29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURlYET 8MAY1S1998CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Avrupa Sözleşmesi ve Türkiye Prof. Dr. tBRAHÎM Ö. KABOĞLU Marmara Üni. Hukuk Fak. Anayasa Huk. Öğr. Üyesi T ürkiye, 1954'te onayladığı Strasbourg organlan "sapma" yapmak Insan Haklan Avrupa Söz- suretiyle, 82 metninin öngördüğü "hu- leşmesi (İHAS) dûzeneğini kuk-dışı" rejimi. "tH Avrupa Anayasas" Insan Haklan Avrupa Söz- leşmesi (İHAS) dûzeneğini (mekanizmasını) Komis- yon'a bireysel başvuru hak- kmı (1989) ve mahkeme- nin yargı yetkisini (1989) tanımakla çey- rek yüzyıl sonra tamamlamış oldu. Avru- pa mekârunda ve uluslararası hukukta ka- bul görmeyen kimi cekincelerle de olsa atı- lan bu adımlann, 9O'lı yıllarda ülkemizi İHAS sistemine daha uyumlu kılması bek- lenirdi. Ne ki, tam tersi oldu. Neden ve na- sıl? 1982 Anayasası'nda "Otağanüstü Y5- - netim Usufleri" (OÜYU), tamamen aynk hükümlerle (m. 119-122)ve özellikleyar- • gısal denetim vasaklanyla adeta "anaya- sa-dışı bir rejim" olarak düzenlendı. On- ce sıkıyönetim, sonra olağanüstü hal, ül- keninönemli bir kesiminde yürürlüğe ko- nularak Tûrkiye, Gûneydoğu için İHAS md. 15'e göre sapma hakla'nı ve anaya- sanın özgürlûkleri durdurma olanağinı ta- nıyan 15. md. uygulamasını sûrekli kıldı... "Olağanlaştınlmış* bulunan OÜYU uygulaması, ülkemizi iç "bukuk birti- fj"nden uzaklaştırmakla kalmayıp, Türki- ye'nin Avrupa sistemı içerisindeki yerini sorgulaür durumagetirdi. Türkiye'nin sü- ' rekli kıldığı "sapma hakkTnda bu kez ölçeğinde tescil ederek yaptınma bağla- mış oluyorlar. Uhısal yarguun sonu mu? 15. maddeyle yapılan sapma (derogati- on) sonucu Güneydoğu'da hukuk etkili olmaktan çıktığından, Avrupa Komısyo- nu ve Mahkemesı, Sözleşme'nin 26. mad- desi gereği olan bireysel dava içın iç baş- vuru yollannın tüketılmesi koşulunu ara- maz oldular (Akdıvar, Aksoy ve Kaya ka- rarlan örnek gösterilebilir). Mahkeme, 26. madde ile ulusal yargı merciine etkili başvuru hakkını öngören 13. madde arasında sıkı bir bağ kurarak, davaya özgû ortam ve koşullann iç baş- vuru yollannın tüketilmesine ilişkin önku- raldan aynlmayı hakh buldu. Burada söz konusuolarusapmadasapma'dır Sözleş- me'nin -etkili başvuru yokluğuve başvu- ru yollannın önceden tüketılmesi arastn- daki sıkı ilışkıden harekeüe-13. ve 26. mad- deleri arasında kurulan bağ, ifadesini 16 Eylül 1996 karannda (Akdıvar o. la Tur- quie, prg.96) bulmaktadır. Mahkemeye göre aşağıdaki üç öğe. etkili bir yargı yo- lunun bulunmadığmı gösterir: - Olağanüstü Hal Yasası'nın uygulan- masıyla ve terorizmle bozulan bir orta- mın varlığı, - llgili devlet açısından başka dava sa- hipleri için verilen yargı kararlannın üre- tilmesinin olanaksızlığı, - Başvuru sahiplerine ve -muhtemel- avukatlanna misilleme tehlikesi. Buniar, mahkeme gözünde, davacılan iç başvuru yollanru tüketme kuralından ba- ğışık tutan kendme özgü ortam ve koşul- laroluşturur... Böylece Komisyon'un da- ha önce yaptığı gibi Divan da iç yargı yol- lannın tüketilmediğine ilişkin hükûmetı- mızin itirazlannı reddettiğinden, Strasbo- urg organlan Güneydogu için ılk derece yargıya dönüştü. Karartaruı etkisi İH Avrupa Mahkemesi kararlan muha- tap devlet için bağlayıcı nıteliktedır. Dev - letin yükümlülüğü, saptanan ihlale son vermeye ve onun sonuçlannı ortadan kal- dırmayaelverişli düzeltici önlemleri almak- tır. Somut olaya ilişkin giderici önlem al- mak zorunlu: bunu aşan önlemler de alı- nabilir. Ihlal bir yasadan kaynaklanmışsa, mevzuatını sözleşmeye uvarlamak ama- cıyla yasayı değiştırme ve\a yürürlükten kaldırma yetkisı de devletin... Türkiye, mahkûmiyet kararlan gereği olarak. taz- minat ödemesi dışında, ihlallerin kayna- ğı olan mevzuatını pek nadiren değiştir- mektedir. Genel olarak hak arama özgür- lüğünü, olağanüstü hal bölgesinde ıse ''et- kiliyargriama"yı gerçekleştirici önlemler almamaktadır. Siyasal partilerin yeniden açılması gündeme gelmediği gibi, SPK'de değişiklikçahşmalan datamamlanamadı. Birçok üye devlet iç yargı yollannı Ana- yasa Mahkemesı'ne de başvuru aşaması- na değin genişletirken, Türkiye var olan sınırlı hak arama yollannı kendi elleriyle geçersiz kılmış bulunuyor. Böylelikle, top- raklan üzerinde tartışılmasına bile taham- mül edemediği bir sorunu ulusal-üstü are- naya taşıtan, üniter devletin biricik ölçü- tü olan hukukun tekliği ilkesini zedeledi- ğinden ülkesınin belli biryüzeyinde "yar- gıegemenljğTni ortadan kaldıran bir dev- let durumuna düştü Türkiye. Avrupa'da hak veözgürlüklere ilişkin ya- yınlarda İHAS bağlamında Türkiye'nin yerinin sorgulayicı şekle dönüşmesi, so- runun üniversitelerdeki derslere, eleştiri sınıriannın ötesindeyansıtılması. ülkemi- zin Avrupa Konseyi'nde yer almaya devam etmesinın konferanslarda sorgulanması, rahatsız edici veaşağılayıcı boyutlara ulaş- mış bulunuyor. Üniversıtelerde ülketnizı anlamaya çalışan bilim adamlannın sayı- sı sınırlı kalmaktadır... Neyapmah? Türkiye, AB'den dışlandıktan sonrakar- şı atağa geçmesi gerekirken, tam tersıne. İHAS'ın en eski üyelerinden olmasına karşın en çok hırpalanan devlet konumu- na düştü. Oysa 11 sayılı protokolü onay- layıp yenı sisteme dahil olma iradesini or- taya koyduguna göre, herhalde sadece Av- rupa'dan değil, çağdaş dünyadan da dış- lanmayı kabul edemez. Şu halde Türkiye, öncelikle ıki farklı ana- yasal düzene ve Güneydogu'daki hukuk- suz ortama son vermeli; sonra. Memurin Muhakematı Kanunudeğişıkliğınden baş- layıp DGM'lenn statüsü ve yetkılerine uzanan -yargı bağımsızlığı ve hukuk dev- letıni zedeleyen- yasalarda düzeltimler yapmalıdu. Bunlar, hak arama yollannı ve hukuku ülke genelinde etkili kılmanm başlangıcı olarak düşünülmelidır. Öte yandan. tH A\Tupa Mahkemesi ka- rarlan doğrultusunda uyum düzenlemele- rinı, anlatımdan örgütlenme özgürlüğüne yayarak, birçoğu sadece yasaklayıcı değil, aynı zamanda gülünç hale gelen kayıtla- malar da ayıklanmalıdır. Sonuncu olarak da sistemine, yargı ve politika dışı yansız vebağımsız uzmankuruluşlan dahil etme- lidir... Kısacası Türkiye. "işkenceddevtet" görünüroünden çıkanlmalıdır. Yoksa, In- san Haklan Avrupa Sistemi'nden çıkanl- mamak için yapılması gerekenler, Avru- paBirlıği'ne alınmak için gösterilen ve ço- ğu görünüşü kurtarmaya yönelik çabala- rabenzerse, Türkiye, "Dimyat'apirincegi- derken evdeki bulgurdan oUbifir" ı Merkez Sağ Partiler ve îrtica ; Prof. Dr. MÜKERREM HİÇ îü tktisat F* I T ürkiye'de merkez sağ kitle partileri, DP'den bu yana, dinci oylara sahip çık- mak, bunlann oylannı ürkütmemek kay- gısıyla Atatürk'e karşı yazık ki mesa- feli davranmışlar, çok kez laıklik ilke- sini gözardı ederek dindartak ach albıt- da. şeriat devtetini özieyen gnıpiara ödünler vermiş- lerdır. 1923'ten 1945'e, Atatürk devrim ve ilkelenne bağlı kuşaklar yetişmiş olmakla beraber şeriat yanlı- sı kuşak ve etkısındekıler de kaybolmamıştır. Böyle- ce, bir yandan Atatürk ilkelerine bağlı olanlann sayı- sı artarken, öte yandan genellikle iktidan ellerinde tu- tan merkez sağ partilerin bu ödüncü tutumlanyla ir- tica da yeşerme ortamı bulmuştur. irtica akımı Ata- türk'ü ve laikliği din düşmam ilan etmiş ve bu yanlış propaganda noksan eğitimlı gruplar içinde etkili ol- muştur. Merkez sağ partilerin Atatürk'e karşıt tutumlan karşısında Atatürk ilkelerinin ve laikliğın savunması- nı geleneksel olarak CHP ve merkez sol partiler üst- lenmişlerdir. Fakat, 1945 ve 1950 seçimlerini izleye- ı rek bu partilerin iktidan alabilmeleri uzun süre müm- • kün olamamıştır. Bu da irticanın gelişmesine uygun ortamı devam etnrmıştir. Buna 1983'ten sonra, ANAP'ın ilk yıllan da dahildir. Merkez sağ partilerin kültürel ve siyasal yönü Ata- türk'e karşıt ya da mesafeli olmak gibi, çok yanlış ray- lara oturmasına karşın, savunduklan ekonomik re- jimde özel teşebbüsün ve özel yabancı sermayenin teş- vikine öncelik vermekteydiler. Bu partiler Türkiye'nin NATO üyeliğinı gerçekleştirmişlerdi ve AET (bugün- kü AB) üyeliğini hedef kabul etmekteydiler. Buna karşı, merkez sol partiler ekonomide devlet müdaha- le ve denetimine ağırlık vermişlerdır. Merkez sağ ve merkez sol partilerin bu farklı kül- türel ve siyasal felsefeleri karşısmda savunduklan farklı ekonomik rejim, büyük bir seçmen kıtlesi açı- sından ciddı bir ikilem yaratmıştır. Atatürk devrimle- rine ve laiklığe bağlı olmakla beraber ekonomik re- jim olarak özel teşebbüsün teşvikini tercih eden seç- menler, şeriat devleti tehlikesi uzak göründüğü süre- ce merkez sağ partilere oy vermişlerdir. Fakat bu par- tilerin Atatürk'e ve laiklığe karşıt kültürel ve siyasal yönleriyle çelişkiye düşmüşlerdir. Bugûn dahi merkez sağ partiler; bölünmüş olma- lan, iktidarlan dönemlerindeki yolsuzluklar ve ehli- yetsızlik gibi ciddi sorunlar bir yana, Atatürk'e ve la- ikliğe karşıt turumlannı devam ettırmektedirler. Ni- tekim, ANAP irtica ile mücadeledeparti ıçindeki 'mu- hafazakâr1 (hatta gerici) kanat yüzünden direnmiş ve mücadeleyı en son ve kritik anda göze almıştır. DYP ise, eskı RP'den dinci oylan toplayacağı hayali içın- de. muhalefet olarak irtica ile mücadelenin karşısına dikilmış bulunmaktadır. Oysa bugün merkez sağ partilerin Atatürk devrim- lerinı ve laikliği benımsemeleri ve irtica ile köklü bir mücadele vermelerinın Türkiye Cumhuriyeti Ctevle- ti'nin yaşamı ve sağlıklı gelışmesi için gerekli yol ol- duğunda kuşku yoktur. 'Devlet adamhğı' bu yolun se- çilmesinı zorunlu kılmaktadır. Fakat aynı yol, merkez sağ partiler için bugün 'potitikacı' olarak. ya da parti çıkarlan açısından dayararhdır. Çünkü bugün birmer- kez sağ partinin irtıcaya ödün vermesi halinde şeriat devleti yanlılannın oylannı almalan mümkün değil- dir; bu oylar RP'nin devamı olan FP'ye gidecektir. Şe- riat devleti yanlısı olmayan dindar halkın oylanna ge- lince, konunun son günlerde kamuoyu önünde tartı- şılarak açıklığa kavuşması nedeniyle, merkez sağ bir parti bu oylan laıklik ilkesı çerçevesinde RP ve FP'den kendisme çekebilir. Atatürk ilkelerine ve lalkliğe bağ- lı seçmen gruplanna gelince, bunlann bir bölümü ekonomik rejim tercihine uyarak merkez sol partile- re, bir bölümü de merkez sağ partilere yönelebilir. Kısaca, irtica ile samimi ve ciddi bir savaşım (müca- dele) bugün ve gelecekte merkez sağ partilerin oyla- nnı arttınr. O halde, yeni seçımlere kadar AnasoJ-Dhükümetı- nin irtica ile başanlı şekilde mücadele edebilmesi için temel koşul olarak merkez sağ partiler, DYP yan çiz- diği takdirde tek başma ANAP, Atatürk devrimlerini ve laikliği kesin biçimde benimsemelidir. İrtica ile mücadele için getirilen yasaklar, denetimler ancak bu takdirde etkin biçimde uygulanabilir. Anasol-D hükümetinin sekiz yıllık zorunlu ilkeği- timi getirmesi, imam hatip okullannın, öğrenci yurt- lannm, Kuran kurslannın, aynca camilerin denetimi ise uzun vadede irtica akımının azalmasını sağlaya- cak, yeni kuşaklann bu ağa düşmeleri önlenecektir. Egitim, irtica ile savaşımın en önemli temel koşulu- dur. Nihayet, yeniden tepki oylannın yaratılmaması, oy- lann yine radikal partilere, bu arada FP'ye kaymarna- sı için üçüncü temel koşul, Anasol-D hükümetinin ekonominm idaresinde, enflasyonun önlenmesinde, yol- suzluklann önünün ahnmasında, bölgesel ve kişisel gelir farklannm azalmasında başanlı olması, ehliyet- li bir idare göstermesi ve bu alanlarda somut sonuç- lar alabilmesidir. PENCERE Ülkücü Ne İsüyor?.. Ülkücü MHP'lidir. MHP Türkeş'in partisi.. Ne istiyor ülkücü?.. • Komünizmin yıkılmaanı mı istiyor?.. Yokcanım.. 1991'deSovyetlerdağıldı. Demir Perde 1989'dayıkılmıştı. Ortalıkta "komûnızm tehlikesi" kalmadığına göre ülkücü ne yapmak istiyor?.. • Turan'a mı gitmek istiyor?.. Turan gerçekleşti. Eskiden OrtaAsya Türkluğü'nün komünizmin pen- çesinde kıvrandıgı söytenirdi. Sovyetler dağılınca söylence kalmadı. Orta Asya'da bağımsız Türk devletleri kurulunca Turan düşlemi bitrj. • Peki, ne istiyor ülkücü?.. PKK'nin kahrolmasını mı?.. KahrolduPKK... Ne var ki PKK'yi ülkücüler kahretmediler, ordu bu işin üstesinden geldi. Asker, Güneydogu dağlanndaçarpışırken Anado- lu'nun batısmdaki kentlerin sokaklannda kanlı eylem- lere girişmekle PKK kahrolur muydu?.. Olmazdı. Ülkücü ne istjyorsa, oldu. « . Peki, ülkücünün davası ne?.. »T Derdi ne?.. "; Komünizm yıkıldı.. Turan gerçekleşti.. PKKyenildi.. Ülkücü sevinip rahatlayacağı yerde neden birtür- lümutluolamıyor?.. Niçin gerilimli?.. Stkıntılı?.. Tepkili?.. * • Ülkücü neden saldınyor, niçin suçsuz ınsanlan öl- dürüyor?.. ÜniversJtelerde neden çatışmalar yaratıyor, öğren- cileri niçin bıçaklryor?.. Gençlere neden kıyıyor?.. Niçin kan döküyor?.. Neden mutsuz?.. • Ülkücü gence yaklaşmak gerek.. Davasını sonmalı.. Derdini dinlemeli.. Yaptğı eylemin bir nedeni bulunmalı, bir gerekçe- siolmalı, değil mi?.. öldüımeye mi alışt?.. Kan dökmekten mi vazgeçemiyor?.. Vurmak, kırmak, ezmek, yaralamak, öldürmek ya- şam biçimine mi dönüştü?.. Ruh hastast mı otdu?.. • Ülkücü gençlerimize elbirliğiyle ilgi gösterelim... Istedikleri nedir?.. Bulasıklarınız olaca Yeni Arçelik 4562 S Tek Sepet Yıkamalı Bulaşık Makinesi Kendinizi üst sepet il sınırlamayın... 4562 S'de boş yok! Y A R I 4562 S Arçeük Buiasık Makinesi'nde bulunan 3'iü pervane sistemı. SÜ püskürtmeyi farklı açıtardan yaparak daha etkin yıkama sağlar. Bulaşıklan biriktirmeden tek sepette yıkama olanağı tanıyan bu sistem sayesinde su. enerji ve ?amandan da tasarruf edefsimz. Bu ısiemı a!t ve üst ohnak sepette de bağımsız olarak .^pabılirsıniz. *•- Bulaşık sepetleri doluyken bile yükseküği ayarlanabilen üst sepet Program sonunda bulaşıkiarın kuru çıkmasnı sağlayan aktif kurutma sistemi 3'lü pervane sistemi ile daha etkin yıkama Şık panel ü?erinde program takibini kolaylaştıran akış iedlerı t Yıkamayı daha sonra yapabilmenizi B sağlayan zaman program ayan , R Jsterseniz alt veya üst sepeti tek başma, isterseniz her ikisini birarada kullanın. •ÛYÛ* Yaşam kalitesi için çalışıt.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear