22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 1998 CUMARTESİ HABERLER DÜNYADA BUGUN ALt SİRMEN Devlet Ciddi mi? Devlet, mafya ve terör ile mücadele ettiğini ileri sürüyor. Teröristlerin başı Türkiye'ye iade edilme- diği için Italya ile aramızda sonu nereye varacağı belli olmayan bir gerginlik yaşanıyor. Bakarsanız, devlet terör ve mafya ile mücadele- de kararlı görünüyor. Ama terörün ve mafyanın kollan öyle yerlere ka- dar uzanmış ki, şaşmamak elde değil. Kimi zaman bazı haberter okuyorsunuz, önce an- lam veremiyor veya yanlış anlıyorsunuz, bilgi eksik- liği bağlantılan kurmayı engelliyor. Son zamanlarda Süleymaniye semtinde aynı cadde üzerinde korunmaya alınmış üç ahşap ev 15 gün içinde yanıyor. Insan önce, yoksul sahibinin sırtından tarihi es- er koruyan devlete karşı, kendini savunan yoksu- lun marifeti sanıyor. Ama olayı biraz daha yakından inceleyince, işin başka olduğunu görüyorsunuz. Gerçekten de, aynı semtte son zamanlarda tam seksen bina yanıyor. İşin biraz üzerine gidince, ya- nan binalann yerine ne konduğuna bakınca, baş- ka bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Görüyorsunuz ki yangınla yok olan binalann ar- saları üzerine otopark yapılmış. (stanbul'da otopark kimin elinde? Her şey gibi mafyanın. Evet, her şeyin mafyası olduğu gibi otopark maf- yası da var. O mafya kentin sokaklannı, kaldınmlarını, yıkın- tılardan kalmış arsalarını dilediği gibi parselliyor. Kamunun olan sokağa araba bırakıyorsunuz, adamın biri sizden para istiyor. Sıkıysa vermeyin, döndüğünüzde ya arabanız çizilmiştir, ya lastik in- dirilmıştir ya da camlar kınlmıştır. Dilerseniz, birey olarak hakkınızı arayın, mafya canınıza okur. Dilerseniz, vatandaş olarak karako- la başvurun, hava alırsınız. Devlet seyircidir, siz Istanbul cangılında, haracı ödemeye mecbursunuz. Ya mafya ve terör ile mücadele eden devlet ne yapıyor? Hiçbir şey, kollannı kavuşturmuş soygunu sey- rediyor. Istanbul'datrafiğeçıkan 1 milyon dolayında araç var. Kentin yoğun bölgelerindeki gerçek otopark kapasitesi ise bunlann ancak yüzde 1'ini banndı- rabiliyor. Durum böyle olunca, yol kenartarını tutmuş olan mafya, trilyonları topluyor. Ne oluyor bu paralar? Bu paralar ya uyuşturucu olarak kente dönüyor- lar ve birkaçla çarpılarak büyüyorlar ya da doğru- dan doğruya terörü besliyoüar veya zaten ikisi iç içe olduğu için önce uyuşturucu trafiğiyle artıp son- ra teröre dönüyor. Devlet bunu bilmiyor mu? Devlet, Istanbul'un otopark mafyasınm elebaşı- larını tanımıyor mu? Biliyor ve tanıyor. Ama hiçbir şey yapmıyor. Otopark mafyasma artık yol kenarian yetmiyor, şimdi binaian yakıyor. -. Ama yerel yönetimler ve Emniyet'ten çıt yok. Hepsi hareketstz, hepsi çaresiz. Oysa çıkar yol var. Devlet, yol kenarlannı kendi- si kullanır, bunun için adam da tutsa yine kâr eder, vergi alır. Belki buralarını polis vakıflanna, memur ve öğretmen kuruluşlanna verir, polislerine denet- letir, resmi kuruluşlann hazırladığı damgalı mühür- lü makbuzlaria park edilir ya da kimi belediyelerin yaptığı gibi otomatlar konur. Böylece hem mafya saf dışı kalır, hem terörün bir kaynağı daha kesilir, hem devletin kimi kurumlan para kazanır, hem vergi alınır hem de yurttaş huzu- ra erer. Bunlar olmayacak şeyler değil. Yeter ki devlet karar versin. Ama devlet önce, terör ve mafya ile mücadele- sinde ciddi mi, ona karar versin. Transfer trafiği hızlandı Aynlan DTP'liler ANAP yolcusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni hükümet ara> - ışlan, parlamentodaki transfertrafiğini hızlandır- dı. Gensoruyla düşürülen 55 hükümetin küçük orta- fı DTP'nin parlamento ayağı çöküyor. Bir süreden teri istifalann durmadığı DTP'den dün de Devlet Basanı ve Izmir Milletve- lilı Rıfat Serdaroğlu ile Oriu Milletvekili Müjdat Keç aynldı. tzmir Millet- veüli Turan Annç ise bir süıe sonra istifaedebilece- tin bildirdi. DTP'deti ko- paılann ANAP'a geçmesi tedenirken Başbakan • MsutYıbnazın.DTPkö- keıliler ve bazı bağımsız nUetvekillerini de partiye latıktan sonra milletveki- i iayısı açısından birinci jati konumuna gelerek likümeti kurma görevini alnayı hedeflediği dile ge- ıridı. îaşbakan Yılmaz'ın, kreki gün partisinin mer- te: karar yönetim kuru- uıdaki, "DTP'den millet- »eülleri gelebileceğr yö- lüıdeki açıklamalannm fl-andan DTP dün 2 fire fedi. Izmir Milletvekili fcıat Serdaroğlu ile Ordu HİIetvekili Koç, istifala- •uı TBMM Başkanlığı'na nndular. Cumhuriyet'in oulannı yanıtlayan Koç. 3T'ye "55. hükümete tetekicin girdiklerini" be- ırsrek. "Şimdi hükümet tüürüldüğüne göre bu gö- •eimizi tamamladığımı iuüjıüyorum. Zaten par- tiye geçici olarak gelmiş- tim" dedi. Şimdılık bağım- sız kalacağını belirten Koç, "ANAP'a geçecekmi- siniz" sorusuna "Bağunstz arkadaşlarla durum de- ğerlendirmesi yapacagız. Ona göre hareket edece- ğiz" yanıtını verdi. Koç, parlamentodaki DTP, DYP ve ANAP kökenli bağım- sızlarla görüş alışverişinde bulunduktan sonra nasıl hareket edileceği konusu- nu değerlendireceklerini söyledi. Serdaroğlu'na yakınlı- ğıyla bilinen tzmir Millet- vekili Turan Annç ise isti- fayı "ş.imdilik" düşünme- diğini, ancak ileri bir tarih- te partiden ayrılabileceğini bildirdi. ANAP'a topluca geçiş görüşüne katılmadı- ğını kaydeden Annç, DTP'deki dağılmayla ilgi- li ise "HerhaJde arkadaş- lar burada istikbal görmü- yorlar* değerlendirmesini yaptı. DTP'deki istifalar DYP'yi de hareketlendir- di. DYP Başkanlık Divanı, DTP milletvekillerini par- tiye çağırma karan aldı. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Nahit Menteşe, geçmişe sünger çektikleri- ni vurgulayarak "Oradald- ter eski arkadaslanmızdır. O nedenle kendilerini par- timize davet ediwruz" de- dı. İstifalann ardından DTP'nin milletvekili sayı- sı 13 'e düşerken bağımsız- lann sayısı 20'ye yüksel- di. Süleymaniye'dekiahşap evlerin art ardayanması 'organize eylem' kuşkularını arttırdı 'Osmanh'yı' yakıyorLar.•. OKTAYEKJNCİ Istanbul'un "Suriçi" bölgesindeki 2600 yıllık kent tarihinde özellikle "Osmanh" dönemine ait sivil mimarlık kültürünü günümüze taşıyan en özgün örnekler Zeyrek ve Süleymaniye semtlerin- de bulunuyor. Çoğunlukla "ahşap" ağırhkJı Istan- bul evleri ve konaklannın tarihi kent kimliğini ta- mamlayan eski sokaklarla birlikte oluşturduklan "rnahaDe dokusu", 1970'li yıllardan bu yana da UNESCO'nun gündeminde "dünya kültür mira- sı" olarak yer alıyor... Bu iki komşu semtten Zeyrek birkaç yildır Fa- tifa Betediyesi'nin duyarlı çabalanyla ve Avrupa Birliğı'nin de desteği alınarak, UNESCO gözeti- mindeki "kurtanna ve yaşatma" projelerine ka- vuştuğu için artık korumacılar da mutlular. Eminönü Belediyesi'ne bağlı olan Süleymani- ye semti ise tam tersi bir süreç yaşıyor. Kurtarma ve yaşatma çabası bir yana, tarihi dokuyu beze- yen ve Zeyrek 'teki evlere göre çok daha görkem- li örnekleri oluşturan ahşap konaklann teker te- ker "yakılmalan'' bile engellenemiyor. Hele son günlerde ardı ardına çıkan yangınlara bakıhrsa ta- rihi yakmayı "iş edinen" çe\Teler, bu sahipsizlik ve denetimsizlik ortamında çok daha "cüretkâr" davranmaya başlamış gibi ler... Nitekim, son üç yangından ilki 12 Kasım 1998 gecesi çıktı ve olayın ilk araştırmalan bile tamam- lanmadan 17 Kasım 1998 gecesi de ikincı yangın yaşandı. Bunun üzerine bölgeye "güvenlik ete- manı" görevlendirildiği şeldinde haberlerin alın- dığı sırada ise 24 Kasım 1998 gecesi üçüncü yan- gın gerçekleşti. Üstelik, 12 gün içinde yakılan bu ahşap evle- rin üçü de Süleymaniye'deki "tarihi aks" olan 16 Mart Şehhkri Caddesi'nde bulunuyor. Dahası, yine üçünün de üzerinde; "Bu bina, tstanbul Üni- versitesi ve tstanbul Betediyesi Süleymaniye Konı- ma Projesi altına ahnmıştır" şekl ınde tabelalar da var. Aynca her üç yangının da gecenin ilerleyen saatlerinde çıkmış olması, ortada bir rastlantı ye- rine, "organize bir eyfcm" olduğu yönündeki yo- rumlara da güç veriyor... Yangından sonra otopark Peki, yürürlükteki koruma mevzuatı ve SİT ku- rallan gereğince, Süleymaniye'deki bu tarihi ev- ler yansalar bile, yerlerine ancak yine aynı mima- ri özellikleri taşıyan bir bina inşa edilebileceğine göre, ardı ardına gerçekleşen yangınlann ardın- daki "niyet" acaba nedir? Bu sorunun yanıtı için uzun boylu araştırmala- ra artık gerek yok. Daha önce yanan tarihi bina- lann arsalanndaki "görüntü" yeteri kadar açıklı- yor. Bu "boşaltrinuş" arsalann hemen tümü artık birer "açık otopark". Her birinin köşesinde kü- çük müdüriyet kulübesi ve kollanndaki "görev- B" yazılanyla dolaşan bekçileri, Eminönü Bele- diyesi'ne "işgaliyeharcı"vererek Istanbul'un oto- park ihtiyacını karşılamaya "profesyonefce" kat- kıda bulunuyorlar... Işte bu gözler önündeki gerçek karşısında önemli birkaç soruyu da aslında Eminönü Bele- diyesi'ne sormak gerek. Süleymaniye'de yakılan • Istanbul'un tarihi Süleymaniye semtinde her hafta bir ev yanmaya başladı. Daha önce yanan hemen tüm eski konaklann yerinde ise şimdi birer "paralı otopark" var. Belediye bu otoparklara izin verdiği sürece tarihi ahşap evlerin neden yandığını sormak da anlamsız oluyor... Tarihi ev ler yandıktan sonra önce enkazı "odun" olarak yağmalamyor, sonra da arsası oto- parkçuara tesBm ediliyt)r. (Potoğraf: MURAT ÖZDEMİR) tarihi konaklann arsasına sürekli otopark izni ve- rilerek, bir bakıma bu yangınlara da "özendirici" bir ortam yaratılmış olmuyor mu? tmar planında koruma altındaki bina parselleri otopark yeri ola- rak gösterilmediğine göre, verilen her otopark iz- ni imar yasası karşısında da "suç" değil mi? Eğer bu "yangın yeri otoparklan" kaçak ve ruhsatsız ise belediyenin bu yasadışılığı engelleyecek ka- dar zabıta gücü yok mu? Yoksa bile valilikten yar- dım istenemez mi?.. Süleymaniye'deki yangınlar, bir başka ilginç zamanlama olarak da bir kısım "muhafazakâr" çevrelerin "Osmanh'yla arük banşanm" şeklin- deki tartışma günderrîleriyle aynı döneme rastla- dı. Oysa Suriçi 'ndeki Osmanh kent dokusunun ve mimarlık mirasının korunması yönündeki ilk bü- yük ve etkili planlama karan, Atatürk'ün çabala- nyla Istanbul'a gelen Prost'un çalışmalanyla alın- mıştı. tlerleyen yıllarda ise önce Menderes yıkımla- nyla tarihi kenti parçaladılar, sonra da şu "Os- manh düşkünü" siyasi yönetimlerin "yık-yap- sat" formülüne dayalı imar politikalanyla özel- likle eski Istanbul evlerini topluca yok edip yeri- ne sözde modern beton kütleleri diktiler. Bu kültür katliammı durdurmak ve uygarlık mırasımızı korumak isteyen "aydınlanmacı kad- rolan" da koruma kurullanndan uzaklaştırmak için ellerinden gelen her türlü hukuk dışı yönte- mi uyguladılar... Işte bu Atatürkçü aydınlanmızdan ve koruma konusunda "hocalann hocası"olan Doğan Ku- ban, 14 Mayıs 1998 günü Cumhuriyet'te yayım- lanan "Osmanh ile Banşmak" başlıkiı makalesin- de; "Cumhuriyeri kuranlar Osmanh döneminde yerişen devrimcilerdi" gerçeğini anımsattıktan sonra şunlan yazıyordu: "Toprak yağmasımn ta- rihi tahribine engel olamayan küİrür bakanlan, müzelere ne kadar küçük sanat objesi yığsalar gö- rev lerini yapmış sayılmazlar (...) Çünkü dünyanın neresine gjderse gitsin, bir küçük sanat objesi yok ohnaz. Fakat taşuıamayan mallann, mimarinin yok olduktan sonra yerine konması söz konusu de- ğOdir™" Benzer şekilde Ühan Selçukda 5 Kasım 1998 günü "Osmanh ve Cumhuriyet" başlığıyla ya- yımlanan yazısında şunu vurguluyordu: "Bir üı- sanın tarihine sahip çıkabihnesi için bUinçlenme- si ilk koşuldur. (_.) Osmanh okullannda doğnı dü- rüst tarih kitabı da yoktu; geçmişe söylenceierie yö- nenrdik Osmanh tarihine yöneUk ciddi çalısma- lar cumhurtyetten sonradu*. Yahuz Osmanh'ya de- gil, Anadolu 'da boy atmışbütün uygarhklara cum- huriyet devriminden sonra bilimsel yöntemlerle sahip çıkıhyor»" Bu özlü değerlendirmelerin ışığında yeniden Süleymaniye 'deki yangınlara bakarsak, şunu gör- memek mümkün değil: tkide bir "Osmanh'yb banşahm" diyerek cum- huriyetçi kadrolan sözde tarih düşmanı gibi gös- termek isteyen tutucu ve "liberal" siyasetçilerin galiba önce şu otopark mafyalanyla ya da imar çeteleriyle olan "banşık" politikalannı gözden geçirmeleri gerekiyor. Çünkü siyasette geçmişe öykünüp uygulama- da kültür mirasını talana açmak sadece Osman- lı'yı da yok etmekle kalmıyor. "Yaraöcı" ve "üretken" bıreyler olarak gehşebilmeniB gele- neksel "esin kaynaklan" da hızla azaldığından montaja ve ranta dayalı tüketim ekonomisinin "khnUksiz toplumu" ortaya çıkıyor... Zaten çoğu politikacı da siyasal geleceğüıi iş- te bu yagmayla iç içe yaşayan bir toplumun oy ter- cihlerine göre artık belirlemiyor mu?.. PKK'nin kuruluş yıldönümü nedeniyle Doğu ve Güneydoğu ile Sıvas ve çevresinde gûvenlik güçleri alarma geçti Otobüsteki padamayla ügili soruşturma sürüyor Yiırt Haberteri Servisi - Sıvas'tan Is- tanbul'a giden bir yolcu otobüsünde ön- ceki akşam meydana gelen ve 4 kişinin ölümü, 19 kişinin yaralanmasıyla sonuç- lanan patlamayla ilgili soruşturma sür- dürülüyor. Otobüsteki yaralılardan 14'ünün Anıtkabireylemcileri "Kaplan- alar"ın yakını olduğu belirlendi. P- KK'nin 20. kuruluş yıldönümü nedeniy- le Doğu ve Güneydoğu'da yoğun önlem- ler alındı. Sivas Tur şirketine ait yolcu otobüsündeki patlama önceki gece Kı- nkkale'ye 14 kilometre kala meydana geldi. Patlamada, otobüsün tavanındabü- yük bir delik oluştu. Emniyet yetkilileri, Kaplancılar örgütü üyelerinden Mehmet Demirin 14 yakınının otobüste bulun- duğunu, ancak bunu rastlantı olarak de- ğerlendirdiklerini söylediler. Yetkililer, bu kişilerin Bayrampaşa Cezaevi 'nde tu- tuklu Kaplancılar'ı ziyaret için Istanbul'a gittiğini bildirdiler. Patlamaya neden olan bombanın, otobüsün yolcu giriş kapısının üzerinde bulunan çanta bagajına konul- duğunu açıklayan emniyet yetkilileri, bombanın otobüsün hareketinden önce konulmuş olma olasıhğının yüksek ol- duğunu bildirdiler. Ancak otobüsün iki yerde mola verdiği belirtildi. Otobüs şo- förü Kaya Yıkhnm. patlamanın ardından otobüsün içinin dumanla kaplandığıru, aracı hemen sağa çekerek güçlükle dur- durduğunu belirterek "Sıvas'tan çıknk- tan sonra yolda hiçbir yolcu almadık. Bomba hareket etmeden önce konuhnus olmah" dedi. Kınkkale Valisi BehiçÇelik. bombanın zaman ayarlı TNT olduğûnun belirlendi- ğini söyledi. Vali Çelik, olayla ilgili so- ruşturmanın geniş kapsamlı olarak sür- dürüldüğünü belirtti. İHD Genel Merkezi otobüsteki patla- mayı yaşam hakkına yönelik bir saldın olarak değerlendirdi. Öte yandan, Sı- vas'tan hareket ederek, tstanbul'a giden Huzur Tur seyahat şirketinin 34 MYT 58 plakalı otobüsüne de bomba konulduğu ihbar edildi. Gûvenlik güçlerinin, otobü- sü Yozgat'ta durdurarak aradığı, ancak ihbann asılsız çıktığı öğrenildi. Güneydoğu'da alarm PKK'nin 27 Kasım 1978 tarihinde Ab- dullah Öcalan ve bir grup arkadaşınca Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis kö- yünde kunıluşunun 20. yıldönümü nede- niyle Doğu ve Güneydoğu illeri ile Sıvas ve çevresinde gûvenlik güçleri alarma geçti. Kentlerin giriş çıkışlan denetim al- tında tutulurken özellikle Sıvas'ta bazı P- KK'lilerin intihar saldırisı yapacağı du- yumlan üzerine yoğun aramalar yapıldı. 12 Eylül öncesinde çok sayıda cinayet, adam kaçırma, kundaklama ve gözdağı olaylannı gerçekleştiren PKK yönetimi, askeri müdahale sonrasında yurtdışına kaçtı. Suriye-Lübnan sınırındaki Bekaa Vadisi'nde askeri eğitime ağırlık veren. örgüt 15 Ağustos 1984 tarihinde Hakkâ- ri'nin Şemdinli ile Siirt'in Eruh ilçeleri- ne aynı anda baskınlar düzenleyerek, kanlı eylemlerine başladı. Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu bölgelerinde gûvenlik kuvvetlerince yapılan operasyonlardan sonra etkinliğini tamamıyla kaybeden ör- güt, son yıllarda siyasallaşma arayışına girdi. 20. yılına bugûn giren PKK'nin ey- lemlerinde 20 bin terörist ölürken, asker, polis ve vatandaşlardan oluşan 10 bin ın- san da yaşamını yitirdi. Akşam saatlerinde tstanbul Adliyesi'ne korumalanile birlikte gelen Erdoğan, Belediye Sarayı'nda yapbgı konuşma ile ilgili Cumhuriyet SavcısıHasan Eker'e ifade verdL (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) Belediyenin ve kendi işlerinin yoğunluğunu gerekçe gösterdi Erdoğan'ın cezası eıtelendi tstanbul Haber Servisi - Istanbul Cumhuriyet Savcılığı, Recep Tayyip Er- doğan'm, hakkındaki 10 aylık hapis ce- zasının 500 milyon lira teminat karşılı- ğı 67 gün ertelenmesini kararlaştırdı. Istanbul Adliyesi'ne mesai bitiminden sonra gelen Erdoğan, belediyenin ve kendisinin özel işleri olduğunu belirte- rek erteleme isteğinde bulunduğunu söyledi. Istanbul Adliyesi'ne öğle saatlerinde gelen Erdoğan"m avukatlan Hayati Ya- na ve Zeki Hacıibrahimoğlu. kesinleş- miş 10 aylık hapis cezasmın ertelenme- si istemini içeren dilekçeyi lnfaz Sav- cısı Fevzi Ydmaz'a verdi. Dilekçeyi in- • celeyen savcılık, Erdoğan'm hapis ce- zasının infazının 500 milyon üra temi- nat karşılığı ertelenmesini kararlaştırdı. Avukat Hayati Yazıcı, erteleme gerek- çesiyle ilgili, "Özel bazı nedenleri ge- rekçe gösterdik. Aynca, tstanbul VauK- ği'nin teNigatı hakkında idare mahke- mesinin verdiği 'yürütmeyi durdurma" karannın ardından Danıştav "ın Erdo- ğan'ı görevine iade edebilecegini, bu ne- denle de süreye ihtiyacımız olduğunu belirttik" dedi. Bu sırada iki kez tstanbul Cumhuri- yet Başsavcısı Ferzan Çitid ile de gö- riişen avukatlar, Erdoğan'ın pazartesi günü ifade vermeye geleceğini belirte- rek adliyeden aynldı. Saat 17.05'te ba- sın mensuplannın adliyeden aynlması- nın ardından Istanbul Adliyesi'ne gelen Erdoğan. ilk olarak Belediye Sara- yı'nda düzenlenen basın toplantısı ve dışanda toplanan gruba yönelik yaptı- ğı konuşma konusunda başlatılan so- ruşturma kapsamında da Istanbul Cum- huriyet Savcısı Hasan Eker'e ifade ver- di, Cezasının ertelenmesiyle ilgili ola- rak lnfaz Savcısı Fevzi Yılmaz'la görü- şen Erdoğan, basm mensuplannın soru- lannı yanıtladı. Cezasının 67 gün erte- lendiğini belirten Erdoğan, ertelemeye gerekçe olarak belediyenin ve kendisi- nin özel işlenni gösterdi. OTAŞ 'TAKİÇETELEŞME İDDlALARI SÜRÜYOR Kaçak doğalgazkullanan Unikatçüamgözyumuldu LEVENTGENCELLİ BURSA -Bursa'da 4200'ü aşkın abone- nin kaçak doğalgaz kullanmasının ortaya çıkanlmasıyla başlayan çete iddialan, ar- tarak sürüyor. BOTAŞ'ın kaçak doğalgaz kullanmalanna göz yumduğu iddia edilen abonelerin önemli bölümünün, tarikatlara destek verenler olduğu ve Fethullahçılar ile Menzilcilerin başı çek- tiği bilidiriliyor. BOTAŞ Bursa Işletme Müdürü Turgay Topaioğ- lu'na da üst düzeyde yöne- tim tarafmdan "haberleri tekzip et. gündemden düş- menıizi sağla" baskısı ya- pıldığı öğrenildi. Topaloğ- lu'nun tüm iyi niyetli ça- balanna karşm Susurluk çetesinin BOTAŞ'taki uzantılannın direncini kı- ramadığı öne sürülüyor. Makina Mûhendisleri Odası Bursa Şu- besi Başkanı Gülhan Akdoğan tehditlerle ilgili duyTimlann kendilerine de ulaştığını açıkladı. Akdoğan, Cumhuriyet'e yaptığı açaklamada "Khnse korku salmaya kalk- masın. Tûrldye Cumhuriveti bukuk devie- tidir. Bursa'daki inşkiler kentin sınırlannı aşmısnr. Sususluk'a dayannuşnr. BOTAŞ heryönüyleincelenmeBdir " diye konuştu. • BOTAŞ'ın özellikle Fethulahçlar ve Menzincilerin kaçak doğalgaz kullanmalanna göz yumduğu iddia edidi. BOTAŞ Bursa tşletme Müdürü Turgay Topaloğlu'na da üst düzeyde yönetim taraftndan "gündemden dûşmemizi sağla" baskıst yapıldığı öğrenildi. TMMOB Bursa Ü Kordinasyon Sekre- teri Mustafa OzçeBk De hükümet boşlu- ğundan hiç kimsenin yararlanmaya kalk- mamasını ve iddialann çete soruşturması kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Bursa BOTAŞ Proje Müdürü iken 1995 yılında proje dışı yerlere gaz gö- türmek ve kurumu 3 milyon dolar zarara uğratmakla suçlanıp görevden alınan BO- TAŞ yöneticilerini de özel sektöre geçip kurumdaki özelleştirmeleri takip et- tikleri öğrenildi. BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafm- dan görevden alınan eski proje müdürü Gürsd As- lan, birkaç gün önce Bur- sa'da BOTAŞ Genel Mü- dür yardımcılanndan Asım Kafkas'a, "Bursa'yı özelleştirin. Elinizi çabuk tutun. 150 milyon dolarve- reonı" önerisini götürdü- ğü öğrenildi. Bu arada yine Gürsel Aslan'la birlikte 1995'teki soruşturma sonucu görevden alı- nan Orhan Gazi Tamer'in takip edilerek BOTAŞ dış ihaleler bölümüne atandığı da öğrenildi. BOTAŞ'ı yakından tanıyan çev- reler, susurluk sürecinde ortaya çıkan çe- telerin tamamının kurumla bağlantısı oldu- ğunu da aktanyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear