüzde 53 üzennde sey- retmesinden izlemek mümkür 1 !. Artık Rusya ekonomisi, kısa dö- nemli sermaye hareketlerine ve IMF "yeşil ışıklanna" bağımlıhk kazanmıştır. "Saadetzincirinin" kopmaması için sıcak para akışı sürmelidir. Iyi de yabancılann elindeki kâğrtlann değeri 26 mil- yar dolara ulaştığı sırada. merkez bankasının rezervlerinin sadece 14 milyar dolar olduğu düşünü- lürse, acaba bu piyasada kim daha fazla kalmayı göze alabilir? Hele bu rezervlerin üç aylık itha- latı bile karşılamayacağı görülü- yorsa... Bu koşullarda, Rusya'da oldu- ğu gibi bir dış ticaret fazlası da si- zi kurtarmayacak, "sıcak para" hızla çıkarak yeni piyasalara, kimbilir belki de Türkiye gibi ül- kelere doğru yola çıkacaktır, ye- ni saadet zincirleri ve yeni krizler için... Pastadan pay alanlar ve alamayanlar. Bu madalyonun bir yüzü daha var. Bu da tüm iyileş- melere rağmen halkın refah dü- zeyi bozuluyor, toplumsal huzur- suzluk artıyor. Işçilerin, memur- lann emeklilerin protesto hare- ketleri, viadivostok ümanı'na gi- den tren yolunun kesilmesinde olduğu gibi sık sık ekonomiyi fel- ce uğratabiliyor. Bu manzaranın oluşmasında "piyasa ekonomi- sine" geçerken Komünist Parti bürokratlannın devlet işletmele- rineelkoymaları, mali- sermaye- nin Rusya ekonomisini teslim al- ması, bu arada sanayide büyük bir çöküşün yaşanmasının bü- yük rolü var... Oligarşik cumhuriyet Bugün, sanayi üretimi hâlâ 1989 düzeyinin yüzde 50 geri- sinde. Buna paralel olarak ban- kalann gücü artmış ve Financial Times'ın (11/96) aktardığına gö- re 1996 sonunda 7 banka tüm ekonominin yüzde 50'sini kont- rol eder duruma gelmiştir. Aynı dönemde reel gelirler yüzde 30 gerilemiştir (Foreign Affaires Mayıs/Haziran 1998). Rusya'da serbest piyasa ekonomısine ge- çiş, aslmda, ekonomik ve siyasi iktidann, aslmda, SSCB'yi yöne- ten Nomenklatura'nın (bürokra- sinin), bu sefer de bireysel özel mülkiyete sahip bir oligarşi ola- rak konumunu güçlendirmesin- den başka bir sonuç vermemiş gibi görünüyor. Bu süreç, siyasi iktidann ve Rusya'daki "sözde demokrasi"nin de doğasını belir- lemiştir. Rusya'da siyasi sistem tam bir "oligarşik cumhuriyet" gibi ışle- seçimle tehdit etti. mektedir. Bunu iki noktada gör- mek mümkün. Birincisi parla- mentonun hemen hiçbir gücü yoktur. 1993 Anayasası, devlet başkanına parlamento karşısın- da son sözü söyleme, isterse meclisı kapatıp erken seçimlere gitme yetkisi vermiştir. Ancak Rusya'da sadece ekonominin yüzde 50'sine hâkim olan oligar- şi, medyanın da yüzde 100'üne hâkimdir. Siyasi partiler bu koşullarda gelişememekte. Yettsin de zaten, hiçbir partiye, dolayısıyla belli bir programa dayanmadan partıleri destek mekanizmaları olarak kullanmaktadır. (The Times 23/06) Seçim ani geldiğinde Yelt- sin bu oligarşi ile işbirliği yaparak ABD Başkan adaylannı kıskandı- racak harcamalaryapabilmekte- dir. Örneğin Yeltsin, son başkan- lık seçimlerinde. yasal smır 2.9 milyon dolar olmasına karşın 500 milyon dolartn üzerinde bir har- cama yapmıştır. Clinton, seçim kampanyasında sadece 113 mil- yon dolar harcamıştır. Bu para seçim kampanyasında büyük bir dengesizlik yaratmıştır: Seçim- lerin ilk turunda Yeltsin yaranna 449 olumlu haber çıkarılırken, Komünist Partisi adayı Zuga- nov, 313 olumsuz haberle seç- mene sunulmuştur (Foreign Af- faires). Seçimlerde Yettsin'e bu fonlan sağlayanlar ise daha son- ra bu bonkörlüklennin meyvele- rini toplamışlar; mali oligarşinın büyük isimlerinden Boris Beze- rovski, güvenlik konseyine gir- miş, bir başkası Vladimir Pota- nin, Ekonomi Bakanı olmuştur. Potanin'in adamı Çubais, re- form programının başına, Çuba- is'in adamı Alfred Kohn, özel- leştirmenin başına getirilmiştir. Seçimlerden sonra Berezovs- ki, Aeroflot uçak şirketinin yansı- nı, Vladimir Guzinszki ise Kanal 4 TV'sini ele geçirmiştir (Le Mon- de Diplomatique, Mart 1998). IMF'nin derdi ne ? Başbakan Knyenko'nun istik- rar programı meclisin önüne ge- lir gelmez, IMF 670 milyon dolar- lık kredi dilimini serbest bıraktı. Svıaznost (telekomünikasyon) özelleştirmesi sırasında, mali gruplar arasında çıkan medya savaşında. Berezovski grubu- nun propagandasıyla işten atıl- dıktan sonra tekrar IMF ile gö- rüşmeleri yürütmek için geri ge- tirilen Çubais, IMF ile 10-15 mil- yar dolarlık bir kredi anlaşması- nın tamamlanmak üzere olduğu- nu söylüyor. IMF'nin yumuşamasınm ardın- da ise sanınm Kriyenko paketi- nin iki maddesi var. Bunlardan biri oligarşinin kontrol ettiği bü- yük tekellerin vergi kaçırmasını önlemeyi amaçlıyor, diğeri de daha sıkı gümrük kontrolleri ge- tirmeyi. Birçok gözlemci, IMF'nin, ya- bancı senmayeye Rusya pazan- nı kaptırmamak için direnen, re- formların kendi kontrollerinde. aşamalı olarak sürmesinde israr eden, giderek Hazar Denizi pet- rol pazarlıklannda ortaya çıktığı gibi dış poltikada da etkin olma- ya başlayan oligarşinin gücünü kırmayı, böylece Rusya pazannı uluslararası mali semayeye tü- müyle açmayı amaçladığını dü- şünüyorlar (Le Monde Diploma- tique). Bu arada Rus halkı arasında yapılan bir anket, halkın yüzde 88'inin zengin olmak için umu- dunu serbest piyasanın gelişme- sine değil "torpil bulup devletten nemalanmaya" bağladığını gös- teriyor. Anlaşılan, Rusya halkı serbest piyasa hakkında doğru kanıya varmış! ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK 'Başkan Baba' Arayışı (II) Bu başlık 6 Ekim 1997 tarihli Ankara Paza- n'nda da kullanılmıştı. Ne var ki şu sıralar sü- rekli güncel tutulmak isteniyor. Bu nedenle de yeniden ve daha güçlü bir biçimde ısıtılan ko- nuya bir kez daha deginmek gerekiyor. Aslmda buna tartışma da denmez; bu bir da- yatmadır; cumhurbaşkanı tarafından kamu- oyunda egemen kılınmak isteniyor. Yıllardırs/- yasal bunalımdan kurtulamayan toplumun önüne yeni bir seçenekmişçesine, ABD benze- ri bir siyasal yapı konuluyor. Oysa ortada, ne üniversitelerin, bilim çevre- lerinin görüşlerini içeren çalışmalar var, ne de tartışılacak bir belge var. Ülkeyi siyasal buna- lıma sürükleyenler, yıllardır 12 Eylül rejiminin anayasal yapısını veri alarak siyaset yapanlar, öncelikle ülkeyi bu demokratik alacakaranlık- tan çıkaracak yerde, yeni bir acı ilaç önerebili- yorlar. Başkanlık sisteminin başanlı olduğu tek ülke var, ABD. ABD'nin siyasal yapılanması ve bu- nun tarihsel gelişimi çok değişiktir. ABD'de, si- yasette belirleyici olan yerel öğelerdir. Çok da- ha önemli bir nokta var. ABD Anayasası ve bu- radan siyasal yapısı, yasama, yürütme ve yar- gı güçlerinin karşılıklı denetim ve dengeleme il- kesine, yani güçlerayrılığının en belirgin biçim- de uygulanmasına dayanır. Siz, ABD'de ya da herfıangi bir demokratik ülkede, en üst yöne- ticinin ilkokul öğretmenleri sandığının birikim- lerini bir aileye vermesine ve sonra da kamu- oyuna dönüp verdimse verdim demesine ta- nık olabilir misiniz? Başkanlık sistemi olsaydı böyle olmazdı diye düşünüyorsanız, yanılıyor- sunuz. Çünkü başkanlık sisteminin sağlıklı iş- lemesi için güçler arası karşılıklı denetim ve dengeleme de yetmiyor. Nasıl mı? Başkanlık sisteminin işlemesi için yerel düz- lemde çok güçlü bir yönetim geleneğinin var ol- ması gerekiyor. Yerel yönetimterin kişisel çıkar odakları tarafından teslim alındığı ortamlar, başkanlık sisteminin işlemesini engelliyor. Yine aynı örnekten gidelim. ABD siyasal ya- pısı, oldukça demokratik işleyen kurumlarm toplamıdır. özel kesim üzerinde kamusal de- netim halkın da katıhmıyla işletilir. Büyük ortak- lıkların topluma hesap vermeleri gelenekleş- miştir; ABD'de sektörel sermaye bütünleşme- leri sınırlıdır. Örneğin, banka-sanayi-ticaret ve basın-yayın girişimlerinin birkaçının ya da tü- münün aynı sermaye sahibinde ya da aynı hol- dingde toplanması yasal olarak olanaklı değil- dir. Kamu kurum ve kuruluşlarını siyasetçilerin yağmalaması, yakınlarına iş bulma, ihale ver- me, kredi, ucuz mal ve hizmet sağlama alanı olarak kullanmaları olanağı demokratik dene- timle bağdaşmaz. Ek olarak ABD gibi toplum- sat yaptnın karmaşık olduğu bir yapıda bile ka- mu bürokratlannın ABD'nin çıkarlarına ters davranmalan ya da yabancı çıkarlarına teslim olmalan toplumsal aklın kaldırabileceği bir ol- gu değildir. Latin Amerika (LA) ülkelerinin tamamında ABD'den kopya edilen başkanlık sistemleri ge- çerlidir. Ancak o ülkelerde, başkan seçilmedi- ğini, başkan baba seçildiğini bilmek için siya- sal bilimler eğitimi gerekmiyor. Günlük gazete- leri izlemek ya da öykü ve romanlan okumak yeterlidir. * • * Cumhuriyet, ülkenin halkın seçtiği temsilci- leri eliyte yönetilmesidir. Türkiye, Kurtuluş'tan Kuruluşa yaşadığı Cumhuriyet sürecini bu ilke ile gerçekleştirmiştir. Ancak çokpartili yaşama geçildikten sonra siyasetçijer iki işlev gördü: Bi- rincisi kendi zenginlerini yaratmaktır. Demok- rat Parti'nin bes/eme basın. tüccar, sanayict yaratmak amacıyla, para basmasını, ülke eko- nomisi çok pahalı ödemiştir. Daha sonraki yıl- larda siyasal iktidar olarak zengin yaratmanın çapı genişlemiş, siyasetçinin kendi kardeşleri- ni, yeğenlerini, hısım ve akrabalarını zengin et- mesi de bu zengin yaratma oluşumuna eklen- miştir. Siyasetçinin yaptığı ikinci iş, başta dev- let olanakları olmak üzere halka ait ne varsa, sanayi işletmesi, ticaret ve satış birimleri, tu- rizm tesisleri, banka-para olanakları, orman arazisi, deniz kıyısı, tarih ve kültür varlıkları vb. olabilir, yarattıkları başta olmak üzere, hepsini zenginlere sunmaktır. Çokpartili yaşama ge- çildikten sonra siyaset, devleti, yarattığı serma- ye sahiplerinin tutsağı yapmıştır. Türkiye siyasetinin iki belirgin eksiği vardır: Bir, 12 Eylül kalıntısı kurum ve yasaların demok- raf/Weşmeyönündedeğiştirilmesi; iki, bir çıkar batakhğına dönüştürülen siyasetin yıkanması, temizlenmesi. Herhangi bir sistem tartışmasın- dan önce bu iki sorunun çözümü gerekir. Çö- züm, başkan babalara bırakılmayacak kadar güncel ve önemlidir. Pamuk Factoring SICAK PARA' demektir! PAMUK FACTORİNG Tel: (0.212) 230 54 40 pbx - (0.212) 296 85 05 pbx
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear