25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 KASIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Öğrenci Seçme Sınavı 2 Mayıs Pazar günü saat 09.30'da yapılacak ve 3 saat sürecek Tek smavlı sistemde ilk aclııııANKARA (AA)-Öğrenci Seçme Sına- vı'na (ÖSS) başvurular bugün başlıyor. Başvurular 16 Kasım'a kadar sürecek. Yüksek Öğretim Kurumu'nca teke in- dirilen yeni smav sistemi, ilk kez bu öğ- retirn yılında uygulamaya konulacak. ÖSS kılavuzu ) mılyon 250 bin liraya satılacak. Öğrenciler smav için 6 milyon lira, sınavdan sonra kendilerine gönderi- lecek tercih formu için 3 milyon lira öde- yecekler. Aynca, yabancı dil sınavına (YDS) gi- recek öğrencilerden de smav ücreti olarak 10 milyon lira almacak. Sınava, 1998-1999 öğretim yılında or- taöğretim kurumlanndan mezun olabile- cek durumda bulunanlar, ortaöğretim ku- nımlarının son smıflarında beklemeli olanlar, ortaöğretim kurumlannın dışar- dan bitirme sınavlanna girenler, ortaöğ- retim kurumlanndan mezun olanlar ve or- taöğretimlerini yabancı ülkelerde yapan- lardan durumu bunlardan birine uyanlar başyurabilecekler. ÖSS sonuçlanna göre merkezı yerleş- tirme ile öğrenci alan yükseköğretim programlan, geçen yıllarda olduğu gibi bu yılki kılavuzda da yer aldı. Buna göre, \JSS puanlan, 105 ve 119.999 arasında bulunan adaylar yalnızca açıköğretim ve meslek yüksekokullannı tercih edebilecekler. 1999 ÖSS puanlan 120 ve daha fazla olan adaylar 4 yıllık bölümler için tercihte bulunabilecekler. Bir tablodan tercih yapma hakkı olan adaylar ise bu tablolann birinden 18'i geçmemek üzere toplam 24 tercih yapabilecekler. TC'de Lefkoşa'da gerçekleştirilecek. ÖSS sonuçlan 1999 Haziran ayının son haftası içinde, Smav Sonuç Gazetesi, 900'lü telefon hatlan ve Internet aracılı- ğıyla adaylara duyurulacak. 1999 ÖSS'ye giren ve smavı geçerli sayılan tüm aday- lara 1999 Temmuz ayı içinde ÖSS Sonuç Belgesi gönderilecek. Bu belgede adaym, sınavm sözel ve sayısal bölümlerindeki ve aynca girmişse Yabancı Dil Sına- vı'ndaki sorulara verdiği doğru ve yanlış cevap sayılan, ÖSS Sözel, OSS Sayısal, ÖSS Eşit Agırlıklı ve girmişse ÖSS- Dil puanlan yer alacak. Bu belgede aynca, adaym belirtilen pu- an türlerinde sınava giren adaylar içinde- ki başan sırası ve 1999 ÖSS'de 120 ve daha fazla puan aldığı takdirde lisans programlarmdan tercih yapma hakkı ol- duğu belirtilecek. OSS'yi kazanan adaylara Sınav Sonuç Belgesi ile birlikte '1999-ÖSYS Yükse- merkezi yerleştirmeyle öğrenci alan prog- ramlar kılavuzun Tablo-3 ve Tablo-4 bö- lümünde, özel yetenek sınavıyla öğrenci alan yükseköğretim programlan da Tab- lo- 5'te gösterildi. Bu programlarda oku- mak isteyen tüm öğrenciler ÖSS'ye gıre- cekler. Sınava girmek isteyenler başvuru bel- gelerini, 1998-1999 öğretim yılında kayıt- lı bulundukları okul müdürlüklerinden, daha önceki yıllarda mezun olanlar ise herhangi bir lise veya dengi okul müdür- lüğünden ya da öğrenci seçme ve yerleş- tirme merkezi yöneticiliklerinden alacak- lar. Başvuru belgesi aday bilgi formu, ka- yıt kairtı ve aday fişi olmak üzere üç kı- sımdan oluşacak. Kılavuzda, başvuru bel- gesinin nasıl doldurulacağı ömeklerle açıklanıyor. ÖSS, 2 Mayıs Pazar günü saat 09.30'da başlayacak, tek oturumda uygulanacak ve 3 saat sürecek. Sınavda uygulanacak test, adaylara bir kitapçık halinde verilecek. Soru kitapçık- lan geçen yıllarda olduğu gibi farklı tür- lerde basılacak. Sorulann içeriği geçen yıllardan farklı olmayacak. 1999 ÖSS Yabancı Dil Sınavı'na (YDS) girmek isteyen öğrenciler, başvu- ru belgesmdekı •Yabancı Dil Sınavına Gir- me İsteğiniz' adlı bölümde yer alan 'Evet' seçeneğını ışaretleyecekler. YDS'ye gir- mek isteyen öğrencilerin mutlaka 2 Ma- yıs 1999 tarihinde yapılacak ÖSS'ye ka- tılma zorunluluğu bulunuyor. YDS ücretleri, 5-16 Nisan 1999 tarih- leri arasında Türkiye lş Bankası şubeleri- ne yatınlacak. Sınav, Almanca. Ingılizce ve Fransızca dillerinde yapılacak. Adaylar bu dillerden yalnız birinde sorulan yanıtlayacaklar. YDS, 16 Mayıs'ta üniversite rektörlük- lerinin bulunduğu 40 merkezde ve KK- köğretim Programlan ve Kontenjanlan Küavuzu' ve '1999 ÖSYS Tercih Formu' postayla gönderilecek. Tercih Fonnu'nun arka yüzünde yurtlara başvuru formu da yer alacak. 1999 ÖSS puanlan, 105 ve 119.999 arasında bulunan adaylar yalnızca açıköğ- retim ve meslek yüksekokullannı tercih edebilecekler. 1999 ÖSS puanlan 120 ve daha fazla olan adaylar 4 yıllık bölümler için tercihte bulunabilecekler. Bir tablodan tercih yapma hakkı olan adaylar ise bu tablolann birinden 18'i geç- memek üzere toplam 24 tercih yapabile- cekler. Tercih formlan kılavuzda yer alan açık- lamalara göre doldurulacak. Adaylar ter- cih formlannı 19 Temmuz-2 Ağustos 1999 tarihleri arasında lise ve dengi okul müdürlüklerine teslim edecekler. Sonuç- lar adaylann adreslerine postayla gönde- rilecek. Bu arada yeni sınav sistemine göre, hu- kuk, kamu yönetimi, okulöncesi öğret- menliği, felsefe, felsefe grubu öğretmen- liği, uluslararası ilişkilerbölümlerinin pu- an türleri de değişti. Bu bölümlere eşit agırlıklı puan türleriyle öğrenci alınacak. Su altıııcla nikâh Singapuriu dalgıçlar Tan Shih Pin \e Low Pei Lin su altında nikâh kıydılar. Dalış sporunun çoksevildiği Singapur'da insanlar hafta sonlan, Malezya ve Endonezya'daİd en yakuı dalış merkezlerine alan ediyoriar. (Fotoğraf: REUTERS) İstanbul Tabip Odası 75. yılda sağlık sorunlarını sıraladı 'Koruyucu hekimliğe geri dönürmeli'İstanbul Haber Servisi - İstanbul Tabip Odası, sağlıkta yeni atılımlann ilk şartının yeniden Cumhuriyet değerlenne yönelmek olduğunu vurguladı. 1950'li yıllarda Mende- res hükümetinin politikalan sonucu sağlığın toplumsal değil, kişisel bir olgu olarak görül- meye başlandığı, bu dönemde tedavi edici he- kimlik anlayışının. koruyucu hekimliğin önü- ne geçtiği belirtildi. Cumhuriyetin 75. yıldönümünde İstanbul Tabip Odası'nın görüşlerini Dr. Rıfat Yücel değerlendirdi. Yücel'e göre, 75 yıllık Cum- huriyet tarihimız boyunca sağlık alanında iki altm dönem yaşandı. Bunlardan birincisi 1923-50 yıllan arasında devam eden atılım yıllan, ikincisi de 1960-61 Milli Birlik Komi- tesi dönemi. Atatürk önderliğinde ICurtuIuş Savaşı'nı başanyla sonuçlandıran Ankara hü- kümetinin öncelikle eğildiği konulardan biri sağlık oldu. Halkın büyük çoğunluğunun ti- fo, kolera, tifîis gibi hastahklan taşıdığı bu dö- nemde 1920 yılında ilk kez Sıhhiye ve Mu- aveneti Vekâleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) kuruldu. TBMM hükümetinin ilk Sağlık Bakanı Adnan Adıvar. Cumhuriyetin ilk Sağlık Bakanı ise Dr. Refık Saydam oldu. 1946 yılında günümüz SSK'sinin çekirde- ği olan Işçi Sigortalan Kurumu'nun kurulma- sının ardından avnı yıl 10 yıllık Milli Sağlık Plaru hedefleri belirlendi. 1950'li yıllarda Menderes hükümetinin po- litikalan sonucu, sağlık toplumsal değil kişi- sel birolgu olarak göriilmeye başlandı. Bu dö- nemde tedavi edici hekimlik anlayışı, koru- yucu hekimliğin önüne geçti. 27 Mayıs 1960 De\Tİmi'nin anayasası olan 1961 Anayasası, toplum sağlığını korumanm devletin birinci görevlerinden biri olduğunu belirtti. Milli Birlik Komitesi. sağlık alanın- da köklü değişiklikler yapmak için "Sağhk Hizmetkrinin Sosyalleştirilmesi Hakkmda Kanun"u çıkardı. Dr. Rıfat Yücel yapılması gerekenleri şöy- le sıraladı: 1) Kaynaklann etkin kullanınu: - Tıbbı teknoloji kullanımının denetimi. - Doğru ve akılcı ilaç kullanımı. - Kamudaki altyapı ve insan kaynaklanrun ortak kullanımı. - Hizmet alımınm. özel kurumlardan kamu kurumlanna yönlendirilmesi. - Sağlıkta kamu yatınmlanrun arttınlma- sı, özel sağlık teşviklerine son verilmesi. - Kaynak kullanımmda ülkemizin öncelik- lerinin yer alması. 2) Yönetim tarzında değişikn'k: - Çalışanlann yönetime, halkın denetime aktifkatılımı. - Yönetimde hantal yapmm değiştirilmesi. - Yerinden yönetim ve bölgesel işbiriiği. - Temel sağlık hizmetlerine önceUk veren kaynak kullanımı. - Sağlık personeli ücretlerinin arttinlması. - Çalışma ortamlannın iyileştirilmesi. - Kamu sağlık çalışanlanna toplusözleş- me. grev ve sendika hakkı. Mimarlar Odasından 75. yıl acıklaması 'Cumhuriyet ilkeleri yıllarca unutuldu'tstanbul Haber Servisi - Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci, yağmaya dönük politikalann kökenin- de, cumhuriyetin temel ilkelerinin terk edilmesi ve hatta giderek yadsınması- nın yattığını belirtti. Oktay Ekinci, kentsel planlama ve koruma açısından Cumhuriyet devrimi ve 75 yılı değerlendirdi. Ekınci, 1950- 60 dönemindeki göçle ortaya çıkan ge- cekondulaşmanın. 1970'lerde "kaçak yapıiaşmaya" dönüşmeye başladığını, 1980 sonrasında ise "kaçak kentler" aşamasına ulaşıldığını savundu. Ekinci, cumhuriyetin özellikle plan- lı kalkınma politikasırun 1950'lerden sonra terk edilmesiyle kentsel yağma ve yasadışılığın etkin olmaya başladı- ğını belirtti. SİT alanlanna ve SÎT kararlanna kar- şı toplumda yaratılan olumsuz düşün- celer. polirik rurumlardaki koruma kar- şıtı müdahaleler ile de genel bir kent ve kültür düşmanlığının söz konusu oldu- ğunu vurgulayan Ekinci, "Birçok bele- diye 'en kötü plan, plansızlıktan iyidir' gibi bilime ve kamu yaranna aykın bir söylemle yağmacı yapılaşmayı meşru- laştıran yol ve imar parseli krokilerini sözde imar planı olarak vaygınlaştır- dTdedi. Ekinci, rant ekonomisi ile mafya-si- yaset ilişkilerini şöyle değerlendirdi: "Yağmacı ekonomik beklentilerin, bunaengel oluşturan Cumuhuriyet hu- kukunu aşabilmek için yöneldikteri' si- yasal kayırma' ilişkileri, karşılıklı çıkar biriiği içinde hukuk dışı örgürJenme\ i de yaratmış, böylece doğrudan ayncaukh imar rantıyla beslenen bir mafŞa, siya- setle de bütünleşmeye başlamışOr." Ekinci, 1930 yılında çıkan Belediye Yasası'nda ımarplanı ka\Tamınm geti- rilmesi, 1933 Belediye Yapı ve Yollar Kanunu'nda da bu hizmetler için imar planı zorunluluğu öngörülmesinin, Cumhuriyet ideolojisiyle kent planla- ması arasındaki güçlü bağın kanıtlan olduğunu belirtti. Mimarlar Odası Genel Başkanı Ok- tay Ekinci, açıklamasınm sonuç bölü- münde şu değerlendirmeyi yaptı: "Bütün bu gerçekler gösteriyor ki di- ğer birçok sorunJa biriikte 'kentsel planlama ve koruma' alamnda da bugün ülkemizde v'aşanan bunalunın ve > ağma>a dönük politikalann kökenin- de Cumhuriyet kiiltürü veonun ülke ve toplum çıkaıiannı gözeten aydınlanma devTİmine bağlı hukuku değil, agırlıklı olarak son 40 yıl içinde bu kültür ve hukuka yön vermiş Cumhuriyetin temel ükeİerinin terk edilmesi ve hatta giderek yadsmması yatmaktadır." Sahneledikleri oyunlan 27 yıldır yasaklanan Ankara Birlik Tiyatrosu (ABT) Sa- natevi'nin İstanbul Eğitımci- ler Derneği'yle birlikte kul- landığı tuvaletleri, güvenlık güçleri tarafından "Dernek ve tiyatro ortak tuvalet kulla- namaz" gerekçesiyle kapatıl- dı. ABT yöneticileri, seyirci- lerin ve dernek üyelerinin tu- valetsiz kaldığını belirterek, " Yasaklanan oyunlar için mahkemeye başvunıyoruz, ancak kapatılan tuvaleder için nereye başMiracağunızj bitemiyoruz" dediler. Türkiye'de, mafya ve çctç, üyeleri ortalıkta gezerken, kayıplar ve faili meçhul cina- yetler sürekli artarken ve baş- ta hırsızlık olmak üzere adli suçlarda patlama yaşanırken güvenlik güçleri, "traji- ko- mik" bir kararla bir tiyatro- nun tuvaletlerini mühürledi. Aksaray'da bulunan ABT Sa- natevi'nin tuvaletleri Fatih ll- çe Emniyet Müdürlüğü Te- rörle Mücadele Büro Amirli- ği ekipleri tarafından mühür- lenerek kapatıldı. Güvenlik güçleri. kapatma karanna ge- rekçe olarak tuvaletlerin İs- tanbul Eğitimciler Derneği ile ortaklaşa kullanılmasım gösterdi. ABT Sanatevi çah- şanlan, İstanbul Eğitimciler Demeği'nin tuvalet konusun- da sorun çıkarmadığını ve kapatıhna karanyla birlikte kendilerinin de zor durumda kaldığını belirttiler. ABT yö- neticileri, bugüne dek yasak- lanan oyunlan için birçok kez idare mahkemesine başvur- duklannı belirterek, "Kapa- ülan tuvaletkr için nereye başMiracağımızıbUemiyoruz. Hem o>unlan izlemeye gelen insanlar hem de dernek üye- leri tu>aletsiz kakü. Bu şaşır- DCI \e yasadışı uygulama biz- ce tiyatroyu parça parça ka- patmak isteyen bir anlayışın ürünü" diye konuştular. Ti- yatronun maddi açıdan zor durumda olması nedeniyle ağustos ayında 15 milyon li- raya koltuk kampanyasına başladıklannı söyleyen ABT Yönetmeni Zeld GÖker ise, tiyatro üzerindeki baskı ve yasaklan protesto ettiklerini belirtti. AYDINLANMA EMRE KONGAR 'Kültiip Girişimi' Yamyamlara Karşı Geçen hafta, 26-28 Ekim tarihleri arasında is- tanbul'da "Kültür Girişimi" tarafından düzenle- nen ve "KültürPolitikalan" adını taşıyan birsem- pozyum yapıldı. Sempozyumun açılışına, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı da katıidı. Aynı zamanda "Kültür Girişimi" üyesi de olan Dışişleri Bakanı Ismail Cem, Türkiye'nin Dede Efendi'den de Mozart'tan da aynı anda zevk alan, Hoca Nasrettin gibi gülen, Bayburtlu Zih- ni gibi ağlayan bir kültür bireşimı geliştirmiş ol- duğunu vurguladı. Yılmaz kültürüne para ve önem vermeyen bir ülkenin büyük ülke olamayacağını söyledi. Da- ha çok "ulusal kültür" üzerinde durdu. Demirel, kültürün "evrensel öğelerinin" öne- mini vurguladı. Daha sonra, üç gün sürecek olan, bildirilere ve tartışmalara geçildi. Konuşmacılar arasında Necat Erdergibi, Tür- kiye'deki "Planlama Teşkilatı"n\n kuruluşunda görev almış ve "Planlama Kavramı"nın geliştiril- mesinde büyük katkılarda bulunmuş kişiler, Mahmut Tali Öngören gibi ülkemizde televizyo- nu kurmuş olan öncüler vardı. Hüsrev Hatemi gibi, Türkiye'yi "darül harb" görenlerin yanlışlarını vurgulayan, Ekmeleddin Ihsanoğlu gibi bilim tarihi üzerinde uzmanlaş- mış, Tahsin Yûcel gibi dil bilimciliğini edebiyat- çılığı ile taçlandırmış bilim adamlan da sempoz- yuma katıidı. UNESCO'dan, Avrupa Konseyi'nden, Ingilte- re'den önemli kişilerin temsilci olarak katıldıkla- n toplantıda, kültürümüzün kaynaklan ve bugün- kü sorunlan, "çoğulcu bir kültür" ve "kültürel de- mokrasi" bağlamında, enine boyuna tartışıldı. • • • Bu haberleri verdikten sonra sizinle payfaşmak istediğim iki nokta var: Bunlardan birincisi 21. yüzyılda Türkiye'nin önündeki kültürel hedefin, "anayasal vatandaş- lık" olduğu, ikincisi ise "yamyamlann engellen- mesi" gereği. önce birinci nokta: Sempozyumdatartışılan en önemli konulardan biri çeşitli etnik, dinsel vecoğ- rafi grupların biriikte oluşturduklan kültürümü- zün, gelecek yıllardaki sentezinin, ancak "Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" şemsiyesi al- tında bütünleştirilebileceği idi. İlk kez, geçen yıl, Cumhurbaşkanı'nın öne sürdüğü bu "Anayasal Vatandaşlık Kültürü", Türkiye sınırları içinde yaşayan tüm insanları dil, din, ırk, inançfarklannı dikkate almaksızın eşit ka- bul eden, kendilerini geliştirmeleri için onlara eşit fırsat ve olanak tanıyan bir "siyasal kültür" idi. Bu ortamda, artık, tüm etnik gruplar ve farklı inançlar, eşit ve özgür bir "vatandaşlık kültürü" içinde biriikte, banş içinde yaşıyor ve gelişiyor- lar. Sanıyorum, bu ilkenin kabul edilmesi, hertür- lü şoven milliyetçilik ve bağnaz köktendincilik yaklaşımlarını aşacağı için, Türkiye'deki "şeriat devleti" ve "etnik bölücütük" sorunlarının çö- zümünde de tek insancıl formül olarak gözükü- yor. Ikinci olarak, tarih vetabiat variıklanmızın hem Türkiye'nin hem de tüm insanlığın kültür mirası olarak korunması, Ufuk Esin gibi, Nevzat Ithan gibi, Oktay Ekinci gibi bilim insanlan tarafından çok aynntılı olarak işlendi. Tahmin edersiniz ki, ben de bildirimde özellik- le bu nokta üzerinde durdum. Bu tartışmalardan çıkan sonuç da, değerii bi- lim ve edebiyat insanı Talat Halman'ın kapanış konuşmasında çok güzel bir Türkçe ile ve çok mükemmel bir mantıkla vurguladığı gibi, Türki- ye'nin mutlaka bu "yamyam siyasetçilerin sal- dınsından" kurtanlması gereği gidi. • • • Peki bu iki önemli ilke nasıl yaşama geçirile- cek? Türkiye, "Anayasal Vatandaşlık Kültürü"nü nasıl geliştirecek ve "yamyam siyasetçilerin saldınsından" nasıl kurtulacak? Demokrasilerde "mucize çözüm" yoktur. Çözüm, vatandaş girişkenliğinde, yani seç- mendedir. Türkiye'de vatandaşlar, "bilinçliseçmen" kim- liğiyle belli örgütlenmelere gitmekteler. Size şimdi "Seçmen 2000 Hareketi" adlı giri- şimin telefon numarasını ve faksını veriyorum. Siz de "Yamyamlara Oy Yok" diyorsanız, he- men bu numaralara başvurun. Tel.: 0232 - 369 45 70. Faks: 0232 369 3914. Devleti, çetelerden, tarikatlardan, yağmacılar- dan kurtarmak istiyorsanız, ya kendi örgütünü- zü kurun, ya da mevcutlardan birine katılın. Unutmayın, "Yamyamlara Oy Yok". web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.html Yükseköğretim kurumlannın sorunlan iki temel başlıkta toplandı Ekonomik sıkınb ve altyapı yetersizlîği 3 Kasım 1998 SALI Günü ALANLARDAYIZ Çetelere, Özelleştirmelere, Rantiyecilere, Yağmacılara Geçit Vermeyeceğiz. ANKARA (AA)-Türkiye geneli- ne yayılan 72 üniversitede yeni öğ- retim yılına başlandığı bu dönem- de. üniversite rektörleri ve diğer yö- neticiler arasında yapılan araştırma. yükseköğrenim kurumlannın temel iki somnunun "mali" ve "altyapı yetersizHği'' olduğunu ortaya koy- du. Rektörlerin büyük bölümü, yük- seköğretim kurumlanyla ilgili yasal düzenlemelerde "reform yapılması gerektiğı", bunun "mah" ve idari özerkliği kapsaması" görüşünde birleşti. Yapılan araştırmada, 42 üniversi- tenin rektör ya da yöneticilerinden görüş alındı. Diğer yükseköğrenim kurumlan yöneticilerinden bir bö- lümü görüş açıklamazken, bir bölü- müne de ulaşılamadı. Yöneltilen sorular, bazı üniversi- telerde rektörlerce, bazılannda baş- ka yöneticüertarafındanyamtlandı: bir bölümünde ise istenen bilgiler ad belirtilmeden gönderildi. Sorulara yanıt verilen 42 yüksek öğretim kurumundan 30'u, "temel sorunun mali ve altyapı yetersizüğC olduğu konusunda birleştiler. iki üniversite sorunlara ilişkin görüş bildirmezken, 9'u temel soru- nun "maü" olduğun dile getirdi. Bi- ri ise herhangi bir sorun bulunma- dığını bildirdi. Üniversite yönetimIerinden 24'ü "yükseköğretim kurumlan konu- sunda reform gerektigi" görüşünde birleştiler. Bu çerçevede yapılması istenen düzenlemelerin içeriği "özerkük", "mali sorunlann giderilmesi", "üni- versitelerin tam anlanııyla araştır- ma ve bilim kurumu haline getiril- mesi", "üniversite-sana>i işbirliği- nin teşvik edilmesi", "Eğitimde ka- litenin arttinlması'' ve "her üniver- siteye yiizde 24 parah kontenjan ve- rümesi'' olarak dile getirildi. Sorulara yanıt verilen 42 üniver- siteden I8'inden ise herhangi bir çözüm önerisi bildirilmedi. Araştırmaya katılan üniversite- lerden 34'ü. "'yükseköğretinı ku- rumlanna mali ve idari özerklik ve- rilmesi'' konusunda görüş biriiği içinde oldular. Mali özerklik, "üniversitelere tahsis edilen btttçenin bir çırpıda serbest bıraküması ve kullanımında yönetimin tam yetkili kılmması" şeklinde dile getirildi. Idan özerk- iik ise "birçok konudaki karann üniversite yönetimlerine bırakılma- sı, ancak merkezi bir koordinasyon biriminin bulunması~ olarak tanım- landı. Özerklik konusundaki soruya 3 üniversite yönetimince yanıt veril- medi, 4'ü sadece "mali özerklik" gerektiğini dile getirdi. Bir yükseköğretim kurumundan "şu anld statünün yeterli olduğu" bildirildi. Yüksek Öğretim Kurumu yöneticilerinin büyük bölümü "ahv yapısı haorlanmak koşuluyla yeni üniversite açümasının gerekli oldu- ğu" biri ise "yeni üniversite açüma- suun gelişmeıün göstergesi olduğu- nu" dile getirdi. Görüşü alınan 42 üniversiteden 32'si "yeni üniversiteler açılmah" derken, 10'u bu soruya yanıt ver- medi. SUSURLUK KAZASIYLA ORTAYA ÇIKAN ÇETELERE KARŞI Özgiirlük, Adalct, Barış w* Doıııokrasi İçin Birlikteyiz. Saat 11.00'de ANKARA TANDOĞAN Meydanı'nda Buluşuyoruz. ÎSTANBUL VE ÎZMÎR'DE KÎTLESEL BASIN AÇIKLAMALARI YAPIYORUZ. DİSK, KESK, TEB, TMMOB, TÜRMOB, TTB, MÜLKİYELİLER BİRLİĞI, ÇGD, ÇHD, İHD, PSAKD, HALKEVLERi, BP, DBP, HADEP, ÖDP SİP, TSİP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear