Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
70'li yıllann efsanevi rock grubu, 5 ve 6 Mart tarihlerinde iki konser verecek
Led Zeppelin Istanbıd'a gefiyor• Keith Moon'un
'kurşundan yapılma bir
zeplin gibi dibe inecek
kadar ağır'
tanımlamasından sonra
'Led Zeppelin' admı alan
grubun kuruculanndan
Jimmy Page ve Robert
Plant, Bostancı Gösteri
Merkezi'nde
müzikseverlerle buluşacak.
Kültür Servisi - Major Müzik Organı-
zasyon, konserlerdizisini Led Zeppelin'le
sürdürüyor. Efsanevı rock grubunun kuru-
culanndan Jimmy Page ve Robert Plant 5
ve 6 Mart tarihlerinde Bostancı Gösteri
Merkezi'nde iki konser verecek. Major
Müzik'in sponsorkatkısı almadan gerçek-
leştireceği konserlerde Led Zeppelin par-
çalan çalınacak.
Led Zeppelin, yaptığı müzikle hard rock
ya da heavy metal gibi sınıflandırmalan
aşmayı başarmiş ender gruplardan biri.
Onlar, 1970'li yıllarda rock müziği olus-
turan çeşitli öğelenn sentezini yapıp ken-
di kimHkleriyle örtüşen bir müziğe imza
attılar. Led Zeppelin'in öykfisü 1965 ya-
zında başladı. Grubun gitaristi Jimmy Pa-
ge'in amacı, Eric Gapton, Jeff Beck gibi
isimlerden kurulu The Yardbirds grubu-
nun bayrağını taşımaktı.
Page, kısa süre sonra Londra ekolünün
deneyimlı klavyecisi John Paul Jones ile
anlaşrı. Bir solist bulmaya gelmişti sıra
Page'in aklına gelen ilk isim Terry Ried
oldu, ancak Ried'ın başka işleri vardı o
günlerde.
Midlandli vokalist Robert Plant böyle-
ce grubun oluşum sürecine giriverdi.
Plant, daha önceleri çeşitli bar toplulukla-
nyla birhkte çahşmıştı ve bu gruplardan
biri olan The Band of Joy"un davulcusu
John Bonham' ı da yanına alarak Led Zep-
pelin'e katıldı.
Grubun oluşumundaki dığer kilit ısım.
menajer Peter Grant oldu. Başından beri
Majör Musicin sponsor katkısı almadan gerçeklcştireceğj iki konserde Led Zeppelin parçalan çalınacak.
Grant'in gruba etkisı o denli büyüktü kı.
zamanla herkes onu Led Zeppelin'in be-
şıncı elemanı gıbı görmeye alıştı
Who grubunun basçısı John Enhvisne.
grubun isim babası olduğunu iddıa etse de
efsanevı dörtlü. Keith Moon'un 'kurşun-
dan yapılma bir zeplin gibi dibe inecek ka-
dar ağır" tanımlamasından sonra 'Led
Zeppelin' adını aldı.
İlk zamanlar özellikle kısa pasajlarda
kendini gösteren blues ağırlıklı bır so-
und'u \ardı grubun. Jones'un klavyedeki
varlığı bu sound'a klasik dokunuşlar ka-
tarken. Plant" in \okali de Batı sahillerini
ve hatta Janis Joplin'i getiriyordu akla.
Led Zeppelin'in ilk albümü sadece 30
saatte kaydedılmış olmakla bırlıkte tüm
zamanlann en ı\ı debuflerinden binydi.
'Good Tunes Bad Tîmes'. 'Dazed and Con-
fused', 'Communication Brvakdown",
'Black Mountain Side' gibi şarkılann yer
aldığı bu ilk albümün Ingiltere'de topladı-
ğı beğeni. menajer Grant'e cesaret verdi.
Grant'e göre Led Zeppelin'i dünyaya ta-
nıtmanın yolu Amerikan müzik marketin-
den geçıyordu. New York'a giderek Atlan-
tıc plakla 5 yıllık bir anlaşmaya imza attı.
Anlaşmada tüm yetkiler grup üyeleri ve
menajer üzerinde toplanıyor, Page' in yap-
tıgı müziğe kanşılmayacağı garanti edili-
yordu.
1968 yılında Amerika'dakı ilk turnele-
ri için büyük bir fırsat yakaladılar. Söz ko-
nusu turne kapsamında yer alan Jeff
Beck'ın programdan çekilmesi üzerıne
Led Zeppelin 26 Aralık akşamı Denver'da
izleyiciyle tanıştı. Dört saatlık olağanüstü
performanslan sonucunda Fish'ten Iron
Butterfly'a bırçok önemli ısmi sahneden
sılmeyi başardılar.
1969'da, aldıklanbazı işleriçın Ingilte-
re'ye dönmüş olsalar da burada fazla ka-
lamadılar. Grubun menajeri Grant. Ingil-
tere'de hak ettikleri ilgiyi göremedikleri-
ni ve asıl dinleyici potansiyelinin Ameri-
ka'da olduğunu düşünüyordu. Bu sıralar-
da başladıklan turne programı tam iki bu-
çuk yıl sürdü.
Grant, büyük reklam kampanyalannı ve
tanıtımlan önleyerek Led Zeppelin'e un-
derground bır grup kımliğı kazandırmak
istiyordu. 1969 yılında başlayan konserler
dizisı sırasında 'Led Zeppelin II' isimli
ıkinci albümlerinin kaydını da tamamladı-
lar. Özellikle bu albümden sonra Led Zep-
pelın bazı çevreler tarafindan bir metal
grubu olarak tanımlanmaya başlıyordu.
Aradan çok geçmeden, 1970 yılında
'Led Zeppelin III' de tamamlandı. Bual-
büm, grubun önceki çalışmalannda rast-
lanmadığı kadarbirbirinden farklı renkler
banndınyordu içinde. Albümün 'Immig-
rantSong' ile açılan birinci yüzünde elekt-
ronik sesler ağırlıktayken. ikinci yüzde
çok daha akustik ve melodik bir üslup söz
konusuydu. Page'in en iyi aşk şarkısı ola-
rak nitelendirilebilecek 'Tangerine' de al-
bümün ikinci yüzünde bulunuyordu.
Gruptan daha sert bir sound bekleyenler
bir hayli hayal kınklığına uğradılar.
Bir rock devi olarak Led Zeppelin adı
gün geçtikçe büyüyordu. Jethro Tull gibi
Ingılız progressıve rock gruplarıyla bir-
likte Amerikan müzik piyasasını ele geçir-
meye başlamışlardı. Yaşamlan yollarda
geçen. otel odalarını yakıp yıkan 'kötü ço-
cuklar' imajı da böylece doğuyordu.
1971 yılında gelen 'Led Zeppelin IV',
klasikleşmeye aday bir parça sundu müzik
dünyasına. 1970'li yıllarda düzenlenen
hiçbir partı 'Stairway To Heaven'sız bitmi-
yordu. Bu albümde 'Black Dog\ 'Misty
Mountain Hop", 'The Battle of Evermore'
gibi birçok unutulmaz parça vardı. 1975
yılında bir film sound- track'ı olarak kay-
dedilen 'PhysicalGraffiti'. grubun son hit
çalışması oldu. 1976 tarihli 'Presence' ve
1979 tanhh 'In Through The Out Door'
adlı çalışmalannda da bazı başanlı parça-
lar yer almasma karşın grubun gerileme
süreci başlamıştı. Bu yıllarda yaşanan
punk patlaması karşısında Led Zeppelin
dinozorlar sınıfındaki yerini aldı. Şüphe-
siz, Plant'in 1975 yılında geçirdiği trafik
kazası ve 1977'de de oğlunu kaybetmesi
grubun çöküşünde büyük rol oynamıştı.
1979'da Knebworth Festivali'ne katıla-
rak, daha sonra da bir Avrupa turnesine çı-
karak geri dönmeyi denedılerse de davul-
cu John Bonham'ın 25 Eylül 1980'deki
ölümü. grubun tarihi bir karar almasına
neden oldu. Led Zeppelin'le birlikte tngi-
liz rock müzik tarihinde önemli bır sayfa
kapanıyordu.
EverestMy LordMuhsin
Ertuğrul'da sahnelenecek
• Yapımını Kumpanya'nm üstlendiği 'Everest
My Lord', İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolan prodüksiyonu olarak her pazartesi
saat 20.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde izleyicilerle buluşacak.
Kültür Servisi - Konsepti ve
yönetimi Naz Erayda ve Biilent
Erkmen'e ait olan, Sevim Bu-
rak'ın "Everest My Lord, Ro-
man 3 Perde" başlıklı metnınin
bütünü Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi için oyunlaştınldı.
Metin üzerindekı çalışmalann
ilki 1996'da, Assos Gösteri Sa-
natları Festivali'nde "Everest
My Lord Kısa Bir 601001" is-
miyle ıssız bir tepede. boş bir
evin cephesinde, ikincisi ise
"Everest My Lord, 1. ve 2. Per-
de" ismiyle"l997'de 9.L'luslara-
rası tstanbul Tiyatro Festivali
için kent merkezinde. Cihangir
Parkı'nda ve parka bakan birbi-
llka Kramer, fotoğraflarında Nâzım Hikmet'in şiirlerinden esinleniyor
'Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman'
MEHMET BAYHAN
Nâzjm Hikmet'in şiırlenni Paris'te Gen-
co Erkal'dan dınlemiş Öka ve çok etkilen-
miş. Hemen gidip kitaplannı almış. Oku-
dukça, içinde bir hüzün ve özlem büyü-
müş. Babası Alman Lisesi'nde öğretmen
oldugu için 5 ve 10 yaşları arasında tstan-
bul'dayaşamış "İ'sküdartaranndaoturu-
yorduk. Daha geleneksel birbölge, ama anı-
lanm sıcak. Sokaklarda >ürümek. kaşarh
tost yiyip portakal suyu içmek istiyorum.
tstanbul'u özlüvorum."
tlka Kramer'in fotograf sergisı Nâzım
Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi'nda. Aslın-
da okul için hazırladığı bir ödev îstan-
bul'dan görüntüler. Insanlar, sokaklar, du-
varlar. llka fotograf öğrencisi. Birmoda fo-
toğrafçısının asistanı olarak çalışıyor ve
haftada bir gün okula gidiyor. Ödevler, sı-
navlar ve iki yılın sonunda dıploma alacak.
"Bütün öğrenciler çahşır bir yerlerde. Üd
yıl boyunca çok kazanılmaz. okul giderleri
ancak karşdanır. Evden pek gebnez." Ge-
lecekte moda fotoğrafçısı olmayı düşlüyor
ve Istanbul'a ilışkin projelen var. "Alman-
ya'da yedi olunca her yer kapanır ve cad-
deler boşahr. Burada sabaha kadar canb-
hk sürüyor. Bunu seviyorum. İstanbul ge-
celerini çalışmayı tasarhyorum."
Sosyal belgesel çalışanlann çoğunluğu
kendilerinden aşağıdakı sosyal sınıflara
yönelırler. Işı en ucuzundan avcılığa dö-
nüştürenler de vardır. Ya bir dönemeçte
arabayı durdurup pusuya yatar, 300 mm.
ile eşekli köylü beklersiniz. Eşekler azal-
dığından beri hiç traktörlü köylü fotoğra-
fı gördünüz mü? Ya da bol renkli ve kar-
maşanın hüküm sürdüğü yerlere giderse-
niz. Eh azıcık da ögrenmış olun, nasıl ol-
sa görüntüyü biraz ayıklarsınız. Hiçbir so-
rumluluk almadan. dokunmadan ve sesle-
rini duymadan, içlerine girip dertlerini din-
lemeden, aldığınızın birazı olsun karşılığı
duygusal sıcaklığınızı ve merhabanızı ver-
meden onlarca fılmi doldurup dönersiniz.
Köroğlu haksız mıdır "DeKkH demir icat
oldu_~ derken
9
Yakında uydulardakı tele-
gözler belirli süreler için kiraya venlse ge-
rek. Oturduğunuz yerden. o ülkeye gıtmek
zahmetine bıle katlanmadan fılmleri ya da
dısketleri doldurmak olanağı doğar. Ney-
se. alt kültüre yönelmek kolaycılık değıl mi
bıraz"? -Belki.Btnimfotoğraflannıınhep-
si böyle degjl ki. Üst kültürden bire>lerie iliş-
ki kurmak /ordur. Dmarlan >ardır. sizi
içeri almazlar. Sonra Almama'dakinden
farklı değil bu sımflar benim için. İlgi çeki-
ci olan diğerleri. O insanlar açıktır. içten-
dir, sizi geri çevirmezler. Hemcn du>gusal
bağlar kurulabilir." Sergismdekı göruntü-
lerde ınsanlann sıcaklığmı yakalamış llka.
Hepsı ızleyenın gözlerinm ıçıne bakmak-
ta, uzatacağınız elı tutmaya hazır.
Ünlüsosvalbelgeselcılerin hemen tümü
siyah beyaz çahşır. Karanlık odaya gireni
de var. gırmeyeni de. Neden sı\ah beyaz
llka
0
.. "Siyah beyaz daha güçlü ve gördü-
ğünüzde >oğunlaşabilirsiniz. Renkli. gözü
aldanr. Moda fotoğrafında her şey bol ışık-
II açık seçik ve nertir. Belki de biına tepki
olarak ağır siyahlar. sıralanmrç gri tonlar,
\er>er nctsizliklcrvegren hoşumagitmek-
te." Baskılannı kendisı yapıyor. Karanlık
odanın başkasına bırakılmasını pek anla-
mıyor. Ama ünlülerden "o teknisyenlerin
işj" dıyen yok mu? "İyide.demin siz fotog-
raf karanlık odada biter demediniz mi?"
August Sander \e Diana Arbus se\dığı
fotoğrafçılar. Sander, 1920 sonrası Alman-
ya toplumundan tipleri portrelemış. Görü-
şü şu: "Kişinin geidiği sosya) sımnn iizeUik-
leri kültürü veyapnğı iş. fizikyapısna yan-
sır". Kırsaldan kente göçenlenn ıki-üç ne-
sıl boyunca yükseldiğini, ama sonra bo-
İlka Kramer'in fotoğrafları Nâzun Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi'nda sergileniyor.
zulduğunu söyler. Arbus ıse Sander'den et-
kilenerek. 1960'lar Amerikası'nda sorun-
lu tipleri görüntülemiş. Doğrudan \ e biraz
acımasız. Fotoğraflannm her birine sanki
sosyolojik ve psikolojik inceleme raporla-
n eklıdır. tlka da. giderek gelışecek çalış-
malannda böylesine zenginlıklen anyor.
Türkiye'den izleri ruhunda taşıyarak. Bu
izler ya da gerçekten ınsanlann sıcaklığı
onu buraya çekiyor. Bizler çevremize ve
insanlanmızın duygusal zengınliğine kör-
leşiyor muyuz?
llka. sergisini Nâzım'ın şiirlerijle sunu-
yor. Almanya'da ödev olarak verdiğınde de
şiırlerin çevirisi ile sergilemış. "Memleke-
tim. memleketim, memleketim / ne kaske-
tim kaldı senin ora tşL / ne yollannı taşımtş
a>akkabılanm./son mintanım da sırtımda
paralandı / çoktan. / Şile bezûıdendL / Sen
şimdi saçlanmın akında / enfarknmda yü-
reğimin. / alnımın çizgilerindesin memle-
ketim. / Memleketim. / memleketim_" llka
çocuklugunun anılanyla. Nâzım'ın hüzün-
lü özleyişıni kendısine yakın bulmakta. Fo-
toğraflanna yansıtmak çabasında duygula-
nnı. Insanlara doğrudan \e se\ecenlikle
yaklaşmakta, karşılığını da bulmakta. Ba-
kış, uzaklığı ve yükseklığıni özenle seç-
mekte. Kazağındakı "Prett> Sportswear"
yazısı ile çobanın oğlu. Kalabalıktan bin-
nin elinde yükselen afış, "Gözalünda kay-
bedilenleri unutmayacağız'' Eminönü ye-
raltı geçıdinın karanlığında ya da yansıma-
larda sıluetlennden tanınan ınsanlanmız.
Hallen, efkârlan ve içtenliklen ile bizim in-
sanlanmız. Büyükada'nın tepesindeki lo-
kantada kalkılmış sofrada artıklar: çoban
salatası, beyaz peynır. kalamar. kızarmış
patates ve yanm bardak şarap. Uzaklaşan-
lardan kulağımıza ulaşan bir şarkı: "Biz
Hejbeli'de her gece._"
Nâzım Hikmet Vakfı sergiler, edebiyat
\e müzik etkınliklenyle sizleri beklemek-
te Kolay ulaşılır yerde, Taksim'de Sırasel-
viler'in başında. DYP'ye hiç uğramayın,
ANAP'ı geçın, CHP'ye çıkmadan birinci
katta.
rine bitişik iki yapının üzerinde
gerçekleştirilmışti.
Biryazarın yazdıklannı "yeni-
den okuma" çalışması olan bu
oyunda, metnin parçalı yapısı
doğrultusunda yenıden kurgula-
nan yazı-film- ses-ışık ve oyun
parçalannın görsel-düşünsel iliş-
kıleri aranmakta. Yazarın yaz-
dıklanndan çıkan bu oyun son-
rasında, izleyicinin yeniden ya-
zılana dönmesi, yazılanı "yeni-
den okuma"sı, izleyicinin yeni-
den okur olması. yeni bir okura
dönüşmesi amaçlanıyor.
1. Perde, "tiyatro salonu"nun
en arkasında yer alan, oyun-ışık-
ses yönetmenlerinin bulunduğu
camlı odada gerçekleşir. Yazann
gölgesi, kendi banda kaydedil-
miş sesine "cama yuzı yazma"
oyunuyla eşlik eder.
2. Perde'nın ilk bölümü, sah-
neye kapatan "tiyatro perde-
si"nin üzennde oynayan. oyun-
culann fılme çekilmiş- sekanslar
halindeki- sessiz görüntülerin-
den oluşur. Oyunculann kendile-
ri perdenin önündeki "orkestra
çukuru"ndan bu görüntüleri ses-
lendirirler.
2. Perde'nin ikinci bölümün-
de, ev içinde dolaşan 'Göz'ün
gördükleri "tiyatro perdesi^ne
taşınır, bu yazı-ses- hareket ile
yapılır. eşyalar perdenin üzerin-
de yazılır, metnin gen kalanı
sahne üstünden seslendirilir. Ya-
zıdaki ses, sesteki metin, yazı-
ses-hareket içindeki müzik ara-
nır. Bu, tek bir yazarın (Göz'ün)
altı oyuncuya bölünmesiyle ya-
pılır.
3. Perde'de "tiyatro perdesi"
açılır. Sahnenin ortasında yer
alan bir "düztem" üzerinde ya-
zarın gölgesının kaydedilmiş
oyunu izlenir. Döner sahne üze-
rinde yer ajan oyuncular, bu gö-
rüntü düzleminin bir yanında
"yazüan" diğer yanında "dip-
notian" oynarlar. Oyun. Yazann
Gölgesi'nin "alkışa daveti" ile
son bulur.
Yapımını Kumpanya'nm, mü-
ziğini Babür Tongur'un, kore-
ografı danışmanlığını Diiek Ev-
gin'in, bilgisayar koordinasyo-
nunu Volkan Duran'ın üstlendi-
ği oyunda Ayla Algan, Beklan
Algan. BilgeArat,ÖviilAvlaran,
Mustafa Avkjran, Sanem Oktar,
Nadi Güler. Kerem Kurdoğlu,
Burhan Ökmen, Cenk Telimen
ve Neslihan Yurtsever rol alıyor-
lar.
'Everest My Lord', İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Şehir Ti-
yatrolan prodüksiyonu olarak 9
Şubat'tan itibaren her pazartesi
saat 20.30'da, Harbiye Muhsin
Ertuğrul sahnesinde 8 kez sah-
nelenecek.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAIN KURDAKUL
7uz Kokarsa Çaresi Ne?../
Betül Çotuksöken, "ÇokAnlamlı BirKavram Ola-
rak Hümanızma" başlıklı yazısında, (tnsancıl, sayı 87,
Ocak 1998) çağdaş düşünürterin görüşlerini birleş-
tirerek hümanizmanın 'olmazsa olmaz' koşullarını
şöyle saptıyor:
"Kendi başına var olan -insan dünyasını aşkın her-
hangi birzihin ya da bilinç tarafindan bır anda yara-
tılmış olmayan- doğal nitelikli bir dünya ve evren ta-
sanmını dikkate almak:
Insanın kavram yaratan bir vahık oluşunu temel
kalkış noktası yapmak;
Bilime, olgularla sınanabilir açıklamalara dayan-
mak;
insanın sorun çözme gücünü ortaya koymak;
Yazgıcılığa karşı çıkmak, içinde yaşamlan bu dün-
yayı değeherin temeli ve gerçekleştirme alanı olarak
benimsemek."
Onca aykın gücün düşünme eylemıni dondurma
çabaları karşısında yenilmezlik simgesi sayabilece-
ğimiz bu ilkelere kolay ulaşmadı insanlık.
Ortaçağın aykın güçleri kitaplarıyla birlikte düşü-
nen kafalan da yakarak düşünme yeteneğinden Kur-
tulrnak istiyordu.
Başaramadı.
Çağdaş aykırı güçlerin insanı kendi içinde kilitle-
yerek. yalnız bırakarak, medya gibi uzaktan kuman-
da araçlarryla yönlendirerek eylemsizleştirme çaba-
lan da eskisince sürüyor.
Ama hümanizmanın temel ilkelerinden biri olan
"sorun çözme gücünü" ınsanlar büyük ölçüde orta-
ya koyabiliyorlar artık.
Sorma bilincimize duvar örmekle yalnızlaştıramı-
yor bizi aykın güçler.
Güdümlü çoğunluk var da, soranlanmızın kalaba-
lığıyokmu...
• • •
öyleyse sorabiliriz:
Savaş mutlak bir kaçınılmazlığın sonucu olarak mı
kan içinde bıraktı ihtiyar yüzyılımızı?
Yoksa, ekonomileri silah endüstrisine dayalı ülke-
Ier mi taş koydular banşın güzelliğine, sevgi gibi, er-
dem gibi insanı insan yapan niteliklere.
Yanıtlayabiliriz:
Karamsariarca düş sayılsa da hümanizmanın vaz-
geçilmez ilkeleri önünde sonunda savaşın da yörün-
gesınden kurtaracaktır dünyamızı.
Silah tacirliğı barbarlığı onlarınsa, uygar insan ger-
çeğiyle çelişmeyen, dünyayı sılahlardan temizleme
istenci de bizım.
• • •
Neredeyse kırk yıldır başım sıkıştıkça okuduğum
Kerküklü bir dörtlük var:
"Çaresi ne,
Derdi çoksa çaresi ne?
Et kokarsa tuz vurulur,
Tuz kokarsa çaresi ne?"
Bir TV kanalında Saddam'ın öldüren gaz depola-
rını Kerkük yöresinde oluşturduğunu acıyla ögrenin-
ce yine okudum bu dizeleri.
Savaş patladı mı bölgede tutunmaya çalışan üç
milyon Türkmen de topun ağzında.
Biliyoruz ki, Kürtler gibi, azınlık olmaktan başka
suçlan yok onlann.
Yahya Kemal bile, kaç yıl önce "Fransızlar Fran-
sız, Ingilızler Ingiliz, Almanlar Alman, TûrklerTürkol-
madan önce insandırlar" diye yazmıştı.
Kerkük'te yaşayanlar da Türkmen olmadan önce
insandırlar.
Saddam bencilliğiyle ABD silah endüstrisinin çem-
berine sıkıştırılmışlar, çağdaş hümanıstlerin gözleri-
ni anyor şimdı.
"Et kokarsa tuz vurulur,
Tuz kokarsa çaresi ne?.."
17. yüzyıl İngilteresi'nden
popüler müzik
B Kültür Servisi - Ingıitere'nin önde gelen müzik
topluluklanndan Dufay Collective Barok Topluluğu
perşembe akşamı saat 19.30'da Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda 17. yüzyıl İngilteresi'nden
popüler müzik sunacak. 1987 yılında kurulan \e altı
müzisyenden oluşan Dufay Collectıve. Ingiltere'nın
önde gelen eski müzik topluluklanndan biri.
Aydınlatıcı programlan. yenılikçı ve heyecan venci
tarzlanyla, verdiği tüm konserlerde büyük ilgi
görüyor topluluk.
Florin lonescu Galati ve Leyla
Yenisey Artay'dan konser
I Kültür Servisi - Ünlü kenıancı Florin lonescu
Galati ve pıyanist Leyla Yenisev Artay. 19 Şubat
Perşembe günü saat İ9.30'da İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası İstınye Konser Salonu'nda
'Zihinsel Yetersiz Çocuklar' yaranna bır resital
verecek. Ilarion lonescu Galati'nin oğlu olan Florin
lonescu Galati, geçen sezon Romanya Yorumcu ve
Eleştiımenler Bırlığı tarafindan yılın sanatçısı
seçildı. Sanatçılar resitalde G. Pugnani. F. Kreisler,
G. Tartinı. Beethoven. Bartok. Brahms \e Scott
Joplin'in yapıtlannı yorumlayacak.
Geleneksel ttalyan Halk
Dokumaları Sergisi
• Kültür Servisi - Italya Sartirana Vakfı Tekstil
Sanatlan Galerisi'nden gelen "İtalyan Geleneksel
Halk Dokumalan' sergisi. 28 Nisan'a dek tstanbul
Türk ve Islam Eserleri Müzesi'nde sergileniyor.
Kültür Bakanlığı ve İstanbul İtalvan Kültür
Merkezi'nm ortaklaşa düzenlediği sergide
Sardunya, Kampania. Umbria. Abruzzo, Toscana,
Lıguria, Veneto ve Lombardia bölgelerinden seçilen
değişik tekniklerle dokunmuş \e 15. yüzyıldan 19.
yüzyıla dek uzanan bir dilimde tarihlenen örnekler
yer alıyor.
ÇYDD'den Yaşasın Gökkuşağı'
• Kültür Servisi - Çağdaş \ aşamı Destekleme
Derneği, Kocamustafapaşa Çağdaş Çocuk Tiyatrosu
öğretmen ve öğrencılerinin hazırladığı 'Yaşasın
Gökkuşağı' isimli oyunu her cumartesı, saat
14.00'te sahneleyecek. 1986 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı en iyi çocuk oyunu ödülünü alan Ulkü
Ayvaz'ın yazdığı, Burak B. Yazıcıoğlu'nun yönettiği
oyunda, banş ve kardeşlik teması vurgulanıyor.