23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MAYIS 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Durum Alabildiğine Ciddi. Prof. BAHRISAVCI D urum ciddı! Alabildi- ğine ciddi... Fakat, "Tarihin Çizgisr de, alabildiğine "kesin": Önüne geçilmez, dur- durulmaz. tersine akı- tılmaz bir kesinlik...Türkiye'de. de- mokrasiye gidiş vardır. Bu, Osmanlı- dan beri, uygar ve uyanık dünya ile iç içe oluşundandır. Aynca, Greko-Latin, Rönesans, Aydınlanma. çağdaşlaşma- mn merkezlenne de, yakın oluşundan- dır. (Evet, Osmanlıya. matbaa, 300 kü- sur yıl sonra gelmiştir. Hastalıkları, doktor reçetesi ve elektromanyetik ay- gıtlarla sağaltma yerine, üfürükçü ne- fesi ve muskasına teslimden, hâlâ kur- tulamamışızdır. Ama bunlar, başka be- lirleyicilerin, yine yok olmaya mahkûm artıklandır.) Tarihin, yeryuvarlağının bu bölgesıne getirdiği. demokrasiye gi- diştir. Bu, bir "Dünya Demokrasiks- mesi"nin yansımasıdır. Bundan dolayı da, doğal ve zorunlu bir yazgıdır. Önüne geçilmezliği de, buradan ge- lir. Uygar ve uyanık dünyanın üzerine bireğilelim, oralarda ne görürüz? Ana- yasalan olsun olmasın, anayasalan yaz- sın yazmasın; oralardan demokratik-la- ik birçağcil (asri) yaşam biçimini, onun değerlerini görürüz. Böyle çağcıl bir yaşam biçiminin \e onun çağcıl, yani, 'us'a ve bılıme dayalı olan değerleri, buyruklan nelerdır? Bunlar; özgürlük, eşitlik, güvence. zulümsüz bir yaşamı, herkesi ve özellikle yönetenleri zorla- yan değerler ve buyruklardır, yöneti- lenlerin de, politikaya katkılannı yeri- ne getirme olanaklandır. Toplum üye- leri, bu değerleri içeren bir "Sosyal Pakt" ile birbirleriyle bütünleşmişler- dir. Bu durumu daha ıyi anlamak için, çok değil üç ülkeye ve sonra Türkiye- mize bir ruzlı bakışla bakalım: İNGILTERE, genelde, derin bir DE- MOKRASlLEŞME süreci yaşamıştır. Yaşamaktadırda... Orada. önce, zama- nına göre bir insan haklan deyişi olan bir belge görürüz: Magna Carta.» On üçüncü yüzyıl başlannda. Bu belge, as- lında burjuvanın, kendi 'Senyör'lerine bir direnmesidir; 'Baron'lann da, 'Kral'lanna direnmesidir. Bu iki di- renç, bu iki sosyal katmana, kendi ya- rarlanna, kimı hakJar sağlamıştır. In- san Haklan doktrini, bunlan, u İnsan Varlığı*'nın ayncalıklannın elde edil- mesinin başlangıcı saymıştır. Bundan sonraki yüzyıllarda. Jngiliz insanı, kendisine, kendine özgü haklar elde etmiştir. Bunlardan biri, özellikle bütün dünya için önemli bir örnektir: Habeas Corpus_ Bu, yönetim ajanlannın siyasal usa uygun, geçerli bir neden olmadan her- hangi bir insanın serbestliğini bozma- sını (ihlalini) yargıç müdahalesiyle(işe kanşmasıyla) önleme-durdurma siste- midır. Çok başanlı olmuştur. Haksızlı- ğa uğrayan kişi, yargıcın korumasına kavuşur. \'e yargıç işe kanşmaya, usa uygun kısa süre içinde işi çözmeye zo- runludur. Çünkü, insan ve onun korun- ması önemlidir. Bu gerçeği, otontelerine ve ajanlan- na kavratabilmek için, aynca, 600 yıl- dan fazla süren bir süreci de anımsa- mak gerekir: Ingiltere'de de demokra- si ve insan haklan için, 'Taht' ile 'Par- lamento' arasındakı 'Kudret'" savaşımı unutulmamalıdır. Bu savaşımın, 'Par- lamento'nun utkusuyla sonuçlanması- dır ki. insanı - halkı - siyasal örgütü, as- ri bir heyet-i içtimaiye yapısına kavuş- turmuştur. Ve, demokrasileşme oluş- muştur. BİRLEŞİK AMERİKA da, kendisi- ne özgü bir DEMOKRASİLEŞME sü- reci yaşamıştır, yaşamaktadır. Bir fan- tezi sayılmasın, Amerika'da. süreci, 101 PüriteninAmerika'yagöçmeleriy- le ve de orada gelişmiş bir koloni dü- zeyi bulmalanyla başlatmak gerekir. Bilindiği üzere, 17. yüzyıl başlannda, Amerika. Yeni Ingiltere adıyla, bir In- giliz kolonısı idi. Böyle olduğu halde, orada, çağına göre, geniş birözgürlük- ler hukuku vardı. Böylece koloni halkı. Britanya halkı ile eşit hak ve özgürlüklerin sahibi olu- yor; can, mal güvenliği -öğrenim ve öğ- retim özgürlüğü-, serbest ticaret -gidip gelme serbestliği-, bir jüri tarafından. haklılık içinde muhakeme edilmek hakkı gibi... Aynca. valinini yanında, birdanışma divanı vardı; bu divana koşut olarak. seçimle, özgür insanlardan kurulmuş bir Meclis daha vardı ki, zkoloninin ya- salan, bu Meclis'in oluru (tasvibi) ile çıkardı. Özellikle dilediği dinden ola- bılme hakkı vardı ki, bütün dinsel tö- renlerin serbestliğini de içeriyordu; hat- ta, Ingilntere'dekinden çok olarak... lşte, 101 ingilizPüriteni.buyüzden, Hollanda'ya sığınmışlardı. Ama bu gruplar yeni İngiltere denen Ameri- ka'daki topraklardaki özgürlük düzey, daha çekicıolduğundan.orayagöçme- ye karar verdi. 1629"de, Mayıs Çiçeği adlı gemi ile oraya giderken, geminin güvertesinde bir Misak anlaşması yap- tılar: Bundan, kendilenni nasıl yönete- ceklerini saptadılar. Böylece, bunun ar- kasından, kıtadaki "* Siyasal özgürlük- lerin gelişmesi de hız kazanmış oldu: Yani bir yanda "vicdanın serbestüğj", öte yanda da, bütün Siyasal-Sosyal ve Kültürel Özgürlükler'in birarada geliş- mesi... Fransa'da da, özgürlüklerin bir baş- ka gelişimi oldu: Bilindiği üzere. Kıta Avrupasf nda. 'Derebeytik' sistemi ege- mendi. Halk, bundan bezgin idi. yakı- nıyordu da... Ama yalnız başına çare- siz idi.. Fransa Krallığı da, derebeylerine. kendi merkezciliğinin otoritesini kabul ettiriyordu, birbaşka çaresiz de kral idi. Tarih ortaya yeni birdınamık çıkarmış- tı: Burjuva. Burjuva, önce, kral ile itti- fak ederek. derebeyliklen antladı. Sonra, burjuva, halka, birtelkin yak- laşması gösterdi. Aydınlanmanın getir- diği düşünsel iklim de, geniş ölçüde, işe yaradı. Krallık saltlığına karşı, insan hakla-' n ve serbestlikleri - ekmek - merkezsel baskıya karşı direnme kurumlaşması eksenlerinde bir dayanışma oluştu. Bu oluşum eylemsel olarak, Bastil Hapis- hanesi ile krallığın antlanmasını getir- di. Düşün alanında ise, insan ve yurttaş haklan bildirgesini getirdi. Aydınlanmanın beş ilkesi ortaya çık- tı. Bunlar: Özgürlük - eşitlik - mülkiyet - güvence - zalim baskıya direnme idi. Bunlara, halk egemenliği düşünü ile, onu da bir saltlıktan alakoymak için in- san haklannın dengelenmesi düşü ek- lendi. Ve böylece, türlü zamanlarda gö- rülen türlü gelgıtler içinde, Fransa"nın ve Kara Avrupası'nın demokrasileşme gelişimi gerçekleşti: Vicdan serbestli- ği de içinde olmak üzere, bütün özgür- lüklerin bir arada gelişmesi idi, bu... TÜRKİYEMİZE GELİNCE: Evet, onda, 18. yüzyıl Aydınlanması yok, bir sosyal pakt yok. 1215 Magna Cartası ve onu izleyen Bill'ler ve Habeas Corpus yok. Aydınlanma'dan gelen bir insan haklan öğretısi (doktrini) de yok... Fakat, 200 yılını aşan bir sosyo-poli- tik ve kültürel (laik) topluma doğru gı- den düşünsel ve eylemsel gelişim var. Onun, kurumlaşmalan var: 200 yılı aşan bir "Yeryüzüleşme - Mustafa K.e- mal Ue donığunu bulmuş bir Usa ve Bi- lime Yöneüş" var. Ve işte bunlann getirdiği demokratik, laık. sosyal hukuklu bircumhuriyet var. Onun karakten de "asri bir heyet-i içti- maiyye" olmaklıktır: Bu, kesın -önüne geçilmez-TERSİNE AKITILMAZ bir karakterdir; ve, Nizam-ı Cedit, Meclts- i Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliye. Mühendis Hane-i Bahri ve Berri'ler gibi kurum- larla, saltanatın ve hilafetin kaldınlma- lan, olumlu bilimlerle, akla ve kültüre dayalı sosyal bilimlereğitıminin kurul- ması gibi zihniyet gelişim ve devinim- lerinden gelir. O yüzden kandınlmış, semavıliği ok- şanmış gruplara da yaranarak tebdil - tağyir edilemez. Bir Miting ve Sağduyu Prof. Dr. KEMAL ONEN O n Mayıs günü Sultanahmet Mey- danı'nda basiret ve sağduyunun dışlanışınatanıkolduk. Bu miting Osmanlı tarihınde bazen ortaya çıkan ve dogmatik dinci, çıkarcı \a da cahil siyasal çevrelerce kış- kırtılan ya da desteklenen "talebi-i ulûm" hare- ketını çağnştırdı (1). Dın, dini eğitim ve öğrenim adına heyecanı aşan hezeyanlı göslerilerde, man- tık. akıl \e çağdaş bilgi ve birikimden yoksunluk, duygusal ve paranormal davranışlann egemen ol- duğu görülüyordu. Isteğı belırten açık seçik ko- nuşmalar yerine saldırgan, çirkin ve hatta bazen ahmakça sözler işıttik. Gerçi mala, cana tecavüz olmadı ama düzene saldın heveslen sergilendi. Konu, ımam-hatip liseleriuin ortaokul bölümkri- nin kapatılması. Böylece müktesep haklara doku- nuluyormuş (hangi müktesep hak ise?), MGK ka- rarlan yanlışmış. esasen MGK eğitimden ne an- larmış, bunun uzmanlan vannış; eğitim-okuma denilerek, küçücük çocuklara, "Biz imam-hatip okuluna gitmek istiyoruz" dedirterek duygusal gösteriler mi yapılmadı, kubbelere yeşil bayrak mı çekilmedi?.. TBMM'nin kocaman başkan vekili "•sine-i millctedönmek" tehdidini mi savurmadı... Uzatmıyorum. basında okuduk bunlara benzer başka gariplikleri. Eğitime. öğretime yönelık, dü- zeyli ve haklı istek ve düşüncelerin düzen \e ol- gunluk içinde ifade edileceği mitingler elbette hem demokratik ve hem de fikri haktır. Ama bir kişi çıkıp da neden imam-hatip okullannın orta kı- sımlannın kapatılmaması gerektiğini ve eğer var- sa us'sal, bilimsel pedagojik ve başka teknik ne- denleri ile açıklamaya girmedi, giremedi. Çünkü bulunamazdı buna gerekçe kolay kolay. Peki o zaman bu gürültü patırtı ne? Yanıtlar tek değil ama, isteklerinin biri çok açık: Bir kısım si- yasetçı ve yandaşjannın "İshtni siyasalfoptamve devlet oluşturtna" arzulan ve de bunun aracı ola- bileceklerini umdukHrtdinci eğitîmih savunul- ması. Bazen önde gelen bazı kişiler, irtica nedir diye soruyorlar, hatta tanım (tarif) istiyoriar TV'lerde. İrtica işte mitingdeki kalabauğın bazı davranışla- n ve bunadestekverenkrin zihniyetidir. İrtica,söz- lük anlamı De gerileme, geriye yönelme demektir. Yani biHm. aydınlanma, aklî ve bilimsel tefekkür ve bunlann hem üriinü olan ve hem de bunlarsız olması mümkün bulunmayan mevcut 'hür. demok- ratik ve seküler sosyal düzeni' dışlamaya vönelik davranış ve girişiınJere irtka dcnilir (2). Din. bazılanna göre sosyolojik, bazılanna göre de ilahibirolgudur. Bilimlerin, tekniğin ve sosyal değişimin inanılmaz boyutlardaki gelışme, deği- şim ve yaygınlaşması yanında. din toplumlardaki yerini ve önemini sürdürmektedir. Ancak gıderek ritüellerin yerini; inanç, tannya inanma duygusu, taklidi değil düşünce ve tefekküıie kavrama al- maktadır. Dinin yücettilmesinde irfanın yeri iman- dan az değildir. Kimse bu Müslüman ülkede din adamı eğitimi- ne karşı değildir(olanlarbulunabilir) devlet ve re- jim bu eğjtimi hep desteklemiştir. Ne var ki bu eği- timin hedefi. dogmatik-dinci kurallarla toplumu yönetme şeklindeki irticai heveslen tohumlamak değil, yüce Tann kavramı ve idealini. ahlak ve iç huzurunu tesiste Kuran'ın, peygamberin ahlaki ve insansal hedeflerinin ve ibadete ilişkin kural- lannın insanlara ulaştınlması olması gerekir. Bu, ise belli birolgunluk düzeyini gerektirir. tlkokul, ortaokul yaşmdaki çocuklara yönelik öğretim yön- temleri ve uygulamalan yeterli olamaz. Esasen bu öğretim sıstem ve yöntemınin ürünlerinin bir bö- lümü zihniyetlerinı ve düzeylerini sosyal hayatta, siyasette, idarede vd yerlerde, gösteriyorlar. As- lında 6-7 yaşından ıtibaren çocuklara dinsel eği- timini, öğütleme ve zorlama ginşımlennin rasyo- nalitesinin de tartışılması gerekir. Kuran-ı Kerim "Dinde zorlama yoktur" demiyor mu? Birilerinin kulaklan çınlasın; "Ülkemiz için bir irtica tehlikesi var mı" diye soruldukta hemen "Hayır yok" diye kestirip atmıştı. Ülkeyi uluslararası alanda da kuşkulu duruma sürükleyen bugünkü tutumlandır. Zira hem de- mokratik, hem çağdaş, Avrupa Birliği'ne talip olup hem de irticaya göz kırpılamaz. Tann ıslah etsin, uygarlık, akıl ve ahlak yolunu buldursun sizlere. ; . 1) E. Z Karal, Osmanlı TarihiCilt VlSah. 140- 148- 1983. 2) Aynıyazar Cilt V ve VI. PENCERE Alkışlarla.. Kaç günden beri uğursuz biratsineği başıma mu- sallat olmuştu; kovuyorum, yine geliyordu; gitti sa- nıyordum, olmadık yerde vızıltısını duyuyordum; ya- pışkan atsineğinden kurtulmak olanaksızdı: Ekmekçi ölecek miydi?.. Ah, Ekmekçi... Meğer seni ne çok sevıyormuşum; yaşamının al- çakgönüllü doğallığında yeterince duyumsayama- dığım büyük anlamını, seni yitirmenin acısında mı al- gılayacaktım!.. Telefonun her çalışında yüreğim hopluyordu... Sonunda telefon çaldı: - Başımız sağolsun!.. • Kimi zaman hastane yatağının üç boyutu uzayıp genişler, derinleşir; gök uzaylaşır, hastamız kozmo- nota dönüşür; son dönüş noktasını geride bırakıp yoluna devam eder. Son dönüş noktası nedir?.. Son dönüş noktasını aşan, artık üssüne geri dön- mek olanağını yitirir. Ekmekçi hasta yatağında son geri dönüş nokta- sını aşmıştı; ama, ben onu bekliyordum. Ne saçma bir düşünce!.. Ama siz bu dünyayı zaten saçma bulmuyor mu- sunuz?.. Yaşam, kimi zaman öyle anlamsızlaşıyor ki!.. • Osmanlı'nın son dönemlerinde parlayan aydınlar, yazarlar, gazeteciler seçkin çevrelerin iyi yetişmtş çocuklanydı; Cumhuriyetçiliğin halkçılık ilkesi, Ana- dolu çocuklarına olanaklar tanıdı. Ekmekçi '1923 Aydınlanma Devrimi'nin Türki- ye'ye armağanı sayılır. Işin güzel yani, o ülkesine devrimin bir armağanı olduğunun bilincindeydi; ne aldığını ve ne verdiğini bilen kişinin insancıl dengesinde tüm ömrünü soy- lulukla yaşadı; ölüm, kapısını çaldığında, eriştiği bi- lincin aydınlığı göz kamaştırıyotdu. Acısı da bu yüzden büyüyor. • Her insan bir heykeltıraştır. Ekmekçi sağ olsaydı, 'heykeltıraş' ya da 'heykel- cı"demez, 'yontucu' diye yazardı; ama, ben üç söz- cüğü de anımsatıyorum. Her insan, tüm yaşamın- da, kendi kişiliğini kendi elleriyle yoğurur; yıllar geç- tikçe insanın kimliği yontulur; ortaya bir heykel çı- kar. Kimisi bir hırsızın heykelidir, kimisi bir üçkâğıt- çının, kimisi bir namussuzun, kimisi bir korkağın, ki- misi birhamamböceğinin; kimisi deerdemin, namu- sun, tutarlılığın, aydınlığın, alın tennin heykelidir. Ekmekçi'nin tüm yaşamında kendi elleriyle yap- tığı kendi heykeli bir anıttır. • Ekmekçi, gazetecıden öte bir yazı adamı, halk adamıydı; devrımci bir kişilikti. Ülkemizin yaşadığı devrim - karşıdevrim gelgitleri içinde, doğruları kılı- nı kıpırdatmadan yazmasını bilen bir kalemi yrtîr- dik... Kimi zaman dünyaya gözyaşının merceğinden bakmak, hayatın gerçeğini durulayıp saydamlaştı- nr... Gülegüle Ekmekçi.. . .:n_.^ ^ u..u^ Sengülegüle.. • ?"~~ /,' ,V"^">''? > : B ı z a ğ l a y a a ğ l a y a . . -•% •-;•/._• . -,;-'• ••<--•<. Alkışlarla...' .(•• =' ••• •'"•••• ' Johnnie ctionTime ı JohnnieWalker ^ ActionTime [ Tam 30 Kişi İskoçya Yolunda! Johnnie VValker ' Action Time "97'ye katılma 1 s şansını elde etmek için aşağtdaki ' kuponu doidurarak 25.6.1997 [- tarihine kadar normal veya I taahhütlü postayla . PK 6 Çelikiepe 80650 İstanbu! adresine göndermeniz yeterli. ' Tara'ımızca yapılacak ön , I elemenin hemen ardından. | Johnnie Walker Action Time ile ~> ilgili bilgi ve Katılım formiarı ; adresinize postaianacaktır. .Eylül 1997 îanhleri arasında çya'daki bu yarışa katılacak } ' ' 30 kişi istanbul Pasha Beach'de düzenienecek öze! bir eleme J partisiyie beiirlenecektır. *, -3ı Soyadı : fftl mısınrz?' \rma ] f r, anavatanı Iskoçya'nın o harika doğ^nda bambaşka bir heyecan sizin için: Johnnie Walker Action Time! #U muhteşem yarışta beş gün y* boyunca tam 30 katıhmcıya macera dolu bir dünyanın kapıları aralanıyor. ? ; Sarpkayalarınarasındakidaracıkyollardapedalçevirirken, kanoyla nehrın berrak * si'tarında özgurlüğün bir başka boyutuna yol alacak, dört tekerlekli motosikletinizl/"- ~- asia engel tanımayacaksınız. Özel yetiştirılmiş İskoç taylarıyla yarışacağınız * heyecanı daha da artıracak. Hiçbir şeyi ertelemeden ve kendinizi asla kısıtlamadan hayatiTî tadını hazır mısınız? action time- Doğum Tanhı : . / .. ./. Adresı : Semt'Şehir : - • Posta Kodu : 3-7 Eylul 1997 tanhlen arasında yurtdışına seyahat yapmaya herhangı | bır engelınız var m ı ' Evet H Hayır LZ Ingılızce bılıyor musunuz' I Evet H Hayır • 18 yaş ndan kjçuMer bu organızasyona k a t ^ r ^ BRIT1SHAIRWAYS Dunyamn gozde havayolu ^^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear