23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 1997 CUMA 12 HABERLER 4 8 yıllık eğitimden ödün yok'Haber Merkezi - Laiklik ilkesinin kabulünün 69. yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı. İstanbul'daki 45 kadın kuruluşunun temsilcileri ANAP, DSP ve CHP liderlerine yaptıklan zıyarette, laik ve çağdaş Türkiye içın 8 yıllık kesmtisiz temel eğitimden ödün venlmemesını istedıler. llk olarak ANAP lideri Mesut Yılmaz'ı zıyaret eden lstanbul Kadın Kuruluşlan Birlıği temsilcileri adına konuşan Prof. Dr. Necla Arat, laıklığin 'karanlığı sorgulamak' olduğuna inandıklan belirterek şöyle konuştu: "Siyasetin dinin hizmetinde olduğu türündcn yanlış ve tehlikeli popülist söylemlerc son \erilmesini istiyoruz. Bu iilkenin seçmenlerinin yansı, cumhuriyetin çoğutcu demokrasiye inanan sivil yuıttaşlan ve de aydınlık bir Türkive'de yaşamalannı istcdiğimiz çocuklanmızın anneleri olarak. partamentomuzdan ve tüm siyasetçilerimizden duyariılığımıza gereken saygının gösterilmesini ve ivedi olarak demokratik eyteme geçilmesini talep ediyoruz."Yılmaz da. laikliği soyut değil somut bir kavram olarak gördüklerini söyledi. Yılmaz, "Laiklik bütün inançlann güvencesidir. Birtakım çevreler laikliği halka rağmen yaşatma eğilimindeler, bazı çevreler de tamamen karşısında" dedı Kadın kuruluşlan temsilcileri daha sonra DSP lıden Biilent Ecevit'i zıyaret ederek hazırladıkları metni verdi. 'Laiklik tehlikede' Arat. "8 yıllık eğitimle ilgili son yapttğııuz açıklama yüregimize su serpti. Bu verdiğimiz mektup da sivil bir mektup. muhtıra değil" dedi. Laık- demokratik rejimın ciddi bir tehlıkeyle karşı karşıya olduğunu bildiren Ecevit de. "RP'liler bazı konularda tran'ı kendikrine örnek alıyordu. Ama Iran'da bile kadınlar politikada daha etkin. RP'liler kadın adaya, kadın sesine bile tahammül edemiyoıiar. Afganistan'daki Taliban'a dönüşmeleri tehlikesi var" dedi. İslamın aracıya ihtiyacı yok' CHP hden Deniz Baykalda. kadın kuruluşlannı kabulü sırasında laik, demokratik cumhunyete sahip çıkılmasını istedi ve bu konuda 'gevşekliğe izin verilemeyeceğini' bildirdi. Baykal, "İslamiyetin bir sorunu yoktur. İslamiyetin bir aracıya, başbayiye, komisyoncuya ihtiyacı yoktur. Erbakan elini çeksin" dedi. CHP Grup Başkanvekilleri Önder Sav ıle Oya Arash, laiklik günü nedeniyle yaptıklan açıklamada, "Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlann şeriat düzenini kurmaya güçleri ve nefesleri yetmeyecektir*' dediler. Araslı ve Sav. •ivi huylu tarikatlann variığından $öz eden kimi politikacılann laiklik karşıa hareketlerin nrmanışa geçmesinde sorumluluklan olduğunu' belirtirken DSP lideri Ecevit" e yüklendiler. CHP Grup Başkanvekilleri şunları kaydettiler. "Siyasi çıkar amacıyla din sömürijsü yapanlar her zaman laikliğe karşı çıkmışlardır. Kubilay'ı kör testere Ue kesen Derviş Mehmet ve arkadaşlan, Bahnye Uçok ve Uğur Mumcu'yu hunharca katledenlerin benzerleri hortiamışlardır. Bunlar ve Uğur Mumcu cinayetinde parmağı olduğundan kuşkulanılan, Atatürk'e haince dil uzatan. Sıvas'ta 35 kişiyi yakmaktan çekinmeyen laiklik karşıtlan ne yazık ki REFAHYOL iktidannda giderek daha cüretkâr olma fırsaünı bulmuşlardır." Çok sayıda dernek, vakıf, meslek odası ve sendikanın oluşturduğu CHP'li Fikri sağlar 'Susurluk'un sorumhısu Çiller'dir' İstanbul HaberServisi-TBMM Susur- luk Araştırma Komisyonu'nun CHP"li üyesı Fikri Sağlar. Susurluk Komisyonu Raponı'nun önemli. ancak "eksik" oldu- ğunu belırterek. bu eksiklığin MlT'in net bılgı vermemesı. Genelkurmay'ın komis- yona karşı •'alınganlık" göstermesi ve "Çiller ailesi~nın komisyona çağnlama- masından kaynaklandığını savundu. Sağ- lar. özellıkle 1980'den sonrakı tüm cum- hurbaşkanı. başbakan veMİT üst düzey yetkililerinın de incelemeye alınması ge- rektiğını söyledi ve "Bunu dünyadaki bü- tiin ülkeler yapü. kendi içindeki "Glad- >o"> u ortava çıkardı. Bir tek biz vapama- dık" dedı." Sağlar. CHP lstanbul Gençlik Kolu'nun öncekı akşam Kadıköy Evlendırme Salo- nu'nda düzenledığı toplantıda Susurluk komisyonu üyesi olduğundan bu yana al- dığı ölüm tehdıtlerinın arttığını belirten Sağlar. yapılan tüm araştırmalar sonucun- da, "Dev letin içinde yasadışı örgütkrin var olduğu ve bu örgütlerin dev letin tüm or- ganlarını kendi menfaan için kullandı- ğTnın kesinlik kazandığını kaydetti. Dev- letın kullanılmasürecınin 1950"li yıllarda NATO'ya üye olmakla başladığıru ifade eden Sağlar, NATO'nun üye devletlerine. "Gizli servisleriıüa komünizmle savaşma- ya yönkndirin ya da bunun için yeni gizli servisferkunuTtalimatını verdiğıni anım- satarak. bunun aynı zamanda dünyadaki gladyonun da doğuşu olduğunu söyledi. Sağlar şöyle devam ettı: "Önce komünizmle savaşmak için kul- lanılan bu insanlar artık 'kara para' rica- rctini vapmaya başladılar. Siyns\ iktidar bu kara paralann aklanması için önce hayali ihracatı yaydı. Sonra birden kumarhane- leri yasaUaştırdı. Bu da yetmeyince pıtrak gibi bankalar kunıkiu. Bu sırada PKK'nin eylemleri tırmanmaya başladı ve o bölge- de uyuşturucu ticareti doğdu. Güneydo- ğu'daki bu savaşuı u/amasının nedeni ta- mamen bir'Vietnam sendromu'dur.Ame- rika da Metnam'daki savaşa, salt uyuştu- rucu ticareti için girmiştir." Bu olay lann hep ANAP'ın iktidar oldu- ğu döneme ve TurgutOzal'ın başbakanlı- ğma rastladığına dikkat çeken Sağlar. Tür- kiye'de geçen yıl 15 tonluk eroin ticareti yapıldığını, bu rakamın, sevk edılenın salt yüzde 15"i olduğunu belırterek söz konu- su eroınin 53 milyar dolar anlamına geldi- ğini bildirdi. Suyun başında itirafçılar. emnıyet gö- revlileri, özel tim. aşiretler. siyasiler ve as- kerlerden oluşan bir suç örgütünün bulun- duğunu ıddia eden Sağlar. olaylann bugü- ne dek büyümesinin bırincı dereceden so- rumlulannın ise Tansu Çiller. Mehmet Ağar, Sedat Bucak, Özer Çiller ıle 1980"den şımdıye kadar görev yapan cum- hurbaşkanlan ve başbakanlar olduğunu sa- vundu. Muhalefet liderlerine yapdğı ziyaretleri sürdüren Erbakan, dün CHP lideri Baykal ile görüştü. (Fotoğraf. HASAN AYDIN) CHP Genel Başkanı, Başbakan'a, MGK ve geceyansı baskınını sordu platform da dün Ulus Atatürk Anıtı'na çelenk bırakıp saygı duruşunda bulunarak ortak açıklama yaptı. Sıvil kuruluşlann ortak açıklamasında, "2000'li yıllara yaklaşırken aydınlanma devrimimizle kazandığımız çağdaş ve akılcı değerlerin hiçbirinden. özellikle de ulusal birliğimizin ve iç banşımızın temeli olan laiklik ilkemizden en küçük bir ödün vermeveceğiz"' denildi. CHP Kadın Kollan da", Bahriye Üçok'un mezan başında anma töreni düzenledi. Taksim'de tören CHP tstanbul II Örgütü. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), 68'liler Birliği Vakfı ve İstanbul Barosu temsilcileri dün Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplandı. ÇYDD Genel Başkanı Türkân Saylan. aydınlanma yolunda gerçekleştirilen devrimlerle Türkiye'nin uygarlık düzeyini aşma yolunda çok yol aldığını anımsattı. ADD lstanbul Şube Başkanı BUge Bilgiç '•Devlet, bireyler arasında tarafsız olmak ve onlann inanç özgürlüğünü güvence altına almak zorundadır" di>e konuştu. Bünyesinde 175 sivil toplum örgütünü banndıran Türkiye Sivil Toplum Kuruluşlan Birliği adına yapılan açıklamada da. aydınlanma devrimiyle kazanılan çağdaş ve akılcı değerlerin hiçbirinden en küçük bir ödün verilmeyeceği vurgulandı. Törene katılan CHP Parti Meclısi üyesi Bedri Baykam ve CHP tstanbul Kadın Kolu Başkanı Muazzez ÇelebL Başbakan Necmettin Erbakan'ın, İstiklal Marşı'nda kadın sesine yer verilmemesi ısteğini kınadılar. Tören sonunda Atatürk Anıtı'na çiçek bırakan yurttaşlar, 'Türkiye laiktir, laik kalacak' v e 'Türkiye İran olmayacak" sloganlan Baykaleleştirdi, Erbakan sustuANKARA (Cumhurivet Biirosu) - CHP sorduâunu da aktardı. Erbakan'a, MGK Baykal, Eİbakan'ın, "çûe teşekkûJü'îü' D ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal; hükümetın Güneydoğu paketi için kendisinden destek isteyen Başbakan Necmettin Erbakan'a, Milli Güvenlik Kurulu kararlannm uygulanması, Susurluk fezlekelerinin bekJetilmesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki gece baskınıyla ilgili olarak tepki gösterdi. Başbakan Necmettin Erbakan. hükümetin uygulamaya koyacağını açıkladığı Güneydoğu paketi konusunda muhalefet parti liderlerine yaptığı ziyaretler çerçevesinde dün de CHP Genel Başkanı Baykal ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile görüştü. Erbakan"ı 2 saat 15 dakıka ağırlayan Baykal. Başbakanın ekonomi. Güneydoğu polıtikası ve özelleştirme konusunda. "İcraaün İçinden" programlannda yaptığı konuşmanın benzerini kendisine aktardığını söyledi. Erbakan'a CHP'nin bu konulardaki görüşlerini ilettiğini de vTirgulayan Baykal. "Sayın Başbakan'a, Türkiye'de gerginlik yokmuş izlenüni vermek için Güneydoğu paketine destek isteme gorüntüsü altuıdaki girişimlerin, ülkenin ağır sorunlannı gözardı etmesinin mümkün olmadığını aktardım" dedi. Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Baykal. bu çerçevede Erbakan'a MGK kararlannm gereğinin yerine getirilip getirilmeyeceğini sorduğunu da aktardı. Erbakan'a, MGK kararlannm altında ımzası bulunduğunu ve Bakanlar Kurulu'nda da buna uyulacağı açıklaması yaptığını anımsattığını bildiren Baykal, "Kendisine, bu açıklamasından sonra parti genel sekreterinin 'Bu imza protokol gereğidir' dediğjni anunsattun. Bu konuda kendisinden ya da'genel sekreterden "Yanlış anlaşıldı' yönünde açıklama beklediğimi. ama tam tersi bir davranış içinde olunduğunu siivledim" diye konuştu. Görüşmelen sırasında eniz Baykal, Başbakan Erbakan'ın görüşme sırasında ekonomi, Güneydoğu politikası ve özelleştirme konusunda, "Icraatın tçinden" programlannda yaptığı konuşmanın benzerini kendisine aktardığını söyledi. MGK kararlannm gereğinin yerine getirileceği izlenimi edinmediğini kaydeden Baykal, "Ne yazık ld, Sayın Başbakan, "Yeni gelişmelere bakanz, hükümet işleri ayn, MGK kararian ayn. bu kararlar istişari nitelikli' anlavışında. Bu anlamda ülkedeki gerginliğin gideriunesi yönünde Başbakan'dan olumlu sinyal almadım" görüşünü dile getirdi. Baykal, MGK kararlannm sulandınlmasına. çürütülmesine kendilerinin izin vermeyecegini vurgularken Erbakan'ın, bu "tehlikeli gkBşi"yok sayma anlayışında olduğunu belirtti. Baykal, Erbakan'ın, içinde yer aldıklan savıyla Bakanı Mehmet Ağar ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak hakkında hazırlanan fezlekeyi neden 2 aydır TBMM'ye sevk etmediği ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne geceyansı baskınıyla yapılan atama konusundaki sorulan karşısında ise "suskun" kaldığını söyledi. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu da. Erbakan ile yaptığı görüşmeden sonra, suni gündemlerin üzerine çıkma gereğıni vurguladı. Başbakan Erbakan ise, dünkü göriişmelerini tamamladıktan sonra. "örnek bir parlamento çalışması yaptıklannr bildirdi. Erbakan 9 ay önceki gündemle bugünkü gündem arasında büyük farklar olduğunu savunarak, "O zaman baş gündem terördü, bugün Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınması" dedi. Bu konudaki yasal hazırlıklar için partilerden destek istediklerini bildiren Erbakan. "Onlar da hükümetimize duyuımak istedikleri konulan dile getirdiler. Faydalandık" dedi. Erbakan. gazetecilerin CHP lideri Baykal'ın bazı sorulanna yanıt alamadığına ilişkin açıklamasını anımsatması üzerine de, "Sayın Baykal açıklamasında böyle söylemiş. Halbuki o görüşmeler esnasında elden geldiğince gereken açıklamalar yapılmıştır"dıye konuştu. atarak dağıldı t Devletin dini olmaz' tzmir Kadtn Platformu'nca 'Devfetfn dini olmaz, ? insanlann dini olur' denilerek, son uygulamalarla devlete fiilen dini kimlik kazandınlmaya çahşıldığı savunuldu. Açıklamada şu görüşler dile getinldi. "Bundan 69 yıl önce devletin dininin ohnayacağının altı kalın çizgilerle çizilmesine ve laiklik ilkesinin kabul edilmesine karşın o günlerden bu yana cumhuriyet düşmanlan durmaksızın' dinsel temelli bir yönetım biçimi için' çalışmaktadır. Bu bağlamda. 1928 uzak görüşlülüğünün özenle korunarak, dev letin dini bir kimlik edinmesi çabalanndan kesinlikle vazgeçilmelidir." Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın Şubesi Başkanı Av. Erol Ertuğrul, CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük. ADD Balıkesir Şube Başkanı Nuran Altınel, gün nedeniyle birer mesaj yayımladılar. Bursa ve Samsun'da da tören düzenlendi. ORUŞ /DENİZ KAVUKÇÜOĞLU Tamama adlı kitabıyla geçen yı! Abdi ipekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü'nü alan Yorgo And- readis son yapıtı Gizli Dın Taşıyanlar'üa şu sa- tırlan yazıyor: "Mabetler genellikle yeraltındaydı ve insanlar, gizli bir iç kapıdan aşağıya inerlerdi. Oda ikonalar ve şamdanlaha doluydu. Hıristi- yanlar dua ve ayin için orada bir araya gelirdi. Gizli Hıristiyanlar aynı Osmanlılar gibi giyiniyor-, lardı ve konak olarak adlandmlan evleri Osman- lılarınkine benzerdi..." Andreadis, bu "tlginç kita- bında 18. yüzyıldaTrabzon yöresinde yaşamış ve sayıları 60 bine varan Gizli Hıristiyanlar'm öykü- sünü anlatıyor. Kitaptan gelişigüzel yaptığımız bu altntı, son yıl- larda ülkemizin laik-aydın kesimlerinde de yay- gınlaşmaya başlayan "İslamın toleransı "na iliş- kin düşüncelerte çelişmiyor mu? Bakınız, Sayın Bülent Ecevit Aksiyon dergisi ile yaptığı soyleşide neler söylüyor: "...Müslü- manlıkta inançlara saygı esastır. Diğerdinlere de geniş özgüriük tanır. Kuran-ı Kerim bazı sosyal İHşkilere kurallargetirmiştir. Ancak bana göre, bir devlet düzeni dayatmamıştır..." Sayın Ecevit'in sözleri bu doğrultuda gösterilebilecek sayısız ör- nekten yalnızca biridir. Peki, öyleyse Osmanlı yurttaşı on binlerce Hı- ristiyan hangi nedenlerle ibadet için yeraltını ter- cih edip ve daha da önemlisı inançlannı gizlemek gereksiniminı duymuş olabılirier? Özellikle Hila- fet'\r\ ele geçirilmesinden sonra Osmanlı devleti "sıyasal İslamın en mükemmel biçimi" değil mi- dir? Bir düşüncede, bir ideolojide ya da bir siyasi pratikte en uç örnekleri alarak genel eğilimi yarv İslam ve Hoşgörünün Smın sıtmaya çalışmanın doğru bir yöntem olmadığı- nı biliyoruz. II. Mehmet'in Istanbul'u ele geçir- dikten sonra kenti üç gün yağmalatıp yerli halkı ekonomik olarak çökerttikten sonra kendisine "banşçıl bir biçimde tebaa kılması" ve Ayasof- ya'yı "yıkıp dökmeden" bedelini ödeyerek satın alıp camiye çevirmesi ya da Osmanlı'nın ispan- ya'da Katolik mezaliminden donanma gönderip kurtardığı binlerce Museviye kendi topraklannda yaşam hakkı tanıması "olumluluk" bağlamında ne ölçüde "uç" örneklerse, yine aynı topraklar- da "Gizli Hıristiyanlık" gibi bir "olumsuz" örnek aksi "uç" olarak değerlendirilebilir. Bu durumda ne biri ne de diğeri Osmanlı-lslam Devleti'nde hoşgörünün ya da hoşgörüsüzlüğün ölçüsü de- ğildir. "Nesneleğh" bu iki "uç'un ortasındadır. Önce "hoşgörü" kavramı üzerinde kısaca du- ralım: Almanların ülü Brockhaus Ansiklopedisi hoşgöruyü "özellikle din alanında aykın inanç- lara kanşmama" olarak tanımlıyor. Dictionnaire Larousse'ta ise aynı kavram, "Başkasının özgür- lüğüne, düşüncesine, yaşam biçimine, politik ve dini fıkirterine saygılı olma, müsamaha" olarak açıklanmış. "Hoşgörü" kavramı yalnızca bu bo- yutuyla değeriendirildiğinde İslam doğal olarak ve özellikle temel kaynaklan açısından "hoşgö- ruyü temel almış bir din" olarak görülebilir. Ayrı- ca. bu konuda değerli çalışmaları bulunan Taner Akçam'ın da Islamda Hoşgörü ve Sının adlı ki- tabanda altını çizdiği gibi "Batı Hıristiyan kültü- rünün ve modemizmin kültürel ve siyasal proje- lerinin aksine Islami düşünce, farklı olmaya ya- şam alanı tanıyan güçlü kültürel ve düşünsel köklere sahiptir." Ancak tüm bu tanımlamalar 'fefc boyutlu'dur. Bu tanımlamalarda hoşgören ıle hoşgörülen ara- sında "eşitlik ve eşdeğeriilik" boyutlan yoktur. Bu boyutlardan yoksun bir hoşgörü, "tahammül" ile eşanlamlıdır ve bir "aşağılama"y\ içerir. Örne- ğin, efendi-köle ilişkisinde, efendinin kölesini hoşgörmesi efendinin sahip olduğu "erk"\n birtür yansımasıdır. Kendi inançlannın "mutlak doğru- luğu"na inanan hiçbir kimsenin, hiçbiregemenin, hiçbir zümrenin kendisinden farklı inançlara sa- hip olan insanlan kendisiyle eşit ve eşdeğerli gör- mesine olanak yoktur. Osmanlı-lslam devleti yüzyıllar boyu kendi top- raklannda yaşayan Hıristiyan, Ortodoks, Muse- vi gibi "Kitap Ehli"tebaasına "müsamaha" etmiş- tir. Memuriyet gibi, askerlik gibi temel yurttaşlık görevlerinin dışındatuttuğu bu yurttaşlanna gös- terdiği "hoşgörü" yalnızca onlann inanç ve iba- det özgürlükleri ile sınırlı kalmıştır. Kıtap Ehli dı- şında kalan inanç sahiplerine, inançsızlara, hat- ta Islami düşünceyi Sünni-Hanefi mezhebinden farklı yorumlayan Alevilere kan kusturulmuştur. Demek ki o çok sözü edilen "hoşgörü" bir mut- laklığı içermektedir. Hoşgörü, Osmanlı-lslam an- layışında tek boyutluluktan da öte "muğlak" bir kavramdır. Refah Partisi Milletvekili Sayın Hasan Hüse- yin Ceylan'ı son günlerde televizyonlarda ve ba- sında izliyoruz. Sayın Ceylan, sahip olduğu inançlannın "mutlak doğruluğu"na inanıyor ve bu temelde "camiye sankla gitmenin 70 kat da- ha faz/a sevap getireceğini" Hz. Muhammet'e atıf yaparak gerekçelendiriyor. Buna bir itirazımız olması vicdan özgürlüğü açısından mümkün de- ğil. Fakat Sayın Ceylan kendi "doğrusunu" ge- rekçelendirirken kendisi gibi düşünmeyenlere dönerek, "Isteıierse Vakko şal atsınlar omuzlan- na"yollu önerilerde bulunuyor. Bu önerilerini ken- disi gibi düşünmeyenlerin "mutlak doğrulan" o\- madığını biîerek ya da varsayarak yapıyor. Ülke- mizdeki güncel siyasal İslamın kendilerinden farklı düşünenlere karşı "hoşgörüleri" her ben- zer durumda belli bir ironizmi içeriyor. Burada bir tür aşağılama, bir tür küçük görülme sezinlenmi- yor mu? Çoğu kez Sayın Ecevit gibi, bizzat kendileri, kendilerinden farklı düşünenlere hoşgörüsüz yaklaşan ya da başlan sıkıştığında "kurtancı"y\ kendilerinin dışındaarayan kimi laik aydınlanmız tarihsel ve güncel pratiğinde hoşgörüsünün sı- nırlan belli olan Islamda bizim görmekte zorlan- dığımız bir "tolerans" görüyorlar. "Iş kişinin aynasıdır" derler. "Iş" ortada! Yaşam alanlanmız her geçen gün daha daralıyor. "A/te- dine Vesikası"nda 2000'li yıllann Türkiyesi için "tarihsel uzlaşma zemini" gören laik aydınlanmız bu yaz Bodrum Kalesi'nde yabancı dostlanna gün batımında bir kadeh içki ikram edemeyecek- ler. Aynen iki yıldır Çamlıca'da eski Turing tesis- lerinde olduğu gibi... ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Sözcüklep Olmadan Soğuk ısırıyor, ama festival geceleri sıcak. Ek- ranlardaki teksesliliği aşmak özlemini konserler- de dindiriyor başkentliler. JazzTrio'yu dinlemek de çok hoş. Aydın Esen yıllar sonra ilk kez sesleni- yor hayranlanna. Caz dünyasında masallar yazan bir sanatçımız. Sadeliği, içtenüğiyle etkiledi beni. Sevgisini, coşkusunu güzel yansıtıyor. Piyanosuy- la dans eder gibi sahnede. Anthony Jackson ba- sıyla eşlik ediyor Aydın Esen'e, Steve Smrth de davuluyla. Biri siyah, öteki dazlak, sahne ışıklanın- ca çok hoş tablolar oluşuyor. Belki de ben öyle al- gılıyorum, cazın gizemi de olabilir. Siyah basçının elleri büyüyor giderek, yüzü aydınlanıyor, beyaz çağrılar yapıyor, dazlak davulcunun başında şim- şekler çakıyor, belki de benim yorumum, ama Ay- dın Esen'in saçlannda da menekşeler açıyor. Caz rengi mor mu acaba? Değerli besteci Paris'te oluşan bir yapıtını da çaldı başkentlilere. "Konuş benimle, ama sözcük- ler olmasın" diyor. Yaprtın müziği kadar adı da et- kiledi beni. Belki de yeni sözcükler duymak özle- mi nedeniyle. Yaşadığımız ortamda tüm sözcük- ler çok aşındı, eskidi değil mi? lonescu'nun Ger- gedanlaradlı oyununu çok anımsıyorum son gün- lerde. Güzel bir oyun, Devlet Tiyatrosu'nda yıllar- ca önce sahnelendi, ama siyasal sahnelerde çok oynanıyor bir süredir! Dünya Tiyatro Günü'nde yaşanan bir olay da lo- nescu'nun oyununu çağrıştırıyor biraz. Büyük Ti- yatro'da IV. Murat oyunu başlıyor o akşam. RP'li Kültür Bakanı da oyunu izliyor. Belki anımsarsınız, ANAP'lıAgâhOktayGüner, IV. Murat Operası'na büyük tepki gösterdi Kültür Bakanlığı döneminde. Oyunun yeniden sahneye konmasını o tepki doğ- ru Itusunda yorumlayanlar da var, elbet sanata ters bir olay. Ancak başka terslikler de var. Yeniden sahneye konan IV. Murat için gala düzenleniyor. RP'li Kültür Bakanı da galaya gelecek, ama ön- koşulu var. Dünya Tiyatro Günü'nde yaşanan bir geleneğin uygulanmasına karşı çıkıyor. Böylece Dinçer Sümer'in hazırladığı bildiri okunmadan açılıyor IV. Murat'ın perdesi. Bildirinın içeriği RP'li bakanın hoşuna gitmiyor anlaşılan. Laiklikten, Atatürk devrimlerinden söz ediliyor çünkü. Bu anlaşılabilir bir durum, ama RP bakanının isteği doğrultusundaki davranışı anlamak kolay değil. Sayın Ayşegül Yüksel gazetemizde yayımianan yazısında olaya ışık tutuyor, kımı kişiler de dalla- rında yıldız olmalanna karşın parıltısını yitiriyor o ışıkta. Inanılır gibi değil. ama bir de çocuk şenliği nedeniyleyayımianan kıtapçık var masamda. Din- çer Sümer'in bildirisi o kitapçıktan da çıkarılmış galiba! Birinci sayfadan sonradördüncü sayfa ge- liyor! Bozkurt Kuruç sevdiğim, beğendığim bir oyuncu. Yöneticiliğinin oyunculuğu düzeyinde ol- maması beni çok üzdü doğrusu. Son günlerde ye- ni bir deyim yer aldı sözlüğümüzde. Büyükelçi Necati Utkan'dan duydum ilk kez: Kiracıtarve e<t T, sahıplect.opzjînü ^crşahlbi hıssedenrenrfçfcğal^ ması gerekiyor ülkemizde. Oysa çok kışı ve kuru- luş kiracı görüntüsünde. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü'ne de tiyatro- nun sahipliğini yakıştırıyorum ben. Ötekiler kiracı. Dün ANAP, bugün Refah... Kültür Bakanlığı koltu- ğunu da sanata sevgiyle, saygıyla sahip çıkanlar değerlendirir ancak. Tiyatromuz çağdaş düzeyi- neöyle bakanlar, yöneticiler döneminde ulaştı... Önce sahip olmayı öğrenmek gerekiyor. Tiyat- ro da en büyük okullardan biri kuşkusuz. Her yaş- tan, her kesimden tüm halkımızı kucaklayan bir okul. Belki de bu nedenle hoşlanmıyor kimi poli- tikacılar. Aydınlığı değil karanlığı yeğliyor. Ama hal- kımız aydınlık istiyor. ANAÇEV'\n ödül törenine katıldım geçen hafta. Kısa sürede çok gelişen bir kuruluş, özellikle emekli öğretmenlerden büyük destek var. "Atatürk'e sevgimizi, saygımızı, te- şekkürümüzü eğitim görevıni sürdürerek kanıtlı- yonız" diyorlar. Toplumun her kesiminden ilgi gö- rüyor. Toplumun her kesimınde bir kararlılığı ka- nıtlıyor bu ilgi ve çabalar. Karanlığı aşmanın eği- timden başka yolu yok. Siz de bir damla ışıkla ay- dınlığa gıden yolda yer alabilirsiniz sevgili okurla- nm. Bir öğrenciye burs vermeye dar geliriniz yet- meyebilir, ama üç-dört kişi, on kişi bir araya gele- rek bir ışık damlası oluşturabilirsiniz. Sekizyıl eği- tim tartışması yapanlar da kiracı bence. Okulun, çağdaş eğitimin de sahibi olmak gerekiyor. Çağ- daş yaşamı desteklemek, örgütlemek gerekiyor. Bu gece 21.00'de lambanızı söndürüyor musu- nuz ya da bir tencere konserine çağırıyor musu- nuz komşularınızı? Yanıp sönen ışıklarla, tanıma- dığımız kişilerle köprüler kurarak çoğalacağız. "Sayılmayız parmag ile kınlmayız vurmak ile" di- ye türküler söyleyerek sahip olacağız ülkemize. Aydın Esen'in dediği gibi, "sözcüklerolmadan" sesleneceğiz birbirimize. BULMACA SEDAT YAŞAYA1S SOLDAN SAĞA: 1/ Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik ve bencillıkle belli olan ruh hastahğı. V Kütahya'ya özgû, yuvarlak gövdeli ve ınceboyunlubirsü- 4 rahıçeşidi.3/lşve... Borulan döndür- meden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. 4/lstatistik- te uzun sürelı eğili- _ mevenlenad... Ha- ö raret. 5/ llaç... Ro- 9 manya'nın para bt- rimi'.. Hayvanlara vurulan damga. 6/ Erişmış. ulaşmış, .. kazaıımış. II Bir alay ışare- ti... Yapmacıklı davTanış. 8/ 2 Aydınlatma kaynaklannın 3 ışık yeğmliği birimi... Eski . ve bılinmeyen bir tarihi an- latmakta kullanılan deyim 5 sözü. 9/ Şarbon hastalığına 6 verilen bir başka ad. 7 YUKARIDAıN AŞAĞIYA: ' 1/Vatanabüyükyararlanol- 8 muş kimselerin gömüldüğü 9 ulusal anıt. 2/Tehlike işare- 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 ti... Gözleri görmeyen. 3/Birilimız... Insanın kendıne karşı duv- J duğu saygı. 4/"Bir âlem-i hayâle dalan —^ uyanmasın"' (Yah-' ya Kemal)... Hollanda'nın plâka işareti.. Üstükapalı olarak an- latma. 5/Nar. erik, kızılcık gibi yemışlerden yapılan pekmez. • 6/Bölmeli göçebeçadın... Şaşma belirten bir ünlem.. Bırno-' ta. II Kimi hastalıklan tedavi amacıyla bir bez ûzenne yayıhp. vücuda uygulanan eczalı parça.. Cerahat. 8/ Kürkü değerli bir: vaban kedisı. 9/ Kazı ven... Bir tür erkek deve.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear