23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET HABERLER TBMM Genel Kurul Salonu • ANKARA (AA) - Emlak Konut yetkilileri. TBMM'nin yeni genel kurul salonunun geçici kabulüne ilişkin kontrollerin 2 Şubat Pazartesi günü başlayacağmı söylediler. Genel kurul salonu inşaatının son durumu ile ilgili olarak, yapımcı fırma Nurol- Mesa'nın İnşaat Müdürü Sinan Orkun, inşaatın geçici kabulüne ilişkin engel teşkil edebilecek bir eksiklik bulunmadığmı ifade ederek, " Bizim müracaatımızdan sonra 14 Ocak tarihinde Meclis'ten bir teknik ekip eksikhklerle ilgili tespitleri yaptı. Ancak yapılan tespitler büyük eksiklikleri ıçermemektedir" dedi. Orkun, basında yer aldığı şekilde teslim süresinin gecikmesi dolayısıyla günlük 10 bin dolar ceza ödenmesi gibi bir konunun bulunmadığmı da belirtti. CHP'de kurultay süreci • ANKARA (AA) - CHP'de bu yıl yapılacak büyük kurultay öncesinde kongTe süreci. 300 ilçenın kongrelerini tamamlaması ile devam ediyor. llçe kongrelennin 16 Şubat"a kadar bitirilmesi bekleniyor. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Eşref Erdem, il kongrelennin de 1 Mart ile 5 Nisan tarihleri arasında tamamlanacağını söyledi. Erdem, olağanüstü bir siyasi gelişme olmaması durumunda mayıs ayının ikinci yansında Büyük Kurultay'ın yapılabileceğini belirtti. Yargının gündemi yogun • ANKARA (AA) - Yüksek yargıyı Şeker Bayramrndan sonra yoğun bir gündem bekliyor. Anayasa Mahkemesi heyetinin. kamuoyunun merakla beklediğı RP'nın kapatılmasına ilişkin gerekçelı karann yazımını bayram sonrasında . „.• tamamlaması bekleniyofc Yüksek Mahkeme bu araday' kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'm. partinin 1998 yılı Hazine yardımına konulan ihtiyati tedbir karannın bir bölümünün kaldınlması istemiyle yaptığı başvuruyu da 4 Şubat Çarşamba günü göriişecek. Ba>Tam sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'run, Örtülü Ödenek Da\asf nda Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin onama karanndaki bir cümleye yaptığı itirazı Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek. Cindoruk: Siyasal ders almalı • BERLİN (AA) - Almanya gezisini sürdüren ve Berlin'de bölgesel yayın > apan bir Türk televizyonunun programına katılan Demokrat Türkiye Partısı (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk. "Susurluk raporundan siyasal dersler almak gerektiğini" söyledi. Partisinin, polis. asker ve halk arasında demokratik işbirliğinın sağlanmasını istediğini belirten Cindoruk. "Karakola sağlam giren sağlam çıkmalı. Anayasa degişikligini yaparak, eşitlik ilkesini getirmek en büyük arzumuz" dedi. Topaloğlu toprağa verildi • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana'nın Kiremithane Mahallesi'ndeki bir eve bayTam arifesinde gece düzenlenen operasyon sonucu iki arkadaşıyla birlikte öldürülen Kurtuluş Gazetesi Adana Tem&ilcisi Mehmet Topaloğlu. dün sıkı önlem altında toprağa verildi. DHKP-C Örgütü üyesi olduğu ve Adana'ya silahlı eylem yapmak için geldiği öne sürülen Topaloğlu'nun cenazesinin Cumhuriyet Mahallesi'ndeki evine götürülmesine polis izin vermedi. Topaloğlu'nun cenazesi. Kurtuluş gazetesi çalışanlan, İHD rherkez yöneticisi Süleyman Itılıç, HADEP İl Başkanı Eyüp Karageçi'nin de aralarında bulunduğu 300 kışinin katıldığı törenle toprağa verildi. Özgür Ülke'nin, aylar önce öldürülen Cantürk'e gözdağı için bombalandığı belirtildi Raporda tarîh lıatasıAYKUT KÜÇÜKKAYA Başbakanhk Teftiş Kurulu Başkanı Kut- lu Savaş/m hazırladığı Susurluk Rapo- ru'nda tarihi bir hata yapüdı. Raporda. 3 Aralık 1994'tebombalanan "Özgür Ülke" gazetesmin, Kürt işadamı BehçetCantürk'e "gözdağı" vermek için havaya uçurulduğu belirtildi. Oysa Behçet Cantürk, gazetenin Istanbul ve Ankara bürolannın bombalan- masından yaklaşık 11 ay önce 15 Ocak 1994 tarihinde öldürülmüştü. Aynca rapor- da; plastik patlayıcılarla havaya uçurulan "'Ozgür Ülke" gazetesi yerine kapatılan "Özgür Gündem'" gazetesi ifadesine yer verildi. Özgür Ülke gazetesinin plastık patlayıcı- larla havaya uçurulması ile Kürt işadamı Behçet Cantürk'ün öldürülmesi arasında bir "iKşki'* kurmaya çalışan Kutlu Savaş. 11 aylık bir "tarihi" hata yaptı. Hazırlanması altı ay süren ve kamuoyuna Başbakan Me- sut Yümaztarafından açıklanan "Susurluk Raporu"nda yapılan hata. üst düzey yetki- lilerin raporu detaylı bir şekilde inceleme- diklerini de ortaya çıkardı. Kutlu Savaş'ın hazırladığı raporda. yet- kililerin gözlerinden kaçan "11 aylık" ina- nılmaz hata aynen şöyle anlatılıyor: " Kim olduğu ve ne >apüğı aşikâr olması- • Behçet Cantürk, gazetenin Istanbul ve Ankara bürolarmın bombalanmasından 11 ay önce, yani 15 Ocak 1994 tarihinde öldürülmüştü. Aynca raporda, plastik patlayıcılarla havaya uçurulan "Özgür Ülke" gazetesi yerine kapatılan "Özgür Gündem" gazetesi ifadesine yer verildi. na rağmen devlet, Cantürk'le baş edeme- miştir. Yasal yollar yetmemiş, neticede Öz- gür Gündem gazetesi plastik patiayKilarla havaya uçurulmuş, Cantürk'ün bizzat dev- lete biat etmesi beklenirken. adı geçenin ye- ni bir tesis kurmak üzere harekete geçmesi üzerine, Türk emniyet teşkilan tarafindan öktürülmesi karartaşünlmış, ve karar infaz edilmiştir. Böylece 100 kişive >akın olduğu tespit edilen, zamanın başbakanınınifade et- tiği 'PKK finansörü ışadamlannın elde olan listesi" nden bir kişi eksilmiştir. Behçet Cantürk'ün öldürülmesinin doğ- mluğu yanlvşlığı veya gerekli olup olmadığı taröşnıasına güilmemiştir. Ancakzaruriba- a suaDeri sormakgerekir. Cantürk'ünöldü- rülme emrini kim vermiştir? Bu yetki kim tarafindan kullandabilir?Ye hangi ahvalde kullanılabilir? Kim, kime karşı sorumlu- dur? Sistem nasıl çahşmah, sorumluluk na- sıl paylaşılmandır? Hukuk Devleti'nde bu suallenn yeri olamaz' itirazı dakanaatimiz- ce geçerli değildir ve realiteye uygun düş- mez. Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi bizde de olacakbr. Ama (cümle Sa> ın Başbakan'aters gelsede) hukuk dev- leti kuraüan içinde bu tip kararlar alınacak ve devlet ciddiyeti içinde uygulanacakbr. Yoksa Yeşil ve.ben2erlerinin,TürkOrdu- su"nunbirsubayını(Cem Erseverolayı)sor- gulaması ve etrafa öldürdüğünü söylemesi; Tank Ümit gibigerçektekaranlıkbir kaçak- çının, "falancayı aldık. sorgulayıp öldürdük" gibi bayağı ve kendini adam yerine koyma- lannısağlayıaçirkinliklerini; Abdullah Çat- h gibi devletin emrinde çahşan bir kişinin. kaçakçdık yapıp etrafa korku salmasını ve bundan istifade edip başkalannın da haraç- tan pay almasuutemin eden alaturkalık, ba- sitlik: geri kalmış bir ülkenin ciddiyetten uzakoperasyonlanna izin veren bir yapu ül- kemizin gerçekten hak etmediğibir durum- dur. Bu davranışlara izin veren anlayış bir grupinsanın-sivilvekanıu görevlilerinin-kı- sa sürede çizgiyi aşıp vatan-millet hizmetin- den kişisel dönmelerine yol açnnştuT Bu arada raporda Cantürk. "Ermeniasıl- h işadamı Behçet Cantürk" olarak tanıtıhr- ken, geçmişiyle ilgili kısa istihbarat bilgi- lerine yer verildi ve "1992 tarihi itibanyla Özgür Gündem gazetesinin finansörlerin- den olduğu»." da vurgulandı. Liceli Kürt işadamı Behçet Cantürk'le şoförü Recep Kuzucu nun cesetleri 15 O- cak 1994'te Sapanca'nın Kırkpmar kasa- bası yakınlannda bulunmuştu. O günlerde MlT'ten aynlan Mehmet Eymür de göre- vine dönmüş ve rastlantı dikkat çekmişti. Özgür Ülke gazetesinin bombalanması ise Cantürk'ün öldürülmesinden yaklaşık 11 ay sonra 3 Aralık 1994 tarihinde mey- dana gelmiş, gazetenin Cağaloğlu. Kumka- pı ve Ankara bürolan gece saat 02.30-03.00 arasında C-4 tipi plastik patlayıcılarla hava- ya uçurulmuştu. Patlamalarda 1 kişi yaşammı yitirirken. 22 kişi de yaralanmıştı. Mehmet Keçeciler, eldeki bilgilerle olaym ardındaki sır perdesinin kaldırılamayacağını söyledi 'Özal suikastının aydınlanması zor'KONYA (AA) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ke- çeciler. Ozal suikastındaki sis per- desinin bir türlü aralanamadığını belirterek "EUmizde birtakım bffl- giler var ama bu suikastın aydın- lanması çok zor" dedi. Keçeciler, Konya'da yaptığı Mehmet Elkatmıs açıklamada. Turgut Özal'a yapı- lan suikastın aydınlatılmasına ilişkin çabalannın sonuçsuz kal- dığını kaydetti. Olayın tek bir yere kadar gelip Kartal Demirağüzennde düğüm- lendiğıni anlatan Keçeciler, şöy- le devam etti: "Olayın sadece Kartal Demi- rağ ile sınırlı olmadığını biliyoruz. Konuyu birkaç kez rahmedi Özal öe konuştuk. 'Muhakkak bu me- seleyi ortaya çıkartmamız lazım' dedik. Sayın Özal da 'Bir daha bu memleketin başbakanlannın ba- şına bu tür hadiselergelmesin, bu çeteyi temizleyecek şekilde hadi- senîn üzerine gidelim' dedL Bu son derece profesyonel bir iş ol- malı kL fail dahi kimin kendisini tuttuğunu bilmivor. Bu suikastta ciddi bir sis perdesi var. Elimizde birtakım bilgiler var ama ispat edibnes fevkalade zor. Rahmetli 'Susurluk raporu çözüm getirmezy SELAHATTİN ŞAHİN --NEVŞEHİR-Cahşma- lannı tamamlayan TB- MM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı ve kapatılan RP'nin Nevşe- hir Milletvekili Mehmet Elkatmıs. Başbakanhk Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafindan hazırlanan Susurluk Ra- poru ile olaylannn çözü- me kavuşmayacağını sa- vundu. Raporda. Uğur Mumcu suikastine yer ve- rilmemesini büyük eksik- lik olarak tanımlayan El- katmıs. "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıkfanm'ın An- talya'da gizlendiğinı öne sürdü. Mehmet Elkatmıs. Nevşehir'de gazetecilere yaptığı açıklamada. Su- surluk raporu'nun "ıs- maıiama" olduğunu. sa- dece DYP Genel Başkanı Tansu Çiller"in başbakan- lığı döneminin araştınla- rak. "siyasi menfaat" elde edilmek istendiğıni iddia etti. Raporda birçok ek- sıklikler b.ulunduğunu öne süren Elkatmıs. şun- lan söyledi: "Raporda, Uğur Mum- cu'ya yapılan suikaste yer verümemesi büviikeksik- liktir. Devlet Bakanı Evüp Aşık. bizim komisvoD»- muza verdiği ifadede, Mumcu cinayetinde çö- zülme noktasına gelindi- ğini. ancak bunun bazı çevreler tarafindan engel- lendigini söylemişti. Buna rağmen, raporda bu ko- nuya ver verilmemiş. Ra- porda, Şekerbank'taki vobuzluklar açıklanırken, diğer bankalardaki yol- suzluklara değinilmiyor. Erol Evci. Nesim Malki olaylan atlanmış. Jandar- ma Genel Komutanı Eş- ref Bitlisın gizemli şekil- de helikopter kazasında hayatını kaybetmesi ola- yı. Susurluk un asken yö- nünü ortaya çıkarabilecek Yüksekova Çetesı olayı raporda yok. Alaattin Ka- nat ikinci bir Yeşıl'dir. Ra- porda bununla da Ugili bir bilgiyok." Başbakan Mesut Yü- maz'dan "siyasi menfaat beklentisinden uzak şekil- de olavın üzerine gitmesi- nibeklediğmi" ifade eden Elkatmış. "Kutlu Savaş tarafindan hazırlanan ra- porla Susurluk çözüme kavıışmaz. TBMM Su- surluk Araştırma Komis- yonu'nun raporu. çok da- ha aynnülı üıcelenirse, Su- surluk olayı aydınlaülabi- lir" dedi. Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a suikastı gerçekleştiren Kartal Demirag, olay- dan hemen sonra silahıyla birlikte kaçmasma izin verilmeden vakalanmışb. Ue bizlerin o zaman şüphelendiği insanlar vardı. Ama hukuki baz- da ispat edemedik." Bağlantüar Keçeciler. "Susurluk olayı ile Abdi İpekçL Çetin Emeç v e Tur- gut Özal suikastı arasında bağ- lantı olup olnıadığına" ilişkin so- ruya. "Şu anda bir şey söyleme imkânına sahip değUiz. Önemli olan bu tür olaylann bir daha tek- rarlanmamasıdır"karşılığını ver- di. O dönemde. istihbarat birimle- rinin yeterince istihbarat toplama- yarak olaylar karşısında aciz kal- dıklannı ifade eden Keçeciler. memleketi sarsacak ciddi olaylar, suikastlaryapıldığını, ancak istih- barat birimlerinin olaylann fail- lerini ortaya çıkaramadıklannı söyledi. Bunun iftiharedilecek bir durum olmadığını ifade eden Ke- çeciler. "Bu, güvenlik birimleri- nin aczidir. Bu aczi yeniden yapı- lanma ile ortadan kaldırma ka- rarülığındayT/" diye konuştu. Çiller hakkında soruşftırma Yargıtay tarafindan onanan Par- sadan dosyasının, aynı zamanda DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDeı döneminde Başbakanlığın dolan- dınldığı anlamına geldiğini kay- deden Keçeciler, "Sayın Çiller hakkında görevi suiistimal veya vazifeyi ihmal suçundan takibat yapılacak" dedi. Hukuk düzenine, sosyal yapıya zarar \eren ve devlete olan itima- dı sarsan Susurluk olayını mutla- ka çözeceklerini bildiren Keçeci- ler. şunlan kaydetti: "Devlete olan güveni yeniden sağlamak durumundayız. Bu ola- vın içerisinde bizzat yer alan in- sanlann konuşmalannı sağlaya- cak hukuki tedbirier almak du- rumundayız. Pişmanhk Yasası ile ilgili tasan pariamentonun gün- demindedir. Bu kanun çıkbktan sonra, olaylara şu veva bu şekilde kanşıp pişman olanlann yapaca- ğı açıkiamalaria sorun hukuki bazda daha kolay çözülecektir." IRMIKI AYDIN ENGİN Eğer Manisa'daki lise öğ- rencilerinin davasıyla uzaktan da olsa ilgilendiyseniz, haydi kabul edin ki Yargıtay'ın kara- rı sizin için sevinçli bir sürpriz oldu. Nitekim medya da oku- yucunun, seyircinin "hislerine tercüman" olup kararı "Yargı- tay'dan bayrarnlık karar" ya da "Yargıtay'ın bayram hedi- yesi" gibi başlıklarla duyurdu. Böylece toplumsal vicdan rahatladı. Yeni bir "Manisa olayı "na kadar içimizdeki suçluluk duy- gusunu bastırdık. Bayram keyfıne gölge düşüren etken- lerden hiç olmazsa "biri" mut- lu sona ulaştı filan diye sevin- dik. 13 Şubat'ta Metin Gökte- pe davasının duruşması var. Afyon'da. Henüz kanıt mı, yoksa bir saptırma provokas- yonu mu olduğu anlaşılama- yan bir "fotoğraf" o davaya ilişkin umutlarımızın kabarma- sına yol açtı. Göktepe'nin üstüne gocu- ğu örtülmüş cesedinin fotoğ- rafı birden karanlıklardan çıkıp geldi ve dava dosyasına kon- Bir Çocuğun İki Buçuk Yılı... mak üzere Afyon yoluna çıktı. Afyon'daki yargıçlar bu yeni kanıtla, genç meslektaşımızı öldüren katilleri belki de mah- kûm edecek. Toplumsal vicdan bir kez daha rahatlayacak. İçimizde- ki suçluluk duygusunu bir kez daha bastıracağız ve yaşam sürecek. Çalakalem çizmeye çabala- dığımız tabloyu genişletmek, listeyi uzatmak zor değil. Ör- neğin kirlenmişliğimizi yüzü- müze tükürürcesine haykıran "çete davalan"nda da belki önümüzdeki günlerde, aylar- da benzeri gelişmelere tanık olacağız. Özel tim tetikçilerı, elebaşıian, elebaşılann eleba- şılan ola kı yargıç karşısına çı- kacaklar, hatta ola ki hüküm giyecekler. Toplumsal vicdan bir kez daha rahatlayacak. Kendimi- zi arınmış sayıp yaşamın akı- şına daha az tedirgin ayak uy- duracağız. • • • Sevıncinizi kursağınızda bı- rakmak gibi bir kötü niyetim yok. Ama bu "sevinçlerle" ye- tinmeye de hiç niyetim yok. Manisa'da olup bitenlere bir de yaşamlarının ilkbaharında, iki buçuk yılı demir parmaklık- lar ardında geçiren çocukların gözüyle bakalım. Siyasal bilinçlenmenin ilk basamaklannı çocuksu bir se- vinç, coşku ile tırmanırken Manisa'da devleti temsil eden güçlerin gözüne de diken gibi batar olmuşsunuz. Yılanın ba- şını küçükken ezmek gibi bir devlet yönetimi zihniyetiyle donanmış bir zorba güç, bir sabah sizi, baba ocağından, ana kucağından, okul sırasın- dan hoyratça çekip Manisa Emniyet Müdürlüğü'nün ka- ranlık odalarına kapatmış. Seyyar işkencetimi olarak gö- revli (Gönüllü değil görevli. Ya- ni amirleri tarafindan görev- lendirilmiş) bir memur timi si- zi sorgulamaya başlamış. Sor- gu, Avrupa insan Haklan Söz- leşmesi'nı, İnsan Haklan Ev- rensel Bildirgesi'ni, Anaya- sa'yı hiç okumamış, okusa da anlayamayacak, anlasa da umursamayacak kadar kirlen- miş bir çetenin kendine özgü yöntemleriyle sürüp gitmiş. Iş- kencenin hedefi gerçeği öğ- renmek bile değil, önceden hazırlanan ifadeleri imzalat- maktan ibaret. Gencecik bedenleriniz tah- rip olmuş; oğlan ya da kız ay- rımı yapılmaksızın coplarla cinsel organlannız parçalan- mış; çınlçıplaksoyulmuş, bu iş için imal ve ithal edilmiş aygıt- larla elektrik şoklarına uğratıl- mışsınız. Gençsiniz, deneyimsizsiniz, korkmak gibi insancıl yetileri- nizi yitirmemişsiniz. Ifadelerin altını imzalamışsınız. Bu acı bitsin, bu aşağılanmason bul- sun diye. Sonrası... Sonrasını bırak, yeter ki şu katlanılmaz "şimdi" son bulsun diye... Bu ifadelere dayanılarak hapse atılmışsınız. İki buçuk yıl hapiste kalmış- sınız. Yargıtay Izmir DGM'nin kararını bozmuş. Beraat umutları belirmiş. Yıllardan 1998. Aylardan o- cak sonu imiş. Bayrammış. Şimdi sizden Yargıtay kararını bayram armağanı olarak kav- ramanızı, sevinmenizi istiyor- lar. Tahrip olmuş bedenleriniz, sakatlanmış ruhlarınız ve de- mir parmaklıklar ardında ge- çirdiğiniz iki buçuk yıl. İki bu- çuk yılın 913 gün olduğunu: 913 günün 21.912 saat oldu- ğunu biliyorsunuz. Orada, içe- ride bahar ve kış. yaz ve güz boyunca akıp giden (çoğu kez akmayan ve gitmeyen) 21 bin 912 saatin ne demek olduğu- nu siz çok iyi biiiyorsunuz. Bir çocuğun yaşamından 21 bin 912 saati çaldıktan sonra bir Yargıtay karanna sevinmek için artık çok geç. Manisa'daki çocuklarımıza "yeni Manisalar'a giden yolu" aşılmaz hukuk ve demokrasi duvarlarıyla örmedikçe hiç, a- ma hiç bir zaman ödeyemeye- ceğimiz bir borcumuz var. POLİTİKA GÜNLTJ HİKMET ÇETtNKAYA 'Adaletsiz Düzen../ Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, CHP liden Deniz Baykal'ı suçluyor... Ecevit diyor ki: "Bu cinayetler işlenirken, adamlar kaçınlırken SHP iktidardaydı. UatelikAdalet Bakanlığı elindey- di. Hiç mi merak edip araştırmadılar..." Önce şu gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Türki- ye'de faili meçhul cinayetler, adam kaçırmalar salt 1993-1996 yıllan arasında mı oldu? Doç. Dr. Orhan Yavuz'dan Doğan Öz'e; Abdi ipekçi'den Muammer Aksoy'a, Cevat Yurda- kul'dan Kemal Türkler'e dek pek çok faili meçhul cinayeti kimler işledi? 1980 yılının Ağustos ayında inciraltı Öğrenci Yurdu'nda gençleri kimleröldürdü? Güneydoğu'dai 988-19B1 yıllan arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin arkasında kimler vardı? Bülent Ecevit, 1978-1979 yıtları arasında Başba- kan'dı... O tarihlerde yurtsever, demokrat bilım adamları- nı, öğrencileri kimler öldürdü? Bu konuda Bülent Ecevit ne yaptı? Bu ülkeyi yönetenler birbirlerine çamur atmaktan başka bir şey yapmamayı kendilerine ilke edinmiş- lerdir. Bunun en tipik ömeğini de bugünlerde yaşıyor, olup bitenleri 1993-1996 yıllan arasına sıkıştınp suç- luyu bulmaya çalışıyoruz... Suçlu aramaya gerek yok!.. Suçlu, bu çarpık ve adaletsiz düzen değil midir? Eğer, şu beğenilmeyen gazeteler, televizyonlar olmasaydı, kamuoyu baskısı yoğunlaşmasaydı 'Su- surluk raporu' ortaya çıkar mıydı? 1995 yılındaTBMM Faili Meçhul Cinayetler Ko- misyonu'nun hazırladığı raporu Bülent Ecevit eline alıp şöyle bir okusun, orada Susurluk'un fotoğrafı- nı görecektir... Sahi. Bülent Ecevit 1977'de iki kez öldürülme tehlikesi atlatmış, ancak bugüne değin bu konu ni- ye araştırılmamıştır?... Vedat Aydın, Diyarbakır'da evinden alınıp öldü- rüldüğü zaman Içişleri Bakanı kimdi? O tarihte ANAP iktidardaydı ve Içişleri Bakanı Mustafa Kalemli'ydi Vedat Aydın'ı evinden alıp götürenler (5 Temmuz 1991) ve onu işkenceden geçirenler polisti... Dönemin Başbakanı da Mesut Yılmaz'dı... Ben o tarihte Diyarbakır'daydım. Şimdi TBMM Başkanı olan Hikmet Çetin ve Diyarbakır SHP Mil- letvekili Mehmet Kahraman'la Cumhuriyet Büro- su' nda konuşmuştum. Onlar da o tarihte bana şöy- le demişlerdi: "VedatAydın'ı evinden alıp götürenlerpolistir..." O halde Vedat Aydın'ın öldürülmesi emrini kim verdi?.. • • • Sinan Demirbaş 24 yaşındaydı ve Bursa Uludağ Üniversitesi Kimya Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Sinan, 7 Temmuz 1995 günü Elazığ Terörle Müca- dele Şubesi'nce gözaltına alındı... 20 Temmuz 1995 günü Sinan Demirbaş öldü. Hastane raporuna şöyle yazıldı Sinan'ın ölümü: "Hücrede başını duvara vurması sonucu Elazığ DevtetHastanesi r nekaldınldı, buradan kaçmakis- terken yere düşerek beyin kanaması sonucu öl- dü..." Biz o tarihte dönemin Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, Içişleri Bakanı Nahit Menteşe ve insan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Algan Haca- loğlu'na sormuştuk: "Sinan Demirbaş başını duvara vura vura intihar mı etti, yoksa işkence sonucu komaya girip ame- liyat masasında mı can verdi?" Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, yazımız üzeri- ne olaya el koydu ve Elazığ Cumhuriyet Başsavcı- sı Nafiz Horasan'ı görevlendirdi... Mehmet Moğoltay'ın o günlerde bana söyledik- leri aynen şöyle: "Faili meçhul cinayetlerin, gözaltındaki ölümle- rin aydınlanması için özel çaba harcanması gere- kiyor. Biz bakanlık olarak tüm cumhuriyet savcıla- nna genelge göndererek gözaltında ölüm iddiala- rının ve faili meçhul cinayetlerin soruşturmasının bizzat savcılar tarafından yapılmasını istedik..." Elazığ'da Sinan Demirbaş'ın ölümü olayının po- lis tutanağında bakın ne yazıhydr. "Sinan Demirbaş'ın elleri kelepçeliydi ve 8 poli- sin arasından kaçarken merdivenlerden düşüp fe- nalaştı..." • • • Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Nazif Horasan, Te- rörle Mücadele Şubesi'nde görevli 8 polis hakkın- da 'kasten adam öldürmek suçundan' TCK'nin 448 ve 463. maddelerince ayrı ayrı cezalandırma iste- miyle (24-30 yıl hapis) dava açtı... Ben bugüne dek davanın sonucunu öğreneme- dim. Bildiğim kadarıyla polisler hâlâ görevlerinin başında. Sanırım başka illerde... Bir ara Elazığ Ağır Ceza Mahkemesi. sanık polis- lerin silahlarını aldı. Ama baskı sonucu silahlan ge- riye verdi... Niye anlattım tüm bunları? Şu anda Bülent Ecevit Başbakan Yardımcısı'dır. Deniz Baykal'ı suçlayacağına bu davayı araştırsa, sonucun ne olduğunu kamuoyuna açıklasa da böy- lece Türkiye'de nelerin olup bittiğini öğrenme ola- nağı bulsak... Sinan'ın babası Hüseyin Demirbaş hamaldı, an- nesi Kumru Demirbaş ise ev kadınıydı... Belki onlar bu yazımızı okur da biz de polisler ceza aldı mı, almadı mı öğreniriz... E. Posta: Hikmet.Cetinkaya '" raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Susurluk, New York Times'ta 'Devlet katîllerle işbîrliği yaptı' NE\V YORK (\A) - Amerika'nın önde gelen gazetelennden New York Times. başmakalelerinden birini Susurluk raporuna ayırdı. Raporun. 'tslami politikacılar vebölücülerin tehdidinden söz eden laik siyasetçilerin, rejime en büviik darbeyi kendileri- nin vurduğunu' ortaya koyduğu iddıa edilen ma- kaîede, '1993-% yıllann- da işbaşında bulunan Çil- ler nükümeti döneminde. devletin uyuşturucu şebe- keleri. kumarhane sahip- leri ve sağcı katillorlc işbir- liği yaparak yurtiçi ve yurtdışında düşmanlanm öldürttüğü ve .\zerbay- can'da bir darbe girişimi düzenlediği' öne sürüldü. Olayın sadece Çiller dö- nemivle sınırlı olmadığı kaydedilen makalede, Başbakan Mesut Yıl- maz'ın 'devletsım' konu- sundaki açıklamalarının, 'daha ileri düzeyde bir araştırmayı engelleyebile- ceği' iddiası ortaya atıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear