Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 OCAK 1998 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
TURKIYE
Istanbul PB 7 Sınop K 6 Adana
Edirne PB 6 Samsun K
Kocaeli PB 7 Trabzon
Çanakkale PB 9 Gıresun
Izmir A TT Ankara PB -1
Manisa _9 Eskışehir PB
Aydın
Denizli
A 11 Konya PB
7 Sıvas
Zonguldak K 6 Antalya A 12 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
K
PB
K
K
K
K
g
2
4
4
4
-3
-2
K -8
Yurdun kuzey ve doğu
kesımleri parçalı ve çok
bulutlu, Batı Karadenız
kıyıiarı, Orta ve Doğu
Karadeniz, Iç Anado-
lu'nun kuzeydoğusu,
Doğu Anadolu'nun ku-
zey ve doğusu ıte Gü-
ney Anadolu'nun do-
ğusu karta kanşık yağ-
mur ve kar yağışlı, öte-
kı yerier az bulutlu ge-
çecek. Hava sıcaklığın-
da önemli bır değişıklik
olmayacak
Oslo
Helsmkı PB 0
Stockholm PB 4
Londra Y 14
Amsterdam PB 11
Brüksel PB 13
Paris PB 14
Bonn PB 14
Münih PB 13 Zünh
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Vjyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
PB
PB
PB
PB
AB
A
10
10
13
8
11
11
17
17
PB 7
ASTA
Moskova
Aşkabal
Akmola
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahire
K
PB
PB
PB
K
PB
K
A
-1
4
-15
4
4
1
1
15
Şam 10
Parçalı bulutlu Sıslı B u l u t l u ^ Çok bulutlu > Yağmurlu Kart Sulu kar k Gok gurultulü
îsmail Cem: Türkiye haıııi peşinde değîl
• Baştarafi 1. Sayfada
rupalı mı, Asyalı mı olduğu konusunun
gündeme geldiğıni belırten Cem, Türkı-
ye'nin her iki larafa da ait olduğunu be-
lirtti.
Cem, "Eğer coğrafya vetarihse Avru-
palı tanınu, biz Avrupalıytz. Avrupalı ta-
mmı bir kiiltür meselesiyse, orada iki
noktavar. Avrupalı tanımı din veırk esa-
sına dayandırdıyorsa bizim onlaria bir
alışverişimiz olanıaz. Avrupalı olacağız
diye dinimizi değiştirecek değiliz. Ama
AB'nin açıkladığı gibi bir anlayış, de-
mokrasi, laiklik, insan haklan meseie-
siyse biz elbette Avrupalryız'*' dıye ko-
nuştu.
Türkiye'nin önünde son dönemler-
de ilginç açılımlann çıkmaya başladığı-
ıu da bildiren Ismail Cem, "Şimdi AB
olmadu ABD olsun anlayışınuz yok. Biz
hami, ağabey peşinde değiliz. AB olayı
daha iyi sonuçlamay dı bile biz ufkumu-
zu açacaktık. Türkiye olarak kendimizi
iyi şekilde değertendireceğiz... Çok dik-
katli dış politikalar oluştunnamız, dış
politikada ezeli düşmanlar var diye dü-
şünmememiz lazım. Eğer komşulan-
mızdan bize karşı bir olumlu adım aö-
lırsa.. biz buna iki adımla karşdık veri-
riz" diye konuştu.
Dışişleri BakanhğTnda ortaya koy-
duklan en büyük anlayış değişiklikle-
rinden birinin de ekonomiye yaklaşım
olduğunu vurgulayan Ismail Cem, Tür-
kiye'nin ekonomide de önünü açmaya
çahştıklannı dile getirdi. Dışişleri Ba-
kanlığı'nm bu konuda bir reorganizas-
yona giriştiğine dikkat çeken Cem, 4
aylık süre içinde dış ülkelerle iş yapan
işadamlanna ilişkide bulunduklan ülke-
lerle ilgili istedikleri tümbilgileri vere-
cek bir merkez oluşturduklannı bildir-
di.
Bu arada tüm büyükelçiliklere de bir
talımat gönderildiğini ve göre\ li bulun-
duklan ülkelerde iş yapan işadamlan-
na sahip çıkılmasının istendiğini belir-
ten Cem, bunun yanı sıra Türkiye'nin
ilişkide olmadığı ülkelerle ekonomik
ilişki için çahştıklannı söyledi.
Rusya. Hindistan. Çin, Japonya ve
ABD gıbi büyük pazarlarda Türki-
ye'nin hemen hemen hiç olmadığını be-
lirten Ismail Cem. bu ülkelerde ne gibi
işler yapılacağı konusunun araştmldığı-
nı söyledi.
Türkiye'nin ABD'den müyarlarca
dolarlık alım yapmasına karşın ihracat-
ta başanlı olamadığıru da bildiren Cem,
"Tekstil kotası biraz daha arttınlsın di-
yeçahşıyoruz. Bu yıl bağlantısı yapılmış,
ancak kotalann dolması yüzünden 900
milyon dolarlık malı gönderemedik.
ABD'nin tekstil ithalatında bizim payv-
mız 1.6. Eğer 900 milyon dolarhk ek ko-
ta kabul edilseydi bu oran yüzde 2 bile
oknayacaktı ozaman.Önemliolan bun-
lan mesele bilip bunlarla uğraşmakür"
diye konuştu.
Türkiye'nin başta dış politika olmak
üzere hedeflerinın belirlenmesinin ge-
rekliliğini belirten tsmail Cem, bu ko-
nuda siyaseti de eleştirdi. Cem şunlan
söyledi:
"Siyasetçi olarak siyasetin müessese-
ler içinde en geride kaknğını görmemiz
lazım. 1970'lerin başında biz insan hak-
lan. demokrasi solun tekelinde diye ba-
kardık, Bugün bir işadamu bir TÜSİ-
AD, ben ne kadar demokratsam onlar
da okadar demokrat Siyaset müessese-
sigeride kakh. Lğitim, üniversiteler, sen-
dikalar, işadamİan, iş dûnyası geliyor.
Tüm müesseseleri etkileme konumun-
dayız biz. Araa çok geride kaldık.. geli-
şemedik. 20 yıl önce neysek. bugün de
oyuz ayıptır söylemesL. Şimdi hep bir-
ükte omuz omuza verip Türkiye'y i bazı
ayıplanndan da kurtararak farklı bir
konuma çekme dönemi geldi."
AB'de Kıbns zoriaması
Lüksemburg'da yapılan AB zirvesin-
de Türkiye'nin beklediği kararlann çık-
madığını, ancak önemli adımlann atıl-
dığını belirten Cem, bunlan geçmiş dö-
nemlerde olduğu gibi başan gibi sunup
Türk halkmı kandırmaya yönelmedik-
lerini belirtti. Kıbns konusunda Türki-
ye'nin önüne konulan olaym kabul edi-
lemez olduğunu belirten Cem şöyle ko-
nuştu:
"Eğer biz konferansa katüsaydık,
Kıbns Rum kesimini dolaylı olarak ta-
nımış olacaktık. Yunanistan, AB'nin
Türkiye konusundaki yaklaşunlannı
ipotekaltına almış durumda. Bizi her şe-
kildeengeUemeyeçabşıyoriar. Bizim me-
selemiz AB'yi oluşturan tek tek ülkeler-
le değiL İkiü iflşküerimizde bir şey yok.
Şimdi bakın.. biz Türkiye olarak güm-
rük biriiği için gerekli taahhütlerimize
sadığız,sahip çıkıyoruz. AB'nin ise Tür-
Idye'ye 3 milyar dolar bir borcu >"ar. Bu
parayı şiddede gündeme getirmeye baş-
ladık. Ancak Yunan vetosu yüzünden
bu parayı alamıyoruz. Almanya Dışişle-
ri Bakanı Kinkel, 'Utanıyorum' dedL
Çalışmalanmızı bu konuda yoğunlaş-
ürdık."
1937 de Hazine'ye devredilen arazi yağmalandı
Özel yasa bile Atatürk Orman
Çiftliği'ni korumaya yetmedi
ANKARA (W) - Atatürk'ün örel mül-
kü olarak kurulan ve daha sonra 1937 yı-
lmda Hazine'ye devredüen Atatürk Orman
Çiftliği, özel koruma yasasına rağmen ka-
mu kurum ve kuruluşlan tarafmdan geçen
süre içerisinde adeta yağmalandı.
Hazine'ye 102 bın dekar olarak devre-
düen AOÇ'tan geriye sadece 33 bın 851 de-
karlık alan kaldı. AOÇ, Ankara'nın baş-
kent olmasından hemen sonraki süreçte yö-
redeki tanmsal potansiyeli geliştirmek. di-
ğer işletmelere örnek olmak ve destekle-
mek, Orta Anadolu'nun ekolojik koşulla-
nnda tanmın uygulanabileceğini göster-
ek amacıyla Atatürk'ün kışisel mülkü
ği" olarak kuruldu.
Ilk kurulduğunda 152 bin dekarlık bir
alanı kaplayan çiftlik alanı daha sonra Ata-
türk tarafından 1937 yılında 102 bin dekar
olarak Hazine'ye devredildi. Atatürk'ün
ölümünden sonra çiftlik alanı. kamu kurum
ve kuruluşlan tarafından ağır ağırparçalan-
maya başladı. AOÇ'tan ılk parçayı 340 de-
karla Ankara Belediyesi kopardı. Bugün-
kü Büyükşehir Belediyesi Fen Işleri Daire
Başkanlığı ve EGO Genel Müdürlüğü'nün
bulunduğu alan AOÇ'tan ilk kopanlan ara-
zi oldu. Daha sonraki yıllarda Türk Kuşu,
Tekel Bira Fabrikası, Sümerbank Dokuma
Sanayu gıbı kamu kuruluşlanna binlerce
dekarlık alanlar aktanldı. 1937-1950 yılla-
n arasında Devlet Ziraat lşletmelen Kuru-
mu bünyesinde yer alan AOÇ, 1950 yılın-
da 5659 sayılı yasayla Tanm Bakanlığı'na
bağlı özerk bir kurum haline getirildi ve ya-
sayla özel koruma altına alındı.
AOÇ'un yasayla koruma altına alınma-
sından sonra da kamu kurum \e kuruluş-
lan tarafından yağmalanması durmadı.
1950'den 1960'a kadar geçen 10 yıllık sü-
re içerisinde Karayollan, MSB. MKE, T-
MO, Etibank. Hazine, DSİ, TCDD gibi ku-
ruluşlar AOÇ'tan binlerce dekarlık alanı
daha kopardılar. 1960'yıhndan 1980 yılı-
na kadar geçen 20 yıllık sürede ise bu kez
Orman Genel Müdürlüğü, Şap Enstitüsü,
Bayındırijk Bakanlığı, MTA, Havagazı
6azi ^yHj^T r j^rirHftf^inK'ç^ıy^-. T P
A n
v r <ftyjij^i
rau kurumlannırf tojmanlan için yine yüz-
lerce dekarlık alan AOÇ'tan alındı. 1980
yılından sonra AOÇ'tan kopanlan alanın
aslan payını MSB aldı. AOÇ arazisinden
12 Eylül yönetimi sırasında 1981 yılında
1540 dekarlık, 1983 yılında da 1256 dekar-
lık alan Milli Savunma Bakanlığı'na dev-
redildi. Böylece, yıllar boyu özel koruma
yasasına karşın arazisinin yüzde 70'ini çe-
şitli kamu kuruluşlanna kaptıran Atatürk
Orman Çiftliği'nin elinde 33 bin 851 de-
karlık alan kaldı. AOÇ'un bugün elinde
bulunan arazisinin 20 bin 312 dekan tarla.
247 dekan meyvelik, 4 bin 531 dekarlık
alanı çayır ve meralık, 2 bin 325 dekarlık
alanı ise orman. park, hayvanat bahçesi ve
yol olarak kullanıhyor.
w m
Ozefleştirmeler yargıyı karartb
I Baştarafi 1. Sayfada
mayı Devlet Bakanı Hüsamettin Öz-
kan'a bırakması dikkat çekti. DSP,
satış sonucunu değiştirmeyecek ol-
masına karşın özelleştirilecek tesis-
lerin arazilerinin ayn satılmasını iste-
yerek "arsa ranü"nm önüne geçilebi-
leceğini sa\
f
undu.
Hükümet, yalnızca mahkeme ka-
rarlannı yok saymakla kalmayan hu-
kuk tanımaz özelleştirme uygulama-
lannda, yasal düzenlemeleri de gör-
mezden gelerek limanlardan TE-
KEL'e, enerji santrallanndan maden
ocaklanna kadar uzanan stratejik ku-
ruluşlan da hedef aldı. Bu özelleştİT-
me uygulamalannda "çıg" gibi bü-
yüyen hukuk dışı uygulamalar şöyle:
Limanlar: Anayasa Mahkeme-
si'nin anayasayö'apkin olan hü^,üm-
leri uyannca gerçekleştırildi. Liman-
lş'in dava dilekçesinde, yüksek mah-
kemenin özelleştirme uygulamalan
için yapılacak değer tespit yöntemle-
ri ile değer tespit komisyonlannın
oluşumunda yasama organının yetki-
lı olduğu karanna dikkat çekildi.
Özelleştirme Yasasfna ve genel hu-
kuk ilkelerine göre kamu hizmeti gö-
ren limanlann işletme hakkının dev-
rinin imtiyaz sözleşmesıyle yapılma-
sı gerekmesine karşın "adi sözleşme-
lerie" devir gerçekleştirildi.
TEKEL: Özelleştirme Yasası uya-
nnca, kamu iktisadi kuruluşu (KlK)
statüsünde olması nedeniyle özel bir
yasa gerekmesine karşın Bakanlar
Kurulu'nun "ortakhk payına ya da
yabancı sermayeye sımr koy mayan"
İcaranyla "ortakhklar" adı altında
TEKEL'in satış yolu açıldı. TE-
KELae işletme hakkının devrinin an-
cak "imtiyaz sözJeşmesi" ile gerçek-
leştirilebileceği vurgulandı. Ancak
hükümet, imtiyaz sözleşmelerini Da-
nıştay denetimine tabi tutan anayasa-
nın 155. maddesini değiştırme çaba-
sı içine girdi.
Yine TEKEL, 233 sayılı kanun
hükmünde kararname çerçevesinde
Ekonomik Işler Yüksek Koordinas-
yon Kurulu'nun karanyla belli ortak-
lıklar kurabilecek konumda bulundu-
ğu da göz ardı edilirken Yabancı Ser-
mayeyi Teşvik Yasası ile Özelleştirme
Yasasf nda değişiklik yapan yasada-
ki yabancı sermayçuin ülke çapında
tekel teşkil edecek kuruluşlarda ço- •
ğunluk hissesine sahip olamayacağı
hükmü de yok sayıldı.
Akhisar Sigara Fabrikası'nın yüz-
de 50'nin üzerinde hisse payı British
American Tobacco'ya (BAT) devre-
diliyor. BAT'a Yeni Harman ve Sam-
sun sigaralannın isim hakkı da dev-
redilmesine karşın, bu satışlar için
ihale bile açılmadı.
Enerji santrallan: Bakanlar Kuru-
lu'nun yapması gerekmesine karşın
santral ihalelerini Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı gerçekleştirdi.
İşletme haklannın devrinin, yap-iş-
let-devret ihalesiyle yapılmasının ya-
salara aykm olduğu belirtiliyor. Ba-
kanlığın, "yap-iştet-devret" modeliy-
le gerçekleştirmek istediği santral
ihaleleri iptal edilirken "yap-işlet"
modeliyle gerçekleştirilen termik
santral ihalelerinin de Danıştay'dan
dönmesi bekleniyor.
Bakanlık. yargı kararlan karşısın-
da 12 termik santral ve 25 elektrik
dağıtım şebekesinin özelleştirmesini
de "işletme hakkı devri" yoluyla ger-
çekleştirirken hukukçular bu ihaleler
hakkında süren davalardan da ıptal
karan çıkmasını bekliyorlar. Hukuk-
çular, 3096 sayılı yasanın anayasaya
aykın olduğunu, aynca ihalelerde bu
yasanın da pek çok hükmünün ihlal
edildiğini belirtiyorlar.
Hükümetler, bugüne dek çıkanlan
yasalara, enerjideki özelleştirmelerin
"imtiyaz sözleşmesi" juteiiğinde qfc
madıgı maddesini koyarak uluslara-'
rası sermayenin, anlaşmazlıklann
uluslararası tahkimde görüşülmesine
dönük istemlerini gerçekleştirmeye
çalıştılar. Çıkanlan yasalarla özelleş-
tirmeler Damştay incelemesinden ka-
çınlmak istendi.
Maden ocaklan: Termik santrallar-
la birlikte hiçbir bedel karşılığı ol-
maksızın maden ocaklannın da "be-
dava" devri öngöriilüyor. Bu duru-
mda, yasada devletin işletmesi gere-
ken yerier arasında sayılan maden
ocaklan da hukukta yeri olmayan
"maden sahalannın ruhsat devri ol-
maksızın işletmehakkınındevri" kav-
ramıyla özelleştirilmeye çalışılıyor.
Modern zamanların en uzun.ve
,en kanlı çatışmasının öyküsü... .? -;
Vietnam Savaşı'nın iç yüzü CTV'de.
llctvB U A K Ş A M 2 3 : 1 0
B E L G E S E L
TEKEL neden yabancıya satıhyor?
• Baştarafi 1. Sayfada
kiye Ziraatçılar Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
tbrahim YetJdn, devıi "peş-
keş" olarak nitelerken, es-
ki TEKEL Genel Müdürü
MustafaGüçlü, Samsun ve
Yeni Harman sigaralannın
isim hakkının devrine dik-
katleri çekerek. piyasada
marka yaratmanm zor ol-
duğunu vurguladı.
1986 da TurgutÖzal ta-
rafından başlatılan ve yine
ANAP' ın iktidan dönemin-
de TEKECde başlayan sa-
tışlar, birçok soruyu da be-
raberinde getirdi. TEKEL
ile BAT arasında yapılan
anlaşma uyannca TE-
KEL'in yüzde 48, BAT'm
da yüzde 52 hissesiyle ku-
rulacak 280 milyon dolar
sermayeli ortak şirket he-
saplan kafalan kanştırma-
ya başladı. TEKEL'in
BAT'adevredeceği Akhisar
Sigara Fabrikası ile Samsun
ve Yeni Harman sigaralan-
nın isim haklan karşılığın-
da istediği toplam 140 mil-
yon dolar, kurulacak yeni
şirketin sermayesini ancak
karşılıyor. Buna göre TE-
KEL 140 milyon dolann
134 milyon dolannı yeni
kurulacak şirketin sermaye-
si için ayırmak zorunda.
Böylece TEKEL. iki sigara-
nın isim hakkıyla, Akhi-
sar'da fabrika yapılacak bi-
nayı sennaye olarak ortak
şirkete devredecek ve bura-
da azınlık hissesine sahip
olacak.
Türkiye Ziraatçılar Bırli-
ği Başkanı tbrahim Yetkın,
bu tip bir devrin "peşkeş"
anlamına geldiğini söyledi.
"Bunun adı devleti kiiçült-
me adına yapılan, anıa biri-
lerine hizmet eden, birileri-
nin farklı bir biçimde karnı-
nı doyuran bir olay" diyen
Yetkin sözlerini şöyle sür-
dürdü: "Devleti küçültelim.
kurtulalım, bizim sorumlu-
luğumuz olmasın diyorlar.
Bunu diyerek birilerine alet
oluyorlar. tlla özelleştirmek
mi istiyorsun? Neden yerli
sermayeye venmiyorsun?
Rakamlar, bu olaym TE-
KEL'e kâr getirmediğini
açıkça gösteriyor. TEKEL'e
kâr getirmiyorsa neden ve-
riyorsun? Senin aldığın pa-
ra TEKEL'in üç ayda ka-
zandığı para. İyi niyetiiysen,
TEKEL'i üç ay kâr etmedi
say ve parayı buraya yatır.
İsim haklannın peşkeş çe-
kilmesi, ulusal anlamda bir
bağımlılığı beraberinde ge-
tiriyor."
Eskı TEKEL Genel Mü-
dürü Mustafa Güçlü de.
TEKELdeki operasyonun
özelleştirme olmadığını
söyledi. Güçlü. "Burada
yeni bir şirket kurulmakta-
dır. Bu şirkete yabancı siga-
ra şirketi ve TEKEL ortak
oluyor. Yeni bir şirket oluş-
maktadır. Bu şirket TE-
KEL'in Akhisar fabrikası-
nın binasını satın alacakür.
100 milyon bedelle markala-
n saün alacak" dedi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Türkiye'de cezaevine girmesi gerekenler Mec-
lis'e gidiyor. Türkiye Büyük Maliyet Meclisi'nin
"ye"ni!enmesinde yaşeınanlar, gelinen noktanın
çoknet birfotoğrafı.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere kimi ke-
simler, "Aman Meclis'in saygınlığınızedeleyecek
noktaya gitmeyin" uyansını yapıyor. Örterek gö-
rüntüyü belki kurtarabilirsiniz ama, kokuyu ne
yapacaksınız? Burnunuzu tıkasanız nefes alamı-
yorsunuz, parfüm sıksanız koku ağırlaşıyor.
Türkiye'nin bu noktaya gelişini anımsatalım:
1970'lerde yeğenler yiyordu.
1980'lerde oğutlar başladı. Köşemra Sultan'ın
bir dikili ağacı olmayan oğullan televizyon kanal-
ları dikti. iş kanalizasyona döndü.
1990'lardaaile başladı. Kan-koca...
Yukanda sıraladığımız her on yıl, "dönem zen-
ginleri" yarattı. Kimileri, işini öylesine rayına
oturttu ki, hiç karaya oturmadı. Her dönemin
adamı oldu.
Genel bir annma gerekiyor.
Meclis'te olup bitenlere biraz da böyle bakma-
lı. Salt üç-beş olayla yetinmemeli. Geçen per-
şembe günü TBMM Anayasa ve Adalet Karma
Komisyonu beş milletvekilinin dokunulmazlığını
kaldırdı. Bunlann arasında DYP Isparta Milletve-
kili Ömer Bilgin de var.
Bilgin'inTURBAN Genel Müdürlüğü dönemin-
de olup-bitenlere ilişkin halen devam etmekte
olan 160'a yakın dava var. Belgelenmiş yolsuz-
luklann bugünkü değerle boyutu, 50 trilyonu ge-
çiyor. Çok kaba bir hesapla Meclis'teki yolsuz-
luğun üç-dört katı.
Geçen yıl TURBAN'a ilişkin dosyalara bakıp
kendimce yeni bir "yazın türiı" denemeye karar
verdim:
Hırsıziye roman...
Türkiye'de polisiye roman için malzeme çok.
Ya hırsıziye roman için?
Böyle şey mi olur deyip geçmeyin. Öylesine
akla hayale gelmeyecek yöntemler bulmuşlar ki,
rekorlar kitabına girer.
Bu kurumda yaşananları, "TURBAN Kime
Kurban" adı altındatopladığımda, kitabı okuyan
dostlanm Ergun Oruç, AN Ekber Yıldınm sor-
madan edemediler:
-Bunlar gerçek mi?
-Boyutlan bu kadar korkunç muydu?
Pişkin Ömer
Ömer Bilgin çpkjyi siyasal eğjtimalmış bir ki-
şi. Ohu şöyle tanımlayabiliriz:
- Üniversite eğitimini Yahya Demirel'in yanın-
da yaptı.
- Doktoratezini Süleyman Demirerietamam-
ladı.
- Doçentlik sınavını Tansu- Özer Çiller'in hu-
zurunda verdi.
O şimdi siyasetin profesörü. Akademisyenler-
den özürdiliyoruz. Onların değerterini kullanıyo-
ruz ama, siyasette onlannki geçer akçe olmadı-
ğı için, burada profesörlük böyle gerçekleşiyor.
TURBAN'da Tansu-Özer Çiller'in kontrolü,
Ömer Bilgin'in taşeronluğu altında yapılanlardan
birkaç demet sunalım:
- Yasal olmayan yöntemlerle 300 kişi alındı.
Bunlann tek görevi, Çiller'in gittiği mitinglerde
alanın en önünde saf tutup, "Anamız, bacımız"
diye slogan atmaktı. Böylece halkımız Çiller'in
gittiği yerde büyük sevinçle karşılandığını "gö-
rüyordu".
- Ömer Bilgin, Isparta'dan milletvekili adayı ol-
duğunda, yüzü aşkın TURBAN çalışanını kuru-
mun Antalya'daki tesislerine getirdi. Devlet pa-
rasıyla yedirip içirdi, seçim kazandı. Altı milyar-
lık faturayı Türkiye'deki öteki TURBAN'larla de-
mokratik biçimde paylaştırdı.
- Müyarlarca liralık hayali inşaatı yapılmış gibi
gösterip fatura kestirdi. TURBAN bütçesinden
Çiller ailesinin yalısının bakımını, helikopter pis-
ti yapımını, Kuşadası'ndaki çiftliğin altyapı har-
camalannı karşıladı.
Yeniden altını çizelim, bütün bunlar belgeli. Bu
hafta Bilgin hakkında yeni bir dava açılması bek-
leniyor. Omer Bilgin daha çok şu adla çağnlıyor.
- Pişkin Ömer...
Dileriz bu lakap tüm Meclis'e yakıştınlmaz...
Azerbaycan'la askeri işbirliği
• Baştarafi 1. Sayfada
li Nobelkardeşlere, Bakû'ya geldikle-
rinde hem işyeri merkezi hem de ko-
nut görcvi yapmış olması. Yani işlcvi
değişmemiş, hep petrol şirketlerinin
merkezi ohnuş.. Ama burada bir fark-
la...
Geçenyüzyüda Al&edNobel'in Ba-
kû'daki petrol yataklannı kontrol eden
kuruluşu "The House of Nobd" (No-
bel Evi) ev sahipliği yapmış. Petrol,
Azerbaycan için her şey anlamına ge-
liyor. ÜstelikAzeri petrolününyüksek
oktanlı obnası nedeniylekalitesi de ar-
tıyor. Uzun bir aradan sonra Bakû pet-
roüerininyenidenakmayabaşlamış ol-
ması da Azerbaycan için çok önemli.
Yenidenpetrol gelirierinekavuşup bü-
yük zenginlikler kazanacak.
Buaradaboruhatöndanakacakpet-
rolün vanasuu elinde tutacak olan
Azerbaijani Intemational Oil Com-
pany'nin (AIOC) ortaklan olan Baülı
şirketler ise daha çokparsakapma pe-
şinde koşacak. Bakû'da bir hükümet
yetkilisine Azerb^can'ın neden şün-
diye kadar bir petrol stratejisi geliştir-
mediğini, petrolünü kendi çıkaıacak
yerde bu işi neden Batıh şirketlerden
oluşan bir konsorsiyuma bıraktıgını
soruyoruz: Aldığrmız yanıt şöyle olu-
yor "BiamnepanunHnt'dcelimtale-
ki teknoloji bu işi tek başınnza yapma-
nuzayeterJ'
Aldığımız buyanıtbizepekde inan-
dıncı gelmiyor. Daha önceki gözlem-
lerimizden çıkardığımız sonuçta ısrar
ediyonız. O da şu:
Aslında Azerbaycanlılar bu işle uğ-
raşmak istemiyorlar. Amaçlan Ha-
zar'dançıkanpetrolden. hiçbirzahme-
te girmeden para kazanmak.
Bu arada Azerbaycan'la ilgili ola-
rakbizidüşündürenbirnokta dabu ül-
kenin başına, öbürpetrol zengini ülke-
lerinbaşlannageleningehnemesi. Ya-
ni sadece petrol gelirlerine bağımlı ka-
lıpbaşkakaynaklardangelireldeeöne
ya daüretinıiçeşitlendirmeyoluna git-
mekten vazgeçme. Bu konuyu Ba-
kû'dagörüştüğümüz kişilerietartışıyo-
ruz. Birkısmı bize katılıyor. Ancakbi-
zim karşunızdakigörüş de şöyle şekil-
leniyor.Azerbaycan doğal kaynaklar
bakuTimdan son derece zengin bir ül-
ke. Üstelik topraklan son derece ve-
rimli. Dolayısıylabuinsanlarkesinlik-
lepetrole sırtlannı dayamayacaklardır.
Bakû'dabulunduğumuz süre içinde
Türkiye'nin ve Türk işadaırjLİannın
Azerbaycan'daki etidlerini büyük bir
netlikle görüyoruz. Piyasada zaten
Türk mallanndan geçümiyor. Bir de
Bakû-Ceyhanpetrol boru hattı hayata
geçtiği takdirde Türkiye'nin boru hat-
tını kontrol eden uluslararası konsor-
siyumdaki payı yüzde 6.75 olacak. Bu
da sevindirici bir gelişme.
Türkiye ile Azerbaycan'ın askeri
alandaki ilişkileri de çok iyi, özellikle
de personel eğitimi konusunda...
Konuyubilenlere askeri işbirüğinin
ne zaman başladığım soruyoruz.
"1992'de başladL Daha çok o dönem
Azerbaycan'dan Türkiye'deki askeri
okullara Öğrenci akiMÜ. Şimdiki hedef,
Türkiye'deki askeri eğitim kurumlan-
nm aymsmı Azerbaycan'da kurmak"
yanıtinı alıyoruz.
Burada hemen Azerbaycan'da Tür-
kiye'nin dışında başka bir yabancı ül-
kenin askeri gücü olup olmadığını so-
ruyoruz. "Tûrldye, askeri baknndan
burada tek" yanıtım alıyoruz. Azeri-
ler, bağımsızİıklannı ilan ettikten son-
ra Rusya'dan bütün kuvvetlerini çek-
mesini istemişler. Bugün bir tek Rus
askeri bile yok. Öte yandan öğren-
diğimiz ilginç bir nokta da Azerbay-
can Silahlı Kuvvetleri'ne ASELSAN
yapımı telsizler, telefonlar veyeni tek-
nolojiyle üretilmiş başka malzemenin
girmesi. Bunun hangi paraylabaşanl-
dığmı soruyoruz. Meğer Türkiye'den
b t bankabu iş içinbaşlangıç olarak 20
milyon dolar kredi vernüş.