23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef I tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç Genel Yayın Koordınatörû: Hikmet Çetinkava 0 Yazıışien Müdürir Ibmhim Y'ıldız 0 Sorumlu Müdur: Fikret tlkiz Haber Merkezi Müdürir Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser lstıhbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı. Özlem Yüzak 0 Kültür Handan Şenköken 0 Spon Abdülkadir Yıicelnıan 0 Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgi-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mebmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Ba$kan). Orhan Erinç, Oktaj Kurtböke. Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, Ergun Balcı. fbraoira Yddız, Orhan Bursatı, Mustafa Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısi: Mustafa Baiba> Atatürk Bulvan No. 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel: 4195020 (7 hat), Faks-4195O2701zmırTemsilcisi Serdar Kıak. H.ZiyaBlv 1352 S.23 Tel.4411220, Faks:4419117 0 Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No.l Kat:l,Tel:363 12 11. Faks-363 12 15 Muessese Mûduru L'srim \kmea # Koofdmator Ahmet korufean # Muha- sebe Bülent Yener • Idare Höseyin Gürer • Işletme Önder Çdik • 8ûp- Işlem Nail Inal • Bılgısayar Sıstem Mârflvrt Ç0eı-«Satı$ FaziktKııza MEDYA C: • Yönetım Kı Başkanı - Genel Mudûr Gö Erduran # Koordinator S tytman • Genel MüdürYardra Sevda Çoban Tel 514 07 0-513846O«l,Faks 513! Yavnnlavan >e Basao: Yenı Gun Haber Aıansı, Basm ve Yayıncılık A Ş Turkocagı Cad 39 41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Islanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks. (0.212) 513 85 95 29KASIM1998 tmsak: 5.28 Güneş: 7.00 ÖğJe: 11.59 İkindi. 14.23 Akşam: 16.45 Yatsı: 18.11 www.cumhuriyet.conn Schiffer'ın kopumaları kavga çıkardı • tstanbul Haber Servisi - Türkiye'ye, Stork's Private adli mücevher mağazasının açılışını yapmak için gelen Alman top mode] Claudia Schiffer'ın öncekı akşam katıldığı açılış töreninde, Schiffer'ın korumalan ile basın mensuplan arasında kavga çıktı. Olay esnasında ezilme tehlikesi geçiren Schiffer, polis yardımıyla olay yerinden uzaklaştırıldı. Schiffer dün ülkesine döndü. SSK Göztepe Hastanesi'nde açılış • lstanbul Haber Servisi - SSK Göztepe Eğıtım Hastanesi'nde Heodializ ve Organ Nakli Merkezi açıldı. Başhekim Fuat tpekçi, açılan merkezde 38 makina bulunduğunu belırterek "Eksiklerimiz var, ancak bunlar tamamlandığında her ay yaklaşık 280 hastaya hizmet verilecek" dedi. Kadıköy'de resim sergisi • tstanbul Haber Servisi - Rus ve Amerikan ressamlann 60 eserinin yer aldığı resim sergisi, 1 Aralık'taKadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde açılıyor. Caddebostan'daki Kadıköy Belediyesi'ne ait Kültür ve Sanat Merkezi'nde açılacak sergi 13 Aralık'a kadar açık kalacak. Pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Kuralsız, içi boş bir dil kullanılıyor 'Televizyonlar anadili kirlettF • Prof. Dr. Aysel Aziz dilde asıl kirlenmenin televizyonlardan sonra başladığına dikkat çekerek özel radyo ve televizyonlann dil yolu ile eğitim sorumluluğunu kavrayamadıklanm belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Büro- $u) - Doğu Akdeniz Cniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. AyselAziz, özel radyo ve televizyonlarda dil yolu ile eğitim görevinin şimdiye kadar pek anlaşılamadığını belir- tirken gösteri programlan ve rad- yo canlı yayınlannın anadilin bo- zulmasına neden olduğunu bildtr- di. Dilde asıl kirlenmenin televiz- yonlardan sonra gerçekleştiğine işaret eden Aziz "Ailenin egitimi- ni vermeden Amerika'daki küçük evi öğrettiler çocuklara. Onlaıia çocuklanmtflbü>ütrük\«şirndiço- cuklanmız bu hâlegeldi" diye ko- nuştu. Prof. Dr. Aysel Aziz, TRT tara- findan düzenlenen "RadyoTetoiz- yonYayınlannda Tiirk Dilinin Kul- lanımT konulu geçici danışma ku- rulu toplantısına sunduğu bildiri- sinde, TRT'nin dil politikalan ko- nusunda bilgi verdi. TRT'nin bir devlet kuruluşu olarak, devletin dilinden farklı bir dil politikası ol- masınm beklenemeyeceğine işa- ret eden Aziz. tüm yasal düzenie- melere karşın genel müdür ve yö- netim kurullannın görüşlerine bağ- lı olarak dil politikasının değişti- ğini belirtti. Bu değişikliğin ikti- darda bulunan sıyasal partilerin düşünce yapısına göre yapıldığı- nı \wgulayarak şöyle dedi: "TRT'nin >ayıncılık geçmisi içe- risindevayınlannda kullandtgı dil, yayıncılann daha göre\e alınırken kendilerijie verilen, öğretilen doğ- ru Tiirkçekullanılmasıyla ilgilieği- tim ve öğretim yanında yasal dü- zenlemelerie de belirienmiş iken, başta bulunan si>asal iktidartar ve onlann üstyönetimindeki etkileri ile daha da bağlayıcı. adeta dili sı- nırlar içine hapseden bir politika da izlenmiştir.'' Özel radyo ve televizyonlarda Türkçenin doğru kullanılması, dil yolu ile izleyicinin eğitilmesi gö- revi ve sorumluluğunun şimdiye kadar pek anlaşılamadığını belir- ten Aziz, iletilerin en alt düzeyde anlaşılabilir bir dil ile verilmesı- ni istemenın izleyicinin hakkı ol- duğunu kaydetti. Aziz "Özel rad- yo vetelevizyon yayıncısının toplu- mun malı olan frekanslan kulla- nırken, topluma rağmen bu hak- kjn kötiiye kulianılması söz konu- su oiamaz. Yayıncuun, >a\ın öz- gürlüğii adjna bir hakkı varea, iz- leyicinin de -sayısı kadar- kendisi- ne verilen bu mesajlan doğru. düz- gün, ajılaşılabiür bir dil ile aJnıa hakkı vardır" dedi. ^nce eğitim verilmeli' Bazı programlarda kullanılan dildeki kuralsızlık, tutarsızlık ve içi boşluluk gibi konulann, özel ya- yıncılığın sağlam temellere da- yanmadan başlamasının acı gerçe- ğini sergilediğini anlatan Aziz, ya- ymda görev alacak kişilerin eği- timden geçirilmelerinin önemine dikkat çekti. Aziz, Radyo ve Te- levizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), yalnız yayın sonrası denetim me- kanizmasuıı işleterek degil, yayın öncesi de biraz uzun solukJu dü- zenlemelerle olayı çözümlemesi- nin çok daha işlevsel ve yararlı olacağını bildirdi. Aysel Aziz, toplantmın genel değerlendirme bölümünde yaptı- ğı konuşmada da*Türkiye'de di- lin bozulmasının radyo, televiz- yon ve gazetelere yansıdığını söy- ledi. Radyo, televizyon vegazete- lerin toplumun aynası olduğunu, ne varsa onu yansıttığını \aırgula- yan Aziz "Teieviz\oniar geldikten sonra asıl kirlenme oldu. Biz aile- nin eğitimini vermeden, Ameri- ka'daki küçük eviöğrettilerçocuk- lara. TRT 30 yıl icinde yerti ya- punlan artürması gerekirken, ya- bana vapımlaria geldL Onlarla ço- cuklarunızı büyüttük ve şimdi ço- cuklanmız bu hale gekü" dıye ko- nuştu. Aitın tasanmlaryarıştı Türfc kuyumculuğunda tasanm konusunu geliştirmek amacıyla VVbrid Gold Councü'in (Düma Al- tın Konseyi) dü/enlediği "Cold Trends '99 Altın Takı ve Altında Tasanm Yanşması"nın finah' ön- ceki akşam Liitfı KırdarKongreve Sergi Saravı'nda yapıldı. Çağdaş TiirkheCumhurneti'nin kurulu- şunun 75.VIİ1 dola\ısı\la 'Cumhu- riyetin 75. Yılında Türk Kadını ve Altın Takı' temasının işlendiği ya- nşmanın flnalisttakjvetasanmla- n,aralanndaAzraAlan,DemetŞe- ner, Didem Taşlan, Duygu Dikme- noğlu, Eyşan Özhim gibi manken- lerin bulunduğu 20 kjşilik bir grup tarafindan sergilendi. Gecede Sa- it Sökmen'in koreografisiyle İstan- bul De> Jet Opera *e Balesi dansçt- lan tarafindan da bir gösteri sunul- du. (Fotoğraf: UĞL'RDEMİR) Çocuk veKadın:Marüytu IŞILÖZGENTÜRK Onun fotoğraflanna dalıpgiden herkes ser- gi defterine bir şeyleryazmış. Kendilifinden, hiçbir zorlama olmaksızrn. Kimse o anda dı- şardakı trafik gürültüsünü duymamış, kimse o anda gündelik kavgalann gergin sözcükle- rini anımsamamış, kimse en süslü kelimele- ri bulmak için uğraşmamış... Tıpkı az önce fotoğraflannı se>Tettikleri kadın gibi içten, kendiliğınden akıp gitmiş sözcükler... Herkes ona kendi sözcülderiyle seslenmiş: "Seni yaşarken göremediğim için üzgünüm. Yaşamımda hep bir şeyler eksik olaeak..." "Bütün güzel çocuklar gibi, kınlgan dün- \ana kimseleri sokmamışsın..." "An, Manlyn,seni binierceaskere şarkı söv- lediğin Kore'de gördüm ve gözjerim kamaşn. Sana gördüğüm ilk anda âşık oldum. Kanm sana benzediği için gönlümü çaldL Gittiğin o yerde mutlu musun?" "Nesin sen?Gerçekten onun gibi, benim gibi bir insan mı- sın? Ybksa bir serap mı?" "MarilVTi bu filmi çe\irir- ken ne kadar mutsuzsun. Ne kadar o panlülı dün\ anın uza- ğındasuı. O fdm setindegördü- ğıin rüyalan merakediyorum. Eminim, bir yuva istiyordun, seni seven bir erkek ve bir yt- ğmçocuk-.Öylemi Marflyn?" Böyle uzayıp gidıyor, evet sergiyi kim gezmişse ona ken- di üslubunda seslenmiş. Bir çocuğa. bir kız kardeşe, bir sevgiliye seslenir gibi. Dalıp gittiğim defterden basımı kal- dınp yenıden onun fotoğrafla- nna bakmak istıyorum. Nedir Marilyn'i bu denli ölümsüz ta- lan? Bu gizin ıpuçlan bu fotoğ- raflann bir yerinde saklı ol- malı. Dünyanın en ünJü kadın fotoğrafçılann- dan E ve ArooM onun gizini mutlaka, bir yer- lere yerleştirmiş olmalı. Çünkü Eve Arnold gibi cesur ve bir o kadar da şaşırtıcı bir fo- toğrafçı durup dururken Nevada çöllerine gi- dip bir Hollyvvood yıldızının fotoğraflannı çekmeye soyunmaz. Birbildiği mutlaka var- dır. Marilyn uçsuz bucaksız Nevada çöllerin- de son filmi tt UygunsuzJar"ı çevirirken, set- te, giyinme odasında, ezberini yapmak için yalnız başına çölde dolaşıp dururken ne ka- dar da fılmin srradışı kadın kahramanına ben- ziyor. Filmi bilenler bilir, bilmeyenlere biraz anlatmam gerekiyor. Filmin senaryosu sade- ce Marilyn Monroe için birzamanlar eşi oyun yazan Arthur MiDer tarafindan yazılmış. Art- hur Miller. Nevada çölünün acunasız, vahşi yaşam koşullannda, biri kadın üçü erkek, sı- radışı dört kişinin hikâyesını anlatıyor. Ger- çekte Manlyn Monroe'yu aniatıyor. Ftlmde bütün erkekler tarafindan bir seks objesi bi görülen bu kadın aslmda öylesine naif, c lesine içten, öylesine sevgiye aç ki... Küçük birçocuk kadar savunmasız ve ç< güzel. Eve Arnold boşunaonun fotograflannı çe mek için çöle gelmemiş. O bir efsanenin ge çek yaşamda nasıl sıradan biri olduğunu, he kes gibi biri olduğunu anlatmaya çalışıyor. I te milyonlann sevgilisi Marilyn bu! Sette se diği bir at kesilip köpek maması yapılmas diye, rol arkadaşı Clark Gabie'la kıran kın na bir ip çekme yanşına girmiş. Derdi güc atı kurtarmak. Yanşı kazarup atı kurtanlsa gece rahat uyuyacak. Çocukluğundan be peşini bırakmayan o korkunç kâbuslan göı meyecek. O zaman kimse onu, Marilyn'i ye niden yerimhaneye göndermeyecek. Hiç kim se ona cinsel tacizde bulunma yacak. Hiç kimse, entelektü el Arthur Miller ile evlend diye onu küçümsemeyecek Kimse ona "aptal sanşm'' de yıp geçmeyecek. O sadect Marilyn olacak. Gülen, şark söyleyen ve seven Marilyn. Işte o fotoğrafta tam o an- da, Clark Gable ilk kez alt- mış yaşında baba olacağını söylüyorMarih/n'e. Şaşkınlık ve sevinç var Marilyn'in yü- zünde. bir anda hüzne dönü- şen bir sevinç. Marilyn hiçbir zaman çocuk doğuramaya- cak. Onun çocuklan (dergi- Ierdeki deyime göre) fîlmle- ri. Marilyn o anda hiçbir fıl- min bir çocuğun yerini ala- mayacağını düşünüyor. Yü- zündeki gülerken görülen o gizli hüzün hep bundan. Hiç- bir zaman doğuramayacak o. Nedense bu filmin diyalog- lan Marilyn'e zor geliyor. Filmlerdeki bu denli gerçek sözcüklerin, cüm- lelerin olmasına alışık degil. Bu bir film de- f il. tıpkı hayat gibi bir şey. Ama Arthur'dan da bu beklenir. "Canım Arthur-'' diyor ken- di kendine Marilyn ve çölü arşınlayıp filmin diyaloglannı ezberlemeye çalışıyor. Ben de, defelarca defalarca baktıktan son- ra bu fotoğraflaruı sakladığı sırn çözdüm. Bu iki yaratıcı, iki sıradışı kadının birbirlerinde buluşması. Sanki Marilyn gidip Eve'nin ku- lağına."Hadibasşudeklansöre"demış "hd- miz bir ovun ovnayahm. Öyle fotoğraflanmı çek ki gerçekten o fotoğraflarda Marilyn oi- sun, sureti değü." Eve de basmış deklanşöre. Gerçek Marilyn'in fotoğraflan şimdilerde Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde sergileni- yor. Çocuk kadın Marilyn'i vegençliğini öz- leyen herkese çok özel tatlar yaşatmak için... uoz50(îxbotnuıil.conı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear