13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1998 PAZAJ 12 PAZAR KONUGU DYP'li Meml Akşener'in gazeteyöneticilerinin telefon konuşmalarını açıklaması Ceza Kanunu 'ndaki boşluğu da ortaya çıkardı Telefonlann dinlenmesi sürüyor'Genel Başkan Yardımcısı Meral Akşener'in, günün modasına uyup, bu kez Hürriyet gazetesi yöneticilerinin bazı özel telefon görüşmelerini, kimin kaydettiği belli olmayan gizli bir kasete dayanarak kamuoyuna "sızdırması" çeşitli tepkilere ve yankılara yol açtı. Kimileri, "Aman ne de iyi olmuş". duygulannı dile getirirken kimileri de bir hukuk devletinde, anayasaya ya da yasa maddelerine dayandınlmadan telefon görüşmelerinin dinlenmesinin, hele hele bunlann içeriklerinin kamuoyuna açıklanmasmın kabul edilemeyeceğini. bunu yapanlann ağır suç işlediklerini savunuyorlardı. Telefon görüşmelerinin dinlenmesinin yasa maddelerinde yer almaması, hele de bu konuda yargıç karan olmaması durumunda bu kişilik haklannı ihlal anlamına gelmez mi? Bu suçu işleyen kişiler ağır biçimde cezalara çarptınlmazlar mı? Bir hukuk devletinde uygulama, bu dediğimiz gibidir. Ama Alaaddin Çakıcı kasetleri ortaya döküldüğünde bir hukuk devletinde böyle bir uygulamanın nasıl yapılabildiğini sormayanlar, Meral Akşener'in açıklamaları üzerine de fazlakafa patlatmamayı yeğlediler. Nasılsa amaç hasıl olmuş, basın ve medya bir kez daha yıpratılmıştı. Burada sorulması gereken bir soru da bir dönem, şöyle ya da böyle, tçişleri Bakanlığı mevkiinde bulunmuş bir kişinin ağzından çıkanı kulağı duymazcasına nasıl bu biçimde uluorta konuşabildiği olmalıdır. Kâğıda döktüğümüz ve akhmıza takılan bu nokta ve sorulan bir dönem askeri savcılık yapmış olan Avukat Ümit Kardaş'la konuştuk. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU DYPGenelBaşkan Yardımcıst MeralAk- şener'in Hürriyet gazetesi yöneticilerinin, dinle- nen özel telefon görüşmelerinin içeriğini açıkla- masınınyankıları sürüyor. Akşenersizcebunuya- parak çok ciddi bir suç işlemiş olmuyar mu? - Bence Akşener, çok ciddi bir suç işlemiş. Ana- yasanın 20. maddesi özel yaşamın gizliliğini vur- guluyor. Anayasanın 22. maddesi de haberleşme- nin gizliliğini vurguluyor. Bunlar, çok önemli iki te- mel hak alanı. Son zamanlarda ülkemizde gerçek- ten traji-komik birdurum yaşanıyor. Yani, devletin çok ciddi mevkilerinde görev yapmış insanlar cep- lerinde birer telefon dinleme kasetiyle dolaşıp açık- lamalar yapıyorlar. Bu korkunç bir görüntü. Tele- fonlann dinlenmesi olay ı anayasanın Fıili ilgası an- lamına gehyor. bence bu iki madde açısından. Or- tada çok önemli bir skandal olduğu kanısında>ım. Ama, bu, bugünün skandalı değil. 1994'te, Mehmet Ağar'ın DGM'den genel bir dinleme yetkisi istedi- gini biliyoruz. Demek ki bu tür uygulamalar geç- mişten bugüne kadar geliyor. i^mmmm Sizce bu neyigösteriyor? - Bence bu. devleti yönetenlenn kendilerini hu- kukla bağlı saymadıkJannı, hukuka inançlan olma- dığını, hukuk bilincıne sahip olmadıklannı göste- riyor. Gerçekten ortada vahim bir durum var. Bu- rada şunu vurgulamak Iazım: Ceza hukukunda maddi gerçeğı bulmak için ceza yargılama yöntem- lerı vardır. Bu ceza yargılama yöntemleri içerisın- de. yine kuşkusuz, mektup, telgraf ya da suçta kul- lanılan bazı araçlar gibı araçlara el konulabılir. Bu gayet doğaldır. mmmmm» Dünyamn pek çok ülkesiıufe de benzeri durumlar olmadı mı? - Ceza yargı lamasında zaten buna mecbursunuz. Maddı birgerçeğı bulacaksınız. Düşünün ki biroto- mobilde uyuşturucu var ve siz bunu biliyorsunuz. Doğal olarak o aracı zaptedeceksiniz. Normalde bu mülkiyet hakJtma aykın bir işlemdir. Ama ceza hukuku açısından maddi gerçegın bulunması içın bu işlemi yapmaya mecbursunuz. Bir başka ömek de haberleşme aracına el konulmasıdır. Bu, mek- tup olabılır, telgraf olabilır. lşın ilginç yanı, 1924 Anayasası'nın 81. maddesi teiefon dinlenmesinin gizliliğmden söz ediyor. Ama daha sonrakj anaya- salanmızdabu hıç yoktur. Bakm, teknolojinin o ka- dar geri olduğu bir dönemde telefon dinlenmesinin gızliiiği esas konmuş. 1929'da Ceza Muhakemele- ri bsulü Kanunu kabul ediJdi. Bunun 91. maddesi; mektup, telgraf gibı araçlann denetlenebileceğin- den söz ediyor, ama teîefonun dinlenmesine hiçbir atıfta bulunmuyor. • H H Seden? - Çünkü 1924 Anayasası'nın 81. maddesi ilke olarak o gızliiiği koymuş. Şimdıyse, sonraki ana- yasalarda böyle bir madde olmadığı içın telefonlar dinleniyor. Bence telefonlann dinlenmesi suçtur. Bız, "Ceza hukuku açısından böyle bir dinlemeyi vapmamızgerekebilir", dıyebiliriz. Ama buna hak- kımız yok. Çünkü biz bunun kanunla özel düzen- lemesini yapmamışız. ı Bu konuda biryasa olmadığı biliniyon.. . - Evet. Bu konuda ne özei bir kanunumuz, ne de Ceza Muhakemeleri L'sulü Kanunu'nda özeî bir düzenleme var. O zaman, var olmayan bir şeyi biz nasıl yapabiliriz. Verilmış böyle bir yetki yok ki ka- nunen. Bakm. Avrupa Konseyı üyesi ülkelerin tü- mü bu kanunı düzenlemeyı yapmışlar. Belçika "Gizli Dinleme Kanumı* adıyla bunu 1994"te yap- n. Bunu kanunla yapmak zorundasınız. çünkü te- mel bir hak alanına müdahale ediyorsunuz. Ama burada biz dinleme yapılmasını doğal kabul ediyo- ruz. Telefon dinlenebilmesiiçin hangi koşul- largerekir? - Burada iki koşul gerekıyor. Birinci koşul, tele- fonla yapılan haberleşmenin kapsamı, koşullan ve sınırlannın özel bir yasada ya da Ceza Muhakeme- leri Usulü Kanunu'nda (CMTJK) özel olarak düzen- lenmesi gerekmektedir. Bızde böyle birdiizenleme \ apılmadı. Buolmadığına göre telefon dinleme im- kânı yok. ı Hâkim karanyla da olmuyor mu? - Hayır, olmuyor. Yani hâkim de böyle bir dinle- meye karar veremez. Çünkü Türkiye'de böyle ya- sal bir düzenleme yok. Bu olmadığına göre de te- lefonlann dinlenmesi fıili birdurumdur. Diyelim ki yasamız var. O zaman dinleme koşullanmn bulu- nup bulunmadığını hâkim değerlendirebilir. Bunun da bir süresi olması Iazım. Koşullar ne olursa olsun bir telefon yıllarca dinlenemez. Yani, olayda somut sanıklar ve çok ciddi kuşkulann bulunması gereki- yor. mmmmmım Peki, sizce bu yapılanfıili uygulamalar- dan ne anlam çıkıyor? - Devlet tüm yurttaşlannı potansiyel suçlu göre- rek genel bir dinleme yetkisi veremez. 1994'te ge- nel bir dinleme yetkisi verildi. Böylece Emniyet vetkılilen ıstedıklen zaman, istediklen kişilen is- tedıkleri gibi dinlediler. Hiçbir mahkeme böyle bir vetkıyi polıse veremez. Ama ne yazık kı o dönem- de DGM, bu yetkivı verdi. 1997"de ÖDP'nin baş- vurusuyla bu olay yeniden gündeme gelince o ka- rar iptal edildi. Sözde iptal edilmiş durumda. Fiilen telefonlann dinlenmesi sürüyor. Kim için ne için hangı olay için kullanılacağı bilinmeyen ve birey yurnaşın çok önemli iki temel hak alanına kanşma sayılan bir yetkiyı kullanmanın veya bunu kullan- dırmanın siyası ve hukukı faturası çok ağırdır. Böy- le bir eylem anayasanın fiili ılgası anlamına geli- yor. Bu açıkça suçtur. Şimdi, yenı Türk Ceza Ka- nunu (TCK) tasansında özel yaşamı korumaya yö- nelık yeni düzenlemeler var. Birtakım yeni suçlar ve cezalar getirilmiş. Ne yazık kı bir türlü Mec- lis'ten geçemiyor. Bugünkü TCK ise gerçekten özel Peki, böyle biryasal düzenleme olacak- sagerekçe ne olmalıdır? - Bizde yasal bir boşluk var. Somut olaylarda hâ- kim karanyla bile telefon görüşmeleri dinlenemez. Ama bizde bırakm hâkim karannı, herkes bir sey- leri dinliyor, polis dinliyor. Bu nedenle bu konu mutlaka özel bir kanunla düzenlenmelidir. Ya da C- MUK içınde birdüzenleme yapılmalıdır.Ama ben- ce bu konuda özel bir kanun çıkanlması daha uy- gundur. Birçok ülke de böyle yapmıştır zaten. Al- manya'dan size örnek vereyim: Almanya'da hangi suçlar için bunun uygulanabileceği somut olarak belirtilmiştir. Bürün suçlan kapsamaz. Bu uygulama için hangi suçlarişlenmiş olmalıdır? UMIT KARDAŞ 1950, Çorlu - Tekirdağ doğumlu. Ortaöğrenimini Istanbıd Pertevniyal Lisesi, yüksek öğrenimini tÜ Hukuk Fakültesi 'nde tamamladı. Daha önce Ortaköy llköğretmen Okulu 'ndan mezun olduğu için Istanbul Barosu 'nda kayıtlı avukathk yaparken ilk, ortaokul ve liselerde öğretmen olarak dersler verdi. 1975 'te askeriyargıç, 1980 de askeri savcı, 1985 'te kamu hukuku doktoru oldu. Dört şiir kitabı yayımlandı. 1995 'te emekliye ayrıldı ve avukathk mesleğine geri dötıdü. - Mafya tipi organize suçlar, uyuşturucu kaçak- çılıgı, terör suçlan, gasp, adam öldürme gibi çok önemli suçlar olabilır. Yasada bunlarbelirtilirvebu suçlarda telefonlar dinlenebilir, denilir. Ama, ancak bu belirtilen suçlann sanıklan ve ortaklan bakı- mından telefonlann dinlenebileceği de belirtilme- lidir. Şöyle bir soruşturma var, şu tanık olabilecek kişiyi dinleyeyim, diyemezsiniz. Aynca, bu dinle- menin suçun işlendiğine ılişkin kuvvetli kuşku du- rumunda yapılabileceği kaydı da getirilmelidir. Şu- na da dikkatinizi çekmek isterim; bütün Avrupa ül- kelerinde de bu böyledir. Telefon dınlenmesi tali ni- telikte bir delildir. Suçun subutunu başka kanıtlar- la elde edebilıyorsanız telefonu dınleyemezsiniz. Ancak başka kanıt elde edemediğiniz durumlarda telefonu dinleyebilirsiniz. Bir de teîefonun dinlen- mesi için süre belirlemeniz gereklidir. Almanya'da bu süre, üç aydır. Bir kişinin telefonunu sonsuza ka- dar dınleyemezsiniz. Şunun altını da kalın hatiarla çizmek istiyonım. Yasa geregı telefon dinlenmesi- ne kesinlikle yargıç karar verecektir. Polis, telefon dinleyemez. Bizim anayasanın temel hak ve özgür- lüklerle ilgili bazı maddelerde. "Hâkim karamla, ama geciknKsindesakınca bulunan halierde kanun- la gösteriienyetkili mercün emri>Je_" denilir. Bura- da ıkincı aşama olarak savcıyı düşünebilirsiniz. Bu temel hakkm sınırlanmasında yetkiyi polise vere- mezsiniz. Bu da çok önemli. Bugünkü durumu bir düşünün. Çizdiğimiz bu tablo, vahım bir durumu yansıtıyor. Isteyen istedi- ğinin telefonunu uluorta dinleyebiliyor. Nerede özel yaşamın gizlıligi, nerede haberleşmenin gizliliği? Demin dediğım gibi tabiı ki bir suçluyu yakala- mak, bir suç örgütünü çökertmek için telefon din- lersıniz. Ama bu yasal düzenlemeyle olmalıdır. Yoksa, şimdiki gibi herkes herkes hakkında kaset yaşamı koruyamıyor. Bu yasada korumayı sağlaya- cak suçlar yok. Dolayısıyla bugünkü TCK'de bire- yın bu alanının korunması söz konusu değil. ^••••ÜH Yani birey devletin gözünde hep potan- siyel suçlu mu görülüyor? - Evet, hep suçlu. Vatandaşından, yurttaşından hep ürken, korkan, onu hep suçlu, hep kötü bir şey- ler vapacak kişi olarak gören bir dev let. M M i MeralA kşenerbugörüşmeleriortaya çı- kardı diyeçok ağırbirbiçimdesuçlanıyor. Ama on- dan önce Ataattin Çakıcı 'nın telefonda kimlerle konuştuğunun kasetlerinin ortayaçıkanldtğınıhe- pimiz biliyoruz. Şimdi gösteriien bu tepki biraz çe- lişkili olmuyor mu? Olay, kurumsallıktan çıkan- lıp bireyseUiğe indirgenmiyor mu? - - Tabii kı olaya kurumsal olarak bakmak Iazım. Bu, Meral Akşenerolayı fîlan değil. Türkiye'de bu beni çok rahatsız ediyor. Burada devletin zafiyetı var. tkincisı: kışıler. kurumlar, kendilerine böyle bir hukuk ihlalı yapılmadıkça hıç ortaya çıkmıyor- lar, seslerinı yükseltmiyorlar. Hiçbir destek vermi- yorlar Herhalde, nasılsa bıze ulaşılmaz. biçiminde kendilerinden eminler. Ama işın ucu kendilerine dokunduğu zaman ortaya çıkıyorlar. Bunu birçok olayda yaşıyoruz. Birörneği RTÜK'ün Kanal D'yi kapatmasına Levent Kırca'nın gösterdiği tepkidir. Daha önce pek çok kez ekranlar karartılmıştı, ama işin ucu kendisine dokununcaya kadar bunlara se- sini çıkarmamıştı. Özetle. bızde mücadeleler ilke- sel olarak yapılmıyor. Kendileri zarara ugrayınca tepki gösteriyorlar, bir süre sonrada bu olaylar unu- tulup gidiyor. Bakın, şu konu da önemli: CMUK'un 91. maddesi şöyle diyor: "Sanığagön- deriien mektupiar, vesair mensure ve telgraflann posta ve telgrafhanede zaptı caizdir." Bu maddede telefonlann dinlenebilmesınden söz edilmiyor. Ba- zı hukukçular, "Telefon da knasen dinlenebilir" dı- yorlar. Böyle bir görüşü kabul etmeye ımkân yok. Çünkü temel haklann sınırlandınlmasında kıyas yolu caiz değildir. tkinci bir göriişe göre de mek- tup. vesair mensure denmışse telefon da buna gire- bilir. Ama bu da olamaz. Mektupiarve benzerlerinden sözedı lıyor. Geniş- letip telefonu buraya koymanız mümkün değil. Bunlar, "Bu iş yapdi\or. Buna bir kılıf uydunüım" anlamındaki göriişler. Ama bunlan yapacağınıza bir kanun yapın. İş bu kadar basit. mamm^Si; savcıük döeminizde böyle oloylaria hiç karşdoştınız mı? - Benim bu tür uygulamaian kanıt olarak kabul etmem mümkün değildi. Avukathk dönemımde bu tür olaylara rastladım. Yapmışlar. ama hepsi huku- ka aykın. Bunlar hukuka aykın delillerdir. Şu gö- rünen manzaraya bakın. Bu, ne kadar ciddi kabul edilebılir? İnsanlar, hiçbir değerı olmayan kaset- lerle ortaya çıkıp birbirlerini suçluyorlar. Bu ko- mıktir. böyle bir şey olamaz. Anayasanın 22. mad- desi haberleşmenin gizlıliğine sınırlamalar getin- yor. Bu doğaldır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşme- si 'nde de bu sınırlamalar var. Ama 22. madde şöy- le başlıyor: "Kanunun açıkça gösterdiği haUerde™" Ama ortada bir kanun yok. Bu konuda Avrupa Insan Haklan Divanı kararlan da var. Bir kere Av- rupa tnsan Haklan Divanı, yasal düzenleme olma- sı, düzenlemenin hukuka uygun olması ve keyfili- ğe karşı da bir güvence sağlaması koşullannı an- yor. Ben yasa çıkardım oldu, demek de yetmiyor. In- giltere, Avrupa İnsan Haklan Divanı tarafindan ben- zer bir nedenden mahkûm olmuştu. koyar, "Bu şöyle, o öyleyapımş" der. Bu da dediko- duya girer. Bunlann hukuken bir anlamı yok ki. Enerjinizi bunlarla harcayacak yerde bir yasa ya- pın. Türkiye'de ülkeyi, devleti yönetenler kendile- rini hukukla bağlı kılmak istemiyorlar. Parti lider- leri de öyle. Padişah gibi davranıyorlar. Hâkimleri- mizin çoğunda da kadı gibi karar verme eğilimi varsa, vann siz bu düzenin durumunu düşünün. «•••^ Sizce bu,parlamentoyapısında böyle bir yasa yapmak için irade çıkar mı? - Çıkmaz. Zaten bu konularda Türkiye'de hiçbir siyasi irade yok. Türkiye'yı yönetmeye talip olan kadronun hukuk bilincine sahip olması gerekiyor. Ülkenin buna şiddetle ıhtiyacı var. Tabii bu kadro- nun tarih bilincıne de sahip olması gerekiyor. Ama her şeyden önemüsi hukuk bilinci... Bu bilinç yurt- taşımızda da yönetenlerimizde de zayıf. Çünkü her- kes istediği gibi dav ranma eğilimi içinde. Bir de hiç kimseden hesap sorulamama gibı bir durum var. Her gün ülkeyi yönetenler bir sürü suç işliyor, ama hiç kımse bunlardan hesap soramıyor. t^mamt^ Hesap sorulamadığı için mi hukuk dışı yollara başvuruluyor? - Evet. Hesap sorulamadıgı için iş hukuk dışı platforma süratle kayıyor. Bu da mafya hesaplaş- masının bir başka yöntemi. İnsanlan tabancayla öl- dürmeniz gerekmiyor. Birkaset çıkanp onu toplum içinde yaraiarsınız. Bu iddialarbelkidoğrudur, bel- ki değildir. Ama biz kamuoyu olarak bunu takdir edemeyiz. Bu karar yargısal süreç içinde alınabilir. Bunun da koşullannm bulunması Iazım. Ancak o zaman, şu kişinin hâkim karanyla telefonu dinlen- diyse demek bunun koşullan, onun hakkında ciddi bir kuşku vardı, diyebiliriz. Şu kasetlerel>akın. Her kafadan bir ses çıkıyor. Düzmece kaset, montaj ka- set, deniyor. Neyin ne olduğunu ne bileceksiniz? Iş- te, yargı süreci, hukuk kurallan içinde bu yapılırsa o zaman tabii ki kamuoyu güven duyacaktır. ••MMM Yargıyagirdik, ama Türkiye'deyargı ne kadar düzgün? - Yargının altyapısı yok, kalite sorunu var. Bütün bunlan düzenledik, çok güzel kanunlar yaptık di- yelim. Bu da yeterli değil. Bu kanunlan uygulaya- cak kapasitede, yetenekte, kalitede insan unsuru önemli. Bu konuda da yargıda zafiyet var. Yargı in- sanlan hangardan bozma, komik binalarda görev yapıyorlar. ^ ^ • • • B Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var. Yarguay Ceza DairesiüyesiAhmet Kök- sal'ın da Meral Akşener'in sözünü etriği telefon konuşmalannda adı geçiyor... - Biryargıca yapılabilecek en büyük kötülük bu- dur. Bu, demin anlattığımız durumun bir yansıma- sı. Bakın, nerelere, ne şekilde ulaşıyor. Bir şekilde sıkışan bir taraf var. O tarafa ben de nasıI bir kir bu- laştırabilirim, refleksiylehareketedilebiliyor. Ama bu sözünü ettiğimiz düzenlemeler yapılsa bunlan yapmaya hiç kimse cesaret edemez. Bakın, Meral Aksener ne kadar gayri ciddi bir tutumla ortaya çı- kıyor. Nasıl hukuk dışı bir iş yaptığının, suç işledi- gınin farkında değil. Çok rahatlıkla da çıkıp bunu kamuoyuna açıklayabiliyor. ••••••^ Meral A kşener 'in istediği bu suçun yap- tunmı nedir? - Ne yazık ki yaptınmı hiçbir şey. Bu temel hak alanıyla ilgili yeni suç tiplerinin TCK'de düzenlen- mesi gerekiyor. Birisi sizin özel yasamınıza bu şe- kilde müdahale ediyorsa kanunda bu bütün unsur- lanyla çok açık bir şekilde tarif edilmeli ve yaptı- nmı da ağır olmalı. Burada Akşener'in suçunun yaptınmı yasaya göre bir ayla üç yıl arasında deği- şiyor. Bu, bir maddenin bir fikmsında var sadece. Bu da hıç yeterli değil. Yeni TCK tasansında buna ilişkm düzenlemeler var. MHMMHİ Bellibirgazeteninyöneticilerinin vega- zetecilerin telefonlannın dinlenmesini nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? - Burada sıkışan tarafın, yani kendilerine suç is- nat edilen tarafın, karşı tarafi sıkıştırma, onun açı- ğını yakalama ve bu arada da kendince bir denge sağlama amacı var. Bütün bunlar da hiç kimseden hesap sorulamaması nedenıyle oluyor. Hangi ko- numda olurlarsa olsunlar, suç işleyen kişilerden bu- gün Türkiye'de hesap sorulamıyor. Oysa bu kişiler yargı önünde hesap verebılmelidırler. Bakm, yargı çalışamıyor, Meclis çalışamıyor. O zaman bu iş ba- sına kalıyor. Bu iş basına, medyaya kaldığı zaman da medyanın onlar tarafindan hedef haline getiril- mesi doğal. Hele de bu boşluk karşısmda çok rahat hareket ediyorlar. Bilgi, sır, gizli bilgigibi kavramlar bizim mevzuatta düzenlendi mi? - Bu konu çok önemli. Bunlar düzenlenmedi, dü- zenlenmesine de şiddetle ihtiyaç var. Devlet sırn, gizli sır, dediğiniz an birçok şeyi engellersiniz. Bu tabii yargıya da yansır. Bu paravan olarak da kulla- nılabilir. Suç işlemiştir. Ama "Devlet sırndır, açık- lanmaz", derler. Bir hususun devlet sırn olduğuna kim karar verir? Bu ne kadar süreyle devlet sım ola- rak kalır? Bunlann da yasayla düzenlenmesi Iazım. Bu da bir boşluk. Pek çok ülkede bu düzenleme ya- pılmış. Meclislerde komisyon kuruluyor; bu ko- misyon, devlet sırn mı değil mi değerlendirmesini yapıyor. Bunun süresi konuyor, yani "Ahıaydevlet sımdır,bir yıl devletsundır", belirlemesi yapılıyor. Tansu Çiller örtülü ödünekten onlarca milyar lirayı "Devlet sımdır söyleyemem" gerek- çesiyle neyaptığını açıklamamıştı... - Ortülü ödenekten paralargitti ve bu "Devletsır- nthr", dendi. Böyle bir şey olamaz. Bu, padişah yet- kisi kullanmaktır. Bakın, biz hukuktan çok uzağız. Hukuki düzenlemeleryapılacak, yargı bunun hesa- bını soracak güçte, donanımlı, bağımsız olacak. Aynca kamuoyu bunun bilincinde olacak. O zaman medya da bu kadar yıpranmayacak. Bugün medya bu koşullarda tek hedef halinde. • • • Hukuka aykın biryöntemle elde edildi- ği açıklanan birsırla, kamuyaran arasındakiiiiş- kiyi nasıl açıklıyorsunuz? - Ne kadar kamu yaran olursa olsun bir bilginin, bir kanıtın hukuka uygun olması çok önemlidir. Buna uyulması şarttır. "BUgiyi hukuka sçkın yol- lardan ekfe ettik, ama bunda bir kamu yaran var" diyemezsiniz. Çünkü hukukun ilkeleri temel iike- lerdir. Burada ilkesel sapma yaptığınız an karşınıza baş- ka bir yerde çok vahim bir biçimde çıkar. O neden- le ilkesel olarak düşünmek Iazım. Her şeyde huku- kun üstünlüğü ön planda furulmalıdır. Bu, devlet yö- netenlerin en büyük eksikliği. Devleti yönetenler hukuka uymadıklan için o zaman hem devlet hem de bireylerolarak zarargörüyoruz. Bunedenle ulus- lararası ilişkilerde de sıkmülara düşüyoruz. Apo gündeme gelinceye kadarölüm cezasını kaldırmak akhmıza gelmedi. Bu çok onur kıncı bir durum. Kendi bahçenizi başkalan için değil, kendiniz için düzeltin. mmmmmm AB'ye üye olabilmek için mevzuatımızı düzenlemeye de kalkışük. - Neden bunu AB üyeliği için yaptık? Kendimiz için yapmalıydık. Çünkü bu eksikliklerden zarar görüyoruz. BALIKESİR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995-25 Karar No: 1998-23 Davacı Habıbe Ertur (Kaplan) vekili Av. Mehmet Demir tarafindan davalılar Maliye Hazinesı ve Ayşe Altıntaş (Kaplan) ile dahilı davalılar aleyhine açılan Balı- kesır Büyükpınar Köyü 106 ada, 676 parsel nolu taşınmazm yapılan yargılaması sonunda, davanın reddi ile taşınmazın tespit gibı mera olarak sınırlandınlmasına ve özel sicılıne yazılmasına karar venlmış, hüküm süresınde temyiz edilmekle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlıgı'nın 9.11.1998 gün ve 998/4678 esas, 998'4621 karar sayılı ılamı ile onanmasına karar verilmiş olup, davacı vekili Av. Mehmet Demır tarafindan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin onama ilamı süresınde karar düzeirme îalebınde bulunulduğundan: llen sürülen Nısan 1322 tanhli ve 159 numaralı tapu kaydının malıklen olup, adreslen bulunup tespit edilemeyen da- hilı davalılar Yurdanur Tınaz, Yaşanye Türktemelı, Mehmet Kaplan, Mustafa Özer, Zeynep Özer, Mustafa Önür, Habibe Özer. Zafer Özer, Zayıt Özer, Mehmet Emın Kaya, Mehmet Mıthat Kaya. Mustafa Polat Kaya, Makbule Önür ve Hayatı Önür'e davacı vekili Av. Mehmet Demir'ın 15.12 1998 tarihli karar düzeltme temyiz dilekçesi, ılanen tebliğ olunur. Basın: 66982 İNEBOLU ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/91 Davacılar Rahmi Özgûr ve Fahri Özgür tarafindan davalı Oktay Tan aleyhine açılan müdahalenin men'i davasının yapılan yargılamasında: Hissedar Dahili Davalı: Emıne Mehmet kızı lnebolu Aşağı Hatıpbağından, Davada hissedar olarak gözüken yukanda açık kimliği yazılı kişi tüm aramalara ragmen bulunamadığın- dan Basın Ilan Kurumu aracılıgıyla ilan yapılmasına karar verilmış olduğundan işbu hissedar dahili davalı- nın duruşma günü olan 8.2.1999 günü saat 09.00'da lnebolu Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunma- sı, duruşma gününü bildirir tebligat yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebiig olunur. Basın: 66953
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear