Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1998 PAZAJ
12 PAZAR KONUGU
DYP'li Meml Akşener'in gazeteyöneticilerinin telefon konuşmalarını açıklaması Ceza Kanunu 'ndaki boşluğu da ortaya çıkardı
Telefonlann dinlenmesi sürüyor'Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener'in, günün modasına uyup,
bu kez Hürriyet gazetesi yöneticilerinin bazı özel telefon görüşmelerini,
kimin kaydettiği belli olmayan gizli bir kasete dayanarak kamuoyuna "sızdırması" çeşitli
tepkilere ve yankılara yol açtı. Kimileri, "Aman ne de iyi olmuş". duygulannı dile
getirirken kimileri de bir hukuk devletinde, anayasaya ya da yasa maddelerine
dayandınlmadan telefon görüşmelerinin dinlenmesinin, hele hele bunlann içeriklerinin
kamuoyuna açıklanmasmın kabul edilemeyeceğini. bunu yapanlann ağır suç işlediklerini
savunuyorlardı. Telefon görüşmelerinin dinlenmesinin yasa maddelerinde yer almaması,
hele de bu konuda yargıç karan olmaması durumunda bu kişilik haklannı ihlal anlamına
gelmez mi? Bu suçu işleyen kişiler ağır biçimde cezalara çarptınlmazlar mı? Bir hukuk
devletinde uygulama, bu dediğimiz gibidir. Ama Alaaddin Çakıcı kasetleri ortaya
döküldüğünde bir hukuk devletinde böyle bir uygulamanın nasıl yapılabildiğini
sormayanlar, Meral Akşener'in açıklamaları üzerine de fazlakafa patlatmamayı
yeğlediler. Nasılsa amaç hasıl olmuş, basın ve medya bir kez daha yıpratılmıştı. Burada
sorulması gereken bir soru da bir dönem, şöyle ya da böyle, tçişleri Bakanlığı mevkiinde
bulunmuş bir kişinin ağzından çıkanı kulağı duymazcasına nasıl bu biçimde uluorta
konuşabildiği olmalıdır. Kâğıda döktüğümüz ve akhmıza takılan bu nokta ve sorulan bir
dönem askeri savcılık yapmış olan Avukat Ümit Kardaş'la konuştuk.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
DYPGenelBaşkan Yardımcıst MeralAk-
şener'in Hürriyet gazetesi yöneticilerinin, dinle-
nen özel telefon görüşmelerinin içeriğini açıkla-
masınınyankıları sürüyor. Akşenersizcebunuya-
parak çok ciddi bir suç işlemiş olmuyar mu?
- Bence Akşener, çok ciddi bir suç işlemiş. Ana-
yasanın 20. maddesi özel yaşamın gizliliğini vur-
guluyor. Anayasanın 22. maddesi de haberleşme-
nin gizliliğini vurguluyor. Bunlar, çok önemli iki te-
mel hak alanı. Son zamanlarda ülkemizde gerçek-
ten traji-komik birdurum yaşanıyor. Yani, devletin
çok ciddi mevkilerinde görev yapmış insanlar cep-
lerinde birer telefon dinleme kasetiyle dolaşıp açık-
lamalar yapıyorlar. Bu korkunç bir görüntü. Tele-
fonlann dinlenmesi olay ı anayasanın Fıili ilgası an-
lamına gehyor. bence bu iki madde açısından. Or-
tada çok önemli bir skandal olduğu kanısında>ım.
Ama, bu, bugünün skandalı değil. 1994'te, Mehmet
Ağar'ın DGM'den genel bir dinleme yetkisi istedi-
gini biliyoruz. Demek ki bu tür uygulamalar geç-
mişten bugüne kadar geliyor.
i^mmmm Sizce bu neyigösteriyor?
- Bence bu. devleti yönetenlenn kendilerini hu-
kukla bağlı saymadıkJannı, hukuka inançlan olma-
dığını, hukuk bilincıne sahip olmadıklannı göste-
riyor. Gerçekten ortada vahim bir durum var. Bu-
rada şunu vurgulamak Iazım: Ceza hukukunda
maddi gerçeğı bulmak için ceza yargılama yöntem-
lerı vardır. Bu ceza yargılama yöntemleri içerisın-
de. yine kuşkusuz, mektup, telgraf ya da suçta kul-
lanılan bazı araçlar gibı araçlara el konulabılir. Bu
gayet doğaldır.
mmmmm» Dünyamn pek çok ülkesiıufe de benzeri
durumlar olmadı mı?
- Ceza yargı lamasında zaten buna mecbursunuz.
Maddı birgerçeğı bulacaksınız. Düşünün ki biroto-
mobilde uyuşturucu var ve siz bunu biliyorsunuz.
Doğal olarak o aracı zaptedeceksiniz. Normalde
bu mülkiyet hakJtma aykın bir işlemdir. Ama ceza
hukuku açısından maddi gerçegın bulunması içın
bu işlemi yapmaya mecbursunuz. Bir başka ömek
de haberleşme aracına el konulmasıdır. Bu, mek-
tup olabılır, telgraf olabilır. lşın ilginç yanı, 1924
Anayasası'nın 81. maddesi teiefon dinlenmesinin
gizliliğmden söz ediyor. Ama daha sonrakj anaya-
salanmızdabu hıç yoktur. Bakm, teknolojinin o ka-
dar geri olduğu bir dönemde telefon dinlenmesinin
gızliiiği esas konmuş. 1929'da Ceza Muhakemele-
ri bsulü Kanunu kabul ediJdi. Bunun 91. maddesi;
mektup, telgraf gibı araçlann denetlenebileceğin-
den söz ediyor, ama teîefonun dinlenmesine hiçbir
atıfta bulunmuyor.
• H H Seden?
- Çünkü 1924 Anayasası'nın 81. maddesi ilke
olarak o gızliiiği koymuş. Şimdıyse, sonraki ana-
yasalarda böyle bir madde olmadığı içın telefonlar
dinleniyor. Bence telefonlann dinlenmesi suçtur.
Bız, "Ceza hukuku açısından böyle bir dinlemeyi
vapmamızgerekebilir", dıyebiliriz. Ama buna hak-
kımız yok. Çünkü biz bunun kanunla özel düzen-
lemesini yapmamışız.
ı Bu konuda biryasa olmadığı biliniyon..
. - Evet. Bu konuda ne özei bir kanunumuz, ne de
Ceza Muhakemeleri L'sulü Kanunu'nda özeî bir
düzenleme var. O zaman, var olmayan bir şeyi biz
nasıl yapabiliriz. Verilmış böyle bir yetki yok ki ka-
nunen. Bakm. Avrupa Konseyı üyesi ülkelerin tü-
mü bu kanunı düzenlemeyı yapmışlar. Belçika
"Gizli Dinleme Kanumı* adıyla bunu 1994"te yap-
n. Bunu kanunla yapmak zorundasınız. çünkü te-
mel bir hak alanına müdahale ediyorsunuz. Ama
burada biz dinleme yapılmasını doğal kabul ediyo-
ruz.
Telefon dinlenebilmesiiçin hangi koşul-
largerekir?
- Burada iki koşul gerekıyor. Birinci koşul, tele-
fonla yapılan haberleşmenin kapsamı, koşullan ve
sınırlannın özel bir yasada ya da Ceza Muhakeme-
leri Usulü Kanunu'nda (CMTJK) özel olarak düzen-
lenmesi gerekmektedir. Bızde böyle birdiizenleme
\ apılmadı. Buolmadığına göre telefon dinleme im-
kânı yok.
ı Hâkim karanyla da olmuyor mu?
- Hayır, olmuyor. Yani hâkim de böyle bir dinle-
meye karar veremez. Çünkü Türkiye'de böyle ya-
sal bir düzenleme yok. Bu olmadığına göre de te-
lefonlann dinlenmesi fıili birdurumdur. Diyelim ki
yasamız var. O zaman dinleme koşullanmn bulu-
nup bulunmadığını hâkim değerlendirebilir. Bunun
da bir süresi olması Iazım. Koşullar ne olursa olsun
bir telefon yıllarca dinlenemez. Yani, olayda somut
sanıklar ve çok ciddi kuşkulann bulunması gereki-
yor.
mmmmmım Peki, sizce bu yapılanfıili uygulamalar-
dan ne anlam çıkıyor?
- Devlet tüm yurttaşlannı potansiyel suçlu göre-
rek genel bir dinleme yetkisi veremez. 1994'te ge-
nel bir dinleme yetkisi verildi. Böylece Emniyet
vetkılilen ıstedıklen zaman, istediklen kişilen is-
tedıkleri gibi dinlediler. Hiçbir mahkeme böyle bir
vetkıyi polıse veremez. Ama ne yazık kı o dönem-
de DGM, bu yetkivı verdi. 1997"de ÖDP'nin baş-
vurusuyla bu olay yeniden gündeme gelince o ka-
rar iptal edildi. Sözde iptal edilmiş durumda. Fiilen
telefonlann dinlenmesi sürüyor. Kim için ne için
hangı olay için kullanılacağı bilinmeyen ve birey
yurnaşın çok önemli iki temel hak alanına kanşma
sayılan bir yetkiyı kullanmanın veya bunu kullan-
dırmanın siyası ve hukukı faturası çok ağırdır. Böy-
le bir eylem anayasanın fiili ılgası anlamına geli-
yor. Bu açıkça suçtur. Şimdi, yenı Türk Ceza Ka-
nunu (TCK) tasansında özel yaşamı korumaya yö-
nelık yeni düzenlemeler var. Birtakım yeni suçlar
ve cezalar getirilmiş. Ne yazık kı bir türlü Mec-
lis'ten geçemiyor. Bugünkü TCK ise gerçekten özel
Peki, böyle biryasal düzenleme olacak-
sagerekçe ne olmalıdır?
- Bizde yasal bir boşluk var. Somut olaylarda hâ-
kim karanyla bile telefon görüşmeleri dinlenemez.
Ama bizde bırakm hâkim karannı, herkes bir sey-
leri dinliyor, polis dinliyor. Bu nedenle bu konu
mutlaka özel bir kanunla düzenlenmelidir. Ya da C-
MUK içınde birdüzenleme yapılmalıdır.Ama ben-
ce bu konuda özel bir kanun çıkanlması daha uy-
gundur. Birçok ülke de böyle yapmıştır zaten. Al-
manya'dan size örnek vereyim: Almanya'da hangi
suçlar için bunun uygulanabileceği somut olarak
belirtilmiştir. Bürün suçlan kapsamaz.
Bu uygulama için hangi suçlarişlenmiş
olmalıdır?
UMIT KARDAŞ
1950, Çorlu - Tekirdağ doğumlu.
Ortaöğrenimini Istanbıd Pertevniyal
Lisesi, yüksek öğrenimini tÜ Hukuk
Fakültesi 'nde tamamladı. Daha önce
Ortaköy llköğretmen Okulu 'ndan
mezun olduğu için Istanbul
Barosu 'nda kayıtlı avukathk
yaparken ilk, ortaokul ve liselerde
öğretmen olarak dersler verdi.
1975 'te askeriyargıç, 1980 de askeri
savcı, 1985 'te kamu hukuku doktoru
oldu. Dört şiir kitabı yayımlandı.
1995 'te emekliye ayrıldı ve avukathk
mesleğine geri dötıdü.
- Mafya tipi organize suçlar, uyuşturucu kaçak-
çılıgı, terör suçlan, gasp, adam öldürme gibi çok
önemli suçlar olabilır. Yasada bunlarbelirtilirvebu
suçlarda telefonlar dinlenebilir, denilir. Ama, ancak
bu belirtilen suçlann sanıklan ve ortaklan bakı-
mından telefonlann dinlenebileceği de belirtilme-
lidir. Şöyle bir soruşturma var, şu tanık olabilecek
kişiyi dinleyeyim, diyemezsiniz. Aynca, bu dinle-
menin suçun işlendiğine ılişkin kuvvetli kuşku du-
rumunda yapılabileceği kaydı da getirilmelidir. Şu-
na da dikkatinizi çekmek isterim; bütün Avrupa ül-
kelerinde de bu böyledir. Telefon dınlenmesi tali ni-
telikte bir delildir. Suçun subutunu başka kanıtlar-
la elde edebilıyorsanız telefonu dınleyemezsiniz.
Ancak başka kanıt elde edemediğiniz durumlarda
telefonu dinleyebilirsiniz. Bir de teîefonun dinlen-
mesi için süre belirlemeniz gereklidir. Almanya'da
bu süre, üç aydır. Bir kişinin telefonunu sonsuza ka-
dar dınleyemezsiniz. Şunun altını da kalın hatiarla
çizmek istiyonım. Yasa geregı telefon dinlenmesi-
ne kesinlikle yargıç karar verecektir. Polis, telefon
dinleyemez. Bizim anayasanın temel hak ve özgür-
lüklerle ilgili bazı maddelerde. "Hâkim karamla,
ama geciknKsindesakınca bulunan halierde kanun-
la gösteriienyetkili mercün emri>Je_" denilir. Bura-
da ıkincı aşama olarak savcıyı düşünebilirsiniz. Bu
temel hakkm sınırlanmasında yetkiyi polise vere-
mezsiniz. Bu da çok önemli.
Bugünkü durumu bir düşünün. Çizdiğimiz bu
tablo, vahım bir durumu yansıtıyor. Isteyen istedi-
ğinin telefonunu uluorta dinleyebiliyor. Nerede özel
yaşamın gizlıligi, nerede haberleşmenin gizliliği?
Demin dediğım gibi tabiı ki bir suçluyu yakala-
mak, bir suç örgütünü çökertmek için telefon din-
lersıniz. Ama bu yasal düzenlemeyle olmalıdır.
Yoksa, şimdiki gibi herkes herkes hakkında kaset
yaşamı koruyamıyor. Bu yasada korumayı sağlaya-
cak suçlar yok. Dolayısıyla bugünkü TCK'de bire-
yın bu alanının korunması söz konusu değil.
^••••ÜH Yani birey devletin gözünde hep potan-
siyel suçlu mu görülüyor?
- Evet, hep suçlu. Vatandaşından, yurttaşından
hep ürken, korkan, onu hep suçlu, hep kötü bir şey-
ler vapacak kişi olarak gören bir dev let.
M M i MeralA kşenerbugörüşmeleriortaya çı-
kardı diyeçok ağırbirbiçimdesuçlanıyor. Ama on-
dan önce Ataattin Çakıcı 'nın telefonda kimlerle
konuştuğunun kasetlerinin ortayaçıkanldtğınıhe-
pimiz biliyoruz. Şimdi gösteriien bu tepki biraz çe-
lişkili olmuyor mu? Olay, kurumsallıktan çıkan-
lıp bireyseUiğe indirgenmiyor mu? -
- Tabii kı olaya kurumsal olarak bakmak Iazım.
Bu, Meral Akşenerolayı fîlan değil. Türkiye'de bu
beni çok rahatsız ediyor. Burada devletin zafiyetı
var. tkincisı: kışıler. kurumlar, kendilerine böyle
bir hukuk ihlalı yapılmadıkça hıç ortaya çıkmıyor-
lar, seslerinı yükseltmiyorlar. Hiçbir destek vermi-
yorlar Herhalde, nasılsa bıze ulaşılmaz. biçiminde
kendilerinden eminler. Ama işın ucu kendilerine
dokunduğu zaman ortaya çıkıyorlar. Bunu birçok
olayda yaşıyoruz. Birörneği RTÜK'ün Kanal D'yi
kapatmasına Levent Kırca'nın gösterdiği tepkidir.
Daha önce pek çok kez ekranlar karartılmıştı, ama
işin ucu kendisine dokununcaya kadar bunlara se-
sini çıkarmamıştı. Özetle. bızde mücadeleler ilke-
sel olarak yapılmıyor. Kendileri zarara ugrayınca
tepki gösteriyorlar, bir süre sonrada bu olaylar unu-
tulup gidiyor.
Bakın, şu konu da önemli:
CMUK'un 91. maddesi şöyle diyor: "Sanığagön-
deriien mektupiar, vesair mensure ve telgraflann
posta ve telgrafhanede zaptı caizdir." Bu maddede
telefonlann dinlenebilmesınden söz edilmiyor. Ba-
zı hukukçular, "Telefon da knasen dinlenebilir" dı-
yorlar. Böyle bir görüşü kabul etmeye ımkân yok.
Çünkü temel haklann sınırlandınlmasında kıyas
yolu caiz değildir. tkinci bir göriişe göre de mek-
tup. vesair mensure denmışse telefon da buna gire-
bilir. Ama bu da olamaz.
Mektupiarve benzerlerinden sözedı lıyor. Geniş-
letip telefonu buraya koymanız mümkün değil.
Bunlar, "Bu iş yapdi\or. Buna bir kılıf uydunüım"
anlamındaki göriişler. Ama bunlan yapacağınıza
bir kanun yapın. İş bu kadar basit.
mamm^Si; savcıük döeminizde böyle oloylaria
hiç karşdoştınız mı?
- Benim bu tür uygulamaian kanıt olarak kabul
etmem mümkün değildi. Avukathk dönemımde bu
tür olaylara rastladım. Yapmışlar. ama hepsi huku-
ka aykın. Bunlar hukuka aykın delillerdir. Şu gö-
rünen manzaraya bakın. Bu, ne kadar ciddi kabul
edilebılir? İnsanlar, hiçbir değerı olmayan kaset-
lerle ortaya çıkıp birbirlerini suçluyorlar. Bu ko-
mıktir. böyle bir şey olamaz. Anayasanın 22. mad-
desi haberleşmenin gizlıliğine sınırlamalar getin-
yor. Bu doğaldır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşme-
si 'nde de bu sınırlamalar var. Ama 22. madde şöy-
le başlıyor:
"Kanunun açıkça gösterdiği haUerde™"
Ama ortada bir kanun yok. Bu konuda Avrupa
Insan Haklan Divanı kararlan da var. Bir kere Av-
rupa tnsan Haklan Divanı, yasal düzenleme olma-
sı, düzenlemenin hukuka uygun olması ve keyfili-
ğe karşı da bir güvence sağlaması koşullannı an-
yor.
Ben yasa çıkardım oldu, demek de yetmiyor. In-
giltere, Avrupa İnsan Haklan Divanı tarafindan ben-
zer bir nedenden mahkûm olmuştu.
koyar, "Bu şöyle, o öyleyapımş" der. Bu da dediko-
duya girer. Bunlann hukuken bir anlamı yok ki.
Enerjinizi bunlarla harcayacak yerde bir yasa ya-
pın. Türkiye'de ülkeyi, devleti yönetenler kendile-
rini hukukla bağlı kılmak istemiyorlar. Parti lider-
leri de öyle. Padişah gibi davranıyorlar. Hâkimleri-
mizin çoğunda da kadı gibi karar verme eğilimi
varsa, vann siz bu düzenin durumunu düşünün.
«•••^ Sizce bu,parlamentoyapısında böyle bir
yasa yapmak için irade çıkar mı?
- Çıkmaz. Zaten bu konularda Türkiye'de hiçbir
siyasi irade yok. Türkiye'yı yönetmeye talip olan
kadronun hukuk bilincine sahip olması gerekiyor.
Ülkenin buna şiddetle ıhtiyacı var. Tabii bu kadro-
nun tarih bilincıne de sahip olması gerekiyor. Ama
her şeyden önemüsi hukuk bilinci... Bu bilinç yurt-
taşımızda da yönetenlerimizde de zayıf. Çünkü her-
kes istediği gibi dav ranma eğilimi içinde. Bir de hiç
kimseden hesap sorulamama gibı bir durum var.
Her gün ülkeyi yönetenler bir sürü suç işliyor, ama
hiç kımse bunlardan hesap soramıyor.
t^mamt^ Hesap sorulamadığı için mi hukuk dışı
yollara başvuruluyor?
- Evet. Hesap sorulamadıgı için iş hukuk dışı
platforma süratle kayıyor. Bu da mafya hesaplaş-
masının bir başka yöntemi. İnsanlan tabancayla öl-
dürmeniz gerekmiyor. Birkaset çıkanp onu toplum
içinde yaraiarsınız. Bu iddialarbelkidoğrudur, bel-
ki değildir. Ama biz kamuoyu olarak bunu takdir
edemeyiz. Bu karar yargısal süreç içinde alınabilir.
Bunun da koşullannm bulunması Iazım. Ancak o
zaman, şu kişinin hâkim karanyla telefonu dinlen-
diyse demek bunun koşullan, onun hakkında ciddi
bir kuşku vardı, diyebiliriz. Şu kasetlerel>akın. Her
kafadan bir ses çıkıyor. Düzmece kaset, montaj ka-
set, deniyor. Neyin ne olduğunu ne bileceksiniz? Iş-
te, yargı süreci, hukuk kurallan içinde bu yapılırsa
o zaman tabii ki kamuoyu güven duyacaktır.
••MMM Yargıyagirdik, ama Türkiye'deyargı ne
kadar düzgün?
- Yargının altyapısı yok, kalite sorunu var. Bütün
bunlan düzenledik, çok güzel kanunlar yaptık di-
yelim. Bu da yeterli değil. Bu kanunlan uygulaya-
cak kapasitede, yetenekte, kalitede insan unsuru
önemli. Bu konuda da yargıda zafiyet var. Yargı in-
sanlan hangardan bozma, komik binalarda görev
yapıyorlar.
^ ^ • • • B Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir
nokta var. Yarguay Ceza DairesiüyesiAhmet Kök-
sal'ın da Meral Akşener'in sözünü etriği telefon
konuşmalannda adı geçiyor...
- Biryargıca yapılabilecek en büyük kötülük bu-
dur. Bu, demin anlattığımız durumun bir yansıma-
sı. Bakın, nerelere, ne şekilde ulaşıyor. Bir şekilde
sıkışan bir taraf var. O tarafa ben de nasıI bir kir bu-
laştırabilirim, refleksiylehareketedilebiliyor. Ama
bu sözünü ettiğimiz düzenlemeler yapılsa bunlan
yapmaya hiç kimse cesaret edemez. Bakın, Meral
Aksener ne kadar gayri ciddi bir tutumla ortaya çı-
kıyor. Nasıl hukuk dışı bir iş yaptığının, suç işledi-
gınin farkında değil. Çok rahatlıkla da çıkıp bunu
kamuoyuna açıklayabiliyor.
••••••^ Meral A kşener 'in istediği bu suçun yap-
tunmı nedir?
- Ne yazık ki yaptınmı hiçbir şey. Bu temel hak
alanıyla ilgili yeni suç tiplerinin TCK'de düzenlen-
mesi gerekiyor. Birisi sizin özel yasamınıza bu şe-
kilde müdahale ediyorsa kanunda bu bütün unsur-
lanyla çok açık bir şekilde tarif edilmeli ve yaptı-
nmı da ağır olmalı. Burada Akşener'in suçunun
yaptınmı yasaya göre bir ayla üç yıl arasında deği-
şiyor. Bu, bir maddenin bir fikmsında var sadece.
Bu da hıç yeterli değil. Yeni TCK tasansında buna
ilişkm düzenlemeler var.
MHMMHİ Bellibirgazeteninyöneticilerinin vega-
zetecilerin telefonlannın dinlenmesini nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
- Burada sıkışan tarafın, yani kendilerine suç is-
nat edilen tarafın, karşı tarafi sıkıştırma, onun açı-
ğını yakalama ve bu arada da kendince bir denge
sağlama amacı var. Bütün bunlar da hiç kimseden
hesap sorulamaması nedenıyle oluyor. Hangi ko-
numda olurlarsa olsunlar, suç işleyen kişilerden bu-
gün Türkiye'de hesap sorulamıyor. Oysa bu kişiler
yargı önünde hesap verebılmelidırler. Bakm, yargı
çalışamıyor, Meclis çalışamıyor. O zaman bu iş ba-
sına kalıyor. Bu iş basına, medyaya kaldığı zaman
da medyanın onlar tarafindan hedef haline getiril-
mesi doğal. Hele de bu boşluk karşısmda çok rahat
hareket ediyorlar.
Bilgi, sır, gizli bilgigibi kavramlar bizim
mevzuatta düzenlendi mi?
- Bu konu çok önemli. Bunlar düzenlenmedi, dü-
zenlenmesine de şiddetle ihtiyaç var. Devlet sırn,
gizli sır, dediğiniz an birçok şeyi engellersiniz. Bu
tabii yargıya da yansır. Bu paravan olarak da kulla-
nılabilir. Suç işlemiştir. Ama "Devlet sırndır, açık-
lanmaz", derler. Bir hususun devlet sırn olduğuna
kim karar verir? Bu ne kadar süreyle devlet sım ola-
rak kalır? Bunlann da yasayla düzenlenmesi Iazım.
Bu da bir boşluk. Pek çok ülkede bu düzenleme ya-
pılmış. Meclislerde komisyon kuruluyor; bu ko-
misyon, devlet sırn mı değil mi değerlendirmesini
yapıyor. Bunun süresi konuyor, yani "Ahıaydevlet
sımdır,bir yıl devletsundır", belirlemesi yapılıyor.
Tansu Çiller örtülü ödünekten onlarca
milyar lirayı "Devlet sımdır söyleyemem" gerek-
çesiyle neyaptığını açıklamamıştı...
- Ortülü ödenekten paralargitti ve bu "Devletsır-
nthr", dendi. Böyle bir şey olamaz. Bu, padişah yet-
kisi kullanmaktır. Bakın, biz hukuktan çok uzağız.
Hukuki düzenlemeleryapılacak, yargı bunun hesa-
bını soracak güçte, donanımlı, bağımsız olacak.
Aynca kamuoyu bunun bilincinde olacak. O zaman
medya da bu kadar yıpranmayacak.
Bugün medya bu koşullarda tek hedef halinde.
• • • Hukuka aykın biryöntemle elde edildi-
ği açıklanan birsırla, kamuyaran arasındakiiiiş-
kiyi nasıl açıklıyorsunuz?
- Ne kadar kamu yaran olursa olsun bir bilginin,
bir kanıtın hukuka uygun olması çok önemlidir.
Buna uyulması şarttır. "BUgiyi hukuka sçkın yol-
lardan ekfe ettik, ama bunda bir kamu yaran var"
diyemezsiniz. Çünkü hukukun ilkeleri temel iike-
lerdir.
Burada ilkesel sapma yaptığınız an karşınıza baş-
ka bir yerde çok vahim bir biçimde çıkar. O neden-
le ilkesel olarak düşünmek Iazım. Her şeyde huku-
kun üstünlüğü ön planda furulmalıdır. Bu, devlet yö-
netenlerin en büyük eksikliği. Devleti yönetenler
hukuka uymadıklan için o zaman hem devlet hem
de bireylerolarak zarargörüyoruz. Bunedenle ulus-
lararası ilişkilerde de sıkmülara düşüyoruz. Apo
gündeme gelinceye kadarölüm cezasını kaldırmak
akhmıza gelmedi. Bu çok onur kıncı bir durum.
Kendi bahçenizi başkalan için değil, kendiniz için
düzeltin.
mmmmmm AB'ye üye olabilmek için mevzuatımızı
düzenlemeye de kalkışük.
- Neden bunu AB üyeliği için yaptık? Kendimiz
için yapmalıydık. Çünkü bu eksikliklerden zarar
görüyoruz.
BALIKESİR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995-25 Karar No: 1998-23
Davacı Habıbe Ertur (Kaplan) vekili Av. Mehmet Demir tarafindan davalılar Maliye Hazinesı ve Ayşe Altıntaş (Kaplan) ile dahilı davalılar aleyhine açılan Balı-
kesır Büyükpınar Köyü 106 ada, 676 parsel nolu taşınmazm yapılan yargılaması sonunda, davanın reddi ile taşınmazın tespit gibı mera olarak sınırlandınlmasına
ve özel sicılıne yazılmasına karar venlmış, hüküm süresınde temyiz edilmekle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlıgı'nın 9.11.1998 gün ve 998/4678 esas,
998'4621 karar sayılı ılamı ile onanmasına karar verilmiş olup, davacı vekili Av. Mehmet Demır tarafindan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin onama ilamı süresınde
karar düzeirme îalebınde bulunulduğundan: llen sürülen Nısan 1322 tanhli ve 159 numaralı tapu kaydının malıklen olup, adreslen bulunup tespit edilemeyen da-
hilı davalılar Yurdanur Tınaz, Yaşanye Türktemelı, Mehmet Kaplan, Mustafa Özer, Zeynep Özer, Mustafa Önür, Habibe Özer. Zafer Özer, Zayıt Özer, Mehmet Emın
Kaya, Mehmet Mıthat Kaya. Mustafa Polat Kaya, Makbule Önür ve Hayatı Önür'e davacı vekili Av. Mehmet Demir'ın 15.12 1998 tarihli karar düzeltme temyiz
dilekçesi, ılanen tebliğ olunur. Basın: 66982
İNEBOLU ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1997/91
Davacılar Rahmi Özgûr ve Fahri Özgür tarafindan davalı Oktay Tan aleyhine açılan müdahalenin men'i
davasının yapılan yargılamasında:
Hissedar Dahili Davalı: Emıne Mehmet kızı lnebolu Aşağı Hatıpbağından,
Davada hissedar olarak gözüken yukanda açık kimliği yazılı kişi tüm aramalara ragmen bulunamadığın-
dan Basın Ilan Kurumu aracılıgıyla ilan yapılmasına karar verilmış olduğundan işbu hissedar dahili davalı-
nın duruşma günü olan 8.2.1999 günü saat 09.00'da lnebolu Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunma-
sı, duruşma gününü bildirir tebligat yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebiig olunur.
Basın: 66953