Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 1998 ÇARŞAMBi
12 KULTUR
Charlelie Couture, Yapı Kredi Sanat Festivali '98 kapsamında îstanbul'da bir konser verdi
DekatLon sporcusu gibi 'rock şairf
FECİRALPTEKİN
"Şarkıcı,birkuşgibklir. Tüylerinigü-
zelleştirir ve mikrofonun üzerine konar"
diyor ChariefieCouture. O bir şarkıcı ola-
rak değıl, 'rock şairi' olarak anılmayı
yeğliyor. Sanatçıyı, insan duygulannın
soyutluğunu dile getirebilen kişi olarak
tanımlıyor.
Besteci, söz yazan, yorumcu, ressam,
grafiker, video- klip, kısa film ve prog-
ram yapımcısı... Fotoğraf makinesi, ka-
merası ve not defterini yanmdan hiç ayır-
mayan, algı kapılan ardına dek açık, ya-
şadığı her anı kaydeden ve yeniden üre-
ten gerçekbirsanatçı. Fransa Ulusal Şö-
valye Nişanı'na sahip, Bus d'Acier ve
Academie Charles Cros ödüllü rock şa-
iri Couture'le, Yapı Kredi Sanat Festiva-
li '98 kapsamında îstanbul'da verdiği
konser öncesinde görüştük.
hham nereye götürürse...
-Sanatınçokfarkh disipHnlerinde ürûn
veriyorsunuz. Sahip olduğunuz geniş yel-
pazenin dinamikleri konusunda bizi bi-
raz aydınlatır mısuuz?
Tıpkı bir dekatlon sporcusu gibiyirn.
Yazmayı, müziği ve resim yapmayı ay-
nı anda öğrendim. Babam sanattarihi pro-
fesörüydü, annem ise Amerika Birleşik
Devletlen'nde Fransızca öğretiyordu.
Yazı yazmayı, müziği ve resmi birlikte
yaşadım hep. Nancy'de güzel sanatlar
eğitimi görürken artık bir seçim yap-
mam gerektiğini söyleyenlere, "Bedeıti-
nizin uzuvlanndan birini seçmeniz gerek-
se hangisini seçerdiniz?" diye karşılık
verdiğimi anımsıyonım. Aldığım ilha-
mın beni nereye götüreceğini kestiremi-
ç
/LJu an îstanbul'da bir
yandan fotoğraflar
çekiyor, desen çiziyor ve
kent üzerine yazılar da
yazıyorum. Belleğime
anılar ve izlenimler
toplayan bir
koleksiyoncu gibiyim.
îstanbul izlenimleri
mutlaka bir yaratıya
dönüşecek.
yordum çünkü. Şu an müzik yapmak
üzere bulunduğum îstanbul'da, bir yan-
dan fotoğraflar çekiyor, desen çiziyor
ve kent üzerine yazılar da yazıyorum. Bel-
leğime anı lar ve izlenimler toplayan bir
koleksiyoncu gibiyim. Zamanı geldiğin-
de îstanbul izlenimleri mutlaka bir ya-
ratıya dönüşecek. Bu bir roman da ola-
bilir, resim de olabilir, müzik de... Önü-
müzdeki alu ay boyunca, tstanbul'dan top-
ladıklanm üzerine çalışacağım.
- Kendi yarattığınız öyküleri anlatt-
yorsunuz müziğinizde. Peki fUm müziği
yaparken, kendinizeait olmayan,size ha-
nr olarak sunulmuş öyküler üzerine no-
talan bir araya getinnekte güçlük çek-
mhor musunuz?
Senaryoyu okurken müziği hissedebi-
liyorum. Bu da kendi yazdığım sözlerin
üzerine müzik yapmaktan çok farkh de-
ğil. Sadece, başka birinin giyeceği kos-
tümü dızayn ediyormuşum hissi veri-
yor. Bir de filmler için 25-30 saniyelik
müzikler yapmanız gerekiyor bazen. Bu-
nun, besteci içın önemlı bir deneyim ol-
duğuna inanıyorum.
Tarklı gülümsemeler gördünT
- Müziğinizi insanlarla paylaşmaktan,
izkyich lc Uetişim kurmaktan bü\ ük ke-
yif alıyorsunuz. Küçük salonlarda ve
kulüpterde müzik yapmayı yeğtemenizin
nedeni bu mu?
Yazarken yalnızım, resim yaparken
ve beste yaparken de... Ama şarİa söy-
lerken. duygularımı karşımdaki insanlar-
la paylaşabiliyorum. Orada müzik, gö-
rüntü, ısı ve koku var çünkü. Ben Fran-
sızca şarkı söylüyorum, ancak Viet-
nam'daki insan da. Afrikalı da, Asyalı da
Ç
y arkı söylerken,
duygulanmı karşımdaki
insanlarla
paylaşabiliyorum. Orada
müzik, görüntü, ısı ve
koku var çünkü.
Fransızca şarkı
söylüyorum, ancak
Viernam'daki insan da,
Afrikalı da, Asyalı da
müziğime katılıyor.
benim müziğime katılıyor ve hissettik-
lerimi paylaşabiliyor. Karşılannda. yap-
tığı işin tamamen içinde olan binnin dur-
duğunu anlıyorlar. Tabii ki küçük yerler-
de müzik yapmak, izleyiciyle daha da ya-
kın ve samimi bir ilişki kurulmasmı sağ-
lıyor. Büyük salonlar, olayı biraz soyut-
laştınyor.
-İntemettesizeaitbertürtübflgKçıılaş-
mak mümkün—
Kendi içimde çok gizemliyim, ama
çalışmam bittikten sonra işimi insanla-
ra sergilemekten kaçınmam. Tıpkı mut-
fak sırlanm açıklamaktan kaçınan, ama
yemeklerini insanlara sunmaktan büyük
keyif alan bir aşçı gibi...
- Çok fazla yokuluk yapıyor, dünyanın
farklı köşelerinde, müziğinize esin ka>-
nağı olacak aynnülar keşfednorsunuz.
Bu anlamda tstanbul'dan neler kaldı da-
ğarcığınızda?
îstanbul'da nargile içtim, zeybek sey-
rettim, saz dinledim... Daha önceden bil-
medığim birçok yeni şeyle tanıştım. Tür-
kiye gibi bütünlüğünü koruyan ülkeler-
den çok fazla etkileniyorum. Buraya,
Prag'dan başlayan Doğu Avrupa turne-
mizin ardından geldik. Ne yazık ki tur-
ne sırasındabulunduğumuz ülkelerde, in-
sanlann kimliklerini ciddi biçimde kay-
betmiş olduklannı gördük. Istanbul'a
geldiğimizde ise rahat bir nefes aldığı-
mı hissettim. Burada çok farklı gülüm-
semeler buldum, insanlar arasındaki çe-
şitlilikten etkilendim. Ben ve müzisyen
arkadaşlanm, Doğu Avrupa tumesinin
ardından îstanbul'a geldiğimizde içi do-
lu, ciddi bir kültürle karşı karşıya oldu-
ğumuzu düşündük. Belki Türkiye'de de
bir Amerikan modeli var, ama her yer-
de değil. Kendine özgülüğünü korumuş
bir ülke Türkiye. Özellikle de insanla-
nn kendi tarihleriyle gurur duymalan
çok güzel.
- Fransız hükümeti, Fransız müziğmi
konımak üzere ban önlemleralmayı seç-
tL Bugün Fransa'nın müzik panorama-
sını nasıl deferlendiriyorsunuz?
Her ülkede müzik, toplumun yansıma-
sıdır. Fransa bugün çok kozmopolit bir
ülke. Hatta milli futbol takımımız da bu
gerçeğe somut bir ömek. Günümüz Fran-
sız müziğinde de çeşitli kültürlerin et-
kilerini görmek mümkün. Bir kültürün
hükümet tarafından korunması çok güç.
Bugün birçok Fransız, 'Amerikan1
olmak
adına kendi kültürünü rahatlıkla harca-
yabilir. Bu arada herkes Amerikah olsa,
dünya da oldukça sıkıcı bir yer olur her-
halde.
Pazar gününe dek sürecek olan XIV îstanbul Antika ve Sanat Fuarı bugün başlıyor
24 kaclm ressamdan 68 esersergileneeekKültürServisi-Türkiye'nin önemli sanat
ve kültür organizasyonlanndan biri olan XIV.
Îstanbul Antika ve Sanat Fuan, 4-8 Kasım
günleri gerçekleştiriliyor. Her yıl düzenlen-
diği tarihi mekânlann aönosferi ve sergile-
nen eserlerin özellikleri ile kapsamlı bir ta-
nh ve kültür hazinesini yansıtan fuar, bu yıl
Dolmabahçe Kültür Merkezi 'nde düzenleni-
yor. K.ÜSAV (Kültür ve Sanat Varlıklannı Ko-
ruma ve Tanıtma Vakfı) danışmanlığında
Elit Fuarcıhk tarafindan dü-
zenlenen fuar, bu tarihi me-
kânda 1030 - 21.00 saatle-
ri arasında gezilebilecek.
Beşiktaş'taki Barbaros
Hayrettin Paşa tskelesi'nin
hemen yanında yer alan ta-
rihi bina, 19. yüzyıl Osman-
h sivil mimarisinin seçkin
bir ömeği olan ve 1856 yı-
lında kullanıma açılan Dol-
mabahçe Sarayı'nm "Mat-
bah-ı Amire' olarak adlan-
dınlan mutfağı olarak inşa
edilmişti. Bina, Dolmabah-
çe Sarayı'nın özgün yapıla-
nnı bütünleştirme çalışma-
lançerçevesinde, 1996yılın-
da Dolmabahçe Kültür Mer-
kezi olarak hizmet vermeye
başladı.
Dünyanın çeşitli ülkele-
rinden bilim adamı, kolek-
siyoner ve sanatseveri îstan-
bul'da buluşturan fuara, bu
yıl da yaklaşık 50 yerli ve ya-
bancı antika ve sanat kuruluşu katılıyor. Bir-
bırinden değerli antika ve sanat eserlerinin
sergılendiği fuarda, Türk-Islam eserleri, an-
tika harita ve gravürler, elyazması nadir ki-
taplar, Osmanlı ve Avrupa yapımı tablolar,
oriyantalist resimler, Selçuklu ve Osmanlı sa-
nat eserleri, 18. ve 19. yüzyıl ürünü mobil-
yalar. 16. yüzyıl Ching ve Ming hanedanla-
nndan kalma mobilyalar, gümüş ve cam iş-
çılığinden örnekler. Meissen, Berlin, Viya-
na. Paris, Rus porselen örnekleri. eski Os-
manlı ve Avrupa mücevherleri, eski Anado-
lu ve Kafkas kilimleri, Avrupa goblen duvar
hahlan sergileniyor.
XIV tstanbul Anrika ve Sanat Fuan her yıl
oldugu gibi bu yü da birbirinden ilginç bir
dızi etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Fuar, özel-
likle sergiler açısından oldukça zengin bir
program sunuyor. Bunlardan ilki fuar süre-
since gezilebilecek olan 'TBMM Milli Sa-
raylar ve Daire Başkanbğı Sergisi'. Sergıde.
Osmanlı Imparatorluğu'nun 19. yüzyıldaya-
şadığı sanayi atılımının en önemli simgele-
rinden olan ve halen Milli Saraylar Daire
Başkanlığı'na bağlı bulunan Hereke Ipekli
Dokuma ve Yıldız Porselen fabrikalanna ait
eserler merakJılanyla buluşacak. Dolmabah-
çe Sarayı'nın 87 no'lu odasında bulunan ve
Yıldız Porselen Fabrikası ürünü bir vazonun
Eren Eyüboğlu - 'Tophane Camii', Ferit Edgü'nün koleksiyonundan.
yeniden üretimi ve Gümüş Oda'da bulunan,
yine aynı fabrika yapımı, üzerine altın \arak-
la Abdülhamit'in monogramı işlenmiş kah-
ve fıncanlan gibi ilginç parçalan kapsayan
sergide, Milli Saraylar Daire Başkanlığı bün-
yesinde yer alan saray, köşk ve kasırlan ta-
nıtan bilimsel yayuüara da ulaşmak mümkün.
Bu yıl, ressam Bihter Pekin de son yapıt-
lanyla Antika ve Sanat Fuan'na konuk olu-
yor.
îstanbul Antika ve Sanat Fuan, Cumhuri-
yet'in kuruluşunun 75. yılı dolayısıyla düzen-
lenen etkinliklere de iki özel sergiyle katılı-
yor. Sergilerden ilki 'Cumhuriyeti Karşüa-
yan Kadın Ressamlar Sergisi' Ülkemizde
ilk kez ele alınan bir kotıseptte düzenlenen
sergiye 24 kadın ressamın 68 eseri katılıyor.
Sergide eserleri yer alan sanatçılar Cumhu-
riyet öncesi doğmuş ve çoğunluğu günü-
müzde Güzel Sanatlar Akademisi Kız Bö-
lümü olarak adlandınlan Inas Sanayi-i Nefi-
se'nin ılk mezunlan olan kadın ressamlar. Ka-
ranlıktan aydınlığa geçişteki bir dönemi yan-
sıtan sergide eserleri yer alan bazı sanatçılar
şöyle: Mihri Müşfik, Nermin Faruki, Bedia
Gükryüz, Maide Arel, tvon Karsan, Aliye
Berger, Füreya Kond, Eren Eyüboğlu, Semi-
ha Bcrksoy ve Emel Konıtürk.
Cumhuriyet etkınlikleri çerçevesinde yer
alan bir diğer sergi de 'Onur
Sergisi'. Sergide, Dolmabah-
çe Sarayı atölyelennde yeni-
leme çalışmalannı yürüten,
restorasyon çalışmalanmn ya-
nı sıra saray koleksiyonundan
parçalan da aslına uygun ola-
rakyeniden iireten uzman kad-
ro tarafindan hazırlanan özel
bir eser sergileniyor. M. Ke-
mal Atatürk tarafindan şahsen
kullanılmış olan ve orijinali
Florya Köşkü'nde bulunan bir
koltuğun kopyası tamamen
aslına uygun olmak üzere ha-
zırlandı. Fuar süresince teş-
Î
..^ hir edilecek olan koltuk, 7 Ka-
| ' sım günü saat 17.00'deki açık
arttırmada satışa sunulacak.
Elde edilen gelirin tamamı
Dolmabahçe Sarayf nın yeni-
lenme çalışmalannda kulla-
nılmak üzere TBMM Vak-
fı'na bağışlanacak.
Fuarkapsamında yer alan bir
başka ilginç etkinlik ise 'An-
tika ve Sanat Eserleri Müzayedesf. 7 Kasım
Cumartesi günü saat 17.00'de gerçekleşe-
cek müzayedede yaklaşık 30 parça eser sa-
tışa sunuluyor. Müzayedede 16. yüzyıl-19.
yüzyıl arasında tarihlendirilen, bir kjsmı Os-
manlı yapımı, bir kısmı da Osmanlı Pazan
için Avrupa'da yapılmış eserler arasında Os-
manlı gümüş tatlı takımlan, III. Ahmet dö-
nemine ait tavan şamdanlan ve Edirne işi bir
çift ahşap çiçek bezemeli pano, Bernheimer
koleksiyonundan Osmanlı nakışlan ve Bur-
sa işi çatmalar, HL Napolyon dönemi Fran-
sız kanepe ve şömine aksesuvarlan, II. Mah-
mut dönemi sandıklı altınlan, çok değerli
hat örnekleri ve erken dönem Osmanlı pa-
dişahlanna ait fermanlı ruğralar yer alıyor.
Müzayede hakkmda aynntılı bilgi almak is-
teyenler 260 77 00 ve 260 52 66 no 'lu telefon-
lan arayabilirler.
Moser- Meissen ortak sergisi
İlginç ve benzersiz
kristal ve porselenler
Osmanlı Sarayı için
kristal ve porselen ta-
kımlar üreten Çek Cum-
huriyeti 'nin Moser ve
Almanya'nın Meissen
firmaları tarafindan
Cumhuriyet'in 75. yıl-
dönümü nedeniyle özel
olarak sınırlı sayıda üre-
tilen ay-yıldızlı vazo ve
kupalar hediyelik kutu-
larda satışa sunulacak.
Sergide Meissen'den bir
porselen ressamı da uy-
gulamalı çalışmalar ya-
pacak.
Meıssen"in kuruluşun-
dan günümüze kadar ya-
pılmış olan eserlerin yer
aldığı sergide figünnler,
yemek, çay, kahve ta-
kımlan, vazo. şamdan
gibi aksesuvarlar ve por-
selen tablolar yer alıyor.
Aynca Moser'de üretimi azalan
ya da artık yapılmayan büyük
parçalar da bulunuyor.
Hammaddesinin kaya kris-
tali olması nedeniyle, içinde in-
san sağhğına zarar verici kur-
şun bulunmayan Moser kris-
talleri, yıllann birikimine sa-
hip ustalar tarafindan elle ya-
pılıyor ve hiçbiri diğerine ben-
zemiyor. Osmanlı Sarayı için
özel olarak Moser tarafindan
yapılan yemek ve bardak ta-
krmlan, Dolmabahçe Sarayı ve
Topkapı Sarayı Müzesi'nde bu-
lunuyor.
Geçen yıl, Tayland Kralı'nın
tahta çıkışının 50. yıldönümü
için sipariş edilen 50 cm bo-
Tayland Kralı için bir yılda yapılan
50 cm bovundaki kristal vazo.
yundaki vazo, kralın yaşamını
resimleyen motiflerle işlendi
ve firmanın en sanatkâr ustası
tarafindan bir yılda bitirildi.
Meissen'in özelliği ise Çin
porselenlerine hayran kalan Sa-
kson Kralı Augnst'un 1710'da
Avrupa'da ilk üretim merkezi-
ni kurması. Porselene kişilik
kazandıran unsur, ürün üstün-
deki figürlenn elle çizilip bo-
yanması. Meissen'in ustalan
tarafindan 1740-1741 yıllann-
da sadece Osmanlı Sarayı için
özel bir imza ile yapılan paha
biçihnez ürünlerin bulunduğu
Topkapı Sarayı Müzesi ise dün-
yanın en büyük porselen ko-
leksiyonuna sahip.
Zümrüt Radau'nun Ercümend Kalmık'ın anısına sunduğu sergisi AEKV'de
Martılara, oyuncakçdara göndermeler
Radau'nun söyleştf 17 Kastm'da AEKV'de.
Kültür Servisi - Ayşe ve Ercümend Kalmık
Vakfi'nın 1998-1999 yılı sergi prograrranın ilk
sanatçısı Zümrüt Y. Radau. 1969 doğumlu
Radau, 1990'da Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Hüsamettin
Koçan Atölyesi'nden mezun oldu. 1993'te aynı
bölümde yüksek lisans çalışmasını
tamamlayarak, 1995'te aynı kurumda arastırma
görevlisi olarak çalışmaya başladı. Sanatçı, halen
'sanatta yeterlilik' eğitimine devam ediyor.
1991'den bu yana yedi kişisel sergi açan, başta
Günümüz Sanatçılan (1990, 1993, 1994), Devlet
Resim ve Heykel Sergileri (1991-1995) ve Genç
Etkinlikler (1996, 1997) olmak üzere çok sayıda
karma sergiye katılan Radau, 1991'de Devlet
Resim ve Heykel Sergisi tkincilik Ödüjü,
1995'te DYO Resim Yanşması Başan Ödülü ve
Bulgar Sanatçılan Derneği (ALAP) Resim
Ödülü, 1998'de de Esbank Yunus Emre Resim
Yanşması Ödülü'nü kazandı.
Sanatçının 1992'deki ikinci kişisel sergisi
dolayısıyla "Zamanı akıp giden bir süreç olarak
algılamamak mümkün mü? Tarihi
bağlanülannız kopmuş olsa bile anılannız en
sonunda slri olduğunuz basamağa sürüklüyor.
Onun için anunsamalarda bizi sürekli haklı
çıkarma eğüimi vardır" diyen Hüsamettin
Koçan, Radau'nun çalışmalanmn 'tüm
zamanlara kapüar araladığını' belirtiyor.
Genç sanatçının 'alıntı' konusuna ilgisi daha
1980'lerdebaşlamış ve 1993'te 'Sanat
Yapıtlannda Alınb' başlıklı yüksek lisans tezi ile
farklı birboyuta yönelmiş. Kendisi bu eğilimini
şöyle açıklıyor "Bugün müzelerde sergjlenen
sanat yapıtlannı birer zaman karmanı olarak
algdıyor ve tüm zamanlan bünyesinde toplayan
resmime bir kabuk gibi giydirtyorum. Örneğin
Anish Kapoor'un kayalanna açtığı delikkr
resmimde sürekli açılan hücrecikleri uygulama
açısından olanaklıydL Ya da Fontana'nın
yüzeyindeki yırtılmalar aynı şekilde benim
yüzeyimi >irtarak geçmişi görseDeştirme
düşünceme uyuyordu» Alıntı yaparken
yöntemim, malzemeye dayalı resim tekniğimle,
seçtjğûn yapıtın görsel yapısına yaklaşmak
şeklinde. Örneğin Lucio Fontana'nın boyayla
yaptığı dairesel dokuyu farkta kalınlıklarda keten
iplerie yineledim ya da Henri Matisse'in fıgürleri
için göl yosunu kullandım."
Zümrüt Radau'nun Ercümend Kalmık'tan
alıntılarla oluşturduğu yapıtlan bu kez
Kalmık'ın martılanna, balıklanna ve
oyuncakçılanna göndermeler içeriyor.
Sergi 21 Kasım'a dek AEKV'de izlenebilecek.
Aynca, 17 Kasım'da yine AEKV'de sanatçının
konuk olarak katılacağı bir söyleşi
düzenlenecek.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Onuncu Yıl Marşı
Neden Aşılamıyor?
Cumhuriyet kutlamalan içinde "Onuncu YılMar
şı", yeniden geniş yığınlann bayrağı oldu, ağızdat
ağıza söylendi.
Oysa 75. yıl kutlamalan için yeni bir marş ısmar
lanmış, ortaya çıkan yapıt, TRT'de sık sık çalını
olmuştu. Ama benimsenmedi, kimsenin dilinc
düşmedi; tıpkı 1973'te yapılan "50. Yıl Marşı" gi
bi.
Nedenleri üzerinde düşünmeye değer.
Marşlar, bildiğiniz gibi fazla sanatsal derinlil
aranan yapıtlar değillerdir. Amaç, en geniş insar
topluluklan üzerinde etkili olmak, onları belirti bi
ruh durumu çevresinde bütünleştirmek, coşturmak
tır.
Onuncu Yıl Marşı'na baktığınızda da bu özel
liklerin ötesine geçilmediği görülür. Marşın sözle-
rini yazan Behçet Kemal Çağlar ile Faruk Na-
fiz Çamlıbel de şıir dünyamızın uluları arasındî
sayılmazlar.
öyleyse nedir bu marşlardan birini böylesine et-
kili kılan, ötekileri ise daha ortaya çıkışlannda unu-
tulmaya terk eden?
Bütün sanat yapıtlan için geçerli olan evrense
bir kural burada da karşımıza çıkıyor: Sanat yapı-
tının sahiciliği.
Onuncu Yıl Marşı, sahici bir yapıttır. Sözlerinir
ve müziğinin arkasında duran koca bir toplum ve
onun eylemleri vardır.
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaş-
tan
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan
Demirağlaıia ördük anayurdu dört baştan
Bu sözlerde, yazıldığı yıl olan 1933 için uydur-
ma hiçbir şey yok.Tümü döneminin gerçegine uy-
gun ve onun ruh durumunu yansıtıyor. Benimsen-
mesine de hiçbir engel yok. Cumhuriyetin ilk or
yılı için hiç kimse çıkıp, "Hayır böyle olmadı" di-
yemez.
Bir de şunu düşünelim.
Biri çıkıp, 75. yıl marşı olarak bu sözlerryazsa,
yine aynı etkiyi gösterir miydi?
"Demirağlarla ördük anayurdu dört baştan'
sözlerine gülüp geçerdik, dünya demiryolu ulaşı-
mında nereye geldi, biz neredeyiz, diyerek. Ya da
"Imtiyazsızsınıfsız, kaynaşmış birkitleyiz" desek,
dünyada gelir dağılımı en bozuk ülkelerden biri ol-
duğumuz yüzümüze çarpılıverir.
Ne yapsanız, bugünün insanlarını 50. yıl ya da
75. yıl için yazılan marş sözlerinin gerçekliğine
inandıramazsınız. Bunca bayağılık bataklığına
düşmüş bir toplumun ruh durumu yüce, ulu, gü-
zel sözlerle anlatılamaz. Gelecek umudu sönmüş
birtoplumu uyandıracak, onaseslenecek farklı bir
söylem bulmak zorundasınız.
Bir yandan cumhuriyetin dişinden tırnağından
arttrnp bir kuruş dış borç almadan yaptığı fabri-
kalan yok pahasına satmaya çalış, ötede cumhu-
riyete övgüler düz.
Kim inanır?
•••
Medya Notu'na katkı:
Emre Kongar'ın 22.10.1998 günkü "Medya
/Vofu"ndaki dudak uçuklatıcı sayıları okuduktan
sonra, aynı gün bir tanıdık bana daha çarpıcı ge-
len başka bir ömek anlattı. üstede binlerce dolar
maaş alanlar arasında adı geçenlerden Ali Kırca'nın
sunduğu haber bültenini çeken kameramanlardan
biri tanıdığımın yeğeniymiş. Sabahtan gece geç
saatlere kadar sigortasız çalıştınlıp, karşılığında da
kendisine makbuz karşılığı aylık 75 milyon iira
ödeniyormuş. Bundan böyle atv haber bültenle-
rini izlerken karşı karşıya çalışan biri binlerce do-
lar maaşlı, öteki 75 milyon İira maaşlı ve kadro-
suz iki basın emekçisini de düşünün.
TÜPk pessamlardan seçki
• Kültür Servisi-Artıum Sungur Sanat Evi, Türk resim
sanatının seçkin eserlerinden bir kesit sunuyor.
Sergide Mehmet Arpacık, Muhtar Aykın, Şeyho Bulut,
Mustafa Günen, Vagif Ibrahim, Nuri tyem, Selahattin
Kara, Mehmet Ali Laga. Serdar Leblebici, Türker
Metingül, Gül Pınar, Ömer Uluç, Turgut Atalay,
Mustafa Ayaz, Resul Aytemur. Faruk Cimok, Sabri
Berkel, Pertev Boyar, Cevat Dereli, Burhan Doğançay,
Necdet Kalay. Komet, Kemal Önsoy, Nihat Tandoğan,
Celal Tutant, Ayhan Türker ve Salih Zeki'nin
eserlerinden örnekler sergileniyor. Sergi, 14 Kasım'a
kadar Pazar günleri hariç 11.00-19.00 saatleri arasında
gezilebilir. Artium Sanat Evi, aynca Mehmet Arpacık,
Faruk Kaşıkçı, Türker Metingül ve Salih Zeki'nin
eserlerini de sanatseverlerin beğenisine sunuyor.
Hillside 2000/Cafe Seven Hills ve Members
Lounge'da düzenlenen sergi, 7 Kasım gününe dek
gezilebilir. (227 75 93)
Antalya'da liyatpo Atölyesi yeni
ders yılına başladı
• Kültür Servisi -1993 yılında kurulan ve o tarihten
bu yana eğitim faaliyetlerini aralıksız sürdüren Antalya
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Atölyesi, 6. yıl eğitim
programına 1 Kasım Pazartesi günü başladı. Geçen yıl
346 kişinin kayıt yaptırdığı Tiyatro Atölyesi'ne bu yıl
600 tiyatrosever başvurdu. Toplam 180 kişi oyunculuk
bölümüne yerleştirilirken 199 kişiyse tiyatroya giriş
programına alındı. Eğitim programında öğrenciler
doğaçlama, rol, diksiyon, tiyatro tarihi ve teorisi, metin
inceleme alanlannda eğitim görecekler. Muhammet
Uzuner, Arzu Gamze Kılınç, Oya Yağcı ve Gökhan
Avkıran'ın eğirmenliğinde sürdürülecek program 25
Mart 1999'da sona erecek. Çalıştığı şirketten emekli
olmasıyla birlikte kendini bütünüyle resim
çalışmalanna verdi. Sanatçının yapıtlan 25 Kasım'a
dek görülebilir. (0212-246 24 96)
TÜPk tasapımcılapı dünyaya
tanıülıyor
• Kültür Servisi -Türk tasanmcılannın yaratıcı
gücünü yansıtmayı amaçlayan Endüstriyel
Tasanmcılar Meslek Kuruluşu (ETMK), Designer's
Odyssey '98 Ürün Tasanmı Sergisi'nin ikincisini
tstanbul'da gerçekleştiriyor. Sergi, Tüyap
/Beylikdüzü'nde 11-15 Kasım günleri arasında
düzenlenen Ofis Dizayn '98 Fuan ve 4. tstanbul
Uluslararası Tasanm Buluşması (IIDE-4/Office)
kapsamında yer alacak. (Aynntılı bilgi için tel:
0212-212 22 18,fax: 0212-212 23 509)