Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
.1
Cumhuriyel
İmtiyaz Sabibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişlen Müdürü: Ibrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret Ilkiz
0 Haber Merkezı Müdürü Hakan
Kara # Görsel Yönetmerr Fikret Eser
Istihbarat: Cengiz Yıldınm 9 Ekonomı Özlem
Yüzak 0 Kültür Handan Şenköken 0 Spor
Abdülkadir Yücclman 0 Makaleler Sami
Karaörcn 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0
Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge:
Edibe Buğra 0 Yurt Haberleri: Mehmet Faraç
Yayın ICurulu: Ilhan Selçuk
(Başkan), Ortuuı Erinç, Oktay
Kurtböke. Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner, Ergun Balcı,
tbrahim Yıldız, Orhan Bursak,
Mustafa Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan
No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat), Faks: 4195027 01zmırTemsilcisi: SerdarKızık,
H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117
0AdanaTemsilcisi:Çetin Yiğenoğlu, InönüCd. 119
S No:l Kat:l,Tel:363 12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Mudürii Üstüjı Akmen #
Koordmalâr Ahmet Konıkan 9 Muha-
sebe Bülent Yener • tdare Hüuyin
Görer • Işletme Önder ÇeUk • Bılgı-
tşlem N«ii lnıl • Bılgısayar Sıstem
Mflrüvet Çikr^Sans F«ziletKua
MEDYA C: • Yonetım Kunı
Başkanı - Genel Mudür Gölb
Erduran • Koordınatör Rel
Işıtman 9 Genel MüdurYanlımcL
SevdaÇoban Tel 514 07 53
5139580-5I384«Wl,Faks 5138*
Yayımlatan ve Basan: Yeru Gün Haber Ajansı, Basm ve Yayıncılık A Ş
Türkocağı Cad 39 41 Cagalogtu 34334 Ist PK246 Islanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 bat) Faks (0 212)513 85 95
28KASIM1998 Imsak: 5.27 Güneş: 6.59 Öğle: 11.59 Ikindi: 14.23 Akşam: 16.45 Yatsı: 18.12 www.cumhuriyet.com.l
İsrailli
Dünya Giizell
• Dış Haberler Servisi -
Israil Güzeli Linor
Abargil, önceki gün Seyşel
Adalan'nda yapılan Dünya
Güzellik Yanşmasrnda,
1998 Dünya Güzeli
seçildi. Fransız Güzeli
Veronik Caloc ikinci,
Malezya Güzeli Pick Lim
Lina Tech ise üçüncü
sırayı aldılar.
Trafik cezalan
arttırılıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Trafikte
uygulanan para cezalan, 1
Ocak 1999tarihinden
geçerli olmak üzere yüzde
77.8 arttınlacak. 3 milyon
200 bin Iira olan emniyet
kemeri bulundurmama ve
kullanmama cezası 5
milyon 600 bin liraya, 6
milyon 400 bin Iira olan
kırmızı ışıkta geçme cezası
11 milyon 300 bin liraya,
12 milyon 900 bin Iira olan
ehliyetsiz olarak araç
kullanmanın cezası da 22
milyon 900 bin liraya
yükselecek. Araçlannı
park yasağı bulunan
yerlere park edenlere ve
taşıma sınınnın üzerinde
yolcu alanlara 5 milyon
600 bin Iira, çevredekiferi
rahatsız edecek şekilde
araç kullananlara 11
milyon 300 bin Iira,
alkollü olarak araç
kullananlara 22 milyon
900 bin Iira, uyuşturucu ve
keyif verici madde almış
halde araç kullananlara 92
milyon 200 bin Iira ceza
verilecek.
Validen örnek
davranış
• TRABZON(AA)-
Trabzon Valisi Ismet
Gürbüz Civelek, isminin
verildiği okulun adının
'75. Yıl Jlköğretim Okulu'
olmasını istedi. ll
merkezinde bulunan
tskenderpaşa tlköğretim
Okulu'nun bahçesinde
inşaatına başlanan okula,
daha önce Milli Eğitim
Müdürlüğü Ad Verme
Komisyonu tarafindan Vali
Ismet Gürbüz Civelek'in
adının verilmesi
kararlaştınldı. Vali Civelek
"Içinde bulunduğumuz
yılın Cumhuriyetimizin
75"inci yılma tesadüf
etmesi nedeniyle yeni
okulun adının '75. Yıl
İlköğretim Okulu' olarak
degiştirilmesini teklif
ederim" dedi.
3 okula ödül
• İZMİR(AA)-
Avnıpa Çevre Eğitim
Vakfi. Çocuklara Çevre
Uyumu Projesi (Eco-
schools) kapsamında
Ankara'daki Yükseliş
ilköğretim Okulu, Bilim
Koleji İlköğretim Okulu ve
Göktürk llköğretim
Okulu'na 'Yeşil bayrak'
ödülü verdi.
TRT Yönetim Kurulu üyesi Tülay Ancı, dildeki yozlaşmanm büyük boyutlara ulaştığmı vurguladı
' Yabancıya özenti Türkçeyi bozdu'BAHAR TA.\RISEVER
ANKARA - TRT'nin oluşturduğu
"geçid dü kurulu" toplantısında Türk-
çenin yalınlığını giderek daha fazla
tehdit eden yabancı sözcük fazlalığı
tartışıldı. TRT Yönetim Kurulu üye-
si Tülay Ancı dilde yozlaşmanm gi-
derek arttığına dikkat çekerek yasal
önlemler önerdi. Ancı, hostes yeri-
ne "Gök konuksal avrat", Istiklal
Marşı yerine "Ulusal Düttürü" gibi
türetmelerin de öz Türkçeleştirmek
olmadığını söyledi.
Eğitimci ve sanatçı Tülay Ancı,.
TRT tarafindan düzenlenen "Radyo
TcJcvizyon Yayınlannda Türk Dili-
nin KuİlanımT konulu geçici danış-
ma kurulu toplantısına sunduğu "Di-
limizdeyabancılaşmanın tarihse) bo-
yutu" başlıkJı bildirisınde, bir toplu-
mun geçmişini, geleceğini, öyküle-
rini ve türkülerini ortak bir dille ko-
ruyabileceğine ışaret etti. Ancı,
"Özentili bir isim secme modası hız-
la yayıinuş, çarşı, sokak, işyeri hatta
TV kanallan ve programlannın isim-
leribikyabancı sözcüklerdensoçilme-
ye başlânnuştır" dedi.
Ancı, eskiden, "Artörma hıznu,
öksüz koyma kıanı", "ŞofBrlerdese-
ver", "Havan batsın" gibı yazılann
yer aldığı arabalarda artık, "Don't
foüowroe","Are you crazy?", "I l«v
ve giris bırt more than my car" gibi
sözlere rastlandığına dikkat çekti.
Günlük yaşamda
kullandığımız sözcûkler
Türkçenin kültür bilim dili olma
özelliklerini geliştirebilmek için ye-
ni önlem ve önerilere gereksinim bu-
lunduğunu anlatan Ancı'nın verdi-
ği bilgiye göre günlük yaşamda kul-
• TRT Yönetim Kurulu üyesi Tülay Ancı, "Dilimizde
yabancılaşmanın tarihsel boyutu" başlıklı bildirisinde,
bir toplumun geçmişini, geleceğini, öykülerini ve
türkülerini ortak bir dille koruyabileceğine işaret etti.
lanılan yabancı sözcükler şöyle:
Arapça: Mahalle, arsa, millet, ti-
caret. kehme, dua, vali, kaymakam,
ihtiyar, ilaç, insan, imza, maymun,
mercan, Azrail, leylak, zambak, men-
dil, mektup, şiir, hayat, elmas, züm-
rüt, meclis, nefes, makas, sanat, re-
sim, şemsiye, zaman, sene, saat, da-
kika, esir. vatan, ders, eser,fitil,şey,
kırmızı, beyaz, mavi, defter, kalem,
kitap, nane, zeytin.
Farsça: Hiç, her, hem, para, lale,
sümbül, henüz, can, hafta, rüzgâr,
ayna, duvar, horoz, sepet, pilav, ni-
şan, çarşı, nohut, pirinç, nilüfer, te-
beşir, tahta, beste, çerçeve, çeşme,
tıraş, işkembe, cambaz, bostan, bül-
bül, cadı, ağustos, mayıs, mart, renk,
pembe, siyah, kâğıt, sebze, meyve,
şeftali, karpuz.
Yunanca: Çerez, paydos,fidan,ti-
fo, çiroz, kokoreç, liman, lüfer, efen-
di, lamba, barut, loğusa, lağım, takoz,
cımbız, karanfıl, papatya, pide, akas-
ya, mengene, sünger, demet, körfez,
kiremit, mantar, bodrum, gübre, yu-
laf, kümes, panayır, kerata, palamut,
fistan, pilaki, huri, fiske, limon, ki-
raz, kestane, fasulye, ıspanak, laha-
na, pırasa, ıhlamur, maydonoz.
Fransızca: Kamyon, otomobil, ba-
raj, burs, kalite, kontrol, vitrin, pat-
ron, parti, mayo, parfüm, taksi, tra-
fik, şans, şantaj, televizyon, plan,
pantolon, bluz, torpil, tramvay, buket,
elektrik, transit, trampet, triko, kra-
vat, kasket, karton, enerji. sekreter,
kast, tuzak, lise, polis, plaj, telgraf,
pilot, robot, roman, tansiyon, kon-
sene, teknik, otel, konser. beton.
Ingilizce: Motel, hostes, sprey, spi-
ker, süpermarket, kokteyl, sandviç,
bloknot, blucin, blöf, kep, karavan,
briç, stres, torpido, ketçap, karfo, tor-
nistan, otostop, brifing, film,jet, tank,
panel, formika,jilet, smokin, kampus.
ttalyanca: Lira, pasta, tavla, berber,
bira, parola, kasa, masa, tempo, pe-
çe. banyo, kampanya, bravo, bomba,
banka, piyango, politika, kolonya,
kanca, parlamento, kadırga, pipo,
kart, vida, patent, gardiyan, karyola,
gazino, kaptan, paso, sigorta, villa, tor-
navida, salça, piyano, kopya, pırlan-
ta, gazete, koraa, peçete, pirzola, is
konto, pilaka, posta, iskele,jandarma
mandalina.
"Şapka (Rusca), patika (Bulgar
ca), çikolata (Meksikaca). tekvandc
(Konece), otoban (Almanca), kanar-
ya (İspanvolea), soba (Macarca), ça>
(Çince), şubat, nisan ve haziran (Siir-
yanice), vişne (Slavca),portakal (Por-
tekjzce)."
Tülay Ancı, halk diline yerleşmiş
bu sözcüklerin karşısına artık eşan-
lamda bir söz bulunamayacağını be-
lirterek, "İsriklal Marşj yerine 'Ulu-
sal Düttürü'jhostesyerinede 'Gök ko-
nuksal avrat" dijereksözciiklertüret-
mek de Türkçeleşmek demek degiJ-
dir. Dilimizin >ahn güzeOiğinialayaal-
mak vekiiçümsemek bu isin önemi fle
bağdaşamaz. Güzel dilimizdaha fazla
bozulmadan yeni yasalar çıkanlmalı
ve kurallar konulmalıdır" dedi.
Kişi içine kapanıyor, çevresindekilerden uzaklaşıyor, hiçbir şeyden zevk alamıyor
Günlerinhsidmasıbunahmasokuyor• Uzmanlar, kış depresyonu adı verilen ve genellikle
sonbaharda başlayıp ilkbaharda sona eren
rahatsızlığın psikologlarca tedavi edilmesi gerektiğini
yoksa kronikleşebileceğini belirtiyorlar.
Çeviri S«rvisi - Endüstri ülke- yon olaylan ciddi biçimde artıyor.
lerinde gün geçtikçe yaygınlasan
depresyon, uzmanlartarafindan 'ru-
hun kalp krizi' olarak niteleniyor.
Resmi kayıtlara göre Amerika, Al-
manya, Ingiltere ve Kuzey Avrupa
ülkelerinde ortalama her dört kişi-
den biri depresif. Aşın korku hal-
leri ve panik ataklar gibi ruhsal ra-
hatsızlıklann oranı da adı geçen ül-
kelerde ciddi bir artış gösteriyor.
Özellikle günlerin kısalmaya baş-
ladığı sonbaharmevsimindedepres-
Sevgisiz aile ortanu küçük yaşta cinsel taciz gibi faktörter ileri yaşlarda depresyona ortam hazırlryor.
Depresyon anketi
Cinsel arzunuz
azaldı mı?
Münih Max Planck Enstitüsü Psikiyatri
Bölümü tarafindan hazırlanan bu sorularla
depresyonu tanımlamak mümkün.
• Kendinizi sürekli üzgün ve sıkıntıh mı
hissediyorsunuz?
• tştahınız kesik mi?
• Uyku bozukluğu çekiyor musunuz?
• Insanlarla konuşmaktan ve hareket et-
melcten kaçınıyor musunuz?
• Cinsel arzunuz azaldı mı?
• Kendinize güveniniz kayboldu mu?
• Konsantrasyon bozukluğu yaşıyor mu-
sunuz?
• Işinize olan ilginizi kaybettıniz mi?
• Sık sık ölümü düşünüyor musunuz?
Yukandaki sorulardan sadece dön tane-
sine bile, bildiğiniz başka bir nedeni olmak-
sızın (ilaç kullanmak, bir hastalıktan ötürü
yorgun düşmüş olmak gibi) 'evet' şeklinde
yarutladjysanız, bir psiîcoloğa görünmeniz
yararlı olabilir.
Uzmanlar, depresyon geçiren in-
sanlann yüzde 70'inin terapilere
yanıt verdiğini söylüyor. Ancak
depresyon hastalan, belirtilerönce-
den de var olduğu halde, genellik-
lebirölüm, aynhk ya da benzeri bü-
yük acı sonrasında arok yaşamla baş
edemez duruma geldiklerinde bir
psikoloğa başvuruyorlar. Depresyon
belirtileri arasındabaş ağnlan, kalp
ve mide rahatsızlıklan, uyku ve
konsantrasyon bozukluklan bulu-
nuyor. Ancak kişinin
aşın içe kapandığı, in-
sanlardan uzaklaştığı,
hiçbir şeyden zevk al-
maz hale geldiği du-
rumlarda da acilen bir
psikoloğun yardımına
başvurması gerekiyor.
Uzmanlar, kış depresyo-
nu adı verilen ve genel-
likle sonbaharda başla-
yıp Ukbaharda sonaeren
rahatsızlığın da tedavi
edilmesi gerektiğini
yoksa kronikleşebile-
ceğini belirtiyorlar.
Depresyonun kökle-
ri genellikle çocukluk
dönemine uzanıyor.
Sevgisiz aile ortamı,
parçalanmış aile olgu-
su, küçük yaşta cinsel
taciz gibi faktörler ile-
ride depresyona ortam
hazırlıyor. Ancak sü-
rekli stres altuıda yaşa-
mak ve genetik unsur-
lar da depresyona ne-
den olan etkenlerarasın-
da sayılıyor.
Bergama halkının yürüttüğü hukuk mücadelesi Danıştay'ın karanyla zaferle sonuçlandı
Yargıdan siyanüre son ııoktaİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Çev-
re Bakanlığı'nın, Bergama Ovacık'ta altın
madeni üretimine izin veren işlemini iptal
eden Danıştay ve Izmir Idare Mahkeme-
si'ninkararlanna yönelik temyiz istemi, Da-
nıştay 6. Dairesi'nce reddedildi. Böylece
Bergama'daki siyanüriü altın madenciliğine
karşı yürütülen hukuksal süreç tamamlandı
ve siyanüriü altın üretimine izin vermeyen
mahkeme kararlan kesinleşti. Bergamalı
köylülerin Avukatı Senih Öz^
1
, mahkeme ka-
rarlannın bir an önce uygulanarak madenin
kapatılmasını istedi.
Çe\Te Bakanlığı'nın Bergama Ovacık yö-
resinde siyanüriü altın faaliyetine izin veren
işleminin iptali için köylüler tarafindan açı-
lan davada, Izmir Idare Mahkemesi'nin al-
dığı kararDanıştay 6. Dairesi tarafindan bo-
zulmuş, daha sonra tzmir 1. Idare Mahke-
mesi de bozma karanna uyarak madenin iş-
letilmesi iznini iptal etmişti. Ancak Çevre
Bakanlığı, karan temyiz ederek düzeltilme-
sini istemişti.
Danıştay 6. Dairesi ise 11.11.1998 tarihin-
de aldığı kararla Çevre Bakanlığı'nın "tas-
hihi karar" istemini reddetti. Avukat Senih
Özay, ÇevTe Bakanlığı'nın "tashihi karar"
isteminin reddedilmesiyle Bergama'daki si-
yanüriü altın madenciliğine verilen iznin ip-
taline ilişkin önce Danıştay 6. Dairesi ve ar-
dmdan Izmir 1. Idare Mahkemesi'nin aldı-
ğı kararlann kesinleştiğini bildirdi. Özay,
bugüne kadar mahkeme kararlannı "hüküm
kesinleşmedi" diye uygulamayan yetkilile-
rin bir an önce karann gereğini yerine ge-
tinnelerini istedi. Avukat Ozay şöyle ko-
nuştu: "Arnk Bergamacivannda Çevre Ba-
kanhğVnın burada altın işletilmesinin mah-
zuru vok diyen işlemi, hiçbiritirazkalmama-
casınaortadan kalkn. Artıkorada hiçbirça-
hşmanın >apılmaması gerekiyor. Ancak,öy-
le samyonım ki maden şirketieri. siyanür
yöntemiyle değfl daha zararsız bir yöntem-
le çauşahm diye bir kamuoyu çıkışı yapani-
Brler. Bir an önce bu mahkeme karannınye-
rinegetirümesiııi beUhoruz. Bu karardan soo-
ra hâlâ ağzuıı açacak bir de> let memuru gö-
rürsek vatana ihanet suçlaması yapacağız."
italya krizi etkili oldu
'1999'daturizmde
patlama olacak'
BÜLENT ECEVİT
GÖYNÜK-TurizmBa-
kanlığı Müsteşan Fermani
Uygun, PKK ve Abdullah
Ocalan konusunda başta
İtalyaolmak üzere tüm dün-
yada Türkiye'nin büyük
reklamının yapıldığını, bu-
nun da 1999 turizminde
patlama yaratacağını söy-
ledi. Almanya'nın büyük
tur operatörleri arasında
olan Öger Holding'in da-
nışmanı Hüsevin Baraner
de özellikle ttalya'dan bü-
yük turist akını bekledikle-
rini bildirdi.
Grand KemerVista Ote-
li'nde Türkiye Araştırma-
lar Merkezi, Thomas Mo-
rus Akademisi ve Öger To-
ur'un birlikte düzenlediği
"Tûrldye Turizmi" konulu
toplantı nedeniyle Antal-
ya'da bulunan Uygun, dü-
zenlediği basın toplantısın-
da, dünyadaki ekonomik
krize karşın Türk turizmi-
nin küçük de olsa bir artış
yakalamış olmasının sevin-
dirici olduğunu söyledi.
Uygun Türkiye'deki ya-
takkapasitesinin 15-16 mil-
yon turisti banndırabilecek
büyüklükte olduğunu anım-
satırken 1999 yılı bütçe-
sinde tanıtım için aynlan
15 milyon dolann, yeni hü-
kümet tarafindan yapıla-
cak bütçede de korunması-
nı istedi. Kayak ve îpek Yo-
lu projelerini geliştinnek
için çalıştıklannı anlatan
Uygun, İ999 sezonu için
kötümser olmadığını be-
lirtti.
Bir Alman firması olan
ve tur operatörleri arasın-
da ilk sıralarda bulunan
Öger Holding'in danışma-
nı Hüseyin Baranerde PKK
ve Abdullah Ocalan saye-
sinde Türkiye'nin reklamı-
nın yapıldığını belirtti.
Basın toplantısına katı-
lan. merkezi Almanya'da
bulunan Türkiye Araştır-
mala'r Merkezi Başkanı
Prof. Dr. FarukŞen, Avru-
pa ve dünyada turizm ha-
reketiyle ilgili verdiği ra-
kamlarla Türkiye'nin ilk
20 ülke arasına girdiği an-
lattı.
Prof. Şen, turist sayısı
bakamından Türkiye'nin
19. sırada, turizm gelirleri
bakımından da 15. sırada
bulunduğunu söyledi.
e-posta : tan (« prizma. net. tr
/^rtalıkta çok film oynuyor. Insan-
V_/larda kendi hayatlannıfilmgi-
bi ızleyip kimi zaman seviniyor, ki-
mi zaman üzülüyor. Aslında film iz-
lendiği zaman sonunda iz bırakıp bir
ibret dersi de vermesi gerekiyor ama
ortada böyle bir etki görülmüyor. tn-
sanlar aynı filmleri izliyor, izliyor,
bıkmadan usanmadan izliyor. Film
bitınce hiçbir şey izlememiş gibi
günlük hayatlanna dönüyorlar. Biz
de bu hafta "hangi fîlmi seviyorsu-
nuz" diye bir soru soruyoruz.
Başkanın Adamları...
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
Hangi filmi seviyorsunuz?..bir entrika fılmi. Başkan, el-
J. bette Amerika Birleşik Devlet-
leri Başkanı. Hoş, tonton, çevresine
gülücüİder yağdıran, cin bakışlı baş-
kan çocuklan çok seviyor. Adamla-
n da şık giyimli, soğuk bakışlı, bir-
biriyle gözleriyle anlaşan tam bir
ekip. Filmin başında birbiriyle bağ-
lantısız görünen birçok olay izleni-
yor. Izlenip bir köşede öldürülen bir
adam, bir ofiste tartışan insanlar, dö-
vülen bir kadın, bombayla uçurulan
bir araba. Olaya kanşan bir gazete-
ci görülüyor. Gazeteci bu olaylann
birini incelemeye başladığı zaman
çevresinde garip olaylar başladığını
fark ediyor. Evine gizlice girilip not-
lan çahnıyor, fotograf makinesinde-
ki filmi almıyor. Bunlara anlam ve-
remeyen gazeteci yavaş yavaş pe-
şindekilerin "görevfiler" olduğunu
anlamaya başlıyor. Olaylann birbi-
riyle bağlan ortaya çıkmaya başla-
dığı zaman, başkanın adamlan ara-
sındaki çekişmeler, klikleşmeler su
yüzüne çıkıyor.
Filmin sonuna doğru, bütün bu
olaylann bir çıkar şebekesinin işi ol-
duğu, başkamn adamlannın bu işin
içinde ve ortağı olduğu, başkanın da
bütün olan bitenden haberli olduğu
ortaya çıkıyor. Orası Amerika, böy-
le şeyler olabilir. Nasıl, bufilmisev-
diniz mi?
Ahlaksız Teklif...
D u da değişık bir film. Bir adam,
D kendini beğenen, güzel, sosyal
konumu saygın bir kadına "ahlaksu
birtekBT* yapıyor. Kendisiylebirke-
re yatarsa 1 milyon (yazıyla bir mil-
yon) dolar vereceğini söylüyor. Ka-
dın bu teklifin nasıl bir cüretle ken-
dine yapılabildiğini anlayamıyor, şa-
şınyor. tepkiyle reddediyor.
Buraya kadan iyi, beklenen bir
şey. Ama burada kalsa fihn de olma-
yacak. Derken efendim, şeytan ka-
dının aklına giriyor.
Paranın miktan kolayca bir kena-
ra atılacak gibi değil. Kadın, aklına
giren bir milyon dolan düşünmeden
edemiyor. Herkese de anasından bu
miktarda para kalmaz ki. Çalışmak-
la kazanılacak bir rakam da değil.
Hem bu işi bir kerecik yapmakla ka-
dının nesi aşmır ki? Şeytan insanın
aklını böyle çeler. Orasından tutup
burasından yoklamaya başlayınca,
bu iş kadına hiç de olmaz gibi gel-
memeye başlar. Sonrası tahmin edi-
Ieceği gibi gelişir. Ahlaksız teklif gi-
derek sıradan bir iş teklifi gibi gö-
rünmeye başlar. Bu işler genelde de
bir kez yapmaya bakar, sonrası çok
normal gelir.
Bu film de birçok bakımdan öğ-
retici ve uyancıdır. Böylece, demek
ister ki, kımin hangi teklifi kabul
edeceği önceden hiç belli olmaz. Siz
bir kez teklif etmeyi deneyin. Ama
reddedemeyecegi bir teklif olsun.
Bakın bakahm, sizin güvendiğiniz in-
san bu teklifi kabul ediyor mu etmi-
yor mu? İnsan tabıatına pek güvenil-
mez.
Deneyimliler "herkesin bir flyaö
vardır, marifet o rakamı buhnakta"
demişlerdir. Siz de bu filmi seçerse-
niz anlamı var demektir.
şirket...
TYı film de siyasal partilerin nasıl
D şirket gibi yönetildıği üzerine ku-
rulmuştur. Iki siyasal partinin başkan-
lan birbiri hakkındadosya tutmakta, bu
dosyalan tehdit aracı olarak kullan-
maktadırlar. Amaçlan hiçbir zaman
gerçeklerin ortaya çıkması değildir.
Tam tersine, bütün amaçlan gerçekle-
ri saklamak, onun yerine yapay görün-
tülerle toplumu oyalamaktır. Saklanan
gerçeklerin içinde kendilerinin de çev-
relerinin de çıkarlan vardır, bunu açık-
lamak da hiç işlerine gehnemektedir.
Onun için de, ittifak yaptıklan zaman
birbirlerinin üzerindeki suçlamalan
kaldırmakta, uzlaşmazlık durumunda
ise birbirlerini ciddi ciddi suçlamakta-
dırlar. lkisi de partilerini şirket gibi yö-
netmekte, kendi kârlannı gözeterek
çevrelerine de belirlı paylar vermekte-
dirler. Halk ise olan bitenden kimi za-
man habersiz, kimi zaman da "bir şey
değişmez" diye kaygısız davrandığı
içinbu siyasal partilerin hiçbir şeyi de-
ğişmeden ülkeyi yönetebilmektedirler.
Fihn, elbette her zaman olduğu gibi
Amerika'da geçmekte, bizim gibi ül-
keleri ilgilendirmemektedir. Bu filmi
sinemalarda görüp de "ne memleket-
ler var yahu, herhalde oradaki insan-
lar iyke aptal ki hem bunlan görüyor
hem de gene onlan başa getirijıor'' di-
ye söylene söylene gezenlerfilmian-
lamış sayılıyorlar. Burası Türkiye, yok
öyle...