Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
E K İ M 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Üstüne
vazifeDSP Genel Başkam Bülent Ecevit,
Cumhurbaskam Süleyman
Demirel 'e Başbakan Vekili olarak
çtkmış ve FP 'li Tayyip Erdoğan 'a
verilen ömür boyu siyaset yasağı
cezasmı "ağır bulduğunu " iİetmiş.
Bir de örnek vermiş Ecevit: "Bir
solcu çocuk düşünün. 18 yaşında
duvara afiş asarken, yakalanıp ceza
yerse ömür boyu siyasei
yapamayacak. Bu çocuk belki ilerde
fîkir değiştirecek, sağcı olacak."
"Sol" adına siyasetyapan Sayın
Ecevit'in mantık kurgusuna bakın!
Solcu çocuk, ileridefikir değiştirir
sağcılıkta karar hlarsa, doğal olarak
"sakıncalı"olamayacagından
sivaset yapabilecek konuma gelecek,
tüm kapılar ona açılacak. Eğer solcu
çocuk, solcu olmaya devam ederse
vav haline.Ne dersiniz? Ecevit in
sözleri bilinçaltının bir oyunu
olmasın
ISIK KANSU
Birine tepki, otekine tepkisizliktşçi Partisi Genel Başkam Doğu
Perinçek, cezaevinde. Niye? Perinçek,
1991 seçimleri öncesi TRT'de diğer
siyasi parti liderleri ile birlikte açık
oturuma çıkmış. Orada yaptığı
konuşma hakkında dava açılmış ve
mahkûtn olmuş. Yani, Perinçek
"düşunce suçu " işlemiş!
FP li lstanbul Belediye Başkam
Tayyip Erdoğan 'ın bir
konuşmasından dolavı mahkûm
edilmesi üzerine hem sağdan, hem de
soldan, hem ABD lstanbul
Başkonsolosu Carofyn Huggins 'ten -
ne ilgisi varsa?- tepkiler vükseliyor:
"Olmazböyleşey!"
Ya Perinçek? tP Genel Başkan Vekili
Hasan Yalçın, bu sorumuzu şöyle
yamtladı:
"Dostlarımızdan, bir çokyerden bu
haksızlığa ilişkin tepkilerini dile
getirenler oldu. Ama tabii ki, herkes
kendi çizgisi doğrultusunda bir tavır
sergiliyor. Bir saflaşma içinde
Türkiye, Biz safimıu Çok net olarak
ortaya koyduk. Cumhuriyet devrimi
kuvvetleri ile birlikteyiz. Kendisini
emperyalizme ve ortaçağa yakın
hissedenlerin yanımızda olmasını
şüphesiz beklemiyorduk. Hatta
oralardan bize bazı eleştiriler geliyor.
Diyorlar ki, 'Yanlış degerlendirdiniz,
cumhuriyet devrimi kuvvetleri gibi bir
şey yok. Şimdi gördünüz işte, gelin
birlikte mücadele edelim.' Nasıl
mücadele edeceğiz? Amerika'yı
arkamıza alacağız. tnsan hakları vs.
diyerek, cumhuriyet devrimi
sürecinin, 28 Şubat'ın karşısına
dikileceğiz. Oysa, bizim Parti Meclisi
kararımız var: tP, 28 Şubat'ı ve
orduyu hedefalan hiçbir kuvvetle
yan yana olmayacaktır. Ordu, en
başta ortaçağa ve Türkiye'yi bölmek
isteyen emperyalizme karşı
koymuştur. tşte, bu mücadeleyi
engellemek isteyen kuvvetlerin
çelmesiyle karşı karşıyayız- Bu
bilinçle hareket ediyoruz.
Dolayısıyla, bize destek verecek
olanlar, şüphesiz cumhuriyet devrimi
kuvvetleri olacaknr. Ulaşan
destekten memnunuz veyalnızlık
duygusu içinde değiliz."
Amerika, yine Kuzey Irak'taki feodal
beylerle al takke ver külah. Ne oluyor,
Türkiye neyapabilir?
SBF öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın
Oran ile söyleştik:
- Türkiye, Ankara sürecinin
tavsamasına rağmen neden harekete
geçmiyordu?
- Amaçlarına uygundu da ondan.
Hem Kürtlerin, PKK'nin
yararlanmasına imkân vermeyecek
kadar bölgeyi kontrol etmeleri, hem de
bir federasyon oluşturacak kadar
güçlenmemeleri gibi iki arnacı da
zedelemeyen bir durum vardı ortada.
- Peki, ABD niye durup dururken
girişimde bulundu?
- Ortada süreç kalmayınca telaşa düştü.
Saddam a karşı kullanabileceği en
kuvvetli koz olan Kürt birleşmesini
tekmr istedi. Barzani ve Talabani Vı bir
Kuzey Irak üzerine söyleşiaraya getirdi, anlaştırdı. Hatta bunlann tehlikesi nedir?
isteği üzerine "Kürtfederasyonu'
lafinı dahi etti. Bu aşamada
Amerika 'nın amacı, Ortadoğu'dabir
Kürt devleti oluşturmak değil.
Amerika 'nın tek bir amacı var:
Saddam 'ı düşürmek ve onun yerine
Amerikancı bir diktatör getirmek Sırf
bunu yapabilmek için Kürtleri
kullanıyor.
- Yine de bir Kürt devletinin ilk ipucu
değil mi bu gelişmeier?
- Bugün için Amerika bir Kürt devleti
kurmak istemiyor, Saddam 'ı düşürmek
istiyor. Ama bunun yan etkisi bir Kürt
devleti embrryonunun ortaya çıkması
olabilir.
- Bu embriyonun Türkiye açısından
- Kürtlere bir cazibe merkezi, kötü
örnek olabilir. Bir akraba devlet.
- Türkiye neyapabilir bu durumda?
- Çok basit: Demokrasiyi artırmah,
eşiği yükseltmeli. Türkiye ile Irak
arasında bir eşik var.
Demokrasi bahmmdan Türkiye daha
yukarıda, Irak daha aşağıda. Bu eşiği
ne kadar yükseltirsen, Kürtler o kadar
atlamak istemeyecektir aşağıya.
- İVe antamda demokrutikleşmeden söz
ediyorsunuz?
- İki anlamda. htiyortarsa okullannda
ek ders, seçmeli ders olarak
Kürtçenin verilmesinden. Kürt
vahjlannın kurulmasından tııt. Kürt
kimliğinin rahatça ileri sürülebilmesine
kadar ek önlemler. Bunun yam sıra,
ekonomik önlempaketinden söz
ediliyor. O açılsın. Âncak, bu
uygulamalar aynı andan başlamah ve
gitmeli.
-Neden?
- Milliyetçilik, bir burjuva ideolojisidir.
Onun için insanlar ne kadar burjuva
olurlarsa, o kadar milliyetçi olurlar.
Eğer orada köylü burjuva haline
gelirse, rahatlayacağı için, bu sefer
milliyetçilikyapmaya başlayabilir.
Ote yandan, sadece Kürt kimliğinin
gelişmesine izin verilir de, o insanm
ekonomik bakımdan gelişmesine olanak
tanmmazsa, bu kez de kimlik sorunu
yüzünden sertleşmeler başİar.
Bu iki unsur aynı anda verilirse,
Türkiye rahatlar. Eğer ayn ayn ve teker
teker verilecek olursa, Kürt
milliyetçiliğini azdırır.
Prognamı
okuyan
mıvar?
"CHP, Atatürk'ün başlatmış
olduğu Türk dilinin gücünü
halktan ve kaynaklarından
alarak zenginleştirilmesi; an,
yalın ve özgün yapısını
koruyabilmesi; yazın,
sanat ve bilimin her alanında
yeterli hale gelmesi sürecini
kararlılıkla sürdürecektir.
Bu amaçla kurulmuş
bulunan Türk Dil
Kurumu 'nun kapatılmasını,
adının ve mal varlığının
güdümlü ve
bağımlı bir resmi kuruluşa
verilmesini ara dönemin
hukukdışı bir tasarrufu
sayan CHP, Türk Dil
Kurumu 'na gerçek niteliğinin
ve öz varlığının
kazandırılmasını zorunlu
görmektedir.
Türk Dil Kurumu ile birlikte
Atatürk 'ün resmi
vasiyetnamesinde yer alan
Türk Tarih Kurumu 'nun
gerçek işlevlerini
sürdürebilmeleri için gerekli
yasal düzenlemeler
yapılacaktır."
Bu bölüm, CHP Programının
201 ve 202. sayfalanndan
alındı.
Aynı CHP nin eski "Genel
Başkam", bugünün TBMM
Başkam Hikmet Çetin, geçen
hafta partisinin "ara dönemin
hukukdışı tasarrufu " saydığı
kurumun tstanbul'daki
toplantısma katıldı.
Demokrasilerde çare
tükenmez...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Açık Mektup
Sevgili Eşber Ağabey,
Sen Çankırı Cezaevi'nde "düşüncelerinden dolayı" çile dol-
jururken, dışarıda da bir sürü "yetkili" kişi "düşüncesizlikle-
'inden dolayı" sıkıntı çekiyorlar. Amansız mücadele ettiklerini
leri sürdükleri "babalaha" yoğun iletişimleri ortaya çıktıkça
Dirbirlerini suçluyorlar. Sanki daha az ya da fazla "mafyacı, çe-
'ec/" olmak önemliymiş gibi. Aslında olması gereken oluyor ve
'merkez sağ" çatırdıyor. Belki de böyle böyle, zaman içinde
"herkes sol" olacâk!
Sevgilr ağabey, o adamlar ve kadınlar, "babalar" yerine se-
linle, Ismail Beşikçi'yle, Doğu Perinçek'le, Ragıp Duran'la
/e diğer düşunce suçlusu aydınlarla aynı sıklıkta konuşsalar-
±, şu an hem ülke, hem de kendileri daha iyi durumda olmaz-
ar mıydı?
Keşke onları biraz "onurlandırabilseydin" sevgili ağabey!
Kaset çalışmaları sürüyor mu?
Piyasaya her gün yeni bir pop kaseti çıkmasına uzun zaman-
dır alışmış olan kamuoyu, aynı dozla ortaya çıkan "Çakıcı ka-
tetlerine" de bağışıklık kazandı.
Alaattin Çakıcı nın bu "trendi" iyi değerlendirerek, müzik pi-
/asasına atılıp atılmayacağını bilemem ama; eğer kaset işini
'profesyonel" olarak sürdürmeyi planlıyorsa, çıkaracağı seri
îlbümlerin isimleri şöyle olacaktır:
1- Kız sen geldin merkezden, pek güzelsin herkesten!
2- Tetiğim tetiktir!
3- Ilahi ihale] (Hiç sevmem, banka ihalelerini hiç sevmem!)
4- Çok naz Âşık uzandırır!
5- Bu akşam bütün telefonlarını aradım Istanbul'un!
Herhalde Çakıcı'nın kasetlerinin başına "Bu kaset, merkez
;ağı kısa sürede imha edecektir." notu derin bir titiziikle kona-
;aktır!
Sıradışı' olmak istiyorsan, 'Sıradışıyım' deme!
Geçenlerde büyük gazetelerin birinde bir dekoratörle söy-
eşi vardı. Dekoratör, insanların evlerini "burçtarına göre" dö-
>eyerekyeni bir "tarz" geliştirmişti ve bu yüzden "stradışı" ola-
ak nitelenîyordu.
Aynı gazetenin bir başka sayfasında, müzik dünyasına atı-
an bir bayan oyuncunun haberi vardı. Yabancı bir şarkıya ya-
:ılan Türkçe sözleri okuyarak "single" çıkaran ve bu devşirme
>arkısının klibiyle gündeme gelen sanatçı "Amacım sıradışı ol-
naktır." d\yordu.
"Sıradışı olmak" imaj çağının en geçerli terimlerinden biri. "Sı-
adışıyım" demeyen herhangi bir pop şarkıcısına, modacıya,
Tiankene henüz rastlayamadım.
İyi de "sıra" ne ve "sıra içinde" kimler var? Bunu saptama-
ian "sıradışı" olduğunu söylemek ne kadar "ilginç" olabilir?
4asıl ki "Benyetenekliyim" denince "yetenekli" olunmuyorsa,
'sıradışıyım" denince de "sıradışı" olunamaz. Özet olarak: Ye-
nezler!
-taftanın Takıyye Demeci
Meral Akşener
Bi' politikacı olarak her zaman
demokrasiyi savundum. llkelerim gereği
çetecilere ve mafya men suplarına
kerşı çıktım. Temiz siyaset anlayışına
sempati duydum. Çünkü yeraltı dünyası
tcolumun düşmanıdır. Çalışkan partililerimiz
bfce hizmet etti ve biz de bunu
üke için kazanç saydık. Hizmetlerini
karşılıksız bırakmadık. Te tikçilere
ta/iz vermeyiz. Emekçi kit lelere
sîygımız büyüktür!
Nıt: İlk satırdan başlayarak ve satır atlayarak yeniden
îkıyunuz.
raıihte O Gün
•Ik kez tartışan iki kişi, °Aslında ikimiz de aynı şeyi söyiûyoruz."
iiyırek tartışmayı bitirdiler. (18.04.1857)
m'Biz sadece arkadaşız" lafı ilk kez duyuldu. (23.11./ 1965)
• Ik kez bir futbol spikeri, günün "yazdan kalma" olduğunu
;c»y5di. (07.10.1974)
Başka Türkiye Yok
Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLIĞI
^AÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak(iı turk.net
tiOl'l'r S L-
öztfcy' A-cttA*"-
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBI SEMÎH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Ekim
B/RAMER/KAN TRAJEOİS/L
BU6UH
L£M Big ÛAI/A
Ki ÜNLÛ jtoMA/va meoooee &*teıse& 7
LA, YAZ/UZfH &&•*4P/T7MtHHCMUSU ABAS'HMKİ
LiK A/EOEASfYte PGeiSetS- 'İN JÜRİYt ErtOLEMEVe
Ğt SAuiLMişTf. rHeoooespeeıreR'/t
OLAYI tZONU ALAfSAtC YA20tgl
İR AtoERi/ZAtJ TBAf£C>İSi) APU ROAAANt
432S 'TE~~ yAYIMLAUD'ĞIAJPA BÜYÜIC İU5İ 7&PLAMtŞTT-
EVÜLİK LHSISl/UA İUC SEVGİLİSİMİ TBISM^PBfJ
GEKJÇ BİR. AOAMIN ÖYKÜSÜ B/ÇİMİMDE &4f-
LAfAN fZOMA/Uj CİUAYET PAVASIYLA SOUÜÇ-
LANtYOüPU- KOHU, «İUSAULIKSUÇU*
ÇA HACE w Tf/esuW) ADIYCA SİNBMAYA " —
GÖRÜŞ
ŞABAN ALİ YAŞAROGLU
Kiiresel Çevre Kirlenmesi
Günümüzün dünyasında çevre kirliliği, tüm ge-
zegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda. Dün-
yanın birçok bölgesinde insanlar, çevre felaketi-
ne karşı korumasız, nükleertehdit ve radyasyon-
dan habersiz bir yaşam sürdürmekteler. Bilim
adamları ise bu olumsuzlukların devamı halinde
dünyadaki tüm canlıların ciddi biçimde tehdit al-
tında olduğunu vurguluyorlar.
Halbuki insanoğlunun geltşimi başlannda yaşam,
doğal çevre ile uyum içinde sürmüştür. Ancak
dünyadaki toplumsal ve teknolojik gelişmelerin
hızla artışı karşısında ekolojik sistemin bu hassas
dengesi giderek bozulmuştur. Bu tehlikeli geliş-
menin seyircisi durumunda olan insanlık ise dün-
yada dengeli bir çevrenin korunamaması halinde
tüm canlıların varlığının sürmesinin olanaksızlığı-
nı acaba ne zaman anlayacak?
Bu yılın yaz başlannda başlayan yağmur döne-
mi dünyayı etkisi altına aldı. Barajlan, setleri ve köp-
rüleri yıkan seller ölümcül sonuçlara yol açtı. Bir
süre önce Trabzon'da yaklaşık üç saat süren yağ-
mur, Sürmene ilçesi ve haritadan silinen Beşköy
beldesinde büyük mal ve can kaybına neden ol-
du, ocakları söndürdü...
Yağışların etkili olduğu bir başka ülke olan Çin'in
birçok bölgesinde barajlar yıkıldı. Harekete geçi-
rilen askeri birlikler setleri yıkarak sel sularının kır-
sal kesime yayılmasını sağlamaya çalıştılar. Sel,
eylülün ortasında da Meksika'nın Chiapas eyale-
tinin Valdivia köyünü yok etti.
Dünyadaki benzer sel baskınlannın verdiği za-
rarlar ürkütücü boyutlara ulaştı. 240 milyon kişiyi
etkilediği söylenen bu yazın selleri, resmi açıkla-
malara göre şimdiye kadar 2 binin üzerinde insa-
nın ve sayısı bilinmeyen diğer canlıların yaşamla-
rına mal oldu. Yaklaşık 14 milyon kişi evini terk et-
mek zorunda kaldı. Bu durum, insana, Çinlilerin
"Su ile şaka olmaz" özdeyişini hatırlatıyor.
Gün geçmiyor ki çevre felaketi haberterde yer
almasın. Büyük Okyanus'ta 30 metreye kadar
yükselen dalgalar sahilleri yerle bir etti. Deniz di-
bindeki deprem ya da yanardağlann patlamasın-
dan meydana geldiği söylenen bu dev dalgalara
karşı uyarı ağlan da para etmiyor. Hatırlanacağı gi-
bi bu dev dalgalar, 1993'te Endonezya'da bir ada-
nın tamamını kapladı ve 2 bin kişinin yaşamını yi-
tirmesine yol açtı. Yeni Gine'de yaşamını yitiren-
lerin sayısı ise 3 bini aştı.
Dev dalgalara yol açan depremin merkezi Bü-
yük Okyanus'ta idi. Ama yer kabuğu, dünyanın baş-
ka bölgelerinde harekete geçecek şekilde etki
alanını genişletti. Örneğin haziranın başında baş-
layan depremlerin, dünyanın dört bir yanını salla-
dığı ortaya çıktı. Ülkemiz de bundan nasibini al-
dı.
Bu ve benzer felaketler bize, geleceğimizi bu-
günden tahmin etmenin olanaksızlığını gösteri-
yor.
Ozondaki delinme ve hava kirliliğinin yaşamda
olumsuzluklara neden olabileceği ve doğal yaşa-
mın temellerini dinamitleyeceğini küresel gözlük-
le niçin göremiyoruz?
Küresel çevre sorunlannın çözümü konusunda
her ülkenin, çağdaş yöntemlerle halkını bilgilen-
dirmesi bir görev olmalıdır.
Sanayinin kent içinden uzaktaştınlmasına ve
milli parkların gereği gibi korunup dogal hali ile tu;
tularak toplumun yararlandırılmasına öncelik ve-
rilmelidir.
Üç binli yılların insanları için, doğayla çok daha
büyük uyum içinde yaşanacak rüzgâr-güneş ener-
jisinden yararlanacak doğal konut yapımına ge-
çilemez mi? Bu sahada yeni arayışlar içinde ol-
malıyız.
Doğanın intikamının daha büyük olmaması ve
acısının yoksul ülkelere çektirilmemesi için insan-
ların bir an önce kendilerine çeki düzen vermele-
ri gerekiyor.
Ölümcül etkileri yıllardırsürmekte olan 'Çerno-
£»7'olayından kim sorumlu? Bugün 'Çernoö/7'den
on misli daha tehlikeli olacak, radyoaktif atıkların
bulunduğu söylenen Sibirya'nın batısındaki Kara-
çay Gölü, bir saatli bombadan farksızdır. Gölün al-
tında, yaklaşık yüz metre derinlikte beş milyon
metreküp radyoaktif tozlardan oluşan kütlenin
varlığı bilinmektedir.
Insanlann yazgılan ile ilgili dehşet dolu olası teh-
likelere karşı evrensei yurttaş girişimlerinin etkin-
liği arttırılmalıdır.
Hepimizin paylaştığı bu dünyayı, bu gezegeni
gelecek kuşaklara kirli ve çirkin bırakmaya hakkı-
mız var mı? Geleceğe bir borcumuz yok mu? Ha-
talarımızın bedelini henüz doğmamışlara ödetme-
meliyiz.
Doğa ananın yasalanna yeterince duyartılık gös-
termeli ve doğal afetlerini ciddiye almalıyız. Do-
ğal zenginliklerle dolu olması gereken bir dünya-
dan daha fazla yoksun olmamalıyız.
Türkiye Turizm Yazarlon Derneği Turizm ve •- . t
Çevre Komisyonu Başkam '•
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN
SACA: 1/ Bor-
neo Adası'nda
yaşayan yerli o
halk. 2/Bir an-
latınu oluşturan
sözcük ya da A
tûmcelerin to-
pu... '-Çok
önemli kişi" an-
lamında kulla-
nılan uluslara-
rası kısaltma. 3/
Kirazdan yapı- 8
lan bir cins li- q
kör. 4/ Şarkı,
türkü... Namaz çağnsı.
5/ Dolma yapmak için *
hazırlanankanşım... Kı-
vırcık bir saç biçimi. 6/ 2
Diş taşı... Bir nota. II 3
Atasözlerine dayanan di- 4
daktik Çin şiiri... Yel- c
kenlerin kenar ve köşe-
leri. 8/ "Ati çıkınca or-
taya — silinmeli" (Tev- 7
fik Fikret)... tskoç er- g
kekJerinin giydiği kısa Q
eteklik.9/Gelişmek,bü-
a
>-ümek.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erken olgunlaşan bir çe-
şit siyah üzüm... Bir soru eki. II Yünden dövülerek ya-
pılan kalın ve kaba kumaş... Takadan büyük bir çeşit
Karadenız kayığı. 3/ Bir bürûnü oluşturan iki eşit parça-
dan her biri.. Bir ilimiz. 4/ Agn Dağı'na verilen bir baş-
ka ad... Israil'in plaka işareti. 5/ Genellikle yakmak için
kullanılan iri saman... Yer çatlağı. 6/ lnce softan hafif ve
dar bir üstlük. II Yelken devrinde muhabere ve irtibat hiz-
metlerinde kullanılan hızh ve hafif gemi... Bir cins ka-
yık. 8/ Tırpana balığına verilen bir başka ad... Geleceği
öğrenmek amacıyla çeşitli şeylere bakarak anlam çıkar-
ma. 9/ Kimi yüzeylerin temizlenmesinde kullanılan çok
hafif ve gözenekli bir taş... Boru sesi.