22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23EKİM1998CUK HABERLER Bankaya sahipolma savaşı• Sümerbank'ın satışı sırasında Kıbrıs'taki Tunca Bank'tan Türkiye'ye izinsiz 300 milyar lira para transferi yapıldı. Bu paranın Garipoğlu'na aktarıldığı öne sürüldü. Tunca Bank'ın sahibi Nesim Malki'ydi. Bankanın hissedarı da sonradan Sümerbank'ın genel müdürü olan Şükrü Karahasanoğlu. =*-. • Tefeci olarak bilinen Musevi asıllı işadamı Nesim Malki, Ali Osman Sönmez ve Cavit Çağlar'ın tekstil ürünlerini pazarlıyordu. Kıbrıs'ta iki bankası, Türkiye'de döviz ve factoring şirketleri vardı. Ancak en büyük hayali Türkiye'de bir banka sahibi olmaktı. . . Bu filmde AYŞEYILDIRIM rol alanlar IrolKuil Nesim Malki Alaattîn Çakıcı Mehmet .\«ar 1995 yılında öldürülen Musevi işadamı Nesim Malki cinayetinin ardındaki karanlık ilişkiler yumağı çıkar çatışmalannı iyice su yüzüne çıkardı. Uç yıl önce gerçekleştirilen ve bugün yeni yeni aydınlanmaya başlayan Malki cinayeti deşildikçe Özer Çiller'den Hayyam Garipoğlu'na Aiaartin Çakıa'dan, MehmetAğardan Şükrü Karahasanoğlu'na Cavit Çağiar'dan Erol Evcü'e kadar pek çok isim gündeme geldi. Bu kişilerin ilişkileri çerçevesinde de bir başka olay gündeme yer- leşti: Kara para aklanması ve para transfer- leri için gereldi olan bankalara sahip olma savaşı... Tefeci olarak bilinen Musevi asıllı işada- mı Nesim Malki, Ali Osman Sönmez ve Ca- vit Çağlar'ın tekstil ürünlerini pazarlıyordu. Kıbns'ta iki bankası, Türkiye'de döviz ve factoring şirketleri vardı. Ancak en büyük hayali Türkiye'de bir banka sahibi olmaktı. Civangate skandalında adı geçen Banque In- dosuez'i almak istedi. Ancak hükümet tara- findan engellendi. Bankaya daha sonra Med- ya Holding ile Emlakbank talip oldu. Olaya OzerÇiller'in adı kanşıp konu TBMM gün- demine getirilince Dinç Bflgin bankayı al- maktan vazgeçti.Malki bu kez Sümer- bank'ın satışında ortaya çıktı. 3 kez ihaleye çıkan Sümerbank, dördüncü ihaleye katılan Hayyam Garipoğlu'na verildi. Malki'nin Garipoğlu ile ortak olduğu iddialan ortaya atıldı, ancak konu tartışılmaktan öteye git- medi. Ne ilginçrirki Sümerbank'ın satışı sı- rasında Kıbns'taki Tunca Bank'tan Türki- ye'ye izinsiz 300 milyar li- ra para transferi yapılrruş- tı. Tunca Bank'ın sahibi ise Nesim Malki'ydi. Banka- nın ortaklanndan birisi de Şükrü Karahasanoğlu. Çıkarilişkılerinin çetre- filliğini, banka savaşlannı, cinayetlerin nedenlerini anlayabilmek için 1991 yı- lından bu yana gelişmele- re gözatmak gerekiyor. factoring ve döviz şirketleri olan ancak Tür- kiye"de bir banka kurma hayali kuran Nesim Malki'nin sahibi olduğu Tunca Tekstil, ban- ka için teklif verdi. Tunca Tekstil'le birlikte Anadolu Endüstri Holding, Aktaş Elektrik gibi başka şirketler de banka için teklif ver- mişti, ancak Fransızlann yaptığı inceleme sonunda en iyi teklifi Tunca Tekstil 'in ver- diği anlaşıldı. Grup, bankayı aldıktan sonra başına eski Emlakbank Genel Müdürü ve Tunca Tekstil'in üst düzey yöneticisi Şükrü Karahasanoğlu'nu getirmeyi planlıyordu. Bu sırada, 16 Eylül 1994 tarihli Sabah Ga- zetesi'nde Tunca Tekstil'in ana onağının "tefed" olduğu manşetten veriliyordu. Bu haber, Tunca Tekstil için sonun başlangıcıy- dı. Tunca Grubu, daha önce kararlaştınldığı gibi 5 Ekim 1994'te Paris'te Fransız banka- sıyla satış protokolünü imzaladı. Daha son- ra hisse devir için Hazine'ye başvurdu. An- cak iki ay beklemesine rağmen, olumlu ya da olumsuz hiçbiryanıt alamadı. Satışla ilgili iznin o dönem Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Aykon Doğan tara- fından özellikle bekletildiği iddia edildi. Çünkü, Doğan, Şükrü Karahasanoğlu'nun Emlakbank Genel Müdürlüğü döneminde yaşanan 'Bako vurgunu' dolayısıyla, onun hakkında Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na ih- barda bulunmuştu. Karahasanoğlu ise "Ba- ko olayuıda benim birsuçum yok. Gend mü- dürlüğüm döneminde olayin sorumlularuıı görevden aJıp. haklannda bizzat ben suç du- yunısunda buiunduırT diyordu. Hazine'nin yanıt vermemesi sonucu pro- lacaktı. Bankanın müşterileri oldukça ilginç tesa- düfleri de ortaya çıkanyordu. Efe özal, Marjinal Menkul Değerler'in sahibi olduğu dönemde bu bankaya 1 mil- yar lira yatırmış, daha sonra repodaki para- yı parça parça çekerek hesabuu kapatmıştı. Bankanın eski Başkanı Antoine Jean Gour- ti Galignani de Turgut ÖzaFın yakın dos- tuydu. Yanına randevusuz bilegirebildiği bi- liniyordu. Engin Civan'ı vurdurtmak iddiasıyla yar- gılanan Selim Edes'in eşi Semra Edes de bu bankanın iyi müşterileri arasındaydı. Özallar ve Edes'lerin sectiği, şifreli hesap- lann ortaya çıktığı Banque Indosuez'in Medya Holding ve Emlakbank'a satılması parlamento gûndemine de geldi. ANAP Ay- dın Milletvekili Yfikse)Yalora,TBMM Baş- kanlığı 'na 13 maddelik soru önergesi verdi. Yalova, Başbakan Tansu Çffler'in yanıtla- ması istemiyle verdiği önergede, "Emlak- hank'ıi! kunıluş kanununda bövlesi ortak- hklara cevazverecek yetki var mKtor" diye so- ruyordu. ANAP Genel Başkanı MesutYıbnaz da o günlerde bankanın satışına tepki göstererek şöyle diyordu. "ÖzeOeştirmeKanunu'nagö- re iki yıl içinde özeUeştirilmesi gereken Em- lakBankası1 naönce bir\abancı banka>ı(ln- dosuez)satm aldıran hükümet,sonra bu ban- kayı bir basın kuruluşuna (Sabah Grubu) daha tekbir kuruş almadandevreüniştir. Bu medya kuruluşu hiç yoktan bir banka sahi- bi ohıyor. Şinıdi öğrendiniz mi halkın para- sını neyapûklannL" Bu satışın çok konuşul- Yll 1991.... Karahasanoğlu'nun 'ayakizleri' Hayyam Garipoğlıı Süleyman Demirel'ın başbakanlığında DYP- SHP koalisyonu işbaşına geldi. Yeni hükümette ban- kalardan sorumlu Devlet Bakanı Cavit Çağlar'dı. Bu sırada Emlak Bankası Ge- nel Müdürü olan Engin Ci- van. yeni hükümetin ken- disini görevden alacağını bilerek görevinden aynldı. Civan'ın yerine Tütün- bank Genel Müdür Yar- dımcısı olan Şükrü Kara- hasanoğlu'nun atanması için l Aralık 1991 tarihin- de hazırlanan üçlü karar- name Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'a sunul- du. Karahasanoğlu'nu atama önerisi, döne- min Devlet Bakanı Cavit Çağlar tarafindan yapıldı. Çağlar, Karahasanoğlu'nu Tütünbank'tan tanıyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Özal, 6 Ocak 1992 tarihine kadar atamayı onayla- madı. Karahasanoğlu, köşkten onay çıkma- dığı için bankada bir odada oturmaya başla- dı. Şükrü Karahasanoğlu, tefeci piyasasının büyüklerinden Nesim Malki'nin sahibi ol- duğu Kıbns'taki Tunca Bank'ın da yüzde 11.5 ortağjydı. Nesim Malki ise Cavit Çağ- lar'ın ve Ali Osman Sönmez'in tekstil mal- lannı pazarhyordu. Bangue indosuez İsviçre'deki Banque Indosuez'in adı Tür- kiye'yi sarsan Civangate skandalında orta- ya çıkmıştı. Engin Civan 'rn Emlakbank Ge- nel Müdürü olduğu dönemde tsviçre'deki bankada "MeroT, "Magfc Box", "Jaguar", "Gotcha" isimli şifreli hesaplar açılmıştı. Daha sonra bu hesaplann Özallarla bağlan- tılan ortaya çıktı. Banque Indosuez, Fran- sa'nın üçüncü büyük bankasıydı. Dünyada 700'e yalan şubesi bulunuyordu. Türkiye'ye 1984 yılında Turgut Özal'ın izniyle gelen banka "Eurotürk Bank* adını almış, sonra bir yatmm bankası daha kurmuştu. Yatınm bankası, özelleştirmelerde aracıhk ediyordu. YavuzCanevi'nin yönetim kurulu başkan- lığını yaptığı banka, 1994 yılının nisan ayın- da satışa çıkanldı. Kıbns'ta iki bankası, finans sektöründe % 1991 Tütünbank: Karahasanoğlu banka- nın genel müdür yardımcısı. # 1992 Emlakbank: Karahasanoğlu genel müdür. Atanmasında o dönemde Devlet Baka- nı olan Cavit Çağlar rol oynadı. # 1994 Mart Tunca Bank: Karahasanoğlu yüzde 11.5 ile ortak. Bankanın sahibi Nesim Malki. Sümerbank'ın satışı sırasında Garipoğ- lu 'na aktarılmaküzere ErolEvciladına Tütün- bank üzerinden para transferi yapıldı. # 1994 Nisan Bank Indosuez: Nesim Mal- ki 'nin bankayı alması için çalıştı. Banka alına- madı. Satışın engellenmesinde Özer Çiller'in rol oynadığı öne sürüldü. Bankaya Medya Hol- ding ve Cavit Çağlar da talip olmustu. # 1995 Sümerbank: Bankayı Hayyam Gari- poğlu aldı. Bankanın genel müdürü Şükrü Ka- rahasanoğlu ydu. Nesim Malki nin ortakoldu- ğu yeni ortaya çıktı. # 7997 Etibank: Karahasanoğlu, Medya Holding ile Cavit Çağlar'ın aldığı bankanın genel müdürü. tokol süresi doldu. Izin çıkmayınca Fransız Bankası 31 Aralık 1994'te Tunca Tekstü'le olan sözleşmesini bozdu. Ertesi gün bankanın Medya Holding Bil- gin) ve Emlak Bankası tarafindan ortaklaşa satm alındığı açıklandı. Üstelik de kamu bankalannın özelleştirileceğinin açıklandı- ğı günlerde bir kamu bankasının hem de ko- nut üretmekamacıyla kurulan bir kamu ban- kasının ticari bir bankayı satın alması şaşkın- lık yarattı. O günlerde Şükrü Karahasanoğlu, Para Dergisi'nde yayımlanan röportajında şöyle diyordu: "Dünyada finansı Musevüer idare eder. Başbakanımız geçen a> İsrail'e giderek des- tekistedL Türkiye, şu an için yurtdısından tek kuruş kredialamıvor. Bu taJebin karşüanma- su dünya finans çe\ relerine olumlu bir me- saj sayüabilirdi. Ancak sayın Aykon Do- ğan"ın. nedenini anlayamadjğımızbirgerek- çe\1e bu girişimi önlemesini, ülkemiz için ta- lihsiziik olarak görüyor ve üzülüyorum." Bankanın Malki'ye satışının durdurulma- sının ardında Özer Çiller'in bulunduğu id- dialan ortaya atıldı. Doğan Grubu Dışbank'ı satm alrruştı, geride kaldığını hisseden Sa- bah Grubu da bir banka sahibi olmak istiyor- du. Emlakbank'la ortaklık oluşturan Medya grubuna, Hazine'den gerekli satış izninin he- men çıkıvermesi bu iddialan daha da pekiş- tirdi. Yeni bankanın ortakhk yapısına göre yüzde 65 hisse Medya Holding'in, yüzde 35 hisse Emlakbank'ın olacak, Yavuz Canevi de bir yıl süreyle bankanın yönetiminde ka- ması sonucunda Sabah gazetesinin. l Mart 1995 tarihli sayısında. Dinç Bilgın'in "Bank Indosuez'e ortak olma fikrinden vazgeçiyo- ruz" dediği açıklandı. Daha sonra bankayı Ağa Ceylan satın aldı. Sümerbank Malki, Türkiye'de banka sahibi olma ha- yallerini hiç bitirmedi. Sümerbank'uı özel- leştirileceği açıklanınca yine heveslendi. Hatta Sümerbank'ın genel merkezi ile Mas- lak'taki binasını döşettirip hazırlattı. Ancak bankayı tekstil piyasasının önemli ismi olan, ancak o güne kadar ismi pek duyulmayan Havyam Garipoğlu aldı. Bilindiği gibi Sümerbank, 3 kere ihaleye çıkmış, dördüncü ihaleye ise sürpriz olarak o zamanlar Marmara Bira'run sahibi olan Garipoğlu'na ait Ipeks AŞ de katılmıştı. 30 Ağustos 1995'te yapılan satışta 103.4 mil- yon dolar vererek Sümerbank'ı alan Gari- poğlu, hemen arkasından bankanın başına o tarihte Malki'nin danışmanlığını ve KK- TC'deki Tunca Bank'ın koordinatörlüğünü yapan Şükrü Karahasanoğlu'nu getirdi. Bunun üzerine kamuoyunda Sümer- bank'ın satışının hileli olduğu ileri sürüldü. Ancak Garipoğlu-Malki ortaklığına ilişkin somut bir delil olmadığı için konu tartışıl- maktan öteye gidemedi. Garipoğlu'nun Karahasanoğlu'nu, Mal- ki'nin hisselerini temsilen bankanın başına getirdiği bugün ortaya çıktı. ilginç bir nokta ise Malki öldürüldükten kısa bir süre sonra Şükrü Karahasanoğ- lu'nun Sümerbank'taki işi de son buldu. Ka- rahasanoğlu o tarihte Medya Holding (Dinç Bilgin), Cavit Çağlar'ın ortağı olduğu Eri- bank'm başına getirildi. Emniyette sorgulanan Garipoğlu'na yö- neltilen "Nesim Malki öldürüldükten sonra Şükrü Karahasanoğlu'nun görevine neden son verdiniz" sorusu yanıtsız kaldı. Tunca Bank Kıbns Tunca Bank Limited, 1994 Nisan aymda off-shore hizmeti vermek üzere ku- ruldu. Kuruluş sermayesi 105 milyar lira. Tunca Bank'ın kuruluşunda bulunmayan, ancak 1994 Mart aymda gruba katlan Şük- rü Karahasanoğlu, yüzde 11.5 oranındaki hisse ile bankaya ortak oldu. O zamana-ka- dar Nesim Malki adına bankacılık iznini alan, Türkiye'deki Kapital Bank'ın kunılu- şunu hazırlayan Facto Kapital'in Genel Mü- dürü lsmail Hakkı Tuyün, kendi hissesinin Karahasanoğlu 'na verilmesi nedeniyle Mal- ki'nin şirketlerindeki görevlerinden istifa et- ti. İlginç bir olay ise Sümerbank'm satışı sı- rasında Malki'nin, sahibi olduğu Kıbns'ta- ki Tunca Bank'tan Türkiye'ye 300 milyar lira transfer ettirmiş olması... Şükrü Karaha- sanoğlu, bu olay nedeniyle Sümerbank Ge- nel Müdürü olduğu dönemde de yargılandı. 1995 yılında yaşanan olay şöyle gelişti: Tunca Bank'ın bir müşterisi, yaklaşık 1.5 yıl önce bankadan 2 miryon dolar kredi kul- lanırve kendisine bir çek hesabı açılır. Müş- teri zaman içinde ödeme zorluğuna düşer ve ileri tarihli çekleri kırdırarak hesabını iyileştirmeye çalışır. Ancak bankadaki para çe- kişi nedeniyle hesap bakiyesi yükselir. Şaşkınhğa uğrayan müşteri bu çekilişlerin kendi- si tarafindan yapılmadığmı iddia eder. Kendisi adına ya- pılan işlemlerin bankanın iki yetkilisine bıraktığı açık çek- ler vasıtası ile kendi inisiyati- ü dışında yapıldığını ileri sü- rer. Bu iddia karşısında Tun- ca Bank'ın Genel Müdürü ve binde bir hissedan olan Yük- sel Yazgın, banka murakıpla- nndan detaylı bilgi ister. Du- rumu Karahasanoğlu'na bil- diren Yazgın, 15-30 Ağustos 1995 tarihleri arasında izne aynlır. Bu tarihlerde Karaha- sanoğlu, müşteriye ait hesa- bın kapaüiması için Yazgın'ın bankadaki 1.6 milyar lirasına el konuhnasını talep eder ve bu işin sorumlusunun da ge- nel müdür olduğunu bildirir. Suçlamayı kabul etmeyen Yazgın, suçlamalara karşılık konuyu yargıya taşır ve Kara- hasanoğlu hakkında bir dava açar. 12 Aralık 1995'te Lefko- şa Kaza Mahkemesi'nde görülen davaya ko- nu olan suçlamalar ise oldukça ilginç. Yaz- gın'a göre Tunca Bank kanalıyla büyük pa- ra fransferleri gerçekleştirilmiş ve bankanın içi boşaltılmıştır. Yazgın'ın iddialanndan birisi 15-30 Ağustos 1995 tarihleri arasında bir Alman finans kuruluşundan yapılan toplam 2 mil- yon dolarlık para transferidir Bu para önce Tunca Bank'a, sonra Türk Lirası'na çevrile- rek Türkiye'ye gönderilmiştir. Yazgın'ın iddiasına göre Karahasanoğ- lu'nun daha önce genel müdür yardımcılığı yaptığı Tütünbank'a havale edilen para hiç- bir teminat alınmadan bir şahıs adına yatın- Iır. Bu şahıs, EroJEvdl'dir. Yine iddialara gö- re Evcil, bu parayı, bir başka banka kanalıy- la Hayyam Garipoğlu'na ulaştınr. Yazgın'ın iddiasına göre bir diğer para transferi ise Sümerbank'ın satışı sırasında gerçekleştirilmiştir. Yazgın, Tunca Bank kanalıyla, Türkiye'de faaliyet gösteren Tütünbank'a 300 milyar li- ra transfer edildiğini ileri sürdü. tddiaya gö- re bu 300 milyar lira bir kanalla Hayyam Garipoğlu'na iletüdi. Bu operasyonda Kıb- ns Merkez Bankası'nin koyduğu bazı ban- kacılık kurallan da ihlal edildi. Kıbns yasa- lanna göre Türkiye dahil, herhangi bir ülke- ye para transferi için Merkez Bankası ile Ekonomi ve Maliye Bakanlığı'nın izninin alınması şart. Kıbns yasalanna göre Kıbns'ta banka or- taklığı olan bir kişi, bir başka ülkede banka genel müdürlüğü yapamıyor. Yani Karaha- sanoğlu bu konuda da suçlandı. UZ YAZIIORHAN BtRGİT BEİJING - Türkiye'den çok uzak- ta, Çin HalkCumhuriyeti'nin başken- tindeyim. Okurlarımın tümü benim iki şap- kam olduğunu, belki bilmeyebilir. Şapkalardan birisi, Cumhuriyet'in "Düzyazı"köşesinde, haftada üç kez kendileri ile buluşmak. ikincisi de Ay- dın Doğan Vakfı'nın yönetimini üst- lenmek. Bu ikinci görev uyarınca, Çin Halk Cumhuriyeıi Kültür Bakanlığı'nın çağrılısı olarak Beijing'e cumhuriyeti- mizin yetmiş beşinci yıldönümü et- kinlikleri çerçevesinde Dışişleri Ba- kanlığımızın istemiyle Uluslararası Hürriyet Karikatür Yarışmaları'nda derece alan karikatürlerden oluşan bir sergiyi getirdim. Dün açılışı yapılan bu sergiye katı- lanlar, Türkiye'nin her alanda dış ta- nıtım için yeterli görev yapamayışını dile getırdıler. Karma bir karikatür sergisi ile de ol- Dış Tamtımda En Büyük Handikap sa, bir dış tanrtımın yaranna değindi- ier. Önce Büyükelçiliğimizin personel sayısından başlayarak dış tamtımda niçin hep "öüfün/eme"ye kalmakzo- runda oiduğumuzu anlatmakta yarar var. Bir değerli büyükelçi. Bir müsteşar ve onun yardımcısı. Çok gayretli bir üçüncü kâtip. Bir as- keri atase ile bir de Ticaret Müşaviri. Bana bunlan anlatan, Beijing'te sa- yılan ikiyi ya da üçü geçmeyen işa- damlanmızdan birisi. Unlü "Koç"şir- ketinin burada "Halkın Günlüğü" ad- lı Çin'in en büyük gazetesini Inter- net'e geçirme operasyonunu üstle- nen Koç Sistem'in Genel Müdürü Murat Alman. Hoş, o söylemese bile, Ticaret Mü- savirimizin tek tabanca halde çalışma çabalan ortada. İki yıldır Türkiye'yi ba- şarı ile temsil eden; ama burada asıl görevin politik değil, ekonomik oldu- ğunu görerek bugünlerde merkeze geri dönmeye hazırlanan Büyükelçi- miz Ünal Ünsal da Türk işadamları- nın bu büyük pazan boş bırakmala- nndan dert yanıyor. Zaten Çin Halk Cumhuriyeti ile Tür- kiye arasındaki alışverişin rakamsal boyutfan da resmi kişilenn konuşma- larına gereksinme duymadan, olan bitenin aynası olarak her şeyi yansı- tıyor. Geçen yıl bu ülkeden 700 miryon dolar mal almışız. Dışsatımımız ise 60 milyondolar. Bir yıl önce dışsatımımız 100 milyon dolan buluyormuş. Çin'den dışalım yolu ilealdığımız mal- lar için 550 milyon dolar ödemişiz. O yıl bu ülkede büyük birdemir-çelik sı- kıntısı duyulmuş. Bizim sektördeki stoklarımızın tümü Çinli işadamının aradığınayanrt verdiği için, ihracatçi- zelgemiz o yönde gelişmiş. 1997'de Çin piyasası, demir-çelik gereksinmesini Ukrayna'dan karşıla- yınca, bize izleyicitribünlerineyerieş- mek düşmüş. Büyükelçimiz, bütün Beijing otellerini somut projelerle dol- duran Batılı işadamlannı anlatıyor. Hoş, Türk işadamlanndan da ara- da bir gelen-giden oluyormuş, ama bunlar hemen birer mazeret ile Çin piyasasının suyuna da, sabununa da dokunmak istemiyoriarmış. Bu isteksizliğin o tür bahaneleri bir yana, Hongkong'ta "Koç'finması adı- na araştırma yapan genç bir işadamı, Ünal Ünsal'a gerçek nedeni açık açık söylemiş: "Yabancılaryatınm peşindeler. Çin onlardan ülkelerine yatınm yaparak üreteceklehni önce burada, artan olursa onları da dışsatımyolu ile baş- ka ülkelere göndermelerini istiyor. Bizim anlı şanlı işadamlanmızın bü- yük çoğunluğu ise rant ekonomisin- den daha ne kadar kazanınz diye he- sap yapıyorlar." ••• Yalan mı? Honkong'tan Beijing'e gelen yurt- taşımız gibi hepimizin bildiği şu ger- çek yalan olsaydı, daha bir ay önce kollannı sıvayarak medya sektörümü- ze dip dalışı yapan yiğidimiz, devlet adına hesaplannın inceleneceğini du- yar duymaz "Yandım Allah" geri vitese başvurur muydu? BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Lozan, Cumhuriyet ve Bağımsıdık... Cumhuriyet'in 75. yılını kutlarken Lozan Ban Antlaşması'nın da 75. yılıdır; kutlamalar iç içe OIL yor doğallıkla. Abartmalı bir önem veriş değild bu. Doğuş bakımından aralannda üç aylık bir far var; ve Lozan Cumhuriyet'i değil, Cumhuriyet Lo zan'ı izlemiştir. Lozan, ülkenin bağımsızlığını ulus lararası planda tescil ederken, Anadolu toprakla nnda bağımsızlığın bir başka simgesi olacak Cum huriyet'i ilan etmenin de yolunu açmıştır. Lozan olmasaydı Cumhuriyet de olmazdı, ya d< gecikirdi. Ikisinin etle tırnak gibi birbirine bağlılığı bundan Ve Sevr parçalamıştı Anadolu'yu. Lozan yeni den bütünleştirir. Sevr, emperyalizmin oyunu değil de Lozan o du- rumda, öyle mi? ... . . . . , , v Lütfen, biraz ciddi olalım! ' . " * - '•: n-- Anadolu'nun tarihine bakarken, hiç dikkatiniz çekmemiş midir? Pek eski tarih bir yana, ortaçağ- da, merkezi otoritenin parçalanmasının arkasın- dan, yani 13. yüzyılın sonlanndan başlayarak, Ana- dolu'nun beyliklere parçalanmışlığı uzun sürmez. Osmanlı Beyliği, çok geçmeden derler toparlar ve Anadolu'yu bütünleştirir. 1402'de, Ankara Sava- şı'nın arkasından doğan o korkunç iktidar boşlu- ğunda, Anadolu tekrar parçalanır; ne var ki, bu da- ha da kısa sürer, bütünlük sağlanır. Şuraya getirmez mi bu sizi: Sevr'in kâğıt üstün- de kalıp Lozan'ın hayata geçmesi, ne bir oyun, ne bir zoriamadır: Anadolu'nun yasası bu! Ve gücünü de tarihten alıyor... Sonra, bugünkü sorunumuz, Lozan'ı lanetleyip Sevr'e iç geçirmek olmamalı. Sorun, Anadolu'nun bütünlüğü içinde, hangi din ve mezhepten olursak olalım, hangi etnik kökenden gelirsek gelelim, in- sanca ve kardeşçe yaşamanın düzenini sağlamak- tır. Cumhuriyet, o koşullan yaratıp hayata geçirme- nin engeli olarak görülmemeli. örnek mi istiyorsu- nuz? Şimdi bir parça unutur gibi olduğumuz için hatıriatmış olalım: 1923 Devrimi, bir "mazlum mil- let" ideolojisine dayanır aslında. Biraz üstüne eği- liniz o fikrin, hangi geniş ve bereketli ufuklara gö- türmez ki sizi? Sığlık, her yerde ayakbağıdır, hele tarihe eğilir- ken. Tarihe, gerçeği ve gerçekliği içinde bakmalıytz! • Birkaç haftadır, dev bir eserin sayfalan arasında gezinip duruyorum: Profesör Cemil Bilsel'in, Lo- zan adlı, iki ciltlik, bin küsûr sayfalık ünlü çalışma- sı bu. Kitap 30'lu yıllann canlılığı içinde yazılıp ya- yımlanmıştı. Sosyal Yayınlar, büyük bir isabetle, tıpkı basımını çıkarmış bulunuyor. Kitapta tarih var, sosyoloji var, hukuk var. Rahmetli Cemil Bilsel Hoca, bütün bunlann ay- dınlığında bir sentez çıkanp koymuş ortaya. Alabildiğine duyariı bir üslûpla da yazılmış... Yazar, kitabının önsözünde, "Lozan, bir kelime ile söytenmek istenirse, istiklâldir", yani bağımsız,- lıktır, diyor. Şöyle bitiriyor önsözünü: "Beni böyie bir kitap yazmaya sevk eden şey, sırf.bir minnet borcunu ödemedir Istiklâlsizlik bir millet için ölüm kadar acıdır. Ben, istiklâlsizliğin acısı ile, kürsüsün- de senelerce kıvranan bir hoca idim. IstiklâJile do- ğan günün sevincini, bu sebeple, en çokduydum ve bunu ifade etmek istedim." Ve ekliyor: "Dev/ef- ler istiklâlimizi Lozan'da kabul ettiler. Bunun için, kitabımın adını Lozan koydum." Böylece, Lozan'la bağımsızlık eşanlamlı. Lozan Konferansı'nın, daha açılışından başlaya- rak, Ismet Paşa'nın nasıl onurlu bir bilinçle işe sa- nldığını görüyorsunuz. Emperyalizmin temsilcileri karşısında dimdik ve ödünsüz konuşuyor. Küllerin- den yeniden doğan Anadolu insanlannın temsilci- si olduğunu adım başında hatıriıyor. Lord Kürzon'a kök söktürüyor. Lord Kürzon da, yenilse bile eserini savunuyor. Nitekim, antlaşmanın onanması sırasında, Ingilte- re'de Lordlar Kamarası'nda eleştirilere karşı verdi- ği şu yanıt, anlamlı: "Bugünkü halin icaplannda bu muahede akdi kabil olan en iyi muahededir." Ancak, içine sindiremeyenler de var. Isviçreli bir profesör, Cemil Bilsel'e, 500 kişilik uluslararası bir toplantıda şöyle der: "Su muahede Avrupa'nın Türkiye önünde kapitülasyonudur. Onu Avrupa'nın tasdik etmemesini isteyeceğiz." "Kapitülasyon", burada "teslim" anlamındadır. Gavzın derecesine bakınız siz! Ve Ismet Paşa'nın, antlaşmanın onanması sıra- sında TBMM'de söylediği şu gerçekçi sözler: "Ha- rekâtı milliyenin hiçbir safhasında hesapsız bir ka- rar ve hesapsız bir cür'et yoktur." Ne yaptıgını elhak bilen ve yapabilen bir kuşak- tıo! Bir devlet kurmanın karannı vermişlerdi ve ağır- başlılık içinde gerçekleştirdiler bunu. Bir de, o devletin bugün düştüğü duruma ve onu bu hale getirenlere bakınız. Vay bize, eyvah bize!.. Türkiye Demokrasi Kurultayı 3 Kosun 1da çetelere karşı miûngyapüacak ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Demokra- tik sivil toplum kuruluş- lannca oluşturulan Tür- kiye Demokrasi Kurulta- yı adına açıklama yapan Türk Mühendis ve Mi- mar Odalan Birliği (TM- MOB) Başkanı YavuzÖ- nen, çeteler, itirafçılar, tetikçiler, kara paracılar, silah tüccarlan, uyuştu- rucu kaçakçılan ve tefe- cilerin ülkeyi yönetir du- ruma geldiğini gösteren son gelişmeler karşısın- da sessiz kalan kitleleri harekete geçirmek için 3 Kasım'da Ankara'da mi- ting düzenleyeceklerini bildirdi. Önen, işsizliğin yay- gınlaştığı, üretime ilişkin yatınmlann durduğu ül- kede, özelleştirmedeki yolsuzluklara da işaret etti. Devletin çetelerden temizlenmesinı, savcıla- nn görevlerini yerine ge- tirmesini isteyen Önen, tüm özelleştirme ihalele- rinin iptal edilmesi, yüz- de lO'luk ülke barajınm da kaldınhnası gerektiği- ni belirtti. Ülkeyi sarmalayan yolsuzluk, usulsüzlük ve karanlık ilişkilere duyar- sız kalan kitlelerin uyan- dınlması amacıyla DISK,KESK,TMMOB, Türk Eczacılan Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Serbest Muhase- beci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalan Birliği (TÜR- MOB), Mülkiyeliler Bir- liği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Çağdaş Gazete- ciler Derneği, Insan Hak- lan Derneği, Halkevleri vePirSultanAbdal Kül- tür Derneği tarafindan "Türldye Demokrasi Ku- ruMayı" oluşturuldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear