23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE 4 HABERLER KUTLU SAVAŞIN HAZIRLADIĞ.I SUSURLUK RAPORUNUN TAM METNİ - 9 Devlettutuklayamayınca öldürdüğıdadır: Reşit-Hatun oğlu, 1950 Diyarba- kır/Lice doğumlu olan adı geçenin; - 20 Arahk 1975 tarihinde Lice bölge- sinde meydana gelen deprem sonrasın- da devletin yöreye yeterli yardun yapma- dığını ileri sürerek halkı ayaklandırma- ya çalışan Kürtçü şahıslardan olduğu, -1981 yılı itibanyla Suriye'de bulunan ASALA mensuplan ıle sıkı ilişkiler içe- risinde bulunduğu, - 16 Hazıran 1983 tarihinde Istan- bulTCapahçarşı'da gerçekleştirilen Er- meni terör eylemini organize eden şa- hıslardan olduğu, - Temmuz 1984 tarihi itibanyla sorgu- lanan şahsm: uyuşturucu madde faali- yetlerini DDKD (Türkiye Kürdistan De- mokrat Partisi'nin yan kuruluşu) örgütü namına yaptiğı ve bu örgütün üyesi ol- duğunu itiraf ettiği, -1984 sonunda uyuşturucu maddeka- çakçıhğı suçundan tutuklandığı ve 1985 yıhnda beraat ettiği, - 1990 yıhnda bazı Kürt aydınlanyla bırleşerek "UlusalPlatform" adlı bir bir- lik oluşturduklan, bilahare Mezopotam- ya AŞ adlı bir şirketi kurduklan ve Me- zopotamya isımlı bir gazete yayımlamak üzere gınşimde bulunduklan, -1992 yıh itibanyla PKJC'ye aktanl- mak üzere uyuşturucu kaçakçılanndan para toplanmasma aracılık yaptığı, -w- -y-aluk Koral'ın Eymür'ü m M aradığı ve yardım istedi- # • " " m ği de doğru değıldir. Ey- M M mür, MüfitSement'ikur- JL. -M- tarmak için devteye gir- miş, yüzleştirme yapılması, araçtabulu- nan parmak izinın Sement'e ait olması sebebiyle olayın kapatılması yönünde gavret sarf etmiştir. Ikinci kaçırma olayının, Ankara'nın bilgisi ve tasvibi dışında olması, polisin sert reaksiyonunu çekmesi üzerine Ey- mür. Semem'in adımn ortaya çıkmama- sı için Yaprak grubunun etkili isimlerin- den Haluk Koral'la temasa geçmiştir. Neticede savcının 'Şüzkştirme" kara- n da uygulanmamış, taraflann olayın bü- yümemesi. kendi hesaplannı kendileri- nin zaman içınde görme arzusu ile kapa- tılmıştır. Başbakanlık, Gazıantep Savcısı'mn işlemlerindeki eksikliği Adalet Bakanlı- ğı'na Ocak 1997'de bıldirmiş olmasına rağmen Eylül 1997'dekı tekıt yazımıza kadar bakanlık, eskı Bakan Şevket Ka- zan'ın talımatına rağmen harekete geç- memiştir. Bu kısa takdım. devlet ilgili \e yetki- lilerının uyuşturucu konusunu, kaçakçı- lığı, kirli parayı. devletin tahribi pahası- na nasıl ele aldıklannı gösteren ilgi çe- kici bir örnektir. Bu arada sayguı bir kuruluş olan MlT'in eski mensuplan- nın (Müfıt Sement, Ha- san Aydostiu) gibi şahıs- lann nasıl bir ilişki için- de olduklan, yine saygın bir kuruluş olan emniyet teşkilatınm uyuşturucu imalatını durdurmak de- ğil. diğer uyuşturucu ta- cirlennin hizmetine gir- dığıni gösteren acı bir ör- nek olduğu belırtilmeli- dır. Kaçıran gruplann her defasmda ışın içinden sıynlabılmelen, ancak bu ılışkılerle mümkün olabı- lirdi. Her iki kaçırma olayın- da gü\enli bölge olan Bu- cakların kontrolündekı topraklara gidilmesi, üze- rinde durulması gereken bir noktadır. Osmanlı döneminin Beylerbeyi unvanı kulla- nılmıyorsa da aşıret bey- liğinin devam ettiği ve Si- verek yöresinın devletin kontrolüniin dışma terk , edildiğı aşikânür. Bu vestleyle ve duru- . mun vahametini ortaya koymak üzere bir paran- tez açarak Yaprak ve Hi- dayetailelennın şemasını sayın Başbakan'a takdım etmek ihtiyacı duyulmuş- tur. Teknikolarakbubılgı- . . . . .... • • lenn ekte sunulması gere- Susurluk raporunda adı geçen, başedılemedığı ıçın kirse de yeraltı dünyası- sıl çalışmah, sonımluluk nasıl paylaşıl- malıdır? "Hukuk devletiode bu suaUerin yeri olamaz" itirazı da kanaatimızce geçerli değildir ve realiteye uygun düşmez. Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde oldu- ğu gibi bizde de olacaktır. Ama (cümle sayın Başbakana ters gelse de) hukuk devletı kurallan içinde bu tıp kararlar alınacak ve devlet ciddiyetı içınde uygu- lanacaktır. Yoksa Yeşil ve benzerlerinin Türk or- dusunun bir subayını (Cem Ersever ola- yı) sorgulaması ve öldürdüğünü etrafa söylemesi, TankÜmit gibi gerçekte ka- ranhk bir kaçakçının "Falancayı aldık, sorgulayıp öldürdük" gibi bayağı ve kendini adam yerine koymalannı sağla- yıcı çirkinliklerini, Abdullah Çath gibi devletin emrinde çalışan bir kişinin ka- çakçılık yapıp etrafa korku salmasını ve bundan istifade edip başkalannın da ha- raçtan pay almasını temin eden alaturka- Uk. basıtlik, geri kalmış bir ülkenın cid- diyetten uzak operasyonlanna izin ve- ren bir yapı ülketnizin gerçekten hak et- mediği bir durumdur. Bu davranışlara izin veren anlayış, bir grup ınsanın -sivil ve karnu görevlileri- nin- kısa sürede çizgiyi aşıp, vatan-mil- let hizmetinden kişisel menfaate dönme- lerine yol açmıştır. Devletin ilgili tüm kurumlan bu iş ve geçerlidir. Clkenin bırlığine, bütünlüğü- ne aykm eylem sahipleri ağır bir cezayı hak etmişlerdir. Yapılanlar ile aramızda- ki tek ihtilaf, uygulamanın şekline ve ne- ticelerine ılişkındir, Nitekim Musa Anter'in öldürülme- sinden -tüm olaylan tasvip edenlerin da- hi- pişman olduğu tespit edümiştir. Musa Anter'in sılahlı bir eylem için- de olmadığı. daha çok ışin fılozofisi ile meşgul olduğu, öldurülmesinin yarattı- ğı etkinin kendisinin gerçek etkisini geç- tiği ve öldürülme karannın hatalı oldu- ğu söylenmektedir. (Adı geçenler hak- kında bilgi Ek. 9'dadır) Öldürülen başka gazeteciler de vardir. sansürlü bölüm (Bu bölümdeki 75. sayfa sansürlen- di...) "(„) güveoerek Dh'arbakır'a ^ttiın. Bu arada jtTEM'in çaüsı altında Ulegal bir oluşuma gidildi. Efrvarbakır ve çevre- sinde PKK ile ilişkili olduğundan şüphe- kndiğimiz hemen herkesi infaz etmeyet- kimiz vardı. Bu insanlan yakalavip suçu varsa tespit edilip. adakte teslim etmek yerine faili meçhul bir şekikle öldürme- yibiryöntemolarakbeniınsemiştik. Biz- den istenen buydu, bu tarzda talimat ah- yorduk. Bu grup içerisinde eski irirafçı- lardan .\Ji Ozanso>, Hüseyin Tilki. Ab- öldürülen işadamı Behçet Cantürk için geniş katılımlı bir cenaze töreni düzenlenmişti. nın bu kara, kirli ve kanlı paradan bes- lenerek nasıl legalize olmaya gittiğinın delilı sunulmak istenmektedir. Sistem; MtTteki ve emniyetteki bil- gilere rağmen çahşmaya devam etmek- tedir. Kaçakçılann devletten güçlü ola- mayacağı gerçeği karşısında devletin eli- nın kolunun nası! bağlandığı araştınl- malı. soruşturulmalıdır. Yaprak olayı Mehmet Ali Yaprak olayının Ankara ve lstanbul gruplannın arasının açılma- sında bir dönüm noktası olduğu ıddıası- na yer verilmiştı. Bu anlaşmazlık 1996 yılında gruplann bırbirinden uzaklaşma- sına yol açmış veya yenı' gelışmeler gruplann eski koordıneli çalışmalannı zaten ortadan kaldırmıştır. 1996 yılı Çat- b'nın üzenndeki koruyucu örtünün in- celmeye başladığı, OHAL Bölgesı'nde- kı başıboşluğun dakontrole alınmaya ça- lışıldığı. keza Omer Lütfü Topal'ın te- dırginhğinın arttığı bir dönemdır. Mehmet Ağar"m milletvekilı seçilme- si, daha aylar öncesînde bu hususun bı- liniyor olması, ne kadar nüfuz sahibi olursa olsun vatan-millet için yapılan iş- lenn koordinasyonunun zedelenmesine yol açmıştır. Topal'ın öldürülüğü dönem de iştebu oluşuma rastlamıştır. Ermenı asıllı BehçetCantürk'ün geç- mişiyle ilgili kısa ıstihbarat bilgisi aşa- - Nisan 1992 tarihinde Tiirkiye'ye Pa- kistan'dan 6 ton baz morfin, 5 ton esrar getirdiği ve bu uyuşturuculann Savaş Buidan, Hurşit Han, Adnan Yüdınm. CahitKocakaya, Eyüp Kocakaya, Ferda Seven isımlı şahıslar tarafından satın ahndığı, B. Cantürk'ün yine bu şahıslar- dan muhtelif tarihlerde PKK'ye veril- mek üzere para topladığı, -1992 tarihi itibanyla ÖzgürGündem gazetesinın finansörlerinden olduğu... Bu özet bılgi, adı geçenin kimliği hak- kında yeten kadar aydınlarıcıdır. Kim olduğu ve ne yaptığı aşikâr olma- sına rağmen devlet. Cantürk'le baş ede- memıştır. Yasal yollar yetmemiş. netice- de "Özgür Gündem gazetesi plastik pat- layıcılarla ha\aya uçurulmuş. Can- türk'ün devlete biat etmesi beklenirken adı geçenin ycni bir tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine, Türk emniyet teşkilatı tarafından öMüriümesi karar- laştınlnuş ve karar infaz edilmiştir.^ Böylece 100 kışiye yakm olduğu tes- pit edilen ve zamanın başbakanınm ifa- de ettiği "PKKfinansörüişadamlaruıın etde olan listesi"nden bir kişi eksilmiştir. Behçet Cantürk'ün öldürülmesinin doğruluğu, yanlışlığı veya gerekli olup olmadığı tartışmasına girilmemiştir. An- cak zaruri bazı sualleri sormak gerekir. Cantürk'ün öldürülmesi emrini kim ver- mıştir? Bu yetkı kim tarafından kullanı- labılir? Ve hangı ahvalde kullanılabilir? Kim kime karşı sorumludur? Sistem na- eylemlerden haberdardır. Başıboşluk, neticede ve Susurluk kazasınm bardağı taşırmasıyla etrafa yayümış ve devlet sır- n olacak konular gazete makalelerinin ve haberlennın ana konusu haline gel- mıştir. Buldan'ın öldürülmesi Her şeyin bu kadar kolay ortaya çık- ması ve duyulması ise devlet adına ya- pılan işlerdeki ciddiyetsizliğin en önem- li göstergesidir. Mesela tzmit-Adapazan- Bolu ekse- ninde meydana gelen cinayetlerin ger- çekleşmesinde ortak noktalardan biri de polis-jandarma-itirafçı örgüt mensupla- n faaliyetlerinin yörede yoğunlaşmış ol- masıdır. Uygulayıcılar bu ekseni değiştirmek ihtiyacını dahı duymamışlar, yarattıkla- n ürküntü güçlerinin delili olmuştur. Söz konusu eylemlerde öldürülen şa- hıslann özellikleri dikkate alındığında; OHAL Bölgesi'nde öldürülen Kürtçü şahıslarla diğerlerinin farkının ekono- mik bakımlardan arz ettikleri fınansman gücü olduğu ortaya çıkmaktadır. Yukanda ifade edilen hususlann ben- zer konularda mesela Savaş Buldan'ın öldürülmesi için de geçerli olduğunu ifa- de edebiliriz. Adı geçen, kaçakçılığı. PKK yanlısı bölücü eylemleriyle tescil- li bir şahıstır. Medet Serhat Yöş, Metin Can, Vedat Aydm için de aynı hususlar dulkadir Aygan, Ha>Tettin Toka, Recep Tıriz, Adil Timurtaş v« eski TlKKO'cu Fatih adındaki kişiler vardı. Antaha'da örgüt tarafından öldürülen Numan (Sa- lahattin Görgülü) kod adındaki kisi bi- zim grubumuzun istihbaratçısı>dı. Ör- gütle ilişkittdir tarzında bize gösterdiği ve getirdiği kisilerin hepsini değişik dö- nem >ezamanlardainfaz ettik. Bismil'de benzinci Talat'u Divarbakır Bismil yol kavşağında bir vatandaşı aynı gerekçeter- le infaz ettik. Batman'da 2 kişiyi birini evinden. diğerini evin önünden alarak Batman Sihvan arasmda infaz ettik. Yine Hazro'da bir vatandaş infaz edildL Bu çahşmalar 5 ay sürdü. Mne o dönemde Salahattin Görgülü verdiği ıstihbarat doğrultusunda bir şahıs Celil kod Ayte- kin Özel binbaşıyia Abdülkadir Aygan birtiktegidip infaz ettiter" (Ek: 10)(ltı- rafçı tbrahim Babat, kendisine 7 yıl ce- za alacağı vaadine rağmen 17 yıla mahkhûm olunca tstanbul DGM Baş- savcılığı'na ve Başbakanlık Teftiş Kuru- lu'na ifade vermek için dilekçe ile mü- racaat etmıştir. Müfettişlerin kendisiyle görüşmesinden önce 19 Arahk 1997'de Kırklareli Istihbarat Sube Müdürü ile Jandarma Alay Komutanı tbrahim Ba- bat'ı ziyaret edip "haür sonıp,geçmiş(4- sun" derken "dikkatli olmasını, devlete zararvernıemesinL davanın Yargıta)' saf- hasında olduğunu" da söylemek ihtiya- cını duvmuşlardır.) (Bu bölümdeki 77.78.79 VE 80. say- falar sansürlendi.) ... Buradaki acımasızlık, gerçekten üzerinde durulması gereken birhusustur. "Çath'ya pekâlâ yeni bir profil, yeni bir hüviyet ve yerüstünde yaşama fırsatj - eğer haketmişse- verilebiBr veya-haket- mcmişse- verÛmez, yargıya teslim edile- bilinü." Bunlann hiçbiri yapılmamıştır. Çath, Ankara'ya geldiğinde eski-yeni bakanlarla, milletvekilleriyle beraber olabiliyor, Meclis kulislennde çay içip restorandayemek yiyebiliyordu, ama Er- dek'te çakırkeyif olduğunda havaya iki el ateş edince karakoldan iki polis, hak- kındahemen yasal işlem yapmışlar, par- mak izini alıp kendisini de nezarethane- ye atmışlardır. Bilahara telefonlar çalış- mış, serbest bırakılmışsa da haleti ruhi- yesini anlamak zor değildir. Devletin savcısı, hâkimi bir yana, tamması im- kânsız her polis ve karakol dahi kendisi için potansiyel bir tehditti. Devletin zir- veleri ile ırtibatlanmış bir kişi, bu çeliş- kiler yumağı içinde ne yapmalıydı. ne yapabilirdi? Güven Sazak'ın çiftliğine gittiğinde Ahmet Baydarla. Drej Ali'yle, Hazine Müsteşan Osman Ünsal'la birlikte ola- biliyor, Sedat Bucak'ın yazıhanesinde siyasilerle bir araya geliyor, ama BO- TAŞ boru hattı temizliği için ihaleye gir- mek üzere Hadi Ozcan'la finansman problemini konuşmak zorunda kalıyor- du. (Boru hattındaki pet- rol artığı 20 bin ton çö- keltiyi tonu 10 dolara ihaleyle alıp, tskenderun Demir Çelik Fabrikala- n'na tonu 250 dolara sat- mak için yapılan organi- zasyonun boyutlannı da düşünmek gerekir.) Susurluk olayının pek çok görüntüsünde Ab- dullah Çatlı vardır. Ama Çatlı'nın net resminin zemini, Ankara'nın silu- eti ile tamamlanmakta- dır. Topal cınayetınde Çatirnın parmak izi or- taya çıkmıştır. Ama Çat- h'nın ailesine bıraktığı toplam paranın 2 milyon mark olduğu dikkate alı- nırsa sadece Topal'dan sızdınlan milyonlarca dolann akıbetini sormak gerekir. (Bu tahmin Baş- kanlığımıza değil, Çatlı sempatizanı bazı kişile- re aittir.) Çatlı'nın dosyası ye- niden açılmalıdır Tüm iüşkileri, irttbatlan bllin- mektedlr. tsviçre'den Türkiye'ye nasıl geldiği araştınlmalı. görevlen- dirilmeleri ile ilgili tüm bilgiler derlenmeli, To- pal'ı Çatlı'nın ve polisle- rin öldürdüğü bilgisini MlT'in nasıl elde ettiği ve lstanbul Emniyet Mü- dürü'nü tek sayfalık bir notla nasıl uyardığını, niçın bu sonuca vardıklannı, hüviyeti hâlâ sısler içinde kalan uyuşturucu irtibatlısı gerçek Meh- metÖzbay-Çath ilişkisinin detaylan or- taya konmahdır. Hatta Abdullah Çatlı'nın kullandığı 12 ayn hüviyet, pasaport, muhtemelen sürücü belgesı vesaırenın nasıl elde edil- dıği de ortaya çıkanlmalı, Çatlı'nın han- gı tarihten ıtibaren kımlerin emrinde hangi işlerde bulunduğu tespit edilmeli- dır. Böylece kamuoyunun Çatlı hakkında objektıf bir karara varması ve devlet ku- rumlannın hata ve sevaplanyla -caydın- cı olmaksızın- yıkanıp, aklanması sağ- lanmalıdır. Bu konudakı öneriler son bölümde su- nulacaktır. Çatlı'dan bah&ederken kamuoyunun ilgisini çekmemişbirkonuya ilişkin tes- pitler(Ek: 11 'de) sayın Başbakan'ın dik- katıne sunulmuştur. Ek: 11 'de yer alan konu hukuk siste- minın tabi bir sonucu olarak ortaya çık- mış, sağ ve sol teröristler, eylemciler ve gruplar için kayda değer bir farklılık ya- ratmıştır. Bir ceza hukuku profesörünün ve bir yüksek yargıcın katkısı ile hazırlanan notun Adalet Bakanlığı'nca değerlendi- nlmesı temenni edilecektir. SÜRECEK PERŞEMBE l SIFIK NOKTASI IORAL ÇALIŞLAR oral.calislar@raksnet.com Ishak Alaton'la Varlık Vergisi üzeri- ne bir söyleşi yapmıştım. 18 Ocak 1998 tarihinde Cumhuriyet Dergi'de yayımlanan söyleşide Alaton, babası- nın da içinde bulunduğu azınlık yurt- taşlara uygulanan ırkçı yaptınmları an- latmıştı. Ben de yazının girişinde 1942 yılında iktidarda bulunan Saracoğlu hükümetinin Nazi yanlısı olduğunu vurgulamıştım. Bu uygulamaların başında ise daha sonra 12 Mart döneminde Başbakan- lık yapan Ferit Melen vardı. Ferit Me- len "Tıcah hayatın Türkleştirilmesi he- defıyle" bu yöntemleri savunmuştu. Dönemin Cumhurbaşkanı Ismet Inö- nü'nün de baskı altına alınan azınlık- lan kast ederek "Bu memleket tarafın- dan gösterilen misafırperveriikten fay- dalanarak, zengin olduklan haide, ona karşı nazik anda vazifelerini yapmak- tan kaçacak kimselerin hakkında bu kanun bütün şiddetiyle tatbik edile- cektir" demişti. Aynı yazıda şunlan da söylemiştim: "Ülkemizdeyaşayan, aynı kaderipay- laştığımız, vergi veren, askere giden Varlık Vergisi Üzerine ve Türkiye Cumhuhyetiyurttaşlan ola- rak, kaderde ve kıvançta ortak oldu- ğumuzu söylediğimiz bir kısım insanı ticari hayattan yok etmek için Nazi yöntemlerine başvurmayı, bu ülkede Başbakanlık yapm/ş birisi marifetmiş gibi savunuyor." Yaptığım söyleşinin amacı, özellikle Ikinci Dünya Sava- şı'nda işbaşında bulunan yönetimin uyguladığı bu yöntemlerin, daha son- raki ırkçı ve dinci yönelimlerin başlan- gıç adımlarından biri olduğuna dikkat çekmekti. Söyleşi sonrası, çok sayıda kutla- ma telefonu ve fakst aldım. Okuyucu- lar bu söyleşiyi çok beğendiklerini bil- dirdiler. Ancak, bir zamanlar benim de içinde yer aldığım Aydınlık grubunun yayın organında, tam tersi yönde bir değerlendirme yapıldı. Ferit llsever imzalıyazıdaşunlarsöyleniyor. "Cum- huriyet hükümetinin, Ikinci Dünya Sa- vaşı'nın en sıcak koşullannda emper- yalizmle işbirliği içindeki azınlık ser- mayesine karşı aldığı birönlem, Oral'a göre, 'ırkçı' uygulama oluyor. Azınlık sermayesi, Osmanlı'nın son dönemin- de kompradorlaşmıştı. Türkiye'yi Sevr'e götüren süreçte başroldeydi. Oral'ı rahatsız eden, hükümetin, em- peryalizmle işbirliği olgusunu dene- tim altına alma çabasıydı. 1943'teki Varlık Vergisi'ne saldınrken aslında bugünkü devrimciyükselişten duydu- ğu rahatsızlığı gözlerönüne seriyordu. Oral'ın aşın 'azınlık' sevgisinin teme- linde emperyalizme teslimiyet vardır." Ferit llsever'in bu sözlerini okuyun- ca, onun, benim ve Doğu Perinçek'in de altında imzası bulunan TİİKP Sa- vunması'nı yeniden gözden geçirdim. 1974 yılında askeri mahkemede yar- gılanırken yaptığımız bu savunmanın bir bölümünün başlığı şuydu: "Milli Şefin Faşist Diktatöriüğü." Savunma- nın 205. sayfasında Inönü dönemini eleştiriyorduk ve şöyle söylüyorduk: "Savaş yıllarında Ingilız-Fransız em- peryalistlerinden uzaklaşan ve Sovyet düşmanlığını temel alan CHP iktidan faşist bir karakter kazandı. 1942 yılın- da kurulanAlman işbirlikçisi Saracoğ- lu hükümeti, faşist terörü en yüksek noktaya ulaştırdı." O bölümde örnek- ter vererek çıkanlan kanunlan ele alı- yor ve Nazi yöntemlerini teşhir ediyor- duk. Varlık Vergisi ile ilgili olarak da şunlan vurguluyorduk: "Saracoğlu hü- kümeti 11 Kasım 1942'de Vahık Ver- gisi adlı ırkçı bir kanun çıkarttı. Şefik Hüsnü bu hükümetin faşist karakteh- ni şu şekilde ortaya koyuyordu: Sara- coğlu, daha ilk icraatında kendisini vurguncu ticareterbabının, burjuvazi- nin ve zengin köylü toprak sahipleri- nin mümessili olarak açığa vurdu. 77- caref;, yani vurgunculuğu tamamıyla serbest bıraktı. Ardından Vahık Vergi- si namıyla milli azınlıklar aleyhine bir soygun kanunuyla ırkçı-faşist yüzüyle sınttı," Sefık Hüsnü'nün vurguladığı bu ger- çeği biz de vurgulamış ve savunmada şunlann bir kez daha altını çizmiştik: "Vartık Vergisi'yle azınhklara zulüm ya- pıldı. Bu vergiyi ödeyemeyenlerden 2057 kişi Hitler'in toplama kamplan- na benzeyen Aşkale'deki çalışma kamplanna gönderildi." Tekrar vurguluyorum: 1974 yılında 141 arkadaşımızın imzaladığı bu sa- vunmanın altında Ferit llsever'in de im- zası yer alıyordu. Ben o zaman bu ko- nuda belirttiğimiz devrimci fikirlerin hâ- lâ doğruluğunu koruduğu inancınday- dım. Söyleşi de de o zaman saptadı- ğımız bu gerçekler yer alıyor. Variık Vergisi, yalnızca bana göre değil, Fe- rit llsever'e göre de bir zamanlar 'ırkçı uygulama' idi. Ne değişti de geçen 20 yıl içinde ırkçı sayılan bir uygulama, devrimci sayılmaya başlandı? Acaba, kim çizgisinden döndü ve neden MHP'lilerle benzer bir dil kullanmaya başladı? Değerlendirmeyi okuyucuya bırakıyorum. ORHAN BURSALI Saidlller Ülkesi mi? Maaşlann alındığı ay başlannda veya ortalannda döviz bürolan içinde yığılmalar dikkatinizi çekiyor mu? Döviz büfelerinde büyük para transferlerini gerçekleştirenler değil bunlar. Çoğunluğu sokakta- ki vatandaş. Insanlar ellerine geçen paracıklannı aybaşlannda dolara çeviriyor, sonra gıdım gıdım TL'ye dönüştürerek harcıyor. Amaç kâr etmek değil, sadece parayı korumak. Sokağın ve evlerin hali perişan. 1980'lerden, hatta 1970'lerden bu yana, iktidara gelebilecek bütün iktidar odaklan, yani irili ufaklı siyasi partiler ve ordu, ülke yönetiminde bulundu. Dünün kadim partileri, görüşleri ve liderleri, bu- gün de iktidar olmak için çırpınıyor. :ınv Ülke ekonomisini düzlüğe çıkarmak için mi? Hayır, dediğinizi duyuyorum. Türkiye bugün bir bataklık içinde yüzüyorsa, bu bataklığı kurutacak -laftan başka- hiçbir programı ve iradesi olmayanlar iktidar mücadelesi veriyorsa, yukandaki niçin sorusunun yanıtı bellidir. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durum, si- yaset yöneticilerinin iflas belgesidir. önümdeki yabancı dergideki tablo da bu betge- yi doğruluyor. Tablo, Avrupa Topluluğu ülkelerinin 1980 ve 1996 yıllarında adam başına düşen brüt sosyal üretiminin dolar cinsinden miktannı gösteriyor. Lütfen şu tabloyu inceleyin (rakamlan yuvartat- tım): Ulke adı Lüksemburg Danimarka Almanya Isveç Avusturya Fransa Belçika Hollanda Finlandiya İtalya Ingiltere Irlanda Ispanya Yunanistan Portekiz Türkiye 1980 15.000 13.000 13.000 16.000 10.000 12.000 12.000 12.000 11.000 9.000 10.000 5.000 5.000 3.000 2.000 1.500 1996 42.700 33.300 29.000 28.500 28.000 26.500 26.000 25.500 24.500 21.000 20.000 19.000 15.000 12.000 11.000 2.900 Bu tablo, sadece siyasi partileri değil, bir seç- men olarak bizleri, bu ülkede çalışanlan, şirketleri, üretenleri, özetle herkesi utandınyor. Tabii, en çok utanacak olanlar da, sorun çöz- mek için ikide bir iktidara talip olantar, iktidara ge- lip gelip gidenler. Şu sıralarda da Kıbns'ın nasıl bir vutgun yuvası- na dönüştüğünü okur olduk. Kıbns'ın başındakiler de "Yavru vatanı", bir zen- ginlik vatanına değil de bir vurgun vatanına dö- nüştürebildiler ancak. Niçin üreten bir yavru vatan yaratamadılar da Türkiye'den her yıl gönderilen vergilerimizin talan ©cültliği bir yere dönüştü Kıbns? -..,.„.. .-«- . • • • 1980'den 1990'a Türkiye'nin milli gelirinin niçin Avrupa'nın köle geüri düzeyinde kaldığını sorgula- mayan, bu dönemin hesabını kitabını yapmayan, bu konuda yüzlerce sayfa araştırma kitabı ve ra- poru yazmayan, kendi sorumluluğunu içtenlikle belirtmeyen ve özeleştirisini yapmayan; ve bütün bunlan da halka açıklamayan bir liderden, parti- den, milletvekilinden, milletvekili adayından, devlet yöneticisinden... Çözüm beklemek safdillik olmaz mı? Biz ne safdiller ülkesiyiz böyle? Fikri Sağlar 'Hükümet Susurluk'ta gayri ciddi davranıyor' ANKARA (Cumburi- yrtBûrosu)-ÇHP'liTB- MM Susurluk Komisyo- nu üyesi Fikri Sağlar, hü- kümetin, devlet içi yasa- dışı örgütlenmeler ve kuş- kulu bağlantılar konusun- da yaptlan açıklatnalarla Susurluk'un aydınlatıl- ması konusunda gayri ciddi olduğunu gösterdi- ğini söyledi. Sağlar. TBMM Susur- luk Komisyonu'nun dev- letten bilgi alamarnasına ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın "fasa fiso" açıklamaları- na karşın çok önemli bil- gilere ulaştığını belirte- rek. "Bazı kuruluşlann bilgivermemesine, birçok bilgi ve belgeye ulaşüama- masına rağmen rapor; ta- mk ifadelerine, bclgelere, devlet bilgilerine dayah olarak haarlandı. 4 a>hk bir çalışma sonunda ha- zırlanan raporda yer alan bilgi ve bulgular ile iddi- alann hepsi ciddi bir bi- çimde bir yere dayanakb- dır" dedi. Başbakan Yıl- maz'm Başbakanlık Tef- tiş Kurulu Başkanı Kutiu Savaş'ı "başbakan yetki- sıyle" donatıp süper savcı durumuna getirerek so- ruşturmayla görevlendir- diğini anımsatan Sağlar, "Sayın Kutlu Sa\aş'ın 6 aylık çalışması sonunda hazjriadığı rapor ise du- yumlara, ^zetc haberie- rine dav^nmaktadır" gö- rüşünü dile getirdi. Sağ- lar, raporda "ayaklan ye- re basmayan. askıda ka- lanbilgilerverildiğini*' be- lirterek, şöyle devam etti: "Hattabir tetefonlaula- şabileceği Akif inso>^dını yazmadan kaleme alnuş- ür. Dolavısıyla son derece eksiktir. Ancak buna rağ- menSusurluk konusunda bir cümle yazan dahi bu oUjinçözülmesi konusun- da katkı vereceğinden önemsenmelidir." Sağlar, raporun çok sa- yıda önemli konuyu içer- mediğini ve bu nedenle eksik olduğunu kaydede- rek, eksiklikleri şöyle sı- raladı: "Yeşil'in Gazi Mahal- lesi'ylc ilişkisi yok. Tank Ümit, Söylemez çetesi yok. Mehmet Ağar'ın ne- den istifa ettiği yok. REFAHYOL hükünieti- nin nasıl engellemeye ça- ustığı yok. Bucak. Çath ve Kocadağ'm Izmir seya- hatierindeki oda yok. Ku- şadası'nda bulunma ne- denltri yok. Yüksekova çetesi yüzeysel geçmiş. Bu komıyla ilgili si>asiler yok. Bazı siyasiler de hukukun arkasua sığınarak siyasi gerçekleri bilmeden sak- lamaktadırlar. Siyasilerle ilgili işlemler ne noktada- dır. Bu bilinmemektedir? Çillerler'in dahli nedir?" Başbakan Mesut Yıl- maz'ın raporun kendisine iletilmesinden sonra uzun süre İçışleri Bakanı'na bilgi vermediğini belirten Sağlar. şunlan söyledi: "Haluk Kırcı'nın emni- yete girriğini. çav içtiğini belirterek İçişleri'ni suç- layan Eyüp Aşık bir dev- let bakanı olarak konuşu- yor. İçişleri Bakanı'nın ha- beri var mı? TEKEEden sorumlu Devlet Bakanu Kırcı'nın emniyette kah- ve içtiğini bfliyor. Yeşil'in kontrol alündatutulduğu- nu söylüyor. İçişleri Baka- nı biîmiyor. Başbakan ve bakan kabine arkadaşla- nnı yalanhyorlar.''
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear