26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 1998 CUMA HABERLER Komer'in otosunun yakılışı, 'Milli Kurtuluş Savaşı' başlatan öğrencilerin ilk gerilla eylemidir Amerika elçisini geri çekiyor BÎRBAK1MA O rta Doğu Teknik Cniversite- sı'nde otomobıli yakan öğren- ciler, bu sırada, ıçlerine sıvıl polis kanştığı zannıylatamma- dıklannın kımliklenni de zorla ögrenme- ye kalkışır. 'Otomobüi yakan öğreneüer' ortadan kayboldukıan sonra olayı du>an ve otomobilin dumanını gören yüzlerce öğrenci. yanan otomobilin etrafına topla- nır. Otomobilin yanışmı seyreden Komer ıle Kurdaş. saat 16.1O'da bir Ford otomo- bille ODTÜ'den ayniır. Kurdaş, Komer'ı Amenkan Büyükelçıhğı'ne bıraktıktan sonra ODTÜ'ye geri döner. ABD Büyü- kelçilık Başkâtıbi Andrevv. Dışışlen Ba- kanhğı Batı Daıresı'ne gıderek, olayla ıl- gılı ve aynca tazminat isteyen Büyükelçı- lık muhtırasını venr. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oktay İşcen. Komer'ın yakılan otomobılinvn zarannın Türkiye tarafından ödeneceğinı açıklar. Dışışleri Bakanlığı sözcüsü,bir soru üzerine. son olayın Türk- Amenkan ılişkılerinde herhangı bir değı- şıklik yapmayacağım ve dostluğun eskı- si gıbt sürdürüleceğim söyler. ABD Bü- yükelçısi Komer, saat 16.55'te . Dışışleri- Bakanı İhsan Sabri Çağlayangü'ı maka- mında ziyaret ederek 2 saate yakın görü- şür. Büyükelçi Komer. görüşmeden son- ra, "Türkiye'yi terk etmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna. "Türkkrbeniîste- dikleri süreee buradayım" karşılığım \ e- nr. Fakat Robert W. Komer. Türkiye'de fazla kalamaz. Türkıye'deki görevınden ahnır yenne VVilliam Handley atanır "Honçho (Kasap - işkenceei)" olarak ad- landırılan Yıetnam Pasıfikasyon uzmanı ve C1A ajanı Komer de, 28 Kasım 1%8 Perşembe günü olaylı olarak geldığı Tür- kıye'den 7 Mayıs 1%9 Çarşamba günü. aynlmak zorunda kahr DAHA COK ELÇI ARABASI YAKILACAK' ABD Büyükelçısı Komer'in otomobi- lınin yakılması sadece Türkiye'de değıl tüm dün> ada geniş >ankılaruyandınr. Ko- mer'in otomobilinin yakılmasını Türkı- ye'dekı sol kamuoyu benimser \e destek- ler. ODTÜ'ye bağlı Makına Mühendıslı- ğı Öğrencı Demeğı Başkanı. Elektnk Mü- hendisliği Öğrenct Demeğı Başkanı. Mi- marlık Fakültesı Öğrenci Dernegı Başka- nı. tdarı llımler Fakültesı Öğrenci Derne- ğı Başkanı Fevâ Altuğ. ODTÜ Hazırlık Sınıflan Öğrenci Demeğı Başkanı \e OD- TL 1 Sosyalıst Fıkır Kulübü Başkanı Ah- met Sina ıle Ankara Üniyersitesı'ne bağ- lı Veteriner Fakültesı Öğrencı Demeğı Başkanı Selçuk Özdemir, Vetenner Fa- kültesı Fikir Kulübü Başkanı İhsan OzdiL Zıraat Fakültesı Fikır Kulübü Başkanı, S- BF Öğrencı Demeğı Başkanı Murat Ca- hit Koğacıoglu. SBF Sosvalıst Fıkir Ku- lübü Başkanı Muharrem Küıç. DTCF Fı- kır KulübüBaşkanı, Tıp Fakültesı Öğren- ci Derneği Başkanı Abdullah Kutlar. Yüksek Oğretmen Okulu Öğrenci Der- neği Başkanı, Hukuk Fakültesı Öğrenci Demeğı Başkanı, Ankara İTİA Öğrencı Demeğı Başkanı Mehmet Demir, Hacet- tepe Üniversitesı Öğrencı Birliğı Başka- nı. Fen Fakültesı Öğrenci Orgütü Başka- nı ÖmerÖzerturgut, Kımya Fakültesi Ta- lebe Cemiyeti Başkanı ve BYYO Fikir Kulübü Başkanı. 9 Ocak 1969 Perşembe günü saat 11.00'de ODTÜ'de. elçi Ko- mer'in arabasının yakıldığı yerde, hazır- ladıklan 'Ortak BÜdiri'yi basına açıkla- mışlardır. Bıldınde şöyle denilmektedir. "Amenkan Elçisi Komer'in arabasının ODTÜIü öğrencüer taranndan vakılrna- sını. Komer gjbi anarşist bir olây olarak görmüyoruz.Olay ODTÜ'lüyurtsever öğ- rencilerin milli bir tepkisidir. Anayasanın başUngtcında bağımstdık ilkesi bulunan bir ülkedebagunhlıkduruntuvarsa,buül- ke halkı tabii ki Milli Kurtuluş Savaşı ve- recektir. Anavasanuz gerçek >urtseverle- rebağunsızhk için mücadeleyiemretmek tedir. Eylemibizkr bu açıdan değerlendi- riyoruz. Eğer .Amerika, Türkiye'nin tüm yeValüveyerüstü kaynaklannagözdikmiş. halkı sefatete sürüklüyorsa, Amerika'nın gü\«nliğini sağla>an üslcr vüzünden hal- kımız ölüme mahkûm ediliyorsa. Türk gençli^L Amerika'yı ve onun yurdumuz- daki ortaklannı da istemeyecektir. Onlan ülkemizden sürene kadar sa>aşacaknr. CnİMersitelerden en iyi zekâlan atraak is- teyenlenaslındahalkâgidecekkapüanka- pâmak istemektedir. Yurtseverlere karşı girişilen çirkin tertipter devam ettikçe,>i- Üniversite gençliğinin hedefi olan ABD Büyükelçisi Robert W. Komer, Türkiye'de fazla kalamaz. Türkiye'deki görevinden alınır, yerine VVilliam Handley atanır. "Honçho (Kasap - işkenceci)" olarak adlandırılan Vietnam Pasifikasyon uzmanı ve CIA ajanı Komer de, 28 Kasım 196Ş Perşembe günü olaylı olarak geldiği Türkiye'den 7 Mayıs 1969 Çarşamba günü ayrılmak zorunda kahr. ğjt arkadaşlanmız! harcamaçabakn siir- dükce, halkımızınerneği .\merika'>apeş- keş çeküdikçe. bu ülkede daha çok Ame- rikan elçiaraba.sı \akılacaknr. Anayasanın başlangıcında bağımsızlık ilkesi bulunan bir ülkedebağunhlıkvarsa. bu ülkenin hal- kıtabii kibir millikurtuluş sa\aşı \erecek- tir. Anayasamı/ gerçek yurtseverlere ba- ğımsı/Jık yoiunda mücadeleyi emretmek- tedir. Amerikan empenalizmine karşı \a- pılan eylemi bizkr bu açıdan değetiendi- şat Oğuz. Kasım Çelik. Sait Bıg. Musta- fa Bozoğlu. Ulaş Bardakçı, Nuh Naci Ba- şoğlu. Koray Dogan ve Kasım Çehk'ın yaptığı açıklanır. BekırTuncav Çelen ile Seçkin Yav uz İnceefe. 6 Ocak akşamı ya- kalanaraktevkıfedilır. Emnıyetkuvvetle- rinin yaptığı soruşturmanm yanında öğ- rencıler hakkında aynca. ünnersite ıdari soruşturma başlatır ve Akademik Kon- sey'ın. elebaşı otarak tespit edılecek öğ- rencileri disıplin kuruluna verecegi açık- cının ısteğı ıletopluluk. dünyadaki veTür- kiye dckı devrim şehıtlen içın 1 dakıkalık saygı duruşunda bulunur. Bir öğrencı. "Kurdaş buraya <»ğrencilerin önüne gete- rekson olaylan namuslu bir biçimde açık- lamalıdır. kendisinidavet etmek istivonu" der ve topluluk. Kurdaş'ı konuşmaya ça- ğınr. Kurdaş'ın yerine gelen Rektör Yar- dımcısı llgazAlyanak. yetkilı olmadığını. Kurdaş'ın da evinde dinlenmekte oldu- ğunu söyler. Kurdaş'ın okulda olmaması Komer'in lüks makam otomobilini ODTÜ'de yakmaktan aranan (soldan sağa) Sinan Cemgil, arka- daşları tsmet Hüsrevoğlu, Kudret Asma ve Arif Şentek ile Mimartık Amfisi Fuayesi'nde. Yıl: 1967. riyoruz. Geri bırakılmış ülkemizde, ülke- nüzigeri bırakanlann son günkri yaklaş- maktadır. Onlar da bunun farkındadır, Tertipler duzenleyip baskı kanunlan çı- karmaya kalkarak bu sonu uzaklastıra- caklannı sanmaktadırlar. \andtyorlar. Halka.emckçihalkunızaihanetiçindedir- ler" Toplantıya katılan öğrencı demekle- nve fıkır kulüplen başkanlan. olay hak- kındakı görüşlerini teker teker açıklar. S- BF Öğrencı Demeği Başkanı Murat Ca- hit Koğacıoğlu şu açıklamayı yapar: "Kurdaş, bu üniversitede bir o>Tin oyna- rtuşur. S otobüste havaalanına giden öğ- rencüer berhalde üniversitede bü> ükelçi- ye 'hoş geldmız" demeyeceklerdi. Bu du- rumu biîenRektörKemalKurdaşbiriha- netin içindedir. Olaya adı kanşan öğrenci arkadaşlanmız, üniversiteden atüdıklan takdirde Ankara çapında hareketegeçile- eektir" der. A.Ü. Veteriner Fakültesı Öğ- renci Demeği Başkanı Selçuk Özdemirde şu açıklamayı yapar: "1919 Kurtuluş Sa- vaşı şarüan ite bugünkü şarüar ayıudır. Bugünkü emperyalistler TürkiyeŞe do- larlanv la girmişlerdir. Kapitalisttençark- lannııı iştoyebilmesi için yeni bir Vietnam yaratnıa çabası içindedirler. Bu olay CIA taranndan planlanmıştır. Katil Komer'in Türkiye'ye atanması boşunadeğildir. Ko- mer, halkın milli kurtuluş, cephesini par- çalamak Lstemektedir" der.' VİETNAM'DA OYNAOIĞI OYUNU OVNAMASIN" Ankara Savcılığı, Emnıyet ve Jandar- maran yaptığı ilk soruşturmada olayı Sı- nan Cemgil. Bekir Tuncay Çelen, İbra- him Seven. Mustafa Akgül, Yusuf Aslan. Seçkm Yavuz İnceefe. HalilÇelimli, lrfan Uçar, Nazım Çomak. CoşkunEroğlu, Re- lanm Aranan öğrenciler bu sırada OD- TO'dedir. Hatta Sait Bigadlı öğrenci. Mil- li Takım ıle ODTİJ takımı arasında 9 0- cak Perşembe günü yapılan hazırlık ma- çında ODTÜ takımınm kalecıhğını ya- par. Bu arada öğrenciler. ODTÜ Dısiplin Kurulu'nun öğrencilere ağır ceza verme- mesı için ımza kampanyası başlatır. İfa- deleri alınmak istenen 18 öğrencinın suç- lu olmadıklannı, yapılan hareketin birçok öğrenci tarafından desteklendığini temin için açılan imza kampanyasına ilk gün 1.000öğrenci imza verir. foplanan imza- lar. daha sonra, ODTÜ Akademik Kon- sey'e verilir. 10 Ocak günü sabahı saat 07.00 sulannda, bir kısım öğrencı. okul- lanndan aynlarak tatıl olduğu için mem- leketlenne gitmeye başlar. Okulda kalan bir kısım öğrencı ıse gece yaptıkları top- lantılarda aldıklan kararlan. başlayan ye- ni günde tatbıkata sokmak için hızla ça- lışmaya girişir. Gün doğarken çok sayıda ÖgTencı, ellennde paketler olduğu halde Ankara'ya dağılır ve belirlenen yerlerde bıldin dağıtır. Saat U.OO'de de OD- TO'nün çeşıtlı binalanndan. "Tanklany- latoplanvlagelselerdahi,bağımsızotacak Türkün iilkesi". Bize Amerika. bize Ame- rika selam duracak" ve "Gençlik Mar- şrnı söyleyerek önce Atatürk anıtının önünde toplanan öğrenciler. daha sonra yürüyerek rektörlük bmasınm önüne ge- lir. Rektörlüğün önünde de, Köroğlu'ndan çevirdikleri. •'Bizden selam olsun Yanke şefine / Üstümüze adam salıp durmasın / Vıetnam'daoynadığıoyunu'Türkive'mde oynamasın1 " türküsünüsöyleyen öğrenci- ler. olaylan protesto için. "BağımsaTür- Idye", "Go HomeKurdaş" gibı sloganla- n tempoyla bağınr. Saat 11.15'te. istıklal Marşı'nm söylenmesiyle protesto göste- risine başlanır. Hemenardmdan biröğren- öğrencıler arasında büyük tepki ıle karşt- lanır. Konuşmacılar. üniv ersıtenin tatil edilmesine karşı çıkmanın, ulusal kurtu- luş savaşına devam anlamtna geldiğmı. bundan ötürü de tatıl karanmn kesınlıkle karşısında olduklarını açıklar. Konuşan bir dığer öğrencı lıderi de şöyle der' "Okulu tatil etmek-rindeki amaç. suçla- nan arkadaşlanmua desteksiz btrakmak- ür. Olaylar göstermiştir ki. ne Kurdaş'ın ne de Komer'in iddia ettiği 0bt arabanın yakılması olayı küçük bir grubun eseri- dirT Öğrencı liden. daha sonra. arkadaş- lanna şu andı ıçırir *.\nti-eınperyaBst mücadeledt. mücadele veren guçler ve bu aradaarkadaşlanınw kurtanncavaveson Amerikan neferinide \urdumuzdanatın- cayakadar ano-emperyalist mücadelemi- ze devam edeceğimize vemin ederizT Ant ıçıldıkten sonra bir öğrencı, arkadaşlan- nın omuzlanna basarak. rektörlüğün du- vanna renkli boyayla yazılı. "Komer. lark kere gelsen. kırkında da gereken >apıla- caktır" cümlesıni gösterir ve bunlan. bu savaşın izlen olarak yazdtklannı açıklar. Öğrenciler. tatil karanna karşı koyabil- mek içın aralannda forum düzenlemek üzere Mimarlık Fakültesi'ne gider. Genç- ler. foruma giderken, u \aşasın bağımsız Türidye'',''Komer,KurdaşGoHome" dı- ye tempo tutar. Mimarlık Fakültesi'nde düzenlenen forumda öğrenciler. eğıtime bütün halk katmanlanyla birlikte devam edilmesini kararlaştınr. Bu konuda ya- yimlanan bildinde. halk üniversttesine bü- tün devrimcigüçlerin ve kişilerin katkıda bulunması da ıstenır \e yargı organlann- ca ahnan arama karanna fıilen karşı ko- nulmasına karar verildiği açıklanır. Bu arada, ODTÜ Öğrenci Temsilcilennden CengizHakse>wile AhmetKardam.avu- katlan L'ğurMumcuve TuranTamarara- ÜZ YAZII ORHAN BİRGİT Akın Birdal'a yapılan saldırının planlayıcısı, kendisini Türk lntikam Tugayı adlı terör örgütünün silahlı bö- lüm sorumlusu olarak tanrtryor. Cen- gız Ersever ve arkadaşlannın, yeni bir saldın öncesinde yakalanmaları, ismi 1980 öncesi sağcı terör olaylan sırasında az da olsa duyulan bu ör- gütü yenıden gündeme getirdi. Özel- likle Susurluk dosyasında, eylemleri geniş bir biçimde sıralanan 'Yeşil' kod adlı NlahmutYıldınm'ın Birdal'a yönelen saldınnın arkasındaolduğu- nun da açıklanması, bu gündemi ani bir karmaşa içine soktu. Devlet, kendisini, Yeşil'in de öldü- rülmüş olduğuna öylesine alıştırmış- tı. Bu nedenle Susurluk dosyasının da neredeyse rafa kaldınlacağı bir sı- rada son on yılın giz dolu adamını sa- dece yaşadığı degil, bir kamu güven- likgörevlisinin yönettıği çeteye Insan Hakları Derneğı Başkanı'nı ortadan kaldırma emri verdiği de ortaya çık- t . Yeşil'in bu eylemin arka plandaki lideri olması, haklı olarak Susurluk olayının aydınlanma umutlarını yeni- denfilizlendirirkenbir şey gözden ka- . çar gibi: Küçükçekmece Jandarma Kara- îki Ateş Arasmdaki Adam: Yeşil kol Komutanlığf nda uzatmalı çavuş kimliğinin yanı sıra kendisini TlT'nin silahlı bölüm sorumlusu olarak tanı- tan ve Yeşil'e olan bağlılığını sık sık yineleyen Ersever gibi. Yıldırım da aynı terör örgütünün içinde mt? Böyleyse, Susurluk'ta da TlT'nin parmağı nerelere kadar uzanıyor? Son günlerde başkentteki bazı gaze- te bürolarına açılan telefonlarda ken- disini bu örgütün mensubu gösteren bir ses, 200 kişilik bir yandaşın varh- ğından söz ediyormuş. Örgütü, Mil- liyetçi Hareket Partisi'nin bugünkü yapısını ve politikasını onayiamayan eski ülkücülerin oluşturduğunu söy- leyerek propagandalarını yapıyor- muş. Şayet güvenlik güçleri, Yeşil'in bı- rakınızyakalanmasını, yaşayıp yaşa- madığını zamanında saptamış olsa- lardı ve yine şayet Birdal saidınsı için 'kamp içi çatışma' teşhtsi konmasay- dı; Ersever'in sözlerinde de gazete bürolarına açılan telefonlarda da bir saptırrna kuşkusu olduğu söylene- bilirdi. Ama unutulmasın ki, Birdal olayı- nın kendisini çok üzdüğü Başbakan Yılmaz, kamuoyuna saldınnın 'kamp içi bir çatışma' olduğu açıklatılarak yanıltılmıştır. Yılmaz'ın yine kamu gü- venliğinden sorumlu yüksek görevii- lerce Yeşil'in hayatta olduğu konu- sunda dayanılgıya yöneltilmek isten- diği dünkü 'Hürhyet'te Muharrem Sankaya'nın biryazısında belgelen- mektedir. Bu tür yanılgılan, bütün bir güven- lik örgütü mensuplannın omuzlanna yıkmak elbette doğru değildir. Nite- kim Hanefi Avcı, önceki gün kendi- sini DGM yargıçlan önüne çıkartan kimi sözleri ile ilgıli savunması sıra- sında, bildiği gerçeklerı nasıl ilgililere anlatamadığından yakınırken, Dev- let Bakanı Eyüp Aşık da ocak ayının son haftasında Trabzon'da Yeşil ya da Ahmet Demir kod adlı teröristin sadece yaşadığını söylemekle kal- mıyor; yerinin, yurdunun devlet tara- fından bılindiğıni de ileri surerek, ade- ta böbürleniyordu: "Kontrol alîındadır. Yakında gelip teslim olacak." TEKEL'den sorumlu devlet baka- nı, elbette Başbakan'ın ve kurum ola- rak güvenlik örgütlerinin bilemediği bir olay hakkında sadece kulaktan dolma bazı duyumlara dayanıyor ol- malıydı ve bu duyumlarla kendi seç- meninin gözünde 'ne güçlü adam' imajına sahip olmaya çalışmaktan başka bir amacı da yoktu. Ama devletteki bu karmaşanın, başta 'Yeş/7' olmak üzere çetelere na- sıl bir moral gücü verdiğini Birdal ola- yı ve bu olay ile aydınlığa çıkmaya başlayan ipuçlan gösteriyor. Önce, ülkenin sağlıklı bir huzur or- tamına adım atmaya başladığı gün- lerde başkentte bir yurttaş, üstelik taşıdığı etiket ile bütün bir dünyadan ses getirecek bir dernek başkanı sal- dırıya uğruyor. Allah, Birdal'ın ve ailesinin olduğu kadar ülkenin de yüzüne bakmış ol- malı ki, saldın ölümle sona eımiyor. Eylemciler işini çok iyi yapan Anka- ra polisince önce yüz olarak sapta- nıyor; daha sonra ısımleri belirleni- yor. Polis soğukkanlı bir biçimde on- lan izlemeye alarak, asıl halkada kim- lerin bulunduğunu da öğreniyor ve Yeşil'in -söylendiğine göre sadece hayatta olduğu değil- nerede olduğu da saptanıyor. Bu aşamalann hükü- mete nasıl bir moral verdiğini, Baş- bakan'ın önceki gün Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde, bu çetelerle top- luca uğraşmayı amaçlayan sözlerin yer almasını önermesi de gösteriyor. Onerinin kurulun bütün üyeleri tara- fından onaylanması çok önemlidir. Bu tür olaylarda birbirlerine güven duymadıkları için de olsa, yeterince güç birliği yapmamış olan Genelkur- may istihbaratı, MlT ve Emniyet Ge- nel Müdürtüğü'nün görevlilerinin bir- likteliğinin çeteler için büyük bir kâ- bus olduğu unutulmamalıdır. Umulur ki, Yeşil başta olmak üze- re aranılan teröristler kısa zamanda yakalanırlar, Birdal olayı, Susurluk şif- resini çözecek bir gelişmenin arena- sı olur. Yeşil'in taşıdığı bütün bilgileri açıklaması ancak sağ yakalanması- na bağlı olduğu için, sanırım şimdi onu polisten önce bularak susturma- yı amaçlayanlar eski kader arkadaş- larıdır. Çetenin gerçek liderıdir. SERVER TANİLLt cılığıyla Danıştay'a dava açarak *ünKer- sitenin kapatılması karannın iptalini" ıs- ter. ODTU'ye gelen 25 kışıhk bir jandar- ma grubu. hakîannda tevkif karan bulu- nan öğrencileri ODTÜ kampusu civann- da terk edılmış durumda bulunan Yakın- cak köyünde arar. ama hıç kımseyi bula- maz. Başbakan Sûk> man Demirel CHP Ge- nel Başkanı İsmet İnönü'yü, 10 Ocak 1969 Cuma günü akşam saat 17.00'de da- vet ederek. Dışışlen Bakanı İhsan Sabn Çağlayangü'in de bulunduğu. 1 saat 15 dakıkalık bir görüşme yapar. Başbakan Demirel. daha sonra. Milli Savunma Ba- kanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlan ile Genelkurmay'da 6 saat sürenbir toplantı yapar. Toplantıda konu- şulan konular hakkında da herhangi bir açıklama yapılmaz. Toplantı. gece yan- smdan sonra saat 02.15'e kadar sürer. Bu sırada, ODTÜ öğrencilen de sabaha ka- daruyumaz ve arkadaşlannı korumak için okul civan ıle yurtlannda sav unma tedbır- leri alır. Içeriye giren kışilenn kımlıkleri- ni kontrol ederek yurtlanndabekler. Yurt- lann bulunduğu binalann ışıklan sabaha kadar yakılır. 12 Ocak PazaT günü OD- TÜ'ye gelen 2.000'e yakın jandarma. okulun giriş ve çıkış kapılannı tutar. Her öğrenciden kımlik kartı istenir. Bu arada. üniversite kampusunun çevTesindeki tepe- lere devriyeler çıkartılır. Rektörlük bina- sını birkarargâh haline getirenjandarma. bütün telefonlara paralel çektirir ve her telefon dinlenir. Gece saat 22.30'da Cum- hurbaşkanı ile lçişleri Bakanı, ünrversite- dekı görevli jandarma komutanını araya- rak durum hakkında bilgi alır. Ankara II Jandarma Komutanı Albay NecatiHakkı. ODTÜ Öğrenci Birliğı Başkanı tskender Odabaşıoğlu ile bir görüşme yaparak ara- nan öğrencılenn kendilerine teslim edil- memesi halinde üniversitede genel arama yapacaklannı söyler. Saat 23.00'te ODTÜ Sosyaliit Fikir Kulübü yönetıcılennden ıki kışı. karargâha getınlerek. arananlann teslim edilmesi. yoksa yurtlann da arana- cağısövlenir. ODTÜSFKyönetıcıleri.bu ısteğe. "sanıklar adına konuşmayayetki- leri olmadığını \t üni\"ersitenin açılması halinde arananlann savcüiğa giderek tes- lim olacaklan" yanıtmı venr. ODTÜ'de ıkıncı bir arama yapanjandarma bıriıkle- ri. sabah erken saatlerde üniversiteden ge- ri çekılir. ODTÜ'ye bağlı çeşitlı öğrencı örgütü başkanlan bir basın toplantısı va- par ve Rektör Kemal Kurdaş'ı 'Amerika ile işbirliği vapmak'la suçlar HAREKET BAŞLAM1STIR, SÜRDÜRÜLECEKTİR' ODTÜ Akademik kurulu'nun aldtğı bir ayltk tatıl kararını, yapılan başvuru üzerine Danıştay 12.Dairesi'nin 11 Ocak günüaldığı 51 No'lu karar. 13 Ocak 1969 Pazartesı günü^ODTÜ Hukuk Müşaviri YektaGüngör Ozden'e imza karşılığı ve- rilır. Bu arada. rektörlük binası önünde toplanan 100 kişilik bir öğrencı grubu, ODTÜ'nün kapatılması karanyla ilgıli protesto gösterisinde bulunur. Marşlar söyleyerekrektörlükbinası önündetopla- nan kızlı erkeklı öğrenciler, üzerinde OD- TÜ"nün amblemi bulunan bayrağı yanya indirir ve "'Go home Kurdaş". "Kurdaş- Komerel ele* diye bağırarak rektörün is- tifa etmesini ister. ODTÜ öğrencüeri tara- nndan kurulan 'Direniş' komıtesi. Mi- marlık Fakültesi amfisınde bir forum dü- zenler Forumda. ODTÜ Sosyalist Fikır Kulübü yönetıcılerinden Ahmet Sina bir konuşma vapar ve şunlan söyler' "Bura- sı eğitim yeridir. Ders yapmak şart değil- dir. tnhersitenin gerçek sahibi öğrend- lerdir, üniversiteyi sahipsiz bırakmayaea- ğız. Kemal Kurdaş bir Amerikan işblrttk- çisidir. Rektörün demeçlerinden. Daıuş- tav karannı uygulamayacağı sonucu çık- maktadır. l vgulamasın da görelim. bu- nun hesabını da aynca soranzT Komer'ın otomobilinin yakılmasından sonra hakkında tutuklama karan çıkan ve aranan Sınan, 15 Ocak Çarşamba günü ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde düzenle- nen foruma katılarak bir konuşma yapar veşunlan söyler. **Kurdaşistifaedene ka- dar teslim olmayacağız. Olayın başlıca so- rumlusu işbirükçi rektör ve ABD elçisi- diıf Sinan. amfıde arkadaşlanna, "Emni- yetkuvvetferince arananarkadaşunız"di- ye tanıtıhr. SÜRECEK Beyaz, Mavi ve Yakut Türk sınemasında "Tıyatrocular Dönemi" dediğı- miz donemı, yaşım gereği izleyemedım; daha son- raki yıllarda örneklerınden görup tanıdım. Ama, 1950'lerle, büyük usta Lütfi Akad'la başlayan "Sı- nemacılar Dönemi "ni yakından bilırım. 1965 yılında, sinemamızın gelıp dayandığı "yol aynmı "nı; oradan, bir çızgi olarak da "Devrimct" Turk sınemasının do- ğuşunu, başta da Yılmaz Güney'i bilıncim ve belle- ğım butün canlılıgıyla hatırlar. Şoyle yanm yuzyıllık bir geçmişe dönup baktığımda neyi nereye koyabilece- ğımi az çok kestırebıliyorum. Türk sıneması, kahır çekmiş, yolunu "dışı ve tımağı" ıle kazımış bir sanat çığırıdır. Bu çilelı yürüyüşte yer almış bütün insanla- ra büyük saygı duyuyorum. Son bırkaç yıldır, eski us- talann, örneğın bir Atrf Yılmaz'ın -o her zaman diri- liğıni sürduren- çabalannın yanı sıra, genç yetenek- lerin sınemamıza getirdıkieri yeni soluk ve canlılıkla, 21. yüzyıla, bu alanda yuzumüzun akıylagıreceğiz ki sevınmemek mümkün değıl. • Bir filme yığınla yaratıcı emek gelıp kanşıyor: Se- naryocusu, çekımcisı, figüranı, öyküyü asıl surükle- yip götüren baş oyuncuları, sonra hepsini çekıp çe- virip bir yorumda bütunleştıren yonetmenı... Ama baş oyuncuların rolu ağır basar terazide. Öyte ki. onca çaba gelip bir, ya da bir ıkı adda özet- lenir. Örnegin "îngrid Bergman'/n oynadığı" diye başlamaz mıyız? Türk sınemasının 60'latia başlayan dönemine damgasını vuran buyuk kadın sanatçılan, onların ıçin- de "Dort Büyükler"], ben cümlemi daha bitirmeden sız hemen hatırlayıp sıralamışsınızdır şu anda. Hem ne var bilmeyecek? Sinemaya girış sırasıyla Fatma Girik, Türkân Şo- ray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit değıl mı? Pekı nıçin onlar? Değeriı sınema yazan-yönetmen Engin Ayça'nın ilgınç bir açıklaması var: Sozlü kültür geleneğınden gelen Anadolu seyırcisı. bugun de etkisı altındakı es- ki masal ve soylencelerden suzulup gelen kadın ve erkektıplerinden, mıstık bir kadın-erkek yapısı ve tıp- lemesine varmıştır. Işte Gırik. Şoray, Akın ve Koçyi- ğit, bu mistîk yapıya pek uygundular. onun izini sür- düler; unutulmamalannın, bugün de gündemde ol- malarının, en azından hatırianmalannın sırrı burada. O "Dört Büyükler" içinde, Türkân Şoray'ın ayn bir yeri vardır. Bu yeri. siz bir Şoray hayranı olarak hissetseniz de, kımi aynntılargözünuzden kaçmışolabilır: dahası, sa- natçı üstune bütunluğune bir açıklamayı beklediğı- nız olmuştur. Atilla Dorsay'ın Sümbüi Sokağın Tutsak Kadını adlı eserı, ışte bu beklentilere bir yanıt. Remzı Kıta- bevı'nın yayımladığı kıtap. basım ustüne basım yap- masından da anlaşılıyor kı, okuyucuların -haklı- ilgi- sıni çekmiş durumda. Atilla Dorsay'ı, okurlaratanıtmanın anlamı yok. Ül- kemizde. dünya ve Turkiye smemasını, en yakından izleyıp açıklayan birkaç uzmandan bırı de odur. Böy- lece, Türkân Şoray'ın yaşam ve sanat öyküsünü o- nun kaleminden okumanın apayn bir yaran var. Söylemelıyım: Apayn da bir lezzeti... Türkân Şoray, halkın bağrından doğdu. Güzelliği. oynayışı, yorumu, her şeyiyle, bızım ınsanımızın bir parçasıdır o. Sonra, sıradan ınsanlar kadar, aydınlar arasında da bir yer tutmasının bir enlamı olsagerek. Mesleğı ve mesleğı dışında sosyal dayanışmanın hep içinde olmasının; aynca. ınsanlanmızın "daha guzel, daha aydın bir Türkiye" adınayaptıkları kavgada, sa- natçımızı da yanıbaşlannda bulmatannın anlattığı bir şey var. Her ciddî protesto eylemine yaptığı katkıdan başka, ortaya koyduğu unutulmaz bir tavrını hatırlat- malıyım: 80'li yıllann başlannda, 12 Eylül faşizmıne karşı girişilmiş bir büyük ve anlamlı protestonun, Ay- dınlar D/tekçes/'nin altındaki imzalara lütfen bir göz atar mısınız? Atilla Dorsay'ın kitabında, bir roman sürükleyişi içinde, 6O'lı yıllarda Köyde Bir Kız Sevdim'le başla- yan, Oemo'yla, Haza/'la, BirAşk Masa//'yla, tâgeçen yılın Nihavent Mucize'sine değin nice değerli eserin içinden bizebakmış ve gülümsemiş bir büyük sanat- çının öyküsünü okuyacaksınız. Bu, sinemamızın "Sultan"\nn öyküsü! Ama onun arkasında. yaşamın akışı içinde yerinı alan bir ınsanın öyküsü de var: Bu da, bir yerde sizin öykünüz, kız kardeşinizin, ya da hısım-akrabanızdan bırınin öyküsü, Türkân Şoray'ı bizden biri yapan, ış- te bu içli-dışlılık! Okuyunuz bu öyküyü, daha çok seveceksiniz sanatçımızı... Komisyon görüşmeleri ertelendi Irtica tasarıları stirünceınede ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Hükümetin sahıp çıkmadıgı "irticay- la mücadele tasanlan" komisyonlarda sürünce- medekaldı. Anayasako- misyonunun dünkü top- lantısında. "yıkıcı veya bölücü veya cumhuriye- tin niteliklerinden her- hangi birini değiştirmc- ye" yönelik eylemlerde bulunanlann devlet me- murluğundan çıkarılma- sını öngören tasannın görüşmeleri hükümet temsilcisinin bulunma- ması nedeniyle enelendi. Adalet komisyonundaki görüşmeler sırasında da H şapka giyme" tartışma- sı yaşanırken; FP'li Bü- lent Arınç, şapka giy- mezse CHP'li Mehmet Moğultay hakkında suç duyunısunda bulunaca- ğını söyledi. Adalet komisyonunun dünkü toplantısında Sap- ka Iktısası. Türk Harfle- nnin Kabulu ve Kullanı- mı ile Bazı Kısvelerin Gıyılemeyeceğine Dair Yasalara aykın davranan- lara venlen cezalan arttı- ran tasan üzenndeki gö- rüşmelere devam edildı. FP'li Ahmet Dökülmez. 70 yıl önce çıkanlan ya- sada öngörülen cezaların arttınlmak istenmesinı "deli saçmaa" olarak ni- teledi. Adalet Komisyo- nu Başkanı Emin Karaa eleştirilere, "Herkesin şapka giymek zorunda olmadığuu biliyoruz. Ka- nun,şapkarun dışında sa- nk- serpuş, fes gibi Idsve- lerin giyilmesini önleme- >edönük. Onun için yük- sek sesle. pen asızca. sert konuşmanın gereği yok- tur" karşılığını verdi. CHPUi Mehmet Mo- ğultay, toplantı salonun- da bulunan iki fotoğrafta da Atatürk'ün şapkasız olduğuna dikkat çekerek. "Şapkaşymezorunlulu- ğu getirilmiyor, şapka dı- şında bir şey giyme yasa- ğı getirüiyor'" dedi. FPlt Bülent Annç bunun üze- rine. "Moğultay, evet, di- yecek cezalar arttırıla- cak. Şapka takmadtğı için ihbarda bulunacağı/ O zaman sayın yargıç mecburiyet yoktur, desiı de görelim"* diye konuş tu. Tasannın ıkmcı mad desı üzenndeki görüşme ler tamamlandıktan son ra. FP mılletvekıllen b maddenın tasan metnır den çıkanlmasını ısted ler. Oylanıa sonucu 10 10 eşıt çıkınca görüşm ler ertelendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear