23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Tütüncüler baynama parasız giriyor • lZMtR(AA)-1997 ürünü Ege Ekici Tütün Piyasası'nın henüz açılmaması nedeniyle tütün üreticisinin Şeker Bayramı'na parasız gireceği belirtildi. Akhisar Ziraat Odası Meclis Başkanı Abdullah Akboğa, AA muhabirine yaptığı açıklamada. 'bayramdan önce üreticilere avans dağıtılacağı' söylentilerinin gerçeği yansıtmadığını söyiedi. Trabzon TBCE'de devir • TRABZON (AA)- Devlet Bakanı Eyüp Aşık, Trabzon'a yaptığı gezide, ticaretin geliştırilmesi için kent merkezinde TEKEL'e ait 13 dönümlük alanın iş ve ticaret merkezi yapılması için tahsis edileceğini söyiedi. Aşık. Uzakdoğu ülkelerindeki ekonomik kriz nedeniyle bölgeden kaçan sermayenin özendirilerek Trabzon'un Hong Kong yapılabileceğini iddia etti. Güney Afrika'dan çağpı • KAMPALA(AA)- Afrika ülkelerinin liderleri. Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn"a. "dünyanın en yoksul kıtasına kalkınmada öncelikJi bölge statüsünün verilmesi ve desteklenmesi" çağnsında bulundu. Afrika ülkeleri liderleri ve Dünya Bankası Başkanı Wolfenshon'un Kampala'daki iki günlük toplantısında, Afrika liderleri. Dünya Bankası 'nın bölgeye reformlar yapılmasmı dikte ettirmemesini istedi. 1938 çay politikası • TRABZON (AA)- Devlet Bakanı Eyüp Aşık, 1998 yaş çay alım kampanyası için hazırlıklara barşiadıkJanfıı belirterek, " ' 1998 yıTı kampanyasında, "Tart çayını, al paranı" uygulaması yapılacağinı söyiedi. Çayda özel sektörün bulunmasına rağmen kaliteli üretim yapan Çaykur'un piyasada belirleyici rol oynadığına dıkkat çeken Aşık, 1997 yılı yaş çay alım kampanyasında üreticilerden alınan yaş çay bedellerinin aralık sonuna kadar ödendiğini hatırlattı. Suriye'de kalan kamyonlar • NUSAYBİN(AA)- Suriye'de. Türkler'e ait mazot yüklü 600 kamyonun bekleyişi 30. gününü doldururken. tanker şoförlen, kötü şartlar nedeniyle hastalandıklannı belirterek mağduriyetlerinin önlenmesini istediler. Suriye"ye giriş yapıp buradan satın aldıklan mazotu sınır ticaretinin süresinin sona ermesi nedeniyle Türkiye'ye getiremeyen 600 kamyon şbförü, umutla mazotun Turkiye'ye girişine izin \erilmesini bekliyor. TOKPnin kredileri • ANKARA (AA) - Toplu Konut tdaresi(TOKİ) Başkanı Mehmet Kemal Ünsal. Türkkonut'un düzenlediği toplantıda, hükümetin toplu konut alanında başlattığı uygulamalar hakkında bilgi verdi. Türk ailesinin artık daha rahat bir ortamda yaşamak istemesi gerçeğinden yola çıkarak, ilkkez 101-150 metrekare arasındaki konutlara da kredı vermeye başladıklannı belirten Ünsal. metrekare büyüklüklerine göre üç tür kredilendirmeye gıdeceklerini anlattı. Gezer santrallar • ANKARA (AAJ- Türkiye Elektrik Üretim- iletim AŞ (TEAŞ) Genel Müdürü Zeki Köseoğlu, »oğuklann bastırmasıyla üketimi daha da artan ;lektriğin üretiminde iikıntıya düşmemek için nevcut sisteme, çok kısa ;ürede kurulabilen, nispeten ;üçük güçte "'gezer antrallarla" destek erileceğini bildirdi. Gezer antrallann 60-80 mw urulu güçte. taşmabilir antrallar olduğunu belirten köseoğlu, üç ay içinde )plam"700-800 mw ücündeki santrallann evreye sokulmasını maçladıklannı vurguladı. Bu yıl 70 trilyon kâr hedefleyen kuruluş, 'rekabeti önlediği' gerekçesiyle özelleştirilmek isteniyor Etibank parçalanarak satdıyor • Devlet Bakanı Yücel Seçkiner tarafından BakanlarKurulu'na sunulan kararname taslağında, madencilik sektörünün yüzde 85'inin kamu kontrolünde olmasının rekabet ve gelişmeyi önteyici olduğu savunularak, Etibank'ın özelleştirilerek esnek ve bağımsız bir yapıya kavuşturulması istendi. • Kararname taslağında, zarar ettiği gerekçesiyle özel sektöre devri istenen KİT'lerden olan EtibaruVın, sektörde tek başına ayakta durmayı başaran güçlü bir kuruluş olduğunun saptanmasına karşın özelleştirilmesi istendi. Geçen yıl 45 trilyon lira kâr eden kuruluş bu yıl da 70 trilyon kâr hedefliyor. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - 1997 yılı kân 45 trilyon lirayı bulan Etibank'ın Eti Holding AŞ şeklinde 7 anonim şirkete parçalanarak satılması planlanıyor. Devlet Bakanı Yücel Seçkinertarafından Bakanlar Kurulu'na sunulan kararname taslağında. ma- dencilik sektörünün yüzde 85'inin kamu kontrolünde olmasının rekabet ve gelişme- yi önleyici olduğu savunularak. Etibank "ın özelleştirilerek esnek \ e bağımsız bir yapı- ya kavuşturulması istendi. Devlet Bakanı Yücel Seçkiner tarafından 20 Ocak 1998 tarihinde Bakanlar Kurulu'na sunulan kararname taslağında, madencilik faaliyetınde bulunmayan ruhsat alanlannın özel sektöre satışı veya kira yöntemiyle dev- redilmesi istendi. Taslakta. zarar ettikleri gerekçesiyle özel sektöre devri istenen KİT'lerden olan Etibank'ın. sektörde tek başına ayakta durmayı başaran güçlü bir kuruluş olduğunun saptanmasına karşın özelleştirilmesi istendi. Sermayesi 42.5 trilyon lira olan Etibank'ta 10 bin 971 kişinin çalıştığı kaydedilen tas- lakta. Kamu Iktisadi Teşekkülleri'nin (KİT) hantal bürokratik yapılanndan kurtarılarak. finansman gereksiniminin azaltılması ve mülkiyetın daha geniş bir tabana yayılma- sı öne sürüldü. Etibank Genel Müdürlüğü'nün, banka- cılık kısmının özelleştirme kapsamında bu- lunması nedeniyle unvanının değiştirilerek Eti Holding AŞ adıyla, Eti BorAŞ, Eti Alü- minyum AŞ. Eti Krom AŞ. Eti ELektro- metalurji AŞ. Eti Gümüş AŞ, Eti Bakır AŞ \e Eti Pazarlama \e Dış Ticaret AŞ şeklin- de 7 anonim şirkete bölünmesi öngörüldü. Etibank'm yapısal değişıklığinin zorun- lu olduğu kaydedilen taslakta, kuruluşun mevcut hiyerarşik yapısı nedeniyle küresel pazarda rekabet halinde olan modern yöne- tim tekniklerini kullanan çokuluslu şirket- lerle mücadele gücünün gittikçe azaldığı sa\Tinuldu. 70 trihon kâr hedefliyor Etibank'ın Eti Holding olarak serbest te- şebbüs organizasyonuna dönüşmesi öngö- rülen taslakta. kuruluşun 1996 yıhnda 18 tril- yon lira. 1997 yıhnda 45 trilyon lira kâr yaptığı ve 1998 yılında 70 trilyon kâr hedef- lediği, güç ve sermaye birikimi sağlanarak rekabet ortamı oluşturulacağı ka\dedildi. Etibank'ın satışgelirlerinin 2006 yılında 750 milyon dolar düzeyine ulaşacağı. sabit sermaye. yenileme yatınmlan ve iştirak ser- mayelerıne katılım payı dahil toplam 229 mil- yon dolar tutanndaki yatınmdan sonra 280 milyon dolar kaynak birikimi sağlanması- nın beklendiği kaydedildi. Taslakta, 1998, 1999 ve 2000 yılında programlanan önemli yatınmlar arasında, Bandırma-Balıkesir Borik Asit Moderni- zasyon Projesi, Gümüşköy-Kütahya Oto- jen Öğütme Projesi, Emet-Kütahya Yeni Borik Asit Tesisi, Bandırma-Balıkesir Sül- fürik Asit Tesisi. Bandırma-Balıkesir2. Sod- yum Perborat Tesisi, Kırka- Eskişehir 3. BorTürevleri Tesisi. Toplam 10 bin 971 ki- şinin çalıştığı Etibank'ın Türkiye genelin- de 5 müessese, 9 işletme ve 7 maden mü- dürlüğü bulunuyor. Özelleştırme Yüksek Kurulu'nda son top- lantısında Etibank'ın bankacıhk bölümü- nün CavitÇağlar \ e Dinç Bilgin ortaklığına satışı onaylanmıştı. EMO'nun elektrik özelleştirmelerine karşı mücadele eden genç avukatı Gökhan Candoğan 'Son çare Avrupa Insaıı Hakları Mahkemesi' GÜLDEN OHRİ Enerji santrallannın ve dağıtımı- nın özelleştirilmesine karşı iki yıl- dır mücadele veren Elektrik Mü- hendisleri Odası'nın (EMO) 26 ya- şındaki avukatı Gökhan Candoğan, enerji santrallannın anayasaya ay- kın olarak özelleştirilmesinin gör- mezden gelinmesi üzerine son ça- re olarak Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi 'ne başvurmayı düşündükJe- rini söyiedi. Ekonomi gazetesi'Financia! Ti- mes'ın 9 Ocak tarihinde. "Türki- ye'nin milyarlarea dolarük enerji santrallan veenerji dağıüm şebeke- lerininözelleştirilmesi projesini teh- likeye atan genç avukat" olarak ta- nımladığı Gökhan Candoğan, mü- vekkili olan Elektrik Mühendisleri Odası ile birlikte iki yıldır özelleş- tirme karşıtı davalar açıyor. R£FAH\OL hükümetinin Ener- ji Bakanı Recai Kutan'ın bakanlığı döneminde çıkanlan, 13 adet ener- ji santralının yapımı ve işletmesi çin ihale edilmesi şartlannı hazır- layan 96/8296 sayılı Bakanlar Ku- rulu karannın uygulanmasını dur- durmak için Danıştay 10. Daire- si'nden "vüriitmeyi durdurma ka- ran" çıkaran Candoğan, karann görmezden gelindiğinı belirti_\or. 19.2.1997 "de yürütmeyi durdurma karannın çıkanlmasına rağmen. Ku- tan zamanında 13 santralın 5"i için ihale ilanları yapılıyor \e 28.2.1997'de teklifler alınmaya baş- lanıyor. Bakanlık bu durumda "Tek- lifleri aküktan sonra karann tebü- gatıelimize geçti" di- yerek değerlendırme işlemlerine başladık- lannı açıklıyor. Bunun üzerine Gebze, Adapazan, Is- kenderun ve Anka- ra'da inşa edilecek dört santral için söz- leşmelerimzalanıyor. Karann görmezden gelinmesiyle ilgili olarak dönemın Ener- ji Bakanı Recai Ku- tan, Enerji Bakanlığı Müsteşan Uğur Do- ğan, TEAŞ Genel Müdüni Asis Demir- kıran için Elektrik Mühndisleri Oda- sı suç duyurusunda bulünuyor ve tazminat dav ası açıyor. Recai.Kutan için takipsizlik karan alındığıhı söy- leyen Candoğan. Ankara Valiliği "ne dosyalan gönderilen Doğan ve De- mirkıran'm da yargılanması konu- sunda umutsuz olduğunu belirtiyor. Candoğan şövle de\am ediyor: " Türkhukuku arüktaleplerimizece- vap veremediği için Av rupa İnsan Haklan Mahkemesine baş> urarak orada kanunian hiçesa\an u>gula- malan da\a edcceğiz". Yabancı sermayenin ülkeye gir- jfelektnk Mühendisleri Odası'nın avukatı Candoğan, uluslararası kreditörlerin, yabancı yatınmcılann a\ukatlanndan. "Ne yapmaya çalışıyorsun. başarama2sın" diyen telefonlar alıyor. mesinde yeni bir model olan. yap- işlet modelinin, eskı Enerji Bakanı Recai Kutan döneminde Bakanlar Kurulu karanyla yürülüğe girmesi- nin anayasaya aykın olduğunu söy- leyen Cardoğan, 1982 Anayasa- sı'nın 155. maddesinegöreKfT'ler- le ilgili kararlann sadece TBMM tarafından alınabileceğini ve Danış- tay denetimi gerektiğini belirtiyor. Öte \andan. Gökhan Candoğan'a göre yap-işlet-de\ ret modeli çerçe- \esinde 1993 yılındaeski Enerji Ba- kanı Ersin Farah-ahnın döneminde ihale edilen. aralannda Birecik Hid- roelektrik Santralı ve Esenyurt Doğa Do- ğalgaz Santralı ve Marmara Ereğlısı'nde iki santralın bulundu- ğu 13 enerji santralı- nın sözleşmelerinin, "idari hukuk sözfcş- mea" olarak yapılma- sı gerekirken "öiel hu- kuksözieşnies"' olarak \apilmasi da anaya- saya aykın olduğun- dan. yapılan işlem Er- sin Faralyalı'nın hu- kuki sorumluiuğuna giriyor. Ozel hukuk sözleş- melerinin, taraflann ihtilaflan nere- de çözeteğine kendiferihfn karar vermesini sağladığını kaydeden Can- doğan. Türk mahkemelerinin bu iş- letmelerle ilgili hukuki sorunlarkar- şısmda yetkisiz bırakıldığını vurgu- luyor. Enerji santrallannın zarar et- tiğı gerekçesiyle özelleştirilmesi karşısında. Elektrik Mühendisleri Odası sektör hakkında sürekli ola- rak raporlar hazırlatıyor. Raporlann hazırlanması için bilgilerin TEAŞ ve TEDAŞ'tan alındığını belirten Can- doğan. bu bilgilerin devlet sırn ol- madığını. kamuoyuna çarpıtılarak verildiğini söylüyor. 'Korkularyersiz' " Birkaç>il sonra büyük enerji sı- kıntısı çekeceğiz'" korkusunun yer- siz olduğunu ifade eden Candoğan, hukuçulan da aydınlattıklannı söy- lüyor. Candoğan. Elektrik Mühen- dislenOdası'mn20Aralık 1997 ta- rihinde Anayasa Mahkemesi'nde. başına kapalı olarak düzenlediği "Enerji ve HukukSempozyumıTna karılan anayasa profesörlerini. hâ- kim ve savcılan. enerji sektörünün ekonomik değen ve yapılan özetleş- tirme ihalelerindeki usulsüzlükler konusunda uyardıklannı belirîiyor. Şu anda Ankara Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi'nde Kamu Hukuku master'ı yapan Candoğan.uUıslara- rası kreditörleffn. yabânCi yatırim- cılann a\ T ukatlan tarafindan sürek- li. "Ne \apmava çalışıyorsun. başa- ramazsın" diyen telefonlar aldığı- nı da sözlerine eklivor. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGÎN Y1LDIZOĞLU LONDRA Asya Ki'izi: G^eçici Bir Bilanço Asya krizinin nedenleri, özellikleri ve ge- nel olarak yönü, artık belli oldu. Artık ge- lecek olan haberler, krizin daha ne kadar dennleşeceğıne ve yaygınlaşacağına ilış- kin olacak. Bu yüzden şimdi/ik geçici bir bilanço çıkarıp, bir süre için bu konuyu bir kenara bırakabiliriz sanınm. "Soğuk savaş", ironik bir sonuç yarata- rak sona ermişti. ABD artık tek, rakipsiz bir süper güçtü. Ancak "Doğu Bloku" tehdi- dinin ortadan kalkmasıyla, Batı ülkeleri- nin, ABD nükleer şemsiyesi ve lideriiği al- tında bir blok oluşturmasına da gerek kal- mamıştı. ABD hegemonyasında, Vietnam yenilgisinden sonra başteyan aşınma (Amkı, Arrighi, Frank, VVallerstein, 1982: Dyna- mıcs OfGlobal Cnsıs) hızlandı. ABD, hâ- lâ ülkelerde üstleri olan ve dünyanın her- hangi bir noktasma ordu gönderebilecek tek askeri güçtü, ama bir Amerikan Dışiş- leri yetkılisine göre "eski, eskısi gibi aske- ri güç kullanma ısteğinden ve gerekli ma- likaynaktan yoksundu?" (Rugie, J. 1994: "Tfıird Try at Worid Order", Political Sci- ence Ouartely 109,4 say. 533). 'Yeni Dün- ya Düzeni" bir düzensizlik, belirsizlik ola- rak şekilleniyordu; Hobsbawm ın ifadesiy- le bir bin yıl biterken üzerimize "küresel bir sis çökmüştü" (Aktaran Arrighi, 1997. States and Sovereignity in the VVorld Economy. Tebliğ, Ocak 21-23 Kalifomi- ya Üniversitesi). Bir Asya bloku olasılığı Ne ki bu belirsizlığin bazı eğilimleri taşı- dığı da düşünülüyordu. Örneğin, geçen 25 yılda gösterdikleri büyüme hızı. dünya döviz rezervleri içinde 1980'de yüzde 10'dan. 1994'te yüzde 50 çıkan payı ile Do- ğu Asya ülkelerinin dünya ekonomisi için- de rolü giderek artıyordu. Belki ABD he- gemonyasını tehdit edecek tek bir ülke henüz yoktu. ama ileri teknolojisi, dev ban- kaları. çokuluslu şirketleri, gittikçe daha fazla uluslararasılaşan parasıyla Japon- ya'nın ya da büyük iç pazan, ucuz iş gü- cü kaynaklan, askeri olanaklan ve diğerAs- ya ülkelerindeki Çinli nüfus, Çin'in liderli- ğinde bir Asya Bloku, bu bağlamda güç- lü bir olasılık haline geliyordu. "Yeni Dünya Düzeni"ne bir ölçüde bili- nebilirlik sağlayan bu resmin, Asya krizin- den sonra bozulduğunu ve "küresel s/s"in biraz daha kalınlaştığını söylemek müm- kün. Kriz, Doğu Asya ülkelerinin ekonomik dinamizmine son verdi, deyiş yerindeyse "Kaplanlann" tırnaklannı söktü veABD'nin ekonomik ve mali hegemonyasını, özellik- le IMF. uluslararası bankalar aracılığıyla pekiştirdi. Brooking Enstitusü Ekonomik Çalışmalar Direktöru, Robert Litana gö- re "1970'lerve 79801er, ABD'dekı kötü eko- nomik performansa ve sürekli büyüyen dışticaret açığından dolayı dolann uzun dö- nemli aşınmasına şahit olmuştu... Şimdi (ABD tekrar) dünyanın büyüme lideri ve en Kriz Asya borsaları ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. istikrarlı yatınm alanı oldu. (International Herald Tribune 16/01/98). Kriz başlarken önce "Asya Kaplanla- n"nın uluslararası döviz rezervleri eridi ve uluslararası bankaların eline geçti. Kaplan- lann paralarının hızlı devalüasyonu. borsa- lanndaki hızlı gerileme, çok sayıda banka- yı ve şirketi iflasa sürükledı. ABD baskısıy- la uygulamaya konan IMF politikalan ''Kap- lanlann ' sermaye piyasalarındaki ve şırket mülkiyetlerindeki kontrolleri sökmeye baş- ladı. Böylece, yerel şırketlerin, Batılı şirket- lerin ve bankalann eline. "batan geminin mallan" fiyatın geçmesi kolaylaştı. Bu sı- rada uluslararası bankalar, çaresizlik için- deki Asya ülkelerinin borçlannı, ancak kri- zin ortasında oiuşan yüksekfaizveriskprim- leri düzeyindeki, sabit faiz oranlarından uzatmayı kabul ediyorlardı. Böylece bu fa- hişfaizlerle borç ertelemesinı kabul eden- ler, ömür boyu faiz ödemeye mahkûm ku- çük üreticilerinkine benzeyen bir batağa saplanıyorlardı. Geçen hafta VVashington Post'ta, ya- bancı yatınmlar uzmanı, Teresa Wyszo- miersky, bu uygulamalara hedefolan Gü- ney Kore'nin on yıllarca sürecek yavaş bir buyumeye mahkûm edildiğini ileri sürdü. Bir taraftan daralan iç pazar, diğer taraf- tan. kuruyan yabancı krediler ve olağa- nüstu yüksek faiz oranları. yeni yatırımla- n zorlaştıracak. aynı zamanda Batılı ülke- lerin korumacı politikalan ihacatı zoriaştı- racaktı. Bu sıkışık ortamda, bir taraftan iş- sizlik artacak, diğer taraftan "Kaplanlar", yeni yatınmlar zorlaştığı için teknolojik ye- nileme sürecinde geri kalacaklardı (VVas- hington Post 18/01/98). Böylece "Kap- lanlar. kendilerinı kaplan yapan, ileri tek- nolojide uzmanlaşma özelliklerinı de kay- bedeceklerdi. Kaplanın tırnakları söküldü Asya knzı, kaplan ekonomilerinin yük- selişını durdurdu. ABD karşısında pazar- lık güçlerinı büyük ölçüde zayıflattı ve ABD'nin iradesıni bölgede ekonomik siya- sı olarak yeniden pekiştirdi. Ancak bu re- sim içinde bir istisna var. Halen Çın, kriz öncesindeki yükselme trendini sürdürü- yor. Krizden şimdilik, etkilenmemiş, üste- lik büyük iç pazannın bölgesel önemının artmış olması. Çin'in bölgede görelı öne- minin artmaya devam edeceğini gösteri- yor. Bu yüzden. belki de ABD, şimdı böl- gede güçlenmeye devam eden Çin'i na- sıl durduracağını düşünmeye başlayacak. Asya krizinin bölgesel etkileri, "Kaplan- lar"\n uzun sürecek ekonomik bir durgun- luğa mahkûm edilmesiyle sınırlı kalmaya- cak gibi görünüyor. Krizin toplumsal ve si- yasal etkileri de örneğin Güney Kore, En- donezya, Malezya ve Tayland'da sıyasi ıstikrann hızla bozulduğuna işaret ediyor. Krizin siyasi boyutu Gittikçe artan ışten çıkarmalar ve iflas- lar, şiddetlı devalüasyonlar, şirketlerin üc- retleri zamanında ödemekte zorluk çekme- si, batan bankalardan dolayı küçük tasar- rufçunun zarar görmesi, toplumsal ger- ginlikleri, sınıf çelışkilerini gittikçe derin- leştiriyor. Geleneksel olarak yüzde 2-3 do- layında bir işsızliğe alışık olan Doğu Asya ülkelerinde, bu oran 1998'de, örneğin En- donezya'da yuzde 9'a (Washington Post) ve Kore'de yüzde 5'in üstüne (Le Monde 20/01/98) çıkacak. Bu ülkelerde sosyal güvenlik kurumlannın hemen hemen hiç ol- mamasından dolayı işsiz kalmak açlığa mahkûm olmak anlamına geliyor ve çok patlayıcı bir toplumsal ruh hali oluşturuyor. Yabancı işçileri sınır dışı etmeye hazırtanan Malezya'da (Le Monde 9/01/98) ve En- donezya da olduğu gibi yabancı işçilere ve özellikle mali durumu görece iyi ofan Çin- li nüfusa yönelik saldırılar artıyor. Bölgede tansiyonu ölçmek için günlük Korean He- rald gazetesinin tek bir sayısındaki (24/01/97) bazı başlıklara bakmak yeter: "Tayland'da işci protestolan bekleni- yor"; "Endonezya'da Çinliler krizin fa- turasının kendilerine çıkanimasından korkuyorlar"; "Koreli balıkçılar Japon konsolosluğuna yürüdü" (Japonya ba- lıkçılık anlaşmasından çıktı) "Ev kadınla- n iş bulma kurumlarını istila etti" (işsız- lik korkusu hat safhada): "ücretler öden- meyince arbede çıktı..." Krizin bir diğer siyasi etkisi de ABD düş- manlığının ve anti-emperyalist tepkilerin yükselmeye başlaması oldu. Choi Tae- Hwan isimli bir ingilizce öğretmeninin 6 Ni- san Korean Tîmes'da yayımlanan mek- tubunda "IMF vantuzlanndan uzak dur- malıyız, bu bizi ekonomik sömürgeleş- meye götürmekten başka bir işe yara- maz" sözleriyle dile getirdiği duygu. böl- ge halkı arasında giderek yaygınlaşıyor. Asya krizi başlarken dünya zaten çok- tandır haritası çıkanlmamış denizlerde iler- lemeye çalışıyordu. Şimdi bu denizlerde kü- reselleşme rüzgârlannın çıkardığı bir fırtı- na ortalığı iyice karıştırdı. Bu karışıklık için- de hegemonyasını bir süre için yeniden güç- lendiımeye başlayanABD'nin, bu kazanım- larının bir Pirus zaferine dönüşmesinin olasılığı. hıç de zayıf değil doğrusu. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Hükümet, Artık İşbaşı' Yapmalı Hükümetin geçen yedi aylık yönetimi sırasında, te- mel eğitim süresinin sekiz yıla çıkanlmasının dışında, karnesine yazılabilecek tek bir 'geçer notu' yoktur. Bu sekiz yıl notunun da ne kadannın hükümetin ken- di çabasıyla, ne kadarının da dış katkılarla gerçek- leştiği ayn bir sorudur. Hükümet, Susurluk Raporu ile yeni ve önemli bir başanya, "kamuyönetimini temizleme veyenidenya- pılandırma" başarısına uzanabilirdi. Ilk belirtiler bu- nu başaramayacağını gösteriyor. Önce, hükümet, "kendisinin hazırlattığı" ve 'ku- surlu' sayılabilecek kadar 'yetersiz' olan Susurluk Raporu'nu kamuoyuna, virgülünedokunmadanaçık- lamalıydı. Kendisini demokrat sayan herhangi bir hü- kümetin toplumuna karşı sorumluluğu bunu 'kaçınıl- maz' kılardı. Öyle yapılmadı; hükümet "devlet sım" kavramına sığınarak raporun bir bölümünü hasıraltı ediyor ve büyük bir yanlış yaparak kendi "geleceği- ni bağlıyor". Toplumsal hesaplaşma ve "kirleri te- mizleme" sürecini "savsaklıyor; sürüncemede bıra- kıyor". Oysa raporun tamamı kamuoyuna açıklanma- I: ve sanıklar. kamu görevlerinden uzaklaştınlarakyar- gıya teslim edilmeliydi. "Yeni bir soruşturma süreci" başlatılmak isteniyor. İyi de hemen sanık sandalyesine oturtulması gere- kenlerin önemli bir bölümü görevlerinin başındadır. Bunlann kanıtlan yok etme olanaklan var. Aynca bun- dan sonra yapılacak soruşturmada "devlet sım en- gelinin" nasıl aşılacağı da boşlukta kalıyor. Bu durum- da açılacak yeni soruşturmanın "güvenilir ve sağlık- It" sonuçlar vereceği nasıl düşünülebilir? • • • Ekonomi ise daha az önemli değildir. Hükümet, tüketici fiyatları olarak yüzde 99.1 'e ula- şan 1997 enflasyonunu bu yıl yüzde 50 düzeyine in- diımeyi amaçladığını aylar önce açıkladı. Yapılması gereken bu amaca nasıl ulaşılacağına ilişkin somut önlemleri geliştirmekti. Somut önlemler gündeme gelmedi. Daha sonra yapılan kimi resmi açıklamalar- da, yıllık enflasyonun yüzde 70 olarak amaçlandığı befirtildi. Hükümetin enflasyon öngörüsü. iç ve dış ser- maye çevrelerince "yetersiz" bulundu. O kadar ki bir- kaç gün önce, üstelik IMF ve Dünya Bankası We gö- rüşmelerin yapıldığı bir sırada. TÜSİAD çok daha ger- çekçi bir enflasyon kestirimı yaptı, yıllık enflasyonun 1998'de yüzde 80 olacağını açıkladı. Ekonomik kamuoyu, hemen hiç kurtulamadığı "be- lirsizlik" ortamında bulunuyor. Gündeme getirilmesin- den sonra sürekli değiştirilerek kusa çevrilen ünlü vergi yasa tasansının ise bir yaraya ılaç olmasını geç- tik, giderek anlamını iyice yıtirdiği görülüyor. • • • Kısaca, siyasette, "Susurluk örümcekağını"'açma- yı, ekonomide de "enflasyonzincirini" kırmayı birtür- lü başaramayan bir hükümet ülkeyi yönetiyor. Meclis içi siyasal dengeler, özellikle de CHP'nin dı- şarıdan desteklemesı, RP kapatılıncaya kadar, hükü- metin sığınmaya çalıştığı kaçış noktasıydı. Gerçek- te, CHP'ye yöneltilen "belirsizliğin nedeni" olduğu suç- lamasının geçmişte de somut bir dayanağı yoktu. Hükümet "iş yapar" ve CHP bunu engellerse suçla- nabilirdi; oysa hiç öyle olmadı, hükümet bugüne de- ğin etkin ve verimli çatışmadı; sorunlann üzerine git- rp^di. RP'nin kapatılmasıyla, 16 Ocak'tan sonra CHP'ye dayalı "iş yapmama gerekçesi" de ortadan kalkıyor. Hükümet ince çıkar hesaplannı ve temelsiz gerek- çelere sığınmayı bir yana bırakmalı ve artık işbaşı yapmalıdır. • • • Sevgili Uğur, eğer bu yazıyı ölümünün her yıldö- nümünde yaptığım gibi sana "mektup" biçiminde yazsaydım, yine bunlan yazacaktım. Çünkü beş yıl- dır seni öldürenleri bulamayan ülkeyöneticilerinin ne ölçüde beceriksiz ve yetersiz kaldıklannı; karanl/k çı- kar ilişkilerinin oluşturduğu bataklığı kurutmak bir ya- na, kimilerinin bu karanlığın tam da ortasında olduk- lannı, sen yıllar önce kanrtlamıştın. Aslında Susurluk Raporu senin öncülük ettiğin "araştırmacı gazeteci- lik anlayışmın" somut sonucudur; bir bakıma "senin eserindir". Yavaş da olsa karanlığın kapıları aralanı- yor. Karanlık alacalaşıyor. Ölümünün bu yıldönümün- de. işte bu nedenle yüz binler senin "özgühük, ba- ğımsızlık ve demokrasi" özlemini, "çok daha umut- lu, onurlu ve kişilikli" bir biçimde haykırdılar. TEDAŞ ihaleleri heyecan yarattı Güneydoğulular ^elektrikçi' oldu / ŞANLILRFA (Cumhuri- yet) - Elektrik dağıtımının özel sektöre devredilmesi için açılan B Grubu ihaleyi alan Kahramanmaraş ve Şanlıurfalılar 'ihale bedeii- ni' toplamak üzere hareke- te geçtiler. Şanlıurfa TE- DAŞ'ı alan Suret AŞ, il ve ilçe belediyeleri, ticaret ve sanayi odalan ile yurrtaşla- nn katılımından oiuşan 800 kişilik bir grup. ihale bede- li olan 45 milyon dolann toplan- ması için çalış- malara başlarken Kahramanma- raş-Adıyaman TEDAŞ'ı 60 mıKon dolara alanvebölgesa- nayici \e işa- damlanndan oiuşan grup da TEDAŞ'ın\'üz- de 25'ini halka açma karan al- dı. Daha çok Do- ğu ve Güneydo- ğu Bölgesi'ni kapsayan işlet- lEpAŞ'ı alan çeşitli kuruluşlara üye 800 kişi, ihale bedeli olan 45 milyon dolann toplanması için çahşırken Kahramanmaraş- Adıyaman TEDAŞ'ı 60 milyon dolara alan ve bölge sanayici ve işadamlanndan oiuşan grup, şirketin yüzde 25'ini halka açma karan aJdı. melerin kiralanmasınt ön- gören B Grubu ihalelerde 7 gruptan 5'inin özelleştiril- mesi gerçekleşirken 60 mil- yon dolara satılması öngö- rülen Di\arbakır-Mardin ile Van-Hakkâri-Muş- Bitiis- Şırnak-Siirt-Batman bölge- lerini kapsavaa 30 milyon dolariık iki ihale iptal edil- di. Bölge halkının almaya hazırlandığı bu iki ihalenin iptal edilmesi tepkiye yol açarken K. Maraş ve Ş. Ür- falılar kendi elektriklerini kendüeri dağıtacaklar. Kah- ramanmaraş Ticaret \ e Sa- nayi Odası Başkanı Meh- met Bakluk. il genelindeki sanayici ve işadamlan ile yurttaşlann ortaklığında oiu- şan Akedaş'm ihaleyi ka- zandığını anımsatarak "Ru- meli Holding ve Metiş İnşa- at'ın da katıldığı ihale bi/dt' kaktı. İlimiz sanavicUeri bu ortaklıkta >iizde 75 pav al- mışlardır. Kalan yüzde 25 hkse ise halka arzed9ecektir" dedi. Bölsıelerin- deki "" TE- DAŞ'ın 19% yılında 6 tril- yon lira hasılat elde ettiğini kaydeden Bal- duk. buradan elde edilecek gelirin K. Ma- raş'takalması- nı hedefledik- lerini söyiedi. Şanlıurfa Ticaret \e Sa- na>i Odası Ge- nel Sekreteri Hasan Hayiriı da 800 kışi- den oiuşan bir konsorsıyum ile ihaleye katıldıklannı be- lirterek süratle bir şirket ku- rup ihale bedeli olan 45 mil- yon dolan toplamaya başla- \acaklannı dile getirdi. TE- DAŞ'ın yurttaşlann katılımı ile kurulacak şirket tarafin- dan idare edileceğini belir- ten Hayırlı. en büyük sorun olan elektrik kaçaklannın giderilmesinedeçalışacak- lannı ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear