Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 OCAK 1998 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
TÜRKIYE
Istanbul
Edime
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
7
8
5
7
10
6
10
4
Sınoj)
Samsun
Trabzon
Gıresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
b
6
5
5
2
2
3
-2
Adana PB
Zonguldak PB 3 Antalya PB 12 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siirt
Hakkâri
Van
PB
PB
PB
PB
PB
K
K
12
5
8
3
4
C
0
Yurdun kuzeydoğu
kesımlen çok bulutlu,
Doğu Karadenız'ın
doğusu ile Doğu Ana-
dolu'nun doğusu ya-
ğışh geçecek. Yağış-
lar Doğu Karadenız'ın
doğusunun kıyıların-
dayağmur, dığeryer-
lerde kar şeklınde ola-
cak Hava sıcaklığı
butun yurtta azalma-
ya devam edecek.
AVRÜPA
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Bruksei
Parıs
Bonn
HB
K
K
Y
PB
PB
PB
PB
-3
-9
-5
8
2
1
1
1
Münjh
K 0 Mılano
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
B
PB
Y
B
B
PB
Y
PB
-2
3
CO
1
3
4
15
12
Y 14
(. f.'ad'icP*
•Bertın
c ' ^*&£
Kai're*-
• Moskova
- ^
;K Taşkent
•Tahran
ASYA
Moskova
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflıs
Kahire
K
K
PB
K
Y
K
PB
PB
-14
4
-12
6
2
3
1
21
Şam PB 14
Parçalı bulutlu "\ Eı.ıut_ ^ Çok bulutlu • Yağmuriu Ka-1 j kar > Gok gurultulu
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
bir olaydır" diyor ve ekliyor:
,- "Fakat, eğer Meclis parçalı ise, yani seçim bir
istikrariı hükümet çıkarmayı sağlamıyorsa, Türki-
ye'nin hem seçim yasalan, hem seçim sıstemi,
hem de kuvvetler ayrılığı prensibini, yani üç erki
-yürütmeyi, yasamayı, yargıyı- serbestçe çalışacak
şekle getirmesi lazımdır.
Yürütmeyle iç içe girmemiş güçlü bir yasama,
yani yürütme yasamanın altında ezilmemiş, yasa-
ma yürûtmenin elinde kalmış bir duruma getirmek
lazım."
Bu ilkeleri ortaya koyduktan sonra, "Bu nasıl
olur, diye bana sorduğunuz zaman" diyor; "ben
şimdi burada proje koyacak değilim" diye bir ek
yapıyor. Türkiye'de düşünen, hukuk ve sosyal bi-
limler okutan fakülteleriyle medyayı, "Türkiye'yibu
istikrarsızlıktan kurtarmanın çaresi hakhndaki fıkir-
lerini söylemeye davet ettiğini" yineliyor.
Ama ilginç bir tutum sergiliyor: "Yani ne kadar
gayret etsek" diye başladığı cümleyi tamamlamı-
yor. Oysa, cümlenin devamı şöyle gelebilir; "Bu-
günkü sistem ne kadar çabalasak yürûmüyor, yü-
rümeyecek!"
Gerekçesi açık: "Bu sistemdeki bozukluklar, sis-
temdeki sıkıntılar bir süre sonra bunun içinde gö-
rev alanlann üstüne çıkıyor."
Önemli bir değişim isteğinde Cumhurbaşkanı.
Ortaya "bir proje koymak" istemiyor. Ne ki sıra-
ladığı kurumların sorunu tartışarak sistemin düzel-
tilmesine yönelik çareler ve çözümler üretmesini is-
tiyor.
Çankaya'da oturup sistemdeki aksaklıklan gi-
dermek için başkalarının tartışmalar açması, ça-
lışmalar yapmasını istemekle mi yetiniyor Cum-
hurbaşkanı Demirel? Yoksa?
Bilinen önemli örnek
Köşk'ten alınan duyumlar, Demirel'in, "sistem-
deki sıkıntılan gidermek" için neler yapılması ge-
rektiği üzerinde çalışmalar yaptığını gösteriyor.
örneğin, "çalışma dosyası"ndaki kâğıtlararasın-
da, "Fransa'da4. Cumhuriyet'ten 5. Cumhuriyet'e
geçiş"\e ilgili kapsamlı bir not yer alıyor.
Not hemen başlarda "Özellikle Fransa'nın
1958'de 4. Cumhuriyet'ten 5. Cumhuriyet'e ge-
çişi ve son olarak Italya'nın gerçekleştirdiği yapı-
sal reformlar üzerinde durulmasının anlamlı oldu-
ğunu değerlendiriyor".
Nota devam edelim: "Fransa'da 1946 ile 1958
arasında yaşanan siyasal istikrarsızlık döneminde
22 hükümet (bizde iki yılda altı hükümet) değişi-
yor. Yasama ile yürûtmenin iç içe geçmesi ve par-
lamento içi dengelerle hükümetlerin sürekli deği-
sebilmesi, devletin işlemez halegelmesi, bu iştik-
arsızlığı yaratan temel nedenleri oluşturuyor."
Fransa halkı, "mevcut anayasal sisteme güve-
nini tamamen kaybetmiş" (bizde olduğu gibi), Ce-
zayir'deki savaşla meşgul olan ordu (bizde PKK ile)
"bu gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı yüksek
sesle dile getirmeye" başhyor.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın çağnsı üzerine
General De Gautle başkanlığında bir hükümet ku-
ruluyor. Mitterrand "ordu müdahalesinin gay-
rimeşru olduğunu (bizde bugünlerde Şaibe ile
Takkeli'nin söylediği gibi) ilan edilmesiniistiyor, De
Gaulle reddediyor".
Gerçekleştırilen anayasal reformla Cumhurbaş-
kanı'nın halk tarafından seçilmesi, parlamentonun
fesih yetkisiyle donatılması, içtüzük değişimiyle
"iktidan hukuk çerçevesinde sınırlayan, ama yö-
netimde etkinliği ve istikrarı sağlayan bir yapının
ortaya çıktığı" notun son bölümlerinde vurgulanı-
yor.
Anayasa değişiklikleriyle Fransa, bugün yarı
başkanlık yönetiminde.
Cumhurbaşkanı Demirel'in emrindeki Devlet De-
netleme Kurulu'na hazırlattığı raporda ise "demok-,
ratiklik sürecinin önündeki en büyük engel olarak
1982 Anayasası" gösteriliyor.
Bu iki nokta arasında bir bağlantı, bir koşutluk
görüyor musunuz?
Ne dersiniz?
'Devlet sırrı da araşürılacak'
ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Başbakan
Mesut Yılmaz. Susurluk raporunda geçen bazı
konularla ilgili soruşturmalann başlatıldığını be-
hrterek. raporda 'devlet sırrı' kapsamına alına-
rak açıklanmayan bölümlerın de araştınlacağı-
nı söyledi.
Yılmaz. dün Başbakanlık Konutu'nda bay-
ramlannı kutladığı gazetecılenn sorulannı ya-
nıtladı. Yılmaz. raporun "derinlemesine bir in-
ceteme' niteliğinde olduğunu belirterek, 6-7 ko-
nuyla ilgili soruşturma açıldığını kaydetti. Bu
soruşturmalarda emniyet ve MİT görevlilerinin
yani sıra Maliye ve Hazıne uzmanlannın da yer
alacağını anlatan Yılmaz, Mdari tasarrur biçi-
minde de önlemlerin alınacağını belirterek.
"Herhangi bir teşkilah A'dan Z'ye degjştirme gi-
bi bir amacunız yok. Kişiler yüzünden kunım-
lan cezalandıramayız" dedı. TBMM Susurluk
Olayını Araştırma Komısyonu'nun raporuyla il-
gili olarak 2 müfettişi görevlendirdiğini anlatan
Yılmaz. raporda devlet sırrı niteliğındeki bö-
lümlerin de araştınlacağını kaydetti. Susurluk
olayını 'de\ letin içine buîaşmış bir ur' olarak nı-
telendıren Yılmaz. bu urun devletin ıçınden alı-
nacagını söyledi. Susurluk ile ilgili çeşıtlı dava-
lann görevlendırilecek bir mahkemede bir ara-
ya getırilebıleceğinı kaydeden Yılmaz. özel bir
mahkeme kurulmasının sözkonusu olmadıgını.
'yetkili ya da görevli' mahkeme olabıleceğini bıl-
dirdı.
Devlet Bakanı Eyüp Aşık ile Içışleri Bakanı
Murat Başesgioğlunun.' Yeşil' kod adlı Mahmut
Yddınm'ın durumuyla ılgılı çelişkıli bilgi ver-
diğının anımsatılması üzerine Yılmaz. Yeşıl ko-
nusunda devletin ılgılı kurumlannın bıle kesın
bilgi sahibi olmadıgını vurgulayarak, bununla il-
gili yapılan açıklamalara ıhtiyatlı yaklaşılması-
nı ıstedi. Bu konuda açıklama yapma yetkısının
Başesgioğlu'nda olduğunu kaydeden Yılmaz.
"Ben ikisini de görüştürdüm. E>üp Be>'in sö>-
lediklerini teyit edecek durumda değiliz" dedı.
Yılmaz. başka bir soruüzenne, 1993 yılıson-
rasında bazı yanlışlann kurumsallaştığını vurgu-
layarak. "Meselaemni>etindışoperas>onlar\ap-
nıasu yabancı istihbarat koruluşlan ile ilişki kur-
ması yasalara a> kındır. 1993'ten iribaren, emni-
yet yabancı gizli servislerle işbiıiiği >apmıştır.
Bunlar MİT'in bilgisi dışında olmuştur. Sorun
bir çarpık yapüaşmadan kaynakJanıyor" diye
konuştu.
Yılmaz, raporun gizli bölümlerinde bazı suç-
lulann 12 Eylül'den sonradevlet tarafindan kul-
lanıldığı yönünde bilgi olup olmadığının sorul-
ması üzerine, "Buna ilişkin bilgiler var. Bu ey-
lemlerle kara paranın arasındaki iüşkinüı belli
birdönemdekurulduğudur" dedı. Yılmaz, de^ -
letin yargının aradığı kışilen bazı görevlerde
kullanmasırun yanhş olduğunu, bir dığer yanlı-
şın da kullanılan bu kişilerin sahipsiz bırakılma-
sı olduğunu kavdetti. Yılmaz. "Bu tür operas-
\onlar devletin görevli kişileri tarafından yerine
getirilmeli, görev lendirilen kişilere de sahip çıkıl-
mabdjr" dedı.
'Abdullah Çatlı kontrolden çıkmıştı'
• Baştarafi 1. Sayfada
kan FBI benzeri bir örgütün Türki-
ye'de kurulması faydalı olur. Be-
nim 30 senelik bir deneyimim var.
Emniyet'te de iki sene görev yap-
tım. O yüzden iki kurumu da çok
iyi bilirim. MlT'te kuruluştan bir
hata var. Yani iç istihbaratla ilgili
bölümün tek çatı altında toplanma-
sı, MİT'e verilmesi yanhştır. Dış-
la içi ayırmak lazım. Ve iç istihba-
ratın, iç güvenliğin Içişleri Bakan-
lığı'na bağlı olması lazım. Ama
polıse değil. Almanya'daki BVF
diye bilinen Anayasayı Koruma
Örgütü gibi.
- Karştlaşılan sorunlar nedir?
- Içte jandarma ıstihbarat yapı-
yor, polis ıstihbarat yapıyor, MİT
istihbarat yapıyor. Zaman zaman
aynı kaynağa gidiyoruz, çok küçük
birbölgeye; örneğin Cizre gibi yer-
lerde istihbarat potansiyeli olan
çok sayıda insan var. Biz üç kuru-
luş aynı kaynağa gidiyoruz.
teciler de aynı şeyi yapmaz mı? Gı-
dersiniz bir yere. En uyanık kıın-
dir, bilgi alınabilecek kışi kımdir
diye araştırırsmız. Orada belli
adamlar vardır Yanhş >ola çıka-
mazsınız. Bizde ise jandarma aynı
kişiyle konuşup ayrı bilgi verır.
MİT ayn verir. devletin parası bo-
şa gider.
Bu, deviette masrafı ve karşılık-
lı çatışmayı getiriyor. Artı. istihba-
ratta hatayı getiriyor. Mesela Mil-
li Güvenlik Kurulu'na kadar gelen
istihbarat hep teyıtlı ıstihbarat gö-
rüntüsü veriyor. Halbuki aslında
tek kaynaktan gelen istihbarat 0.
Üç kaynaktan gelen, alınan bilgi
aslında tek kaynaktan çıkmış olu-
yor. Batı'da da birden çok istihba-
rat örgürü var. Ama hiçbirinin gö-
rev sahası diğerinin içinde değıi.
Ama bizde son derece iç içe girmiş
durumda.
- Eski İçişleri Bakanı Mehmet
Ağar'a ilişkin suçlamalara ne di-
>orsunuz?
- Son dönemde Mehmet Ağar'ın
getırdığı yasa\ la birlıkte ıstihbarat.
Emniyet'in bün\esmde ıvıce yasal
hale getirildı Bu yasa. Polib V'azi-
fe \e Selahiyetlerinde en son de-
ğişikliğe ilişkin yasa. Devlet istih-
barat sorumluluğu MtT'teyken.
polis bunu resmen aldı. dış temsil-
ciliklerini aldı. îçte de istihbarat
yetkisinialdı.
Ve MlT'in devlet çapında istih-
barat yapması gerekirken. bütün
birikimin orada olması gerekirken
bu, yerine getırilemez oldu.
Ağar'ın derdı, polisi güçlendir-
mek. Günevdoğu'daki polisi etkin
hale getirmek. terörii ezmek. Polis
güçlendi. Bu ola\ şanlış.
MtT'e zaman zaman eleştiriler
gelir. "MtT iş \~apamiyor, istihbara-
tı yok, eksik yapıyor" derler Sıkı-
yönetim dönemlerinde. 12 Eylül
döneminde mesela. MİT göklere
çıkanlır. Çok baçanlı hizmet ver-
A B D D ı ş i ş l e r i B a k a n l ı ğ ı r a p o r u
'Türkiye'de işkencesürüyor*
İnsan hakları ihlalleri izlenecek
• ANKARA (AA)- Sağlık Bakanlığı. insan haklan
ıhlallerini izlemek ve olaylara hızlı müdahale edebılmek
için, "insan Haklan Ihlallerini Sağlık Açısından Izleme
Daire Başkanlığı" kurdu. Sağlık Bakanlığı Müsteşan
Sedat Ünal. artık ihlallerde vatandaşın müracaat edeceği
yerin belli olacağmı belirtti. Müsteşar Ünal, 800'lü
ücretsiz telefon hatlanndan bırinin şikâyetler için
aynlacağını, Yüksek Sağlık Şürası'na gelen insan
haklan ihlalleriyle ilgili bazı davalann da bu dairede
oluşturulan bilimsel kurul tarafından incelenebileceğini
söyledi.
WASHBSGTON (AA) - ABD Dışişleri Bakan-
lığı'nın 1997 yılı insan haklan raporunda, Türki-
ye'de insan'haklan ihlallerinin sürdüğû belirtildi.
Raporda, Türkiye'de ifade özgürlüğünün kısıtlan-
dığı da kaydedildi.
Türkiye'nin 10 yılı aşkjn birsüredir, terörist ör-
güt PKK ile mücadele içinde bulunduğu bildirilen
raporda, sivil ve askeri yetkililerin, hukuk ve ya-
salara ve insan haklanna saygıya bağlıhklanna
rağmen güvenlik güçlerinden bazı kişilerin ihlal-
lerde bulundukiarı vurgulandı. Raporda. "Türk
hükümctinin bazı reformlanna ve taahhütlerine
rağmen insan haklan ihlalleri geçen ytl da sürdü"
denildi.
Işkencenin yaygm olarak devam ettiği görüşü
savunulan raporda gözaltında ölümler, faili meç-
hul cinayetler ve kaybolma olaylannın yaşandığı
belirtildi.
ABD Dişişleri Bakanlığı'nın raporunda. ifade
özgüriüğû ve basına kısıtlamalann 'ciddi bir sorun
olarak' devam ettiği öne sürüldü. 46 sayfalık ra-
porda. gazeteci MetinGöktepedavası, Manisa Da-
vası ve Diyarbakır Cezaevi'nde on kişinin ölü-
müyle sonuçlanan olayla ilgili davalara da geniş
yerverildi.
Diğer ülkeler
Raporda, Yunanistan'da, yurttaşlann insan hak-
lanna saygı gösterilmesine rağmen bazı alanlarda
sorunlann devam ettiği vurgulandı. Güvenlik güç-
lerinin görevlerini zaman zaman kötüye kullandık-
lan ve ihlallerde bulunduklan ifade edildi.
Yunanistan'da din ve ibadet özgürlüğüne kısıt-
lamalann getirildiği de bildirildi ve 'azınlıklara
karş1 aynmcılık devam ediyor" denildi. Yunanistan
hükümetınin sadece Müslüman azınlığı tanıdığı ve
'Türk' adının kuilanılmasının yasaklandığı belir-
tildi.
Kıbns'ta, gerek KKTC'de gerek Rum kesimın-
de insan haklanna saygı gösterildiği bildirilen ra-
porda, Rum tarafindaki bazı işkence olaylanna da
yer verildi.
Raporda, tran'ın insan haklan sicili 'kötü' ola-
rak nitelendirilerek sistematik kötü muamele, yar-
gısız infaz, işkence. adil olmayan yargılamalann
'ya>'gm' olduğuna dikkat çekildı.
Suriye, "Hafız Esad'ın mutlak otoritesi altında-
ki bir ülke' olarak nitelendirildi ve güvenlik güç-
lerinin insan haklannı ihlal ettiği bildirildi. Suri-
ye'de insanlann temel haklannın kısıtlandığı be-
lirtildi ve 'Kürt azuıhğa karşı a>nmcüık yapıhyor'
denildi.
Ermenistan"da gü\enlik güçlerinin ciddı insan
haklan ihlallennde bulunduklan ve 1996 başkan-
lık seçimlerine yönetim tarafından hile kanştınl-
dığı kaydedildi.
lrak'ın 'baskıcı bir rejim' olarak değerlendiril-
diği ve insan haklan ihlallerinde "hiçbir iyikşme
otmadığı' ifade edilen raporda, Kuzey Irak'ta, P-
KK'nin saldınlan sonucu Asuriler \e IKDP yan-
hsı köylülerin öldüğü belirtildi.
Öte yandan. ABD'de faaliyet gösteren 10'u aş-
kın insan haklan kuruluşu, Başkan Bill Clinton a
bir mektup yollayarak ABD için de insan haklan
raporu yayımlanmasını istedi.
dıği söylenır. Bu bılgilerin ıkısı de
çelışkili.
- Neden böyle?
- Çünkü sıkı\önetim dönemle-
nnde. askeri darbe dönemlerinde.
istihbarat tek çatı altında toplanır.
İstihbarat ve icra. tstihbarat aktan-
lır oraya. o hemen operasyona dö-
nüştürülür. O zaman istihbaratın
önemi ortaya çıkar. Şimdi biz Baş-
bakanhk'a bağlıyız. lçten aldığımız
bilgiyı aktaracağız. biz başbakana
soyleyeceğiz. başbakan içişleri ba-
kanına. bakan. emnı>et genel mü-
dürüne. müdür diyelim ki lzmir
bölgesine aktaracak. Bu şekilde ak-
tanmlarda çok fazla yavaşlama. sü-
rat kaybı oluvor. otomasyon çalış-
mıyor. tstihbarat hep içe yöneldı.
SSCB döneminde Sovyetler ve
NATO ikilisi varken. dış istihbara-
ta fazla eğilinmiyordu. önemsen-
miyordu. Fakat ne zaman ki Sov-
yetler dağıldı, Kafkaslar. Balkan-
lar'da. Ortadoğu'da kritik bir durum
•ortaya çıktı, Türkiye'nin kendi is-
rihbaratı ihtiyaç olarak yoğun bir
şekilde gündeme geldiğinde MİT
buna cevap veremez hale geldi.
- Dış istihbaratla iç istihbarat ara-
sındaki fark nedir?
- Hcdef aldığınız ülkeye göre lı-
sanıyla. eğitimiyle girersiniz. Bi-
zım ıstihbarat teşkilatlan isteğe gö-
re şekıllenır. Eğer adam yenne ko-
nur da istek yaparsanız. yani bana
"Şunu ver, bunu \w" gibi güzellik-
le gelinirse ona göre şekillenmek
mecbunyetinız olur Ona göre
adam eğitırsınız. ona göre organı-
ze olursunuz. Dış istihbaratın ihtı-
yaçlan hiçbir zaman akşamdan sa-
baha olmaz. Mümkün değıldır. 7-8
senelik, 10 senelik bazen 30 sene-
lik yatınmlar gerektiren konular-
dır.
- Susurluk raporunda adı geçen
JİTEM konusunda bilginiz var mı?
- JtTEM konusunda bılgım yok
Bildiğim kadanyla Teoman Paşa
(Sönmez Köksal'dan öncekı MİT
Müsteşan Teoman Koman) tarafın-
dan bu örgütlenme normal. yasal
şeklıne sokuldu Teoman Paşa ya-
sal konulara son derece düşkün bir
insandır. Yasadışı, özel kuvvetlere
karşıdır. O. Jandarma Genel Komu-
tanı olduktan sonra zannedı>orum
JtTEM'ın faaliyetleri durduruldu.
O dönemlerde ben teşkilattaydım
yine. 1994'tü galiba, Ankara'day-
dım o zaman.
Hiç öyle bir şey olması mümkün
değil. Eskı şeylerçok sağlamdı, son
zamanlarda bir şeyler oldu. Çalış-
tığım dönemlerde yasadışı hiçbir
şeyi ben düş^inemiyorum.
Partilerin bayram ziyaretlerinde RP'nin durumu tartışıldı
ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-Partilerin bay-
ram ziyaretlerinde, Anayasa Mahkemesi'nce kapa-
tılan RP'nin fiili varlığının sona ermesi için gerek-
çeli karann gerekli olup olmadığı tartışıldı.
Şeker Bayramı'nm 2. gününde siyasi partiler
arasında bayramlaşmalar gerçekleştirildi. DTP.
YDP, DYP, BBP ve MHP heyetlerini RP Genel
lerkezi'nde Ankara milletvekilleri Ömer Faruk
Idnd ile Ersönmez Yarbay kabul erti. Ziyaret sı-
sında, RP'nin kapatılması karan ile CHP'nın
VTamlaşma programından RP'yi çjkartması ko-
Suldu.
vlkinci, gazetecilerin, CHP'nin bayramlaşma
programına RP'yi almamasını nasıl değerlendir-
diklerini sorması üzerine. CHP'nin bu karan neye
dayanarak aldığını anlayamadığını söyledi. Ekin-
ci. Anayasa Mahkemesi'nin RP'nin kapatılması-
na ilişkin gerekçeli karannı henüz açıklamadığını
anımsatarak, "Ortada gerekçeli karar yokken
CHP'nin bu karan hoş değil. CHP, bayrama olan
alerjisini böyle gösteriyor" dedi.
RP Elazığ Milletvekili Ömer Naim Banm ile
birlikte ANAP'ı ziyaret eden Genel Başkan Yar-
dımcısı RızaUIucakda CHP'yi eleştirdi. Ulucak,
"CHP'nin tavTinı size bırakıyorum. Anayasa Mah-
kemesi'nin karan Resmi Gazete'de henüz yayım-
lanmadığına göre, şu anda dahi en büyük parti
RP'dir. Bu tutum, CHP'nin eski zihniyetini göste-
riyor" dedi. Bayramlaşma törenine katılan Anka-
ra Büyükşehir Belediye Başkanı MetihGökçek ise,
kapatılan partisiyle bayTamlaşmayan CHP'nin Ge-
nel Sekreteri Adnan Keskin'e kaktüs gönderece-
ğini söyledi.
ANAP'ı daha sonra DYP Grup Başkanvekili
Turhan Güven ve Genel Başkan Yardımcısı Meh-
met Cölhan ziyaret ettiler.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Sav, Or-
han Veli Yıldınm ve MKYK üyesi Adnan Ekmen
ANAP'ı ziyaret etti. Atilla Sav. bir soru üzerine.
"Ziyaretimiz, partiden parthe tüzelkişOer düzeyin-
de vapılan bir zivarettir. RP'nin tüzelkişiliği sona er-
diği için bayramlaşma programına almadık. Birey-
den bireye miUetvekilleri ile görüştüğümüz zaman
kutlama yapıyoruz" görüşünü dile getirdi
ANAP'ı DSP, DTPrBBP ve MHP temsilcileri de
ziyaret etti.
DSP'ye ılk ziyareti DTP gerçekleştirdi. DSP Ge-
nel Sekreteri Zeki Sezer ile Genel Sayman Seyfet-
tin Maden'in kabul ettiği kutlamalarda DTP'yi RP
izledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Ak-
rep ziyareti sırasında, "DSP bir bakıma bizim kar-
deş partimiz savılır. Biz en azından böyle göriiyo-
ruz. Ülkemizin sorunlan konusunda fikir üretmek
için bizimle yarışmanızı bekliyoruz" diye konuştu.
DSP'yi daha sonra DYP ve CHP heyetleri ziyaret
etti.
Şeker Ba>Tamı'nın ikinci gününde A>AP ve DTP
., m e r k e z ı e r i n d e b a > r a m l a ş m a he>ecanı vardı.
AıNAP tl Merkezi'ndeki törende konuşan Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Karakoyunlu, ANAP'ın
sorunlann üzerine cesaretle gittiğini belirterek "Susurluk olayı. devletin nerelere geldiğini gösteren
dehşet \erici bir ibret vesikasıdır" dedi. DTP İl Merkezi'ndeki törene katılan Ulaştırma Bakanı Nec-
det Slenzir de, partililerin \e vurttaşlann ba>ramlannı kutladı. (Fotoğraf: L'GL'R GL NYÜZ)
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Herkes ABD'nin kuzeni.
Karşı çıkan dinozor
Işi de çok zor.
90'lara böyle girdik ama çıkışımız noksan olacak.
Zira yüzyılın gidişi gelişini aratmıyor. ABD'nin ka-
fasındaki tek merkezli dünyanın uzun süre devam
etmesi çok zor.
Konunun bölgemizi ilgilendirenyanınagelirsek...
Türkiye için iki tanım var. dı:
lleri karakol, kanat ülke...
Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte iki kav-
ram da havada kaldı. YDD'nin böyle devam ede-
meyeceği mimarlarınca da kabul edildiğine göre,
dünya yeniden yapılanacak. Bu yapılanmada
programı olan ülkeler kapılanacak, ötekiler deyim
yerindeyse onların kapısında ya bekçi ya isteyıci
olacaklar.
Bugün sürecin neresinde olduğumuzu kestir-
mek zor. Ama Türkiye'nin giderek yalnızlığa itildi-
ğini söyleyen sağduyu sahibi çok kişi var. Doğu'da
kabul etmiyorlar:
- Batılısınız...
Batı'da dışlıyorlar:
- Doğulusunuz...
İki yön arasında yersiz bir ülke miyiz?
Bu soruya yanıt vermeden önce yüzyılın başına
dönelim. Atatürk, Türkiye, Yunanistan, Yugoslav-
ya ve Romanya'nın kâtıldığı Balkan Paktı'na ha-
zırlık toplantılarının ikincisinde sesleniyor:
"Balkan milletleri bugün müstakil siyasi mevcu-
diyetler halinde bulunuyorlar. Bu devletlerin sahi-
bi olan milletler asıriarca beraberyaşamışlardır. Bu
itibaıia Balkan milletlennın asırlara şamil müşte-
rek bir tarihi vardır. Işte siz muhterem Balkan mil-
letleri mümessilleh, mazinin kanşık his ve hesap-
lannın üstüne çıkarak derin kardeşlik esaslan ku-
racak ve birlik ufukları açacaksınız."
Daha Avrupa Birliği'nin hayali bile yokken, genç
Türkiye Cumhuriyeti'nin ufkunda Balkan Birliği var-
dı.
1934'te imzalanan Balkan Paktı'nın ardından,
1937'de de Doğu'da Sadabat Paktı kuruldu. Tür-
kiye-lrak-lran ve Afganıstan ortak hareket etme
kararı aldı.
Her iki girişimin de öncüsü Türkiye idi.
O dönemde de ne Yunanistan Iran'a benziyor-
du ne de Afganistan Yugoslavya'ya. Türkiye bu
coğrafyanın merkezindeydi ve konumunun hakkı-
nı verdi.
Komşuya komşu gibi davranmayan
Yukarıdaki bilgilere şöyle yaklaşılabilir:
Bunlar geride kaldı. Artık sözünü ettiğiniz ülke-
lerin yan yana gelmesı olanaksız. Bu hayalleri bı-
Vökın.
Hayır...
Sözünü ettiğimiz adımlan atmak yüzyılın başın-
da daha zordu. Ilk bakışta, olanaksız görünmesi-
ne karşın benzer girişim bugün de başlatılabilir.
Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleriyle kardeşli-
ği paylaşmak kann doyuımadığı gibi zaman zaman
karın da ağrıtıyor. Kardeşlik tabiı ki güzel bir zemin,
ama bu zeminin üzerine bir şey inşa edilmeden
oturulamaz. Bu hatta "Türk dünyasından" olma-
yan ülkeler de var. Bugün 0 ülkelerle aramız açık
görünüyor. Oysa "Avrasya gerçeği"n\n getırecek-
leri birlikte hesaplanırsa iklim değişebilir.
Bugün en "düşman" ülke Şuriye'yle bile bam-
başka bir zemin yaratılabilir. Örneğin, bölge suyu-
nu paylaşmaya girişmek yerine ortak kullanmak...
GAP'ın yanında Şuriye'yle de ortak projeler üretip,
ne bileyim SUGAP gibi bir projenin daha hayalini
kurmak...
"Çevremiz düşmanlaıia örülü" edebiyatına sa-
rılmak yerine Atatürk'ün hayal edip Avrupa'nın ger-
çekleştirdiği birliğin adımlarını atmak gerekiyor.
Düşmanlıklar kalkmaz diyene en somut örnek AB...
Bu ülkeler yüzyılın ortasında bırbirinin gözünü oyu-
yordu şimdi her birı ötekinın gözbebeği...
Yaşadığımız coğrafyayı "gerçek" kabul edip, bu
coğrafyadaki ulusları kardeş haline getirmek, "Av-
rasya çağı" açabilir.
Bir Sırp atasözü vardır: Kardeşe kardeş gibi dav-
ranmayan, yabancıya efendi demek zorunda ka-
lır.
Bunu Avrasya'ya da uyarlayabiliriz:
Komşuya komşu gibi davranmayan, yabancıya
efendi demek zorunda kalır.
'Kavgayı bırak'
• Baştarafi 1. Sayfada
Antalya'da geçıren Baykal.
partisinin il merkezinde. va-
tandaşlarla bayramlaştı.
Gazetecılenn soruları
üzerine. DSP Genel Başka-
nı Bûlent Ece\it'in. bugün
basında yer alan kendısıne
yönelik eleştirilenni değer-
lendiren Baykal, iktidann
durup dururken. bayram
gününde CHP üzerine bir
tartışma ve kavga başlat-
masına hiçbir anlam vere-
mediğini söyledi. Baykal.
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anlaşılıyor ki bu hükümet
iktidarda olmaktan sıkıl-
maya başlaJı. CHP, bu hü-
kümetekarşüıksız, içtenlik-
le destek veren bir parti ol-
du. Biz, Türkiye'de herhan-
gi bir muhalefet partisinin
çokötesinde, ülkenin ulusal
yararlaruu gözeten, >apıcı,
iyi niyetli, olumlu bir mu-
halefet anla>ışını sergilho-
ruz. Bütün yanhşlıklanna
ve olumsuzluklanna rağ-
men. Türkiye'de bir kriz
yaratmamak için bu hükü-
mete destek verdik."
Hükümetın, enflasyonu
indirmek yerine rekor dü-
zeye çıkardığını iddia eden
Baykal eleştirilerini şöyle
sürdürdü:
"Türkiye'de hayat paha-
lılığı görülmemiş düze>e
çıktı. Halkı rahatlatmak
içinvmlikleri sözleri rutma-
dılar. 'Öğretmenlere ve po-
lıslere yüzde 18 zam \ere-
ceğiz' dediler, verilmedL
"Memura yüzde 30 yetmez-
se vüzde 50'ye çıkarınz'
dediler, bu konuda hiçbir
işaret yok. IMF'yi enflas-
yonla mücadele edecekleri
konusunda inandırmayi ba-
şaramadılar."
Susurluk olayına da de-
ğinen Baykal. olayın gün-
deme gelmesi sırasında
kendilerinin iktidarda ol-
madıgını belirterek. konuş-
masını şöyle tamamladı:
"Bu -hükümet, Türki-
v'e'de Susurluk olayı ile or-
ta>a çıkan olumsuzluklan
ortadan kaldırma konusun-
da güven verici bir tabloser-
gile>emedi. Hükümetin bir
bakanı, İçişleri Bakam'nı
açıkça suçlayarak 'güven-
lik güçlerinin karargâhında.
kanun kaçaklannın gelip
çay ve kahve içtiklerinı. on-
larla oturup sohbet ettikle-
rini' ifade edivor. Hüküme-
tin görevi, kanun kaçakla-
nyla mücadele etmektir.
Güvenlik güçlerinin karar-
gâhına kadar giren kanun
kaçaklannı >akalamaktır.
Hükümetin birdevlet baka-
nı bunlan > apamadığını iti-
raf ediyor. Ortada perişan-
lık manzarası vardır."
• — «"•*