14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19NİSAN1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 5. Parliament Superband Jazz Festival, 4 Haziran'da David Murray Big Band ile başlıyor Izmir'de caza coşkulu açılış• Festival, 4 Haziran gecesi ünlü tenor saksofon sanatçısı David Murray ve orkestrası 'David Murray Big Band' ile Izmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın birlikte verecekleri konserle başlayacak. Roberta Flack'in konserini Burhan Öçal- Jamaaladeeen Tacuma, Barbaros Erköse ile Craig Harris izleyecek. Kapanış gecesinde festival, The Raettes adlı grubuyla efsane Ray Charles'ı ağırlayacak. Kültür Servisi- Parliament Superband Jazz Festival bu yıl beşinci kez buluşa- cak müzikseverlerle. lzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfi (İKSEV) tarafindan dü- zenlenen festival kapsamındaki konser- ler 4-7 Haziran tarihleri arasında lzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu"nda iz- lenebilecek. Festival. 4 Haziran gecesi caz dünya- sının ünlü tenor saksofon sanatçısı Da- vid Murray ve orkestrası 'David Mur- ray Big Band' ile tzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın birlikte verecekleri kon- serle başlayacak. 1980'li yıllarda henüz 25 yaş.mda iken çağın en iyi tenor sak- sofon sanatçısı olarak adlandınlan Da- vid Murray, kendisini sürekli geliştire- rek çeşitli Grammy ödülleri kazandı, caz listelerinde birçok kez ilk 10'a yüksel- di. Murray. saksofon sanatçısı olarak stüdyo çalışmalannın yanı sıra beste ve aranjman çalışmalan ile öğretmenlik yapıyor. Kendisini öncelikle saksofon sanatçısı ve emprovizör olarak tanımlı- yor. David Murray Big Band ile birlikte sahne alacak olan lzmir Devlet Senfoni Orkestrası 1975 yılında kuruldu. Yüz kişilik kadrosu ile haftalık konserleri- PARLİAMENT! S U P E R B A N D F E S T I V A L ' 9 8 Roberta Flack, 5 Haziran'da, soul'un dehası olarak adlandınlan RayCharlesda The Raettes adlı grubuyla 7 Haziran'da tzmir Kühürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda. nin yan» sıra yurtiçi ve yurtdışında tur- neler düzenliyor. 5 Haziran gecesi Roberta Flack bulu- şacak izleyicilerle. Sanatçı eşsiz yoru- munun yanı sıra sahnedeki başanlı şov- lanyla da dikkat çekiyor. Bugüne dek pek çok albüme imza atan sanatçı üç kez altın single ve iki kez Grammy Ödü- lü kazandı. Türk müziği ile cazın kaynaştığı 6 Ha- ziran gecesinde ise çok yönlü müzisyen Burhan Oçal ile birlikte sahne alacak bas gıtann ustası Jamaaladeeen Tacu- ma'nın konserini, klametin ünlü ismi Barbaros Erköse ile konser verecek olan trombon ustası Craig Harris izleyecek. Pek çok kez birlikte çalışan Öçal-Tacu- ma ikilisi Doğu-Batı sentezi içinde ken- di topluluklannı da buluşturacaklar. Da- ha sonra sahne alacak olan Craig Har- ris" in 'Nation of Imagination' adını ver- diği son projesi Amerikalı \e Türk mü- zısyenlerden oluşuyor. Topluluk New York'tan caz. tstanbul'dan oyun havala- n, Jamaika'dan dub ve reggae. Güney Afrika'dan tovvnship jive ve Avustralya yerlilerinin müziklerini yorumlayacak. Harris % e Erköse'nin yarattığı bu proje- yi ölümsüzleştirmek amacıyla "Istan- bul" adlı bir de albüm kaydedildi. Festival. kapanış gecesinde soul'un dehası olarak adlandınlan efsane Ray Charles'ı ağırlayacak. Yanm asırlık bi- rikimi, yeteneğı ve duyarlılığıyla izleyi- ci karşına çıkacak Charles müzik çalış- malannı The Raettes adlı grubuyla sür- dürüyor. Amenkadaki birçok üniversi- tenin Afro-Amerikan kürsüsünden ödül kazanan sanatçı, Güney Florida Üniver- sitesi tarafindan 1990 yılında sanat da- lında şeref doktorasına değer bulundu. Parliament Superband Jazz Festi- val'in konserlenni izlemek isteyen mü- zikseverler 25 Nisan 1998 tarihinden iti- baren festival bıletlerini Izmir'de Vakko- rama (Alsancak). Pan Kitabevi (Karşı- yaka) ve lzmir Devlet Opera ve Balesi (Konak) ile Istanbul'da Akmerkez ve Taksim Vakkoroma'lardan sahn alabile- cekler. Yer kategorilenne göre dört, üç ve bir buçuk milyona satışa sunulan bi- letlere ek olarak bütün konserleri eksik- siz izlemek isteyenler için on bir. sekız ve dört buçuk milyon TL'lik özel fiyat- larla kombine bıletler 17 Mayıs'a dek satışta kalacak. 17. U LU S LA RARA SI 1STAN BU L FİLM F E STtVALÎ Thatcher vuruyor, bandocu çahyor Mark Herman'm ödülhl "Borunu Ottür" ü festivalin açılış filmiydi. CUMHUR CANBAZOGLU Yıllardır Avrupa, Hollywood'un hege- monyasına karşı çözümler üretmeye, kül- tür bakanlıklan, Eurimages, yerel yöne- tımler, TV şirketleri ve diğer kuruluşlann yardımlanyla ulusal sinemalan ayakta tut- maya çalışıyor. Bu çabada tngilizler hayli önde. Yıllar- dır telaffuz edilen Ingiliz sinemasındaki o meşhur "Rönesans dönemi" iyiden iyiye devreye girmiş gibi gözüküyor. tlk kez bu sezon hem gişe, hem eleştiri hem de fılm adedi açısından parlak bir dönem yaşıyor tngilizler. Bu dönemin önemli örneklerin- den biri olarak değerlendinlen Mark Her- man'm Borunu Ottûr'ü (Brassed Off) 1992'de Yorkshire yakınlanndaki Grim- ley'de olan biteni anlahyor. Grimley aslında hayali bir kent, ama 1992'de lngiltere'nın kuzeyindeki kentler- de yaşananlann simgesi. Başbakan Thate- her Londra'da kararlar alıyor. acısını tüm ülke ve özellikle Kuzey'deki madenlerde 17.ULUSUIRARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ çalışan işçilerin aileleri hissediyor. Böyle- sine yoğun tansıyon içinde Grimle> 'm ma- dencı bandosu moralleri yüksek tutmaya çabalıyor ama ışlen zor. Bandodakı silkı- niş, yeteneği ve cazibesi bol Glona'nın eki- be katılmasıyla başlıyor. Engellemelere rağmen bando kasabalar arası yanşmaya gidıyorveevebirbirincilıkledönüyor. An- cak dönüşte bandoyu yıne kentte hüzün karşılıyor. Madenlerkapatılmış. halk yme çaresizlığedüşmüş... 'Borunu Öttûr' aşk. kav ga, hayal kınk- lığı. gurur gibi öğelerle klasık bir yapım: ama ilgınçtır, film iyi esprilere karşın ko- medı degil, bazı geçişlere rağmen trajedi de değıl, müzik var ama müzikal dedeğil. Arkasında büyük şırketlerolmadan. Chan- nel Four'dan yardım alarak kolay ızlenir bir film kotarmış Mark Herman. Meraklısına fılmle ılgili teknik bilgiler de verehm. beyazperdedekı bandoculann büyük bölümü GrimethorpeColIiery Brass Band üyelenymış. başrol o>ıınculanndan "anti DiCaprio" diye tanınan Ewan McGregor(Trainspotting), Tara Pıtzgeraid ve Pete Posdethavvite (Babam İçin) enstrü- manlan çalar gıbı yapmak ya da baget sal- lamak için haftaiarca ders almış, müzikle- ri Danny Boy yazmış. yapımcılığı da daha önce VVanda Adında Bir Balık \ e Monthy Python sensinden tanıdığımız Steve Ab- bott üstlenmiş. Sıkılmış, yorgun anlamına gelen Bras- sed Off. Thatcher'ın politikalan sonucu ışıni yıtıren 240 bın madencının öyküsü, ancak fılme göre Thatcher'a rağmen hayat sürüyor ve insanlar her ortamda espn üret- meyi sevıyorlar. Macar yönetmen Istvan Szabo 'Biz kaybedenlerin yaşamını anlatıyoruz' Kültür Servisi - Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafindan düzenlenen 17. Uluslara- rası lstanbul Film Festivali'nin buyılki 'Ya- şam Boyu Başan Odülü Sahibi' Istvan Sza- bo dün düzenlenen basm toplantısıyla sine- maseverlere fılmleri ve sinema hakkındaki düşüncelerini anlattı. Son birkaç yıldır fılm yapmayan ve Macar sinemasımn yaşayan en büyük yönetmenlerinden biri olarak ka- bul edilen Szabo, boş durmadığını, Alman Fransız ortak televizyonuna bir film ve In- giliz televizyonuna "so'gffişehri" Budapeş- te üzerine bir belgesel yaptığını söyledi. Şu günlerde bir senaryo üzerine çalıştığını söy- leyen Szabo, senaryo hakkındaki sorulan; "ben kolay konuşan w yapbklannı bailandı- rarak anlatan bir yö- netmen değüim"diye- rek yanıtsız bıraktı. 'Baba' adlı fılminin en sevdiği fılm olduğu- na değinen Szabo, hi- kâyeyle arasında çok yakın bir ilişki olduğu- nu ifade etti. "babam rdmdeki gibi bir dok- tordu. Ben tipik bir ku- şağa aitim. Savaştan önce doğdum veMaca- ristan'da doğan o dö- nemdeki tüm insanlar gibi babamı ikinci dün- ya savaşında kaybet- tim. Film yalnız benim hikâyemi değil, bir kuşağın hûtâyesini anlanyor. 1988 yılında gerçekleştirdiği 'Hanussen' adlı fılmden memnun olmadığını söyleyen Szabo bunun nedenini söyle açıklıyor." Siz- lerde gazetecisiniz bilirsiniz. Hanussen'in yaşamına dair çok şey öğrendim ama tüm gerçekkri fünıde yansıtmamaya çahştmı. Negarif bir portre çıkıyordu ortaya. Hata yapdğunı anlıv'orum çünkü bir konu hak- kında ne ögrendiyseniz onu oiduğu gibi yan- sıtmaya çalışmahsınız ypksa muthı olamı- yorsunuz. Ailemden şunu öğrendim; 'ger- çek; herkes için her zaman ilaç değildir.' sanatta bunu asla vapmamak lazun. Bfldi- Szabo, festh-alin bu yılki 'Yaşam Boyu Başan Ödüİü Sahibi' ğiniz şeylerin sadece bir yanını anlatnğınız zaman ortaya çıkan şey tatmin edki olmu- yor. Hanussen filmi bana bunu ögrettj." Sinemanın geleceğı konusunda "Kimse korkmasın" dıyen Szabo: "tnsan hakkında dûşündüğünüz herşevi edebiyat aracılığıy- la, gördüklerinizi rcsimle. insan davraruşla- nnı tiv-atrovla, duvgulannızı müziklegös- terebiîirsiniz. Sinemanın diğer sanat dalla- nndan farkı nedir? Sinema yakın plan ara- cılığıv la insan vüzünü bize tüm av nntılany- la gö^terir ve insanın sahip otabileceği tüm duygulan canlı biçimde vansıûr." Dünyada her yıl 5 bin film yapıl- dığını, bunlann yakla- şık 4500'ünün bir şey ifade etmediğini söy- leyen Szabo. bu film- lerin içinden bir tanesi bile eğer başyapıtsa o- nun bile yeterli oldu- ğunu vurguladı. u Ho- bim, işim insanlara hi- kâyeler anlatmak"tır diyen Szabo, politık fılm aynmına inanma- dığını, her fılm içinde politika olduğunu da sözlerine ekledi. Sinemanın eskiden doğu bloku ülkelerin- de devlet tarafindan desteklendiğini, pazar ya da seyircinin bir an- lam taşımadığını belir- ten yönetmen, artık bu- nun tamamen kaybolduğunu ifade etti. "BeDi konulansöylemek içinikinci birdflge- Bştirdik. \ önetmenlerkuş dili yaratnlar. Biz yıüar boyu bazı şeyleri direkt olarak söyle- meyi öğrenemedik. Şimdi ise para da. seyir- ci de yok. Anlatmak istedikkrimizi direkt olarak anlatacak vetenekkrimiz degetişme- dl Avrupa sineması pararun çok önemli ol- duğu ve murJuluğun ancak parav la alınabi- leceğini söytüyor. Bunlar birfilmibesleyecek şevierdeğil. Biz kaybederüerin yaşamını, Av- rupa ise kazananlann filmini yapnor. Oysa seyird hep kazananlann öv külerini istiyor. Gençterenerji anyor yaşhlar da çok yorgun artık. Esas proMem paradan çok bu." Fellini usta kendine baktyor... SUNGU ÇAR4N Ünlü yönetmenin büyük ölçüde oto biyografik özellıkler taşıyan 'Otto e Mezzo - Sekiz Buçuk'u. modern sine- manın demirbaş klasiklennden bındır kuşkusuz. Yararmaya, kadına, bunalı- ma, kiliseye dair unutulmaz bir 'kendi- ne bakış'tır baştan sona, siyah-beyaz görüntülerle dokunmuş ama rengârenk ve coşkulu bir Fellini portresıdır. Kan- sı, metresi, senaristi ve yapım- cısının bunalttığı, bütün sorun- lanndan kaçıp kurtulmak iste- yen, yeni filminin yaratış san- cılanna gömülmüş yönetmen Guido'nun (Marcello Mastro- ianni) öyküsü, koyu Katolık bir çevrede geçen çocukluk anıla- n, korkulan, kâbuslan, yalanla- n, hayalleri ve kompleksleriyle kendini oiduğu gibi yansıtan bir yapıt olmasını amaçladığı, çev- rilecek yeni fılminin serüveniy- le baştan sona kaynaşıyor. Sinir krizının eşiğindekı, saplantılannm. düşlerinin rut- sağı bir yaratıcı yönetmenin 'doğurma' aşamasmdaki bu- naltısını - sıkıntısını görünrü dı- line dökerken 'film içinde film' anlatmaktan çok, bizzat seyret- tiğüniz 'Sekiz Buçuk'un çekı- mini, içten, hüzünlü ve özgün biçimde aktarmayı yeğlemiş Fellini usta. Kahramanı Gu- ido'yla birebir örtüşüp aynlmaz biçimde kaynaştığı 'Ottoe Mez- zo', Fellini'nin kendi dünyasına doğru yaptığı, dört dörtlük, esash bir travelhng'dir. Tıpkı on yıl kadar sonra çekeceği 'Amarcord' gibi bir başyapıt niteligin- dekı 'Sekiz Buçuk'ta sanatçıyla eseri. toplumla birey, hayalle gerçek, yaşam- la biçim arasındaki ilışkilere eğilen Fel- lıni'nın 'denetimsiz fışkıran' ustalığı had safhada. Cüretli bir görüntü çılgınlığına dönü- şen bir 'bûinç akışı'na, sürekli didikle- yen, sorgulayan bir iç monoloğa kendi- ni bırakmış görünen Fellini'nin, yığm- la gözlem, saptama ve matrak küçük olaylardan bütünlenen anlatımı, karele- re sığmayıp coşup taşarak meraklısını büyülüyor sürekli. Alışılmış anlamda bir olay örgüsüne yüz vermeyen fılmin- de görüntülerle kurduğu çağnşım tek- niğiyle yönetmen Guido'nun iç âlemi- ne dalan usta. sık sık geçmişe başvuran flash back'lerden yararlanarak acaip, çarpıcı veabartılı fantezilerkuruyorbo- yuna. Anne-kılısetakıntılı. ahlaki za>ıflık- lanndan. bencilliğinden. kendini dün- yanm merkezı olarak görmekten rahat- sız olan Guido-Fellinı'nın dünyasında kadm. erotik arzuyu temsil eder her za- man. Mastroianni. "Sekiz Buçuk"ta unutulmazGuido rolünde. Claudia Cardinale, Sandra Mikı. Barbara Steek. Anouk Aimee \eşiş- man Saraghina-Edra Gale gibi ustanın kadın zevkını örnekleyen o>uncularla dolu, cinsellik boyutu geniş tutulmuş bubaşyapıtmda. Tann'nın değıl de şey- tanın yolunu seçen Guido'muz. mutlu- lugu kaplıcalarda rastladığı pınl pınl, lekesiz bir genç kızın çarpıcı güzelli- ğinde buluyor. Şenlikli fınalinde, yönetmenin yaşa- mma girmiş herkesin bir sirk şamatası içinde halay çektiği 'Sekiz Buçuk', ye- dinci sanata, yönetmenliğe, filmle ya- ratıcısının ilişkilerine 'bakan', seyirci- nin yer yerağzını açık bırakmayı da be- ceren, öncü nitelikte, üstelik alabildiği- ne de eğlendirici bir başyapıt. Acıların başkerttinde... Festivalin '^'önetmenlerinGözünden Fransa' bölümünde bugün göstenlecek olan '.\lpha\ille'. bıraz abartılı bir sap- tamayla. 1959'dan günümüze kadar ge- leneksel sinema anlatımında devrim(ler) yapmış. 'sivri'yönetmen Jean-LucGo- dard'ın 40 yıllık fılmografısındekı bın- cık bılımkurgu denemesıdır. Godard'ın, 'gercekçizemindegdişen bir fabT diye tanımladığı 'Al- phaviDe'. yönetmenin parlak ilk döneminin üriinü ve gerçeklik- le kurmacanın. fantazyayla re- ahtenın ıç ıçe geçtiğı. fütünstik. karanlık bir armosfere sahıp, sıyah-beyaz bir deneme. Bilımkurgu ve kara fılm tür- lennın kalıplanyla dalgasını geçen Godard"ın, taa 1965'ten geleceğe ılışkın öngörülenyle gerçekleştirdiği film, aynı za- manda Amerikan-Fransız kır- ması, çopur suratlı aktör Eddie Cpnstantine'in oynadığı, döne- min popüler Lemrrry CaurJon filmlennın de parodisi gibi. Aşkı, sevgiyı unutmuş bir ro- bot toplumunun yaşadığı yakın bir gelecekte, dış dünyadan tecrit edilmiş, bilgisayarla denetlenen karanlık kent Al- phaville'e gelerek, bir adı da Nosferatu olan ve çevresine terör estıren. despot kent hâki- mi profesör Von Braun'u (Honard Vernon), Figaro-Prav- da muhabıri Ivan Johnson kıhğmda arayan, kentı bılgısa- yar rutsakhğından ve Von Braun'un zorbalığından kurtaracak kahraman gızli ajanımız Lemmy Cau- tion'un (E. Constantine) serüvenlenni anlatır 'Alphaville'. Aşık olanlann. şıır yazanlann. birey- cilerin ölüm cezasına çarptınldığı, bi- nncı sınıf. ikinci sınıf diye etiketlen- miş fahişelerin kol gezdiği kentte. so- nunda aşkı da öğrettiği Von Braun'un kızı Natacha'yı (Anna Karina) da ko- luna takan ajanımızın mutlu sona bağ- lanan serüvenlen, bilimkurguyla kara fılmın klişelerini harmanlıyor. Godard ustanın eski değerlerin aşındığı modern dünyanın alegorikbireleştirisini de içe- ren bu farklı fantezisi. festivalde günün ilginç fılmlerinden biri. Meryl Streep 'e Bette Davis Odülü • Meryl streep ilk kez bu yıl venlen 'Bette Davıs Omür Boyu Başan Ödülü'ne değer bulundu. Streep, ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada Bette Davis ile aynı solukta anılmanın son derece heyecan venci olduğunu belirtti. Bette Davis Ömürboyu Başan Ödülü, profesyonellik standartı Bette Davis ile paralel olabilecek kadar >üksek bir oyuncuya veriliyor. • Robert Downey. Natasha Gregson \Vagner ve Heather Graham 'Tvvo \\'omen and a Guy' isimli filmde rol alıyorlar. 24 Nisan'da Amerika'da gösterime girecek olan filmde aynı erkeğe âşık olan ikı kadının öyküsü anlatıhyor. • 'Şeytanın AVUkatl' filminin video kasetlerinin satışının durdurulması için açılan davayı filmin yapımcısı Warner Bros. şırketi kazandı. Filmde Al Pacino'nun odasının dekorasyonunda kullanılan heykellerin Ulusal Katedral'in tavanından çalındığı gerekçesiyle bu heykellerin kullanıldığı 20 dakikalık bölümün sansürlenmesi >ada filmin dağıtımının durdurulması istenmişti. • Angela Marshall Londra'da açacağı ilginç bir sergide yapıtlarının yanı sıra vücudunu da pazarlayacak. Amerikalı ressam, zıyaretçileri tek tek kabul ederek tablolannı onlann yanında üretecek. Marshall 'ın en sıradışı talebi ise o anda üretilen tabloyu satın almak isteyen ızleyıcılerden kendisiyle cınsel ilışkiye girmelerini istemesı. Şimdiden bütün rezervasyonlan dolan sergide tablolann boyutlanna göre ilişkinin türü ve fiyatı da değişiyor. Demica Galerisi'nde açılacak olan 'Fuckart and Pimp' başlıklı sergiyle ilgili herhangi bir yasal sorunla karşılaşmayacaklannı belirten Marshall"ın avukatı 'sanat adına yapıldığı için her şeye izin verileceğini' savunuyor. • AnadanDoâma adlı lngiliz yapımı filmin yapımcılan sanat hırsızlığı suçundan mahkemeye venldı. Yeni Zelandalı yazarlar Andrevv McCarten ve Stephen Sıchlaır, filmde Londra'da da pek çok kez sahnelenen oyunlan 'Ladies Night'tan esınlenıldığını savunuyor. • TotoWhoUved TWİCe (Iki Kez Dünyaya Gelen Toto) adlı Italyan filmi insanlığın kutsal değerlerini incittiği gerekçesiyle yasaklandı. Mafya üyelerini dinsel figürler olarak gösteren ve bir melek ile tavuk .- arasındaki ilişki>e yer veren film. garıp bir şekılde, ulusal ve kültürel değerlen ele aldığı gerekçesiyle hükümetten bir milyon dolarlık yardım almıştı • Lidia Bobrova (Rus film yapımcısı), Fransa'da düzenlenen Uluslararası Kadm Filmleri Festivali'nde 'V Toı Straine(ln That Country)' adlı filmle büyük ödülün sahibi oldu. • TomCrUİSe unhâla en çok para kazanan aktör oiduğu açıklandı. Cruise'ın ardında Harrison Ford, Mel Gibson ve Brad Pıtt ver alıyor. • Paul Newman: Kevın Costner ve Robin Wnght Penn ile 'Message In a Bottle" adlı romantık bir komedıde bir araya gelecek. Filmde Penn. bir şişenin içinde bulduğu aşk mektubu sonucunda dul bir gemı yapımcısına âşık olan bir kadını canlandınyor. 17. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ BUGUN • Bevoğlu Emek'te saat 12.00 ve 18.30'da 'Borunu Öttür', saat 15.00'te ve 21.30'da 'tyi ile Kötünün Bahçesinde' yer alıyor. • Fitaş'ta saat 12.00'de ve 18.30'da 'lsa'nm Hajaü', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Doktor Antonio'nun Baştan Çıkışı-Tobv Dammit' adlı filmler izlenebilir. • Alkazarda sabah sineması kapsamında saat 10.00'da 'Ayuı Kara ve Deniz Arasındaki Devinimi', saat 12.00'de ve 18.30'da 'Alphaville'. saat 15 OO'te ve 21.30'da da 'Bitirim Tango' gösteriliyor. • Bevoğlu Beyoğlu'nda sabah sineması kapsamında saat 10.00'da : Drancy Gelecek1 , saat 12.00'de ve 18.30'da 'Ynmurcaklann SaA^şı' saat 15.00'te ve 21.30'da 'Kumarbaz Bob' izlenebilir. • Sinema-74'te saat 12.00'de 'Çahnmış Anlar". saat 15.00'te 'Çayn- Köpekleri'. saat 18.30'da 'Gerçek Aşk ve Kaos', saat 21.30'da 'Ateşkes' yer alıyor. • Moda'da saat 12.00'de 'Donmuş'. saat 15.00'te ' Dünvanın BaşlangKina Yokuluk', saat 18.30"da ; 'Aşk Oyküleri', saat 21 30'da da 'Sekiz Buçuk 1 \ izlenebilir. YARIN İ • Bevoğlu Emek'te saat 12.00'de ve 18.30'da 'SoğukBüfe'. saat 15.00'te ve 21.30'da 'Doğu » Yakasmm Hikâyesi' yer alıyor. - • Fitaş'ta saat 12.00'de ve 18.30'da 'Kusursuz Çember', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Varyete Işıkbn' izlenebilir • Alkazarda saat 12.00'de ve 18.30'da 'Noel Oratoryosu', saat 15.00'te ve 21.30'da 'Donmuş' *. görülebilİT. • Bevoğlu Beyoğlu'nda saat 12.00'de 'Cerilla'. saat 18.30"da "VTşne Hasadı'. saat 15.00'te ve 21 30'da . 'Kuş SokağTndaki Ada' gösteriliyor. • Sinema-74'te saat 12.00'de 'Kasaba', saat 15.00'te 'Göklerde Fırtına', saat 18.30'da 'Mutla BeraberHk' ve saat 21 30'da 'Amerika Oteli' izlenebilir. • Moda'da saat 12.00'de 'Kacış', saat 15.00'te 'Dönüştürücü', saat 18.30'da '12 Kat' ve saat 21 30'da 'Ruhlann Giunetta'sı' yer alıyor. '
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear