23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 1998 CUMA HABERLER Hocanın Okullam' kitabına toplatma • Istanbul Haber Servisİ - Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesı. Sıvıl Toplum Kuruluşları Birliği (STKB) tarafından basılan "Hocanın Okullan" adlı kitap hakkında. "Cutnhuriyet"e. Atatürk'ün mane\ı şahsiyetine ve Fethullah Gülen'e hakaret edildiği" gerekçesiyle toplatma karan aldı. Öğretmene ek zam göpüşülmedi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-İktidar ortaklannın. öğretmen maaşına yüzde 18'lik ek zam öngören tasanyı memur sendikalan tasansı görüşmelennin önüne çekerek hemen yasalaştırma girişimleri sonuçsuz kaldı. ANAP ve DSP grup başkamekilleri. dün CHP ve FP grup yöneticileriyle görüşerek genel kurulun dünkü görüşmelerinde öğretmene ek zam tasarısının ele alınması için girişimlerde bulundular. ancak uzlaşma sağlanamadı. CHP'de Itirazlara ret • ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-CHP Yüksek Disıplin Kurulu(YDK). Genel Sekreter Yardımcısı Erdoğan Yetenç'in dövüldüğü Seyhan ılçe kongresinde çıkan olaylar nedeniyle ihracına karar verilen 11 partiliden 4'ünün itirazını reddettı. CHP YDK. iptal edilen Seyhan kongresinde çıkan olaylar nedenı>le Adana 11 Dısiplin KurulıTnca partıden ihraç edilenlerin itirazlannı dün görüştü. Olayla ilgili belgeleri ve video görüntülenni inceleyen kunıl. ibrahım Şahın, Şelahattin Çolak. Cuma Üre \e Süleyman Gündoğdu'nun itirazlannı reddettı. Şevki Yılmaz'a yeni davalar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, partısinın kapatılmasına eylem \e davranışlanyla neden olan ve Anayasa Mahkemesi'nce milietvekillığine son verilen eski RP Rıze Milletvekili Şevki Yılmaz hakkında ıki da\a daha açtı. Cumhuriyet Sa\cısı Hüseyin Yalçın tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Şevki Yılmaz'ın, 1993 yılında Keçiören'de yaptığı ve 3 Haziran 1997 tarihinde Kanal D'de yayımlanan konuşmasında, Atatürk'e ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'e hakaret ettiği belirtildi. Atina'dan barış gücü atağı • ANKARA (Cumhurnet Bürosu) - Balkanlar'dakı bunalım noktalanna acil müdahale edilmesi amacıyla kurulması konusunda uzlaşmaya vanlan 'Balkan Banş Gücü' girişimine katılmayan Yunanistan'ın, kendi öncülüğünde yeni bir toplantı yapılmasını istediği bildirildi. Yunanistan Savunma Bakanı Akis Cohacopulos'un. konuyla ilgili Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan'ın önerilerini de içeren tüm önerilerin kısa süre içinde değerlendirilmesi gerektiğini söylediği belirtildi. Cohacopulos'un bu görüşünün Bulgaristan Savunma Bakanı Georgi Ananiev tarafından da destek gördüğü kaydedildi. 'Cabbar' valilikte • İstanbul Haber Servisi - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in geçen yıl katıldığı bir huzurevi açılışı sırasmda yol kenannda baltayla iki parmağını kesen "Cabbar" lakaplı Tekin Tokucu, dün de elinde satırla İstanbul Valiliği'ne geldi. Valiliğe halk gününe katılmak üzere gelen Tokucu, satır nedeniyle içeri sokulmadı ve polis tarafından gözaltınaalındı. CIA île Papa el eleProf. Dr. ÇETİN YETKİN ••Ronald Reagan döneminde ABD'nin Sovyetler Birliği'ni çö- kertmek için Papa 2. Jean Paul'le işbiriiği >aptığı, Polonya'daki Da- yanışma Sendikası'na da §0 mil- yon dolar yardımda bulunduğu öne sürülüyor." Papa 2. Jean Paul'ün. eski ABD Başkanı Ronald Reagan ve CIA ile gizlı bir anlaşma yapa- rak Sovyetler Birliği"nın çökü- şünü hazırladıklan öne sürüldü. ABD Başkanı Bül Clintonın da bulaştığı \Vatergate skandalını izleyen gazeteci Carl Bernste- in'in ltalyan meslektaşı Marco Politi ile bırlikte yazdıklan yeni kitap. Papa'nın SSCB'nin çökü- şü ıçın Reagan ve CIA ile birlik- te çalıştıklanni ıddıa ediyor. 'Papa Cenaplan" adındaki ki- tap, Reagan ile dönemin CIA Şe- fı \ViIliamCasey'ın RuhaniSü- per Güç' olarak tanımladıklan Polonyaasıllı Papa ile bılgı alış- verişinde bulunduklannı ileri sü- rüyor... ... Kitapta aynca şu sözler de yer alıyor: "1981 ilkbahannda Reagan >önetimi Beyaz Saray ve Yatikan arasında bir isrihbarat kalesi oluşturdu. Papa'ya bilgile- ri. CIA Şefi Casey ve eski yar- dımcısı Vernon \Yalters iletiyor- du..r Bay Fethullah Gülen. Pa- pa'nın ayağına kadar gidip onun- la görüşmeden önce bu kitabı ge- tırtip okusa herhalde ıyi olurdu. Adı geçen kişınin bu kitabı okumasa bıle, bu ziyarette bu- lunmadan önce mutlaka okun- ması gereken bırbaşka kitap da- ha vardı: L'ğurMumcu'nun 'Pa- pa, Mafya, Ağca' adlı kitabı!.. Bay Fethullah Gülen'in bu denlı övülen ve dinler arası hoş- görü gösterisine dönüştürülen bu zıv aretinde görüştüğü kişinin kim olduğu Liğur Mumcu'nun bu kıtabında açıkça ortaya ko- nulmuş bulunmaktadır. Bu. eğer hâlâ okumadıysanız, hıç olmaz- sa bu açıdan hemen alip okuma- nız gereken bir kitaptır. Özellik- le de. bu görüşmeyi pek beğe- nen devlet yöneticilerimize bu kitabı okumalannı öneririm. Ben, hiçbir yorum yapmaksı- zın Uğur Mumcu'nun bu kita- bından birkaç alıntı yaparak bu Fethullah Gülen Dosyası yazı> ı bitirmek ıstıvorum "Vatikan'ın kendisi tam anla- nuylabirholdingedöniişmüştür. ABD'de Manhattan, Banker Trust Morgan Bank; Fransa'da Rotschild, Zürih ve Londra'da Credit- Suisse, General Motors, Shell, Gulf Oil, General Electric, Bethleem SteeL IBM ve TV\A gi- bi şirketlerde Vatikan'uı ortak- üklan vardır. İtalya'da IANA, CIA gibi rurizm kuruluşlannda >ine Vatikan'ın pav senetleri bu- lunmaktadır. Vatikan'ın güçlü adamlarından Massimo Spada, İtalya'da birçok şirketin başın- dadır. Mercınkus (Kardinal, Pa- pa'nın temsilcisi). Vatikan ban- kası IOR'un en iist >öneticisidir. Vatikan'ın elinde bulunan 'Fın- sider' şirketi, İtalyan sanayicile- riileiçicedm.."(12l "VATIKAN - BANKA - MAF- YA ÜÇGENİ: Bu üçgenin maf- • ABD Başkanı Bül Clinton'ın da kanştığı Watergate skandalını izleyen gazeteci Carl Bernsteirf ın ltalyan meslektaşı Marco Politi ile birlikte yazdıklan yeni kitap, Papa'nın SSCB'nin çöküşü için Reagan ve CIA ile birlikte çahştığını iddia ediyor. yakanadı,uyuşturucu madde ve silah kaçakçılarına kadar uzanı- >or. Bu mafya üçgenini büyükbir çember içine almak gerekir. Bu çemberin adı P-2 Mason Loca- sı'dır. SISMl'nin (İtalyan istih- barat örgütü) en üst \etkilileri - bu arada SISMI Başkanı Gene- ral Santovitio da P-2 Mason Lo- cası'nın üyesiydi. Ağca hakkında soraşturmalar,General Santovi- tio'nun görev başında bulundu- ğu sıralarda başlatılmıştı." (13) "Papa VI. Paul'ün Ağustos ayı (1978) içinde ölümü, yerine seçilen Papa I. John'un papa se- çildikten oruzüç gün sonra ölme- si ve büyük bir sürprizle Polon- yaü Kardinal Carol VVojtyla'tun papa seçilmesi başdöndürücü bir hızla gerçekleşmişti. Polonyab kardinal, Vatikan'ın 450 yıllık "papa, ltalyan kardınal- len arasından seçilir' yolundaki geleneği yıkarak S a tikan'a yerle- şirken, ABD ve Sovyetler Birliği arasında Polonya olayı yeni bir soğuksavaş rüzgân estirmektey- di. Polonya'daBağunsız Da> anış- ma Sendikası ilkeylemlere geçer- ken bir Polonyah din adamının papa seçilmesi acaba bir rastlan- ümıydı?"(14), (15) Sıraladığımız bu gerçekler ve Uğur Mumcu'nun belgeleyerek yazdıklan karşısında Bay Fet- hullah Gülen \e cemaatinin 'hos^ görii" anlayışlarının ne anlama geldıği bir kez daha açıkça anla- şılmaktadır. Uğur Mumcu, daha 1984'te bugünleri. Papa ile dost- luk kuran Bay Fethullah Gü- len'in. onu öve öve bitıremeyen küreselleşmecilenn. bu kişınin elınden ödül alanlann. aranırsa Hz. İsa'da bile bir sürii suç bulu- nabileceğini öne sürenlerin Mustafa Kemal Atatürk'ün an- tıemperyalıst ve laik Türkiye- si'nde 2000 yıhnın eşiğinde 'zu- hur' edeceklerini önceden göre- rek ne güzel söylemiş: "Uluslararası banş, bu "yeni enternasyonalizm'e karşı halk yığınlannın bilinçlenmesi ve ör- gütlenmesi Ue kurulabilir." (16) BİTTİ (12) üğur Mumcu: "Papa- Mafja-Ağca" 4. basım. Tekin Yayınevı, tstanbul, 1987, s. 236. (13) s. 237. (14) s. 240. (15) Bunun rastlantı olmadığı- nı, Cumhuriyet'te çıkan ve yuka- nya alınan haber ortaya koymak- tadır. (16) 'Papa-Mafya-Ağca', s. 320. Fethullah Gülen'in bu denli övülen ve dinler arası hoşgörü gösterisine dönüştürülen bu zi\aretinde görüştüğü ldşininkim olduğu Uğur Mumcu'nun 'Papa,Mafya, Ağca' adlı kitabında açıkça ortaya konulmuş bulunmaktadır. _ r r ÖZÜR- Dizimizin dünkü bö- lümüne yanltşlıkla (Bitti) kpnul- muştur. Okurtanmızdan özür di- leriz. Tarikatçı vakıflar. dinci kadrolar yetiştiriyor Eğititn, şeriatçı vakıfhskacında YUSIİFZİYAAY \akıflan paravan olarak kullanan şe- natçı kesim. köktendinci ideolojiyi \ay- mak amacıyla finanse ettiği 118 özel okulda "şeriatçı" gençler yetiştiriyor. Bugüne dek şeriatçı cemaatlere bağlı 800 vakıf, özel okul açmak için girişim- de bulunurken, son 17 yıl içinde Türki- ye'de kurulan 3 bin 806 vakıftan, 383"ü "dinsel amaçla". 117'si de "dinsel eğj- tim" vermek amacıyla çahşmalarda bu- lunuyor. Eğıtım-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Ala- attin Dinçer. şeriatçı vakıflann kurduğu özel okullann, eğitimde özelleştirme po- litikalannın sonucu olduğunu savunarak, bu okullann uzun vadede Milli Eğitim Bakanhğı'na devredilmesi gerektiğini söyledi. lşçi Partisi (İP) İstanbul 11 Ör- gütü'nden edinilen bilgiye göre, 12 Ey- lül 1980 darbesinin ardmdan yoğunla- şan şeriatçı sermaye, laik cumhuriyet re- jimine karşı "şeriatçı" gençler yetiştir- mek amacıyla vakıflar aracıhğıyla finan- se ettiği özel eğitim kurumlannda, siya- sal lslamın kadrolannı yetiştiriyor. Bu okullarda şeriatçı ideolojiyle ye- tiştirilen gençler. devletin etkın kadrola- nnda yönetici olarak çalıştınlmak üzere eğitilıyorlar. Eğitim amacıyla kurulan llim Yayma CemiyetL bugüne dek çok sayıda imam- hatip lisesi yaptırdı. Kapatılan RP elin- deki belediyelerin de desteğini alan şe- riatçı v akıflar. okul açmanın yanı sıra öğ- renci yurtlan da yaptınyor. Türkiye"deki 4 bın 324 yurttan 2 bin 141 "i şenatçı vakıflar tarafından işletili- yor. Bu yurtlarda, özellikle taşradan ge- len ve yoksul öğrenciler banndınlıyor. Öğrencilere parasal destek sağlayan söz konusu vakıflar, yurt binalannda şeriat- çı eğitim verirken. dinsel yaşam biçimi- ni, öğrencilerin özel alanlanna girerek uygulatıyor. Eğitim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Alaattin Dinçer. tarikat vakıflannın kur- duğu özel okullann. 12 Eylül darbesiy- le başlayan ve "solu ezme" ile eğitimde özelleştirme politikalannın bir sonucu olduğunu savundu. Ahmet Cül'ün ikinci olayı İHUden düz liseleregeçişe engel ADANA(Cumhurivet)-Okullardakılık kıvafet denetımlerını engellemeye çalıştı- ğı gerekçesi) le hakkında soru^turma baş- latılan. Mıllı Eğitim Bakanlığı Dın Öğre- tımi Genel Müdürü Ahmçt Gül'ün. "İmam-hatiplerden düz liselere geçiş yap- nıak isteyen öğrencileri engellemeye çalış- nğT ortaya çıktı Gül'ün. "Yönerge çıkmadan düz okul- lara geçiş yapılmayacaktır" diye genelge yayımladığı, ancak yönerge çıkartmadığı öğrenıldi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ- h>0'' ın, hakkında soruşturma başlattığı Dın Öğretimı Genel Müdürü Ahmet Gül'ün. 8 Yıl Kesintisiz Eğitim Yasası çıktıktan he- men sonra imam-hatip ortaokullarında başlayan kaçış üzerine 80 ilin valisini uyardığı belirlendi. ' Bakan adına 29 Eylül 1997 günü "Na- kil ve Geçişkr" konulu bir genelgeyi vali- likler aracılığı ile il milli eğitim müdürlük- lerine gönderen Ahmet Gül. "..nakilvege- çişleıie ilgili >önerg« yayımlanmadan i- mam-hatip liselerinden diğer ortaöğretim kurumlanna nakil ve geçişlerin yapılma- masınu yapanlar hakkında gerekli işlemin yapılarak sonucundan genel müdürlüğü- müze bilgi verilmesinin teminini rica ede- rim"dedi. Cumhuriyet muhabınnın "Öğ- rencilerin dik-dikleri okulda okuma hakkı- na neden kısıüama getiriyorsunuz" bıçı- mindeki sorusuna "Biz yasallığı olmavan geçişlere dikkat çekiwruz" diye yanıt \e- ren Gül. "8 >ıllık kesintisiz eğitime karşı mısınız" sorusuna şukarşıhğı verdi: "Ben devletin bürokratıvım. Yasaveyönetmelik- ler ne\ i öngörüyorsa ona göre hareket ede- rim. Yasal olanı uygulanm. lehinde ya da akyhinde görüş belirtmem." Yönerge çıkmadı Yayımladığı genelgede. "Farklı okul türteri arasındakinakiller genelolarak do- kuzuncu sınıf sonunda \apılır; sınıflar ve farklı programlar arasındaki geçişler yö- nerge ile betirtenir" uyansında bulunan Din Öğretımi Genel Müdürü Ahmet Gül'ün gerçek amacının "imam-hatiplerin orta kısmında okuyan öğrencilerin düz ve teknikliseleregeçişini engeltemek" olduğu- na dikkat çekildi. UZYAZIl ORHAN BİRGİT Emin Çölaşan, dünkü Hür- riyet'te Mesut Yılmaz'ın ana- muhalefet liderliği sıfatını taşı- dığı günlerde, yani geçen yıl 28 Şubat öncesinde, Orgene- ral Çevik Bir'e telefon edip, bir Paris gezisi için yurtdışına çıkmasında sakınca olup ol- madığını sorduğunu yazdı. Öyle anlaşılıyor ki, aynı Yıl- maz'ın Başbakan olarak, hem de resmi bir yurtdışı gezisi sı- rasında, bir yabancı ülkenin başkentinde yaptığı söyleşide benimsediği üslup karşısında Orgeneral Bir, savunma hak- kını kullanmakla kalmıyor, "Dün Ankara'dan ayrılmak için bana haber vermek gere- ğini duyan kimdi?" diye Ana- vatan Partisi Genel Başka- nı'nın hafızasını çalıştırırken elindeki kozlan da masa üstü- ne sürüyor. Başbakan'ın yakın çevresi, dünkü "Hürriyet"Xe, grup ko- nuşmasını ve Ttflis söyleşisini, "onbaşı komp/eksı'nı atmak" diye yorumluyorlardı. Tansu Çiller'in ünlü gafı ile Anava- tanlı kimi yönecileri bir komp- leks çıkmazına soktuğu ve böylece o gaf içinde söyleni- lenlerin amacına ulaştığı anla- Karanlıkta Vuruşmaktan Vazgeçilmeli şılıyor. Asıl anlaşılan bir başka şey ise, Türkiye'deki iktidar gru- bunun en büyük partisinde politikanın tam bir Ozal üslu- bu içerisinde nasıl hafife alın- dığıdır. Yurtdışı gezileri için, asker- lerden icazet almak gereğini duyan birsiyaset adamının, ir- tica ile mücadele konusunda Silahlı Kuvvetler'e görev ver- mediğini söylemeye elbette hakkı yoktur. Rahmetli Ismet Inönü, "Emir vermeyi bilemezseniz, emir alırsınız" sözünü bir ders gibi, Milli Savunma Bakanh- ğı'na getirdiği merhum ilhami Sancar'a belletmişti. Mesut Yılmaz, eline geçen en büyük fırsattan yararlan- masını bilmiyor. Büyük biriki- mi ve üstelik Cumhuriyetin ku- ruculanndan birisinin öğrenci- liği ile yanı başındaki çalışma bürosunda kendisinin yardım- cılığı görevini yürüten Bülent Ecevit'e danışma yerine, o yakın çevresindeki kimi eski MHP'li siyasetçilerin kılavuz- luğunu yeğliyor. Oysa. Başba- kan Yardımcısı, iki gazetenin Ankara temsilcısinin telefonla yönelttıkleri soruları yanıtlar- ken, serinkanlı olma çağnsını içeren grup konuşmasını oda- sına kadar gidip Mesut Yıl- maz'a gösterdiğini ve ondan dört saat sonra da Başba- kan'ın, Anavatan grubunda o belki içeriği doğru ama üslu- bu gereksiz yere sertleştirilmiş konuşması ile karşılaşıldığını söylüyordu. Hem de her kelimesi, haklı bir sitem taşıyan o nazik cüm- le örgüsü içinde. Demek, özetle Anavatan Partisi, Doğ- ru Yol liderinin her dava açan onbaşı rütbeli askere, milyon- ları aşan tazminat ödemesi ile sonuçlanan o emsalsiz gafın- dan dolayı iflah olmaz bir kompleks içerisindeymiş. Me- sut Yılmaz, partilileri bu komp- leksten kurtulsun diye, değir- menlere saldırmaya soyun- muş. Oysa Türkiye Cumhuriye- ti'nin elli beşinci hükümeti başkanını bekleyen asıl görev bu olmamalıydı. Gündemi bu aşamaya geti- ren, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın o bunalım yaratmaya yönelik konuşma- sı değil miydi? O konuşma kendi yöntem- leri içinde gerekiyorsa yanıtla- nırdı. Gerekiyorsa tümcesinin altını çizmeliyiz. Muhalefet partisinin her çıkışının illa kar- şılanması gerekiyor biçiminde bir kural, politika sözlüğünde yoktur. Kimi asker görevliler, Baykal'ın bu bunalım yarat- maya yönelik çıkışını bir pas olarak algıladıkları için, gün- demlerinde ilk sıraya almış ve değerlendirmişlerdir. O gün- lerde PKK'ye karşı, dünya öl- çeğinde çok büyük önem ta- şıyan bir helikopter zinciri ile tabur nakli gibi, ordumuzdan yabancı ülkelerin orduları kar- şısında bile gıpta ile söz etti- recek bir eylem yerine, iki haf- ta sonraki bir anayasal toplan- tı gündemine getirileceginden söz edilen bir rapor, günde- min ilk sırasına oturtulmuştur. Şayet 27 Mart toplantısında Milli Güvenlik Kurulu toplantı- sina, basında bugünden mın- cıklanan ve asker kesiminin şi- kâyetlerini içeren bir rapor ge- lirse, hükümet, elindeki belge- ler ile karşı görüşlerini ortaya koymalıdır. Elbette Erbakan ve Çiller'in yaptıkları gibi, o toplantıda suskun kalıp daha sonradan tavır değiştirmeme- lidir. Sanırım böyle de yapılacak- tır. O halde, ülkenin geleceği adına, her kesim, şu karanlık- ta vuruşma huyunu terk etme- lidir. Ve dün Bülent Ecevit'in de- diği gibi "asılkrizln üzerinde- ki örtüyü kaldırmak gerekiyor. DSP Genel Başkanı, "asıl kri- zin Türkiye'nin sürekli seçim atmosferinde bırakılması ol- duğu" görüşünü taşıyor. "Bu kadar sürekli seçim tartışma- sı yapılan hiçbir ülke buna da- yanamaz" diyor, TBMM'nin bu en eski ve en deneyimli üyesi. önce Mesut Yılmaz, daha sonra öteki siyaset adamlan- mız, tabii demokratik rejimin erdemine ve değerine inanı- yorlarsa lütfen bu sözlerin al- tını çizmelidirler. BİRBAKMA SERVER TANİLLİ Bir Nevruz, Bir Ölüm... 21 Mart'ta Nevruz' u hep beraber kutlayacağız ya, siz müjdeli haberler bekleyedurun "alarm" zilleri çal- maya başlamıştır şimdiden. 17 Mart günlü Milli- yet'te, "NevruzIçin Alarm Ver/7d;"başlığıaltındaba- kınız neler deniyor: "Kültür Bakanlığı, cumartesı günü kutlanacak Nevruz için Diyarbakır'da kapsamlı birkutlama prog- ramı hazıriadı. Bu ilde düzenlenecek törenlere Ba- kan Istemihan Talay da katılacak. Bakanlık, diğer illerde birlik, beraberlik, insan ve doğa sevgisiyle hoşgörü ve yardımlaşma konulannı içeren konfe- rans, panel, açıkoturum yapılması için valiliklere ge~ nelge gönderdi. Bakanlığın hazıhadığı Nevruz'u an- latan afış ve broşürler bütün illere dağıtıldı. Erzurum Kültür Müdürü Fehmi Bedir, 'Nevruz'un bölücü ör- güt tarafından istısmar edilmesini önleyeceğiz' de- di." Nasıl önlenecek bu "istismar?" "Bölücü örgüt PKK tarafından sembo/ olarak se- çilen san, kırmızı ve yeşil renklenn de etkinliklerde kullanılması''na büyük önem veriyor bakanlık. Çe- şttli toplantılarda "Nevruz konusundaki bilgi eksikli- ğinin giderilmesi" yolunda genelgenin üstünde dur- duğu bir nokta da bu ve şöyle deniyor: "Söz konu- su etkinliklerde kültürümüzde yeşil, kırmızı ve san renklerinin yeri ve önemi açıklanacaktır." Neresine sahip çıkabilirsiniz böyle bir eylemin? Anadolu'nun hemen her yöresinde, Nevruz, halk ıçin bir mesıre vesilesidir. Ama Kürtler, ona daha da öftem veriyor ve bir bayram olarak kutluyorlar. Ha- yır, PKK tekelinde değil efendim, hangi Kürt'e sor- sanız bu günü özümsediğini söyler. Kürt de can düş- manınız olmadığına göre; kız alıp kız verdiğiniz, hı- sım-akraba, kirve çocukları olduğuna göre ne yap- manız gerekli? Gidip bu özel bayramına katılmak, onunla el ele, omuz omuza halay çekmek değil mi? Bu yapılmıyor, adamın benimsediği bir bayram bi- le "Türklüğün" bir bayramı haline sokuluyor ve me- yil duyduğu renklere bile, "yeri ve önemi asıl benim kültürümdedir" denip sahip çıkılıyor. Yalnız yeşil, kır- mızı ve sarı değil, bütün renklerin kültürümüzde ye- ri ve önemi var; hepsı de atasözlerine geçmiştir, şi- irlere ve türkülere yansımış, halılara ve kilimlere do- kunmuştur. Ama neyi çözer bu? Bırakınız bu tekeldliği, bu yasakçı anlayışı! Teröre karşı çıkacaksınız elbette, hep karşıyız; a- ma Kürt ınsanının da, hiç olmazsa bir bayram gü- nünde, duygularına saygılı olunuz? Yeter mi? Hayır! Temel sorunlanna, onunla beraber çözüm arayınız! Her yılın Nevruz'u da, bu yolda atılmış ve atılacak adımlann sevincini paylaşsın. Bunu bekli- yor insanlar artık; Kürt'ü de Türk'ü de, bunu... Renkleri tartışmayı değil! • Ölümünün, bir önemli halk bayramına bakan şu günlere rastlaması nasıl da anlamlıdır! Pertev Naili Boratav aramızdan aynldı. Dünyanın en önde gelen halk edebiyat ve kültü- rünün büyük uzmanlarından biri olarak Paris'te öl- thl Yaşama orada veda etmesı de bir rastlantı de- ğil. Bir yarım yüzyıllık yaşam mekânı ve gözlerîhi yumduğu yer olarak gurbeti biz çıkardık karşısına. 194O'lı yıllann Türkiyesi, düşüncelere, en başta da sol düşünceye duyduğu hoşgörüsüz ve şoven or- tamı ile bu büyük insan için yurdunu zindan haline getirdi. Dışarda bilimin kadrini bilenler de ona kapı- larını açtı; Paris'e gitti, çalışmasını orada sürdürdü, aydınlığını oradan saçtı. 1962 yılında Paris'e gittiğimde, kendisini ziyaret etmeyi bir görev bilmiştim. Pek hazzetmişti bu ara- nıştan. 80'li yıllardan başlayarak ise, Strasbourg'da ve onun dışında çeşitli vesilelerle karşılaşmalarımız ve beraberiiklerimiz oldu. Bir bilim adamını da aşan bir fılozof tavn görmü- şümdür Boratav Hoca'da; her türlü darlığın dışında, utkun ötesini seyreder çaptaydı. Ve hep gülümseyen bir yüzle. Müstesna bir insandı vesselâm! Pertev Naili Boratav'la, halk edebiyat ve kültürü- müz en büyük düşünür ve yaratıcılarından birini yi- tirmiş ve bir dönem onunla kapanmıştır. Başta eşi Hayrünnisa Hanımefendi olmak üzere Boratav ailesine başsağlığı dilerim. Ama asıl başsağ- lığı, kültürümüzedir... Soruşturma baslatıldı Piyeste, Türk askerini 'vatan haini' yaptılar SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMA- RAŞ - Canakkale Zafe- n'nin 73. yıldönümünün kutlandığı gecede, Fethul- lah Gülen'in yandaşların- ca kurulan Ozel Kahra- man Kent Lisesi öğrenci- lerinin sahnelediği "Ana Yüreği" adlı piyeste. "Türk askeri, vatana iha- netiçinde" şeklinde göste- rildi. Piyesi izleyen Kah- ramanmaraş Valisi Saim Çotur ve 172. Zırhlı Tu- gay Komutanı Tuğgeneral H. Akm Zorlu sert tepkı gösterdi. Piyesi rencıde edici bulduğunu söyleyen Vali Çotur soruşturma başlattı. Özel Kahraman Kent Lisesi'nin. Canakkale Za- feri'nin yıldönümü nede- niyle Milli Eğitim Müdür- lüğü'nün onayını alarak Sabancı Kültür Sitesi'nde sahnelediği "Ana YüreğT adlı üç perdelik piyes. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'daki bir köy evinde oğlunu askere uğurlamaya hazırlanan anne ve oğlunun namaz kılmasıyla başlıyor. Yaza- n belli olmayan ve Necip Fazıl Kısakürek Vakfı'nca finanse edilen piyesin ana teması ise biri rütbeh üç askerin para karşılığı \a- tan ve orduyla ilgili gizli belgeleri düşman komu- tanı 'Dimitri'ye satması ve bunu öğrenen annenin oğlunu öldürmesinden oluşuyor. Piyes. başta Vali Saım Çotur. 172. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral H. Akın Zorlu olmak üzere salonda bulunan izleyici- lerin tepkisinı çekti. Hiç kimsenin alkışlamadığı oyun sonunda Vali Saim Çotur'un yanına gelen okul müdürü M. Akif Ala- caoğulları. valıden kapa- nış konuşması yapmasım ıstedi. Bunun üzerine da- ha da sinirlenen Çotur, eli- nin tersiyle Alacaoğulla- n'nı kovarcasına "Böyle bir o\ una ne konuşma ya- pacağun. Git işjne" dedi. Valıden azar ışıten okul müdürü. bu kez de Tuğge- neral Zorlu'ya aynı tekli- fı yıneleyince komutan- dan da çok ters bir tavır gördü. Kutlama gecesi so- ğuk bir havada sona erdi. Kendi aılesınden de 3 kışının Canakkale Sa\a- şı'nda şehıt düştüğünû anımsatan Kahramanma- raş Valisi Saim Çotur, kut— lama programı ve piyes ile ilgili soruşturma başlattı — ğını belırterek "Son dere— ce rencide edki bu olıyni anlamak mümkün deçiL- Çok üzgûnüz" diye ko— nuşru.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear