22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 9 NİSAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 13 jHeykellerinin dökümünü cesetlerden çıkaran heykeltıraş Anthony Noel-Kelly, tartışma başlattı Gerçelder iirkütüyor mu?.. AHU ANTMEN Jngiliz heykeltıraş Ant- hony Noel-Kefly, son sergi- • sindekı yapıtlannı 'nereden balduğo beürsiz' cesetler- ' den yararlanarak yaptığı ' için gözaitına alırurken Jn- giliz basımndaateşli bir tar- tışma başlattı. Eski bir ka- sap olan Kelly, hakkındaki suçlamalan reddetmiyor. Hatta kısa bir süre önce ya- yımlanan bir söyleşisinde, ' "Umanmpofclcbaşnnder- degnTnez"deıruştı. Korktu- , ğu başına geldi. Aralannda büyûkannesininki de olmak „ üzere bazı tıbbi kurumlar- dan elde ettıği cesetleri par- 1 çalayarakheykelleriiçinal- - çi kalıplar çıkarttığını itiraf eden Kelly, şimdi ahlaki bir tartışmanın odağında, hak- kında verilecek karan bek- liyor. Bu arada. sanat dün- yasinm sansasyona aç işta- hını iyice kabarttı ve tüm dünyada adını duyurdu. Prens Charles'ın kurdu- ğu Mimarlık Enstitûsü'nde ögretmenlik yapan Kelly'nin olayı, Ingilte- re'nin şu sıralar belki de en popüler sanatçıst olan. tarîklarda köpekbalıklann- dan parçalanmış bir ineğin iç organlanna dek türlü il- ginç malzemelerle çalışan Damien Hirst'ten bile çok şaşkınlık yarattı. İngilte- re'nin tabloid gazateleri, bu tür sansasyonel sanat haber- leri olduğu zaman ûstüne atlıyorlar Yıllar önce Tate Galerisi, Carl Andre'nin l ^ugtolannı"(!) yüksek fi- yata satın aldığında yine gü- rültü kopmuştu. Tabii Kel- ly'nin durumu biraz farkJı: O. gûnümüzde hâlâ bir tabu olan ölümle oynadı. Sergisini gezen bir izleyi- cinin, heykellerin birini bir yakıruna benzetmesi üzeri- ne ortaya çıkan olay, kimi eleştirmenlerin işaret ettiği gibi aslında o denli yadır- ganacak bir durum değildi: Bürûn mesele, Kelly'nin modası geçmiş yöntemler- le çahşmasıydı! The Sun- day Times gazetesi, "Le- onardo'yu ne çabuk unut- tuk™ Ya da Mikelanj'L.. Genç hevkeltıraş, sanatını yaparken Rönesans sanat- çıiannın kullandığı yöntetn- lerden yararlaıuyor, o ka- dar" yorumunda bulunu- yor. The Observer'da Jonat- han Meades. Kelly'nin ya- pıtlannı bazı bölümlerinde bebek gövdelerinden çıka- nlan dökümlenn de bulun- duğu. Gaudi'nin Barselo- na'daki ünlü Sagrada Fami- lia'sı ilekarşılaştırarak, Kel- ly'nin cesetleri ele geçir- mek ıçin kimseyi öldürme- miş olmasına dikkat çeki- yor ve sanatçıya gösterilen tepkiyi gûnümüzde insan- lann ölümle yuz yüze gel- mekten çekinmesıne bağlı- yor. Aslında Kelly'nin çalış- ma biçimı ve heykelleri, özellikle son yıllarda ölüm temasına eğilen bazı başka sanatçılann yapıtlanyla karşılaştınldıfında çok ma- sum kalıyor. Geçen yıl için- de Tûrkiye'ye gelerek kon- feranslar veren Amerikalı fotoğraf sanatçısı Andres Serrano'nun morglarda çektiği fotoğraflar da tutu- cu çevrelenn tepkisini çek- mişti. Sanatçı, yaşlan, renk- leri, ölûm nedenleri farklı pek çok insanı o güne dek belki hiçbir sanatçmın ce- saret edemediği ölçüde çıp- laklıkla yansıtıyor. Morg- lardan çıkmayan bir diğer fotografçı ise Rudolf Scha- fer. Bu sanatçı, ölü yüzlerin vesikalık fotoğraflannı çe- kiyor. Ünlü video sanatçısı Bül VTola. bir yapıtında an- nesınin ölümünü kaydedi- yor ve son soluğuna dek. tüm gerçekliğiyle izleyiciye sunuyor. Damien Hirst, sa- nat galerilerine taşıdığı, Turner ödülleri aldığı, doğ- ranmış bir ineğin iç organ- lannı sergileyerek çürüme- ye, yok oluşa göndermeler- de bulunuyor. Ömekler ço- ğaltılabilir. Kimisi örtük, kimisi izleyiciyi açıkça tah- rik etmeye yönelik işler or- taya koyan çağdaş sanatçı- lar. gûnümüzde ölümün ne- den hâlâ bir tabu olarak kal- dığının başlıca sorgulayıcı- lan sayılabilir. Kelly'nin (fotoğraflardan gördüğü- müz kadanyla) heykelleri- nin ise, onlan nasıl yaptığı- nın ötesinde çok da tahrik edici bir tarafi yok. İzleyiciyi şaşkınlığa uğ- ratan bu tür yapıtlardaki şok potansiyeli, sanatın, ger- çekliğe aşın derecede yak- laştığı, hatta iç içe geçtiği noktada başlıyor. Ingilte- re'de iki yıl önce gerçekleş- tirilen "Inrihar Notian" başlıklı sergi de basında ge- niş yankı uyandımuştı. Ser- gide, intihar eden insanla- nn bıraktıkJan gerçek not- lar yer alıyordu. Sanatçı bu notlan kendisi yazmış olsa, belki aynı tepkiye yol aç- mayacaktı. Bir diğer ilginç nokta da ölüm kadar, tüm çıplaklığıyla yansıtıldığm- da doğum görüntülerinin de Avrupa Sinema Birliği Fonu Eurimages'm başkanı Gaetano Adinolfi: ikînız kadar ağırlığınız artar ZEYIS'EPSAYGI Avrupa Sinema Birliği Fonu (Eurimages), toplantı- lan önceki gün son buldu. Ortak yapımlar, dağıtım ve sinema salonlanna destek sorunlannın tartışıldığı son toplantı tam 5 saat sürdü. Eurimages'm 1989yılından beri yönetim kurulu başkan- lığını üstlenen GaetanoAdi- nolfi'yle toplantı sonrasında görüştük. Adinolfi, Türki- ye'nin oldukça aşina oldu- ğu bir isim. Eurimages baş- kanlığından önce, 15 yıl bo- yunca Avrupa Konseyi Ge- nel Sekreter Yardımcılığı görevini üstlenmiş. Türki- ye'yi çok iyi tanıyor ve Av- rupa'nm her alanda Tûrki- ye'ye ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Türkiye'nin, Eurimages gibi bir Avrupa kurumunda yer almasının ve Avrupa için vazgeçilmez 24 üye ülkenin arasında bulun- masının aynca önemli oldu- ğunu düşünüyor. - Toplantdan yeni çıkn- nız. Hangi filmlere destek verme karan ahndı? -14 Fılm ve 4 belgesel, toplam 18 projeye destek verdik. 5 milyon dolarlık toplam yardım söz konusu. Bu kez Türk sinemacılar için iyi bir toplantı oldu. 24 üye ülkemiz var ve 18 yapı- mı destekleme karan aldık. 10 kadar ülke arasında 5 milyon dolar paylaşıldı. Bunlardan ikisi Türk filmiy- di. Canan Gerede'nin 'The Spfit'ileReisÇeBk'in'Hoş- çakalYann'adlı fılmJeriydi. - Eurimages'ın bütçesi ne- dirbuyd? -Devletlerinaidatla- n dışında, banka faız- lerimiz var. Bu yıl bütçemiz 27-28 mil- yon dolar. Bence yeter- lideğil.ama 80-85 filmi desteklememizi sağlıyor. Eğer her projeye daha fazla para ayırabilseydik elbette daha mutlu olur- duk. Bizde bir söz vardır. 'Dünyanın en güzel ka- dmı bfle neyi varsa an- cak onu verebüir' dı\*. Bizde de ne varsa onu verebiliyoruz. - Toplanoda Eurima- ges'myaptsına döoükyeni- ttk kararlan ahndı nu? - Her zaman yenilikler oluyor. Avrupa filrn pa- zannda yaşanan gelişmeler doğ- rultusunda yeni- likler yapıyoruz. Prosedür ve kurallanmız üzerine tar- uşnkbukez. Örneğin; iki or- taklı filmlere destek verebi- lir miyiz? - Türkrye bu ay Eurima- ges üyeliğinde yedinci yılmı doiduruyor. Türkrye adına bu süreyi nasıl değeViendJri- yorsunuz? - Bizim için öncelikli he- def, sinema etkinlikleri ara- Bizde bir söz vardır, Dünvanın en aüzel kadını bile nevi varsa ancak onu verebilir' dîye..." cılığıyla ülkelerin kültürel zenginliğini birbiriyle bu- luşturmak. Türkiye gerek coğrafı ve politik konumu gerekse toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda Avrupa üzerinde iz bırakmış kültü- rel yapısı nedeniyle önemli. - Türkiye birikmiş tüm borçlannı ödedi mi? - Evet şimdilik hiçbir so- run kalmadı. Umanm son- suza dek böyle sürer. - Fflmlerin projelendirfl- me aşamasında Kültür Ba- kanhğVnm vçrdtği destek siz- ce yeterti mi? - Hiçbir desteğin yeterli olduğunu söyleyemeyiz, çünkü Avrupa sinemasmın ihtiyaçlan oldukça fazla. Ancak elde ne varsa onunla bir şeyler üretmeliyiz. Ola- naklann artması, berabenn- de yapılan işın daha kaliteli olmasını getirir. Kültür Ba- kanlığı'ntn katkısının yeter- li olup olmadığı noktasına gelince, eğer bu soru bana ıtalya ya da Fransa için so- rulsaydı yanıtım 'Hayır!' olurdu. ancak Türkiye'nin içınde bulunduğu durumu gözardı edemeyiz. Bakanı- nızı bu konuda cesaretlen- dirdigime inamyomm. In- şallah, umuyorum ki Allah gerekeni yapar! Türkiye'nin yıllık katkısındaki artış, Eu- rimages'daki ağırlığının da artması anlamına geliyor. Bu da verilen desteğin ço- ğalması ve Türk sineması- nın daha da gelişmesi de- mek. Ancak eklemek iste- rim ki, sinemanın gelişmesi için atılacak her adım bizi mutlu eder. Bunun Eurima- ges aracılığıyla olup olma- ması çok önemli değil. - Türk filmlerini iziryor musunuz? - Elbette pek çok Türk fil- mi gördüm, en çok da Stras- bourg'da. Çünkü Tûrkiye'ye çok az gelebiliyorum. Zaten gelsem de alt yazı olmadığı için anlayamıyorum. Eşkı- ya'yı gördüm örneğin, ls- tanbul Kanatlanmın Altın- da gibi bir sürü Türk filmi gördüm. Türk filmlerini se- verim. - Eurimages'm geleceği konusuDdanedûşünûyorsu- nuz? - Doğal olarak iyimserim. 1yi bir iş yapıyoruz ve üye ülkeler de bu çalışmalann değerini biliyor. Genel ola- rak destek verilecek proje- ler doğru seçimlerle belirle- niyor. Eurimages için Altın Palmiye, Oscar En tyi Ya- bancı Film, Altn Aslan, Al- tın Ayı gibi ödüller çok önemlidir. Geçen altı yıl içinde dört Eurimages filmi Yabancı Film Oscar'mı ka- zandı. Umuda Yolculuk, La belle Epoque, Antonia'nın Yazgısı ve bu yıl Kolya. Eğer tek bir Oscar alsaydık, buna şans ya datesadüf denebilir- di. Ancak sürekli olarak ka- zandığınızda artık iyi bir se- çimle, iyi bir iş yapıldığını- zı kanıtlanmış oluyorsunuz. tepki abnası. Kısa bir süre önce Istanbul'a gelen Ital- yan fotografçı OlivieroTos- cani'nin şırin bebek fotoğ- raflan yerine, doğumu ger- çekte olduğu gibi yansıtan fotoğraftnm reklam panola- nnda yer alması, dünyamn hemen hemen tûm ülkele- rinde yasaklanmış. Tosca- ni, insanlann ölüm kadar doğumdan da ürktüğünü söylüyordu, tstanbul'da verdiği konferansmda... Anthony Noel-Kelly'nin heykellerinde kimi izleyici- leri gücendiren de bu olsa gerek: Sanatçı, ölüme gön- dermede bulunurken doğ- rudan cesetlerden yararla- myor. Seçim hakkı kalma- mış insanlan, sanatına alet ediyor. Oysa onun amacı, "yaşam vesağbğm güzeOi- gin gerekli koşnUan oldu- ğu" varsayımına meydan okumak. Atöh/esine taşıdı- ğı kollan, ayaklan, elleri yaldızla kaplayarak, organ- lar kime aitse onu ölümsüz- lüğe kavuşturduğuna ina- nan Kelly, bu açıdan çağı- mızda ölümsüzlük yerine ölümlülüğü sorgulayan sa- natçılardan aynlıyor. Ölüm gerçeğine, görünürde çok yaklaşmış gibi görünse de ^•l^n^ik^mak^n^yi aUayıp — pulladığı içın'aslinda çağın gerisinde kalıyor. Çünkü bugün sanatçılar ölümsüzlüğü değil, ölümü sorguluyorlar. Savaşla, kat- liamla, yükselen ırkçıhk dalgalanyla. ekonomik güçlüklerle, AIDS'le, stres- le -çürûmeyle- örülü bir dünyada, çağın ruhunu yan- sıtıyorlar. İzleyiciyi allak bullak etmekten çekinmi- yorlar. Türkiye'de son yıllarda izlediğımız sergiler arasm- da Hale Tenger'in Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde sergilediği. Bosna'ya gör- dermede bulunan "Nezih Ölüm Gardiyanlan" ve "Shroud"(Kefen), çoğu ya- pıtında ölümü temel bir iz- tek olarak kullanan Canan Beykal'ın kısa bir süre önce Atatürk Kültür Merke- zi'nde gerçekleştirdiği, ço- cuk ölûmlerini konu alan "Bir Küçücük Aslancık Varmış" ve "Ölüm Tuta- naldan". Ibrahün Akbay- rak'ın 1. Genç Etkinlik'te yer alan çarpıcı enstalasyo- nu gibi işler izleyiciye mey- dan okuyan birkaç ömek. Yeniden Kelly'ye döne- cekolursak; Reuters'in ver- diği habere göre sanatçı şimdi hakkmda verilecek karan bekJiyor. Kullandığı kadavralan izinsiz elde etti- ği ya da satın aldığı ortaya çıkarsa, yalnızca kendisinin değil ona sanat için bu ola- nağı tanıyan tıbbi kurumlar da yanacak. Kelly, kadav- ralanm nereden ve nasıl temin ettiğini hâlâ saklıyor. Rembrandrm baskı kalıbı bulundu • LONDRA (AA) - Cnlü Hollandalı ressam Rembrandt'ın yaptığı bilinen, ancak dört yüzyüdır bulunamayan bakır levha üzerine hazırlanmış kalıp York'ta bir antıkacı dükkânında bir başka tablonun arkasına gizlenmiş olarak bulundu. Ressamın 50 kopyada kullandığı bilinen Abraham Entertaining The Angels adlı baskı kalıbı bakır levha, 1669'dan bu yana bulunamıyordu. Bakır kalıbın arkasında saklı bulunduğu tablonun sahibi ise Rembrandt ile aynı dönemde yaşamış ressam Pieter Gysels. Flaman ressamın tablolannı bakır üzerine yaptığına dikkat çeken uzmanlar. Rembrandt'ın bakır kalıbının bu kadar uzun süre fark edilememesinin bir nedenini de bu durumun oluşturduğunu belirttiler Vecihi omjoğiu'nun 30. sanat yılı • Kültür Servisi - fstanbul Ünıversıtesı Devlet Konservatuvan öğretim görevlilennden Vecihi Ofluoğlu, 24 nisan perşembe günü saat 20.00'de Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda 30. sanat yılını kutlayacağı bir 'Pantomim Gösterisi' sunacak. Baie sanatçısı Dilvin Ofluoğlu'nun sunacağı gösteride Melis Ağcaoğlu konuk oyuncu olarak yer alacak. Sanatçıya kemanda Lale Yüzügüldü, pıyanoda Çiçek Kanter, Serpil Günseli Toparlak. Sibel Mil, viyolonselde Arzu Gök. obuada Pelın Çotal, vurma sazda Müşfik Uzun, eşlik edecek. Gösteride Çetin Akcan'm sözlerini yazdığı 30. yıl şarkısını Çiçek Kanter, Belgin Anıl, Melek Yapar, Ali Güder, Özgür Kayı ve Cenk Bıyık'tan oluşan bir koro Serpil G. Toparlak'ın müziği ile sunacak. Bezipd Inceleme Araştıpma ödülü • Kültür Servisi - Bezirci ailesi Asım Bezirci adına bir ödül koydu. Ödül, Asım Bezirci'nin yapıtlarının ve çalışmalannın temelinde yer alan sosyalist dünya görüşü ve nesnel bilimsel anlayışla eleştiri, inceleme, araştırma dalında çalışmalar yapacak olan genç kuşaklan özendiımek, sanata ve edebiyata nesnel, bilimsel olarak yaklaşan çalışmalan desteklemek amacıyla verilecek. Yanşmaya katılmak isteyen kişilerin bir edebiyatçı, edebiyat topluluğu ya da edebiyatın çeşitli dönemlerini ve sorunlannı, akımlannı kapsayan eleştiri, inceleme ve araştırma çalışmalannı yayımlanabilir bir kitap oylumunda (çıft satır aralıklı daktilo veyabilgisayarçıİcışOyada 1 Ocak 1997'den 1 Ocak 1998'e kadar yayımlanmış çalışmalannı I Ocak 1998 tarihine kadar 8 kopya olarak göndermeleri gerekiyor. Kazanan yapıt 1997'den devrolan 50 milyon TL ile birlikte bu kez toplam 100 milyon TL ile ödüllendirilecek. iki yılda bir gerçekJeştirilmesi planlanan ödülün seçici kurulu Aydın Çubukçu, MuzaflFer tlhan Erdost, Ragıp Gelencik, Ergin Koparan. Kemal Özer, Afşar Timuçin ve MuzafTer Uyguner'den oluşuyor. (212-243 08 03) 'Aida' üç sezondur ideyiciyJe buluşuyor • Kültür Servisi - Istanbul De\ let Opera ve Balesi'nde üç sezondur gösterimi başanyla süren 'Aida' operası 24 nisan perşembe günü saat 20.00'de bir kez kaha izleyiciyle buluşacak. Romantik ltalyan operasıntn en gözde bestecisi Giuseppe Verdi'nin başyapıtı olarak kabul edilen Aida'nın metin yazan Antonio Chistanzoni. Yekta Kara'nın sahneye koyduğu yapıtın orkestrasını Orhan Şallıel yönetiyor. Dekor ve kostümlerini Osman Şengezer'in hazırladığı, koro şefliğini Gökçen Koray'ın üstlendiği operada koreografı Erdal Uğurlu'ya, ışık düzeni de Ahmet Defhe'ye ait. Aida'nın başrollerinde ise dönüşümlü olarak Sema Tüzün, Erol Uras, Işın Güyer, Jaklin Çarkçı, Zuhal Yunga, Mete Uğur, Ayhan Baran, Suat Ankan, Kenan Dağaşan yer.alıyor. Tajf-art projesine çağrı • Kulrür Servisi - Kudüs'te yasayan Filistinli ve Israilli kadınlann örgütü, bütün dünyaya tasanmcılannı ve sanatçılannı, 1997Haziranrndagerçeldeştirilecek "Kudüs'ü Paylaşmak: tki Başkent tki Devlet" başlıklı fax-art projesine katılmaya çağnnyor. Projenin amacı, Kudüs'te yaşayan herkesin hakkına saygı du^lan banşçı bir gelecek için çözüm üretmek ve dünya kamuoyunun dikkatini çekmek. Bu amaçla. Doğu ve Ban Kudüs ile eski kentte, sanatçılan, performans sanatçılannı. tasanmcılan, politikacılan ve din adamlannı kapsayan birçok etkinlik planlanıyor. Projeye katılmak isteyenler A-4 büyükJüğündeki bir kâğıda yapacaklan bir işi 972-2-561 17 983 numarah faksa gönderebilirler. Fax tasanmlannın üzerinde 'Sharing Jerusalem: Two Capitals. Two States' başlığının bulunması gerekiyor. Proje için son faks gönderme tarihi 31 Mayıs 1997. Gerede ve Çelik'e destek Kültür Servisi -14-16 nisan tarih- len arasında Istanbul 'da gerçekleşen 48. Eurimages toplantılan, önceki gün yaklaşık 5 saat süren bir karar , toplantısıyla sona erdi. Avrupa'nın dört yanından gelen Eurimages tem- •, silcileri. başvuruda bulunan 22 pro- _ je arasından 14'ü film, 4'ü belgesel olmak üzere toplam 18 projeye des- "• tek karan aldılar. Bunlar arasında ana yapımcısı Türk olan 2 film ve or- - takyapımcılan arasında Türkiye'nin bulunduğu bir Alman filmi de yer • alıyor. Eunmages Yönetim Kurulu Baş- kanı Gaetano Adinotfl ve Eurimages Türkiye Temsilcisi Faruk Günaltay tarafindan düzenlenen basın toplan- tı sında, bu yıl destek verilecek ortak fiJm ve belgesel projeleriyle bütçe- leri açıklandı. Bu yıl Türkiye'den i- ki film Eurimages desteği için baş- vuruda bulunmuştu: Canan Gere- de'nin yönetmenliğıni üstlendiği "The Spfit" ve Reis Çeök'in yönete- ceği "Hoşçakal Yann", Eurimages Yönetim Kurulu Başkanı Gaetano Adinotfl yaptığı açıklamada, her iki filmin de destekleneceğini belirtti. Alınan karara göre, bir Türk-Fran- sız-lzlanda-Hollanda ortak yapımı olan "TheSpnt" 1.7 milyon FF (yak- laşık 340 bin dolar), Türk-Fransız- Macar-Belçika filmi "Hoşçakal Ya- nn"sa 1.6 milyon FF (yaklaşık 330 bin dolarlık) Eurimages desteği ala- cak. Eurimages gündeminde Alman- ya'da yaşayan bir Türk yönetmeninin Yıhnaz Arslan'ın filmi "Yara" da var. Alman-Türk-lsviçre ortak yapı- mı olan filme 0.7 milyon FF (yakla- şık 140 bin dolar) destek sağlanacak. Bu yıl Eurimages desteğiyle ortaya çıkan bırçok ortak yapım izlenebile- cek. Bunlar: "TaxT (Carlos Saura), "Chacon Cherche Son Chat" (Ced- ric Klapisch), "LeNouveau Monde" (Alain Comeau), "Un Divan a New York" (Chantal Akerman), "Le Co- uvent" (Manunel de Oliviera) ve "Les Vktimes" (Patrick Grandper- ret). Türkiye'nin tam yedi yıldır Euri- mages'a üye olduğunu ve birikmiş borçlannın tamamını bu yıl kapattı- ğını belirten Adinolfi, Eurima- ges'dan bu yıl alınan desteğin Türki- ye'nin yıllık aidatını karşıladığını söyleyerek "Neden Tûrkiye'ye daha fazla destek verdiğimizi sorarsamz, Eurimages'm iki ana fıedefi \ardır. Ekonomik ve kültürel destek ekono- mik alanda, Türkiye'de sağlam te- meUere dayanan bir sinema endüst- risi oluşturulursa bu, yeni iş sahalan yaratarak işsizliği azaltmak ve az miktardadaolsaekonominize katkt- da bulunmak anlamına gelir. Kültü- rel alandaysa. jeopolitik konumu ne- deniyle önemli bir ülke Türkiye; Av- nıpa'yla Osmanlı döneminden bu yana etkilesûn içinde ohnuş bir kül- tür. Bu nedenle bizim için önemli'' şeklinde konuştu. Adinolfi, "Türk sinemasnı özel- likle çok seviyor ve befeniyorum. A- ma hiçbir şe\den bütünüyle mem- nun ohınmamahdır. Çünkü Oerleme- >i engefler" dedi. Roland Topor öldü Kültür Servisi-Polonya kökenli Fransız grafıker, komedyen, roman- cı, dramaturg, ressam ve senanst Ro- land Topor(59). çarşamba günü Pa- ns'te öldü. Salepetrier Hastanesi'nde uzun süredir komada olan Topor, aykın tarzıyla sanatında gerçeküstücülüğü ve saçmaliğı ön piana çıkarmıştı. 7 Ocak 1938'de Paris'te doğan To- por, güzel sanatlar eğitiminden son- ra, 1958 yılında Bizarre dergisinde mizaha başladı. 1960'lı yıllann ba- şında Arabal ve Jodoromki'yle 'Pa- nik' hareketine öncülük etti. Daha sonra, 1964-68 yıllan arasında, ça- lışmalannı Hara-Kiri gazetesinde sürdürdü. 1973yıhndayapımcıhğı- nı Rene Latouı'nun üstlendiği 'Pla- nete Sauvage/ Vahşi Gezegen' adlı uzun metraj çizgi film çalışmasıyla Cannes'da ödül kazandı. Marcd Ayme ve Arabal'ın yapıt- lannı resimleyen Topor'un 1964 yı- lında yazdığı 'La locaterie Chimeri- que' adlı romanı, 1978 yılında Ro- man Polanski tarafindan 'Portraiten pied de Suzaone- Suzanne'ın Ayak- lannın Portresi' adıyla sinemaya uyarlandı. Topor'un yazm dünyasına kazan- dırdığı yapıtlar arasında, 'Joko fete sonannrvcrsaire/Joko doğum günü- nü kutluyor' (1970), 'Cafe Panique / Cafe Panik", 'La plus belle paire de seins du monde/ Dünyanuı en güzel göğüsieri' gibi öykülen ve son ola- rak yayımladığı 'Jachere Party' sa- yılabilir. Tiyatro alanında Jerome Savary ve Le Magic Circus ıçın yazdığı ve Jean Vlichel Ribes tarafindan sahne- lenen 'Batailles-Meydan Savaşla- n'(1983), hayvan kuklalan eşliğin- de sahnelenen 'Markiz' ve 'Ubu Roi /KralÜbü'(1992) sayılabilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear