23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIZIYAZI 11 Güneydoğu'dan Öykiüer sürüyor / lk iznıme geldiğımde. artık bu dün- yaya aıt olmadığimı fark ettim. Es- kisı bır yerlere gıtmışti. Kabullene- medim. Şehnmin sokaklannı do- laştım. Kitapçıma gıdıp yine eski- si gibi, ucuz kıtaplan kanştırdım. Saatleri- min geçtigi dolmuş durağında öylece bek- ledım. birine atlayıp mahalleme gittim. Tüm eşyalan yerlı yennde duran evım bile değiş- mişti. Eskıden olduğu gibi. odamda yere oturup eskı fotoğraflanmı kanştırdım. Tey- be hep dinledığim şarkılan koydum. ama olmadı. Bakkalıma uğradım. Bakkal da ilk anda tanımadı. Üç ay önce bıraktığim dün- yam tersyüz olmuştu. Hep o eski tadı ara- dım. Ama bırtürlü bulamadım. Ve yine eskiden yaptığım gibi. o her se- fennde sallanarak çıktiğım banma koştum. Her şey yerlı yenndeydi. Içkiler, masalar, mumlar. tavandakı balıkçı ağı bıle aynı yer- de duruyordu. İlk kadehten sonra eskı dün- yamdan tek degışmeyen yerolarak bu bann kaldığını düşünmeye başladım. Içkinin de etkısı ile en ateşlı konuşmalann yapıldığı, kjz meselesi yüzünden küçük kavgalann ya- şandığı, vatanıtı defalarca kurtanldığı bu bar, daha önceden buralarda yaşadığıma da- ir kalan tek kanıttı. Yine aynı saatte geldı o kız. Sarmaş dolaş olduk. "Va\ sen hâJâ ge- bermedin mi" dıye sordu. "Kötülere birşey olmuyorkızıırrdedım. Eskı banmın gedik- lılenndendı. Güzel değildı, ama alimlıydı. "l lan hâlâ bir salak bulmadın mı buradan evlenecek?" di> e damanna bastım. Tek ümi- di. bu bara takılan genç askerlerden bınne kapağı atabilmektı. Bu yıllar da son şansıy- dı. Çünkü ilk beraber olduğu arkadaşlan ile şimdilerde kadeh tokuşturduğu çocuklar arasında beş-altı > aş fark vardı. Zaman onun için benden daha hızli geçıyordu. "Yok be ya, sana asıldık, defolup Kürt temiziemeye gittin!" dedı. Alışıktım onun böyle konuş- malanna. Eski banmın. polıslerin ikazıyla kapatıldığı geceyanlannda, elimizde köpe- köldüren şaraplan. parklarda sürdürürdük tartışmalanmızı. İçınce saçmalar, saçmala- dıkça içerdi. Güler geçerdim. tçin ıçin bana göz koyduğunu bılıyordum. Ama o kadar ar- kadaş. o kadar dost olmuştuk kı, onda icın- dekı gerçeği bana fısıldayacak cesaret yok- tu. Bende ıse ona fısıldayacak hicbir şey yoktu. Yine de severdım abuklamalannı. Ama şimdi, yani eskı dünyamı yıtirdığımı anla- dığım anlarda. artık her şeyı kolay kolay hazmedemiyordum. "Kızım hemen başla- raa ya, gece uzun, sabahlanz yine" diye kes- tırip atmak ıstedim. Kabul etmedi. "Hadioğ- lum!" dedi ve banmın da değiştığı gerçeği- nı suratıma çarptı: ~Ne oldu lan, eski insan haklan havarisi şimdi Kürt katili mi oldu?" Ağzımın tadını bozmaya hıç nıyetım yoktu. Eskisi gibi tuz-limon-tekıla üçlüsü ile bey- nimı uyuşturuyordum. Duymamazlıktan geldim. Ama yakalamıştı bir yerden artık. Ağzında garip bir gülümseme ile devam et- ti: "Neyse suçun hepsi sende değil ki. Sen sa- dece bir piyonsun. Senin o ağababalann, pa- şalann her şeyin hesabını verecek bir gün." Çok iyi tanıyordum onu. Saçmalardı, bilinç- sizce konuşup dunırdu. Hiç ciddiye alma- mıştım o zamanlar. Dinler- dim. tartışırdık, ama sonu hep güzel biterdi. "Budüze- niniçiııe!" dıye bitirirdik ge- ceyi. Şimdi ise başka konu- şuyordu. Ciddiydi. Resmen sataşıyordu. Konuyu bir kez daha kapatmayı denedim: "Ya bırak şimdi bunlan. Napün, okulu bitirebildin mi?" "Yok. Bir sene daha uzadı. Salaklar atmıvorlar da." Tam başardım derken ıçındekı ınnı boşalttı: "Sana güvenirim. Seni severim. Bir şey soracam, ama doğnı ce- Birkaç onursuzun peşinden cilimdeki "Sdgöriiseyatkındır.takibigerek- lidir!" damgasını bağıra bağıra, övüne övü- ne söylediğim banm değişmişti. Belki de değişen bendim ama artık kesinlikle bu so- kaîdann ve bu barlann bir parçası değildim. Şimdilerde düşünüyorum da, o kızın iç dünyasındaki firtınayı dışan vurma tarzına saygı duyuyorum. Bilgisizliğinden dolayı, yaptığım işe bir nebze saygı duymayan bir söylemin savunucusu olmuş artık. Güney- doğu'dan yüzlerce kilometre uzaktaki bir yorumdan daha fazlasmı da beklemiyorum. mamıştım. Beş yıldan fazla bir süredir gö- rüşemediğimiz için hasretle kucakJaştık. Hal hatır sorduk. Güneydoğu'ya tayin olalı üç- dört ay olmuştu. Mezun olduktan sonra An- kara'da uzun bir süre kalmıştı. Arada onu bu lanet yere tayin edene okkalı küfiirler savu- ruyordu. Burada, şehrin göbeğinde olduğu- na bakmamalıydım. Yardımcı sınıftandı, a- ma ona göre muharip sınıftan olanlardan da- ha fazla çalışıyordu. Bu pis işi biz piyade- ler bir türlü bitiremiştik. O yüzden buraday- dı. Gerçi rahatı iyiydi, çadırda değil lojman- keri uyutuyorsunuz hep ya. Oimaz ki böyle. Bunlar size verilmiş cmanetier v ani bir yer- de,değümi?" Resmen ders veriyordu. Bölgeye geleli birkaç ay olmuş, ama sonınu her yönüyle tahlil etmiş biri gibi konuşuyordu. Sinirlen- meye başlamıştım, ama "ayıp olur" diye ce- vap vermiyordum. Kolalanmız gelince ra- hatladım. Ama bırden çıldırdı. Ayağa fırla- dığı gibi askeri tokatlamayabaşladı. Delice- sine vuruyor, bir yandan da "Ben sana so- ğuk kola getireceksin demedim mi lan eşşe- vap vereceksin. Anlaştık mı?" Başımı salla- dım. "Hk; Kürt öldürdün mü gideli beri?" İlk ıznime geleli ben, bu soruyla birkaç kez muhatap olmuştum. Genelde Kürt yenne te- rörist diyorlardı: "Kaç teröristöldürdün?", "Kulakgetirdinmi?","Hiçkadınterönstya- kaladnıız mı?" Bu sorulara gülüp geçtiğim gibi, ona da yanıt vermedim. Üçüncü teki- layı devırmiştım. Savunacak gücüm yoktu. u şekilde ona ne kadar sabret- tım bilmiyorum. Sekizinci ka- dehte kalktım, eski banmı yeni dünyaya teslim edip, dışan çık- maya yeltendim. Elimi onun omzuna koydum. Yanağından öptüm. "Şim- di çok yorgunum, bunlan sonra konuşunız. Kendine i>i bak!" dedim. Arkamdan konuş- maya devam etti. Hırsını alamamış, kusu- yordu: "Vay Vietnam kaçkını vay, lan sen bu halkre düşecek adam mıydın?" Amacım sadece eski günlerdeki gibi bir- kaç kadeh bir şey ıçip, saçma sapan konu- lardan konuşmaktı. Eski içki arkadaşım izin vermedi. Sonralan öğrendim. Ben bölge- deyken arkadaşlanmdan bıri ile işı bayağı ilerletmiş. Evleneceklermiş. Çocuk Güney- doğu'ya gidip bir daha geri dönemeyince dengesini yitırmiş. Eski dünyam yoktu. Si- Hayatında hiç silah tutmamış, hiç terörist görmemiş, hiç arazide yürümemiş, hiç pu- suda sabahlamamış bir kızdan bunlan duy- mak hiç de garip değil. Hele son ümidini Güneydoğu yüzünden kaybeden biri için normal bile sayılabilır. Ancak beni en çok etkileyen, Güneydoğu'nun göbeğinde bu- lunup da tüm kişisel komplekslerini dışa vu- ranlar oldu. lnsanlann ateşin ortasında bıle, basit zevlderin kurbanı olduğunu da anladım sonralan. Anormal tepkilerim yüzünden bölük ko- mutanım. "İflâsemıeküzeresHr diyerek be- ni, uzun bir operasyonun yansında izıne göndermişti. Operasyon kıyafeti, on beş günlük sakal ve leş gibi kokan. yırtık pırtık bir üniforma ile helikopterden inince neye uğradığımı şaşırmıştım. Doğnı orduevine gittim. Boş oda yoktu. Banyo yapabileceğim bir oda bile vermedıler. Çaresiz bir halde dinlenme salonunda ne yapacağımı düşü- nürken karşıma ilkokul arkadaşım çıkıver- di. İlkokul, lise ve harp okulunu beraber bi- tirmiştik. Lisedeyken, sabahlara kadar ülke meselelerini tartışır, kendımize uygun çö- zümler bulur ve bunlan ilerde uygulamak için birbirimize sözler verirdik. Anne ve ba- balanmız da tanışıyordu. Gözlerime ınana- da kalıyordu. Ama yine de burada canı sı- kılıyordu. Hiç durmadan konuşuyordu. Bense söz- lerinin içeriğinden çok, banyo ile ilgileni- yordum. Aklımda hep, ilkokul arkadaşımın bana duş alacak bir yer bulabileceği düşün- cesi vardı. O ise yaptıklannı anlatıyordu. Son operasyonda, araziye taşınan üzümleri getırten kendisiydi. Ama piyadelerin bunu hak edip etmedikleri tartışılırdı. O ise kısa sürede burayı adam etmişti. Bir ara kokum- dan rahatsız olduğunu hissettim. Yavaşça yana kaydım. Askeri yanına çağırdı. Ne içe- ceğimi sordu. "Ne olursa" deyince askere döndü: "Bana bak lan, hemen bize îld soğuk kola getir. Tamam mı lan?" dedi. Çocuk uzaklaşırken bana dönüp: "Askere sertdav- ranacaksın ağbL Bu dangalaklar yoksa tepe- ne çıkar" dedi. Benım aklım hâlâ duştaydı. Belkı oda bulmasam bile onun lojmanında duş alabilirdim. "Bana bu geceUk oda la- zun" deyince "Tamam tamam hallederiz" diye geçiştirdi ve konuşmaya devam etti. "Sen operasyon biıiiğindesin değil mi? Ağ- bi her gün şehit-\aralı geliyor \a. Çok kötü ya. Hep re\ire gküyorum geldikleri zaman. Ayaklan kopmuşaskerlerfaJan. Mayınadik- kat etmiyorsunıız ağbi ya! Sonra arazide as- oğlu eşşek?" diye bağınyordu. tki yıldır sa- vaşıyordum, ama hiçbı'r askere böyle vurma- mıştım. Ufak tefek enselerine şaplak atıyo- rum. O da mahkemeye verilmekten çok, da- yağı yeğleyenlere. izim birlikte ayıptı böyle asker dövmek. Tokadı, tekmeyi yi- yen asker sendeliyor. ama o de- vamediyordu. Sonundayorul- du. Geldi yanıma orurdu. Küf- redıyordu, "Bu o.. çocuklanna yüz verdin mi astannı jsterler." Daha birkaç dakika ön- cesıne kadar askerlerin bize verilmiş ema- netler olduğunu söyleyen ilkokul arkada- şım, gözlerimin önünde bir askeri iyice ben- zetmışti. Bu düşüncemin yüzüme aksettığini fark etmışolacakki; "Ağbi, buyavşaklar benita- nır, hem dövcrim hem severim ben" dedi. Yorgundum. Banyo v e yeni çamaşır giymek istiyordum. lzine gidecek sivil elbisem yok- tu. Tekrar sordum: "Abicim ben izine ayrü- dım, ama bu halde hiçbir yere gidemem. Din- lenmem lazım. Duş aJmanı lazım. Bana oda bulabilecek misüı? Boş oda >ok divorlar a- ma kesin vardır. Sadece bu gecelik. Yann ilk konvoyla gjdecem." Bunu tekrar istediğime pışman oldum. O rduevi müdürü ile arası as- lında çok ıyiymiş ama şimdi ona bunu söyleyemezmiş. Yanı ona bu tür istekleri çok yapıyormuş, hatta iki gün ön- ce bir arkadaşına bir oda bulmuş ama kre- disi kalmamış artık. Kesin kabul etmezmiş bu kez. Hem bu sıralar çok gebe kalmış mü- düre. Müdür de bunu fırsat bilip sürekli ken- disinden malzeme istiyormuş. Hem gerçek- ten asker. "Boş oda yok" diyorsa kesin yok- muş. Ama eğer bugün gitmek istersem, he- likoptercılerle konuşabilirmiş. Gideceğim yerde oda bulma umuduyla kabul ettim. Birlikte kalktık. Bir yerlere te- lefon etti. Yorgunluktan bayılmak üzerey- dim. Az sonra bır helikopter gidecekti. Yer ayarlamı ştı. Piste doğnı ^rürken konuşma- ya devam ediyordu. Belindeki komando bı- çağını Amerikalılardan almıştı. Tabancayı da aptal bir korucuyu kazıklayarak dörtte bir fiyatına kapatmıştı. Eğer istersem bana da alabilirdi. Dağlan çok seviyordu. Hele geceleri manzarasına doyum olmuyordu. Civardaki karakollar basıldığı ya da tacize uğradığı zaman ortalık tam bir panayır ala- nına dönüyordu. Ama arazidekileri düşü- nüp üzüldüğünü de ıtiraf etmeliydi. Yolun yansına kadar gelipeliniuzattı. Ben nasılol- sa pistin yenni biliyordum. İşi vardı. Kusu- ra bakmamalıydım. Bilinçsızce pıste doğru vürümeye başla- dım. Uçuşun ıptal edildiğini öğrenince ca- nım iyice sıkılmıştı. Yine geriye. orduevine doğru yürümeye başladım. İlkokul arkada- şımla karşılaşmamak için dua ediyordum. Duam kabul oldu. Yan yolda, yine uzun sü- re görmediğim bir başka arkadaşıma rastla- dım. Okulda o kadar samimi değjldik. hat- ta ilk anda adını bile unuttuğumu itiraf et- meliyim. Ama, her iki devre arkadaşının karşılaştığı anda olduğu gibi. birbirimize sa- nldık. O gece onun misafiri oldum. Benim söylememe fırsat kalmadan, "Terörist gibi kokuyorsun!"diyerek, beni askerlere yap- tırdığı arazi banyosuna götürdü. Kazanlann altını ısıttırdı. Sıcak suyla kendime gelirken, askerin bi- ri içeriye bir torba uzattı. Torbanın içinden iki çift temiz çamaşır. iki çift çorap. deodo- rant. şampuan, ambalajı açılmamış diş ftr- çası vemacunu, yine kutusunda bir topukta- şı: bıçak, köpük ve hatta kan taşının bulun- duğu yeni bir traş takımı. kolonya ve nere- den bulduğunu anlayamadığım kokulu bir sabun çıktı. Arkadaşım banyonun kapısın- dan bağınyordu: "Bana bak, beş dakika için- de pidelerimiz geliyor. Berberde hazır." Göz- lenm dolmuştu. Yutkundum, gırtlağımı te- mizleyerek: "Tamam tamam. hemen geliyo- rum"dedım. Şimdi genye bakıp, bu üç dostumu düşün- düğümde kimın neyi hak edip, neyi hak et- mediğıne bır türlü karar veremiyorum. Es- ki banmdaki kız ve aynı gün karşılaştığım iki arkadaşım da hiç çatışmaya girmemiş, hiç operasyonaçıkmamışlardı. Dışan fırla- mış bir uyluk kemiği gördüklerini sanmıyo- rum. Havada döne döne ilerleyen keleş mer- mileri hıç onlara yönelmemişti. Birkaç sa- nıye içine bin türlü duyguyu sığdırmak zo- runda kaldıkJanna da inanmıyonım. Aynı dünyada ama ayn dünyalarda yaşıyorduk. Ben ise hâlâ eski dünyamı istıyorum. Yi- ne eskisi gibi, gençlik ateşine kapılarak bir- kaç onursuzun peşinden gitmek: eksik ve yanlışlarla dolup taşarak Türkiye'yi kurtar- mak istiyorum. Bilmemek. görmemek, duy- mamak istiyorum. Bilginin ve tecrübenin bu kadar acı verdiğini v e onlan taşımanın in- sanı bu kadar yorduğunu ise yeni yeni fark ediyorum. Bunu da başta kendime. sonra da kımseye anlatamıyorum. Yarın: İt Eğitim Gönüllüleri Vakfı'ndan müzikal • İstanbul Haber Servisi - Türkıye Eğitim Gönüllülen Vakfı'nca Fatıh Eğitim Parkfnda düzenlenen Tıyatro Şenliğı sürüyor. Şenlik çerçevesinde yann akşam saat 20.30'da Haldun Dormen ve İstanbul Ünıversitesi Devlet Konservatuvan Tıyatro Bölümü Oyunculan tarafından "Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu" adlı müzikal sergilenecek. İstanbul Radyosu'na atama • İstanbul Haber Servisi - TRT İstanbul Radyosu Müdürlüğü'ne Avhan Dınç atandı. 1938 yılında Balıkesır'de doğan ve İstanbul Üniversıtesı tktisat Fakültesı Gazetecilik Enstitüsü'nü bitiren Dinç, 1965 yılında İstanbul Radyosu'nda programcı okrak göreve başladı. 1979'da Haber Müdür Yardımcısı, 1984 yılında Haber Müdürü olan Dinç, 1990 yılında İstanbul Televizyonu'na denetçı olarak atandı. Dınç evlı ve 2 çocuk babası. Atılım toplatıldı • İstanbul Haber Servisi - Atılım gazetesinin 2. sayısı İstanbul DGM tarafından toplatıldı. Toplatmaya gerekçe olarak "Banş Treni'\ "Kirli Savaş Gerçeği Gizleniyor" ve "Gücümüzün ve Olanaklanmızm Bilıncinde Olmak" başlıklı yazılarda bölücülük yapıldığı öne sürüldü. Atılım'dan yapılan açıklamda baskılar kınandı ve kamuoyu duyarlı olmaya çağnldı. İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'in gö- revebaşjamasıv1akentgeneKndedenetim\euygu- lamalanm sıklaşnran İstanbul polisinin operasyonlannda 3049 kişinin gözalüna alındığı bil- dirildi. Emniyet Müdürü Özdemir'in "Huzur operasyonlan" adını verdiği çalışmalar çerçe- \esinde N'arkotik Şube'ye bağlı polisler, önceki gece Ortaköv ve Beyoğiu sokaklanv la bu semt- lerde bulunan bar, disko \e gece kulüplerinde denetim yapnlar. Yapılan aramalarda uyuştu- rucu maddeye rastlanmazken polis sireni takılmış bir otomobille gezen 4 kişi gözalüna alın- dı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazıh açıklamada, "Huzur operasyonu"nun başladığı bir hafta içinde 199'u yabancı 3049 kişinin çeşitü nederüerle gözalüna alındığı bildi- rildi. Asayiş uygulamalannda 4'ü ruhsaüı 39 tabanca, 6929 kaçak sigara, 318 şişe kaçak içki bulundu. 3761 aracın kontrol, 237 sürücünün trafıkten men edildiği trafik denetmelerinde ise toplam 14 mihar 489 miryon üra para cezası kesildi. (Fotoğraf: BERTAN AGANOĞLU) Başkentte bircok ev ve işyeri sular altında kaldı Ankara yanm saatte yağışa teslim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'da dün meydana gelen şiddet- li yağış. Istanbul'da geçen hafta yaşa- nan Alibeyköy manzaralannı hatırlat- tı. Yaklaşık yanm saat süren sağanak yağmur, 113 ev ve işyerini sular altın- da bıraktı. Başkentte dün saat 14.30 sı- ralannda başlayan ve bazı semtlerde etkıli olan şiddetli yağış. kısa sürede trafiği felç eni. Sel baskınlan özellik- le Mamak ilçesinde yoğunlaştı. Anka- ra Itfaiye Müdürü Faruk Kunıtuz. Ma- Anadolu vefen lisesi kayıüarı başhyor İstanbul Haber Servisi - Yüzbınlerce öğ- renci ve velivi yakından ilgilendiren Ana- dolu liseleri. fen liseleri ve Anadolu öğret- men liselenne asil listeden girmeye hak ka- zanan adaylann kayıtlan yann başhyor. 22 ağustosa kadar sürecek kayıtlanrı ardmdan açık kalacak kontenjanlara 25-29 ağustos tarihleri arasında Anadolu ve fen liselenn- de ön kayıtla, Anadolu öğretmen liselenn- de ise yedek listeden öğrenci alınacak. Anadolu liselerinde ön kayıt listesine gi- renlenn kesin kayıtlan 2-5 eyiül, fen lısele- rinın kesin kayıtlan ile Anadolu öğretmen liselerinin açık kontenjanlanna ön kayıtlar 1-5 eylül tanhleri arasında gerçekleştirile- cek. Anadolu liselerinde açık kalacak kon- tenjanlar okullarda ilan edilecek. Veliler. öğrenci sayılannın yanı sıra en son kayde- dılen öğrencınm puanı ve açık kontenjan- lann yer alacağı bu listeleri 23 ağustosta okullardan öğrenerek çocuklannın duru- munu izleyecekler. .Anadolu liselerinde ön kayıtlann son günü olan 29 ağustos günü sa- at 17.30'da açık kalan kontenjanlar, 1 eylül saat 17.30'da okullarda ilan edilecek. Fen li- selerinde açık kalacak kontenjanlara 25-29 ağustos arasında ön kayıtla. 1 -5 eylül ara- sında da kesin kayıtla öğrenci alınacak. Bu okullarda açık kalan kontenjan sayısı ve ön kayıt listesinde sırası gelenlerin kesin kayıt- lan 8-10 eylül arasında yapılacak. Fen lise- lerinde 10 eylül günü saat 17.30'a kadar kaydı yapılan öğrenciler, açıkkontenjan sa- yısı kadar öğrnci ile ön kayıt listesınden sı- rası gelenlerin kesin kayıtlan da 11 -12 ey- lül tarihlerinde gerçekleştirilecek. mak'ta 60, Çankaya'a 37. Altındağ'da 17 ve Sincan'da 2 olmak üzere toplam 116 su baskjnı ihban aldıklannı söyle- di. Kunıtuz, su boşaltma ve kurtarma çalışmalannın aralıksız sürdürüldüğü- nü, izindeki ve istirahatli olan bütün it- faiye memurlannın görev başına çağnldığmı bildirdi. Sağanak yağış nedeniyle kent merkezinde 60'a yakın trafik kazası meydana gelir- ken. bazı noktalarda da tra- fiğin kilitlendığı görüldü. Kent merkezinde meydana gelen trafik kazalannda can kaybı olmazken büyük mik- tarda hasar meydana geldi. Meteroloji yetkilileri. ya- ğışlann hafta boyunca de- vam etmesinin bekkndiğini belirtıler. Yetkililer, Karadeniz üzerinden gelen yağışlı ha- va kütlesinin Ankara ve çevresinde yeni sel olay- lannın yaşanmasına neden olabileceğini kaydettiler. DİNOZOR'LA RANDEVUNUZA GECİKMEYİN! BAYİLERDE...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear