Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 HAZİRAN 1998 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Istanbul
Edırrte
Kocaelı
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
B
B
B
B
A
A
A
A
20
25
25
27
29
29
31
28
Zonguldak B 20 Antalya
Sinop
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskışehır
Konya
Sıvas
B
B
B
B
PB
PB
B
B
2U
21
19
20
21
10
23
19
B 26 Kars
Adana
Mersın
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Sıırt
Hakkârı
Van
B
PB
B
PB
PB
PB
PB
PB
26
25
25
28
24
24
21
19
B 15
Yurdun doğu kesım-
len parçalı bulutlu,
Orta ve Doğu Kara-
denız, Iç Anadolu'nun
doğusu, Doğu Akde-
nız'ın ıç kesımlen,
DoğuAnadoluıleGü-
neydoğu Anado-
lu'nun doğusu sağa-
nak ve gökgurultulu
sağanak yağışlı, ote-
kı yerler az bulutlu ve
açık geçecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
1b
15
16
19
23
22
25
24
Münih Y 25 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madnd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
FB
PB
Y
PB
B
B
B
B
22
26
21
28
25
26
25
26
Y 24 Şam
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
B
B
PB
Y
PB
Y
Y
A
26
28
22
26
21
25
18
34
A 31
Taşkent
Tahran
r\
0Açık Parçalı bu'utlu Sıslı k Çok bulutlu Yağmurlu Karlı Sulu kar Gok gurultulu
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı l. Sayfada
ardından FP'lilerden yarım ağızla bir "düzeltme" ge-
lecek.
Oysa, haber doğru. Zira bir sürecin sonucu.
REFAHYOL döneminde Şaibe Hanım ve Takke-
li Erbakan arasındaki ilişkı öylesıne gelışti kı, birbi-
rinden ayn siyaset yapamıyorlar. Birbirinden kopar-
larsa -matematik olarak- asla iktidar olamayacakla-
rını biliyoriar.
Ne ki son aylarda önemli bir gelişme izledik. Cum-
hurbaşkanı Demirel. tıkanan siyaseti aydınlığa çıkar-
mak için önerilerde bulundu. "Seçım yasasma par-
tilerin 'ittifak' yapmalan ilkesinin getirilmesini" iste-
di.
Diğer partilere değil, sadece malûm ikiliye hizmet
edecek bu yönteme basında pek azımız karşı çıkttk.
Cumhurbaşkanı gerekçesinde, seçimden önce
partilerarası ittifak sağlanırsa halkımızın seçimden
sonra kimin başbakan olacağını bilerek oy kullana-
cağını one süruyor.
Oysa önerı yaşama geçırilirse neler olacağını Cum-
hurbaşkanı'nın bizlerden önce kestirmesi gerekiyor.
Şaıbe Hanım; bıliyor kı "yeniden diriliş" çabaları
nafıle. DYP'nin 1991 ve 1995 genel seçimlenndekı
oy oranlarına erişmesi hayal-ı ham. Gerçekleşmesi
artık bir düş.
FP de 1995'tekı yüzde 22 oy ile avunuyor. Bu kez
daha yuksek oy alacağını savunuyor ama; görüyor
kı, maske düştu, gerçek yüzü halk tarafından görül-
du.
Ne ki, teselli olacak nıtelikte bir gelişme var önle-
rinde. Cumhurbaşkanı da destekliyor, hatta ısrarla ıs-
tiyor. Ittifakla ılgili gelişmeler giderek böylece olgun-
laşıyor
Örneğin erken bir genel seçimde DYP yüzde 10,
FP yüzde 18 oy alır, toplam yüzde 28...
işte, hemen hükümet kurmaya hazır, arkası önü
sağlam bir çoğunluk!
Siyasetin önünün açılmasını isteyen Oemirel'in tam
arzuladığı kıvamda.
Böylece rengârenk bir düş âlemi yaratılıyor
Onümüzü görmek...
FP-DYP çoğunluğu hükümet olmaya yönelince...
Pekı ama; 28 Şubat süreci ne olacak?
O 28 Şubat kı; nasıl başladığını ve nerede bittiği-
ni ya da bıteceğını herkesten çok daha aynntılı ola-
rak Cumhurbaşkanı Demirel biliyor.
Üstelik, 17 Ocak 1997'de davet üzerine gittiği Ge-
nelkurmay'da "irtica üzennde askerlenn iki saatten
fazla süren bilgili, belgeli açıklamalarını izleyen"
Cumhurbaşkanı, her zaman 28 Şubat sürecıni elbet-
te anımsıyor.
Biliyor ve anımsıyor. Önce, Şubat 1997 başlann-
da Milli Savunma Baka'nıTurhan Tayan'ın RP'yi suç-
layan resmi açıklamaları geliyor.
Köşk, brifingden ve MSB Turhan Tayan'ın 2/3/4
Şubat 1997'dekı açıklamalarından sonra... Takkeli
Erbakan'a iki mektup gönderıyor. Mektupların 17 O-
cak brifinginde saptadığı ögeleri içerdiği kuşkusuz.
Şımdi soru geliyor. Bu gelişmeleri yaşayan, 28 Şu-
bat sürecini yakından bilen bir siyaset adamı olarak
Cumhurbaşkanı Demirel, erken bir genel seçimden
sonra olası FP-DYP işbirliğine hükümeti verecek mi?
Yarınlar ne getırır elbette bilinmez. Demirel'in de-
diği gıbı sıyasette bir gün bile uzun bir süre. Ama ge-
lişmelenn önümüze koyduğu bugünkü manzara,
böyle bir koalisyona Köşk'ün yeşil ışık yakmasında-
kı olanağı ve olanaksızhğı açık seçik sergiliyor.
"lttıfak"\r\ davranışları -iktidar olduklarında- Türki-
ye'yi nerelere sürükleyeceklerini daha bugünden
kestirmemızi sağlıyor.
Daha bugünden yerel seçimlerde büyük kentleri
paylaşıyorlar. Ya yarın? Olasıdır ki, ilk altı ay "yeni bir
Takkeli" başbakan olacak, yılın ikinci altı ayında ise
Özer Uçuran'lı Şaibe Hanım...
Son konuşmalarında Şaibe Hanım, "sistemle uğ-
raşarak gerçek demokrasiyi yaratacağım" söylüyor.
Murat ettiğı gerçek demokrasi herhalde açıklanan
gizlı plan ve benzerleri..
Türkiye'yi Refah'tan doğma FP ile Şaibe'li DYP or-
takliğı ile kurulacak bir hükümetten Tann korusun!
Böyle bir olasılığa Mesırt Yılmaz bile yeğlenir.
Çevrecflere gözaltı
I Baştarafı 1. Sayfada
lar. Avdın Idare Mahkeme-
si'nin kapatma karanna
karşın tek ünitesı ile çalı-
şan Gökov a Termik Santra-
lı'nın iki ünitesinin daha
devre>e girmesi için hazır-
lıklara başlandı.
Santralm tam kapasite ça-
lışabılmesi için kapalı olan
Hüssamlar Kömür Ocaklan
ıhaleye çıkanldı.Bu duruma
tepki gösteren Ören Beledi-
ye Başkanı Kazım Turan ile
çe\Teciler dün Muğla'da Sı-
nırsızlık Meydanı'nda bira-
raya geldiler. Burada üzerle-
rinde "Mahkeme kararı
var, Gökova'yı çalıştıra-
mazsınız, suçtur. Hani ce-
zası?" ve "Hüssamlar Gö-
kova için cinayettir" yazıh
kara çarşaflar olduğu halde
açıklamada bulunan çevrecı-
ler. ihaleden vazgeçılmesını,
santralm kapatılarak "Çevre
Bilimleri Enstitüsü"ne dö-
nüştürülmesıni istediler.
Gökova Süreklı Eylem
Kurulu Sözcüsü Saynur Ge-
lendost "Burası Sınırsızlık
Meydanı, eğer düşünihor-
san, söyleyecek sözün \ar-
sa ve yüreğin yetiyorsa sus-
ma gel konuş, diyor" dıye-
rek başladığı açıklamasında
şunlan sövledı:
•'14 \ıldır bu cinayeti
durdurmak için etmediği-
miz söz. yapmadığımız ey-
lem kalmadı. Bağımsız
yargının verdiği kararlar-
İa, onca yıllık mücadelemi-
zin haklılığını kamtlanmış-
tır. Mahkeme kararları
herkesi bağlar. Vargı, Gö-
kova desülfirizasyon ile de
çalışfınlamaz. diye kararı-
nı vermiştir. Bu santral ça-
lıştınlmakla suç işlenmek-
tedir. Cumhurbaşkanı'nın
diyeşi ile bu santralı çalış-
tırmak cinayettir. Hele he-
le Hüssamlar'ı açmak kat-
merli cinayettir."
Gelendost \ e beraberinde-
kiler daha sonra alkışlarla
meydandan Muğla Valili-
ği'ne yürüyüşe geçtiler.
Grup valilik bahçesinde po-
lis engeliyle karşılaştı. Muğ-
la Valisi A. Cemil Serhadlı,
eylemcilerin Başbakan ile
Çevre, Kültür, Turizm. Tarım
ve Orman Bakanlıklan'na
gönderilmek üzere. "Muğla
Yurttaş İnsiyatifî'" irnzası
ile hazırladığı dilekçeyi ka-
bul etti. ancak çe\T\ecilerle
görüşmedi.
Dilekçenin valıye ulaşma-
sının ardından, polıs kımlik
tesbiti yaptığı çevrecileri gö-
zaltına aldı. Vali Serhadlı,
olayı değerlendınrken, "Git-
mişler. Sınırsızlık Mejda-
nı'nda basın açıklaması
yapnuşlar. Bu normaldir.
Benimle bir görüşme ta-
lcpleri olmadı: Meydan-
dan valiliğe yürümüşler.
Dilekçelerini aldık. Fakat
yürüyüşleri kanuna a> kın.
O nedenle emniyet gözaltı-
na almış. tfadeleri alınıp,
serbest bırakılırlar" dedi.
Çe\Tecilenn ifadeleri alın-
dıktan sonra. çıkanldıkları
mahkemede tutuksuz yargı-
lanmak üzere serbest bırakıl-
dılar.
Türkiye'den Avrupa'ya iki koşul• Baştarafı 1. Sayfada
Avrupa cephesınde Türkiye ile iliş-
kilerde bir açılım beklenmezken An-
kara'da da AB'ye üışkin politikalann
izlenmesı konusunda yaşanan kar-
maşanın şımdihk gıdenldığı gözle-
niyor. Avrupa işleri ve Kıbns'tan so-
rumlu De\ let Bakanlıgrna atanması-
na karşın bir süredır Dışışleri Bakan-
lığı'nca by-pass edılmekten yakınan
Prof. Şükrii Gürel'in. ılgili olduğu
her ıkı alanda da "duruma el koydu-
ğu ve yaşanan sıkınhy ı bizzat Başba-
kan Yılmaz'a aktardığT belırtılıyor.
Yakın çevresıne göre Gürel. "12
Aralık Lüksemburg kararlanna nıj-
silleme olarak Türkiye'nin AB ile si-
yasi diyaloğu kesrigini açıkladığı 14
Aralık'ta Ankara nerede duruyvrsa,
hâlâ orada durduğunu herkese gös-
termek" amacıyla de\reye gırdı.
Bakan Gürel ın koordınatörlüğün-
de. Dışışleri Bakanlığı, Devlet Plan-
lama Teşkilatı \e Dış Ticaret Müste-
şarlığı dahıl ılgili tüm kurumlann ça-
lışmalan sonucu hazırlanan "Türki-
ye-.\B İlişkilerini Geliştirme Strateji-
si" adı altında 12 sayfalık bir rapor
hazırlandı. Yvlmaz'ın başkanlığında
cuma günü yapılacak toplantıda bu
stratejıler ele alınıp son şeklı kamu-
oyuna açıklanacak. Cst düzey bir hü-
kümet yetkılisı. Cumhuriyet'e yaptı-
ğı değerlendirmede, Türkiye'nin AB
ile siyası dıyaloğunun sınırlı olduğu-
nu anımsatarak şu görüşü dıle getir-
dı: "Sınırlıolan siyasi diyalogdışında
AB ile var olan ilişkilerimizi geliştir-
mek isrİNoruz. Ama bunun da koşul-
lan \ar. Biz bu koşullan kendi strate-
jik kâğıdınıı/Ja ilk defa açıklamış ola-
cağız."
Strateji kâğıdmda. AB ile \ar olan
GB ilışkılennın belırlı koşullann ye-
rine getirilmemesi halınde sınırlı ka-
lıp anlamını yitirdığı tezı ışlenıyor.
Bu çerçevede strateji kâğıdında.
AB'nin Türkiye'ye karşı üstlendtğı
yükümlülükleri arasında yer alan,
Avrupa'daki Türklenn \e emeklen-
nm serbest dola^ımının uygulamaya
konulması öngörülüyor
Yılmaz" ın başkanlığında masaya
yatınlacak dığer önemli konu. Türki-
ye'nin AB'nin aldığı kararlarda ken-
disine danışılmamasına karşın taraf
olması. Gürel. geçmış hükümetlenn
GB konusundakı bu hatasına işaret
ederek şu değerlendırmeyi yaptı:"Bi-
zim için belki de en önemli konu, AB
karar verme sürecine katılmamtan
sağlanmasıdır. AB'nin bizim dışımız-
daki mekanizmalarda oluşturduğu
polirikalan ve kurallan. yani iç dü-
zenk>ici kurallara u>ma\ı maalesef
GB ile kabul etmi^iz. Ömeğin Suriye
ik SerbestTicaret Anlaşması yapıyor.
Biz sonra haberdaroluyoruz. İlişkile-
rimizi doğrudan doğnıya etkileyen
S-300'ler bölge ülkelerine tehdit
• Baştarafı 1. Sayfada
Asken uzmanlardan edınılen bilgıye
göre. radar ststemının "körlükten" kur-
tulabilecegı birelektronık sistemle mo-
demize edılmesı de en azmdan yakın
bir gelecekte mümkün görünmüyor. Bu
nedenle güneyden Kıbns'a doğru ha-
reketlenen bir lsrail uçağının da açık
hedef halıne gelebıleceği belirtılıyor.
Aynca ABD'nın önem verdiği ülke-
lerden bıri olan lsrail'in. başında Rus
uzmanlann bulunduğu S-300 füzeleri-
nın geniş radar ağında uçuşlannm dü-
zenli olarak denetlenmesinden endişe
ettiğı debelirtılıvor.
Dıplomatik kaynaklar. hava savun-
ma sıstemı olarak tanıtılan S-300 füze-
lennın bölgesel ve uluslararası bir çık-
maz yaratabıleceginin hesaba katılma-
sı gerektığinı vurguluyorlar. S-300 fü-
zelenrun sıpanş edilmesi ve aynca Kıb-
ns sorunu için Avrupa Birliği içinde bir
önen gelıştınlmesinin Yunanistan ve
Kıbns Rum kesimini büyük riske sok-
tuğu, hatayı kabul etmelerine rağmen.
ğerlendinnesınde bulunuluyor.
Öte yandan Kıbns Rum yönetimi,
tngıltere'deyayımlananTheSundav Tı-
mes gazetesının "KıbnsRum yönetiıni-
nin S-300 füzelerini ada\a getirmesi \e
sa>aş tehlikesinin başgöstermesi halin-
de İngiliz Hava Kuvvetieri'nin 250 bin
kişiyi Ada'dan havayoluyla tahliye et-
mek için plan hazırladığı"yolundakı ha-
bırenı "kışkırtıa"olarak niteledi. Rum-
lar. bu tür haberlerin özellıkle tunzm
ekeonomısine dayanan Rum ekonomı-
sine darbe vurmak ve Rum yönetimm-
den siyasi tavizler kdparmak amacıyla
yayıldığı yorumunu yapnlar.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimı-
nın. Türkiye'nin S-300 füzelerini vur-
mayacağı ya da uluslararası camianın
buna engel olacağına ilişkin olarak üre-
tilen senaryolara karşılık diplomatik
kaynaklar, "Türkiye'nin izin \«rebüe-
ceğibütün sınırlann aşılnuş oktuğuna"
dikkati çekiyorlar. Ecevit'm, Çin'i zi-
yareti çerçevesinde, iki ülke arasındaki
heyetler arası görüşmeler başladı. Ece-
kenıü-kamuoylanna kabul etriremeye-viusabah ilk olarak Çin Başbaton Yar-
cekleri ıçın gen adım atamadıklan ĞB&' dıııicisı^lan Çlced İleDevlerKunuke-
TEKEL
tarih
oluyor
I Baştarafı 1. Sayfada
te serbest olması öngörülen
tasanda btra, her türlü şa-
rap, \iski ithahnin, üretilen
ya da ithal edilen bu ürün-
lerın fiyatlandırılması \e
satılmasının serbest olduğu
kaydedildi.
Tasanda devlet. sivil top-
lum örgütleri ve akademik
çevre temsilcilennden
oluşturulacak "MiüiTûtün
Kurulu"nun yılda en az bir
kez toplanarak. ulusal polı-
tika belırleyeceğı kaydedil-
di. Kurulun önerisi üzerine
Yüksek Planlama Kurulu
karanyla tütün üretim mik-
tar ve esaslan belirlenecek.
Destekieme ahmıyla il-
gili olarak Bakanlar Kuru-
lu'na. kamu kuruluşu. üre-
tici veva kooperatif birlıği-
ni görevlendirme yetkisi
venlıyor. Yerli ve vabancı
sigara fırmalanmn Türki-
ye'de sattıklan sigara mik-
tan kadar tütünü Türki-
ye'den almaları zorunlulu-
ğu öngörülen tasanda, tü-
tünlenn satışıyla ilgili şu
düzenleme getiriliyor:
"Sözleşme yapüarak üre-
tilen tütünler dışında kalan
üretici rüriinleri. tütün satış
tnerkezlerinde açık artOr-
ma yöntemiyle alınır ve sa-
tüır. Açık artrjrmada alıcı
bulamayan tütünler en az
piyasa fiyatlan üzerinden
destekiemekuruluşuncasa-
ün alınır \e sevk edilir. En az
piyasa fnatlannın üstünde
bir destekieme fiyaü belir-
lenmesi halinde, aradaki
fark bütçeden karşılamr.
En az piyasa fiyatlan, dün-
ya piyasalanndaki tütün fi-
yatlanna nazaran hesapla-
nan üretici tütün piyasa fi-
yaüannın yüzde 15 alünda-
kifıyaüardır.''
Tasarıda, 2 milyar adet
sigara, diger tütün ürünle-
rinde de en az 1 mih/on adet
satış mıktanna ulaşan fîr-
malann ithalatı serbest bı-
rakılırken "Buşartianyeri-
ne getiremeyen firmalann
ürettikleri veya ithal ettik-
leritütün mamullerinin da-
ğıümı. satışı ve fıyatlandır-
ması Bakanlar Kurulu'nca
görevlendirilecek kurulu;
eliyle yapüır" denıldi.
\ ı'nde bir araya geldı. Daha sonra Ece-
vit ve Çiçen'in başkanlığında. heyetler
arasında görüşmelere geçildi. Ecevıt
daha sonra Dev let Başkanı Can Zemin
tarafından kabul edildi. Ecevit Çiçen"le
görüşmesinden sonra gazetecilere yap-
tığı açıklamada, Türkiye'nin Kıbns ile
ilgili görüşlerinı aynntılanyla sundu-
ğunu belırttı. Ecevit, "Yunanistan'ın
adaya >apbğı askeri yıgınagı, AB'nin
Rum y önetimini üyeliğe alma karan ve
Rusya'nın tüzelergöndermekarannın.
BM Genel Sekreteri'nin inisiyatifini de
baltalamış okJuğunu söyledim" dedı.
Irak konusunda ıkı ülkenin tutumu-
nun bırbınne çok yakın olduğunu anla-
tan Ecevit, Hindıstan ve Pakistan"ın
nükleer denemelerının de görüşmede
gündeme geldiğinı kaydetti. Ecevit.
" Hindistanve Pakistan'ın nükleerdene-
mekrine tepkiierini dile getirdiler" dı-
ye konuştu.
Ekonomik ilişkilerin de ele alındığı
görüşme sırasında Çiçen'in de ülkesi-
nin Tayvan ve Doğu Türkıstan-Sıncan
bölgelen köousundakı hassasiyetıni di-
iTBetirdigrögrenildi. ——•
bir konu. Bunun gibi konularda biz
AB ile bir danışma nıekanizması ku-
rulmasını istiyoruz."
Türkiye gıbı Norveç de AB üyesi
değıl. Norveç kendı isteğiyle birliğe
üye olmak ıstemedi, ancak AB'nin
karar verme sürecine katılıyor, oy
kullanamıyor.
AB'nin Kıbns niyeti
Bir yetkili. AB ile siyasi ilişkile-
rin yeniden başlaması ıçın bir ortam
oluşmadığına işaret ederken. birliğin
bu siyasi diyaloğun venıden başla-
masındaki gerçek nıyetıne ılışkm An-
kara'nm kuşkulannı da dıle getırdı.
Türkiye'ye göre AB"nin niyeti Anka-
ra'yı yeniden siyasi dıyaloğa çeke-
rek "lnsan haklannda eteştirip Kıb-
ns'tabir şeyler almak" Hükümet yet-
kilisı. "AB ile üişkilerimü kopuk kal-
dıkça Kıbns için baskı vapanınorlar"
değerlendırmesıni yaptı.
PKK, 10
korucuyu
öldürdü
DtYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Şımak'ın Be\,tüşşebap
ilçesine bağlı Güney^aka köyüne
baskın düzenleyen PKK'liler, 10
köy korucusunu öldürdüler. Terö-
ristlerköydekı 700 koyunudayan-
larına alarak kaçtılar.
Beytüşşebap'ın Kuzey Irak sını-
nnda bulunan Güneyyaka köyüne
önceki gece saat 20.00 sıralannda
baskın düzenleyen bir grup terörist
ile köy korucuları arasında çatış-
ma çıktı. Üç saat kadar süren ça-
tış.mada. köv koruculanndan, Ab-
dullah. Lezgin. Şakir, Faris, Hasan,
Faysal Bildik, Muhacır, Ramazan
ve Faysal Güzel olay yerinde, Ab-
dülkerim BUdikde kaldınldığı Şır-
nak Asken Hastanesi'nde yaşamı-
nı yitırdi. Güneyyaka'yı basan te-
rönstler v atandaşlara aıt 700 koyu-
nu da yanlanna alarak köyün dağ-
lık kesimlerine dogru kaçtılar.
Her ay dünyada
15 milyon kadın
- Marie Claire okuyor.
Ya slzl
G Ü N D E M MUSTAFABALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
meyle devam edersek, TBMM stadında oyun oy-
nanıyor. İktidar kanadıyla muhalefet kanadı düşe
kalka oyunu sürdürüyor. Oyundaki partılerin görü-
nümü ise şöyle:
ANAP'la DSP arasında sorun yok. Soyunma
odaları bile aynı. Başbakan Mesut Yılmaz genel
başkanlığı kaybetme olasılığına karşı 1999'da ya-
pılması gereken ANAP Kurultayı'nı bu yılın sonba-
hanna aldı. Siyasi partı kurultayları artık anahtar
teslimi yapılıyor. Nasıl isterseniz o şekılde. Bu yüz-
den kurultayı heyecanlandırma işi sanatçılara dü-
şüyor. ANAP'ın kurultayının da 19 Mayıs Stadı'nda
yapılması, binlerce kişinın katılması planlanıyor...
Yılmaz üç yıl daha kaptanlığı garantıleme ama-
cında. Genel başkanlığı aldınız mı, o sizin artık ta-
pulu malınız oluyor. Başarı, başarısızlık etkilemiyor.
iktidar tarafının üçüncü ortağı DTP'de ise ağw
top çok ama, mermı yok. Ağır topların temel ortak
özellikleri Çiller'in kazığını yemiş olmalan. Demok-
rat Türkiye Partısı için Derle Topla Partısi demek
uygun düşer. Merkez sağı biz derleyıp toparlaya-
cağız dıyorlardı ama, derleme toplama kişilerle
derlenip toparlanma olmuyor.
Kurultay salonunda Atatürk ve Cindoruk'un
yanı sıra Demirel'in postennin de bulunması altı
çizilmesı gereken bir mesajdı.
CHP'nin sahadaki konumu ise çok alışık olma-
dığımız türden. Muhalefet tarafında ama. iktidarın
golü nasıl atması gerektiğı konusunda komutlar
veriyor. Gol atamazsa sahadan çekilmeye zorla-
yabilecegini söylüyor. Arada trıbünlere çıkmayı da
ihmal etmiyor.
Hakemliğı yürüten Cumhurbaşkanımızın konu-
mu ise daha başka. Cumhurbaşkanı hakem ama,
arada bir gol atıyor. Sahadakiler bozuluyor:
- Ama sizin gol atma hakkınız yok...
Cumhurbaşkanımız karşılamakta zorlanmıyor:
"Kardeşim kaleyı seyredelim diye mı açtınız?
Kale açıksa gol atılacaktır. Kaleci topu tuttu da gol
mü dedik?"
Türkiye tipi demokrasi oyununun bir özelliği de,
oyuncu degiştirmenın süreklı serbest olması ye
oyunculara taraf değıştirme hakkının verilmesı. Ör-
neğin, bir oyuncu 85. dakikada karşt takıma geç-
tım, diyebiliyor.
Demokrasi merdiveni
Muhalefet tarafına gelınce... Üç yapıları var:
- Asıl sahada oynuyorlar...
- Ama asıl maçın yan sahada olduğunu söyle-
yip orada ayn düzen kuruyorlar.
- Her iki saha dışında gizli bir sahada da hazır-
lık maçları yapıyorlar. >.
Birinci şıkkı fazla açmaya gerek yok. Iktidan kay-
betmiş olmanın acısı içinde "Demokrasiii, demok-
rasiii" diye bağırıp duruyorlar. Bunlar demokrasi-
yi "kazık kulpu" ve "iktidar merdiveni" olarak dü-
şünüyorlar. Merdivene de o kadar bencilce bakt-
yorlar kı, hani ellerinden gelse iktıdara ulaşınca bflr
daha çıkan olmasın diye parçalayacaklar.
İkinci şıkka en güzel örnek, geçen çarşamba gü-
nü Istanbul'dadüzenledikleri "DemokrasiKurulta-
y/"ydı. Kurultayın tam adı her şeyi anlatıyor:
"Hepimiz için demokrasi... Şimdi değilse ne za*
man?.. Burada değilse nerede?.."
Bu pankartın altındakı kişıler şunlar:
Recai Kutan. Tansu Çiller, Muhsin Yazıcıoğlu,
Hasan Celal Güzel...
Yan sahada demokrasi anyorlar. ^
Bu dört ismı yan yana görüp ağızlarından da en
çok "demokrasi" sözcüğü çıktığını duyunca insa-
nın, "Ben demokrat değilim" diye bağırası geliyor.
Yan sahadakiler ana stattaki hakeme çok bozuk-
lar. Ama hakem onları da ürkütmek istemiyor.
Tribündekiler ise oyunu bazen alkışlıyor, çoğurv
lukla beğenmiyor. Kızan. ağzındadüdük, çalıyorda
çalıyor. Oyuncular düdük bağımlısı olduğu için al-
dırmadan devam ediyor...
Bir curcunadır gidiyor: %
;•,
Tribünde düdükler... ,,ı
Sahada güdükler... j
Yan tarafta kadükler... ı,
EMF'nnı gözü
açılcb mı? :
ERGtN YtLDIZOĞLU
LONDR.\ -Suharto'nun
iktidardan düşmesinden
sonra geçen hafta tekrar
Endonezya'ya gelen 1MF
uzmanlan. durumun acilı-
yeti karşısında daha esnek
da\ranmak gerektığıne ka-
rar verdı ler.
New York Times haber
serv isınin bildirdiğine göre
1MF Asya-Pasıfik Bölge
Müdürü Hubert Neiss, yet-
kililerle yaptıklan dört
günlük görüşmelerden son-
ra. "Endonezyaekonomisi-
nin, tahmin ettiklerinden
çok daha hızla bozulduğu-
nu tespit ettiklerini'" belirt-
ti. Neiss'e göre Endonezya
ekonomisı. bu sene yüzde
10'dan daha fazla küçüle-
bilir. IMF'ye göre bu yıl
yüksek enflasyon ve işsiz-
lik gibi sorunlar daha da
ağırlaşacak. Neiss. "birin-
ciöncetiğin,ekonomikaşuv
manın durdurulması oldu-
ğunu" söyledi. Bu tespit-
lerden hareketle 1MF, da-
yattığı ıstıkrarprogramının
uygulamasında "takvüne"
bağlı kalınmasında daha
esnek davranmaya karar
vermiş.
Ajans France Press mu-
habirinin aktardığına göre
H. Neiss, "Endonezya eko-
nomisi çok ağır bir durunv
da... Pragmarik olmak ve
programm uygulanması
için verilen süreyi uzatmak
gerekir*' diyor.
Hatırlarsanız. Endonez-
ya'da ekonomik knz, çö-
züm olarak INIF'nın dayat-
tığı proğram gereğınce ba-
zı temel mallardan devlet
desteğinin çekılmesınden
sonra bir toplumsal krize
dönüşmüştü. Bu toplumsal
knz sırasında yalnızca Su-
harto iskemlesini kaybet-
mekle kalmadı. 500'den
fazla insan öldü, yüzlerce
dükkân yağmalandı, Çinli
düşmanı ırkçılık tekrar
hortladı.
Endonezya, kriz başladı-
ğından bu yana IMF prog-
ramlannın dununu çözmek
bir yana. ağırlaştırdıgını
gösteren tek örnek değil.
Geçen hafta bir genel gre-
ve sahne olan Güney Kore,
şu günlerde derin bir reses-
yona giımeye başlayan
Malezya da IMF program-
lannın kurbanlanndan. Bu
programlardan 1990'ın ilk
yansında Türkiye ve Mek-
sika da payını almıştı, al-
maya da devam ediyorlar/