29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 1998 CUMA HABERLER Erbakan DGM'de ifade verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RPnin genel başkanı Necmettin Er- bakan, 1993 yılında hacda yaptıgı bır konuşma nede- niyle hakkında yürütülen so- ruşturma kapsamında diin Ankara DGM "de ıfade verdi. Erbakan'la birlikıe FP milletvekilleri Şevket Ka- zan, Şeref Malkoç, Mukad- der Başeğmez. Haşinı Haşi- mi v e Abdulhaluk Mutlu sa- at 20.OO'de DGM'ye geldi- ler. Erbakan, Başsavcı Cev- det Voikan'a 2 saat 15 daki- ka süreyle ifade verdi. An- kara DGM Cumhunyet Baş- savcılığı'nın, Bingöl'de yap- tığı bir konuşma üzerıne başlartığı ve yetkisızlık ka- rarı ıle Dıyarbakır DGM Cumhunyet Başsavcıhğı 'na gönderdiğı soruşturma ile il- gıli olarak Erbakan'ın, Baş- savcı Volkan'a talimatla ifa- de verdigı de öğrenildi. Er- bakan'ın talimatla ahnan ifadesi Diyarbakır DGM Cumhunyet Başsavcılığı'na gönderilecek. ifade vermek üzere dün saat 20.00'de DGM'ye ge- len Erbakan'ı çok sayıda ba- sın mensubu izledi. Erbakan DGM'ye girişinde ve çıkı- şındagazetecilenn sorulan- nı yanıtlamayarak, "Hepini- ze hayırlı akşamlar diliyo- nım" demekle yetındi. Volkan, DGM'den aynlır- ken gazetecilenn Erba- kan'ın yöneltılen suçlama- lan kabul edıp etmedığı so- rusuna, "Bunu söyleye- roem" karşılığını \erdi. Vol- kan, Erbakan hakkında açı- lan bir soruşturmayı daha Savcı Nuh Mete Yüksel'den aldı. Volkan dün ögleden sonra Yüksel'e gönderdiğı yazıda. "Adalet Bakanlığı Ceza tşleri Genel Müdürlü- ğü'nün 9 Hariran 1998 gün- lü genelgesi ınarınca. 1993 ydında hac sırasında yaptıgı konuşma nedeniyle eski Baş- bakan Necmettin Erbakan hakkında yürüttüğünüz ha- nrlık soruşturması evrakı- nın tarafima tevdine" diye- rek soruşturmadan alındığı- nıbildirdi. Erbakan ır> 1993 yılında hacda yaptıgı konuş- mayla ilgili soruşturmadan el çektirilmesıne yazılı ola- rak sert bir yanıt veren Yiik- sel de, "Türkiye Cumhuri- yeti'nin laik devlet düzenini yıkmayı amaçlavan irtkai fa- aliyettere karşı yiirütmüş ol- duğum soruşturnıalar da- ima baltalanmışUr" dedı. Cevdet Volkan, "Geçiş dönemj kantı mı olacak kan- sız mı" sözlerı nedenıyle Necmettin Erbakan hakkın- da daha önce açılan soruş- turmayı da Nuh Mete Yük- sel'den almıştı. Volkan. Er- bakan'ın ıfadesıne başvur- maya gerek görmeverek, dosya hakkında "takibata yer olmadığı' kararını ver- miştı. 'Kalemli çete'nin avukatı davanın sonuçlanmasmı beklemeyeceklerini söyledi Işkence AIHK yohmdaANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-12 yıl 6 ay hapis cezası Yar- gıtay tarafından bozulduktan sonra ikincı duruşmada tahliye edilen Mahmut Yümaz, ceza- e\ inde geçen 2 yıl 3 ayın ardın- dan özgürluğe ka\iıştuğu ilk gü- nünde. "Özgürlük, kazanılmış bir şeydir. Biz özgüıiüğü kazan- dık* dedi. Cezaevlerine teslim olmadık- lannı belirten Yılmaz. "Eylem- ierdeki neşemizi cezaevine de ta- şıdık. O hapis mekânının kahpla- rına girmedik. Resmi. kirli san renk, bize kendi rengini »ereme- di" diye konuştu. Gençlenn avu- katlanndan Oya Ersoy. DGM'le- rin adıl yargılama yapmadığını, sanıklara yönelik işkence ve ha- zırlık aşamasındaki ihlalleri ge- rekçe göstererek Avrupa Insan Haklan Komisyonu'na başvura- caklannı söyledi. Ankara 2 No'lu DGM'de görü- len "kalemli çete" davasının ön- ceki günkü oturumunda tahliye edilen Mahmut Yılmaz. oluştu- rulan öğrencı koordinasyonlan- nın. özelleştirmelere, neo-liberal politikalara. işsizlığe, antı-de- mokratik uygulamalara, emegin sömürüsüne karşı çıktığını belirt- ti. Yasal ve meşnı zeminlerde yü- rüttiikleri savaşımlar toplumda benimsendikçe birilerinin bun- dan rahatsızlık duyarak harekete geçtiğinı söyleyen Yılmaz, bu aşamadan sonra öğrencilerin gi- rişimlerinin "iradi bir İMçimde" yasadışı yollara itilmeye çalışıl- dığını savundu. Yılmaz, komplo dahil hertürlü yöntem denenerek öğrenci koordinasyonlannda öne çıkan kişilerin etkisizleştırilmeye çalışıldığını kaydetti. Yılmaz, 30 Mart 1996 tarihin- de yapıldığı ileri sürülen bir kor- san gösteri nedeniyle nisan avının ortalannda gözaltına alındıklan- nı anımsatarak. bu korsan göste- riyle ilgili tek bir kanıt ve tanığın bulunmadığına dikkat çektı. Önce suçun. ardından suçlula- nn yaratıldığını söyleyen Yıl- maz. emniyetin yarattığı tutanak- larla suçtan sanığa. hatta sanıktan sanığa bır yöntem izlenerek arka- daşlanyla birlikte gözaltına alın- dığını belirtti. Katıldıgı tüm eylemlerin yasal olduğunu söyleyen Yılmaz, 30 Mart 1996 tanhinde yapıldığı id- dia edilen ve tanığı bulunmayan korsan gösterıde de Ankara dı- şında olduğunu kanıtladığını, bu- na karşın tutukluluk halinin sür- düğüne dikkat çekti. Dava dosyasında, sanıkların yasadışı örgüt üyesi olduklarına ili$kin tek bir kanıt olmadığını yı- neleyen Yılmaz, hukukun gör- mezden gelındığı davada sanıkla- ra uygulanan ışkenceye ılışkin ra- porlannın da dıkkate alınmadığı- nı söyledi. 2.5 yılın ardından gelen özgür- lüğü. Yılmaz. "Özgürlük kaza- nılan bir şe>. Biz özgürlüğümüzü ka/andık. .Arkadaşlarunız özgür insanlar. Kendi eylemieriyle öz- gür ilişkiler kurabilen insanlar" diye değerlendirdı. Gençlenn avukatlanndan Oya Ersoy, Mah- mut Yılmaz'ahıçbır yasadışı ey- leme katılma suçunun yüklene- mediğinı belırterek. u Mah- mut'un ü/erine atılan yasadışı hiçbir evlem iddiası yoktu. Diğer sanıklar hakkında 30 Mari'ta korsan gösteri yapmak \e molo- tof kokteyli atmak iddiası vardı. Ama, Mahmut hakkında, bu da yoktu. Bu nedenle gecikmiş bir tahliye olarak değeriendiriyo- rum" dedi. AİHK'ye başvuru için da\-anın sonuçlanmasmı beklemeyecekle- rini kaydeden Oya Ersoy. gerek- çelennı şöyle sıraladı: "Emniyette işkence alünda ah- nan ifadeierin delil olarak kabul edikmeyeccği, hatta duruşmalar- da okunamayacağına ilişkin dü- zenlemelerimiz var. Bu yasal dii- zenlemelerin ötesinde bir ta>ır auş var. Bu da>adan yola çıkarak. DGM'lerin adil yargılama yap- madığını belirteceğiz. İkincisi, bu çocuklar hazıriık aşamasında 15 gün boyunca gözalünda kaJdılar. Biz avukatlar olarak müvekkille- rimizle görüşemedik ve dosyayı göremedik. Bütün bu açılardan A\rupa İnsan Haklan Sözleşme- si'nin 3,5, ve 6. maddeterine ay- kınlıklan öne süreceğiz \e başvıı- rumuzu vapacağız. Bunun calış- malannı \api\oruz. Bu sarunm bir aya kadar sonuçlanır." Yargıtay karan onadı Bayrak indirmeye 22 yıl hapis ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargıtay. Halkın Demokrasi Parti- si'nin(HADEP)23Ha- ziran 1996'da yapılan ıkinci olağan kongresin- de Türk Bayrağf nı indı- ren Faysal Akcan'ın 22 yıl 6 ay ağır hapis ceza- sına mahkûm edilmesi- ne ılişkin karan onadı. Mahkeme. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak'ın da aralarında bulunduğu 43 sanığın mahkûmiyet ve beraatla- rına ılışkin hiikmü ise "eksik sonışturma' 1 ge- rekçesıyle bozdu. Yargıtay 9. Ceza Da- iresi'nde incelemesi ya- pılan davaya ılışkin karar duruşması dün yapıldı. Karan açıklayan 9. Ceza Daıresi Başkanı Demirel Tavil. HADEP kongre- sinde Türk Bayrağı'nı indiren Faysal Akcan'ın kendi anlatımlan, olaya ilişkin görüntüler. ara- ma-yüzleştirme. teşhis tutanaklan ıle diger de- lıllere göre mahkemenin verdiği karann yasaya v e usule uygun olduğunu belirterek hükrnün onan- dıgını bildirdi. Tavıl. kapatılan DEP'- ın eski milletvekili Sırn Sakık hakkında suç kasıt unsurlan oluşmadığı için verilen beraat kara- nnın da onandığını kay- detti. Tavil, Ankara DGM Başsavcılığı'nın, beraat eden Abdurra- him Bilen hakkındakı hükmü temyiz istemınin zamanmda yapmadığı gerekçesiyle reddedildi- ğini belirtti. Bu nedenle, Bilen hakkındaki beraat hük- mü kesinleşti. 4 yıl 6 ay ile 6 yıl arasında değişen hapis cezalanna çarptı- nlan 31 sanık hakkında- ki hükmün "eksik sonış- turma" gerekçesiyle bo- zulduğunu bildiren Ta- vil, beraat eden 12 sanık hakkındaki karann da aynı gerekçeyle bozul- duğunu ifade etti. Sanıklardan Musa Kulu, Osnıan Özçelik, Bahattin GüneJ, Ahmet Cihan, Abduüah Akın, Cabbar Leygara, Edip Yüdız. Ferhan Türk, Ke- mal Okutan, Hikmet Fi- dan, Hamit Geylanı, Fer- hat Mutlu, Fırat Anlı \e Veli Aydoğan; haklann- da Ankara ve Diyarbakır DGM'lerde açılan dava dosyalan ile haklannda açılmış başka soruştur- ma veya davalann bulu- nup bulunmadığı da araştınldıktan sonra ye- niden yargılanacaklar. İstanbulHaberServisi-"De\letinaskeriku\>etlerinjneşren tahkirvetezyiFettikkrigerekçesiyleyargılanan.adıSusur- luk olayında gündeme gelen eski Fmniyet İstihbarat Dairesi Başkan V'ardımcısı Hanefi Âvcı ile Radikal Gaze- tesi Sorumlu Müdürü Salim Alpaslan beraat ettiler. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Ha- nefi Ava, Radikal gazetesinde jer alan "Avcı: Mafva TBISfIVl'ye sızdı" başlıklı haberde yer alan Batı Çalışma Grubu'na (BÇC) yönelik sözleri konusunda sa\ unma >aptı. Avcı, kendisinin hiçbir gazeteciye açıklama yapma- dığını söyledi. Alpaslan da haberde suç unsuru bulunmadığını belirtti. Mahkeme heyeri suçun unsuriannınoluş- madığmı belirterek 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklann beraaüna karar verdi. İnsan Haklan Komisyonu'nda türban sorunu görüşüldü FP'lflerden rektöre tehditANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- TBMM İnsan Haklan Komisyo- nu'nda üniversitelerdeki türban so- runu görüşülürken FP'li bazı millet- vekilleri tstanbul Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve yardımcılannı "Hesap vereceksi- niz" diyerek tehdit ettiler. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, üni- versıtedeki istemlerin yalnızca tür- banla sınırlı olmadığını belirterek " Bu sadece bir başiangıç. Cuma gün- leri namaz saatlerinde vize ve sınav yapıhnaması ve çok hukukiuluk ko- nusunda da fazla sayıda talep ulaş- maktadır. Bu talepler için de sokağa döküldüklerindenece\apverilecek" diye konuştu. TBMM İnsan Haklan Komisyo- nu'nun dünkü toplantısında türban gergınliği yaşandı. FP'lilerin türban konusundaki savunmalarına ANAP'lı üyeler de destek venrken bilgı vermek üzere komısyona davet edilen Milli Eğitım Bakanı Hikmet Uluğbay, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve dığer ünıversite temsilcilerinin konuşmalan sık sık engellendi. 1Ü Rektörü Alemdaroğ- lu. FP'li üyelerin sataşmalanyla sık sık kesilen konuşmasında "Bizler uygulayıcıyız, yasalan eksiksiz uy gu- luyoruz. Sık sık öne sürüldüğü gibi bir hakkı gasp etmemiz söz konusu degildir" dedi. Rektör Yardımcısı Nur Serter de > apılan bir araştırmanın sonuçlann- dan söz ederek türban takan öğren- cılenn büyük bölümünün kendileri- ne bazı dini vakıf ve cemaatlerce baskı yapıldığını açıkladıklanna dikkat çekti. UZ YAZIIORHAN BtRGİT Tekertek, ahenkli bir biçimde dönecek ve parlamento yaz tati- lini uzun birsüre için unutup, gün- demindeki yasalan ve soruştor- ma konularını çözecekse, "ço- maksokmaya" da, pişmekte olan aşa su katmaya da gerek olma- malı. Yani, Başbakan'ın kendilerini aynntılı bir biçimde haberli kılma- dan CHP Genel Başkanı ile yürüt- tüğü görüşmelerden ötürü, Ece- vit, kerhen destek vermek duru- munda kaldığını açıklıyorsa; Cin- doruk bir adım daha ileri giderek partisinin koalisyondan aynlabi- leceğini ima ediyorsa da, eminim onlar da ülke düzlüğe çıkacaksa, Yılmaz'ın ortaklanna reva gördü- ğü "ofsayt pozisyonunu" unut- maya çalışıriar. Ama, siyasi yaşamımıza yeni giren protokol, böyle bir mucize- yi başaracak sihirli anahtar olabi- lecek mi? Soldan sağa da okuyunuz. Ter- sinden de sökmeye çalışınız, beş maddelik protokolün ana amacı- nın gelecek nisan ayı içerisinde Türkiye'nin hem yerel hem de ge- nel seçimleri aynı gün yapmak için düğmeye basıldığını görüyor- sunuz. Pariamentonun, gündeminde- ki tasanlan yasalaştııması için de- vamlı bir çalışma yapması, Yıl- maz'ın Başbakanlığı bırakması ve yeni hükümetin, CHP'nin de katılacağı, düşük profilli bakan- larla oluşturulması konularını, bundan önce yeri geldikçe irde- ledik. Bugünün asıl konusu, seçimler ve ondan ötesi ile ilgili bir düşün- ce alışverişi olacak: Yılmaz-Bay- kal protokolünde, seçim tarihi 18 ya da 25 Nisan olarak belirien- Zorunlu Bir Zihin Egzersizi dikten sonra şunlar söyleniyor: "Birlikte yapılacak seçimlerie ilgili olarak gerekli hukuki düzen- lemelerin, TBMM tatile girmeden önce iktidar partilerinin ve Cum- hunyet Halk Partisi'nin ortak gi- rişimleh ile ve TBMM karan veya kanunla gerçekleştirilmesi". Seçimlerin, elde var olan yasa- lara göre yapılacağı ve bu yasa- larda herhangi birdeğişikliğin, en azından Anavatan ve CHP genel başkanlarınca düşünülmediği, protokolün ikincimaddesini oluş- turan yukarıdaki paragraftan an- laşılmaktadır. Tıpkı 1991 ve 1995 'te de bir yıl öne alınarak yapılan seçimlerde, "zamanyokluğu" mazeretinin ar- dına sığınılarak var olan hüküm- ler ile yapılan genel seçimlerde olduğu gibi. lyi de, o var olan hü- kümler ile üst üste iki kez, Türki- ye'nin bunalımdan çıkamadığı saptanmamış mıdır? Bizı yönetenler bu iki seçimin neden olduğu "kısırdöngü" içe- risinde yasama ve yürütme göre- vini yapamadıklannı hep söyle- mektedirler; ama çözümü yine aynı koşullarda düzenlenen yeni bir seçimde arayarak, yanlışta ıs- rar etmektedirier. Nisan ayının ister 2, isterse 3. pazar günü yapılsın, var olan se- çim sisteminin bugünkü parla- mento tablosunda önemli bir de- ğişiklik yapmayacağını, ellerini seçmenin nabzından ayırmayan işin uzmanları söylemektedir. Tam bir işitme özürlüler diyalo- ğu içerisinde olduğu görülen ki- mi politikacılar, seçim barajında- ki çıtayı olabildiğince indirmek şöyle dursun, çoğunluk sistemi- ne kapı aralayan bir dar bölge sis- temini savunmakta, böylelikle ay- nı zamanda partiler arasında itti- fak yaparak kendi uç köşelerin- deki radikal seçmenlerden de oy alabileceklerini sanmaktadırlar. Diyelim ki, böyle bir seçim sis- temi ile yeni bir parlamento oluş- turulmuş oldu. Bu parlamentoda radikal Is- lamcılar ile bir Hıristiyan Demok- rat Partisi niteliğinde çalışma yapmayı arzulayanlar bir çatı al- tında toplanmak zorunda kala- caklardır. Merkez sağ partiler, bu kesimden oy alabilmek için liste- lerine, tıpkı 1991 ve 1995'te oldu- ğu gibi kendi sağ sınırlarını zorla- yan adaylar alacaktır. Solda ÖDR İP ve HADEP, Ba- rış Partisi gibi, Meclis'te seslerini duyurmalarında sadece yarar olacak siyasi kuruluşlar, yine kul- var dışı bırakılacaktır. Bundan ülkenin ne kazanaca- ğını söyleyebilen var mıdır? Yurtdışındaki yurttaşlann oy kullanamadığı ya da ancak örgüt- lü cemaatlerin düzenlediği kon- voylarla, sınır kapılanna ulaşıp sembolik bir biçimde görüşlerini yansrtmaya çalıştığı bir seçime, adaletli seçim deme olanağı var mıdır? Kara ve kirli paranın, mafyanın her türlüsünün özgürce boy attı- ğını hem hepimiz biliyoruz; hem de partilerin ve adayların seçim harcamalarını denetim altına ala- cak önlemleri yasalaştırmaktan kaçınıyoruz. Türkiye'de genç nüfustaki pat- lamayı da, yeni kuşaklann bilgi düzeyinde çağın teknolojisine sağladıklan uyumu da görüyor, hâlâ milletvekili seçilme yaşını 30'dan bir gün bile aşağı çekme- yi düşünmüyoruz. ••• Yılmaz-Baykal protokolünün sırtını döndüğü bu önemli konu- lan, sadece bugünkü koalisyon partileri ile onun gızli ortağı CHP'nin değil, parlamentoda bu- lunan bulunmayan bütün partile- rin katılımı ile ortak bir çalışma grubu oluşturmalıyız. Pratik bir anayasa değişıkliği ve aynı yöntemlerle hazırlanacak yeni birseçım yasası ülke günde- minin birinci maddesi haline ge- tirilmelidir. Hem de bütün ön yargıları, bu değişikliklertamamlanmcaya ka- dar politikanın portmantosuna asarak. 12 Eylül öncesinde birbirleri ile diyalog kurmayışlanndan şıkâyet edilen iki liderden Ecevıt, dünkü "Yeni Yüzyıl" da, Demirel'in cumhurbaşkanlığı süresinin bir anayasa değişıkliği ile iki döneme çıkartılması için kendisine yönel- tilen bir soruyu "lyı olur" diye ya- nıtlıyor: Aslında belki cumhurbaşkan- lanntn bir dönem için seçılmesi yanlış. İki dönem olanağının da tanınması gerekirdi diye düşünü- yorum." Ecevit, konu üzerinde bir süre- dir zihin egzersizi yaptığını söylü- yor: "Çünkü Sayın Demirel'in ne de olsa bir devlet deneyımi var." Devlet deneyimsizJerinın kıla- vuzluğundan siz de hoşnut değil- seniz, Ecevit gibi bu konuyu ken- di zihin egzersizinizin ılk sırasına almalısınız. Cumhuriyet kitap kulübü Taksim Sergi Salonu İRAN AY! ETKİNLİKUERİ 20 Haziran Cumartesi Saat:17 00-19.00 HUNER TUNCER Son kıtabı "Irkçılıktan Ozgurluge Güney Afrıka" ile diğer yapıtlannı imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek. Istıklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 ŞİŞLİ 3. ASLİYE HLiafK R4KİMLİĞİ'\DEN Davacı T [ş Bankası AŞ \ekılı tarafından davalılar N'evzat Cı\e- iek. Ender Yılmaz. Mehmet Şiikrû Can alevhlenne açılan tasarrufun ıptalı davasının yapılan açık >argılamasında \enJen ara karan gere- ğınce. Halaskargazı Cad Şafak Sokak No 70 1 Şışlı İstanbul adre- sınde ıkamet ettığı bıldmlen da\alı Ender Yılmaz adına çıkanlan da- \a dılekçesı bıla teblığ lade edılmıs olup. zabıta manfetı ıle vapılan tahkıkatta da açık adresının tespıt edılemedığı bıldınlmış olmakla, da- valı Enver Yılmaz'ın HLMK'nın 213. 33 7 maddelen gereğıncedu- ruşmamn bırakıldığı 13 10 \99S günü saat 10 OO'da Şîşlı 3 Aslıve Hukuk Mahkemesı salonunda hazırolması veya kendısmı bır \ekılle temsıl ettırmesı. aksı takdırde duruşmanın >okluğunda yapılıp karar venleceğı ılan olunur 03 06 1998 ' Basın 26^8 BffiBAKIMA SERVER TANILLI Felsefe Soruları Derken... Bakıyorum, âdet edınmişim: Her yılın haziranında bir yazımı, Fransa'da lise bitirme sınavlannda yöneltilen felsefe sorulanna ayırıyorum. Hatırlatmaya gerek yok: Orada, liseyı brrırmış olmak ıçın, matematik, edebiyat ve tanh gıbı bırkaç önemli konuda, ayrıca bir sınav- dan geçmek gerekiyor. "Bakalorya sınavlan" deniyor buna. Felsefe de o konular arasında ve başı çekiyor. Felsefe evren, toplum ve ınsanla ilgili en temel sorun- lara eleştırıcı aklın aydınlığında b/r bakış, bütün birkül- tur birikımının sentezı değıl mı? Fransız, liseyi bitirip de ümversrteye gırecek ve orada belli dısıplinlerin uz- manlığını edinecek olan gençlerin kafasının, daha yo- lun başında, böylesı bır aydınlığa ve sentez olgunlu- ğuna erışmış olmasını arıyor. Bana sorarsanız lyı de ediyor. Bu haftanın başında, Fransa'da, 500 bini aşkın öğ- renci 191'ıncı felsefe sınavına gırdı. 191'ınci, demek kı neredeyse iki yüz yıla yaklaşan bir gelenek sürdü- rülüyor. Geçen yıllarda, Fransa bölgelere ayrılıp her biri için farklı sorular düzenlendığinden, sonuçta zengin bir soru lıstesı ortaya çıkıyordu. Bu yıl, bütün Fransa için aynı sorular sorulmuş. Farklılıköğrencinın, lisede ede- biyat, teknolojı, müzik ve uygulamalı sanat bölümle- rinde okumuş olmasından geliyor. Öğrencıye, aralanndan binni seçme hakkmın tanın- dığı sorulara dikkat ettim, önemli de olsa, kimisi har- cı-âlem gıbı geldı bana: "Duygulanmagüvenebılirmi- yim?", "Bır eyleme gayri msanîdir denebilir mi?" ya da "Geçıcinın bır değen var mıdır?", "Bir eylemin doğru olduğuna nasıl karar verebılınz?" sorulan ben- ce böyleydi. Ama uzerınde enıkonu durulması gere- kenler de vardı: "Bır kuramın değen onun pratıkteki etki derecesıne gore olçülebılır mi?" sorusu böyley- di; hele "iktısadı ilışkılerde adalet gereğine yer var mı?" sorusu, ozellıkle böyleydi. Insanlığm, ekonomik dehşetle grtgide daha çok yuz yüze geldiği birdönem- de,.pek düşünülecek bır soru! Oğrencıler, boyle çıplak soru yerine, bir fılozoftan alınmış bır metnı de yorumlayabiliyorlardı. Bu yıl me- tinler üç fılozoftan, Aristoteles. Spinoza ve Augus- te Comte'tan seçılmış. Hepsı düşundürucü; Spıno- za'nınkı ozellikle öyle. Dıyor kı büyük filozof: "En ba- ğımsız insanlar, davranışlarında aklın kendini daha çok bellı ettıği ve aklın güdümüne kendilerinidaha çok bırakan insanlardır." Insanın bağımsızlaşmasında ak- lın payını gösteren enfes bir söz! Bu açıdan baktığınızda ınsanlann yüzde kaçı bağım- sızdır, dersınız? Hele Aziz Nesin'm anlamlı hatırlatma- sının arkasından, göğsünüzü gere gere kabank yeni bır yüzde verebılır mısınız kendi ülkemızden? Toplum ve devlet ışlenmızde onca "akıl almaz" olayın hemen her gün sergılenmesıne bakıp üstelik hüzünlenmez olur musunuz "aklın payı"n\n azlığına? Örnek mı ıstıyorsunuz? Alınız Ragıp Duran'ın başına gelenlerı! • Gazetelerde boy boy fotoğraflar: Genç ve yetenek- li gazetecılerimızden Ragıp Duran'ın, kesinleşen 10ay- lık hapis cezasını çekmek üzere, meslektaşlannca dü- zenlenen törenlerle cezaevıne uğurlanışı... Ne yapmış Ragıp Duran? Dört yıl önce bir gazetede, APO'yla ilgili bir röpor- taj yayımlamış, bir yerine de ızlenimlerinı iliştirmiş. Günahı bu! Çok söylendi, çok yazıldı, tekrarlanması bir yerde okurlara saygısızlık olacak, arna ne yapalım, çaresiz söyleyeceğiz: Demokrasilerde fikırsuçu"diye bir şey yok, doğasına aykırı o rejımin. Yeter ki, dile getirilen düşünce savaşa ve şıddete övgü olmasın; bır de ay- nmcılık, ırkçılık. kadın düşmanlığı yapmasın. Beğenin beğenmeyın, bu kurala uyacaksınız. Ayrıca gazetecıysenız, uygar ınsanlık, terör sırasın- da o meslek adına da kurallar getirmiş: Terör örgütü- ne propaganda platformu sunamaz, örgütün propa- gandasını yapamazsınız. Bu kurala uymak koşuluyla, terörle bağlantılı olayda bır gelişme varsa, bunu sap- tamak da gazetecinın görevı. Böylece propaganda başka, haber başka. Bu ikisı arasındakı aynmı gözar- dı ettiğınızde, gazetecinın yolunu kestiğiniz gibi, hal- kın haber alma hakkını da çığnemış olursunuz. Bu ın- celiğın üzerine eğılerek yasalan ona göre değiştirip ayariamak dururken, duşünen ve yazan insanlara kes- tırmeden hapıshane kapılarını açma kolaylığına gıt- mek, hangı akla hızmettır? Daha ne kadar yuruyeceğız bu sakat yolda? Sayın Nail Güreli, iktidarlar "Demokrasi takıyyesi" yapıyor dıyor. yennde bır söyleyişle. "7a^yye"nın en korkuncu da bu değil mi? Hele hele Cumhurıyet'ın 75 yaşına bastığı bir sıra- da ve onu demokrasıyle iç ıçe görenlerin gözlen önün- de... ECumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu İRAN AYI ETKİNÜKLERİ SÖYLESİLİ İMZA GÜNLERİ 19 Haziran Cuma Saat 17 00-19 00 ATİLLA ATALAY 20 Haziran Cumartesi Saat 17.00-19.00 HÜNERTUNCER 21 Haziran Pazar Saati 7.00-19.00 METİN GÜR 26 Haziran Cuma Saati 7.00-19.00 CEZMİ ERSÖZ ANMA GÜNLERİ 78 Haziran Perşembe Saat: 18.00 CAHİT KÜLEBİ KonusmocJon Sarni Koraören-Turgay Fişeka-Cekri Ulgeı P.E.N YAZARLAR DER N E Ğ I katkılarıyla... Adres: Istıklal Cad. (Aksanat Karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİ\T HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas\o: 199" 934 Davacı Fahrertm >'UM tarafından da\ah Hûlya Yuce ale>hıne mahkememıze açılan bo>anma da\a>ının vapılan \argılamasında- İstanbul ılı. G O Pa- ia ılçesı. Habıbler Mah 21 1S Sok No 45 adresmde olduğu bıldınlen davah HuKa \'uce'nm adreM meçhul bulunduğu anlaşıldığından adı geçen davalı- \a da\a dılekçesı \e duru^ma günunu bıldınr davetıyemn ılanen teblığıne karar \ enldığınden. ta\m edilen gun \e ^aatte ıbraz etmek ıstedığınız \esıkalar- İa duruşmava gelmenız. \e\a bır vekıl ıle göndermenu. mahkemede hazır bulunmadıgmız takdırde duruşma\a >okluğunuzda devam edıleceğı. geçerlı bır ozürunuz olmadan gelmedığınızde yokluğunuzda cereyan eden ışlemlere ıtıraz edeme>eceemız HUMK'nın 213-509-510 maddelen gereğmce dunışma- nın bırakıldığı 8 9 1998 gunü saat 10 20'de duruşmada hazır bulunmanız ılanen da\etıve>enne kaım olmak uzere teblığolunur 1 6 1998 Basın. 25646
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear